Polis Mafya'm +18

By busr4xt

4.7K 498 127

Tehlikeli ve psikopat bir polis. Sevdiği kadını sahiplenip kısıtlayan bir adam.. Herşeyiyle onu kabul edebile... More

2. part
3.part
4.part
5.part
6.part
7.part
8.part
9.part
10.part
11.part
12.part
13.part
14.part
15.part
16.part
17.part
18.part
19.part
20.part
21.part
22.part
22.part
23.part
24.part
25.part
26.part
27.part
28.part
29.part
30.part
31.part
32.part
33.part
34.part
35.part
36.part
37.part
38.part
39.part
40.part
41.part

1.part

731 24 8
By busr4xt

Başlangıç tarihiniz:)











O gün ortada bir ceset duruyordu ve o ceset bu öldüren kişinin hayatında vereceği en büyük yere sahip olan kızın babasına aitti.

Jeon Chin ho o gün hayatı boyunca affedilmeyecek bir günaha atılmıştı.
Ve günah olan şey suçlu birisinin yanlış kişiye kurban olmasıydı.

                           • • • •

Sabah başıma giren sancıyla uyanmıştım.
Doğru ya dün bardaydık içkiyi fazla kaçırdığım için ağrısını şimdi çekiyordum. Yatakta hafifte doğrulup telefonumu elime aldım.
Bana 10 yaşımdan beri sahip çıkan amcam mesaj atmıştı. Hemen mesajlara girip ne yazdığına baktım.

Amcam:yavrum seni gece boyunca aradım ama ulaşamadım beni endişelendirdin açıkçası neyse bugün önemli bir toplantı olacak akşam bize gelmelisin. Bu arada yanına bir kaç parça kıyafet almayı unutma çünkü bir kaç gün bizde kalacaksın;)
Yazdıklarına gülümseyip daha fazla endişelenmesin diye mesaj yazdım.

Me:iyiyim amcacım sadece dün fazla kaçırdım o yüzden bayağı uyudum. Akşam oraya gelmek için sabırsızlanıyorum.

Diye yazdıktan sonra hemen lavoboya gidip elimi yüzümü yıkadım.

Aradan 2 yıl geçmişti o eve gitmeyeli.
Aynı şehirdeydik ama ben üniversite okuduğum için yurtta kalıyordum. 20 yaşında olduğum için birşeye ihtiyaç olma gereksinimde bulunmayıp amcamdan kuruş para istememiştim.

Yemek dahi yemeden üstüme kısa şort ve askılı kazak giyinip çıktım.
Beyaz spor ayakkabımı giyinip çantamı alıp çıktım.
Yurdun yemeklerini beğenmeyip hep dışarıdan yerdim. Bugün lise arkadaşlarımdan buluşup yemek yiyecektim.
Okulda sadece bir dersim vardı. Bu yüzden okula gitmedim.
Durakta bekleyip otobüsün gelmesini bekledim. Gelince hemen binip oturacak yer bakındım. Yer bulamayınca pencere köşesinde durup dışarıya bakmaya çalıştım.
Otobüs her durakta durdukça içi kalabalıklaşmıştı. Çantamda hareketlenme olunca bir anda arkama döndüm.
Arkamda serseri kılığında şapka takmış bir genç çocuk duruyordu.
Çantamı açıp içine baktığımda cüzdanım yerinde yoktu.
Önümdeki çocuğa göz ucuyla baktım.
"Olay çıkarmadan önce çıkar ver cüzdanımı " deyip yüzüne baktım.

Birşey demeden kalabalığa ilerledi.
Kolundan tutup çektiğim de üzerime doğru düşmüştü.
Bu kalabalıkta yere düşmeyip tanımadığım güçlü birisinin kollarındaydım.

Şaşkınca yüzüne baktığımda kafasına hem şapka hem maske hemde gözlük taktığını farkettim.

Şaşkınlığımı gizleyip "içindeki paralar senin olsun cüzdanımı bana geri ver bak amcam polis bunun yüzünden yıllarca hapis yatarsın" deyince beni kollarımdan itikleyip kalabalık arasından kaçmaya çalıştı.

Üzerine düştüğüm iki kadından özür dileyip peşinden koşmaya başladım asla peşini bırakmayacaktım.

Hemen sonraki durakta inip indiği durağa doğru koşmaya başladım.
Hâlâ koşuyordu. Biraz daha hızlı koşmaya çalışınca biraz yakınlaşmıştım.

"Hey sen!" dedikten sonra arkasına bakıp beni görmesiyle cüzdanımdan birşey çıkartıp çöpe atması bir oldu.
Ne olur fotoğrafa birşey olmamış olsun. Lütfen .

Hiç düşünmeden çöpten cüzdanı alıp içine baktım.
Bakmamla bir gözlerim dolması bir oldu. Çünkü fotoğraf yerinde yoktu. Bu bana annemle babamın kalan son fotoğrafıydı.

Etrafa bakıp az önceki çocuğu aradım. Ortalarda yoktu kaybolmuştu.
Omuzlarımı çöktürüp cüzdana bakmaya başladım.

"Üzgünüm baba, koruyamadım fotoğrafı tıpkı o gün karşımda yerde yığıldığın gibi ben gerçekten çok üzgünüm " deyip gözlerimden akan yaşların akmasına izin verdim.

Yavaş yavaş otobüs durağına gidip bekledim. Emniyet müdürlüğüne gidip bu adamı şikayet edecektim.

Otobüs gelince binip emniyet müdürlüğünde indim.

Kesinlikle amcama gitmeyecektim.
Başka bir yere gidip şikayetimi öyle yapacaktım.

Odanın kapısına doğru yürüyüp kapıyı tıklattım.
Ses gelmeyince yavaşça kapıyı açıp odaya girdim.

Masaya doğru ilerleyince birinin sandalyede ters oturup dışarıya baktığını gördüm.
Yavaşça sandalyeye oturup ses çıkartıp burada olduğumu anlamasını sağlayacaktım.

Ne yazık ki yapmadan onun telefonu çalmıştı ve hemen açıp sessizce dinlemeye başlamıştı.

"Güzeeel" demişti tok ve kalın sesi odada yankılandı.

"Peki öyle yapalım" deyip kapattı. Sandalyeden gülerek dönüp beni görünce bir anda gülmesi solup ciddi halini aldı.

Bu bir yaşlı adam değildi. Daha 25 lerinde genç bir adamdı.

Bu yaşında burada olmasının iki nedeni vardır ya babası buranın sahibidir yada parası çoktur.

Sert bakışlarını üzerime yoğunlaştırıp "neden kapıyı çalmadın" dedi
"Çalmıştım ben aslında sen duymadın " dedim polis olması lafını ona yedirmememin anlamına gelmiyordu. Bir kaşını havaya kaldırıp "derdiniz nedir?" "Cüzdanımın içinden değerli bir şey çalındı " "ne gibi birşey" deyip yüzüme bakmaya devam etti.

Söylemek zorunda değildim ama o bir polisti söylersem yardımcı olabileceğinden dolayı söyledim.

"Fotoğraf " " fotoğraf mı?" Deyip seslice güldü.
"Bakın o fotoğraf benim için çok değerli sadece bir tane fotoğraf vardı. Ki zaten benim fotoğrafım değil olsaydı emin olun bu kadar üstelemezdim" "üzgünüm ama ekip ve arkadaşlarımı bir fotoğraf için meşgul edemem dünyada o kadar olay yaşanıyor ki yetişemiyoruz. O yüzden buyrun kapı orada"
Sinirle yerimden kalkıp ona baktım.

"Bu da önemliydi zaten neden anlamıyorsunuz" "senin için öyle benim için değil" deyip ellerini incelemeye başladı.

Daha fazla sinirlenmeden çıkmam lazımdı buradan. Sinirli bakışlarımı gönderip "size kötü günler o zaman" deyip kapıdan çıkacaktım ki
" Avukat olacaksın ama ikna edebilme yeteneğine sahip değilsin bence bunun için kendini geliştirmen lazım" deyince arkamı hışımla döndüm.

Avukat olacağımı nereden biliyordu?...

"Siz ne hakla böyle söylersiniz size birşey söyleyeyim mi bunu asla yanınıza bırakmam" deyip önündeki suyu yüzüne boşaltıp bardağı sertçe masaya indirdikten sonra hızlı yürüyüp odadan çıkıp kapıyı çarptım.

Ağlayarak merdivenlerden inip dışarıya çıktım.

O çalan kişi neden bir fotoğrafı çalsın ki... Sadece benim için bir fotoğraftan farksızdı.

Orada duran banka gidip oturdum.
"Neden her günüm kötü başlıyor neden" deyip ağlamaya başladım.

"Pardon.... Oturabilir miyim?" Başımı kaldırmadan konuşan otoriter sese cevap verdim.
" Tabiki buyrun" dedim sesim titrek çıkmıştı.

"sakıncası yoksa neden üzüldüğünü anlatabilir misin?"

Yüzüne baktım anlatıp anlatmama da kararsız kalmıştım. Ama yüzünü istekli görünce anlatmaya başladım.

" Çok değerli bir fotoğrafım çalındı ve az önce polis memuru önemsiz olduğunu ve bunlarla meşgul olmayacağını söyledi " deyince sesimin ağlamaklı çıktığını fark etmemiştim.

"Üzülme" deyip elini omzuma koydu. Öyle yapınca dönüp adamın yüzüne baktım. Adam gerçekten de gerçek taşları aratacak yakışıklılıktaydı.

"Bunu ben senin için bulabilirim"
deyince yüzüne baktım.
Gözlerimiz bir kaç saniyeliğine buluştu daha sonra gözlerimi ayırıp önüme baktım.

"Bende bir polisim" " Ah gerçekten mi?" deyip sevindim.

"Aynen öyle o yüzden senin için bu fotoğrafı bulacağım"
"Ben çok teşekkür ederim gerçekten ay tüm sinirim ve ağlama hissim gitti"
"Mutlu olmayı hak ediyorsun"
"Teşekkür ederim de beni daha tanımıyorsun bile nasıl hakkımda öyle düşünürsün " deyince birden yüzü düşüp kendini geri düzeltti.
"Tüm kadınlar mutlu olmayı hak eder" " böyle düşünmene çok sevindim " " öyleyse numaranı ver de sana haber vereyim çünkü gitmem lazım" "peki " deyip numaramı verdim.

Onun emniyet müdürlüğüne girişini izledim. Daha sonra yerimden kalkıp otobüs durağına doğru gittim.

Bugün arkadaşlarımla buluşmayı iptal etmiştim. Çünkü akşam amcam beni eve çağırmıştı.
Bundan dolayı bir kaç kıyafet alıp yıllardır gitmediğim eve bugün gidecektim.

Otobüse binip bir yere oturup dışarıyı izledim. Ve sabah durduğum köşeye baktım. Bir kaç saat öncesine kadar şurada durmuştum ve ailemin bana kalan son fotoğrafının çalınacağından habersiz bir şekilde bekliyordum.

Otobüs son durakta durunca geldiğimi anlayıp indim.
Hemen yurda gidip bavulumu çıkartıp lazım olan kitaplarımı ve birkaç parça kıyafet attım içine sonsuza kadar kalmayacaktim ya orada bu yüzden iki günlük kıyafet atıp telefonu elime alıp hatry'i aradım.

Açınca "Andy üzgünüm bugün gelemeyeceğim" " neden ne oldu"
" Amcam beni çağırdı Andy saat neredeyse 7 randevuyu kaçırmak istemiyorum" " tamam tatlım sonra telafi ederiz" " tamamdır yanındakilere de durumu söylersin "
"Tamamdır söylerim kendine iyi bak" "sende öyle" deyip kapattım.

Ona bugün yaşadıklarımı anlatmadım çünkü Andy bazen çok hata yüzüne vuran birisidir. Neden ve nasıl kaptırdın gibisinden azar işitmek istemediğimden dolayı söylemek istemedim.

Bu sefer amcamı arayıp beni şoförüyle almasını istedim.

Birkaç dakika sonra Range Rover araba gelince bindim.

Arabaya biraz geç binen şoförün eşyalarımı bagaja koyduğunu anladım. Dikiz aynasından gözlerime bakıp " nasılsınız efendim" demişti.
Şoförün genç bir delikanlı olduğunu oradan anlamıştım.
"Hem iyi hemde kötü ne diyebilirim iyi diyelim iyi olalım" "haklısınız bayan Ha-rin" deyince şaşkın bir şekilde baktım. "Adımı nereden biliyorsunuz" "bayan Ha-rin beni hafife alıyorsunuz ben çalıştığım bir yerde en ufak ayrıntılarına kadar aklımda tutarım ve siz aklımda tutamayacağım ufak ayrıntı değilsiniz" gülümsedim "bunu bir iltifat olarak algılamalı mıyım?"
"Kesinlikle" deyip durdu.
"Geldik efendim" " teşekkürler" " ne demek görevimiz" deyip hızlıca inip kapımı açıp inmemi bekledi.

İndikten sonra kapıyı doğru yürümeye başladım.

Şoför de arkamdan bavulumu getirmişti.
Adını sormadığım aklıma gelince bir an kendime kızdım.

Henüz bavulumu almadan " pardon adınız neydi" "Adım Hee Chul efendim sizinle tanışmak benim için büyük bir onur" deyip başını aşağıya doğru indirdi.

Elinden bavulunu alınca bir an eli elime değmişti. Buna anlam veremediğim bir his kaplamıştı içimi.

Daha fazla beklemeden kapıyı çaldım ve beklemeye başladım.

Kapıyı hizmetli açınca 2 yıl önceki hizmetli abla olduğunu fark etmiştim.
Gülümseyerek selam verdim ve içeriye girdim. Çantamı salonun kenarına indirip oturma odasına geçtim.

Mobilyalar değişmişti. Amcam her yıl yenisini alır eskilerini de durumu olmayan ailelere verirdi.

Oturup koltuğa dokundum. Yumuşacıktı.

Amcama geldiğimi belli etmek için odasına doğru çıktım. Merdivenlerden yavaş yavaş çıkarken amcamın odasının kapısını araladım. Odasında yoktu. Bu yüzden başka bir odaya girip dolaşmaya başladım.

Odayı hafif vanilya kokusu sarmıştı ve bu odanın kime sahip olduğunu düşünmeme neden olmuştu.

Hemen köşede rafların olması hoşuma gitmişti. Gidip kitapları inceledim. Zevklerimiz birbirine uymuyordu. Daha çok polisiye ve bilim kurgu kitapları ağır basıyordu.
Bir tane kitap gözümü iliştirip aldım.
Kitabı elime alıp incelemeye başladım.

Gözüm kitapta odada dolaşırken sert bir şeye çarptım. Dolaba çarptığımı düşünmüştüm ama öyle değildi.

Çünkü her kimse elini belimde hissediyordum.

Yavaşça başımı kaldırdığımda gördüğüme şaşırıp "SEN!" diye bağırdım.

Evet arkadaşlar kitabımı nasıl buldunuz? Fikrinizi yazmayı unutmayın lütfen.

Bir açıklama da yapmak istiyorum.
Bir hesabım daha vardı ve orada da kitap yazmıştım. Oradaki kitabım çok tutmuştu ve final yapmam için yb bekleyen çok kişi vardı.
Şifremi unuttugumdan dolayı giremedim.

Hesap kurtarmayı bilen varsa lütfen bana söylesin.

Neyse votelemeyi ve takip etmeyi unutmayın sizi çok seviyorum 💜💜

Continue Reading

You'll Also Like

202K 21.1K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
61.8K 1.4K 33
"Babamın bu okulun sahibi olduğunu unutmuyorum. Sizin babama söylemeniz bir şeyi değiştirmeyecek. Bundan sonra dikkat edeceğim hocam." Dikkatle dinle...
2.7K 154 8
Gizli bir numaradan gelen ilk mesaj ne olabilirdi? Sen kimsin? Evet bana ilk mesajı böyle atmıştı. Sonrası mı? Evet belki de onu biraz merak etmiştim...
51K 1.2K 45
0531*******; Tanışalım mı 0531*******; Hadi ama cevap verr Aram; Anlamadım? 0531*******; Neyi anlamadın hayatımın anlamı tanışmak istiyorum Aram; Par...