promaja, vmin

By kookskillermin

56.5K 5.6K 4.7K

başrolünü paylaştıkları gay dizisi ile gündemin popüler çifti olan vmin, hetero olduğunu söylediği halde rol... More

öpüşme denemesi
pasif
dedikodu
takıntılı fan
taehyung'a sığınmak
stüdyo
bizi yormayacağım
en güzel hazine
sweet night & sevişme
kaplan
ilkler
başlangıcım ve sonum
başlangıcım ve sonum pt.2
sarhoş jimin
saçma döngü
yıldızların şahit olduğu gece
"kıskandın. deli gibi."
kutlama yemeği
iki beden, tek ruh
kim seokjin
4 o'clock

cennetten kovulan melek

1.3K 163 256
By kookskillermin

ithaf, ElifDolay2

Yaşadıklarımı anlamlandırmam hiç bu kadar zor olmamıştı.

Taehyung'un yarattığı zemine basmadan önce kendi evrenimin boşluklarında çok kez savruldum. Kabullenmekte, kendimi ve hislerimi dinlemekte zorlandım. Hayatını mantık üzerine kuran bir insanken duygular ile barışmak normalinden de zordu benim için. Taehyung'a ulaşana kadar kendimi bilinçsizce hep en dibe çekmiştim.

İçimdeki hisleri olan insanı tanımak korkutucuydu ve işin sonunda çabalarım başarısızlıkla sonuçlandı.

Bir insanı gözünü kör etmeden sevmeyi öğrendim; sevebileceğimi öğrendim.

Kendimi bilerek kaptırdığım duygusuzluk selinden çıkmamı sağlayan tek kişiydi Taehyung. Bunun ona özel olduğunu biliyordum, başkasına izin yoktu.

Tanrı, beni kırmızı ip ile Kim Taehyung'a bağlamıştı.

Sadece ona aittim.

Bu kabulleniş bana en güzel duyguları tattırdı. Küçük kahkahasında bile kendimi ne kadar güzel olduğunu düşünürken buldum. Mimikleri, ses tınısı ve sayamayacağım daha birçok ayrıntısı hayatı sevdirdi bana. Başlarda düştüğüm dipsiz kuyu artık cennetti benim için.

Şimdi ise o cennetten kovulan melektim.

Aynada ilk kez bir yabancı ile bakışıyor gibi hissetmekten alamadım kendimi. Kimseyi dinlemeyen Park Jimin'in artık elleri bağlıydı. Öyle ki, kalbimi bile bir süre sonra zincirlemek zorunda kalacağımı biliyordum. Hayatım sadece iki gün içinde çıkmaz sokakları olan bir yola dönüşmüştü. Başka bir yol yaratamazdım, çaresizlik iliklerime kadar işlemişti ve bu son bulmayacaktı.

Açık bıraktığım su, akıtamadığım göz yaşlarımın yerini aldı bir nevi.

Hiçbir zaman ağlayabilen bir insan olmamıştım.

Suyu kapatıp tüm bu yükler ile dışarıya attım kendimi. Donghae bu sefer yanımda değildi. Koskoca şirkette dayanağım olan tek insanın o olması, benim ise birinden destek beklemem acınası geliyordu gözüme.

Koridorun ortasında bomboş şekilde dikildim bir süre. Sanırım gün boyu bu eylemi bilinçsizce tekrar edecektim.

Cebimde titreyen telefondan sonra derin bir nefes alıp bakmak adına çıkardım. İlk kez Taehyung olmamasını dilemiştim. Onunla yüzleşmekten deli gibi korkuyordum çünkü.

10-8539-2728
ben yoongi
hiçbir şey sorma
*konum*
seni bekliyorum

Tepkisizliğim değişmedi. Konum tarifini açtığım gibi şirketten çıktım. İçinde olduğum buhran yüzünden Jongin'e haber vermek aklıma bile gelmemişti.

Şu saatten sonra tüm psikopatlar toplanıp beni taş yağmuruna tutsa umursar mıydım, onu bile bilmiyordum.

Ölmek ilk kez cazipti.

P R O M A J A

Konum beni direkt yurtlarına getirdi. Bir daha görüşmemeyi düşündüğüm kişiler ile zorunluluk üzerine beraber olmak midemi bulandırmıştı. Kişisel bir çekememezlik değildi benimki, hiçbirinden nefret etmiyordum. Etmemi gerektirecek bir sebebe sahip değildim.

Yoongi haber ile ilgili gerekçelerini anlattığında, şirkette duyduklarım düştü aklıma. Sindiremiyordum. Paranın köpeği olan insanlara tek kelime edemeden boyun eğmek bana fazla tersti.

Çok seveceğin biri olacak ve hayatını onun için göz ardı edeceksin deseler, klasiktir ki inanmazdım.

Hayatımı değil, Taehyung için kendi hayatımdan onu feda ediyordum direkt. Bu kendi hayatını feda etmekten daha ağırdı. Onu görecektim, dokunacaktım ve çok kez öpecektim. İşimiz buydu bizim. İnsanların önünde sevişecektik yine, kendi dünyamızda gibi yaşayacaktık rolleri.

Nasıl sağlam kalacaktım?

Sevdiğim insandan ayrıldıktan sonra, ona dokunmaya devam ederken nasıl yaşayacaktım?

"Daldın yine." Yoongi'nin mırıldanması beni hayata döndürdü. Dönmemiş olmayı dileyemiyordum artık, kafamın içindeki düşünce çöplüğü gerçeklerden daha ağırdı.

"Kimlerin haberi vardı?"

"Menajerim, arkadaşım, kardeşim..." Derin bir nefes aldığım sırada ekledim, "Ve onun kardeşi."

"Bu dörtlüden şüphelendiğini sanmıyorum."

"Şüpheleneceğim son kişiler."

"Oyunun baş kurbanları olduk. Olaya bak." Hayret eder gibi çıkmıştı sesi. Yurtta bizden başka kimse olmadığından konuşurken biraz daha rahattım. Yoongi'nin söylediğine göre, bu meseleden üyeler dahil kimsenin haberi yoktu. Şirket başları ve peşimize takılan adamlar hariç.

Buraya gelirken bile beni izlediklerini adım gibi biliyordum. Gizlilik konusunda öyle ustalaşmışlardı ki, kimse bilmiyor diye düşündüğümüz evin önünde öpüşürken fotoğraflarımız çekilmişti. Taehyung ile dudak dudağa yakalanmak benim için sorun olmadı. Beni gerçekten üzen tek bir ayrıntı vardı fotoğraflarda.

Bize ait olan dünyamızın keşfedilmiş olması.

Ev küçüktü. Taehyung normal hayatına kıyasla daha minimalist bir yaşam kurmuştu oraya. Ben ise kendi evime sığdıramadığım huzuru ve sevgiyi sığdırdım bahsi geçen yere. Evimize.

Hazineydi orası benim için.

"Biliyor musun, bedel ödediğimi hissediyorum," dedim ansızın. İlgisi bana döndü. "Ne için?"

"Mesleğimde en iyisi olmak için çabaladım. Tanınmak sınırsız bir heves aşılıyor insana, aldığın ilgiye bir süre sonra bağımlı oluyorsun." Derin bir nefes aldım, "Ben de oldum. Haz veren şeylerin peşine gitmekten çekinmedim ama hiçbir zaman karakterimden de ödün vermedim. Edindiğim tecrübeler haricinde düşüncelerim değişmedi. Yanlışı hiçbir zaman doğruya çevirmek için götümü yırtmadım. Olanı, olduğu gibi kabullendirdim kendime."

Yerdeki bakışlarımı Yoongi'ye çevirdim. Direkt gözlerime bakıyorken duygularımı okuyamamasını diliyordum sadece.

"Amacıma ulaştım. En iyisi değilim belki ama insanlar beni seçti. Dünya'da adımı bilmeyen yok, istediğim her şeye sahibim." Dudaklarımda beliren buruk gülümsemeyi gizleme gereği duymadım. Dışarıdan kendime baksam muhtemelen acımaktan fazlasını da yapmazdım. "İlgiye olan açlığımı doyurmak için geçtiğim yollara şimdi pişmanlık gözüyle bakıyorum. Ben o yolda deli gibi koşarken sadece enerji kaybettiğimi sanardım ama ne büyük yanılgı... Özgürlüğümü feda etmişim yolun başında." Duraksadım yine birkaç saniye. Kafamın içi karmakarışıkken bir de üzerine neden bunları Yoongi'ye anlattığımı sorguluyordum. Kendime olan tahammülüm artık yok denilecek kadar aza inmişti.

Ben resmen bitmiştim.

"Şimdi de sevdiğim adamı bırakıyorum, sırf aşkla yaptığı mesleğini mahvetmesinler diye. Pişman olsam da tanınmamın bedeli bu."

Taehyung ayrıntıları öğrenirse bana izin vermeyecekti, adım gibi biliyordum bunu. Kimin ne düşüneceğini umursamadan kendini yakardı ve bu istediğim son şey bile değildi. Bilmiyorum, doğru mu yapıyordum?

Her şeyi benim için feda etmesini istemek yerine onu düşünerek hareket etmem yanlış mıydı?

"Onun için doğru olanı yapıyorsun. Seçtiğimiz hayat bu Jimin. Sonucunu bilmeden çıktık yola, hepimiz bedeller ödeyeceğiz." Oturduğu yerden uzanıp birbirine kenetli ellerimi tuttu. Dışarıdakiler bizi sevgili sanarken bu temas pek hoşuma gitmemişti, bozmadım yine de. "Bize kurulan bu evcilik oyununu da takma kafana. Arkadaşın olarak ben her zaman yanındayım."

"Teşekkür ederim," dedim oldukça resmi bir şekilde. Sanki az önce dert anlatan ben değilmişim gibi modum değişmişti.

"Çok fazla göz önünde olmamıza gerek yok. Sosyal medyadan birbirimize etkileşim vermemiz yeterlidir bence."

Bu dediğine alaylı bir gülümseme sunacak gibi olsam da yapmadım.

"Gerçekleri anlattığın için tekrar teşekkür ederim. Görüşürüz Min yoongi."

O gün yalan söylediğini fark etseydim her şey daha farklı olurdu.

P R O M A J A

"Taehyung ile ilişkin olduğunu biliyorum. Bunu kabul etmeyeceğimizi tahmin etmen gerekirdi."

"Ayrılacaksınız. Eğer her zamanki gibi kafana göre davranıp dediklerimi göz ardı edersen, Taehyung'un şöhret hayatını bitiririm. Medyaya onu kötü yansıtmam bir dakikamı almaz ve sen işine hiçbir şey olmamış gibi devam edersin."

"Sevgiline bu kötülüğü yapmak istemezsin değil mi Park Jimin?"

Gece yarısıydı.

Ben ise zihnimde yankılanan cümleler eşliğinde boş gözlerimi Taehyung'un evine dikmiştim. Sabah kapısından çıkarken hayata dair heveslerim vardı. Taehyung'un göğsünde uyandığım her gün öyleydi aslında, yaşamayı seviyordum. Bana sadece kendini değil birçok güzelliği sevdirmişti.

Bunları düşünürken buruk bir gülümseme belirdi dudaklarımda. Tekrar yaşayamayacaktım. Onun yarattığı hiçbir güzelliği tekrar tadamayacaktım ve bu canımı yakıyordu.

Buna rağmen, keşke tanışmasaydık diyemeyeceğim kadar güzeldi Kim Taehyung.

Sol yanağımda, yalnız başına süzülen bir yaş.

Gözyaşıydı bu. 

Hissetmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki, kendime bildirmek için tekrar ettim bunu birkaç kere. Ağlamıyordum, herhangi bir tepki yoktu yüzümde. Belki de akmak isteyen damlaların taşan sabrıydı bu.

Derin bir nefes alıp elimin tersi ile sildim gözyaşını. Şimdi zamanı değildi.

Arabadan inip kapıya yürüdüm. Bunu yaparken bile izlendiğimi adım gibi biliyordum. Ne acı.

Zile bastım.

Yirmi saniye geçti.

Kapı açıldı.

Nefes almak istesemde ciğerlerim kabul etmedi.

Taehyung'un endişeli yüzüne bakarken kendimi yerin dibine sokmak istedim. Neden bu kadar ağırdı her şey?

"Neredesin sen?" Söylenmesi ile kollarını bana dolaması bir oldu. Ciddi anlamda donmuştum bunun üzerine. Kollarımı çok sevdiğim bedenine dolarsam bırakamazdım. Taptığım kokusu doluyordu burnuma. Eğer kendimi salarsam bu beni ağlatırdı.

Ağlarsam başaramazdım.

Taehyung bizim için kendini yakardı.

Ama ben onu yakamazdım.

"Bitiriyoruz," dedim direkt. Enkaz altında kalan tek kişi olmaya razıydım, benimle beraber kalmasa da olurdu. Acı çekerdim, onun için her şeyi yapardım. Her şeyi.

Bu yine de berbat bir insan olduğum gerçeğini değiştirmedi.

"Ne?" Geriye çekilse de kolları bedenimi bırakmamıştı. O kadar çok öpmek istiyordum ki yüzünü, çift kapaklı gözüne kadar. Dudaklarımı titretti yapamamak.

"En başından beri ortadaydı. Gizli ilişki, hisler, sevmek. Bunlar benlik değil. Daha fazla baş edemiyorum. Aramızda ne varsa bitireceğiz."

"Sadece saçmalıyorsun Jimin. İçeri geç."

Beni içeri çekmeye çalıştığı an kolumu kurtardım. Bu onu daha çok şaşırtmıştı. Çatık kaşlarının süslediği gözleri benimkilere ulaştı direkt. "Sen ciddi misin?"

"Gayet."

Yoongi'ye en iyisi değilim belki demiştim ya, yalan. Oyunculukta benden iyisi yoktu. Tam şu an deli gibi ağlamak istiyordum, Taehyung ise hissettiklerimin aksine duygusuz bir insan görüyordu. Bana daha nasıl inanırdı ki?

"Saatlerdir sana ulaşamıyorum. Ne olduğunu anlat bana." Elleri hiç beklemediğim şekilde yanaklarımı kavradı. Aramızdaki mesafe neredeyse sıfırken kapanan gözlerime engel olamamıştım. "Bir şey olmuş. Bu sen değilsin."

Muhtemelen Yoongi ile ilgili olan son haberi görmemişti. Şaşırdım buna. Taehyung genelde medyaya dair her şeyden haberdar olurdu.

"Hayatlarımız bize ait değil. Yolun sonu zaten bu olacaktı."

"Her şeyin sonunu düşünmenden nefret ediyorum! Sana akışına bırakmanı söylemiştim." İlk cümlede sesi yükseldi fakat kızmadım. Kızmaya hakkım da yoktu.

"Bıraktım, olmadı. Olmayacak. Zorlamamıza gerek yok."

"Bizsiz yaşayabilecek misin?"

sensiz yaşayamıyorum,

"Hiç yaşanmamış sayacağım."

"Hiç mi sevmedin beni?"

sana aşık oldum,

"Yeterli değil."

Titreyen dudakları direncimi zorladı. Kırılmasından deli gibi korktuğum güzel adam resmen gözlerim önünde parçalara ayrılmıştı.

Bu geceden sonra ben toparlanamazdım.

"Her şeyi benim zorumla yaptın. Seni zorladım." Saçmalıyordu.

"Beni kimse zorlayamaz." Sebebi sen değilsen.

"Güzel günler geçirdik, anı olarak hatırlamanın zararı yok."

Derin bir nefes çekti içine. Gözlerini kapatsada dolduğunu görmüştüm, saklayamazdı. Böyle bir amacı var gibi de durmuyordu.

"Sevgili olmak umrumda olmamıştı hiçbir zaman. Seni her şeyim olarak benimsemişken basit bir kalıba sığdırmaktan fazlasını yapmak istedim. Beni sevdiğini söylediğinde..." Tekrar derin bir nefes karıştırdı araya, "Ya da öyle düşündüğünde... İnandım sana. Bir zamanlar ciddi değiliz diye beni bırakmandan korkardım ama görüyorum ki niyetinde gitmek olan birini ne yaparsan yap tutamazsın."

Titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım. Dediklerimin hiç mi önemi yok diyemezdim ona. Son sözlerim her şeyi önemsiz hale getirmişti gözünde, haklıydı.

"Sen en başından beri bunu istedin. Engel olduğum ve sana olan duygularıma yenik düştüğüm için üzgünüm Jimin."

Gözlerime baktı.

Yarın haberi görse bile bu düşünceleri değişmezdi. Bahsettiği sorunlar aldığım tehdit ile alakasızdı çünkü, aylarca duygularıma isim koyamamıştım.

Sırf bu yüzden Taehyung hiçbir şeyden şüphelenmeyecekti.

"Şimdi, kapıyı yüzüne kapatmak istemiyorum. Gidebilirsin."

Söyleyeceğimi söyledim der gibi çıktı tınısı. Endişeli yaklaşımından gram eser yoktu, sevgim için yeterli değil dediğim an değişmişti aramızdaki tüm aura.

Daha fazla orada durarak ikimize eziyet etmeyecektim. Hayatımın geri kalanı da bundan farksız olmayacaktı zaten.

Eve varmam on dakikamı almadı. Boş yolda hız sınırını aşabildiğim kadar aşmıştım. Ceza yazılıp yazılmaması da umrumda değildi şu an.

Eve girdiğim gibi odamda buldum kendimi. Yeonjun'un evde olmadığı belliydi fakat yine de kapıyı ardımdan kilitleme ihtiyacı hissetmiştim. Benim için Taehyung'un kollarından sonra güvenli olan tek yerdi burası.

Yaklaşık bir dakika kadar dikildim odanın ortasında.

Birkaç kıyafeti dışında ondan kalan hiçbir şeye sahip değildim. Muhtemelen evinde kalmasam onlar da olmayacaktı. Bu farkındalık beni olabilirmiş gibi daha çok çekti dibe, gizli buluşmalarımız yüzünden adam gibi vakit geçirememiştik. Biz devam etsek bile normal bir çift olamazdık ki...

Boğazımı sıkan görünmez eller vardı üzerimde.

Nefes almakta zorluk çekiyordum. Daha zor olanı ise titreyen bacaklarıma rağmen ayakta kalıp üzerimi değişmekti. Yere yığılacağımı düşünerek geçtim dolabın karşısına. Sadece hayata değil, kendime karşıda ümitsizdim.

Ona ait kıyafetlerin olduğunu bildiğim rafa hiç bakmadan değiştim üzerimi.

Yatağa yürüyeceğim sırada üzerindeki iki yastık dikkatimi çekmişti. Taehyung benimle kaldıktan sonra yastığını kaldırmamıştım, gelirse yerini hazır bulması içindi bu.

Yatağın kenarına oturup yastığına uzandım. Ucunu sıkıca tutarken kendimi kastığımı fark etmemiştim. Sabah itibari ile yaptığım tek şey bu olsa da farklıydı şu an yaşadığım. Hiç iyi hissetmiyordum. Gözlerim bulanıklaştığında bir an kör olduğumu düşündüm, görüş açım çok bozulmuştu. Sıkıca sarıldığım yastık ile yatağın kenarından yere kaydırdım kendimi.

Gözlerimi kırptığım an yanaklarımı ıslatan damlalar ne yaşadığımı fark etmemi sağlamıştı. Sabah itibari ile dik tuttuğum bütün duvarlar beni terk etti. Savunmasızlığın zirvesinde yalnızdım.

"Gece boyu ona sarıldın. Hayal etmekten rüyamda yastığa dönüştüm."

Kollarımın arasındaki yastığa sıkıca sarılmaya devam ederken aklıma düşen anı, olduğum yerde daha çok küçülmemi sağladı.

Ağladığımı kabullenemiyordum. Yıllardır gözyaşı dökmeyen ben bu sarsıntıyı ciddi anlamda yediremiyordum kendime.

Dudaklarımı, sırf sesimi bastırmak adına yasladığım yastıktan çektim. Görünmez eller şimdi daha yoğundu. Biri ciddi anlamda beni öldürmek ister gibi sıkıyordu boğazımı sanki. Yastığı ani bir kararla odanın en köşesine fırlatıp saçlarımı çekiştirdim. Kendimi çok güzel baskılamışken ansızın yaşadığım duygusal çökme hiç yerinden değildi. Taehyung'u şimdiden özlemeye hazır değildim.

Yatağın kenarından destek alıp zorlukla ayağa kaldırdım kendimi. Lanet gözyaşları durmaksızın akıyordu. Bulanık görüş açım yüzünden bacağımı yatağın kenarına çarpsamda o an umursamadım bunu. Odamın her köşesindeydi Kim Taehyung. Güvenli bölgemde artık kalamazdım.

Kapının yanındaki duvara elimi yaslayıp kilidi çevirdim. Boğazım acıyordu biraz. Az önceki karmaşıklığın içinde hırsımı dindirmek için deli gibi bağırdığımı hatırlamıyordum. Kısa süreli bir şoktu muhtemelen, ya da vücudum yaşanılanlara dayanamayıp kendini böyle rahatlatmak istemişti.

Buna kafa yoramayacak kadar geçmiştim kendimden. Kapıyı açıp dışarıya adımladım, tam o an Yeonjun endişeli bir ifadeyle bana bakıyordu.

Gözlerimi kırptım biriken yaşların akması için. Şimdi yüzünde gördüğüm tek şey şaşkınlıktı.

"Abi..." Bana doğru bir adım attı. Saatlerdir ifadesiz olan yüzüm değişmişti bu sefer. Yeonjun'un şefkatli yaklaşımı mıydı tetikleyen bilmiyorum, dudaklarımdaki titremeyi hissettim. Taehyung'un karşısında yaşadığımdan çok uzaktı bu.

kader seni benden aldı,

Dizlerimin üzerine çöktüm. Düşüyorum sanan Yeonjun hemen yanıma koştu bu sırada. Birinin desteğinden yıllarca uzak durmuş, bugün ise kardeşime yenilmiştim. "Abim, ne oldu sana."

Kollarını bana sarıp göğsüne yaslanmamı sağladı. Yanağı saçlarımdayken dudaklarımdan kopan hıçkırığa engel olamamıştım. Ağlamak için ihtiyacım olan tek şey şefkat miydi gerçekten?

Kapısı aralık kalan odanın önünde oturdu iki kardeş. Jimin hayatında hiç bu kadar sarsıntılı bir yıkım yaşamamıştı.

Yeonjun ise ilk kez abisini ağlarken görüyordu. Bu yüzden sebebini tahmin etmek zor olmadı.

Göğsündeki sesli haykırışlar bir süre sonra iç çekmeye dönüşse bile saçlarını okşamayı bırakmadı. Ne olduğunu anlatmasını beklemiyordu. Tek istediği, biraz olsun sakinleşip rahat bir uyku çekmesiydi.

"Kaldım..." Mırıldandı Jimin. Yeonjun'un kaşları çatıldı bunun üzerine, ne demek istediğini anlamamıştı.

kaldım ben sensiz bir başıma,

"Onsuz, yapayalnız."









promaja özleyenleri bi' görelim mi bu pasajda

bölüm üzerinizde nasıl bir etki bıraktı bilmiyorum ama yazması iki hafta sürdü

taehyung'un medyaya kötü yansıtılması konusunda da basit düşünmenizi istemiyorum
t4cizci şeklinde ciddi itham ve suçlamalardan bahsediliyor kurguda

kitabın ana konusu ise karakteristik özellik ve kalıplaşmış düşünceler üzerine biraz
kendi içimde yıktığım birkaç duvarı size yansıtmak istedim burada, umarım başarılı olduğum küçük noktalar olmuştur

eğer promaja biterse devam edeceğimi düşündüğüm yeni bir kurgum var

adı manta
intro kısmını okuyup yorumlarsanız çok memnun olurum

sorularınız varsa da biomdaki cc linkine bırakabilirsiniz

gelecek bölümü yetiştirebilirsem taehyung ile doğum günümde atmak istiyorum
bol ilham dileyin

güzel geceler

8.12.21

Continue Reading

You'll Also Like

30.6K 3.6K 9
jjk: affedersin, tavşanımı hamile bırakan senin tavşanın mı? semetae / texting+18 (ağırlıklı) / text ~ #1-vkook {120424} #1-hayran kurgu {110424} {25...
22.9K 2.3K 15
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
123K 4.1K 69
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
180K 17.6K 21
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...