İKİ DİLDE AŞK (DAVA SERİSİ 3...

By yitenumutlar

134K 9.8K 6.5K

Meydanda kalırsam yazılsın taşa Kader de ne varsa o gelirmiş başa... Bir yüreğe iki sevda sığar mı? İlk sevda... More

Gitme
Yüreğimin türküsü
ÖNCE VATAN!
Şahadet Şerbeti (Sınav) Alıntı
Alıntı
Bölüm -1 -Pusat Timi
Bölüm-2- Memleket Sevdası!
Bölüm -3- Dostum-Dostum
Bölüm-4- Nerden Bileceksiniz
Gelecek bölümlerden alıntı LEŞ BİR YANA BAŞ BİR YANA
Bölüm -5- Yiğit olan derki;
Bölüm -6 - Bacım
Soyağacı
Bölüm-7- Gizli Nikah
Bölüm -8- Beğenilen Damat
Bölüm -9- Cennet mi Cehennem mi
Bölüm-10- Tolga Karahisarlı
Bölüm-11- Bir Dileğim Var Senden
Bölüm-12- Nişan
Bölüm -13- Şahadet Şerbeti
Bölüm-14- Gizli oyunlar
Bölüm -15- Acer Gelin
Bölüm -16- Kedi
Bölüm-17-Ödül ve Ceza
Bölüm- 19- Vekalet
Bölüm- 20- Sisli Saatler
Bölüm -21 - Vuslat
Bölüm -22- Dikenli yollar
Bölüm -23- Birleşen gönüller
Bölüm -24 - Tekerrür Eden Kader
Bölüm-25 -Final

Bölüm-18 - Bangkok

3K 239 305
By yitenumutlar

Bölüm Şarkısı. - Nilüfer : Yolcu Yolunda Gerek

Keyifli okumalar 🥰🥰🥰

Emir'in kükreyişi ile Selçuk ve Kayra'nın bakışları bir biri ile kesişirken Selçuk bezgin bir şekilde fısıldadı.

"Ben seninle nasıl baş edeceğim be kızım!"

"Dereyi görmeden paçaları sıvama enişte onu nikahı bastıktan sonra düşünürsün! Tabi önce ablamım gönlünü yapman lazım nikahı basmak için."

Kayra'nın sözleri ile Selçuk umutsuzca ona bakarken diğerleri Emir'e acıyarak bakıyorlardı. Emir ise ne yapacağını bilemeyerek ileri geri öfkeyle dolanırken Ayaz elindeki içeçeği büyük bir keyifle uzun pipetinden yudumlayarak kalabalığa doğru yaklaştı. Pipetten çıkarttığı garip seslerle sert bakışlar ona dönerken o diğer elindeki içeceği Mehmet'e uzatarak yüzündeki muzip çocuk sırıtışı ile konuştu.

"Al kardeşim içte içinin yangını sönsün." Elindeki içecekten bir yudum daha alarak bağardağı tuttuğu elinin işaret parmağını kaldırarak uyarırcasına sözlerine devam etti." Fazla takıyorsun Mehmet su akar yolunu bulur demişler. Biraz oluruna bırak oğlum bu işi. Takma bu kadar. Kendine zarar veriyorsun!" Mehmet'in uyarırcasına kaş göz işareti yapması ve diğer arkadaşlarının sert bakışları ilr tuhaf davranışlarından işkillenirken, bakışları burnundan soluyan Emir'e kayınca bu defa da elindeki içeceği kaldırıp onu işaret ederek sözlerine devam etti.

"Nesi var bunun? Ne oldu gene?"

Ayaz'ın sorusu ile Max yavaşça Ayaz'a sokularak fısıldadı.

"Zeynep kaçmış! Üstelik Sahra ile birlikte!"

Ortamda aniden yankılanan kahkaha ile herkesin bakışı Ayaz'a dönerken Emir'in sert bakışlarıda onu bulmuştu. Ayaz ise elindeki içecekleri Max sin eline tutuşturarak Emir'e doğru yanaşıp kolunu omzuna dolayarak düşünceli bir şekilde konuştu.

"Yıkık duvara yaslanma üstüne çöker,güvenme el kızına ağzına sıçar!"Emir omzundaki kolu sertçe ittirerek homurdandı.

"Siktir git Ayaz! Özlü sözlerini git başka yerde kullan havamda değilim kardeşim kalbini kırarım!"

Arkadaşının çıkışı ile Ayaz tekrar Max se doğru ilerleyerek biraz önce eline tutuşturduğu içeceğini alıp umursamazca omuz silkip içeceğinden büyük bir yudum alarak söylendi.

"O özlü sözü söyleyen ben değilim kardeşim. Bilirsin tarzım değil. Gelirken Yasemin ablayla karşılaştım pek bi keyifliydi. Sizin balayından falan açıldı konu muhabbetin sonunda bana dediki Emir'e selamımı söyle ; " Yıkık duvara yaslanmasın üstüne çöker,güvenmesin el kızına ağzına sıçar!" Lafımı iletiver o anlar dedi o yüzden söyledim ben onu." Sözlerini bitirip tekrar içeceğinden bir yudum alırken erkeklerin kendisine bakarak sırıtınca Ayaz anlam veremeyerek başını ne var dercesine salladı. Emir onun bu hareketi ile öfkeyle homurdandı.

"Lan gerizekalı! Burada güvenmemem gereken yıkık duvar sen olıyorsun beyinsiz! Bir de rahat rahat içeceğini höpürdetiyor!" Emir'in sözleri ile içtiği içecek boğazına kaçarken şaşkınca işaret parmağı ile kendisini göstererek söylendi.

"Nasıl lan!? Şimdi Yasemin abla bana muhabbet arasında laf mı soktu yani!?"

Emir sinirle saçlarını çekiştirerek çıkıştı.

"Sadece sana laf soksa iyi! Aba altından sopa göstermiş Yasemin ablan! Belliki bizim işe annemler el atmış!" Elini kaldırarak karşısındaki adamları işaret ederek bıkkınca devam etti. " Bu adamlara nasıl çektirdilerse,Emir'de yaptıklarının bedelini ödeyecek demeye getirmişler!"Elleri ile yüzünü sertçe sıvazlayarak bezgince söylendi. "Yaktın beni Ayaz! Yaktın!" Emir ne yapacağını bilemez bir şekilde dolanırken düğün alanının yavaş yavaş boşalması ile Ali,Ömer ve diğerleri Emir'in etrafındaki topluluğa yanaşarak durım tespiti yaparcasına incelediler. Ali oğlunun haline ters ters bakarak homurdandı.

"Ulan nikahlı karına da mı sahip çıkamadın!? Rezillik yemin ediyorum rezillik!"

Babasının sözlerine karşı Emir kendini savunmak için tam ağzını açmıştı ki bu defa Ömer girdi araya.

"Analarınızdan yıllar sonra sert bir darbe yedik sayenizde ahmak herifler!"

Emir bu defa da Ömer'e doğru dönerek konuşmaya çalıştı.

"Ömer ba.."

"Darbe ki ne darbe! Penaltı vuruşu yaptılar resmen!"

Yunus'un sözü ile Emir tekrar konuşmaya çalışmıştı ki bu defa Mehmet girdi araya.

"Anası ayrı dert kızları ayrı dert! Ah Sahra ah! Ulan nikahlı kızı kocasından kaçırmakta nesi!? Ulan topunuz beni imamın kayığına bindirmeye çalışıyorsunuz be!"

Sahra'nın ismini duyması ile Emir tekrar öfkesinin körüklendiğini hissederken bu defa Kenan girdi araya.

"Tövbe de kardeşim. Anaları senaryoyu yazıyor kızları oynuyor. Burada tek suçlu Sahra değil netice de. Biz gafil avlandık."

Diğer erkekler orta yaşlı adamların kendi aralarında durum tespiti yapmalarını şaşkınlıkla izlerken Yusuf girdi araya.

"Kenan haklı! Biz gafil avlandık. Sessiz kalışlarının ardından bir fırtına kopacağını anlamalıydık. Yıllar önce bize yaptıklarının jübilesini yaptılar adeta!

Selçuk karşısındaki orta yaşlı adamların anlam veremediği sözleri karşısında onlara bakarak bakışlarını Ali'nin üzerinde sabitleyerek temkinli bir şekilde konuştu.

"Ali amca." Ali'nin bakışlarının kendisine dönmesi ile sözlerine devam etti. " Anladığım kadarı ile Zeynep'in ortadan kaybolmasında Ayşe teyzelerin de parmağı var. Ve anladığım kadarı ile Emir'in burnunu sürtme amaçlı yapılmış bir plan bu." Selçuk'un sözleri ile Ali ve diğerleri onu başını sallayarak onaylarken Selçuk aldığı onayla devam etti sözlerine. "Ve belliki bu sizin eşlerinizle aranızda uzun yıllardır süre gelen bir çekişme. Şimdi bunları bir kenara bırakıp Zeynep'in nereye gittiğini öğrenmeye çalışsak daha doğru olmaz mı?"

"Zeynep'in nereye gittiğini drğil kardeşim! Sahra ve annemlerin ve onların yardımcısı kızların karımı nereye kaçırdıklarını öğrenmemiz lazım!"

Emir'in öfkeyle sıktığı dişlerinin arasından dökülen sözlerinin ardından Mehmet alayla homurdandı.

"Ayşe teyzen ve tayfasını biraz olsun tanımış olsaydın bu sözleri söylemek yerine biz dört koldan Zeynep ve Sahra'yı arayıp bulalım derdin hafız efendi. Zeynep,Sahra ile bir yola çıktıysa o ikisini aramak samanlıkta ki iğneyi bulmaktan daha zor olacaktır. Ben malımı biliyorum çünkü!"

Mehmet'in sözlerinden sonra diğerlerinin ağzından onu onaylarcasına homurtular dökülürken Selçuk tekrar konuştu.

"Bende onlarla konuşup yerlerini öğrenin demiyorum zaten amirim. Öyle bir şey söylemeyecek kadar eşlerinizi tanıyorum. Ayrıca Zeynep'in yol arkadaşının neler yapa bileceğini de en az sizin kadar iyi biliyorum."

Kayra,Selçuk'un sözlerine alayla gülerek cevap verdi.

"Ablamı iyi tanımışsın diyordum ama tanıyamamışsın be Selçuk abi. O Şeytan Emine'nin torunu! Lakabını ondan aldı. Biz onla aşık atarken o bize pabucumuzu ters giydirir şu an olduğu gibi."

Kayra'nın konuşmasından sonra Selçuk ona muzipçe göz kırparak tekrar konuştu.

"Şeytan ne kadar şeytan olursa olsun yanına geldiğinde pabuçlarını saklayacağı biri elbet vardır!" Selçuk'un sözleri ile herkes anlam veremeyerek ona bakarken o sözlerine devam etti. "Sen ablana Ayaz'ın,Emir'e hediye olsun diye balayı ayarladığını söyleyerek ona ihanete uğramışlığın hissini tattırdın. Eee bu durumda ablan Ayaz'ın bu yaptığını sineye çeker mi?"

Kayra başını olumsuz anlamda sallarken Ayaz'ın homurdanması ile sinsice sırıttı.

"Lan biz hiç bir işe neden karışmadık sanıyorsunuz oğlum!? Analarınızdan kırktuk diye mi!?" Ali'nin sert sözleri ile gençler bakışlarını kaçırırken o devam etti. "Bu gece bir aksilik çıkmasın diye her şeyden elimizi eteğimizi çekmik! Eğer her şeyi Emir'in hallettiğini görürlerse biraz olsun insafa gelirlerde akıllarında bir plan varsa uygulamaya koymazlar diye geri plana geçtik. Yoksa biz bilmiyor muyduk balayı ayarlamayı,evini döşemeyi!"

Tuğra,Ali'ye bakarak mahçupça konuştu.

"Biz de neden böyle Emir abiyi kimsesiz gibi bıraktılar diyerek bu gece için otel ayarlamıştık."

"İyi bok yediniz!"

Babasının kükreyişi ile Tuğra telaşla konuştu.

"Ama annemlerin,kızların ve Zeynep ablanın bu otel mevzusundan haberi yok baba! Vallahi billahi yok!"

Emir sıkıntılı bir nefesi ciğerlerine çekerek pişmanlıkla söylendi.

"Var kardeşim." Bakışların kendi üzerine dönmesi ile devam etti. " Yani en azından Zeynep'in hem otel den hem balayından haberi var."

"Tüüh! Allah sizi kahretmesin lan! Madem bir bok yiyorsunuz ağzınızda bakla bari ıslsnsın eşşek herifler!"

Yunus'un çıkışı ile Ömer öfkeyle homurdandı.

"Ulan ilk defa kendimizin yemediği bir nane yüzünden kadınların yenilgisine uğradık be! Reva mı ulan bu bize!?"

Ömer'in sözleri ile Yusuf yüzünü buruşturarak söylendi.

"Yok abi ben bu yenilgiyi kaldıramam! Bunların yediği boku niye ben üstüme alayım!" İki elini birden kaldırarak sertçe alkış tutup kendisine şaşkınca bakan gençlere öfkeyle tısladı. "Bravoo! Eşleriniz ve sevgilileriniz sizi çok güzel tufaya geldiniz! İlk yenilginiz hayırlı olsun! Ben bu yenilgiyi kabul etmiyorum çünkü bu defa hiç bir katkı payım yok!"

Orta yaşlı adamların çıkışı ile Tolga ve Selçuk gülmemek için kendilerine güçlükle hakim olurken Kenan girdi bu defa araya.

"Sen kabul etmiyorsan ben hiç etmiyorum kardeşim! Madem elimizi hiç bulaştırmamışız bu işe,şimdiden sonra da bulaşmaya niyetim yok! Rüya'nın gazabını suçsuz yere çekemem! Nasıl buluyorsanız bulun Zeynep ve Sahra'yı!"

Kenan'ın sözlerinden sonra diğerleri de onu onaylayarak ortamı terk ederken Kenan gençlere dönerek sertçe fısıldadı.

"Beni de arada durumlardan haberdar etmeyi unutmayın! Merakta bırakmayın çenenizi kırar ameliyatla tekrar yaparım!"

Sözlerini bitiren adam hızlı adımlarla arkadaşlarına ulaşırken Kayra yüzünü buruşturarak fısıldadı.

"Bazen cidden korkuyorum. Kenan amca 90 yaşına da gelse bu meraklı yönü onun yakasını hiç bırakmayacak diye."

Kayra'nın sözlerinden sonra diğerleri kıkırdarken Emir bakışlarını Selçuk'a çevirdi ve sabırsızca konuştu.

"Şeytanla şeytan mı olursun,tüyü mü olursun,pabuçlarını mı giyersin bilmem ama bir an önce Sahra'yı bulacaksın! Sahra'yı bulacaksın ki ben de karımı bula bileyim!" Selçuk'un cevap vermek için ağzını açması ile Emir sertçe devam etti. " Bu bir emirdir asker! Ve hiç bir mazeret kabul etmiyorum ona göre!" Sözlerini bitirerek yakasındaki papyonu sertçe çıkartıp bir kenara fırlatarak tekrar öfkeyle olduğu yerde dolanmaya başladı.

"Emredersin komutanım!" Bakışlarını dolanıp duran Emir'in üzerinden çekerek Harun ve Gökhan'a çevirerek başıyla işaret verdi. Kayra ve Tuğra'ya da aynı işareti vererek bir eliyle Tolga'nın bir eliyle Ayaz'ın kolundan sertçe kavrayarak paşinden sürüklercesine çekiştirdi.

Diğerleri bakışlarını burnundan soluyan Emir'in üzerinden çekerek Selçuk'un peşinden gitmeye niyetlensede onun sözleri ile duraksadılar.

"Siz bu işe hiç karışmayın kardeşim. Eşleriniz ve sevgilileriniz bu işte parmağınız olduğunu öğrenirse belliki daha çok iş alacaksınız başınıza."

Selçuk'un sözleri ile kısa bir an düşünerek ona hak veren grup geri dönerken Mehmet bir adım daha ilerleyerek bir köşeye toplsnan adamların yanına ilişti.

Bakışlarını karşısındaki adamlatın üzerinde gezdiren Selçuk ne yapa bileceklerini düşünürken bakışlarının uzun süre takılı kaldığı iki kişiye yoğunlaştı. İşaret parmağını kaldırarak Tolga ve Ayaz'ı işaret ederek sıktığı dişlerinin arasından konuştu.

"Tolga ve Ayaz!" İkilinin kendisine ne oldu dercesine bakışıları ile Selçuk bakışlarını Tolga'nın üzerine sabitledi. Bu günkü o rezaletin sebebini geçte olsa öğrenmişti ve Allah'ın işi ya Tolga bey beğenmediği o kızdan bayağı etkilenmişti. Böyle işlere karışmaktan hoşlanmasada bu ailenin arasına girdiği andan beri hoşlanmadığı ne kadar şey varsa yapar olmuştu. Sahra ile birlikte olacaksa bu yapacağı şey de belliki son olmayacaktı. Derin bir nefes alarak sözlerine devam etti.

" Tolga sen bu gün benim başıma öyle bir çorap ördünki onun bedeli olarak kızları bulmakta bana yardım edeceksin!" Tolga bakışlarını mahçup bir şekilde kaçırsada, Sahra ve Zeynep'ten zamanı gelince isteyeceği yardımı,bu adama yapacağı yardım yüzünden kabul etmeyeceklerini düşünerek anında itiraz etti.

"Olmaz! Ben bütün kadınların öfkesini bir mıknatıs gibi üzerime çekemem! Emir'e yaptığım iylikler benim nazarımda fazla bile! Unut beni kardeşim!"

Adamın itirazı ile Selçuk tek kaşını tehtitkar bir şekilde kaldırarak sıktığı dişlerinin aradından tısladı.

"Eğer istediğimi yapmazsan,senin yüzünden kaybettiğim şeye karşılık senin de kaybetmeni sağlarım!" İşaret parmağı ile Harun'u göstererek sözlerine devam etti. "Senden hoşlanmayan Eren'in,Harun'la nasıl anlaştığını görmüşsündür bu gece! Harun'un da evlenme niyetinde olduğunu iyi bir aile kızı aradığınıda duymuşsundur sanırım! Yemin ederim hayatımda yapmadığım bir şey yapar gider Afra ile Hatun'un arasını yapar üzerine de çiçek ,çikolata alır gider isterim kızı!"

Tolga,Selçuk'un ciddiyetini tartarcasına kısa bir an onu süzdükten sonra zayıf bir şekilde fısıldadı.

"Yapamazsın!"

"Yapmak için bir çok sebebim var! Bu günkü o saçma şarkının yarattığı afette en büyük sebebim!"

Selçuk'un yaptığı nokta atışı ile suratını asarak çaresizce homurdandı.

"Ne yapacağım?"

Selçuk kazandığı küçük zaferle bakışlarını Ayaz'a çevirerek sözlerine devam etti.

"Ayaz söyleyecek ne yapacağını."Ayaz'ın,Sahra ile evlene bilme ihtimali aklına geldikçe boğazına yapışası gelsede kendisine hakim olmaya çalışıyordu.

Ayaz ise Selçuk'un sert tavırlarına karşılık aynı sertlikle tepki verdi. Karşısındaki taş kafa onu öyle kolay lokma zannediyorsa yanılıyordu.

"Ne söyleyecek mişim ben!? Ayrıca benimle öyle emrin altındaki askere emreder gibi konuşma!"

Ayaz'ın verdiği karşılıkla Selçuk öfkeyle dişlerini sıkarak kendi kendine homurdandı.

"Allahım sen bunu benim elime hırsımı alacağım kısa bir an bırak,buna dalacağım an bana sabrımı unuttur,ben ağzının burnunun yerini bir değiştireyim sana söz üç gün oruç tutacağım!"

Kayra ve Tuğra işittikleri dua ile kıkırdarken Gökhan onları uyarırcasına dürtünce Selçuk'un gerilen halinden sinirlendiğini anlayarak susarken Selçuk sakin olmaya çalışarak karşılık verdi.

"Balayı için hangi şehri ve ya hangi ülkeyi seçtiysen açık adres olarak söylemeni rica edecektim Ayaz bey! Eğer sözlerimi tamamlamama izin verseydiniz tabi!"

Selçuk'un istediği şeye anlam veremezlerken Tolga onun yapmaya çalıltığı şeyin farkına vararak sesizce bekledi. Kendisinin bile bu sorulardan sonra aklına gelen şey Selçuk'un aklına daha önceden geldiyse Sahra'yı tanımış olduğuna kanaat getirerek sinsice sırıttı. Bir an önce Amerika'da ki işini ülkesine taşısa iyi olacaktı. Hem Afra'nın ülkeye dönmüş olması,hem de buradaki eğlence ve aksiyonun hiç bitmemesi onun böyle bir tercih yapması için iyi birer sebepti. Selçuk'un ne kadar inkar etse de Sahra'ya karşı olan hislerinin farkında olarak,Ayaz'ın ise ona kök söktüreceğinin bilincinde olarak sessizce ikili arasındaki soğuk savaşı izlemeye başladı.

"Niye böyle bir şeye ihtiyaç duydun ki Selçuk ağabey? Ne işimize yarayacak bu bilgiler?"

Tuğra'nın sorusu ile Ayaz alayla sırıtarak cevap verdi.

"Niye olacak Tuğracığım galiba Selçuk ağabeyin de heves etti ablanla bana bir balayı süprizi yapacak."

Ayaz'ın sözleri ile Selçuk öfkeyle üzerine doğru atıldı.

"Senin ağzını burnunu kırarım ben lan!" Kendisini tutan Gökhan ve Harun'u silkerek yumruğunu savururken Ayaz'ın alaylı sırıtışı ile sinirle tısladı. " Gevşek gevşek konuşup benim asabımı bozma! Konuştuğun laflara da dikkat et! Susuyorsam Sahra'ya olan saygımdan susuyorum!" Kendini tutan arkadaşlarına dönerek öfkeyle tısladı. "Bırakın lan sizde!" Serbest kalınca işaret parmağını kaldırarak uyarırcasına salladı. "Ağzını burnunu dağıtmıyorsam da yine Sahra'nın sana verdiği değerden dolayı sabrediyorum!"

Ayaz karşısındaki adamın damarına basmanın hazzı ile elini cebine atarak sigara paketini çıkarıp içinden bir dal çıkarırken Mehmet,Selçuk'a yanaşarak elini omzuna koyarak hafifçe sıktı.

"Sakin ol kardeşim." Selçuk'un öfkeli bakışları kendisininkini bulunca sözlerine devam etti. "Biz içimizdeki yangını nasip deyip susturalım,çünkü Allah nasip etmeyeceği şeyi hayal ettirmez!" Mehmet'in uyarısı ile ellerini sertçe yüzünde gezdirerek başını olumlu anlamda sallarken onun Ayaz'a dönerek konuşmasını, içinde sürekli büyümeye devam eden sıkıntıyla dinledi.

"Ateşin gölgesi yoktur Ayaz! Bu yüzden insanın içindeki yangını dışarıdan bakan göremez! Bazı yaralar varki senin iyi niyetinle sürmeye çalıştığın merhem bile zehir olup daha da büyütür yarayı." Ayaz elini göğsüne koyarak içtiği sigaranın dumanını bırakıp göz kırptı Mehmet'e.

"Eyvallah kardeşim. Mesaj alınmıştır sıkma sen canını!"

Onun bu hareketi ile Mehmet yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamazken Selçuk Kayra ve Tuğra'ya dönerek tekrar konuşmaya başladı.

"Sizde bu gece için hangi oteldrn oda ayırttıysanız Tolga'ya bildirin." Onların başını olumlu anlamda sallaması ile Selçuk bakışlarını Gökhan ve Harun'a çevirdi. Tolga'nın bize ileteceği bilgilere göre sizde benimle birlikte hareket edeceksiniz. Bu gece gün doğmadan bulacağız o iki kaçağı."

"Komutanım. Telefon sinyallerini takibe alsak daha kolay olmaz mı?"

Gökhan'ın sorduğu soru ile bakışlarını ona çevirerek cevap verdi.

"Merak etme gerek kalmayacak sinyale koçum." Bakışlarını Ayaz'a çevirerek sözlerine kesin bir dille devam etti. " Sahra eğer birinden intikam almayı kafasına koyduysa onu kendi silahı ile vurur!" Biraz geçte olsa anlamıştı. Onu istemediğini dile getirdiği her an Sahra onu uyarmıştı ama o bir gün kendi silahı ile vurulup,istenmediğinin yüzüne tokat misali çarpılacağını aklının ucundan bile geçirmemişti. Nefesini sıkıntıyla burakıp sözlerine devam etti.

"Zeynep,Emir'e hala kırgın ve onunda biraz canı yansın,hislerini anlasın istiyor. Ama etrafındaki insanlar Emir'e yardımcı oldukça Zeynep'in imkanlarınıda kısıtlıyorlar. O da iyi bir intikam yöntemi olduğunu düşünerek,bencede iyi bir intikam yöntemi,Sahra ile kendi düğününden kaçtı.Bu gece ve sonrası için belliki Emir'e kan kusturacaktı ama siz Emir'i düşünerek bazı ayarlamalar yaptığınız için ve Zeynep bu planları öğrendiği için onun tarafında olduğunuzu düşünerek ve ondan uzaklaşarak Emir'e işkence etmeye bu geceden başlamaya karar vermiş olmalı."

Selçuk'un sözlerini düşenen grup onun haklı olabileceğine kanaat getirirken Selçuk sözlerine devam etti.

"Anneleriniz ve kızlar elbetteki Zeynep'in yanında olacak bu durumda. Çünkü baştan uyarılarını yapmış hepsi. Arkalarından iş çevirilince haliyle bir araya gelip bu planı yapıp Zeynep'e destek olmalarıda kaçınılmaz son olmuş. Altın vuruşu da Sahra ile yapmışlarki onunla anladığım kadarı ile bu güne kadar baş eden çıkamamış aranızda."

Selçuk'un tespitleri ile Ayaz düşünceli bir şekilde başını kaşıyarak cevap verdi.

"Tamam tespitlerin doğru. Konuyu güzel özetledin de bunun bzim oteli ve balayını ayarlamamızla ne alakası var şimdi?"

Tolga,Selçuk'un anlatmak istediği şeyi bir türlü anlamayan adamlara bakarak bezgince konuştu.

"Ne alakası olacak kardeşim. Siz arkadan iş çevirir, bizi aptal yerine koyarsanız,ben sizi öyle bir çarparımki çarkıfelek misali döner durursunuz demek istiyor. Kısacası sizi,sizin silahınızla vuruyorlar! Kaçak bir gelini ayırttığınız balayı otellerinde aramak kimin aklına gelirki sonuçta. Siz onları her taşın altında ararken onlar hem eğlenecek,hem size attıkları altın golün keyfini sürecek olabilirler demek istiyor Selçuk." Bakışlarını Selçuk'a çevirerek sözlerini onaylatmak istercesine sordu.

"Yanlış mı anlamışım kardeşim?"

Selçuk başını olumlu anlamda sallayarak cevap verdi.

"Doğru anlamışsın. Sahra gibi düşünüp onun cin fikirlerini göz önünde bulundurarak yola çıkarsak ilk bakmamız gereken yerler belli." Selçuk'un tespiti ile Tuğra elini başına götürüp düşünceli bir şekilde kaşıyarak fısıldadı.

"Vay arkadaş! Kırk yıl düşünsem böyle bir plan aklıma gelmezdi. Ben olsam, niyetim intikam almak olsa ve kaçıyorsam fırsat bu fırsat diyerek en çok görmek istediğim yere giderdim."

Tuğra'nın sözleri ile Harun küçük bir kahkaha atarak konuştu.

"Çünkü biz erkeğiz! Düz mantık ilerleriz! Trafik lambasında kırmızı ışık yandığında o kısacık anda, makyaj tazelemeyi fırsat bilen varlıklardan bahsediyoruz kardeşim. Kadınlar çok tehlikeliler çok!"

Harun'un tespiti ile hepsi onun sözlerini oanylarcasına fısıldaşırken Selçuk düşünceli bir şekilde Kayra'ya çevirdi bakışlarını.

"Ablanın ne yapacağı belli olmaz. Biz onun gibi düşünmeye çalılıyoruz ama o sağ gösterip solda vurabilir. O yüzden Tuğra ve sende gidebilecekleri diğer yerleri düşünün ki elimiz boş çıkmayalım Emir'in karşısına." Kayra başını olumlu anlamda sallarken Selçuk tekrar konuştu. "Resmen Çin işkencesi yapıyorlar adama. Yazık günahtır yahu! Tam kavuştum derken başka bir engel çıkıyor karşısına. Allah sabır versin komutanıma. İşi çok zor doğrusu."

Selçuk'un sözleri ile Ayaz sinsice gülümseyerek dişlerinin arasından fısıldadı.

"Senin işin kadar kimsenin ki zor değil Selçuk bey! Er ya da geç sen de anlayacaksın bunu." Yanında kendisine şüpheyle bakan Gökhan'la bakışları kesişince gülümseyerek bu defa yüksek sesle konuştu.

"Ben gidip balayı için ayırttığım oteldeki arkadaşımla görüşeyim. Kızlar oraya giderse haber etsin bana." Bir iki adım atmıştıki aklına gelen şeyle geri dönerek kıstığı bakışlarını Selçuk'a çevirerek konuştu.

"Lan zeki çocuk! Ortalığı boş yere yaygaraya verip bizi telaşlandırdın yok yere!" Elini kaldırarak öfkeyle çıkıştı. " Lan kızlar bizim hangi otelleri ayırttığımızı nereden bilipte gidecek dingil!" Ayaz'ın çıkışı ile ona hak verircesine bütün bakışlar bu muydu yani dercesine Selçuk'a dönerken Ayaz sözlerine devam etti. "Oteli bırak hangi şehirde hangi ülkede olduğunu bile bilmiyorlar sen gelmiş burada dedektifçilik oynuyorsun!"

Selçuk'un gözleri etrafındaki adamların üzerinde bir bir gezerken Mehmet onun durumuna gülmemek için dudaklarını dişliyordu. Yanındaki adamın kendisini güçlükle tuttuğunu fark eden Selçuk sabır dilenircesine başını sağa sola sallayarak homurdandı.

"Allahım sen bana sabır ver yarabbim!" Bu defa Selçuk elini hesap sorarcasına kaldırarak sinirle çıkıştı. "Kimsenin bilmediğin den emin misin!? Ulan sizin gizli saklı işiniz mi oluyor beyinsiz!? Daha bir iki saat öncesinde ayarladığın yerin açık adresini verip,Afra denilen kıza öve öve bitiremiyordun ya sığır! Kız merakla seni dinlerken ballandıra ballandıra turistik yerlerine kadar ortaya döküp,ona da evlendiği zaman balayın benden diye hava atıyordun ya!"

Tolga hariç diğerleri bu defa kahkahalarını tutamazken Ayaz başını sıkıntıyla kaşıyarak şüpheyle karşısındaki adama baktı.

"Söyledim değil mi?"

Selçuk başını onaylarcasına sallarken Ayaz,kızların yapabileceklerinin korkusu ile onları bir an önce dur durmak için telaşa kapılırken geri geri giderek bir taraftan da Selçuk'a saydırıyordu.

"Kıyı da köşe de dedikoducu karılar gibi beni mi dinliyorsun lan sen!? Sapık mısın oğlum sen!? Derdin ne senin benimle de özel alanıma giriyorsun Selçuukk!"

Kendilerinden uzaklaşan adama öfkeyle bakan Selçuk,bir kaç hafta önce onun Sahra'ya vaad ettiği şeyi hatırlayınca sinirle tısladı.

"Ulan asıl senin derdin ne milletin özel günleriyle! Kızlara balayı ayarlamak gibi bir takıntın mı var şerefsiz! Bir de bana sapık diyor kendi yediği boklara bakmadan! Laflarına dikkat et seni o Sahra çöllerinde bedevi gibi gezdiririm Ayaz!"

Selçuk'un sözlerine karşılık Ayaz pişkin bir sırıtışla göz kırparak,aralarında uzayan mesafeden dolayı yüksek sesle alayla konuştu.

"Güzel balayı mekanı seçerim doğrusu! Sahra çölleride en güzel seçimim olmuş! O gece nasıl içten vaad ettiysem bana kısmet olacak demek ki Sahra çöllerinde balayı!"

Diğerleri Ayaz ve Selçuk arasında geçen diyalogdan bir şey anlamazken Selçuk öfkeyle ona doğru bir hamle yapmıştı ki tekrar Mehmet engeline takılınca bıkkınca kollunu silkip sert adımlarla gözden kayboldu.

Aradan geçen bir saatin sonunda Kerim'in sahibi olduğu otelin barında haber bekleyen Emir yanındaki adamların söylenmeleri ile yüzünü buruşturarak bardağındaki kehribar rengi sıvıyı yudumladı.

"Neymiş efendim cezalıymışım! Ulan zaten ayda en az üç sefer ceza alıyorum insafsız kadın!" Doğan elindeki bardağın içindeki sıvıyı bir seferde içerek sertçe masaya vurarak elini karşısında oturan adamlara doğru kaldırıp parmaklarını göstererek saymaya başlarken bir taraftan da sesini incelterek karısının taklitini yapıyordu. " İki bira içerim midem bulanıyor bilerek yapıyorsun ceza sana Doğan kalk git salonda yat! Yanından geçen kıza baktın gördüm Doğan yalan söyleme ceza sana çık git evden defol! Beni operasyona dahil ettirmiyorsun Doğan, böyle devam edersen ceza olsun diye seni arşive aldıracağım haberin olsun!" Eliyle Emir'i işaret ederek sözlerine devam etti. " Ulan adam evlendi evlendi! Orta da mı kalsın! Ne olmuş otel ayarladıysak!? Dünyanın sonu mu geldi!? Neymiş efendim ayarlayamazmışım gözünün önünde dolaşmayacak mışım bir kaç gün yoksa ceza olsun diye benden habersiz doğururmuş! Yok ebenin nikahı Meyra hanımmm!"

Doğan'ın öfkeyle bağırması ile Emir yüzünü buruştururken Tuğra araya girdi.

"Enişte şimdi ölmüş gitmiş rahmetli,mübarek ebemizi ne demeye karıştırıyorsun? Ayrıca neden şikayet ediyorsun ablam hamile sonuçta idare et azıcık. Hormonların suçu hepsi yazık kıza ya!"

Kayra elindeki bardağı kaldırarak Tuğra'yı işaret ederek homurdandı.

"Enişte bak Tuğra haklı! Ebemiz kırmızı çizgimiz orada duracaksın! Ayrıca ablam." Bir kaç saniyr ne söyleyeceğini bulmak için düşündü ve ablasının son zamanlardaki hali aklına gelince yüzünü buruşturarak başını onaylarcasına sallayıp sözlerine devam etti. "Sitem etmekte haklısın ablam gerçekten son zamanlarda fazla abartıyor! Boğucuu bir hal aldı!"

"Boğucu falan değil benim karım kayınço! Hamile sadece! Cezada verse seviyorum ben karımı!"

Kayra biraz önce şikayet eden adamın bir anda değişen tavrıyla gözlerini devirirken Kerim araya girdi.

"Aynı tepkiye bende maruz kaldım kardeşim sıkma canını. Çıkaracağı yeni kitabında, ezilen, sömürülen, kullanılan kadınlara yer verip bana ithaf edecekmiş!"

Kerim'in sözleri ile hepsi ona anlam veremeyerek bakarken Tuğra sorgularcasına konuştu.

"Ne var bunda sinirlenip alınacak? Ne güzel sana ithaf edecekmiş işte Arya ablam. Gurur duymalısın bence Kerim abi." Sözlerini bitiren Tuğra bardağından bir yudum alırken diğerleride Kerim'in tavrına anlam verememişti.

"Şöyle ki bay çok bilmiş Tuğra bey; Karısını her fırsatta kandıran kullanan adam olarak notu ile bana ceza olsun diye ithaf edecek miş!" Başını sinirle sallayarak homurdandı." Anlata bildim mi!?"

Tuğra'nın dudakları o şeklini alırken Emir aklındaki karısını bir kenara bırakıp kıstığı bakışlarını Tuğra'ya çevirerek bir tespite varmışcasına konuştu.

"Bizim bunu evleneneler kafilesine dahil etmemiz gerekiyor! Yoksa bu puşt halden anlamaz!" Elindeki bardakla masadakileri işaret ederek sözlerine devam etti. " Hepinize emrediyorum bir an önce kız bulunacak bu dingile!"

Selçuk çakır keyif olan adamların muhabbeti ile yüzünü buruşturarak bardağındaki sodadan bir yudum alıp homurdandı.

"Şimdi de kendini İmparator Sezar sanıyor adam! Hayır hadi biz alıştık artıkbu emir vermelere de,bu adamlar ne alaka yani!? İçtikçe sapıtıyorlar!" Başını öfkeyle sağa sola sallarken Tuğra'nın dehşetle açılan gözlerini görünce siniri yerini bir anda gülme isteğine bırakmıştı.

Ayaz elinde telefonla konuşarak yanlarına gelirken yüzündeki sırıtışla biraz önce kalktığı sandalyeyi tekrar çekerek oturdu.

"Sen var ya sen,sen anasını boyayıp babasına yeniden satanlardansın! İdolümsün benim idolüm! Kız seninle bir ekip kursak var ya dünyayı yerinden oynatırız dünyayı!"

......

"Olur mu öyle şey aşk olsun! Ben seni ele verir miyim hiç? Tamam bu gece rahatça takılsınlar eğlensinler."

.....

"Merak etme sen. Ben yarın akşama doğru yollarım ki kendi buldu zannetsin sevinsin garibim."

.....

"Görüşürüz Kraliçem."

Telefonu kapatıp cebine koyarken kendisini ilgiyle izleyen adamların bakışlarına karşı başını ne var dercesine iki yana salladı.

"Ulan piç! Benim derdim ne senin derdin ne!?Ben sizin yüzünüzden kaçan karımı bulmaya çalışıyorum,senin aklın fikrin oynaşta! Kraliçem miş! Başlarım senin Kraliçe ne de Prensesine de!"

Emir'in sözleri ile Ayaz küçük bir kahkaha atarak cevap verdi.

"Ne oynaşı lan!? Senin kaçak gelini buldum hayvan!" Ayaz'ın sözleri ile Emir'in gözleri heyecanla parlarken aceleyle konuştu.

"Neredeymiş?" Oturduğu sandalyeden hızla kalkarak sözlerine devam etti. " Gidip alayım hemen!"

Diğerlerinden Emir'in heyecanlı hali ve telaşlı hareketleri ile kıkırtılar yükselirken Ayaz,Emir'in kolundan tutarak çekiştirip tekrar sandalyesine oturttu.

"Dur lan dur!" Emir kendisini çekiştiren adama anlam veremeyerek bakarken o sözlerine devam etti. " Güvenli yerdeler. Arayan Yasemin ablaydı.Sahra,Zeynep'i Mehmet amcanın köydeki evine götürmüş."

Uzağa gitmediklerini öğrenen Emir rahat bir nefes alırken Selçuk onun kadar rahat değildi. Tanıdığı kadarı ile Sahra bu iki adımlık yere gitmek için yaygara kopartmazdı. Tabi Zeynep kendisine engel olmadığı sürece. Ayrıca o Yasemin denen kadının önce ortamı kızıştırıp sonra da durduk yere iş birliği yapması da farklı bir şüphe kaynağıydı.

"Eee tamam da niye gidip alamıyorum ben karımı kardeşim!? Sebep ne!?"

"Kardeşim sen şimdi gidip Zeynep'i almaya kalksan,birincisi Yasemin abla açığa çıkar. İkincisi beklemeni istiyor belliki.

"Tamam işte. Üç saattir bekliyorum ya oğlum!"

Emir'in cevabı ile Ayaz bıkkınca gözlerini devirdi.

"Allah aşkına Emir sence Zeynep bu üç saatlik bekleyişi kabul edermi senin anandan emdiğin sütü burnundan getirmeden!?Bari yarına kadar bekle de bi inandırıcılığı olsun be kardeşim. Hem şimdi gitsen bile kızlar Zeynep'i sana vermez."

Ayaz'ın sözleri ile Emir ona şüpheyle bakarak fısıldadı.

"Lan ne kızları!? Kızlar kim!? Kim oğlum bunlar!? Benim en özel gecemi baltalayan, Sahra cadısının dışında daha kimler var lan!?"

Emir'in bezginlik ve öfke karışımı bir sesle sorduğu soruya karşılık Ayaz yüzüne yayılan alaylı gülümseme ile cevap verdi.

"Arya,Meyra,Sare, Hayal,Güney,Derya,Asya ,Afra." Kısa bir an düşündü ve aklına gelen isimle tekrar konuştu. "Ha bir de İkra diye bir kız varmış. Tehlike arz edermi bilmem."

"İkra mı!?" Selçuk'un sert ses tonu ile bakışlar o yöne dönerken Ayaz olumlu anlamda başını salladı.

"Evet İkra dedi Yasemin abla. Çok güzel,hanımhanımcık bir kız mış.Yasemin abla boş kadın değil. İnsanı gözünden tanır. Başım bağlanmak üzere olmasa kaçırmazdım ben o kız da yolum belli işte.Bence sen şansını dene bi Selçuk kardeş. Evde kalacaksın yoksa!"

Ayaz'ın,Yasemin'e yağdırdığı övgülerle Harun,Gökhan'ı duydun mu dercesine dürterken Selçuk öfkeyle oturduğu sandalyeden fırlayarak Ayaz'ın yakasına yapışıp kükredi.

"Kardeşim lan o benim kardeşim! Öldürürüm seni şerefsiz! Çevremdeki kadınlara yavşayıp durma benim damarıma basıyorsun yeminle vururum seni!" Ayaz yakasını tutan elleri sertçe ittirerek sahte bir öfkeyle tısladı.

"Ne bileyim lan ben senin kardeşin olduğunu!? Hem ne işim olur benim senin çevrendeki kadınlarla. Yolumu çizdim ben oğlum başım bağlanmak üzere. Ayrıca evlilik yoluna girmemiş olsaydım ve kardeşinde anlatıldığı gibiydise şansımı denerdim! Benim gizli kapaklı işim olmaz! Ne yaparsam açıktan yaparım!"

"Ulan bak hala ne diyor!"

"Selçuk! Ayaz! Yeter lan!" Emir'in kükreyişi ile ikilinin bakışları ona dönünce sözlerine devam etti. " Yardım edecek misiniz bir birinizi mi yiyeceksiniz!? Ben karımı neden geri getiremiyor muşum izin verirseniz öğreneyim artık!"

Masada ki herkes ortamdaki gerginliğin unutulması için Emir'in sözlerini onaylarken Selçuk ve Ayaz da bir birine ters bakışlar atarak kalktıkları sandalyelere tekrar oturdular.

"Kardeşim bu gece kendi hallerinde eğleneceklermiş. Bekarlığa veda mı dersin,kına gecesi mi dersin yoksa pijama partisi mi dersin ne dersen de." Emir'in kaşları hızla çatılırken Ayaz sözlerine devam etti. "Bu gün eğlensin stresini atsın yarın gider alırsın. Yani senin yaptığın hataya karşı ufak bi ceza kesme yöntemi belliki. Bırak bu geceyi gönlünce geçirsin de içi soğusun biraz. Onada yazık lan. Kaç gündür sinir stres helak oldu kız."

Kerim, elini Emir'in omzuna koyarak hafifçe sıkıp alayla söylendi.

"Anlaşılan bu gece bizimle idare edeceksin taze damat. Zeynep'i almaya gitsen de eline bir şey geçmez. Bizimkileri öldürsen bı geceyi iptal etmezler."

Kerim'in sözlerini onaylarcasına Doğan girdi araya.

"Tevekkeli değilmiş bize ceza kesmeleri. Bizi evden atıp Zeynep'in yanında olmak mış niyetleri."

Max,Doğan'ın omzuna kolunu dolayarak bakışlarını Emir'e çevirerek alayla konuştu.

"Bacanakları mı evden atan avratlar sen oraya gitsen neler etmezler Emir. Vallahi düşman mevzisini bombalar gibi bombalarlar seni!"

"Avratlar!?" Kaan'ın yüzünü buruşturarak söylediği kelime ile Max mahçupça tekrar konuştu.

"Ben yanliş bir şey söyledi yine? Ama Azra anne söyledi Emine nine dermişki Avrada inanma akar suya güvenme. Ben de bunu duyunca araştırdı Avrat ne diye."

Mehnet,Max'in masumca açıklaması ile kıkırdayarak konuştu.

"Sen araştırma kardeşim. Mümkünse araştırma."

Max şaşkınca arkadaşına bakarak konuştu.

"Niye ki? Avrat kötü bir şey mi?"

Max'in sorusu ile Selçuk onun omzuna kolunu dolayarak kendisine dopru çekip hafifçe omzunu sıktı.

"Şöyle açıklayım kardeşim bazı milletlerin kadınlara ithafen kullandığı sözler vardır. İtalyan ca Manita; Besleme kadın,metres demek. İngilizce de Flört; Oynaş,oynaşılan kişi demek. Bunun gibi bir örnek verirsek Arapça da da Avrat ; kusurlu demek."

Selçuk'un sözleri ile Max düşünceli bir şekilde başını kaşıyarak sordu peki siz ne diyor,nasıl ithaf ediyor kadını yükseltmek için?"

"Bizde Hatun; En değerli hazine demek."

Max'sin yüzüne yayılan gülümseme ile Selçuk'ta gülerken, Max başını sallayarak bakışlarını tekrar Emir'e çeviridi.

"O zaman bizim hatunlar seni mahfeder kardeşim. Bence bu gece uzak dur mayınli bölgeye girme."

Arkadaşlarının sözleri ve uyarıları ile Emir ellerini sertçe yüzünde gezdirerek homurdandı.

"Bezdim! Yeminle şu canımdan bezdim! Düğün gecesi kapıya konulan damat olarak tarihe geçeceğim! Zaten hiç bir şey istediğim gibi olmadı! Gerdek gecemi baltalayacak kadar ne yaptım ulan ben bu kızlara ya!?"

Kaan Emir'in söylenmeleri ile ona doğru eğilerek önemli bir noktaya parmak basarcasına konuştu.

"Emir abi sen kızlara değil Zeynep ablama yaptın bir hata. Eee bizimkileri biliyorsun abi birinin damarına basarsan öbürleri de ona çanak tutar. Yani senin kızlara bir şey yapman gerekmiyor. Bunların göbeği bir kesilmişcesine toplu hareket ediyorlar." Yakasını tutarak silkti. "Düşman başına, intikamları da bir acayip! Genç ve karısına aşık,hasret bir adamı gerdek gecesinden mahrum bırakacak kadar da acımasız yetiştirilmişler analarımız tarafından! Hayır neyle beslediniz? Gece gündüz çiğ etle mi beslediniz bu kızları da bu adamı en özel gününde kanı,canı çekilmiş bir hale soktular anlamıyorum ki!" Kaan'ın sözleri ile ortamda kıkırtılar ve fısıldaşmalar oluşurken Kaan ,Emir'in sitemini hatırlayarak bakışlarını kısıp tekrar konuştu.

"Ayrıca istediğim hiç bir şey olmadı derken ne yi kast ettin abi?"

Kaan'ın sorusu ile bakışlar Emir'e dönerken Selçuk yerinde huzursuzca kıpırdandı.

"Ne bileyim oğlum lan. Düğünün o tatlı telaşını yaşayamadım. Ev bark kuaramadım gönlümce. Hayalimdeki düğün olmadı. Kına desen yapamadık.Gerdek an itibarı ile yattı. Balayı desen muamma. Ulan bir bekarlığa veda partim bile olmadı be! Ben bu gidişle çocuğum bile olsa sonradan öğrenirim bak buraya yazıyorum!"

Emir'in haklı sitemi ile arkadaşları ona üzgünce bakarken Mehmet önündeki kuru yemiş tabağına uzanarak Emir'e baktı.

"Üzüldüğün şeye bak lan. Zeynep'i sonunda aldın oğlum. Tatlı telaş lar yine olur. O kadar istiyorsan evi barkı zaten döşeyeceksin kaçarın yok yani. Düğünü de idare ediver artık kardeşim her şeye de takılmaz ki.Gerdek miş,balayıy mış onlarda zamanı gelince olur sıkıntı çıkartmanın alemi ne?" Emir'in kendisine ters ters baktığını görünce yüzüne alaylı bir gülümseme yerleştirerek sözlerine devam etti. " İstediğin kına olsun,bekarlığa veda partisi olsun yaparız lan. Bak herkes senin narına kapı dışarı edildi bu gün sen iste biz yapalım kardeşim!" Emir'in gözlerini devirmesi ile küçük bir kahkaha atarak bakışlarını Ayaz'a çevirdi.

"Katdeşim ara şu Eren piçini rota değişti komutanıma bekarlığa veda partisi yapıyoruz. Emir'ime yakışor bir mekan ayarlayıp bize konum atsınlar. Bu iti gerdeğe koyup eğlenmek yokmuş kısmette. Onunla eğleneceğiz anlaşılan." Ayaz,Mehmet'in sözleri onu onaylarcasına başını sallayarak telefonunu çıkarıp bir kaç tuşa basarken Mehmet tekrar konuştu. " Hee gelirken kına almayı da unutmasınlar. Emir bey pek bi hevesli yakalım bari bir yerlerine de kursağında kalmasın!"

Masada yükselen kahkahaların ardından Emir,Mehmet'e ağır bir küfür savururken yarım saat sonra gelen konumla gecenin seyri değişirken ilerleyen saatlerde eğlenceninde rotası şaşmıştı.

Zeynep bir gözü televizyonda izledikleri filmde,diğer gözü saatte asık bir yüzle homurdandı.

"Kaç saat geçti adamın umrunda bile değilim ya! Arayıp bulmak yerine ne haltlar yiyor kim bilir."

Meyra önündeki mısır kasesinden bir mısır alarak film deki bakışlarını Zeynep'e çevirdi.

"Aman ne halt yiyecek be! Bir saat önce Doğan mesaj attı hep birlikte oturuyorlarmış. Senin bu gece bizimle takılmak,syres atmak eğlenmek istediğine ikna etmişler zavallıyı. Oturmuşlar Kerim'in otelin barında bir kaç kadeh içiyorlarmış işte. Zaten başka ne halt yapa bilirler ki?"

Sahra elindeki cipsle filmi işaret ederek kıkırdadı.

"Filme odaklan üçüz. Belki fikrin değişir. Bir kaç erkek bir araya gelince neler oluyor bak gör. Bir de sen bizim sığır topluluğunu düşün. O toz konduramadığın sevgili enişteciğim de bu adamlar gibi Tayland da almasın soluğu sonra. Vallahi hayat erkeklere güzel. Adamlar bir gecede neler gördü neler yaşadı be. Erkeklere imrenmemek elde değil."

Sahra'nın sözleri ile Meyra'nın bakışları hızla filme dönerken Zeynep'te şüpheyle kıpırdandı yerinde.

"Abim yapmaz böyle şeyler. Harama bakmaz. Öyle bir ortam olsa zaten anında terk eder orayı. Sizinkilere de sahip çıkar sizinkilere telaş etmeyin boşuna."

Sahra'nın sözlerine ile Sare burun kıvırarak homurdandı.

"Ağzından zaten hayırlı bir şey çıkmaz! Örnek verdiğin şeye bak! Adamlar Tayland kızlarını görünce kendilerinden geçti resmen. Max böyle haltlar yesin, bende onu mumyalayıp antik Mısır lahitlerine gömmezsem bana da Sare demesinler." Kendine güvendiğini belli edercesine saçlarını omzundan attırarak iç çekip fısılsıldadı. "Ama yapmaz. Yapamaz! Ben bilirim malımı. Adam kör kütük aşık bana. Çok koştu peşimden cesaret edemezki."

Arya elindeki mısırı ağzına götürürken Sahra'nın kendinden emin haline yüzünü buruşturarak memnuniyetsizce fısıldadı.

"Salak!" Sare ye ters ters bakarken,Afra'nın telefonuna gelen mesajla bakışlar tekrar filme döndü. Afra gelen mesajla ekrana dokunarak Ayaz'dan gelen videoyu oynattı. Gördüğü görüntülerle kahkahalara boğulurken kendisine şaşkınca bakan kızlarla kahkahasını güçlükle zapt edip bakışlarını İkra'ya çevirdi.

"Şu uzun boylu, yapılı mı desem, kas yığını mı desem, striptiz yapan kızlara arkası dönük saçlarını çekiştirek yürüyen karizma mı senin ağabeyin İkra'cığım. Eğer oysa ortamı terk ettiği falan yok bilgin olsun."

İkra anlam veremeyerek çaprazındaki kıza bakarken,Sahra'da,Afra'nın sözleri ile filmi durdurarak hızla ona çevirdi bakışlarını. Afra ise bu defa Sare'ye döndü.

"Senin ki de şu masasındaki dansçı kızla bayağı koyu bir sohbette olan yakışıklı mı Sareciğim?" Bakışlarını tekrar telefona çevirerek dudaklarını büküp tekrar konuştu. " Bu pek bi meraklı bir şeye benziyor. Sen lahitlere falan koyma bu orada da merakını gideemek için bir hatun bulur. Sen en iyisi ayağına beton dök Kızıldenize at! Kesin çözüm!"

Afra'nın sözleri ile kızların merakı daha da artarken Zeynep kucağındaki yastığı Afra'ya fırlatarak çemkirdi.

"Emir denen kuzgun kılıklı da var mı o videoda!? Afra bak doğruyu söyle gizleme sakın benden!"

Zeynep'in çıkışı ile başını olumlu anlamda sallayarak cevap verdi.

"Sadece Emir değil aklına gele bilecek herkes orada." Kızlar bir birine şaşkınca bakarken Afra videoyu başa sardırarak telefonu kızlara doğru çevirdi.

"Boyun posun devrilsin Emiiir! Elin aşiftesinin içine düşecek neredeyse!" Elleri ile başını tutarak ağlamalı bir sesle fısıldadı. "Gerdek gecesinde aldatılan kadın konumuna düşmekte mi varmış kaderimde Allahım!"

"Abartma Zeynep! Adam sadece konuşuyor be!"

Afra'nın sözleri ile Zeynep ona hırsla dönerken bu defa Sahra'nın cıyaklaması ile bakışlar ona döndü.

"Ben ne kadar bahtsız bir kadınım rabbim! Adamın gözü harama bakmaz kaymaz dedik haram yerlerden beri geldiği yok! Müstakbel nişanlım olacak adam bile beni boynuzluyor ben ne kadar kadersizmişim yaa!"

"Yoook artık! Ne boynuzu kızım. Tamam Ayaz fırlama falanda bak bu saçlarını çekiştirip duran garibin günahını alma! Adam göz ucuyla bile bakmıyor be!"

"Susss! Suss sen Afra! O Ayaz olacak hain pislik hangi amaçla attı bu videoyu sana!?" Meyra'nın çıkışı ile Afra bu defa da ona dönerken o elleriyle kendini serinletmeye çalışarak nefes nefese devam etti. " Ay doğutturacak bu Doğan beni! Ayım günüm gelmeden doğuracağım onun yüzünden!"

Afra telaşla Meyra'ya dönerek onu sakinleştirmek adına konuşmaya başladı.

"Sakin ol Meyra! Kızım doğuracak ne var şimdi ortada? Seninki masanın en köşesine otyrmuş kendi halinde. Ne etliye karışıyor ne sütlüye! Sakin ol lütfen."

"Karışmamış halleri buysa karışmış halleri ne olacak! Kadınların etinden sütünden faydalanacak raddedeler şu hallerine bak! Ayrıca bu Ayaz kimden yana yaa!"

"Saree! Dişlerini sıkarak Sare'yi uyarırcasına tıslayan Afra bakışları ile Meyra'yı göstererek sözlerine devam etti. "Yangına körükle gitme! Ayrıca Ayaz uyarmak için atmış videoyu. Bir an önce bu ayrılığı bitirin eşleriniz elden gidecek demek istiyor!"

Afra'nın sözlerinden sonra Derya videodaki kadının kocasına sokulup Kayra'nın geri çekilmesi ike öfkeyle yerinden fırladı.

"Ula ben o mekanı bu şırfıntının başına yıkarım! O Kayra denen öküzü de oraya gömerim!" Öfkeyle kaltığı yere tekrar otururken homurdandı." Ama öfkem geçmez! Başka bir şey bulmam lazım!"

Afra bir birlerini gaza getiren kızlara şaşkınca baktı. Hangisini sakinleştireceğini bilemiyordu. Yardım dilenircesine Asya ve İkra'ya gözlerini çevirmişti ki Sahra'nın çalan telefonu ile Zeynep göz yaşları içinde odada dolanmaya başladı.

"Ben ne bahtsız bir kadınım! Hiç bir hayalim gerçek olmadı. Ne düğünüm,ne kınam! Bütün aksilikler beni buldu! Çok şey mi istedim ben o Emir hayvanından!? Bu gece bari gönlümce eğleneyim dedim onu bile çok gördü! Ben ne talihsiz..."

"Zeyneepp!" Sahra'nın uyarısı ile Zeynep'in kendince yaktığı ağıt yarım kalırken sinirle çemkirdi.

"Ne! Zeyneeep! Zeyneep!"

Sahra telefonu göstererek parmağını kaldırıp bir dakika işareti yaptı.

"Biraz müsade et konuşayım sonra beraber ağıt yakarız tatlım!"

Sahra,Zeynep'in buruşan yüzüyle dikkatini tekarar telefona vererek görüntülü aramayı cevapladı. Kısa bir hal hatır muhabbetinden sonra arkadaşını diğerlerinin de görmesi için ekranı büyüterek oturma pozisyonunu değiştirip konuşmasını bekleyen kıza cevap verdi.

"Evlendiler sonunda Gökçem. Evlendiler de hala bir ayar veremedik Emir öküzüne! Sen ne yaptın? Hani geliyordun düğüne?" Gökçe'nin ismini duyan kızların bakışları hızla Sahra'nın telefonuna dönerken Zeynep hala ortalıkta volta atıyordu.

Ekrandaki kız yüzünü buruşturarak bıkkınca bir nefesini bırakıp cevap verdi.

"Aman be Sahra benim işleri bilmiyor musun? Gecem gübndüzüm mü var? Tam düğün için patrondan izin almıştım ki acil bir iş çıktı. Kart zamparanın biri karısını aldatıyormuş. Ulan ne şerefsizler var be! Bayi toplantısı adı altında adam seks turizimi ile ülke ülke dolaşıyormuş meğer haysiyetsiz puşt! Tayland tayım şimdi. Adamın karısını aldattığını kanıtlamak için bilgi topluyorum. Düğüne o yüzden gelemedim ve en az bir hafta daha bu lanet yerdeyim!" Bakışları ortalıkta öfkeyle dolanan Zeynep'e takılınca kaşlarını çatarak tekrar konuştu.

"Zeynep'in ne işi var orada? Onun şu an gerdekte olması gerekmiyor mu? Neler oluyor orada Allah aşkına?"

Gökçe'nin sorusu ile Zeynep hızlı adımlarla Sahra'nın elindeki telefona doğru yaklaşıp inlercesine konuştu.

"Sen orada maharetlerini sergileyip milletin kocasının peşine düşeceğine,buraya gelip engin tecrübelerini bizimkilerin üzerinde sergileseydin dedektiflik alanında bir numara olurdun! Gerdek gecesinde karısını boynuzlayan adamı ve onun peşine takılan aptalları ifşalar plaket alırdın sayemde! Olan bu!Emir denen adi pislik yüzünden gerdek gecemde boynuzlanıyorum!"

"Neee! Bak sen şu Emir hırtapozuna! Cenabetten keramet umulmaz diye boşa demiyor annem!" Bakışlarını şüpheyle kısarak karşısındaki kızları süzdü. " Onlar o haltları yerken siz ne yapıyorsunuz peki orada!? Sakın bana pijama partisi yapıyoruz demeyin!"

Gökçe'nin sert çıkışı ile Güney gözlerini devirerek homurdandı.

"Aslında tam da onu yapıyorduk! Tabi o Ayaz adisi bize o görüntüleri yollayana kadar. Şimdi ise dizlerimizi döve döve yas tutuyoruz!"

"Başlarım sizin partinize de yasınıza da! Erkek milleti veren varken sevene bakmaz! Hemen bir şeyler yapıyorsunuz! O piç kururlarına dünyayı dar etnezseniz oraya geldiğim de hepinize dünyayı ben dar ederim! İster o mekanı basın! İster ateşe verin ama bir şeyler yapın anladınız mı beni!?"

Gökçe'nin gaza getiren sözleri ile Hayal oturduğu yerden fırlayarak öfkeyleli bakışlarını kızlara çevirdi.

"O mekana gideceğim ve hepsinede öyle bir ilaç enjekte edeceğim ki bir dişi gördüklerinde kabaran o arzuları bir daha hiç bir kadına karşı kabaramayacak!"

"Ohaaa! O kadar da değil be kızım! Lazım daha bize o arzular!" Hayal'in sözlerine karşı Sahra'nın tepkisi ile bütün bakışlar şaşkınca ona döndü. Her zaman en yaratıcı intikam planlarını ortaya atan kendisi değilmiş gibi karşı çıkması kızları şaşırtmıştı.

"Bence Hayal gayet mantıklı konuştu! Ver kız ne ilacı vereceksen! Harem ağasına dönsün o Emir denen uçkur düşkünü pislik!" Bakışlarını Hayal'in üzerinden çeken Zeynep, sorgularcasına Sahra'ya çevirdi. "Tabi Sahra hanımın tuzu kuru! Selçuk bey kızlardan fellik fellik kaçıyor! Bizimkiler gibi ağızlarının içine düşmek için fırsat kollamayınca o meşhur intikam planlarını rafa kaldırdı bazıları!"

Zeynep'in laf çarpması ile Sahra oturduğu yerden kalkarak sakince ona doğru yaklaşıp kolunu omzuna atarak sinsice gülümsedi.

"Rafa kaldırdığımı falan yok kuzen! Selçuk defterini kapattım ama imzamı atmadım henüz! Onun öyle bir yere gitmesi benim işime gelir! O deftere öyle afilli bi imza atacağım ki kapağını kaldırmaya bike ne Selçuk ne sizinkiler cesaret edebilecek! Ayrıca o ikili oynayan o Ayaz budalasını da öyle bir yakacağım ki ateşini söndürmek için hepinizin peşinde pervane olacak!"

Sahra'nın intikam ateşi ile parlayan gözleri kızların ürkmesine neden olurken Gökçe küçük bir kahkaha atarak konuştu.

"İşte benim kuzenim! Yüre be kızım kim tutar seni!"

Sahra,Gökçe'ye çevirdiği bakışları ile muzipçe göz kırptı.

"Kıvılcımı onlar çıkarrttı! Ateşi ben yakacağım,sen de harlayacaksın dedektif!"

Kızlar Sahra'nın sözlerine anlam veremezken Gökçe kıkırdayarak karşılık verdi.

"Planın ne Lucifer!?"

Zeynep,Sahra'nın kolunu dürterek fısıldadı.

"Hakkaten planın ne kuzen?"

Sahra bakışları ile televizyonda oynayan filmi işaret etti.

"Felekten bir gece çalacağız!" Kızların bakışları televizyondaki filme dönerken Sahra tekrar konuştu." Biz masumca pijama partisi yaparken onlar bekarlığa veda partisi yapıyorsa madem,benim de adım Sahra ise felekten bir gece çalarım, Tayland'a gider meşhur gece hayatının tadına bakar, onların tekerine çomağı sokarım!"

Kızlar filmdeki sahneleri hatırlayınca yüzlerini butuştururken Afra küçük bir kahkaha attı.

"Kızım orası kadınları ile ünlü! Siz nasıl bir intikam alacaksınız ki oraya gidip? Cinsiyet değiştirmeyi düşünmüyorsanız tabi!"

Sahra tek kaşını kaldırarak Afra'ya imayla baktı.

"Oraya gitmwmiz bile bizimkileri kudurtur merak etme sen? Kadınlarının ünlü olduğu bir ülkeye giden erkekler hakkında sadece kadınlar mı fesat düşünür zannediyorsun? Bu kadar kadın bir arada o gecelere akarsak bir erkeğin aklına ne gelir ? Görelim bakalım eşlerine sevgililerine olan güvenleri ne kadar mış!?"

"Çok fesatsın kuzen! Kim bilir akıllarından neler geçecek zavallıların!"

"Kırk yıl yağmur yağsa tesir etmez mermere,sen sen ol güvenme ne el oğluna nede ettiği tövbeye derdi rahmetli Emine ninem! Haklıymış kadın. Eee bizde hak edene hakkını verelim kuzen. Sen hazırlan biz geliyoruz. "

Gökçe'nin onayı ile telefonu kapatan kız yüzüne yayılan kıcaman bir gülümseme ile konuştu.

"Tayland'a gelmek isteyen hazırlansın kızlar. Yok ben gelmem,kocama sevgilime nasıl açıklarım diyende arkamızdan el sallasın! Zira bu cümbüşü kaçıramam ben. Eğlenmek benimde hakkım nihayetinde."

Zeynep,Sahra'nın koluna girerek sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

"Ben varım kuzen! Bir kerede biz vur patlasın çal oynasın yapalım! Hem görelim bakalım erkekleri cezbeden şu geyşaları!"

Sahra başını olumlu anlamda sallarken Meyra oturduğu yerden dikkatle kalkarak kardeşine doğru yaklaşarak üzgünce konuştu.

"Yolculuk yapmam yasak! Beni bırakıp nerelere gidiyorsunuz!?"

Meyra'nın mızıldanması ile Arya onun yanına gelerek elini karnına koyup hafifçe okşadı.

"Sen zaten gelmiyordun canım biz gidiyoruz! Sende burada ki durumlardan haberdar edersin bizi."

Meyra kendinden istrnilenle yanaklarını bıkkınlıkla şişirerek nefesini sertçe bıraktı.

"Tamam!" İşaret parmağını ksldırarak uyarırcasına salladı. "Ama uyarmadı demeyin o kocalarınız sevgilileriniz benim üzerime fazla gelirlerse canlarını yakarım!"

Meyra'nın sözlerinden sonra Asya ve İkra ona üzgünce bakarken,Asya destek olmak istercesine konuştu.

"Yalnız kalıyorum diye üzülme Meyra abla. İkra ile ben varız. Bizim intikam alacak kimsemiz yok sonuçta. Burada kalır erkeklere karşı sana destek oluruz." Kızların sözleri ile Meyra'nın yüzü gülerken Afra araya girdi.

"Vallahi ben bu cümbüşü kaçırmam! Aldığım izin bir şeye değsin bari. Eğlenemesekte Phi Phi adalarında kısa bir tatil yaparız Zeynep'ime balayı hediyesi olur."

"Bana balayı demeyin Allah aşkına! Sanki her şeyimiz tam da bir balayımız eksik kalmış gibi bir de balayı ayarlamış Ayaz denen şapşal!"

Sahra arkadaşının tekrar öfkelenmesi ile onun sırtını sıvazlayarak muzipçe konuştu.

"Üzülme sen kuzen. Sıkma canını. Baktık hiç bir şey beceremedik İsviçre ye gideriz."

"Ne işimiz var Sahra İsviçre de? Haidi misali Alp ler de koşuşturup dağ hayatı mı yaşayacağız? Bu fikrinle erkeklere ne gibi bir vurgun yapa bikeceksin ki?"

Sare'nin sorusu ile Sahra küçük bir kahkaha attı.

"İsviçre 'de ki erkek genel evinin kapısında bir iki poz vermiş olsaydık inan Tayland turundan saha büyük bir etki yaratırdı üçüz!"

Kızlar Sahra'nın sözleri ile bir birlerine şaşkınca bakarken Zeynep sinsice sırıtıp fısıldadı.

"Fena fikir değil!"

Sahra yanındaki kuzenini dürterek başını olumsuz anlamda sallayarak eliyle bir şey doğrarcasına işaret etti.

"Ömer amcam bizi kıtır kıtır keser!"

Kızlar yaptıkları planla uçak biletlerini ayırttırırken,Gökçe'nin verdiği fikirlerle sabah erkenden yola çıktılar.

Erkekler ise kaldıkları otelden öğleden sonraya ancak çıka bilmişlerdi. Emir'in isyanı ile hepsi eşlerini ve sevgililerini almak için Mehmet'in köyüne doğru yola çıkacakken Ayaz'a gelen telefonla işler iyice karışmıştı.

"Ne demek kızlat gitti Yasemin abla!?"

....

"Nereye gittiler peki!?"

.....

"Ya nasıl bilmezssin!? Hani biz bir ekiptik dünyayı sallayacaktık!?"

......

"Küfür etme! Yahu ne dedim ben şimdi de bana saydırıyorsun!? Bak. Bak bu çok ağır oldu ama!"

.......

"Tamam! Lanet olsun sen haklısın tamam! Peki hepsimi gitti!?"

.....

"Anladım. Kapat hadi kapat."

Ayaz,Yasemin den edindiği yetersiz bilgilerle ellerini saçlarının arasından geçirerek öfkeyle çekiştirerek bir küfür savurdu.

"Siktiğimin akılsızı! Sen ne demeye güveniyorsun zaten bu kızlara!? Kızları geçtim Yasemin'e nasıl güveniyorsun!?"

Ne yapacağını bilemeyerek ileri geri gidip gelirken lobide teker teker toparlanan adamları görünce yüzünü buruşturdu. Emir onu öldürecekti. Diğerleri de mezarına zevkle toprak atacaktı. Bir şeyler yapıp kızları acilen bulmalıydı yoksa sonu hiç iyi gözükmüyordu. Bir şeyler yapmalıydı ama ne? Bir kaç tur daha etrafında döndükten sonra aklına gelen isimle sırıttı.

Bu işi çözse çözse o çözerdi. Cebinden çıkarttığı telefondan aradığı ismi bularak üzerine dokundu ve çalan telefonun açılmasını bekledi. Uzun bir bekleyişten sonra açılan telefonla hızla derdini anlatarak bir an önce haber beklediğini söyleyerek kapattı. Bakışları sıkıntıyla diğerlerini bulurken bir an önce durumu anlatmak için yanlarına doğru ilerledi.

"Ne demek yoklar lan!? Ayaz sen benim sabrımı mı sınıyorsun!? Sen bana ne dedin dün gece lan!? Köydeler demedin mi!?" Yakasından tutup öfkeyle sarstığı Ayaz'ı sertçe ittirerek elleri ile yüzünü sıvazlarken diğerleri de ne ywpacağını şaşmıştı. Kendi eşleri ve sevgilileri de ortalıkta yoktu onlar ise Emir'i mi teselli edeceklerdi yoksa kızların nerede olduklarını ve nasıl bir plan içerisinde olduklarını mı düşüneceklerdi şaşmışlardı.

"Bak kardeşim sakin ol diyemiyorum çünkü bende çok öfkeliyim! O Sahra denen şeytanı bir elime geçireyim kimse elimden alamayacak! Resmen kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor benimle!" Selçuk onun sözleri ile alayla gülerken Ayaz devam etti sözlerine. "Meyra ve Asya gitmemiş! Belki onlardan bir şey öğrene biliriz. " Bakışları ile Selçuk'u işarrt ederek sözlerine devam etti. " Selçuk'un kardeşi de gitmemiş."Doğan aldığı haberle bariz bir şekilde rahatlarken diğerleri ona imrenerek baktı.

"Ne yapacağız peki şimdi? Burada dönmelerini bekleyeceğiz!?"

Kayra'nın sorusu ile Ayaz ise sinsice sırıtarak tekrar konuştu.

" Bu Selçuk şimdi kardeşinin ağzından laf alamaz ama ben cazibemi kullanırsam belki bir şeyler öğrene bilirim."

Ayaz'ın lakayt konuşması ile Selçuk zaten ona karşı olan siniri ile üzerine doğru atılıp yüzüne yumruğunu geçirdi.

"Sana etrafımdaki kadınlardan uzak dur dedim şerefsiz! Seni öldürürüm Ayaz!" Ayaz da onun yüzüne bir yumruk atınca diğerleri kavgaya tutuşan ikiliyi ayırarak güçlükle zapt ettiler.

"Lan benim ne işim olur senin etrafındaki kadınlarla mangut!? Ben işiniz görülsün diye dedim! Ayrıca etrafımdaki kadınlar derken Sahra'yı kast ediyorsan şu dakikadan sonra babam ve Mehmet amca dünyaları ayaklarıma serse ben onunla evlenmeyi kabul etmem! Aklımı peynir ekmekle yemedim ben! Sürekli başımı belaya sokacak bir kızla evlenip her an kelle koltukta gezemem! Madem bu kadar istiyorsun Sahra'yı sen al ben üstüne sizin balayınızı hediye edeceğim! Vallahi lan kurtar beni bu beladan yeter ki!"

Ayaz'ın sözleri ile Selçuk onun sözylediklerinde ciddi olup olmadığından emin olmak istercesine şüpheyle bakarken bu defa Emir üzerine atılarak suratına kafa attı.

"Hala balayı diyor puşt! Bitirdin lan beni! Hala ne bayından bahsediyorsun!?"

Ayaz yüzüne aldığı darbeyle kanayan burnunu silerek öfkeyle çıkıştı.

"Eeee! Yeter ama ha! Lan bütün bunların suçlusu siz ikiniz siniz! Benim ne suçum var hayvan!? Zeynep kırgınlığının acısını çıkartmak için yapıyor ne yapıyorsa! Adam olda anla sende! Üstelik bu kadar adam sana yardım ettiği için şu an eşlerinin ve sevgililerinin işkencelerine maruz kalıyor senin yüzünden! Sense hala kendini aklamak için suçlu arıyorsun! Suçlu arayacağına bulunca karının gönlünü nasıl alacağını düşün!" Ayaz'ın sözleri ile Emir yumruklarını sıkarken kabul etmek istemesede hatasının farkındalığı ile yanındaki sehpaya sert bir tekme savurdu.

Ayaz bu defa işaret parmağı ile sertçe Selçuk'u işaret ederek biriktirdiği öfkeyle tısladı.

"Hele sen! Hele sen ahmak herif! Kararsız tutumların ve korkuların yüzünden uyuyan şeytanı uykusundan uyandırıp benim başıma sardırdın! Ulan kaç yıllık arkadaşım birlikte yedik içtik onca iş çevirdik bir kere bile bana sırtını dönüp ihanete yeltenmemişti benim kardeşim be! Senin yüzünden kız beni kurbanlık koca niyetine, pazarda faiş fiyatına satılan mal gibi babamların önüne attı piç! Kızı ne derece çileden çıkartrıysan kardeşim dediği adamla evlenmeyi bile göze aldı! Madem bu kadar seviyordun başkasını tercih edince mi aklına geldi Sahra'ya sahip çıkmak!?"

Diğerleri Ayaz'ın Emir ve Selçuk hakkındaki düşüncelerine hak verirken Kayra ve Tuğra ise onun Sahra hakkındaki düşüncelerini öğrenince rahat bir nefes almışlardı fakat neden bu evlilik işini kabul ettiğini düşünüyorlardı ki Selçuk onların bu düşüncesini hissetmişcesine şüpheyle konuştu.

"Madem Sahra bana olan kırgınlığından,incinmişliğinden seninle evlenmeyi öne sürdü sebep bendim,senin kardeşim dediğin bir kızla evliliği kabul etmendeki amaç neydi lan haysiyetsiz!"

Ayaz ellerini yüzünde sertçe gezdirerek sinirle güldü. Bu adam gerçekten insanı tımarhaneye kapattıracak cinsteydi.Sahra'ya kardeşim diyordu ve bu adam hala sorguluyordu ya çıldırmak işten bile değildi. Kendisini izah etmek istercesine elini kaldırıp parmaklarını birleştirerek,sakin olmaya çalışıp sıktığı dişlerinin arasından bezgince karşılık verdi karşısındaki adama.

"Lan kardeşim kardeşim o benim puşt! Sinan amcanın kızı bana platonik aşık! Biz kardeş gibi büyüdük onunla. O benim olmayan kardeşim. Ben de onu bu sevdadan vazgeçirmek için aylardır uğraşıyorum. Yaşı küçük hevestir gelir geçer fazla bağlanmasın diye aylardır ne planlar yapıp neler uyguladım bir ben bir Allah bilir! Sahra senin defterini kapatınca bu defa sen onun peşine takıldığın için,o da senden kurtulmak adına bu planı yaptı. Beni de Simay dan kurtaracak tı aklı sıra. Benim Sahra ile başka türlü hiç bir ilişkim okamaz! Simay neyse Sahra da o benim gözümde! Benim ne Sahra ile ne Simay ile ne de başka bir kadınla bir evlilik planım yok! Ben hayatımdan gayet memnunum!"

Biraz önceki darbenin şiddeti ile burnundan hala sızmakta olan kanla Tuğra'nın kendisine uzattığı peçeteyi alarak sözlerine devam etti.

" Babamların bu evlilik işini nereden çıkarttığı konusunda da hiç bir fikrim yok! Ben dün geceye kadar hayat felsefesi ne olursa olsun eğlenmek olan bir adamdım lan! Ama size yardım ettiğim için Sahra hanımın hedef tahtasının tam göbeğinde olan şu an benim. Dün geceden beri de hayat felsefem üç buçuk attırıyor bana resmen!"

Selçuk,Ayaz dan aldığı cevapların memnuniyeti ile sırıtırken Emir tekrar diğerlerinin yanına yaklaşarak aceleyle konuştu.

"Tamam hatalıyız kendimizi affedirmemiz lazım kabul. Hepinizi zorladık biraz ona da kabul. Ama yeter! Bunları mümkünse uzun bir süre sonra tekrar konuşalım çünkü sizi bilmem ama ben artık karımı bulmak istiyorum! Sahra gibi bir manyakla bir arada olması beni gerçekten korkutuyor ve başıma gelecekleri hayal bile edemiyorum! O yüzden ben şimdi Meyra ve Asya ile konuşmaya gidiyorum!" Bakışlarını Selçuk'a çevirerek sözlerine devam etti.

"Sen de ne yap ne et kardeşinin ağzından laf almaya çalış! Yoksa sonumuz pek iç açıcı değil! Ben uzun bir süre karargahın yatakhanesinde kalmayı düşünmüyorum kardeşim! Görüyorum ki sende hayatın boyunca bekar kalmayı istemiyorsun!"

Emir'in sözleri ile Selçuk başını olumlu anlmada sallayarak sert ve hızlı adımlarla çıkışa doğru yönelirken Ayaz arkasından seslendi.

"Bence Sahra ike evlenmek yerine hayatın boyunca bekar kalmayı bir kez daha düşün. Sağlığın açısından söylüyorum! Ayrıca istersen kardeşinle ben de konuşa bilirim."

Selçuk yönünü Ayaz'a doğru çevirerek sinsice sırıttı.

"Sahra ile benim evliliğim sağlığım açısından nasıl olur bilmem ama sana seni deli edecek tımarhaneye kapattıracak duruma getirecek bir kız bulup kendi ellerimle evlendireceğim!" Ayaz,Selçuk'un tehtidini kaale almayıp alayla gükerken o işaret parmağını kaldırarak uyarırcasına salladı. " Ayrıca kardeşimden uzak dur! Sağlığın açısından uyarıyorum!" Sözlerini bitirip koşar adımlarla gözden kaybolurken Ayaz kolunu dürten adama bakışlarını çevirdi.

"Afra da yanlarında mıymış kardeşim?"

Tolga'nın sorusu ile Ayaz yüzünü buruşturarak çıkışa doğru ilerleyen diğerlerinin peşine takılıp homurdandı.

"Kayıp bulucuya mı benziyorum kardeşim!? Bu senin işin değil mi?"

Tolga aldığı cevapla Ayaz'ı takip ederken ısrarla tekrar sordu.

"Sen hele bir söyle onlarla mı değil mi? Sonra gör bakalım nasıl buluyorun ben o kaçak gelinleri."

Ayaz nefesini bezgince bırakarak homurdandı.

"Onlarla!" Başını sağa sola sallayarak, kendi yaptıklarına karşı arkadaşlarının tutumunu değerlendirdi. "Orospuya sev demişler ben o pozisyonu bilmiyorum demiş benim başıma felenler o hesap! İsteseler ki dakikada bula bilecek adamlarla çevrili etrafım ama hepsi Ayaz'a nasıl eziyet ederiz derdinde. Kendisini naza çekiyor puştlar! Sanki benim karım,benim sevgilim kayıp olan!"

Tolga adamın sözleri ile küçük bir kahkaha atarken onun ters bakışları ile ellerini ceplerine koyup dudağına keyifli bir ıslık yerleştirerek adımlarını hızlandırıp önüne geçerek umursamazca yürüdü.

"Tövbe tövbe!! Hepsi kafadan kırık benim kalan son tahtalarımı da kıracak şerefsizler!"

Asya karşısında oturan adamlara kaçamak bakışlar atarken Meyra elindeki dondurma kaşığını ağzına götürürken Emir daha fazla sabredemeden konuştu.

"Artık söyleyecek misin kar mın nerede olduğunu!? Bütün marketi önüne yığdırdın rüşvet olarak! Şunu da yeyim öyle diye diye dünyaları yedin ama hala istediğimizi vermiyorsun be kızım!"

Emir'in sözleri ile Meyra'nın ağzına götürdüğü dondurma kaşığı havada kalırken bakışlarını kısarak çemkirdi.

"Sen bana çok mu yiyorsun diyorsun!? Lokmalarımı mı sayıyorsun Emir!?" Umursamazca kaşığı tekrar ağzına götürürken Emir onu sinirlendirdiğini anlayınca daha yumuşak bir sesle tekrar konuştu.

"Niye sayayım lokmalarını en sevdiğim kuzenim. İstersen benide ye! İstersen ülkede kıtlık çıkart ama söyle artık o şeytan kardeşin ve tayfası neredeyse!"

Emir'in yumuşak zannettiği konuşma tarzıyla Meyra bakışlarını yanındaki kocasına çevirerek dudaklarını büzüp dolan gözlerini kırpıştırması ile Doğan sinirle Emir'e çıkıştı.

"Lan sözlerine dikkat etsene salak! Ne biçim konuşuyorsun öyle!? Hamile lan kız!"

Emir ve diğerleri Doğan'a ters ters bakarken Meyra beline koyduğu yastığı hırsla çekip Emir'e fırlatarak çemkirdi.

"Kocam haklı! Hamileyim ben! Hem sen gibi kart horozu neden yeyim ben be!" Bir kaşık daha dondurmayı ağzına alarak kendi kendine hoşnutsuzca söylendi. "Tevekkeli değil kızların orayı neden seçtiği. Tabi adamlar yaşını göstermiyor hiç!Her daim genç ve çıtırlar." Dudaklarını bükerek kaşığı kaseye bırakıp tekrar homurdandı. "Keşke bende gidebilseydim belki Warintorn la Mark'ı görürdüm!" Memnuniyetsizce gezinen bakışları kocasının sert bakışları ile kesişince söylediklerini duymuş ola bilme ihtimali ile tekrar Emir'e sardı. " Manyak! Kocam var benim! Yesem onu yerim! Gerdeğe giremeyince azgınlığın başına vurdu heralde!"

Emir şok olmuş bir şekilde Meyra'ya bakarak kendisini açıklama gereği duydu.

"Saçmalama kuzen! Kızım ben o sözü lafın gelişi söyledim be! Sen iste ben dondurma fabrikasını kapatayım senin için! Ama lütfen söyle artık karımın yerini!"

Elindeki dondurma kasesini yanındaki sehpaya bırakarak kollarını göğsünde birleştirip dudaklarını çocuk gibi büzerek etrafında bakışlarını gezdirerek erkeklere burnunu kıvırarak homurdandı.

"Kart horozların olmadığı bir yere bir kaç saat sonra iniş yapacaklar!"

"Demek ki yurtdışına çıktılar!?"

Kayra'nın tespiti ile Kerim ne alaka dercesine bakınca açıklamaya başladı.

"Abi dedi ya ablam bir kaç saat sonra iniş yapacaklar diye." Kolundaki saati işaret ederek tekrar konuştu." Yasemin ablanın dediği saatten bir iki saat sonrasını hesap edersek bu kadar uzun süreyle ancak yurtdışına çıkılır. Ablamın sayesinde saat akşamın onu olduğuna göre bir iki saat sonrasını hesaplayın."

Herkes kendi aklından kısa bir hesap yaparken Emir hızla bakışlarını kardeşine çevirdi.

"Hemen hangi ülkeye gittiklerini söylüyorsun,yoksa benim gibi evde kalırsın! Ama tek bir farkla! Ben Zeynep'i bulsna kadar sen ise ömür boyu!"

Asya abisinin tehtidi ile kıkırdayarak omzunu umursamazca silkti.

"Benim için sorun yok abi. Sizin gibi biri ile evleneceğime Babamın kanatları altında yaşlanmayı yeğelerim. Zaten evlenmek gibi bir niyetim de yok!"

Asya'nın cevabı ile Emir sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

"Asyaaa! Eğer bir gün karşıma abi ben bu adamı seviyorum diye çıkarsan elimden çekeceğin var haberin olsun! Ver eyeceğim kızım seni!" Sıktığı elini yumruk yapıp hırsla koltuğa vururken sert cisime çarpması ile bakışları kısa bir an o yöne dönsede gördüğü şeyi umursamadan kardeşine tekrar dönüp tehtidlerine devam etti. "Sen bana bu işkenceyi yapıyorsun ya ben her bulduğun çocuğa bir kulp bulup senin turşunu kurmazsam baba da Emir demesinler!"

Emir'in elinin kumandaya çarpması ile açılan televizyona bakışlar kısa bir an kayarken Asya'nın cıyaklaması ile tekrar o yöne döndü.

"Ama abiii! Babama söyleyeceğim seni! Eğer bir gün evlenirsemde o adamın kalbinin güzelliği ve benim için feda edebileceği şeyleri görünce kendin razı gelip tükürdüğünü yalayacaksın gör bak sen!"

Asya'nın sözleri ile Tuğra küçük bir kahkaha atarak söylendi.

"Ben öyle birini tanıyorum! Bak öyle bir kalbi vardı ki tüm insanlığı ve dünyayı kurtarmak için kendini feda etti." İki elinin işaret ve orta parmaklarını kaldırarak tırnak işareti yapıp sırıttı. " Tony Stark! Yenilmezler! Yakışıklı ve dünya iyisi bir adamdı rahmetli. Biraz kibirli ve kendini beğenmişti ama olsun. Zaten senin aradığın kriterlerde bir adamda ancak filmlerde olur!"

Tuğra'nın sözleri ile erkekler kıkırdaşırken Asya yanındaki yastığı hırsla ona fırlattı.

"Aptall!"

Meyra,Asya'nın sırtını sıvazlayarak kardeşine ters bakışlar atıp söylendi.

"Üzülme sen canım. Söyleriz kızlara,sana gittikleri yerden bir yakışıklı ayarlarlar. Hem oranın erkekleri, benim bu kardeşimin kendininde son sözlerinde kendisini tanıttığı gibi,kendini beğenmiş kibir abidesi değiller! Hayat felsefeleri güler yüzlü ve saygılı olmak! Her daim mutlu olmak!" Kardeşindeki bakışlarını küskün bir çocuk gibi Tuğra'ya diken kıza çevirerek sırıttı. " Olmadı ben seni bu kibirli kendini beğenmiş Tuğra'ya alırım! Hem abin karşı gelemez hem biz birlikte adam ederiz onu!"

"Abla yaaa!"

Asya'nın cıyaklaması ile Tuğra kıkırdayarak alayla homurdandı.

"Şaka yapıyor kızım niye gaza geliyorsun hemen! Benim seni almayacağımı toprağın altındaki rahmetlik ninem bile bilir!"

Asya,Tuğra'nın sözleri ile gözlerini devirip tekrar bir yastık fırlatırken o ona muzipçe göz kırparak bakışlarını televizyona çevirmiştiki o esnada çalan kapıyla bakışlar o yöne çevrildi. Asya oturduğu yerden kalkıp kapıyı açmaya gidince bu defa Max şansını denedi.

"Baldızz. Hadi söyle lütfen nerede Sare? Bak bşr kaç gün sonra ailemle tanıştırmak için götüreceğim onu. Zaten Mehmet babadan zor izin koparttım. Söyle ne olur ya."

Meyra omuz silkerek kıkırdadı.

"Benceverken kara verme gittiği yerdeki beybi face erkekleri görünce kararı değişe bilir!"

"Neee!"

"Ne erkeği ya!?"

"Ablaaa! Beybi face falan ne olduyor ya!? Nereye gitti bunlar?"

Selçuk içeriye sertçe girerek öfkeyle saçlarını çekiştirdi.

"Yokk! Nuh diyor peygamber demiyor İkra hanım! İma ettiği şeylerden sonra az daha elimde kalacaktı. Tam boğazını sıkacaktım ki annem araya girdi beni kapı dışarı etti!" Sert adımlarla Emir'in yanına doğru ilerlerken kendisine umutsuzca bakan arkadaşlarına bakarak sözlerine devam etti.

"Neymiş efendim küçük hanım Sahra ablasının yerinde olsa gittiği yerden,o yakışıklı,o nazik, o her daim gülümseyen hayat felsefeleri mutluluk olan erkeklerden seçer ömrünü uzatırmış! Meditasyonla aydınlanır ben gibi bir kazmayı hayatından çıkarırmış! Bayb face erkekleri gidip canlı kanlı gördükren sonra benim gibi karta kaçmış bir buz kütlesine dönerse onun aklına şaşarmış!Haa bir de bana ne dese beğenirsiniz!? Bak bak aklı sıra akıl veriyor yer cücesi!"

Derin bir nefes alarak sesini inceltip kardrşinin taklitini tapar gibi tekrar konuştu.

" Phi phi adalarına git bir budizm inancına göre denizi ve kumu yaşlanmayı önlüyormuş demez mi attırdı kafamın v kayışını! Ulan ben kafir miyim budist mudist ne!? Yaşlı dedi bana yaşlı! Kardeşim bana yaşlı dedi Sahra'ya yakıştıramadı!" Erkeklerin kendisini ilgiyle dinlemesi,Meyra ve Asya'nın kahkahalara boğulması ile yüzünü buruşturarak anlam veremediği kelimeyi sordu.

"Baby face ne demek lan!? Sosyal medya açılımı fan mı? Face mace ne bu!?"

Kerim adamın sorusu ile düşünceli bir şekilde dudaklarını dişleyerek cevap verdi.

"Sakalsız,bıyıksı,bebek yüzlülere denir kardeşim. Ha birde kırkına da girse genç gösteren erkeklere denir!"

Kerim'in cevabı ile Selçuk öfke ve bezginlikle kükredi.

"Ya ben yaşlımı gösteriyorum kardeşim! Doğru söyleyin yaşlı mı gösteriyorum ben Sahra'nın yanında! Bak bunu hep yapıyorlar sinirleniyorum artık! "

Tuğra televizyondaki filmde dönen bakışlarını aklında yanan ampulle şüpheyle kısarak ayağa kalkıp erkeklerin karşısına geçip elinin parmaklarını açarak saymaya başladı.

"Baby face erkekler!"

Selçuk Tuğra'nın sözüyle kükredi.

"He kayınço he! Bir sen kaldun bir de sen sok lafı!"

"Hayat felsefeleri güler yüz ve mutlu olmak.Ayrıca çok saygılılar!"

"Tövbe estağfurullah! Tuğraa! Mahsus mu yapıyorsun sen koçum!?"

Emir'in öfkeli sesini duymadan devam etti Tuğra kendi kenfine konuşmaya.

"Meditasyon, Phi Phi adaları!" Erkekler Tuğra'ya şüpheyle bakarken o işaret parmağı ile televizyondaki filmi işaret etti. " Felekten bir gece daha!"

"Koçum felekten bir gecenin vakti mi!? Kızlar elden gidiyor dur sende bir kurbanın olayım uçtun iyice yaa!"

Mehmet'in sözleri ile Tuğra kıkırdayarak tekarar konuştu.

"Abi ben değil de sizin kızlar uçmaya gitmiş anlaşılan! Hala anlamadınız mı Felekten bir gece filmini izleyip rotayı çizmiş kbizimkiler! Bayb face erkeler,meditasyonlar,mutluluk ,saygı,Phi adaları!"Kendisine hala anlamveremeyen adamlara gözlerini devirerek baktı.

"Tayland,Bangkoka gitmiş sizinkiler abi!"

"Tayland!?"

Hepsinin ağzından anlamsızca dökükürken Doğan biraz önce duyduğu isimlerin çağrıştırdığı anlmala dişlerinin arasından tısladı.

"Ben sana Mark'ı çarkı göstereceğim kadın!"

"Lan oğlum Tayland lan! Felekten bir gece daha! Bangkok filmi bittik biz lan!"

Emir'in sözleri ile Kayra yüzünü buruşturarak fısıldadı.

"Pattaya!"

"Papatya ne alaka lan!?"

Selçuk'un sorusu ile Max ellerini yüiznde gezdirerek açıkladı.

"Papatya değil! Pattaya! Tayland'ın en ünlü seks şehri bacanak!"

"Neyy! Lan ne işi var bu kılzarın öyle yerlerde!?"

Selçuk'un tepkisi ile Kerim dişlerini kırarcasına sıkarak öfkeyle oturduğu yerden fırlayarak tısladı.

"O şehre ayak basarlarsa dinamit döşer patlatırım!"

Asya erkeklerin gözlerinde gördüğü öfkeyle hemen telaşla araya girdi.

"Oarada olduklarını kim söyledi!? Varsayım üzerine kendi kendinizi biliyorsunuz!"

"Biz söylüyoruz Asyacığım! Hem de delilli ıspatlı!"

Tolga ve Ayaz açık kalan kapıdan içeriye girmiş içeride ki kargaşanın sesleri ile onlarında öğrendiğini anlayarak hızla dahil olmuşlardı konuya.

Ayaz telefonun ekranındaki kızların Bangkok havaalanının önünde zafer işareti vererek gönderdikleri pozları erkeklere gösterinece Meyra ve Asya'nın kahkahası erkeklerin hırlamalarına karışmıştı.

"İstermisiniz orada kafayı bulup tıpkı filmdeki gibi ne olduğunu ne haltlar yediklerini hatırlamasınlar! Sahra ablamın maç için oraya gidince gelirken getirdiği kobra yılanı ve akrep şarabını hatırlasana ikiz! Hatta Meyra ablamda gitmişti o maça ablamla birlikte! Çok değişik içecekleri var ve kafalar bir milyon oluyor. Kim bilir ne yedirip ne içirecek bizim kızlara o baby faceler!"

Eekeklerin bakışları alev alırken Doğan'ın karısına dönen bakışları ateş atıyordu.

"Şu an iş için Tayland'da olan bir tanıdık var hemen ayarlıyorum ben onu kızlara göz kulak olacak biz gidene kadar."

Ayaz'ın sözleri ile bakışlar ona çevrilirken Emir şüpheyle baktı karşısındaki adama ve temkinle sordu.

"Kim lan o tanıdık!?"

Emir'in sorusu ile Ayaz sinsice sırıttı.

"Budist tağınağında inzivaya çekilmiş bir Türk!"

Yitenumutlar....




Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.4M 88.8K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
460K 33.3K 24
KURTALAN MAHALLESİ SERİSİ - 1 İnsanın hayatında kimi anlar vardı ki, bir dönüm noktası ya da sıfırdan başlangıcı olabilirdi kişinin. Tek bir durum, t...
3.9M 243K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
155K 14.7K 42
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız