Leyla

By Jutenya_

1.3M 75.9K 60.7K

İhanet kategorisinde 1. Sırada Adam dehşetler içerisinde karısını izliyordu. Karısı kırdığı aynanın sivri... More

Tanıtım
Tanıtım
Tanıtım
Leyla
KAREKTER TANITIMI
Leyla 1. Bölüm
Leyla 2. Bölüm
Leyla 3
Leyla 4. Bölüm
Leyla 5. Bölüm
Leyla 6. Bölüm
7. Bölüm 🌹
8. Bölüm🌷
9. Bölüm 🌷
10. Bölüm Leyla 🥀
11. Bölüm 🥀
13. Bölüm 🥀
14. Bölüm 🥀
Poyraz'ın Doğruları
İlk Öfke, İlk Adım
Aşk'a İlk Adım
Aşk'a yarım kala
ليل / Leyl
Aşk tohumu (عشق)
Kara Leyl
Aşk'ı Leyl
Aşk ...
Așeka
Aşk'ı Süveyda
Sayha (çığlık)
Geçmişin İzleri
Geçmişten Kalan
Geçmişten Gelen
Heba olmuş gerçekler
Geçmişten kalan
Senin için

12. Bölüm 🥀

32.6K 1.9K 1.2K
By Jutenya_

Evet arkadaşlar yeni bölümle aranızdayım.

Bölümlere artık bundan sonra sınır koyacağım.

250 vote 500 yorum.

Ben de bir emek veriyorum sizinle beraber güzel yerlere gelmek istiyorum. Desteğinizi eksik etmeyeceğinize inanıyorum.

Bizi takip etmeyen arkadaşlar Jutenya_ burayı tıklayarak bizi takip edebilirsiniz.

Bu arada bölümler belli yere kadar elim de hazır sınır dolduğu gibi yeni bölüm sizlerle keyifli okumalar...

💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧

Ben öyle çok şey isteyenlerden değilim ki bana baksın beni sevsin istedim...

O da öyle güzel baktı ki, gülünce gözleri parlıyordu...

Kandım seviyor sandım!

Meğer hiç sevmemiş...

Sen sevilmeyi hiç hak etmiyorsun dedi...

Şimdi düşünüyorum acaba o yüzden mi hep sevdiklerim gitti benden.

Ben gerçekten sevilmeyi hiç mi hak etmedim.

💧💧💧💧💧💧💧Leyla Eroğlu

💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧💧

Leyla Seyit Ali gittikten sonra uzun süre düşündü kendisini sürekli  boşluğa düşüyormuş gibi hissediyordu. Bir gün bu boşlukta boğulacaktı. Artık gözünden yaş bile dökülmüyordu o derece alışmıştı yok sayılmaya...

Bu düşüncelerle uykuya daldı. Akşam yemeğin de Ayşe gelip çağırdığın da aç olmadığını söyleyip kendisini uykunun kollarına bıraktı. Uyursa bu kadar çok düşünmezdi.

Seyit Ali konaktan çıktıktan sonra Kara köprü’ye doğru sürdü. Urfa’nın çıkışın da bulunan ormanlık alana sürüp arabasını durdurdu. Kafası karman çormandı. Bir yanı Leyla masum bu kadarı çok fazla diyordu. Diğer yanı abin toprağın altın da yaşadığı şeylerin kat, kat fazlasını hak ediyor diyordu. Kimse annesinin acısını görmüyor anlamıyordu , evladını kaybetmişti i bunu anlamak bu kadar mı zordu.

Adam ciğerlerine derin bir nefes çekti . Cebinden çıkardığı sigara paketinden bir sigara çıkarıp aldı. Elindeki çakmağı bir kaç tur döndürüp sigarasını yaktı. Cihat’ın yaptırdığı özel yapımdı. Ölmeden bir kaç gün önce ona hediye etmişti. Ondan kalan son şeydi. Sigarasından büyük bir nefes alıp dumanı dışarı bıraktı. Buraya abisiyle ne çok gelip dertleşmişti. Abisiyle aralarında ki bağ çok farklıydı.

Uzun, uzun düşününce abisinin anlattığı kızın Leyla olduğundan emin oluyordu. İsminin her anlamını taşıyor siyah saçlı güzel kadın derdi. Leyla’nın anlamı simsiyah gür saçlı güzel kadın demekti tıpkı Leyla gibi...

Seyit Ali sigarasından büyük bir nefes aldı. Onu o gün kalabalığın için de ilk gördüğü an abisinin bu sözleri gelmişti aklına, o yüzden Leyla diye ısrar etmişti. İçten içe düşündüğü şeylerin doğru olmamasını yanılanın kendisi olmasını istemişti hep. Şimdi çoğu şeyde haklı olduğunu düşünüyordu. Leyla abisinin anlattığı kızdı. Canını en çok sıkansa hiç bir şeyden habersiz gibi davranmasıydı. Hem İbrahim’e hem de abisine sebep olmuştu.

Bugün annesine yaptığı saygısızlığı hatırladı. Annesinin yüreği yanıyordu evlat kaybetmişti buna sebep Leyla olmuştu. O da onun yanması için elinden geleni bundan sonra yapacaktı.

Biten sigarasını yere atıp ayağı ile ezdi. Arabasına binip kontağı çalıştırdı. Bundan sonra arada kalmayacaktı. Onun canını yakan herkesin canını yakacaktı. Konağın önün de arabayı durdurup büyük bir nefes aldı. Artık eve gelmek ona zulüm gibiydi. Sessizce arabadan inip konağa girdi. Annesinin üzgün halini görmek istemediği için sessizce yukarı çıktı. Elinde ki kediyle Baran’ı gördüğü gibi kaşlarını çattı. Annesi tepkisini göstermesine rağmen Baran’ın tutumunu bir türlü anlamıyordu. Adımlarını ona doğru atıp ilerledi. Onunla bir konuşması yapması lazımdı.

Baran gelen adım sesleri ile elindeki kediyi sevmeyi bırakıp kafasını kaldırdı. Abisini gördüğü gibi kaşlarını çattı. Onun Leyla’ya olan tavrını  doğru bulmuyordu. Hele annesini hiç anlamıyordu. Aslı yengesini sevip sayıyordu ama konu Leyla olunca varlığına dahi tahammül etmediği gözler önündeydi. O yüzden hem abisine hem annesine çok kızıyordu.

Seyit Ali elini Baran’ın omzuna koyup sıktı. Baran’ın tepkisi ortadaydı ve Seyit Ali Leyla için gösterilen bu tepkiyi anlamıyordu.

“Annem kediyi istemediğini belirtti. Bunun hala burada ne işi var. Niye sürekli onu kızdırmaya çalışıyorsun. Onu çektiği acı yeterli değil mi, bir de sizlerin üzmesi doğru mu?”

Baran boşta olan elini yumruk yapıp sıktı. Herkesin kendi kadar derdi vardı. Kimse bunun için gidip başkasını üzmüyordu. Abisi ve annesi acılarının ortak olduğunu bir türlü görmüyordu.

“ Küçücük kedinin kimseye zararı olmaz. Bir kenarda kimseye görünmeden beslerim onu, siz merak etmeyin.”

Seyit Ali eli ile burun kemiğini sıktı. Artık ailesine kendisini anlatamadığını düşünüyordu.

“Tabi ki bize zararı yok ama annemin evde hayvan beslenmesine olan tepkisini biliyorsun. Bu yüzden bence çok diretme hem kendini hem annemi üzersin. İstersen onu götürüp çiftliğe filan bırak orda bakarlar. İstediğin zaman gidip görür ilgilenirsen.”

Baran kafasını olumsuzca salladı. Onların tepkisinin kime olduğunu biliyordu. Sırf bu yüzden küçük kediyi göndermeyecekti. Derin bir nefes çekti. Şimdi merak ettiği asıl soruları soracaktı.

“Abi sizin Leyla ile alıp veremediğiniz ne. Ben size bakınca abimi ve annemi tanıyamıyorum. Gerçekten Leyla’ya karşı niye bu kadar katısın. Bugün annem onun üstüne yürüdü. Ona olmayacak şeyler söylüyorsunuz. Onun insan olduğunu kabul etmeniz niye bu kadar zor. Ben sizi anlamıyorum. Nasıl ki bu evliliğe sen zorlandın o da zorlandı. Hiç tanımadığı insanlarla yaşamaya başladı. Niye biraz onu anlamaya çalışmıyorsunuz. Aynı şey Ayşe’nin başına gelseydi sen ne yapardın.”

Seyit Ali öfkeyle” kimse benim kardeşimi hor göremez “diye tısladı.

Baran yavru kediyi eline alıp” Leyla’nın sahip çıkacak kimsesi olmadığı için mi bu kadar hor görüyorsunuz”

Kafasını olumsuzca sallayıp elindeki kediyle odasına doğru yürüdü. Abisi bile olsa yaptıklarına tahammül edemiyordu. Odasına girmeden Seyit Ali’ye bakıp “abi belki senden küçüğüm ama herkesi yaratan bir Allah olduğunu biliyorum. Onun Leyla’ya sahip çıkacağına inanıyorum. Umarım ilerde ahı sizi yakmaz”  deyip kapısını kapattı. Baran kapıyı kapattıktan sonra elinde bulunan yavruya kediye baktı. Şimdi Leyla’nın küçük emanetiyle ilgilenecekti.

Seyit Ali giden Baran’ın  arkasından kısa bir süre boş boş bakıp kendi odasına yürüdü. Kapıyı açıp içeri girdiği gibi Leyla’nın kokusu burnuna doldu. Bakışları önce pencere önüne gitti serili yatağı görmeyince kaşlarını çattı. Bakışlarını odada dolaştırdığın da yatakta cenin pozisyonun da uyduğunu fark etti. Hala bıraktığı gibiydi. Yatağa doğru yaklaştığın da ağlayarak uyuduğunu anladı. Önce dolaba gidip bir pike çıkarıp Leyla’nın üstüne örttü. Onun masum haline bakıp yavaşça yatağa oturdu. Simsiyah saçları bembeyaz örtünün üstüne resmen serilmiş gibiydi. Abisi haklıydı. Leyla isminin her anlamını taşıyordu. Simsiyah saçları gece gibiydi. Çok güzeldi simsiyah gür saçlı güzel kadın o Leyla idi.Güzelliğini isminden alan kadın.

Seyit Ali elini uzatıp yatağa dağılan saçlarını okşadı. Ona uzak durmaya çalışmak eziyetti. Yaklaşmak ise abisine ihanetti.

Seyit Ali düşündükleri ile elini ateşe değmiş gibi hızlıca çekti. Leyla onun için yasak meyveydi. Yaptıklarının bedelini ödeyecek bir kurbandı. Hızlıca ayağa kalkıp pijamalarını giydi. Tekrar yatağa baktığın da Leyla’nın orda uyuduğu gerçeği ile karşı, karşıya geldi. Dolabı açıp Leyla’nın kendi için serdiği yatağı çıkardı. Yatağı taşırken  çok ağır olduğunu fark etti (yün yatakları gerçekten çok ağırdır tecrübe ile sabittir arkadaşlar) yatağı pencere önüne serip pike ile yastık alıp yatağa uzandı. Leyla her seferinde pencereye dönerek uyurdu. Seyit Ali tam tersini yapıp Leyla’ya bakıp onu seyrederek uykuya daldı.

Leyla sabahın erken saatlerinde uyandı. Üstündeki pikeyi kaldırınca kendi yatağın da olmadığını anladı. Bakışlarını pencereye çevirdiğin de Seyit Ali’nin orda uyuduğunu görmek onu çok şaşırttı. Gerçi ona tahammül bile etmiyordu yatağa girmemesi normaldi ama Leyla’yı uyandırmaması  normal değildi. Sessizce yataktan kalkıp üstüne örtülen pikeyi katlayıp kaldırdı. Sesiz adımlarla banyoya ilerleyip elini yüzünü yıkayıp ihtiyaçlarını karşılayıp banyodan çıktı. Yatağın örtüsünü yastıklarını düzeltip kendisi için kıyafet seçip banyo da üstünü değiştirdikten sonra aynı sessizlikte odadan çıktı.

Önce aşağı inip mutfağa geçti. Daha çok erken olduğu için daha kimse uyanmamıştı. Demliğe su koyup ocağın üstüne koydu. Seyit Ali sofra da çay suyunu katıl da kaynatılmamış olmasını istediğini söylediği için Leyla buna dikkat ediyordu. Neymiş çay erken soğuyormuş. Düşündüklerine gülüp kahvaltıyı hazırlamaya başladı.

Kavurmanın üstüne yumurtayı kırdığın da işi bitmişti. Fatma Hanımın mutfağa girmesi ile günaydın deyip gülümsedi. Tepsiye dizdiği kahvaltılıkları alıp mutfaktan çıktı. Havanın yavaş yavaş serinlemesi ile artık kahvaltı oturma odasın da yapılıyordu. Elindeki tepsi ile oturma odasına ilerleyip kısa sürede masayı kurdu. Mirza bey ve Neriman hanımın odaya girmesi ile günaydın deyip odadan çıktı.

Fatma Hanımın kalan kahvaltılıkları getirdiğini gördüğün de, gülümseyerek adımlarını merdivenlere çevirdi. Gidip Seyit Ali’yi uyandırması lazımdı. Merdivenlerden yukarı çıktığı gibi yavru kedi ile uğraşan Baran’ın fark etti. Gülümseyerek adımlarını onlara yönlendirdi.

“Günaydın küçüğümüz galiba uyutmadı seni taze anne”

Baran Leyla’ya bakıp kahkaha attı. Gerçekten sabah erkenden uyandırmıştı onu.

“Günaydın ben özverili bir anneyim şimdiden saçlarımı süpürge ettim”

Leyla Baran’a bakıp tebessüm etti. Bu çocuk olduğu her yere neşe götürüyordu.

“Dur bakalım Baran efendi dün bir bugün iki daha yolun başındasın. Yemeyip yedireceksin gitmeyip giydireceksin annelik zor zanaat”.

Baran yavru kediyi okşayıp ona uzattı.

“Leyla bir kaç saatliğine küçüğümle ilgilensen ben de gidip odamı toplasam. Zavallı yavrucak eşyaların arasında kaybolacak yoksa”

Leyla daha fazla dayanamayıp hafif bir kahkaha attı. Baran’ın dağınıklığı dillere destandı.

“yardım etmemi ister misin?”

Baran tek kaşını kaldırıp Leyla’ya baktı ciddimi değil mi diye, samimi olduğunu anladığın da hala inanamayarak “Leyla sen ciddi misin?” diye sordu.

Leyla gülümseyerek kafasını olumlu anlamda sallayınca Baran yüksek sesle sen bitanesin dedi.

Seyit Ali’nin Leyla diye bağırmasıyla Leyla irkilerek ayağa kalktı. Baran abisine anlamsızca bakıp kafasını olumsuzca salladı. Abisinin bitmeyen öfkesini hiç bir zaman anlamayacaktı. Leyla Baran’a döndüğün de Baran Leyla’nın elinden kediyi alıp “abimin hey hey leri sabah, sabah formun da sen git de daha fazla sinirlenmesin” deyip kendi odasına doğru yürüdü.

Leyla’da hızlıca kapıda onu bekleyen Seyit Ali’ye doğru yürüdü. Kapıya yetiştiği gibi Seyit Ali onu kolundan tutup içeri çekti. Leyla bu hareketle neye uğradığını şaşırıp gözlerini irice açtı. Bu adamın ona karşı olan öfkesini bir türlü anlamıyordu.

“Dur ne yaptığını sanıyorsun”

Seyit Ali öfkeyle bakıyordu Leyla’ya,  her sabah uyandığın da onu odada görmemek yetmezmiş gibi bu sabah onu Baran’ın yanın da görmek onu delirtme noktasına getirmişti.

“Kaç saattir neredeydin niye her uyandığım da odada değilsin.”

Leyla duyduklarına göz devirdi. Seyit Ali’nin ona olan öfkesi, siniri bariz bir şekilde ortadaydı. Sırf gözüne batmamak için uğraşıyordu.

“Kahvaltı hazırladım seni çağırmak için yukarı çıktım.”

Seyit Ali gözlerini yumup açtı. Leyla’nın ürkek hali onun arafıydı. Bir yanı sürekli gözünün önün de dursun diğer yanı gözünün önünde  olsa da bakma diyordu.

“Sen bu evin çalışanımısın Leyla, Aslı’nın bir gün kalkıp kahvaltı hazırladığını gördün mü?”

Leyla konuştukları konun saçmalığını düşünüyordu. Ne yani kalkıp kahvaltı hazırlaması da mı yanlıştı.

“Onun kocası, çocukları var onlarla ilgilenmesi lazım.”

Seyit Ali içinden sabır çekiyordu.

“Leyla senin de kocan yok mu, ben kimim”

Leyla şaşkınlıkla Seyit Ali’ye baktı ona göre konu çok saçma yere gidiyordu. Onların ki normal bir evlilik değildi ne beklediğini anlamıyordu. Konuştukları konunun saçmalığını düşünerek arkasını döndü atığı ilk adımda kolundan tutulup sırtının kapıya dayatılmasıyla ağzından küçük bir çığlık kaçtı. Seyit Ali’nin bu ani hareketlerine hiç bir zaman alışamayacaktı. Bakışlarını Seyit Ali’ye çevirdiğin de öfkeden kararan gözleri ile yutkundu.

“Bir daha konuşmamızı yarıda kesip arkanı dönme, şimdi sana sorduğum soruya cevap ver. Ben kimim Leyla!”

Seyit Ali daha çok kendisinin Leyla’nın gözün de ne olduğunu öğrenmek istiyor gibiydi. Leyla onun için yasak meyve olsa da,  Leyla’nın gözün de ne olduğunu öğrenmek istiyordu.

Leyla ise anın şaşkınlığını yaşıyordu. Vereceği cevaptan kokuyordu. Kocamsın dese onu her defa ezip yok saydığı için kendisine haksızlık olacaktı. Kim olduğunu bilmiyorum  dese karşısındaki adamın öfkesine maruz kalacaktı. Gözlerini yumdu korkudan kalbi çok hızlı atıyordu. Sesli bir nefes alıp kuruyan dudaklarını ıslattı. Sessizce “kocam” dedi. Bunu kendisine bile itiraf etmek  zor geliyordu. Seyit Ali onun zoraki kocasıydı.

Seyit Ali Leyla’nın gözlerini kapatıp konuşmasına sinirlendi. Bu gerçeği gözlerine baka, baka söylemesini istiyordu. Dudaklarını Leyla’nın kulağına yaklaştırıp sesli bir nefes aldı.

“Gözlerini aç gözlerime bakarak konuş Leyla, ben senin neyinim.”

Leyla teninde hissettiği nefesle kızardı. Kalbi zaten bu yakınlıkla  hızlı atıyordu. Seyit Ali’ye kapılmak istemiyordu. Öfkesin de yanacağı kesindi. Gözlerini usulca açıp kararan bakışlara bakıp üst üste yutkundu.

Seyit Ali Leyla’nın gözlerini usulca açması ile hayranlıkla baktı. Yemyeşildi koyu çam ormanları gibiydi gözleri, Rıha’nın muhtaç olup olmayan ormanları gibiydi ve Seyit Ali şuanda Rıha gibi muhtaçtı o yeşile, sonra abisinin sözleri geldi aklına her seferinde isminin anlamını taşıyan  siyah ve gür saçlı güzel kadın. Leyla’ydı  işte, ama gözlerinin yeşil tonun söylenmesi unutulmuş güzel kadın.

Leyla bu yakınlıktan kurtulmak için kara harelere bakıp “kocamsın” dedi..

Bu sefer üst üste yutkunan Seyit Ali’ydi. Leyla onun hareket eden adem elmasını fark  etti.

Seyit Ali Leyla’dan uzaklaşıp “o zaman öyle davran. Bir daha sabah kaçta uyanırsan uyan odadan çıkmayacaksın. Benim uyanmamı bekleyeceksin. Her sabah uyandığım da giyeceğim kıyafetler hazır olacak. Odadan her sabah beraber çıkacağız ve Baran’ın odasını sen temizlemeyeceksin” deyip kapıyı açtı. Leyla’nın hala ona şaşkın baktığını görünce kolundan tutup onu dışarıya çıkardı.

Leyla üstündeki şaşkınlığı atınca durup “söz verdim” dedi. Baran’a yardım edeceğim demişti ve yardım edecekti.

“Yapmayacaksın dedim Leyla bir şeyleri iki defa ikiletmeden yap” deyip Leyla ile beraber aşağı indi. Odaya girdiklerin de herkesin kahvaltı masasına oturduğunu fark edince “günaydın” deyip onlarda masaya oturdular.

Neriman hanım ikisini yan, yana görmenin siniri ile elindeki bardağı sesli bir şekil de masaya bırakıp “masaya geç gelmek eski köye yeni adet herhalde”

Leyla cevap verip saygısızlık yapmamak için kafasını eğdi. Zaten konuşsa terslenecekti.

Seyit Ali annesine bakıp “Uykuda kalmışız anne bu seferlik maruz görün ”dedi.

Neriman hanım cevap vermeden sinirle önüne döndü. Oğlunun bu hareketleri hiç hoşuna gitmiyordu.

Leyla konunun bu sefer ona gelmemesi ile sessizce kahvaltısını yapmaya başladı. Arada gözleri bir birlerine takılan Baran ve Ayşe’ye takıldı. Seyit Ali ve Neriman hanımın tepkisini çekmek istemiyordu.

Neriman hanım elindeki çatalı bırakıp masaya baktı. Eskiden oğlu Cihat’ı da  onlarlaydı. Ölümünü bir türlü kabul edemiyordu. Bu yüzden Leyla’ya olan öfkesi dinmeyecekti.

Mirza bey karısının Leyla ya olan bakışlarının farkındaydı. Daha dün onunla saatlerce kavga etmişlerdi ama karısı bir türlü geri adım atmıyordu. Dün gece Leyla'yı istemediğini bas, bas bağırmıştı.  O bir anne acısı çok büyük ve derin  dese de Leyla ya  yaptıklarına katlanamıyorum. Boğazını temizleyip “Bu akşam Kozanlar bizi yemeğe bekliyor. Dün mevlitte söylediler ben de kabul ettim ama söylemeyi unutmuşum. Akşama herkes hazır olsun hepimiz beraber gidelim.”

Neriman hanım biraz bozulsa da “Tamam  hazır oluruz” dedi. Masadaki herkes de olumlu anlamda kafasını salladı. Anne babaları evet diyorsa mecburen hepsi onlara uyacaktı.

Kahvaltı yapıldıktan sonra Seyit Ali ve Fırat işe gitmek için  masadan kalktı. Aslı kocasını uğurlamak için kalkınca mecburen Leyla’da kalkıp sessizce onları takip etti. Fırat’ın Aslı’yı anlından öpmesi ile bakışlarını çevirdi. Onlara hayrandı gerçekten güzel bir aileye sahipleri.

Seyit Ali kapıdan çıkmadan Leyla’ya baktı. Giderken ne söyleyeceklerdi bir birlerine, onlar iki yabancıydı. Bir birlerini hiç tanımayan. Asla Aslı ve Fırat gibi olmayacaklardı. Leyla’ya bakıp “akşama hazır ol, kapıda beklemekten hiç hoşlanmam” deyip çıktı. Leyla büyük bir nefes alıp konağın içine geri döndü.

Odaya geri döndüğün de kahvaltının toplanmış olduğunu fark edip mutfağa geçti. Aslı ve Ayşe’de mutfaktaydı. Onlara gülümseyerek kollarını yukarı doğru sıvazlayıp bulaşıkları makineye yerleştirmeye başladı.

Aslı ve Ayşe ne giyeceklerini konuşuyorlardı. Ayşe Leyla’ya dönüp “Leyla sen akşama ne giyeceksin var mı aklın da bir şey”

Leyla ne giyeceğini hiç düşünmemişti ama sade siyah  giyerdi öyle çok abartı ya gerek yoktu.

“bilmiyorum Ayşe ama siyah bir şeyler giyerim herhalde sadeliği çok severim normalde öyle abartıyı seven biri değilim.”

Ayşe anladığını belirtir şekilde kafasını salladı. Aslı gülümseyerek “o zaman ben ve Ayşe siyah giymiyoruz pişti olmayalım durduk yere”

Ayşe gülerek “aman dikkatli olalım”

Leyla arkasını dönüp “altı üstü bir yemek çok abartmıyormusunuz. Gündelik bir şeyler giyin olsun bitsin.”

Aslı ve Ayşe bir birlerine bakarak güldüler. Leyla’nın Kozanları tanımadığı belli olmuştu hele Zara Kozanoğlu’nu tanımadığı çok belliydi. O kadın kimseyi beğenmez herkese bir laf çarpardı. Giyim kuşamdan oturup kalkmasına kadar dikkat ederdi. Nerde  güzel bir kadın varsa Kozanoğlu erkeklerinin yanındaydı. Her konuda çok seçiciydiler. Şuanda Rıha’nın en gözde bekarı Seymen Kozanoğlu’idi.

Ayşe tek kaşını kaldırıp Leyla baktı “canım akşam yemekte Kozanlarla tanıştığın da ne demek istediğimizi anlarsın. Lütfen yemek deyip savuşturma annem bu konuda çok hassas özellikle konu Zara Kozanoğlu’ysa”

Leyla konuşacağı sırada Baran mutfağa girip sandalyeye oturdu.

“Leyla bana odamda yardım edeceğini söylemiştin. Hala fikrin değişmediyse gidip toplayalım ortalığı zavallı kediyi eşya diye emekten çok korkuyorum.”

Seyit Ali giderken yardım etmeyeceksin demişti ama bir defa yaparım demişti. Sözünden dönmek ona göre  değildi.

“ Tabi ki Baran hem Ayşe ve Aslı’da bize yardım eder. El birliğiyle temizler çıkarız.”

Aslı ve Ayşe bir birlerine bakıp” asla ”diye bağırdılar. Anlaşılan Leyla daha Baran’ın odasını görmemişti.

Leyla Mahzun bir şekilde ikisine bakıp “lütfen” dedi.

Aslı ve Ayşe sessizce omuzlarını indirdiler. Leyla onlardan ilk defa bir şey istiyordu. Mecburen kabul edeceklerdi.

Ayşe Baran’a bakıp “içimdeki insan sevgisine tüküreyim Baran, bu kabul edilecek bir şey mi?”

Aslı araya girip “radyasyondan ve kirlilikten ölmeyiz değil mi?”

Leyla ikisine bakıp o kadar olmaz bakışlarını atıyordu. Onlar da o kadar bakışlarıyla cevap veriyorlardı.

Baran onlara bakıp “farkındaysanız ben o odada yaşıyorum. İsterseniz çok abartmayın.”

Ayşe Baran’a bakıp “hiç kusura bakma Baran senin bünyen alışmış artık tepki göstermiyor ama normal bir insan ilk günden orda ölür.”

“Abartma lütfen biraz dağınığım o kadar. Ne var bunda her erkek dağınıktır.”

Ayşe Baran’ın biraz tabirin de kalmıştı. Ne demek biraz dağınığım Baran’ın dağınıklığını telaffuz edecek bir tabir yoktu daha “Baran’cığım sen dağınık değilsin, seni tabir edebilecek bir kelime yok. TDK daha senin odanı tabir edebilecek bir kelime bulamadı ama ben dil bilimcilerinden umutluyum inşallah o kelimeyi keşfedip bulacaklar. Biz de aile olarak rahatlayacağız”

“Ayşe sen böyle konuşmaya devam et, ben seni bir çarpacağım TDK seni tarif edecek kelime bulmak mecburiyetinde kalacak o zaman.”

Leyla iki kardeşin atışmasını yüzünde minik bir tebessüm ile izliyordu.işe koyulmaları gerekiyordu daha akşam katılmaları gereken bir yemek vardı.

“Hadi atışmayı bırakın da gidip başlıyayım bu kadar abarttığınız odayı gerçekten merak ediyorum ”deyip mutfaktan çıktı.

Aslı, Baran ve Ayşe , ardından mutfaktan çıktılar. Yukarı kata çıktıkların da Leyla Baran’ın odasının önün de durmuş içeri girmek için onları bekliyordu.

Baran öne geçip odasının kapısını açtı. Üçü içeri girdiğin de şaşkınlıkla ağızları açık bir şekilde odaya baktılar.

Baran Leyla ya gülümseyerek bakıp  “abarttıkları kadar değil demi Leyla, bunlar abartıyı çok seviyor.”

Leyla yutkunup Baran’a döndü. Hayır çok haklıydılar Leyla ilk defa bu kadar dağınık bir oda görüyordu.  Hiç bir canlı üç gün bu odada sağ kalmayı başaramazdı. Leyla bir odaya baktı bir de Baran’a, üzgünce” küçük kedi nerde Baran “dedi.

Baran kaşlarını çatıp” Leyla lütfen ona her seferinde kedi deyip durma sonra yavrucuğum duyup filan alınacak. Onun bir adı var. İsim babası benim ama oğuşum da çok sevdi.”

Leyla Baran’ın kediye isim vermesi ile gülümsedi” adı ne peki kedinin. Daha doğrusu ne isim verdin küçüğe”

Baran gülümsedi tam küçük kediye uygun bir isim bulmuştu. “Cafer onun adı. Bence çok yakıştı”

Ayşe duyduğu isimle somurtup “biri küçücük çocuğa Nazim ismini verir. Diğeri gider yavru kediye Cafer ismini verir. Ben onların yerin de olsam ikinizi mahkemeye verir ceza almanız için elimden geleni yapardım.”

Aslı ellerini beline koyup Ayşe’ye döndü. “Pardon canım oğlumun adında ne varmış. Gül gibi Nazim öyle modern saçma isimler koymadık diye bu tepkin değil mi?”

Ayşe yüzünü asıp ben ne günah işledim de bunlarla akraba oldum bakışları attı.

“Aslı yengeciyim ben  de modern olsun demiyorum ki ama Allah aşkına kim küçücük çocuğa Nazim der. Ben ismini her telaffuz ettiğim de eğilip elini öpmek istiyorum. Yani ne bileyim.

Leyla daha fazla dayanamayıp araya girdi yoksa bu atışma sabaha kadar devam ederdi.

“Lütfen tartışmaya son verip elimizi çabuk tutup başlıyayım yoksa akşama kadar burası bitmez.

Leyla önce odanın pencerelerini açtı. Sonra da taşıma servetini Baran’a verip onu odadan dışarı çıkardı. Kollarını sıvazlayıp odayı toparlamaya başladılar. Aslı önce kütüphaneden başladı. Kitapların çoğu kitaplıkta değil yerdeydi. Kitaplığı silip kitapları konularına göre dizmeye başladı.

Leyla yerdeki kıyafetlerin hepsini toplayıp  renklerine ayırdı. Sonra götürüp yıkanması için  makineye yerleştirdi. Banyodan malzemeleri alıp odaya geri döndü.

Leyla camları Ayşe ise mobilyayı sildi. Leyla Yatağın çarşaflarını değiştiren Ayşe yatağın altını elektrikli süpürge ile çekmeye çalışıyordu. Ayşe süpürgeyi durdurup yatağın altına eğildi eline aldığı tencere ile şaşkınlıkla ayağa kalktı. Onu burada bulmak beklediği en son şey bile değildi.

Leyla elinde tencereyle ayakta duran Ayşe’yi gördüğün de şaşırdı.

“Ayşe elindekiyle ne yapıyorsun öyle”

Ayşe bir Leyla’ya bir de tekrardan tencereye baktı “Leyla yeminle ben de şimdi ne yaptığımı bilmiyorum. Sana bunu yatağın altın da bulduğumu söylesem inanır mısın?”

Leyla gülümsedi bu odayı gördükten sonra artık her şeye inanırdı.

“emin ol inanırım. Hele bu odayı gördükten sonra her şeye inanırım.”

Ayşe Leyla’nın söyledikleriyle kafasını olumlu anlamda sallayıp tencereyi yere indirip işine devam etti.

İki buçuk saatin sonun da işleri anca bitmişti. İkisi yorgun bir şekilde mutfağa indi. Leyla ise makinedeki kıyafetleri asmak için çamaşır odasına geçip kıyafetleri astıktan sonra mutfağa dönmüştü. Üçünün de canı çıkmıştı resmen.

Fatma hanım onların yorgun haline gülümseyip bardaklara çay doldurup servis yaptı. Ayşe  “Leyla senden başka hiç kimse beni o odaya sokamazdı. Canım çıktı resmen.”

Leyla onlara katılıyordu. Gerçekten hiç beklediği gibi değildi.

“Benim asıl merak ettiğim o oda niye o halde, hem konakta o kadar çalışan var. Niye düzenli olarak toplanıp temizlenmiyor.”

Ayşe çayından bir yudum alıp “canım Baran genel de kimsenin odasına girmesine kolay kolay izin vermez. Neymiş kendi özeliymiş. Annem de bu yüzden temizlik şirketi ile anlaştı iki hafta da bir onlar gelip temizliyor.”

Leyla anladığını belirtir şekilde sallayıp çayını içti gerçekten çok yorgundu. Boşalan bardağı masaya bırakıp ayağa kalktı. Gerçekten yorulmuştu gidip biraz dinlendikten sonra hazırlanırdı.

“ Siz oturun ben gidip biraz dinleneceğim. Sonra da hazırlanırım artık.”
Aslı ve Ayşe’de çaylarını içtikten sonra odalarına çekileceğini söyleyince Leyla anladığını belirtip yukarı çıktı. Üstünde ki yorgunluğu atmak için banyoya girdi. Suyu ılığa ayarlayıp güzel bir duş aldı. Bornozunu giyip küçük bir havlu ile saçlarını kurutmaya başladı. Banyodan çıkıp akşam kendisi için  giyeceği kıyafetleri seçti. Sabah Seyit Ali’nin söylediklerini hatırlayınca ona da kıyafet seçti. İzmir’e gittiğin de Seyit Ali telefonunu geri vermişti. Önce amcasını arayıp kısa bir sohbet etti. Sonra saatte baktığın da daha erken olduğunu fark edip dolaptan bir pike alıp yatağa uzandı.

Artık ne olacağını düşünmek istemediği için gözlerini kapatıp uykuya daldı. Bazen ruhen yoruluyordu. Ruhun da yaprakları solmuş çiçekler vardı, suya hasret gibi sevgiye muhtaçtı.

Seyit Ali katılacakları yemek yüzünden eve erken geldi. Konağa girdiğin de oturma odasından gelen seslerle oraya doğru ilerledi. İçeri girdiğin de gözleri ilk Leyla’yı aradı. Herkesin hazırlanmış olduğunu ama Leyla’nın olmayışı canını sıkmaya yetmişti.

Neriman hanım oğlunu fark ettiğin de gülümsedi “Seyidim geldin mi, biz hazırız istersen çıkalım”

“Geldim ana siz gidin benim üstümü değiştirmem gerekiyor. Ben Leyla’yla size yetişirim”

Mirza bey saatine bakıp “Daha erkendir oğul sen git hazırlan biz sizi bekleriz.”

Seyit Ali “Tamam baba hemen hazırlanıp geliyorum” deyip odadan çıktı. Leyla’yı göremeyişi canını sıktı. Merdivenleri hızlıca çıkıp odasına geldi. Kapıyı açıp içeri girdiği gibi yatakta uyuyan Leyla’yı fark etti. Ona geldiğin de hazır olmasını bekletilmekten hoşlanmadığını söylemişti. Sinirle yatağa yaklaştı şimdi ne yapmalıydı kızmalı mıydı. Leyla cenin pozisyonun da uyumuş halini görünce tüm siniri uçtu. Elini Leyla’nın alnına koyup baktı. Başta hasta olur diye düşünmüştü. Ateşi yoktu hasta değildi. Banyo yapıp bornozla uyumuştu, hiç kendisini düşünmüyordu hasta olabilirdi. Seyit Ali bir an durdu ne düşünüyor ne yapıyordu. Elini yüzüne götürüp sıvazladı resmen psikolojisi bozuluyordu.

Biraz yüksek bir sesle “Leyla” dedi.

Leyla uyanmayanınca eliyle onu yatakta dürtüp “Leyla hadi uyan geç kalıyoruz.”

Leyla uyku mahmuru bir şekilde gözlerini açtı. Seyit Ali’yi karşısında görmek beklediği bir şey değildi. Katılacakları yemek aklına gelince hızlıca ayağa kalkıp dolaba doğru ilerledi “Ya özür dilerim uyuya kalmışım hemen hazırlanırım ”deyip dolaptan seçtiği kıyafetleri aldı. Tam banyoya ilerleyecekti ki Seyit Ali için seçtiği kıyafetler aklına geldi. Arkasını dönüp dolaptan onları da çıkarıp Seyit Ali’ye uzattı.

“ Belki üstünü değiştirmek istersin diye hazırladım” deyip Seyit Ali’ye baktı. Seyit Ali takım elbiseyi alınca Leyla arkasını dönüp tekrar banyoya ilerledi.

Seyit Ali Leyla’nın telaşlı haline kafasını olumsuzca salladı.

“Sen burada giyin ben banyoda üstümü giyinirim. Çıktığım da hazır ol. Sana bekletilmekten hoşlanmadığı mı söylemiştim”

Leyla ona şaşkınca baksada umursamayıp banyoya girdi. Leyla üstünde ki şaşkınlığı atıp hızlıca giyinmeye başladı. Bornozla uyuduğunu o an fark etti. Üstünü giydiği gibi düzleştiriciyi fişe takıp makyaj yapmaya başladı. Gözlerini açığa çıkarmayı çok severdi. Makyajını bitirdikten sonra hızlıca saçını düzleştirmeye başladı. Seyit Ali banyodan çıkacağını belirtmek için önce kapıya üç defa vurup bir kaç saniye bekledi. Leyla’nın çıkabilirsin sesini duyduğun da banyodan çıkıp odaya girdi. Leyla’nın saçları ile uğraştığını gördüğünün de yatağa oturup çoraplarını giyip ayakkabılarını giydi. Ayağa kalkıp gömleğini düzeltip kemerini taktı. Şimdi sadece kol düğmeleri kalmıştı. Makyaj aynasına ilerleyip Leyla’nın yanın da durdu. Yaptığı sade makyajla bile çok güzeldi. Elini Leyla’nın yanından uzatıp çekmeceden kol düğmelerini aldı. Gömleğinin manşetlerine takıp iliklemeye çalıştı.

Leyla Seyit Ali kol düğmelerini takarken zorlandığını görünce elindeki düzleştiriciyi indirip arkasını döndü. Ellerini Seyit Ali’nin kollarına uzatıp “Bırak ben yapayım” dedi.

Seyit Ali kollarını ona uzatıp sessizce onu izledi. Gerçekten Leyla’ydı isminin her hecesini taşıyan kadındı ama gözlerinin yeşili unutulmuştu.

Seyit Ali Rıha’nın yeşile hasret kalışı gibi o gözlere hasretti. Leyla kol düğmelerini takıp geri çekildi.
Seyit Ali Leyla’nın ondan uzaklaşması ile bozuldu. Leyla’nın ürkekçe ona bakmasını hayranlıkla izliyordu. Elini uzatıp Leyla’nın çenesini tutup ona bakmasını sağladı şimdi adamın kara hareleri kadının yeşil harelerine kilitlenmişti. Leyla o bakışlarla kanmamak için çabalıyordu. Seyit Ali kendi tabiriyle yasak olan meyvenin tadına bakmamak için çaba sarf ediyordu. Kafasını eğip Leyla’ya yaklaştı Leyla’nın kalbi bedeninden ayrılmak ister gibi hızlı atıyordu. Leyla yutkundu.

Seyit Ali’nin nefesi artık tenindeydi. Şuan ne gidecekleri yemek ne de aşağıda onu bekleyen umurundaydı. Sadece Leyla vardı bir de ona mecnun olmak isteyen Seyit Ali...

Kapının çalınması ile bu büyülü an son buldu. Leyla bir adım geri gidip kendisini toparlamaya çalıştı.

Seyit Ali ise kapıldığı anın şaşkınlığını yaşıyordu. Bakışlarını Leyla’dan çekip kapıyı açtı. Kapıdaki Ayşe’ydi.

“Abi annem hazırsanız aşağıya gelmenizi  söyledi. Kozanları fazla bekletmek ayıp olurmuş.”

“Tamam sen in biz de geliyoruz”

Ayşe gidince Seyit Ali Leyla’ya döndü “sende hazırsan inelim”

Leyla “hazırım çıkalım” deyip odadan çıktı. Seyit Ali’de arkasından yürüdü. Aşağı indiklerin de herkesin onları avluda  beklediklerini gördüler. Leyla mahcupça kafasını eğdi. Neriman hanım yüzünü somurtup konaktan çıktı. Nazim Leyla’yı gördüğü gibi koşup ayaklarına sarıldı. Leyla’yı ne kadar çok sevdiğini her seferinde göstermekten çekinmiyordu. Leyla eğilip Nazim’i kucağına alıp yanağını öptü.

“Leyla sen çok güzel olmuşsun. Yanından ayrılmamam gerekiyor.”

Leyla kaşlarını çatıp merakla Nazim’e baktı.

“Teşekkür ederim de yanımdan niye ayrılmıyorsun onu anlamadım.”

Nazim elini Leyla’nın saçlarına götürüp düzeltti “orda Seymen abi var bütün kızlar ona hayranmış. Bana Urfa’nın en güzel kızıyla evleneceğini söyledi.”

Leyla anlamadığını belirtir şekilde kaşlarını çattı. Nazim amcasının kızacağını düşünerek Leyla’nın kulağına eğilip “Leyla Urfa’nın en güzel kızı sensin o daha seni görmedi. Seninle evlenmek filan isterse hayır de olur mu? Ona benim büyüyeceğimi benimle evleneceğini söyle” Leyla duydukları ile küçük bir kahkaha attı. Bu çocukla baş edilmiyordu.

“Tamam Nazim ben gönlümün sen de olduğunu söylerim” deyip yanağından öptü.

Seyit Ali Nazim’i Leyla’nın kucağından alıp abisi Fırat’a uzattı.

“Al şunu her gördüğü yerde Leyla’ya sırnaşıyor. Şuna Leyla’nın yengesi olduğunu anlatın.”

Fırat oğlunu kucağına alıp saçlarını öptü. Bu aralar amcasıyla hiç anlaşamıyordu.

Baran herkese bakarak "annemi daha fazla sinirlendirmek istemiyorsanız elinizi çabuk tutun. Bence annemin öfkesine maruz kalmak istemezsiniz"

Hepsi Baran’ın söylediklerini haklı bularak konaktan çıkıp arabalarına binip gidecekleri konağa doğru yola koyuldular.

Seyit Ali bu geceden sonra değişecek. Hayatın da yaşayacağı en büyük pişmanlıkların ilk adımını atacaktı.
İlerde o gece aldığı kararlar en büyük pişmanlığı olacaktı. Dilin de hep keşke olarak kalacaktı...

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Bir bölümün sonuna daha geldik artık olaylar yeni yeni başlıyor.

Sizce Seyit Ali diğer bölümler de ne yapar.

Seymen Kozanoğlu kim?

Leyla suçlu mu?

Yeni bölüm de görüşmek üzere...

Kendinize iyi bakın hepiniz çok seviliyorsunuz...


Unutmadan yeni kurgumuz Mardin'e Tutsak hepiniz davetlisiniz...

Continue Reading

You'll Also Like

5.9M 408K 81
Ege; Sana bir keresinde kalbimi hiçbir şekilde kıramayacağını, hayatımda bu kadar yerinin olmadığını söylemiştim Ege; Büyük yanılmışım Ege; Kalbimi k...
OĞLANCI | BXB By Lord

General Fiction

2.9M 215K 51
{Tamamlandı} {texting-düz metin} Ablasına asıldığını düşündüğü adama atar mesajı atan liseli bir çocuk en fazla ne kadar absürt fakat bir o kadar da...
2.6M 142K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
32.3M 1.9M 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz b...