promaja, vmin

By kookskillermin

56.6K 5.6K 4.7K

başrolünü paylaştıkları gay dizisi ile gündemin popüler çifti olan vmin, hetero olduğunu söylediği halde rol... More

öpüşme denemesi
pasif
dedikodu
takıntılı fan
taehyung'a sığınmak
stüdyo
bizi yormayacağım
en güzel hazine
sweet night & sevişme
kaplan
ilkler
başlangıcım ve sonum
başlangıcım ve sonum pt.2
sarhoş jimin
saçma döngü
yıldızların şahit olduğu gece
"kıskandın. deli gibi."
kutlama yemeği
cennetten kovulan melek
kim seokjin
4 o'clock

iki beden, tek ruh

1.7K 182 249
By kookskillermin

Yüzünü hayal ediyorum
Bana 'merhaba' diyorsun
Ardından bütün kötü günler
Hiçbir şeymiş gibi geliyor bana

"Seninleyken." Şarkıya bu kısımda bilinçsizce eşlik ettiğimde arabayı süren Jongin kısa bir anlığına bana baktı. Taehyung'un sesine ve gözümün önündeki silüetine o kadar kaptırmıştım ki sesli söylediğimi fark edemedim.

"Bir şey mi dedin," diyen Jongin beni kendime getirdi.

"Şarkıya dalmışım."

Yüzünde aniden bir sırıtma belirdi. Bakışları tamamen yola odaklıyken sırıtmasını bozmadan aralamıştı dudaklarını, "Manitamın sesi aklımı başımdan alıyor demiyorsun da."

Kaşlarım sinirden uzak bir ifade ile çatıldığında yan yan baktım yüzüne. Haklıydı aslında. Taehyung'a dair her şey aklımı başımdan alıyordu ve ne kadar zaman geçerse geçsin alışabileceğimi düşünmüyordum. Jongin'e cevap vermek yerine devam eden müziği kapattım. Muhtemelen beni sete bırakacağı zamanlar bunu gelenek haline getirecekti. Taehyung'a içten içe hayranlık duyduğu belliydi çünkü.

"Haberi gördün mü?"

"Ne haberi?"

Büründüğü sorgulayıcı tavır ile derin bir nefes verdim. Yeonjun sabah beni bu lanet haber ile uyandırdığında geceden kalan güzel duygular anında yok olmuştu. Berbat hissediyordum ve bunun sebebi haberde o şekil yer almam değildi. Alışkındım bu şeylere, ilk kez yaşamıyordum.

Görmezden gelmek her zaman yaptığım ve oldukça basit olan bir çözümdü fakat bu sefer yapamamıştım. Taehyung'un o haberi gördüğünde ne hissettiği deli gibi aklımı kurcalıyordu.

"Şu aynı reklam filminde oynadığım grup. Jungkook ile yayınladığımız şarkıdan sonra beraber kutlama yemeğine çıkmak istedi,"

"Ne alaka lan? Beraber çalıştığın kişi ile kutlamaz mısın bu tür şeyleri?"

Sorduğu soru, lafımı kesmesine olan ters ruh halimi dindirdi. Sesimdeki tınıyı bozmadan cevapladım sorusunu.

"Maksat kutlama bahanesi ile samimiyeti ilerletip bana iş teklifi etmekti. Sorun olan kısım burası değil."

Hafif çattığı kaşları ile yoldaki bakışlarını kısa bir an bana çevirip yeniden önüne döndü. Bu sefer sesli bir tepki vermek yerine başını sallayarak onaylamıştı dediğimi. Devam ettim, "Üçünü beklerken sadece bir tanesi yemeğe katıldı. İptal etmeme fırsat bırakmadan siparişler verildi, yaklaşık bir saat oturduk. Çoğunlukla iş konuştuğumuz bir yemekti aslında."

Cümleleri nasıl kurmam gerektiğini bile bilmiyordum. İlk kez birine içsel sıkıntımı açıyor olmanın getirdiği çömezlikten kaynaklıydı bu muhtemelen.

Birine nasıl içini açardın ki?

"Sanırım sorun burada da değil?"

Jongin'in sesine işleyen sertlik gözümden kaçmadı. Konuya olan ilgisi biraz daha artmış gibiydi.

Lafı gevelemek yerine direkt söyledim.

"Min Yoongi ile aramda ilişki olduğu iddiası tüm sosyal medyada dolanıyor."

Dudaklarının arasından kaçan küfürü işittim. Yan profil gördüğüm yüzünden anladığım kadarı ile gerçekten sinirlenmişti. Medyadan nefret ediyordu Jongin. Haklıydı da.

"Peki Taehyung?"

Taehyung benim kadar sosyal medya ile arasına mesafe koyan biri değildi. Hayranları ile iletişimde olmayı seviyordu.

Bu yüzden görmemesine ihtimal vermediğimden keyifsizce omuz silktim. "Görmüştür. O görmeden önce söylemeliydim." Sonlara doğru sesim kısılsa bile Jongin beni duymuştu. Dehşete düşmüş bir ifade ile gözlerini bana dikti bir süre. "Habersiz mi gittin?"

Araba sürdüğünü hatırlatmak için çenesini tutup yola dönmesini sağladım. Şirkete sağlam varabilirsek şanslıydık.

"Yoongi ile yalnız olmam dışında her şeyden haberi vardı. Çok ciddiye almadığımdan özellikle anlatma gereği duymadım. Böyle saçma sapan bir haber çıkacağını nereden bilebilirdim ki?"

"Senin bir suçun yok. Sakın bu psikolojiye girme."

Elbette girmemiştim. Sabahtan itibaren düşündüğüm tek şey Taehyung'un haberi gördüğünde nasıl hissettiği olmuştu. Bana göstermekten çekinmediği naif ruhunu zedeleme düşüncesi ile baş edemiyordum, kendi açımdan da büyük bir yıkım olurdu bu. Kim Taehyung çok güzeldi.

Ve ben bu güzelliğe sahip olan tek kişiydim.

"Ona sarılmak istiyorum sadece. Bu çoğu şeyi unutturuyor."

"Vay. Park Jimin gerçekten aşık olmuş."

"Aşk bu mu gerçekten?"

Arabayı şirketin önünde durduran Jongin bakışlarını usulca bana çevirdi. Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. "Aşk tek bir kalıp gibi dursada herkes için farklı bir bakış açısı yaratıyor. Ben her zaman aşka inanan bir insan oldum ve kendi çizdiğim sınırların içindeki insana rastladım. O benim hayatımın aşkı oldu." Duraksadı bir anlığına. Gözleri hüzün dolsada dudaklarında tam aksi bir gülümseme mevcuttu. Muhtemelen tedavi gören sevgilisi canlanmıştı zihninde.

Konuşmama fırsat sunmadan silkelenip devam etti, "Senin hiçbir zaman aşka inanmadığını biliyorum. Bunun heves olduğunu söyleyip dururdun, kafanda aşk hiçbir zaman güzel bir duygu olmadı. Bu yüzden Taehyung'u gözünde o kalıba sığdırmaktan fazlasını yaptın. Benim gözümde hayatının aşkını buldun, senin gözünde bu aşktan daha değerli bir duygu oldu."

Gülümsedim. Gerçekten durumu en güzel şekilde özetlemişti.

"Teşekkür ederim Jongin."

İlk kez birine kafamdaki sıkıntıyı dolandırmadan ve kendi iradem ile dile getirmiştim. Bunun rahat hissettirmesi bir yana dursun, Jongin'e olan güvenimi arttırması da ilginçti.

"Dostun olmak için buradayım Jimin. Her zaman."

P R O M A J A

"Ne dediğinizin farkında mısınız?" Ayaklanacak gibi olduğumda hemen yanımda oturan Donghae kolumu tuttu. Uzun zaman sonra aklımı kaçıracak kadar sinirli hissediyordum. Duyduklarım tamamen deli saçmasıydı çünkü.

"Yapım ekibine Taehyung ve senin aranda duygusal bir ilişki haberi yayınlamayı teklif ettik. Bize göre dizinin reytingini iyi yönde etkileyecek en iyi seçenek buydu."

Yumruklarımı sıktım. Bunu fark eden Donghae yanımdan kalkıp hemen arkama geçerek ellerini omuzlarıma yasladı. Hafif masaj hareketleri ile sakinleştirmeye çalışırken aynı zamanda herhangi bir atak yapmama engel olmak için tetikte bekliyordu.

Ondan daha iyisini bulamazdım. Menajer olduğu halde manevi olarak verdiği desteğin yerini hiç kimse tutamazdı.

"Dizinin reytingi zaten iyi. Listelerin zirvesinden düşmüyoruz, hala neyin kaygısı bu?"

"Bilmiyorum Jimin. Dün çıkan haber senden bekledikleri açığı yakalamalarına sebep oldu-"

Kaşlarım olabilirmiş gibi daha çok çatıldı bu söylediğine, "Neyin açığından bahsediyorsun?"

Saygı eklerini kullanmamamı sorun etmedi. Şu halimle konuşmaya bile devam etmek istiyor gibi görünmüyordu. Arkamdaki Donghae'ye yan bir bakış atıp yeniden bana çevirdi gözlerini. "Taehyung ile aranda olan etkileşimden hoşnut değiller. Aranızda bir şey olmasa bile insanların böyle düşünmesi projenin sahibi olan çoğu kişinin canını sıkıyor. Bu yüzden dünkü haber hepsinin istediği kapıya anahtar oldu."

"Hiçbir şeye anahtar olmadı. Basit bir iş yemeğini istedikleri yere çekebilirler." Ayağa kalktığımda bakışları üzerimden bir an olsun ayrılmamıştı. Devam ettim, "Sözleşmemizi hatırla. Hiçbir şekilde medyanın oyuncağı olmayacağımı ve kendi iradem dışı bir ilişki yapmayacağımı söylemiştim. Çok sevgili meslektaşların eğer beni kaybetmek istemiyorsa adam gibi davransın. Reyting ve popülarite umrumda olmaz, projeye resti çekerim."

"Sakin ol Jimin. Bu proje şirketimizi iyi şekilde etkiliyor. Kafana göre davranamazsın."

Ellerim ile masadan destek alıp üzerine doğru eğildim. Koskoca toplantı odasında sadece üç kişiydik ve biraz daha bu saçma muhabbet devam ederse tüm çalışanları başımıza toplayacaktım. "Zorunlu sözleşme süremizin dolduğunu sana hatırlatmalıyım sanırım? Birçok şirketten cazip teklifler alıyorum. Sen beni kaybetmeyi göze alabilecek misin?"

Yüzü donuklaştı. Göze almayacağını biliyordum. Konuşma başından itibaren yaptığım tüm davranışları bu yüzden göz ardı etmişti, ben ise iş saygısını düşünemeyecek kadar sinirliydim.

"Tamam. Hepsiyle tekrar görüşeceğim."

Kesik bir nefes verip masadan geri çekildim. Bu kadar sinirlenmek benim bile yabancı olduğum bir tepkiydi. Hissettiğim ani baş dönmesi yüzünden yanımda duran Donghae'ye tutundum, beni yakaladığı gibi hışımla kalktığım sandalyeye geri oturtmuştu. Onlara konuşma fırsatı sunmayıp yeniden söze girdim, "Sosyal medya üzerinden haberi yalanlamanızı istiyorum."

"Halledeceğim. İki gün sonra yeni sezonun afiş çekimleri olacak, hazırla kendini. Tatil bitti."

Tek kelime etmeyip sadece onayladığımı anlaması adına kafa salladım. Biraz önceki sinirin bedenime aşıladığı enerji şırınga ile çekilmiş gibiydi, güçsüz hissediyordum fazlasıyla.

Donghae'nin konuşmasını beklemeden cebimden telefonu çıkarıp numarasını tuşladım.

Şu an için istediğim tek bir şey vardı.

Telefonun açılmasını beklerken bir elini omzuma koyup hafifçe üzerime eğilen menajerim mırıldandı, "İyi misin?" Sorusuna kafa sallamak ile yetindim. Şimdilik herhangi bir muhabbete girmek istemiyordum.

Son ana kadar çalıp hattın düşmemesi kaşlarımı çatmama sebep oldu. Taehyung hiçbir zaman beni cevapsız bırakmamıştı ve buna alışık değildim. Habere olan sinirini böyle mi çıkaracaktı gerçekten?

Vakit kaybetmek yerine Chung Ha'yı aradım. Yine hat düşmüyordu.

Açmazsa ne yapacağım konusunda kendimce fikir üretmeye başlamışken duyduğum uykulu ses yerimde diklenmeme sebep oldu. Anlamadan tuttuğum nefesimi geri bırakmıştım.

"Uyuyordun sanırım."

"Önemli değil." Esneyerek söylemişti bunu. Ardından boğuklaşan sesi ile devam etti, "Sorun mu var?"

Hala yanımda bekleyen Donghae'ye baktım. Biliyor olsa bile biraz önce yaşanan tartışmanın üzerine yanına gideceğimden haberdar olması şimdilik tercihim değildi. Teselliyi Taehyung'un yanında aradığım bana özel kalacaktı.

Sadece bana.

"Abine ulaşamadım."

"Kayıt stüdyosunda. Çıkaracağı şarkıda biraz sorun çıkmıştı dün gece, eve hiç uğramadı."

"Sen evde misin?"

"Evet. Gelecek misin?"

Derin bir nefes verdim, "Yarım saate oradayım."

P R O M A J A

Aramızdakilerin ortaya çıkması şu zamanda nasıl bir kaos yaratır kestiremediğimden dışarıda Taehyung ile dolanmak hiç iyi bir fikir değildi. Bu yüzden stüdyoya uğramak yerine direkt evine geçtim.

Hala uykudan ayılamamış Chung Ha ile biraz muhabbet etme fırsatı bulmuştum bu sırada. Gözümde Yeonjun'dan farksızdı. Öz kardeşim kadar sahiplenmiş olmam benim açımdan beklenmedikti fakat üzerinde durmadım. Düşüncesi asla rahatsız etmiyordu çünkü.

Chung Ha biraz pratik yapacağını söylediğinde bana hazırladığı kahveyi alıp odaya çıktım. Ortalıkta dolanmaktan çok yatağına yatıp beklemek daha cazip gelmişti.

Tek istediğim Taehyung'a sarılmaktı. Sadece on altı saat olsa bile çok özlemiştim.

Sevmenin ise en kötü yanı buydu gözümde.

Onsuz bir hayat düşünmek içimi yakıyordu.

Başımı iki yana sallayıp gireceğimi bildiğim saçma düşüncelerden sıyrıldım. Yarılamış olduğum kupayı komodine bıraktığımda içimden bir his dolabını karıştırmam gerektiğini söylemişti.

Normalde benlik olmayan bir hareketti fakat umursamamayı seçtim. Bugün birçok şeyi göz ardı edebiliyordum ve bu iyi miydi, kafamda cevabı yoktu.

Yaşanan tüm saçmalıklara inat yine onun odasındaydım. Bir yanım ölümüne dikkat etse diğeri gram umursamıyordu, kendi içimde ikiye bölünmüştüm böylelikle.

Önünde durduğum beyaz dolabın kapaklarını açtım. Bilindik tarzı karşılamıştı beni. Bir elim kıyafetlerinin üzerinden geçerken gözlerim raflarda gezindi. Güzel hissetmiştim.

Taehyung'a dair en saçma şey bile cennette hissetmem için yeterliydi.

Kıyafetlerin yaydığı kokuyu usul usul soluyorken üst rafta gözüme çarpan hırkaya uzandım. Üşümüştüm biraz.

O an önüme bir kutu düştü.

Siyah ve şık bir kutuydu. Kaşlarım beklemediğim bu olay karşısında hafifçe çatılırken elimdeki hırkayı giydim. Yerdeki kutuyu almak için eğildiğim an kapı açılmıştı. Bu, hareketimi durdurmama sebep oldu.

Göz göze geldiğimiz an yıllarca özlem çekiyor gibi hissetmekten alamadım kendimi. Sanki on yıldır görüşmüyorduk. Bu korkutucu hissiyat karşısında ne yapacağımı bilemediğimden öylece dikilmeye devam ettim. Göz kontağını bozan Taehyung kapıyı arkasından sakince kapatıp yanıma adımlamıştı.

Duraksadığı an benim almaktan vazgeçtiğim kutu için eğildi. Bakışlarım istemsizce elindeki kutuya kaydığında saklamak ister gibi avucunun içine hapsetmiş, yüzüme kısa bir bakış atıp yatağın yanındaki komodine yürümüştü.

"Telefonum sessizdeydi."

Söylediği ilk şeyin bu olmasına şaşırdım. Elindeki kutuyu çekmeceye koyduktan sonra üzerindeki tişörtü ense kısmından çekip çıkardı. Gözlerim esmer tenine takılı kalmışken yine gerçekler belirmişti zihnimde.

Bu adam benimdi.

"Olsun," diyebildim sadece. Sesim tahmin ettiğimden uysal çıkmıştı.

Gözleri yeniden beni buldu. Banyo kapısına attığı tişörtün yerine bir şey giyecek gibi durmuyordu. Elleri bel kenarlarına sabitlenmişken çok hafif kaşlarımı çattım. Dışarıdan bakan biri Taehyung'un beni azarladığını düşünebilirdi. Büyük hırkasının bilek kısmı ellerimi hapsettiği ve iki elim önümde birleşik durduğu için azarlanan bir çocuk gibi görünüyordum muhtemelen.

Bunu göz ardı edip birkaç adım attım yanına.

Daha yolu yarılamadan araladı dudaklarını, "Neyi bekledin?"

Adımlarım anında durdu. Derin bir nefes çektikten sonra gözlerimi koyu irisleri ile buluşturdum. "Anlamadım."

Gözlerini kapatıp tıpkı benim gibi derin bir nefes çekti içine. Uzun zaman sonra ilk kez sinirli olduğunu hissediyordum. Aşırı olmasa bile sinirlenmesi hoşuma gitmemişti. "O adam ile baş başa yemeğe çıktığını söylemek için neyi bekledin?"

Sabah itibari ile tahminlerim beni yanıltmamıştı.

Birkaç adım daha atıp mesafeyi azalttım.

"Bana da sürpriz oldu."

Kafa salladı. Alaylı bir sallama değildi ama bu. "Oyun yaptığını anlamayacak kadar salak değilim." Tek bir adımda dibime girdi. Kendimden habersiz nefesimi tutmuştum bu sırada. "Sadece, ben bunu saçma sapan bir haber ile öğrenmek zorunda mıydım?"

Başımı iki yana salladım. Ellerim yanaklarını kavramak için yanıp tutuşsada tutuyordum kendimi. Kokusunu bu kadar yakından almak bile yeterliydi şu an benim için.

"İş yemeğinden farksız olduğu için söyleme gereği duymadım ama sabah haberi gördüğümde pişmanlığım beni ele geçirdi. Böyle bir haber görmeni istemezdim, üzgünüm."

"Senden hoşlanıyor."

Dudaklarım birbirine baskı uyguladı. Muhtemelen bunu benden çok önce fark etmişti.

"Önemi yok. Kurmaya çalıştığı samimiyetin önünü keseceğim."

Derin bir nefes çekti içine, bu sırada bakışlarım yeniden yüzüne çıkmıştı. Uzun zaman sonra ilk kez tensel teması bu kadar erteliyorduk.

"Şirkete gitmişsin."

"Nereden biliyorsun?"

Omuz silkti, "Neden gittin?"

"Yoongi ile sahte bir ilişki yaşamamı istiyorlar."

Bunu derken bıkkın bir şekilde omuz silkip yatağa oturdum.

Sessiz kaldı bu dediğime. Az çok sektörün içinde olan bir insan olduğu için sebebini sorgulama ihtiyacı duymamıştı.

Yaklaşık bir dakika sonra diz çökerek önüme yerleşti, kucağımda olan bakışlarım bu fırsatı değerlendirip yeniden yüzüne çıkmıştı.

"Sahte bile olsa beraber olmamızı kimse istemiyor."

Ellerimi kavradı hemen. Temas başlattığı an bunu bekliyormuş gibi parmaklarımızı birbirine kenetledim. Taehyung'a ve dokunuşlarına gerçekten ihtiyacım vardı.

"Dünya bizi destekliyor Jimin."

"İnsanların gözündeki itibarımızı mahvedebilirler, bunu biliyorsun. Kariyerini kaybetmeni kaldıramam."

"Kariyerim?" Tek kaşı kalktı, "Peki ya senin kariyerin?"

Bakışlarımı kucağımda duran ellerimize çekip omuz silktim. Tam olarak düşüncemi nasıl dile getireceğimi bilemediğimden sessiz kalmıştım.

"Seni tanımadan önce hayatımdan memnundum. Şöhret bana iyi geliyordu." Başını yana yatırdığını yüzüne bakmasamda hissetmiştim. Boştaki elim uzun parmaları ile kendince bir oyun kurmuşken dinliyorum diyen sessizliğine karşılık devam ettim konuşmaya, "Lafın gelişi değil, senin tek bir bakışın dünyaya bedel ve bu memnun olduğum şöhretten uzaklaşmamı sağlıyor. Öte yandan bu sektörde olmasam tanışamayacağımız aklıma geliyor. Delireceğim sanırım."

Ne dediğimden bi' haber sayılırdım. Kafam gerçekten karışıktı.

Taehyung her zamanki gibi sessiz kalmayı seçip dudaklarını konuşturdu. Öpücükleri elimin üzerini süslerken dudak kenarımın kıvrılmasına engel olamadım. Yanında bipolar tavırları sergiliyor olmak artık şaşırtıcı bir şey değildi benim için.

"Tanışırdık."

"Nasıl?"

"Diğer yarımsın. Nasıl olduğunun önemi yok, benim yolum yine sana çıkacaktı."

Göz göze gelmemizi sağladığında söylediklerinde ne kadar ciddi olduğunu anladım. Gerçekten buna inanarak söylüyordu.

"Hiçbir şey umrumda değil Jimin. Ben sadece sana sahibim."

Dayanamadım.

Ellerim ani bir karar ile yanaklarını kavradığında dudaklarımız buluşmuştu. Aceleci tavrımdan dolayı dengesini kaybeden Taehyung geriye doğru düştü. Dizleri üzerinde durmayı kesip tamamen yere oturduğunda, kolumdan tuttuğu bedenimi de kendine çekmişti.

Koskoca yatağın kenarında yere oturmuş iki beden, tek ruhtuk.

Ruhumun eşiydi Kim Taehyung.

Yavaş ve duygu doluydu dudakları. Saatlerin özlemi olsa bile bu sefer diğerleri gibi aceleci değildik.

Bir elini tişörtümden içeriye kaydırdı, parmak uçlarının soğukluğu yüzünden çok hafif titremişti bedenim. Temasta olduğum dudakların buna güldüğünü hissettiğimde dudaklarımızı sesli bir şekilde ayırıp gözlerimi araladım. Aramızda santimlerin oynaması benim en rahat olduğum kısımdı.

"Taptığım bedenin ellerim altında titriyor." Mırıldandığı cümleden sonra yeniden dudaklarıma kapandı fakat uzun sürmemişti çekilmesi. "Seni benden başkası keşfedemez."

"Senden başkasını sevemem."

Burunlarımız birbirine yaslandığında gözlerim yeniden kapandı. Kendimize ait bir dünyaya sahiptik, mekanın ise hiç önemi yoktu. Evlerde gizlice buluşmamızı bu kısımda umursamıyordum.

"Ne olacak?"

"Hm?"

"İlişki işi."

Ben ortamı bozmamayı hedeflesemde kafasını kurcalayan şeyleri sorgulamak hakkıydı. Boynuna sardığım kollarımı biraz daha sıkıp yüzümü boyun girintisine yasladım. Kucağına oturduğumu da o an fark etmiştim. "Haberi yalanlamalarını istedim. Değişen bir şey yok, eskisi gibi devam edeceğiz."

"O tayfayı çevremizde istemiyorum artık."

"İki gün sonra çekimlerimiz başlıyor. Fırsatımız olmayacak zaten."

Ben öyle sanıyordum.

Konuyu daha fazla uzatmadık. Kapandığını düşünsemde biliyordum ki içten içe kafasını kurcalayan ayrıntılar hala mevcuttu. Her şeyi yavaş yavaş halletmeyi hedefleyip kucağından kalktım. Başta bunun yerine beni kaldırıp kendi yatırmak istesede engel olmuştum, üzerimi değiştirmem gerekiyordu çünkü.

O altındaki pantolonu, ben ise direkt üzerimi değiştirdim. Yine kokusu ile sarmalanıyor oluşum rahatlatmıştı içimi.

Böyleydi işte. Taehyung'un yanında duygu değişimi hızım her gün rekora koşuyordu.

Benden önce yatağa girdiği için yerine güzelce yerleşti. Çok oyalanmadan bende yanında yerimi aldım. "Kutu kimindi?" Tarafındaki komodine uzanırken sormuştum bunu. Başta merak etmemiştim fakat şimdi içine bakmak istiyordum. Anında elimi yakalayan Taehyung pozisyonumu değiştirerek dudaklarına yasladı, avuç içime birkaç öpücük bırakmıştı bu sırada. "Benim."

"Nasıl senin?"

"Kendime hediye aldım." Birkaç saniye gözlerimi kırparak yüzüne baktım. Harbiden ciddiyetle demişti bunu.

"Ne? Alamaz mıyım?"

Güldüm, "Alırsın."

İtiraz etmeme fırsat sunmadan göğsüne çekti bedenimi. Gerçi, itiraz etmeyeceğim apaçık ortadaydı zaten. Alnımı boyun girintisine yaslayıp bir kolumu sıkıca göğsüne sardım. Evet, evim burasıydı.

Fazla konuşmadı ikili. Taehyung uykusu olmadığı için telefonunda gezinirken Jimin'e hoşuna giden birkaç videoyu izletiyordu. Bir süre sonra dayanamayıp uykuya dalan Jimin'i fark ettiğinde, telefondaki ilgisini tamamen ona çevirdi.

Dudaklarında oluşan gülümseme çoğu şeye bedeldi o an.

Dakikaları sayma ihtiyacı duymadan yanındaki yüzü izledi, ardından telefonunu alıp hayranların göreceği yere birkaç satır sıraladı.

Sonuçta, kimse Jimin'in göğsünde yattığını hayal edemezdi.

Kim Taehyung
Bir melek nasıl görünür biliyor musunuz?
O, şu an melek gibi uyuyor
Çoktan bir fotoğrafını çektim
Bu bir sır, kimseye söylemeyin

Telefonu kenara bırakıp dudaklarını alnına bastırdı.

Oradan kayıp son ve derin öpücüğü iki dolgun parçasına bıraktığında, Jimin irkilip gerilemişti. Kolu sırtına sarılı olduğu için çekilmesine izin vermedi Taehyung.

Gözlerini açmaya çalışan sevgilisinin bu sefer yanağını öptü ve bedenini sıkıca sararak tamamen göğsüne hapsetti. "Uyu güzelim."

Ruhları birbirini seçmiş iki beden uykuya daldı.

Evrenin oyunu ise her zamanki gibi gecikmedi.







_

kurguya gerçek vmin'i yansıtmayı seviyorum, fark etmişsinizdir
son sahne gülce'nin postundan ilham alınarak yazıldı

görmeyi istediğiniz çiftler varsa yazın bu pasaja
gözden geçiririz

güzel geceler herkese

Continue Reading

You'll Also Like

48.4K 5.1K 10
jjk: affedersin, tavşanımı hamile bırakan senin tavşanın mı? semetae / texting+18 (ağırlıklı) / text ~ #1-taekook {020524} #1-vkook {120424} {030524}...
158K 15.1K 26
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
59.5K 12.6K 13
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
494K 57K 39
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir