destiny creator

By ilunena

2.5M 139K 213K

Jungkook okulda arkadaşından kaçarken çarptığı adamın mafya lideri Kim Taehyung olduğundan habersizdi. Taehy... More

'jt
'confidence
'soul
'serenity
'patient
'dance
'ı love u
'kiss
'happy
'destiny creator
'fear
'blank
'rage
'new
'chain
'M
'care
'dream
'scream
'reverie
'syrup
'drugs
'dispute
'latent
'station
'rebuke
'collision
'envious
'interdict
'punitive
'expel
'behaviour
'gunshot
'tear
'section
'day
'gift
'encounter
'blow
'fracture
'cold
'void
'tk
'yes
'bound
'panic
'sands
'moon
'ring
'first
'guest
'fight
'drunk
'darned
'reward
'final
'öb¹
'öb²
destiny creator|miracle

'home

69.4K 4.5K 9.5K
By ilunena


Jungkook çok terlemişti. Üzerinde inanılmaz bir ağırlık ve sıcaklık hissediyordu. Bu sıcaklık yüzünden yavaş yavaş uykusundan sıyrılmaya başladığında ilk birkaç saniye zihni boştu. Ama bu uzun sürmemiş kapalı olan gözlerinin sızısı küçük bedene gerçeği hatırlatmıştı. Aynı anda başına saplanan ağrıyla artık uykusuna dair hiçbir şey kalmamıştı.

Üzerine örtülen kalın yorganın altından terlemiş elini çıkarıp, acısını almak istecesine alnına attığında gözleri de aralandı. Gözlerini arladığı için acısı daha da artan gözleri birkaç saniye görüntüsünü netleyemese de, tanıdık olmayan duvarları ve tavanı görünce çocuğun beyninde yeni şeyler belirmeye başladı. En son hatırladığı şey tanımadığı adamla konuşmadıydı.

Bu yüzden cehennem sıcağını andıran yorganın altında kayıp yerinde doğruldu. Daha önce hiç görmediği odaya saniyelik bir bakış attı ama odağı anında yatağın karşısındaki lacivert koltukta bacaklarını ayırarak oturmuş tanıdık gelenbeden olmuştu.

Koltuğun ortasında oturmuştu, üzerindeki takımın ceketini çıkarıp boşluğa atmış takımın beyaz gömleğinin düğmelerini esmer göğüsü görünene kadar açmıştı. Geriye taradığı saçları keskin hatlı yakışıklı yüzünü iyice ortaya çıkarmıştı, baygın bakışları yatakta uzanan küçüğün üstündeydi.

Jungkook bu anımsadığı adamı nerede gördüğünü düşünürken iyice yerinden doğruldu. Nerede olduğunu bilmediği için endişe dolmuştu. Bu yüzden kurumuş ince dudaklarını korkuyla araladı "Kimsiniz?" diye sordu ağlamaktan kısılmış masum çıkan sesiyle. Bir yandan da adamı hatırlamaya çalışıyordu.

Taehyung gelen soru ile yavaşça yerinden doğrulup cevap verdi "Kim Taehyung."
Jungkook duyduğu kalın tok sesle yutkunduğu sırada aklına dolan görüntülerle Taehyung'u hatırlardı. Jimin'in korkuyla onların mafya olduğunu anlatması da zihnine düştüğünde eli ayağı birbirine girdi.

Dudaklarından istemsizce "Şey.." kelimesi çıkarken ne diyeceğini bilemeyip sustu. Özür mü dilemeliydi? Korkuyordu karşısındaki adamdan. Taehyung çocuğun bu haline varla yok arası tebessüm edip yerinden kalktığında, Jungkook'un korkusu arttı. 

Yorganın altında biraz daha küçülürken "Özür dilerim." diye bilinçsizce fisıldadı. Taehyung tam yatağın yanına geldiğinde başını kaldırmış kendine endişeli gözlerle bakan çocuğa "Neden özür diliyorsun?" diye sordu.

Jungkook gergince yeniden yutkunurken yorganın altından kendine doğru çektiği bacaklarını kıpırdatıp "Size çarptığım için." dedi kısık sesiyle. Yüzüne ifadesice bakan adam kendini daha çok geriyordu. Burada ne işi olduğundan ve nasıl burdan ayrılacağı konusunda en ufak bir fikri yoktu.

Taehyung küçüğün bu halini sevimli bulurken elini kahverengi yumuşak saçlara uzattı. Çocuğun gözüne gelen tutamı nazikçe ittirirdiğinde Jungkook ürkse de bir şey söylemedi. "Özüre gerek yok küçüğüm." diyen adam sayesinde biraz rahatladığını hissetti. Demek ki uzun boylu adam intikam için kendisini buraya getirmemişti.

Taehyung kendisinden ürken çocuğun daha fazla korkmaması için hafifçe kahverengi saçını okşayıp "Benden korkmana da gerek yok." dedi sakince. Sözlerinin Jungkook'u rahatlayacağını biliyordu ki öyle de oldu.

Jungkook tüm masumiyetiyle karşısındaki esmer adama inanırken "Neden buradayım?" diye sordu. Taehyung elini yavaşça yumuşak saçtan çekip yataktaki boşluğa oturdu.

Esmerin bu hareketi yüzünden Jungkook biraz gerilse de kendini rahatlattı. Sonuçta adam korkmaması gerektiğini söylemişti. Taehyung oturduktan sonra çocuğun sorusunu cevaplamak için konuştu "Ağlıyordun, bende sakinleşmen için seni buraya getirdim. Yolda uyuyakaldın."

Jungkook karşısındaki adamı dinlerken istemsizce esneyip yumruk yaptığı elini acıyan gözüne bastırıp ovalamıştı. Taehyung bu görüntüye yeniden tebessüm ederken "Uyumaya devam et." dedi çocuğun uykusunun geldiğini sanarak.

Jungkook kendine doğru çektiği bacaklarını yorganın altında yeniden uzatıp kafasını iki yana salladı "Uykum gelmiyor yurda gideyim ben. Teşekkür ederim." dediğinde Taehyung rahat bir tavırla "Yurt kapanmıştır, saat oldukça geç oldu." dedi.

Jungkook'un duyduğu şeyle otomatik olarak dudakları büzülürken bu saatte nereye gidebileceğini düşünmeye başlamıştı. Sonra aklına Jimin geldi. Kendisini çok merak etmiş olmalıydı. Elini yorganın altından telefonunu bulmak için cebine attığında karşısındaki adam pür dikkat kendisini özellikle de büzdüğü dudaklarını izliyordu.

Jungkook boş ceplerini yoklarken buraya sadece kıyafetleriyle geldiğini fark etti. Telefonu çantasında olmalıydı. Sıkıntılı bir nefes verip ceplerini bıraktı ardından yakışıklı adama döndü.

Taehyung çocuğun bir isteğinin olduğunu biliyordu bu yüzden kaşlarını hafif havalandırıp sorgusuz sualsiz yerine getireceği isteği bekledi. "Şey telefonunuzu kullanabilir miyim?" diye direk sordu küçük olan.

Esmer yavaşça kafasını sallayıp "Benimle gel." dedi ve ayağa kalktı. Birkaç saniye çocuğu beklerken Jungkook adamın peşinden gitmek için üzerindeki ağır yorganın altından sıyrılıp, ne zaman çıkarıldığını bilmediği çorapları yüzünden çıplak olan ayağını yerin sıcak yüzeyine bıraktı.

Başta yorganın altının sıcak olduğunu sansa da bütün ev çok sıcaktı. Bu sıcaklığın nedeni Taehyung'un çocuğun üşümesini istememesiydi, eve gelir gelmez sıcağı sevmemesine rağmen evin bütün ısısını sona getirmelerini emretmişti.  

Jungkook tüm bunlardan habersiz uyuduğu için üzerinden kaymış beyaz sahne kıyafetini hızlıca düzeltti. Taehyung çocuğun hazır olduğunu anlayınca adımlarını kapıya doğru ilerletti ve peşindeki çocukla odadan çıktı.

Jungkook sessizce adamı takip ederken ortamdaki tek ses çığlak ayağının zeminde bıraktığı seslerdi. Kafasını kaldırıp adamın geniş omuzlarına baktı oldukça kalıplıydı, boyuda çok uzundu Jungkook'un boyu ancak omuzuna gelirdi.

Bunları düşünürken bir an kendisine geldi arkadaşı meraktan ölmüş olmalıydı, kendisi burda saçma sapan boyunu düşünemezdi. Düşüncelerini kenarı itip önündeki bedeni takip etti. Uzun bi koridordan yürüyüp en sondaki odanın önünde durduklarında uzun adam yavaşça kapıyı aralayıp içeri girmişti.

Ardından bıraktığı aralık kapı sayesinde Jungkook kendisinin de girmesi gerektiğini anlayıp birkaç adımla kendini içeri atıp kapıyı ittirmişti.

Taehyung doğruca büyük odanın boydan boya cam olan tarafındaki çalışma masasına ilerlerken Jungkook gördüğü kocaman odayla şaşkınlık içerisindeydi.

Gördüğü ilk şey kocaman olan yataktı. Üzerinde krem rengi bir nevresim bulunduruyordu, zaten o da ağırlıklı olarak bu renklerdi. Kahverengi büyük bir koltuk cam tarafındaki çalışma masasının hemen karşısındaydı. Onun dışında odada bir şey yoktu. Az eşyalı ama kocamandı.

Taehyung çocuğun odasını incelemesine izin verirken telefonunu alıp yeniden ona döndü.

Jungkook yutkunup odayı incelemeyi bıraktı ve esmer bedene yaklaştı. Çalışma masasına kadar geldiğinde Taehyung'un kendisine uzattığı son model telefonu çekinceyle elinden alıp ekranını aydınlattı.

Şifresi olmayan telefonun arama kısmına girirken Taehyung ilerleyip kahverengi koktuğa kurulmuştu. Jungkook kaçamak bakışlarını adama gönderirken, esmer elini koltuğun boş kısmına koyup pat patlamış ardından "Gel." demişti.

Jungkook kendisine denene uyarak oraya adımlarken aklında zorlukla tuttuğu Jimin'in numarasını tuşladı.

Koltuğa ulaştığında girdiği numarayı arayıp esmer adamın yanına yavaşça çöktü. Telefon birkaç çalışta açıldı ve Jimin'in yorgun sesi duyuldu "Efendim?" dediğinde Jungkook dudağını dişleyip "Jimin benim."dedi.

Konuşur konuşmaz karşı taraftan derin bir nefes sesi gelmişti ardından da bağırtı "Ulan neredesin sen! Her yerde seni arıyorum!" Taehyung telefonun dışına kadar taşan bağırma sesiyle kaşlarınu çattığında, Jungkook esmer adama gerginlikle baktı.

"Jimin.. özür dilerim seni endişelendirmek istememiştim." dedi üzgün sesiyle. Taehyung çocuğun bu saflığı karşısında iç çekmeden edemedi. Jimin arkadaşının üzgün sesini alır almaz sakinleşirken yavaşça "Neredesin peki? Nereye kayboldun birden?" diye sordu.

Jungkook bir an ne diyeceğini bilemedi, kendisine bakan siyah gözlerken bakışlarını kaçırıp, yanındaki adam aksine düzgünce yan yana tuttuğu bacaklarına baktı. "Ben biraz üzülmüştüm ya, işte ağladım azıcık sonra beni geçen gün çarptığım adam bulmuş. Sanırım onun evindeyim." diye şirince açıkladığında Taehyung varla yok arası gülümsedi.

Jimin hatırlamadığı olaya "Hangi çarptığın adam?" diye sorduğunda Jungkook Taehyung'a kaçamak bir bakış atıp "Hani senin anlattığın adam. Kolyeni çaldığım gün." der demez Jimin hatırlarken aynı zamanda içini endişe doldurdu "Jungkook onlar tehlikeli ne işin var senin orada?" dedi tedirginlikle.

Jungkook duyduğu şey üzerine yutkunup dizlerini birbirne sürterken tek güvencesi olan şeyi arkadaşıyla paylaştı "Şey korkmama gerek olmadığını söyledi." dedi yavaşça.

Taehyung çocuğun saf düşünceleri yüzünden yeniden bozguna uğramıştı. Söylediği şeye bu kadar inanması akıl alır gibi değildi. Özellikle de Taehyung gibi bir mafya liderinin sözüne.

Jimin arkadışının bu sözüne bir şey diyemedi, zaten saat geç olduğu için yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Bu yüzden "Çok ağladın mı?"diye sordu. Arkadaşını tanıyordu içi dışına çıkana kadar ağladığı için mafya adam onu evine götürmüş olmalıydı.

Jungkook hafifçe burnunu çekip "Çok ağlamadım, azıcık dedim ya." diye pembe bir yalan söyledi. Tanımadığı bir adamın yanında yalan söylemek onu utandırsa da arkadaşını üzmek istemiyordu. Jimin arkadaşının bu haline gülüp "Tamam tamam, iyiysen sorun yok. Şimdi kapatmam lazım yarın sakın geç kalma." diye uyarıda bulundu.

Jungkook Jimin'in görmeyeceğini bildiği halde hızla kafasını sallayıp "Tamam iyi geceler." dedi. Jimin de aynı şekilde karşılık verdiğinde telefonu kulağından indirip hızla kapattı.

Kapattığı telefonu hiç zaman kaybetmeden esmer bedene uzattı "Teşekkür ederim." dedi kibarca. Taehyung uzatılan telefonu alırken "Arkadaşın ne anlattı sana?" diye çocukla konuşmak için sordu.

Jungkook bu soruya dürüst mü cevap verse emin olmazken esmer adam "Dürüstçe cevapla." diye endişesini bitirdi. Küçük bakışlarını esmerden ayırmadan "Şey sizin sanırım orada bir işiniz varmış. Fark etmediğim için kızdı bana, benden sonra onunla konuştuğunuz için korkmuştu. Bir de patron olduğunuzu ve mafya lideri olmadığınız için dua etmemi söyledi." hızlıca açıkladığında Taehyung'un yüzünde ilk dafa gözle görülür bir gülüş belirdi.

Jungkook parıldayan gözleriyle adamın gülüşüne bakarken ne kadar yakışıklı olduğunu birkez daha zihninden geçirdi. Tanrının elleri arasında özenle yapılmış gibiydi. Jungkook adamı izlerken hayranlıkla dudaklarının aralanmasına engel olamadı.

Taehyung ise bunlardan habersiz gülüşünü yüzünde tutarken, Jungkook yutkunup zihnini Taehyung'un güzelliğinden çekti. Söylediği şeyin üstüne içinde biriken endişeyle temkinlice "Mafya lideri misiniz?" diye başkasının sormaya cesaret edemeyeceği soruyu tüm masumluğuyla sordu.

Sonuçta adamla ufak bir sohbetin içindeydi ve Taehyung kendisine korkmaması gerektiğini söylemişti. Esmer, küçüğün alnına dökülen saçına uzandı. Jungkook hareketisiz beklerken kahverengi saçları büyük eller tarafından arkaya taranmıştı.

Taehyung yumuşak saçlara dokunmaya devam ederken küçüğün sorusunu es geçip "Yemek yiyelim acıkmışsındır." dedi. Jungkook duyduğu şeyle bacağının üzerinde duran elini karnına bastırdı. Stresten bir şey yiyememişti zaten, gerçekten aç hissediyordu.

İtiraz etmeden saçlarındaki ele rağmen yavaşça kafasını salladı. Taehyung iyi bir insandı, ona çarptığı için kendisine kızmamış, ağladığı için evine getirmişti ve acıktığı için yemek verecekti.

Bunlar Jungkook'un içindeki korku kırıntılarını biraz daha temizlerken, Taehyung çocuğun saçlarından elini çekip ayaklandı. Jungkook'da ayağa kalktığında uzun boylu adam önden ilerlemek yerine kolunu ince beline atmış önden ilerlemesi için Jungkook'u yönlendirmişti.

Jungkook gülümseyip önden ilerlemeye başladığında Taehyung belindeki elini kaydırıp küçüğün omuzuna koydu. Odadan çıktıklarında Taehyung hızlıca kapıyı kapatırken "En sevdiğin yemek ne?" diye sordu Jungkook'a.

Jungkook düşünmeye gerek görmeyerek "Hamburger." diye cevap verdiğinde Taehyung'la yan yana koridorda yürüyorlardı. "Hmm hamburger mi yemek istersin başka bir şey mi?" diye yeni bir soru sordu esmer. Jungkook hafifçe kafasını iki yana sallarken "Hamburger." dedi.

Esmer cevabına sadece gülümserken, merdivenleri haber veren köşeye geldiklerinde çocuğun omuzlarına hafif bir güç uygulayarak kendisiyle beraber dönmesini sağladı.

Jungkook evde merdivenlerin olmasına şaşırırken, merdivenlerin bitimindeki büyük giriş şaşkınlığını katladı. İçini merak doldururken başını çevirip Taehyung'a baktı.

Taehyung kendine bakan gözleri hissedip ona döndü. "Bu evde sadece sen mi yaşıyorsun?" dedi kısık sesiyle. Taehyung yavaşça kafasını sallarken "Evet."demiş. Merdivenler bittiği için çocuğu yeniden sağa doğru yönlendirmişti. Jungkook'un dudağı şaşkınlıkla aralandı. Bu evde tek yaşamak korkutucu olmalıydı.

Düşüncesini adama da söylemekten çekinmedi "Çok korkunç." dedi, sesinde bile ürkek bir ton vardı. Taehyung çocuğun bu söylediğine gülerken mutfağa girmişlerdi bile. "Neden korkunç." diye sorarken Jungkook'u bırakmış tezgahın üzerindeki telefonu almak için ilerlemişti.

Jungkook mutfaktaki büyük masayı ve beyaz dolaplara bakarken "Şey çok sessiz. Her an biri çıkacakmış gibi. Hayaletlere inanır mısın?" diye açıklamasından sonra yeni bir soru sordu.

Sorduğu soruyla esmerin gözüne mümkünatı varmış gibi daha sevimli gelmişti. Taehyung şekilli kaşlarını havaya kaldırırken "İnanmam." diyip elindeki telefonu kulağına götürdü. Telefonun diğer ucunda emir bekleyen Namjoon'a "2 tane en büyük boy hamburger menüsü, ve her zamanki yemeğimden." dedi kısaca. Namjoon hemen patronunu onaylarken Taehyung yeniden çocuğa baktı "Başka bir şey ister misin?" diye sordu. Jungkook kafasını iki yana salladığında "Bu kadar." diyip cevap beklemeden telefonu kapattı.

Telefonu rastgele tezgahın üzerine bıraktıktan sonra ayakta kendisini bekleyen çocuğa "Öyle durma gel, rahat ol." dedi büyük masaya ilerlerken. Jungkook'u beklemeden bir sandalyeye oturduğunda yanındaki boş sandalyeyi oturma yerinden tutarak geriye çekip çocuğun oturması için yer açmıştı.

Jungkook küçük adımlarla gidip yavaşça sandalyeye kurulurken "Bencede hayalet yok ama korkuyorum." diye az önceki konuya devam etti.  Taehyung kolunu masaya yaslayıp küçüğe döndü. Konuşmak istediğini biliyordu.

"Neden korkuyorsun?" diye sorduğunda Jungkook gülümsedi. Küçüklük anılarına gidip "Küçükken arkadaşlarım korkutmuştu." diye açıkladı. Ardından adamla ilgili hiçbir şey bilmediği aklına geldi Jungkook'un bu yüzden hemen konuşmaya devam etti "Sen kaç yaşındasın?" diye sordu.

Taehyung çocuğun konudan konuya atlamasını umursamayıp "28." dedi sakin sesiyle. Jungkook'un tatlı konuşmasını dinlemek ve cevap vermek eğlenceliydi. Kendisini 5 yaşındaki bir çocuğun sorularına cevap veriyormuş gibi hissediyordu.

Jungkook'un öyle saf bir ruhu vardı ki, bu saf güzellik yüzüne yansımıştı resmen.

Küçük olan cevaba şaşırmıştı, karşısındaki adam kesinlikle daha küçük duruyordu. "Kocamansın. ben 20 yaşımdayım." diye Taehyung sormadan kendi yaşını söyledi. Adam hafif bir tebessümle kendisine bakarken bacağının üzerinde duran elini, yumuşak saçlarına atıp gelişigüzel kaşıyıp gülümsedi.

Taehyung çocuğun gülüşüne baktı birkaç saniye. O süre boyunca Jungkook'un nasıl bu kadar güzel olabileceğini düşündü. Kendisi gibi günahkar değil, tamamen tertemizdi. Taehyung çocuğun güzel yüzünü incelerken Jungkook bakışlarından biraz utanmış kafasını hafif eğip gülümsemeye devam etmişti, ta ki Taehyung tarafından gelen soruya kadar.

"Bugün neden ağlıyordun?" diye sordu Taehyung. Gerçekten merak ediyordu, son birkaç saattir kafasını kurcalayan tek şey buydu. Jungkook baştan ne söyleyeceğini bilemedi ama kendisine yardım eden bu adama yalan söylemek istemedi.

Küçük bir iç çekiş bırakıp sandalyeden sarkan ayağını salladı. Bir eli istemsizce ensesine gidip ovaladığında Taehyung sabırla bekliyordu. Sonunda çocuk kafasını kaldırıp esmer adamın yüzüne baktı ve dudaklarını araladı "Şey benim sanırım sahne korkum var." dedi.

Taehyung şevkatle çocuğa baktı bunun için ağlamasına inanamamıştı. Uzanıp küçüğün yanağına avcunu yaslayıp okşadı "Bunun için mi ağladın?" dediğinde Jungkook yanağındaki ele rağmen kafasını salladı "Ben o dansa çok hazırlanmıştım, sahneye çıkamayınca üzüldüm." dedi sesine de bu üzüntü yansırken.

Söyledikleri Taehyung'un canını sıkarken sert çıkan sesiyle "Bir daha böyle şeyler için ağlama." dedi. Jungkook adamın söylediğine karşı "Ama dersten kalacağım." diye fısıldarken Taehyung'un gücünden haberi yoktu. Bilmiyordu ki esmerin tek telefonuyla onu bölüm birincisi bile çıkabileceğini.

Taehyung çocuğu endişelerinden kurtarmak için "Kalmazsın, bir daha sakın bunlar için ağlama." dediğinde Jungkook'un cevap vermesine gerek kalmadan kapı tıklatıldı.

Taehyung'un bakışları kapıdaki Namjoon'a dönerken, Jungkook'un sıcak yanağındaki elini çekip "Gel." dedi sakince. Namjoon arkasındaki evin temizliğini yapan kadınlardan biriyle geldiğinde, kadının eli poşetler vardı.

Kadın hızlıca Taehyung'a eğilerek selam verip, poşetleri masanın üstüne bıraktı. Eli alışık olduğu için saniyeler içinde bütün paketleri açmıştı. Jungkook şaşkınca kadının hızını izlerken, kadın tüm ambalajları açtı. Taehyung "Önce Jungkook'un yemeği." dediğinde kadın hemen gelen emire uymuş, iki büyük hamburgeri Jungkook'un önüne indirmişti. Aynı işlemi patatese, menünün yanında fazladan alınmış promosyon ürünlerine ve kolaya da yapmıştı.

Jungkook hamburgerin gelen lezzetli kokusuyla az önce üzüldüğü konuyu unuturken, yemek yemek için Taehyung'un yemeğinin konulmasını bekliyordu.

Taehyung bunu fark edince çocuğun saçını okşayıp "Sen başla yemeye." dedi. Jungkook kafasını sallayıp sıcak patatese uzanıp yemeye başladı.

Sessizce yemeklerini yediklerinde Jungkook ağzına kadar doluydu. İkinci hamburgerinin sadece yarısını yiyebilmişti. Taehyung bitirmesini istese de biraz daha yerse kusacağından emin olup yemedi.

Yemekten sonra yeniden Taehyung'un odasına çıkmışlardı. Taehyung Jungkook'a mavi geniş bir tişört ve şort verip, giyinmesi için çocuğu giyinme odasında bırakmıştı.

Jungkook üzerini giyip çıkardığı giyisileri düzgünce katlayıp, Jimin'le kaldıkları yurt odasından bile büyük olan giyinme odasından çıkmıştı.

Çıktığında Taehyung yatağında oturuyordu. Çocuğu görünce "Elindekileri koltuğa bırakıp gel." dedi. Çocuk adamın dediğini yapıp yanına ilerledi.

Taehyung belki yatağına oturmasından hoşlanmaz diye gidip önünde durduğunda esmer gülümsedi. Elini yavaşça yanındaki boşluğa vurup "Gel otur." dedi.

Jungkook yeniden kendinden isteneni yerine getirip yerine oturduğunda, Taehyung kendisine doğru döndü. Söyleyeceklerinden önce çocuğa "Ailen nerede Jungkook?" diye zaten cevabını bildiği bir soru sordu.

Jungkook birkaç kere gözlerini kırpıştırıp "Öldüler, ben yurtta büyüdüm." diye cevapladı. Elbette bu durumun kendisini çok kötü etkilediği dönemler olmuştu ama artık daha iyiydi.

Her zaman yanında olan bir arkadaşı vardı, buna bile sahip olamayan bir sürü kişi tanımıştı. Bu nedenle artık hayata o kadar kötü bakmıyordu. Taehyung hafifçe kafasını salladı ardından "Jimin'le ne kadar zamandır arkadaşsın?" dedi bu kez de.

Jungkook elini saçına atıp yumuşak tutamları karıştırırken "Ortaokuldan beri." dedi. Jimin'in bi ailesi vardı neyseki. Jimin'in kendisi gibi olmadığına seviniyordu Jungkook.

Taehyun yine kafasını onaylayarak salladı. "Şimdi, senden bazı isteklerim var Jungkook." diye konuya girdiğinde Jungkook kendisini eve aldığı için karışlık isteyeceğini düşündü. Bu biraz hayal kırıklığına uğramasına neden olmuştu, karşısındaki adamın iyi biri olduğunu düşünüyordu karışık bekleyeceğini düşünmemişti.

Hafifçe kafasını sallayıp kırık sesiyle "Tabii ki." derken içinden kendisinin yapabileceği bir şey olması için dua ediyordu. Pahalı şeyler isterse Jungkook bunu karşılayamazdı.

Jungkook bunları düşünürken, bütün düşüncelerinin aksini söyledi esmer adam. "Bundan sonra en ufak bir ihtiyacın olduğunda bile beni arayacaksın Jungkook. Sadece ihtiyaçların için değil istediğin her an her saniye beni arayabilirsin. Saati de önemli değil." dediğinde küçüğün şekilli kaşları şaşkınlıkla havalandı.

Taehyung dikkatle kendisini izlerken dudaklarını ıslatıp yutkundu ardından "Sana yük olmak istemem.." dedi kısık sesiyle. Taehyung çocuğun bu söylediğine tebessüm etti.

"Yük falan değilsin Jungkook. Sadece söylediğimi yap ve çekinme tamam mı?" dediğinde, Jungkook hissettiği güven duygusuyla farkında olmadan kafasını salladı. "Teşekkür ederim." diyebildi sadece.

Taehyung'un eli çocuğun yumuşak tutamlarına gidip okşadıktan sonra, gülümsedi. Bakışlarını bir an olsun çocuğun gözünden çekmezken dudakları küçüğünü öpme isteğiyle kavruluyordu.

Kendisine engel olamadı, "Seni öpebilir miyim?"diye fısıldadığında, Jungkook'un gözleri aralandı. 

Öpmek mi?

Kalbi duydukları üzerine hızını arttırıp inanılmaz bir güçle çarpmaya başlarken, dudaklarını birbirine bastırdı.

Hoşuna gitmişti.

Kalbindeki yoğun baskı ise bunun ispatıydı. Bu yüzden birkaç saniye adamın siyah gözlerine bakmış ardından kafasını sallayarak onay vermişti.

Taehyung çocuktan aldığı izinle kesik bir nefes verdi.

Uzanıp küçüğün kulağının arkasındaki saçlarına burnunu sürtüp kokladıktan sonra boynuna ıslak bir öpücük bıraktı.

Jungkook ıslak dudakları hissetmesiyle titrediğinde Taehyung tebessüm edip, titreyen tene bir öpücük daha bıraktı.

Jungkook tenindeki dudaklar ile dişlerini dudağına geçirirken kızaran yanakların engel olamadı.

Adamın kendisini öpmesi hoşuna gitmişti, kalp atışları daha da hızlanırken Taehyung nefesini çocuğun beyaz boynuna üfleyerek konuştu.

"Çok güzelsin Jungkook, kokun, ruhun yüzün. Her şeyinle güzelsin." diyerek Jungkook'un daha çok kızarmasını sağladı. Ardından dudağını son kez ısısı artmış tene bastırdı.

Merhabaa ficin girişi iyi miydi kötü müydü hesaplayamıyorum şuan bu yüzden kusura bakmayın. Fazla uzattıysam da kusura bakmayın ama umarım beğenmişsinizdir.
Bölümü beğendiyseniz yorum yapıp oy verirseniz sevinirim.💜

Not:gelecekten geliyorum birkaç yeri değiştirdim yorumları görüp "ne diyor bunlar" deneyin kdnmsndmsndndb

ilenuna'

Continue Reading

You'll Also Like

256K 24.2K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
kral kim By Kookmin Jikook

Historical Fiction

4.3K 292 11
eski bir krallığı babasından sonra sürdüren kim uzun zaman sonra kendi halkında yeni birini fark etmişti ancak kral kimden haberi olmayan oduncu Jung...
1.9M 202K 44
Jungkook abisi için kendisine mesaj atıp duran abisinin arkadaşı Taehyung'dan çok bunalmıştı.
726 46 1
ANGST BİR FİCTİR!!! TAMAMLANDI ✔️ ONESHOT Paris... Paris, Jungkook için herşey demekti. Kalp kırıklığı, mutluluğu, hayali, göz yaşı, kıyameti.... S...