boy in the bubble' taekook

By adorekimh

132K 17K 2.1K

kim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir ki... More

put down those bubbles and that belt buckle in this broken bubble.
1🐾
2🐾
3🐾
4🐾
5🐾
6🐾
8🐾
9 🐾
10 🐾
11 🐾
12 🐾
13 🐾
14 🐾
15 🐾
16 🐾
17 🐾
18 🐾
19 🐾
20 🐾
21 🐾
22 🐾
23 🐾
24 🐾
25 🐾
26 🐾
27 🐾
28 🐾
29 🐾
30 🐾
the end 🐾

7🐾

4.7K 721 103
By adorekimh

7

-

yazar notu; bu bölüm çok fazla rahatsız verici olaylardan bahsedilmektedir, ona göre okuyunuz.

-

Kim Taehyung'un evinde ne işim olduğunu bilmiyordum.

Kapıyı açan yorgun bakışları, üzerindeki eşofmanları ile kapının yanından ayrılarak geçmem için izin verirken kaşlarımı çatmadan edemedim. "Jeongguk, lütfen." derken gözlerindeki acı dalgalanmaları meraklanmama sebep oluyordu. Kendime engel olamayarak içeri adımladım, kapıyı arkamdan kapatarak ayakkabılarımı çıkarmamı izledi. Benim için bir çift terlik verirken "Gel." diyerek koridorda ilerledi, sağ yanda kalan kapılardan birini açtı ve beni bekledi.

Küçük bir kız çocuğuna ait olduğu belli olan odada ayakta duruyordu şimdi, beyaz ve pembe renkleri hâkimdi. Küçük oyuncaklar her yere saçılmıştı. Gözlerim tüm odayı turlarken odanın ortasında kalan yatağın üzerindeki bir şey dikkatimi çekti. Kedi. Bir kedi-insan. Hareketsiz bir şekilde yatmaya devam ediyordu. "Sen..." diye ona doğru döndüğümde cümlemi tamamlamama izin vermeden bileğimden tutarak beni yatağa çekiştirdi. "Üç gün oldu kedi haline döneli. İnsan olmuyor, Jeongguk sabahtan beri hareketsiz ve korkuyorum." Kim Taehyung'un üzgün gözlerine bakmaktan vazgeçerek yatağa oturdum, sarı tüylerini okşayarak kucağıma aldım ve baktım.

Uyuyor görünüyor olsa da uyumadığı açıkça belliydi. "Baygınlık geçiriyor, doktora gitmemiz gerek." dedim, ben ayağa kalkmaya niyetlendiğimde ellerini omzuma koyarak beni durdurdu. "Gidemeyiz, doktor olmaz." Ona şaşkın gözlerle bakarken ne yapmaya çabaladığını anlamıyordum. Kim Taehyung her zaman bir kedi-insana sahip olmadığını her zaman belirtirdi. O sahiplenecek olsa, onu destekleyecek binlerce kişi vardı ve kucağımdaki kediyi saklamaya çabalamasını anlamıyordum. "Baygınlık geçiriyor, ben doktor değilim. Onu tedavi edemem, hemen Merkez'e gitmemiz gerek." Sesim istemsiz bir şekilde yükselirken buna engel olamadım. Kucağımda baygın hâlde yatmakta olan bir kedi-insan vardı ve karşımdaki adam iyi olması için hiçbir şey yapmama izin vermiyordu. Beni buraya onun ölümünü izlemem için mi çağırmıştı?

"Merkez?"

Söylediklerim içinde tek bir kelime ilgisini çekerken omuzlarımı düşürdüm, "Hani sizin kedi-insan sahiplendiğinizi belli ettiğiniz belgeleri aldığınız yer. Ayrıca kimsesiz kedi-insanlara bakım sağlayan ve tedavilerini üstlenen kurum. Kim Taehyung. Yasal olarak onu sahiplendiğin bir belge olmadığının farkındayım, şimdi, eğer gerçekten senin hakkında düşündüklerimin yanlış olduğunu ispatlamak istiyorsan, gidelim." Gözlerimin içine bakmaya devam ederken, "Onu sahiplenmedim." diye mırıldandı, odadan ayrılarak beni baygın hâlde yatmakta olan kedi-insan ile bıraktı, ağlamak istiyordum. Kısa bir süre sonra elindeki mont ile kapıda belirdiğinde gitmemiz için kalkmamı işaret etti. Odanın içinde kediyi koyabileceğim bir kafes aradı gözlerim ama yoktu, Kim Taehyung neyi aradığımı fark etmiş bir şekilde kafesin olmadığını söyleyerek kapıdan ayrıldı.

Arka koltukta oturmuş kedinin sarı tüylerini severken araba kullanıyordu, navigasyona Merkez'in adresini girmiş ve Chaeyoung'ı arayarak babası Doktor Son'ın mutlaka orada olması gerektiğini söylemiştim. Doktor Son beni sokaklardan kurtulduğum andan beri tedavi eden tek kişiydi, Chaeyoung ile Merkez'de tanışmış ve iyi arkadaşlar haline gelmiştik. Geçmişi düşünürken kendimi bir arabanın arka koltuğunda, Seokjin hyungun kucağında baygın bir hâlde hâyâl etmeye çabaladım. Ellerim titremeye başladığında geçmişi düşünmenin benim için bir anlamı yoktu, kedi sağlıklı duruyordu ve benimle aynı hayatı yaşamış olması imkânsız görünüyordu.

Sessiz devam eden yolculuk içimin sıkılmasına sebep olurken başımı cama çevirdim, akıp giden yola bakmak biraz yüreğimdeki yükün hafiflemesine sebep oldu. "Jeongguk." Bana seslenen adama bakışlarımı çevirdim, elleri direksiyondaydı ve dikiz aynasından görebildiğim kadarıyla gözleri tamamen yola çevrilmişti. "O, iyi olacak mı?" Sesi titreyerek sorduğu soruya iyi bir yanıt vermek, yüreğindeki acıyı kaldırmak isterdim ama neredeyse imkânsızdı, neyi olduğunu bile bilmiyordum. "Bay Son iyi bir doktordur. Eminim endişlenmemizi gerektirecek bir şey yoktur." dedim fakat sözlerim ne kadar samimi çıkmıştı bilmiyorum, baygın olmasına sebep olacak birçok faktör olabilirdi. Kedi-insanlar, iki türün de hastalıklarını çok kolay kapabilecek yapıya sahiplerdi. Hassas olduğumuzu hiçbir zaman inkâr etmiyordum, duygusaldık ve ani duygusal çöküşler yaşama konusunda harika bir türdük.

Merkez'in bahçesine park ettikten sonra arabadan indik, kedi kucağımda merdivenleri tırmanırken Chaeyoung kapının girişinde bizi bekliyordu. Kediyi kucağımdan alarak babasının yanına götürürken bizi üst kattaki bekleme odasına aldı. Kim Taehyung koltuklardan birine oturarak başını ellerinin arasına alırken onu bu kadar perişan görmek tuhaf geliyordu. "Kedi-insanın kaydı yok." Chaeyoung odaya girerek suçlayıcı bir tonda konuştu Kim Taehyung'a, ona şimdi sırası değil demek isterdim ama yapamadım. "Onu ne zaman sahiplendiniz? Merkez'e neden bildirmediniz?" Chaeyoung sorularına devam ederken Kim Taehyung hiçbir şey yapmadan duruyordu başı ellerinin arasında. Benim de merak içinde olmama sebep olan sorular aramızda asılı kaldı. Birkaç saniye sonra başını kaldırarak "Merkez'inizde ya da başka yerde kaydı olamaz, hanım efendi. Onu sahiplenme gibi bir durum söz konusu değil." Arkadaşımın gittikçe sinirlendiğini görmek onu sakinleştirmek için yanına gitmek istememe sebep oluyordu ama yapamıyordum. "Bay Kim, bir kedi-insanı öylece evinizde bulunduramazsınız. Polisi çağırmamı istiyor gibisiniz. Gerçeği anlatın. Bu kedi-insan kim ve neden sizinle?" diye sordu Chaeyoung, onun sabrının sınırına geldiğini görebiliyordum.

"Benim kız kardeşim, hanım efendi. Bu yüzden Merkez kayıtlarınıza değil, insan kayıtlarına bakmanız gerek. Kim Hayoon."

Kim Taehyung'un sözleri ikimizin de sessiz bir şekilde kalmasına sebep olurken Chaeyoung gelen bilgileri kontrol etmek için odadan çıktı. Koltuklardan birine otururken bu konuda soru sormamı istemediğini açık bir şekilde gözleri ile belirtiyordu. Bu huyumuzdan nefret ediyordum, gözlerine bakıldığı anda tüm hisleri anlayabilmekten. Kim Taehyung'a sarılmak isteyen kedi yanım, üzgün bir insan gördüğümüzde sırnaşmak istemesek olmazdı, onun yanına gitmem için beni zorluyordu. Kapı yeniden açılarak Kim Namjoon içeri adımladığında gözleri kardeşinin ardından beni buldu, "Konferanstaki çocuk..." diye mırıldansa da bir tepki vermedim, onun Kim Taehyung'un yanına gidişini ve Hayoon nasıl diye sormasını izledim. İki kardeş, aynı koltukta yan yana oturuyorken hem çok benziyor, hem de hiç benzemiyorlardı.

Chaeyoung odaya girerek benim onunla gelmemi isterken gözlerinde bir şey vardı, bakışları asla tam olarak beni bulmuyordu. Bay Son'ın odasına giderken ikimiz de sessiz kaldık, bizim için nadir bir durumdu bu. Eğlenmeyi ve birbirimizle uğraşmayı her zaman severdik. Bay Son koltuğunda oturmuş elindeki kağıtlara bakarken, "İyi mi?" diye sordum, sesim onu kendine getirmiş gibi irkildi ve bedenini dikleştirdi. Bakışları beni bulduğunda neredeyse ağlayacak gibi görünüyordu, yutkunmakta zorlanarak bir kez daha neler olduğunu sordum. Kağıtlardan birini alarak bana uzattığında almak ve bakmak istemiyordum, bedenim minik titremeler ile sarsılırken bakmadan bile orada yazanın ne olduğunu biliyordum artık.

FIV: Pozitif.

Hayatımın büyük bir döneminde travma yaratan o anılar zihnimi işgal ederken Chaeyoung'ın bana seslendiğini görebiliyor fakat sesini algılayamıyordum. Oda benim için dönüyordu. Ellerim bir yere tutunmak istercesine çaresizce açılırken Bay Son'ın yerinden kalktığını gördüm. Başım dönüyordu. Anılarsan kurtulmak için çok çabalamış ama becerememiştim. Halının altına süpürdüğüm tüm o pislik, halının kalkması ile birlikte göz önündeydi işte. "Jeongguk." Bir yere oturtulduğumu fark ettiğimde Chaeyoung'ın sesi daha belirgin hale geldi. "Tamam, iyisin." dedi bana ama değildim, birkaç aylık zihnim ile sokaklarda kaldığım tüm o günler acı içinde beni yok ediyordu. "Jeongguk, sakinleşmek zorundasın. Dönüşemezsin." Bay Son'ın katı sesi iliklerimi dondururken irkildim, görüşüm netleşti ve Chaeyoung'ın ağlamakta olduğunu fark ettim.

Kim Taehyung'a kardeşi ile ilgili gerçekleri nasıl anlatacaktım?

Seokjin hyungun beni bulmasından birkaç ay önceydi, soğuk bir havada bulduğum kutunun içine gizlenmiş etrafı gözlemliyordum. Kedi-insanlara karşı kediler, insanlardan daha katı olmuştu her zaman. Bizi istememelerinin sebebini hiçbir zaman anlamlandıramıyordum. Birinin kutumu devirmesi ve düşmeme sebep olması ani olmuştu. Hiçbir yavru canlıda cinsel dürtü oluşmazdı. Hiçbir yavru canlıya karşı da oluşmazdı. Hayvanlar arasında bu durumun hep insanlara göre daha katı bir irade düzeninde olduğu gözlemlenir ama kediler, konu kedi-insanlar olduğunda bu iradeyi görmezden geliyordu. Boynumda hissettiğim ısırık, salya ve devamı... Kulaklarımı ellerimle kapatarak kendi acı dolu miyavlamalarımı duymamaya çabalarken Chaeyoung'ın bağırışları karışıyordu bunlara. Sokaklar tehlikeliydi, canlı olman ya da cansız olman fark etmiyordu. Kırmak isteyen, kırıyordu.

Yüreğimde beliren hislerle ayaklandım, başım hafif dönerken sendeledim. "Belki sadece saldırmışlardır." diye mırıldandım, belki biri onu ileri gidilmeden kurtarmıştır. FIV, kedi aidsi. Ölümcül bir enfeksiyon olmasına rağmen ilaçlarla tedavi edilebiliyordu. Tek umudum sadece saldırı sırasında ısırılmış ve salya yoluyla bulaşmış olmasıydı. Bir karmaşa ve bağırış duyduğumuzda ben kendime gelmiş, daha iyi hissediyordum. Odadan aceleyle çıktığımızda Kim Taehyung ve Kim Namjoon bir adam ile tartışıyordu, "Onu Taehyung'a iki aylıkken bırakıp gittin, şimdi gelip hesabını soramazsın." Kim Namjoon'un ilk kez yükselen sesi kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. "Kedi-insan sevgilisi ona nasıl bakacağını öğretmiştir diye ummuştum ama tek yaptıkları sikişmekti sanırım." Babası olduğunu tahmin ettiğim adamın sesi sinirlerime dokunurken irkildim, Kim Taehyung'un kedi-insan sevgilisi olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Kim Taehyung ona cevap vermek için dudaklarını araladığı sırada adamın arkasında kalan bana baktı, bir adım atarak hareketlense de olduğu yerde kaldı.

"Hastane içinde bağıramazsınız. Kim Taehyung ve Kim Namjoon, sizinle konuşmam gereken önemli bir durum var."

Bay Son'ın sesi tüm dikkatlerin bizim üzerimize çekilmesine sebep olurken ben hâla hareketsiz duruyordum. Yorgun ve bitkindim. Her an bir yere bayılacak gibi hissediyordum. Kim Namjoon ilk hareketlenen olarak yanımıza gelirken kardeşi de onu izledi, Bay Son babalarını odaya sokmayarak yeniden odaya girmemizi istedi. "Bay Kim Namjoon, sizin genetik ile ilgili araştırmalarınızı biliyorum. Bu yüzden açık olacağım, kardeşinizde FIV virüsü tespit ettik." Bay Son bana anlatırken olduğu halinin aksine daha soğuk bir yüz ile onlara açıklama yaparken ben Chaeyoung'ın yanında, ayakta dikiliyordum. "O nedir?" diye sordu Kim Taehyung, abisinin gözlerinin dolduğunu görmek içimi ezerken Kim Namjoon'un bildiğini anladım. "O çok küçük, bu nasıl olabilir?" diye mırıldanırken ağlamamak için zor duruyor gibiydi. "Biri bana bu virüs hakkında bilgi verebilir mi? Kanser gibi bir şey mi?" Burada daha fazla durmak istemiyordum ama şimdi çekip gidemezdim de.

"Kansere çevirebilir nadir olsa da ama hayır, kanser değil. Hayoon bizim yanımızda olduğu sürece evden çıkmadı ve hiçbir kedi ile temasta bulunmadı Bay Son. Kardeşimin ona çok iyi baktığı konusunda sizi temenni edebilirim."

Babasının yanındayken yaşanmış olma ihtimali beni daha da üzerken, "Hemen kötü düşünmeyin. Bir saldırı da olabilir." Bay Son onları rahatlatmaya çabalıyordu. Kim Taehyung henüz kardeşinin başına gelenlerden habersizdi, bakışları abisinin üzerinde gezinerek anlatmasını bekliyordu. Nasıl anlatılabilirdi ki bu durum? Nasıl anlatabilirdi bir insan? Kim Namjoon da bunun tereddütü içindeydi. "Bana artık anlatacak mısınız?" Kim Taehyung'un sinirlendiğini görebiliyordum, kardeşi hakkında kötü bir şeyler olduğunun farkındaydı ve bunu bilmek istiyordu. Bay Son ona açıklamaya çabalarken kapı birden açıldı, Seokjin hyung ve Jieun noona içeri daldılar. Seokjin hyungun kolları arasında kaldığımda Chaeyoung dudaklarını oynatarak özür diledi. "Bebeğim, iyisin değil mi?" diye sordu Jieun noona, başımı sallayarak onu onaylarken Seokjin hyung hâlâ saçlarımı seviyordu. Onların ilgisi beni hoşnut ediyordu, ne zaman tamamen ilgileri benim üzerimde olsa kediye dönüşmek istiyordum, şu an olduğu gibi... "Kardeşiniz..." dedi Bay Son bizim aile muhabbetimizi önemsemeden, Kim Taehyung'un gözleri benim üzerimden ona doğru çevrildi.

"Bir kedi tarafından saldırıya uğramış ve kedi aidsi dediğimiz FIV virüsüne sahip. Virüsün buluşmasının iki sebebi var, ya ısırılma tarafından salya ile ya da insanlarda olduğu şekilde cinsel yolla."

Bir insanın her kelime ile yıkılışını görmek tam olarak karşımda gerçekleşiyordu. Kim Taehyung'un gözlerinden yaşlar teker teker süzülmeye başladığında gitmek ve kollarımı ona sarmak istiyordum. Tanrı'm, birkaç saat öncesine kadar bile kişiliği hakkında binlerce tahminde bulunabileceğim adama şimdi sarılmak istemem oldukca tuhaftı. "O iyi olacak mı?" Bay Son dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi. "Olacak, bir aşı yapacağız ve bazı ilaçlar ile virüsün etkisinden kurtalacağız. Bakın, kedi-insanlar hayatlarının ilk üç ayını hatırlamazlar. Kardeşiniz daha beş aylık, insan yaşına göre de üç yaşına tekabül ediyor. Sizin yanınızdayken olmadığına eminiz. İki aylık sürecin öncesindeyse kendisi hatırlamayacak." Gözleri kısa bir an benim gözlerimle buluşurken dudaklarımı birbirine bastırdım, bir an gözüm karardı. Ben her saniyesini hatırlıyordum o sikik anların. "Hayoon bizim yanımıza geleli iki buçuk ay oluyor." Kim Namjoon sonunda konuştuğunda rahatladım, en azından iğrenç anılar zihnini kaplamayacaktı.

Kardeşlerinin yaşadıkları ile yıkılmış iki abiyi onun yattıkları odaya alırken biz kapının dışında kaldık. Seokjin hyung hâlâ saçlarımı seviyordu. Biliyordu, ben ona sadece saldırı olduğunu söylemiş olsam bile bildiğini biliyordum. Onun kollarına sığınarak sandalyelere otururken Chaeyoung hemen başımızda dikiliyordu. Biz özel değildik, biz güzel değildik. Elimizden alınan hayatlarımızla oradan oraya sürükleniyorduk. Benim hayatım sürükleniyordu. Gözlerimi kapatarak kendimi sevdiğim insanların güvenli kollarına bırakırken içim titriyordu.

Her şey beni öylesine yormuştu ki, bazen çekip gitmek istiyor ama yapamıyordum.

-

merhaba,
anlamadığınız bir kısım olduysa
buraya bırakabilirsiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

527K 47.4K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
264K 18.9K 21
libidosu azalmayan serseri ve küfür bile etmeyen rüyası 230323 • 060423 for honeeeyy #1 taekook 100423
7.3K 411 12
Taehyung hasta biri ile yaşamak istemiyordu Jungkook ise Taehyung'suz yaşamak istemiyordu ... SemeTae UkeKook Angst~
48.3K 2.9K 36
Ünlü aktör Jeon Jungkook, eline geçen bir bl dizisi kontratını gözden geçirir. Ve çiftinin, düşmanı Kim Taehyung olduğunu bile bile kontratı imzalar...