"İğrenç olmuşsun."
Saçlarımı düzeltirken arkamda dikilen Jongin'e dönüp ters ters bakmaya başladım.
Rahat bir tavırla elleri cebinde beni izlerken sırıttı. "Şaka yaptım,çok güzelsin."
"Sana sinirliyim zaten,sus."
"Ben bir şey yapmadım ki?"
Kuma yanımıza yanaştığında Jongin sesini yükseltip sevgi dolu bir şekilde Kuma'ya seslendi. "Kuku,babayı çok mu özledin?"
Arkamı döndüm ve iki elimi de Jongin'in dudaklarına bastırmaya başladım. "Sana sessiz ol diyorum,sessiz."
O ağzını kapatmama rağmen ısrarla konuşmaya çalışırken bir yandan Kai bacağımı yalarken gıdıklandığım için ben de kıkırdamaya başladım. "Seni camdan aşağı atmamam için sus."
Elimi yavaşça çektiğimde hiç beklemeden konuşmaya başladığında göz devirip bacağımın dibindeki Kai'yi kucağıma aldım.
"Kızlar hazırlanıyorlar,odanı dinlemiyorlar ki?"
Akşama Rosé'nin doğum günü için ona sürpriz parti düzenleyecektik.Jongin'e planladığımız yerde buluşacağımızı söylemiş olmama rağmen o ısrarla yurdumuza gelmişti.Ardından kısa bir süre sonra Jisoo ve Lisa da yurda geldiği için Jongin'i odama saklamak zorunda kalmıştım,ilişkimizi henüz açığa çıkarmak istemiyorduk.
Hazır olduğuma emin olduktan sonra eşyalarımı inceleyen Jongin'e döndüm. "Nasılım?"
Bana dönüp süzdükten sonra kocaman gülümsedi. "Çok güzelsin."
"Biraz daha öv."
"Hazırlanmaya başladığından beri buradayım ve övüyorum zaten."
Omuz silktim ve tekrardan arkamdaki boy aynasına dönüp eteğimi düzelttim.
"Keşke daha erken gelip banyo yapma sürecine de şahit olsaydım."
Ona doğru dönüp gözlerimi büyüttüğümde tekrardan gülümsedi. "Utanma odada sadece köpeklerin var,onların da bizi anlayabileceğini sanmam."
"Jongin." Eteğimi düzeltirken önüme döndüm. "İlişkinin başında sayılırız."
"Ee?"
"Böyle konuşmak için bir ay daha geçsin."
"Ne,sen ilişkilerde neyi ne zaman yapacağını önceden planlıyor musun?"
Ona doğru döndüm ve gülümsedim. "Evet."
"Anlıyorum,ayın kaçında öyle konuşabiliriz?"
Parmaklarımla hesap yapmaya çalışmaya başlamamla kocaman bir kahkaha attı. "Bana çok çabuk kanıyorsun,salak seni."
"Asıl salak sensin ve ses çıkarma."
"Hayır hayır asıl salak sensin."
Üstüne yürüyüp saçını çekmeye çalıştığımda gülümsedi ve kolumu yakalayıp sıkıca tutmaya başladı.
"Ya!"
Kolumu ondan kurtarmaya çalışırken arkaya doğru tökezlememle birlikte yatağa düşmüştük.
Gözlerini büyüttü ve birden kahkaha atmaya başladı. "Beni yatağa atma tarihin ayın beşi sanırım."
"Daha önce-"
Utandığımda hızla ellerimle ağzımı kapadım ve devam etmedim,o ise karşılık olarak tekrardan gülmeye başladı. "Doğru,daha önceden yapmıştın.Hangi ayın kaçıydı?"
"Jennie kiminle konuşuyorsun?"
Jisoo'nun sesini duymamla onu panikle üzerimden çekmeye çalıştım ama o da paniklediği için bu sefer yatakta yuvarlanmıştık ve ben onun üzerine çıkmıştım.
Kapı açıldığında bize büyük bir şaşkınlıkla bakan Jisoo'ya karşılık olarak biz de aynı şekilde bakıyorduk.
Jongin sessizliği bozmak için her zamanki karizmatik hareketiyle saçını düzeltti ve gülümsedi. "Naber Jisoo?"
"Tanrım...doğum gününe hazırlandığını sanıyordum."
"Öyle yapıyorum zaten." Yavaşça yataktan kalktım ve çantamı alıp gülümsedim. "Hatta hazırım."
"Hazırız." Jongin de yataktan kalktı ve dağılan saçlarını düzeltip gülümsedi.
"Tamam ama bir sorunumuz var.Chan'a Rosé'yi sevdiği bir elbisesini giymesi için ikna etmesini söylemiştim,bizim kız inat edip pijamalarını giymiş."
"Bir de ben mi konuşsam?"
Jongin ensesini kaşırken mırıldandı. "Sizin selamlaşma falan vardı,bir yolunu bul."
"Bir de Chan dışarı çıkalım dediğinde kabul etmemiş,yatağında uzanıyormuş."
"Bu kız hiç takvime bakmıyor mu acaba,ben olsam çoktan fark etmiştim."
Jisoo gözlerini kırpıştırdıktan sonra gülümsedi. "Jennie bir kere sana sürpriz doğum günü yapmaya çalıştığımızda elektrikler gitti sanıp tıkırtı duyunca evden kaçıp polisi aramıştın,çığlık çığlığa koştuğun için zor yakalamıştık seni."
Jongin eliyle ağzını kapatıp gülmeye başladığında ikisine de birer ters bakış attım. "Gidelim."
Planlanan yere gittiğimizde herkes gelmişti bile,sadece Jongdae eksikti,sonradan gelen bizi gördüklerinde kısa bir selamlaşma faslı geçmişti.
"Bir saniye,Jongin sen bizimle değil miydin?Neden tekrardan geldin?"
Jongin Minseok'a ne diyeceğini bilemeden bakarken Chanyeol araya girdi. "Başından beri bizimle değil miydi bu?"
Junmyeon kafası karışmış bir şekilde üyelerini saymaya başladı. "Jongin'i unuttuk mu biz?"
"Üzülme beni de bir kere unutmuşlardı." Sehun gülmeye başlayıp Jongin'in omzunu okşadı.
"Ee nasıl geldin peki?"
"Beni unuttuğunuzu fark edince beni almaları için kızları aradım."
"Aşkım!" Baekhyun elinde bir içecekle bana doğru gelip bardağı elime tutuşturdu. "Harika görünüyorsun!"
"Baekkie,sen de öyle!"
"Neyse ki kızlardan hoşlanmıyorum yoksa sana aşık olabilirdim."
Gülmeye başladıktan birkaç saniye sonra Chanyeol'un ters bakışlarını fark etmesiyle sustu.
Sonra tekrardan sinsice kıkırdadı. "Bizim çocuklar senden gözünü ayıramıyor,birden hepsi aşık olursa şaşırma."
Bizi gizlice dinleyen Jongin yanımıza geldiğinde gerginlikten nefesimi tutup gözlerine baktım.
Tam karşı çıkacaktı ki anlaşmamızı hatırlayıp gülümsedi. "Baekhyun,Chanyeol sizi çok özledim."
Chanyeol yavaşça Baekhyun'un kulağına eğildi. "Neyi var bunun?"
Baekhyun 'bilmiyorum' der gibi omuz silktikten sonra aniden sırıtmaya başladı. "Jongin aşık olabilir mesela."
Gergince bir Jongin'e bir de Baekhyun'a bakarken içten içe Jongin'in verebileceği tepkileri düşünüp korkuyordum.
"Kime?"
"Jennie'ye,çok tatlı olurdunuz."
Jongin ile kısaca bakıştıktan sonra Jongin'in karşılık vermesini bekliyordum ki o ani bir şekilde beklemediğim bir cevap verdi. "Hayır o benim kardeşim gibi."
Belli etmemesini tembihleyip durmuştum ama bu...bu kadarını beklemiyordum.
Sessizlik oluşmuştu,herkes birbiriyle bakışıyordu.
"Kardeş mi?"
"Evet,Jennie kardeşim gibi benim." Ensesini kaşırken gergin bakışlarını bana doğru çevirdi.
Chanyeol gülümsedikten sonra geri çekildi. "Biz de Baek ile kardeş gibiyiz."
Baekhyun sinsi sinsi sırıtırken "Evet,baya." dedi ve geri çekilip hızla uzaklaştılar yanımızdan.
Yoksa anlamışlar mıydı?
Jongin'e dönüp "Berbatsın." diye fısıldadım.
"Tamam da hiç belli etme diye uyaran sendin."
"Bu kadar da değil."
"Millet,herkes yerleşsin Rosé geliyormuş!"
Işıkları kapatıp yerimize geçtikten sonra Rosé'yi beklemeye başlamıştık,neyse ki çok sürmemişti.
Sürpriz bir şekilde ortaya çıkıp doğum günü şarkısı söylemeye başladığımızda pasta bende olduğu için Lisa'nın yardımıyla hızla mumları yaktık ve ona doğru ilerlemeye başladım.
"İnanamıyorum..."
Rosé şaşkınca pastayı izlerken yanında duran Chan birden mumları üfleyince bağırıp koluna vurdu. "Benim pastam!"
"Senin pastan benim pastam,benim pastam senin-"
"Mumları yakın ben üfleyeceğim."
Rosé'nin isteğiyle mumları birkaç kez yakıp ona üflettikten sonra pastayı kesmiştik.
Herkes tabaklarını alırken Rosé etrafına bakındı. "Yiyecek başka bir şey almadınız mı?"
"Pasta yetmez mi?"
"Neyse." Dudaklarını büzdü ve masaya oturup pastasını yemeye başladı.
Yanına oturup pastamı yiyerek etrafı seyrederken gözüm Nayeon ve Kyungsoo'nun olduğu yere takıldı.
Kyungsoo elbisesine bakmak için şirin bir şekilde elini tutup onu etrafında döndürürken Nayeon utandığı için ona bakamayıp başını eğerek yere bakıyordu.
"Yeni bir aşk doğuyor."
"Sanırım."
Pastamı yedikten sonra köşede tek başına pasta yiyen Jongin'i fark ettiğimde kalkıp yanına gittim. "Nini."
"Nini,şey sanırım...şu bizi çeken kişi her kimse bana mesaj atmış."
"Ciddi misin?"
"Evet,sizin şirketten birisi ve karşılığında istediklerini yapmamızı istiyor."
"Ne istiyormuş?"
"Bilmiyorum onunla yüz yüze konuşmaya gideceğim."
"Tehlikeli birisiyse?"
"Leo öldü artık Jen ve bahsettiğimiz kişi şirketten birisi,suç işleme cesaretinde olduğunu sanmam."
"Tamam da istediklerini yaptıktan sonra videoyu yine de yaymayacağını nereden bileceğiz?"
"Bakacağız Jen şimdi ona kafa yorma,bugün en yakın arkadaşının doğum günü."
Gülümsedim ve tam öpmeye kalkışacağım sırada etraftaki insanları hatırlayıp duraksadım.
Yapmaya çalıştığımı fark ettiğinde dudakları yavaşça iki yana kıvrıldı. "Sanırım bir şey yapmak istiyordun."
Başımı iki yana sallayıp geri çekildim ve pastasının kremasına parmak batırıp kremayı yemeye başladım.
Yanağımı sıkıp mırıldandı. "Sen niye hep açsın?"
"Diyene bak."
Kıkırdadım ve bir parmak daha krema aldım.
"Keşke seni öpebils-"
Yixing ve Minseok yanımıza geldiğinde susmak zorunda kalmıştık.
Yixing kolunu omzuma atıp gamzelerini ortaya çıkaracak şekilde gülümsedi. "Selam Jen."
"Selam."
Sehun ve Chanyeol da yanımıza geldiğinde birazcık gerilmiştim.
"Doğum günü kızı bizi unuttu,sevgilisiyle taş kağıt makas oynuyor."
Gözlerim Rosé ve Chan'ın olduğu yere kaydığında ister istemez yüzümde bir gülümseme oluşmuştu.
"Sevgililik tatlı bir şey,keşke benim de olsa."
Yixing derince içini çektikten sonra Sehun'a baktı. "Değil mi Sehun?"
"Aynen,yakışıklı çocuksun Hyung yanına da sana uygun birisini bulsan keşke.Kyungsoo Hyung bile bulmak üzere."
Chanyeol gülmeye başladı ve gözlerini kıstı. "Jennie ile yan yana ne kadar güzel oldunuz öyle."
Dediği şey ile duraksadım ve bakışlarım ister istemez Jongin'e doğru yöneldi.
Çok ciddi görünüyordu.
Yixing saçlarını düzeltirken gülümsedi ve onayladı. "Jennie ile çok yakışırız aslında,değil mi Jongin?"
Jongin buz gibi bakışlarıyla ona bakıp cevap vermeden sessiz kaldı.
Sehun sinsi sırıtışıyla araya girdi hemen. "Ben de çok yakıştırdım şu an.Hem Jongin ile medyadaki ilişkisi de bitti,kafası rahattır şimdi."
"Aynen,Jongin sayesinde Yixing'i iyice tanıdı zaten."
"Yok biz-"
Chanyeol çok eğleniyor gibi görünüyordu,gülerek sözümü kesti. "O zaman bir çift daha doğuyor."
Jongin daha fazla dayanamayınca birden ayağını yere vurup bağırmaya başladı. "Yeter,o benim sevgilim!"
Kısa süren bir sessizlikten sonra Sehun sırıtarak başını salladı. "Tahminimizde haklıymışız."
Çok fazla gerildiğim için sessiz kalmayı tercih ettim ve bir adım geri çekilip olanları izledim.
Jongin kaşlarını çattı. "Ne tahmini?"
"Beni dövme lütfen,Chanyeol Hyung'un fikriydi."
Yixing kaşlarını çatıp araya girdi. "Asıl beni dövmesin,beni kurban olarak seçtiniz."
Chanyeol sırıtarak bir gergince meyve suyu içen bana bir de öfkeli bakışlarıyla etrafı izleyen Jongin'e baktı. "Bizden gizli çıktığınızı anlamıştık ama itiraf etmeniz için Jongin'i kışkırtmaya karar verdik."
"Hyung gerçekten bu şekilde mi?!"
"Evet."
Jongin sakinleşmiş gibi görünmüyordu,Yixing'e oldukça korkutucu bakışlar atıyordu.
Yixing gülümsedi ve ellerini havaya kaldırdı. "Benim fikrim değildi."
"Jongin hadi ama oyun oynadığımızı öğrendin hâlâ neden sinirlisin?"
Derin bir nefes verdim ve sinirden dudaklarını ısıran Jongin'in yanına geçtim. "Tamam sakinleş hadi."
"Bir kere öpüşsenize."
"Minseok!"
"Hyung diyeceksin terbiyesiz seni."
Jongin iyice sinirlenmiş gibiydi,yumruklarını sıkıyordu.
"Sehun neden bana bakıyorsun?!" Ani bir şekilde yanımdan ayrılıp Sehun'un yakasına yapıştığında direkt onu geri çekmeye çalıştım.
"Ben ne yaptım ya?!"
"Yurtta kafanı vantilatöre sokacağım!"
Sehun de sinirlenip sesini yükseltmeye başladı. "Ben de kafanı paspas yaparak yerleri sileceğim!"
"Çocuklar!"
Minseok aralarına girdi ve ikisinin de kulağını çekmeye başladı.
"Bıktım kavgalarınızdan."
Minseok geri çekildiğinde Jongin Sehun'a dokunmamış olmasına rağmen Sehun kendini yere attı,Chanyeol tutmasa cidden düşecekti.
"Jongin ne yapıyorsun?!"
"Dokunmadım bile!"
Jongin'i yanıma çektim ve gözlerine baktım. "Ya tamam sakin ol,Sehun'u tanımıyor musun o hep böyle."
"Sessiz olun doğum günü kızı geliyor."
Rosé yanındaki Chan'ı da kolundan çekiştirerek yanımıza geldi. "Noldu?"
"Jennie ve Jongin çıkıyormuş."
Kısa bir süre tepkisiz kaldıktan sonra omuz silkti. "Evet?"
Arkamızdan gelen Baekhyun birden çığlık attı. "O zaman bana neden söylemedin Jennie!"
"Açıklayabilirim."
Rosé gülümsedi ve göz kırptı. "Ben özelim."
"Jennie beni daha çok sevdiğini söyle."
"Hayır en çok ben."
Jongin de araya girdiğinde yine tuhaf bir tartışma ortamı oluşmuştu. "Kesin sesinizi,en çok ben."
"Hayır en çok o." Etrafımda dönen Hank'ı kucağıma aldım ve gülümsedim. "Hank."
Yine kısa bir sessizlikten sonra Rosé çığlık attı. "Çocuğumu bırak!"
"Hayır,senin çocuğunsa benim de yeğenim!"
O sırada Chanyeol ve Sehun da Chan'ın yanına gitmişlerdi. "Selam bebek."
Chan onlardan korkmuş gibi görünüyordu.
"Çocuklar bu arada hediyelerimi vermediniz."
Hediyeleri vermeyi unuttuğumuzu fark edince herkes dağılıp hediyelerini hazırlamaya başlamıştı.
Rosé'nin uzun zamandır istediği elektro gitarın olduğu kutuyu alıp koşuşturdum ve hediyesini vermeye çalışan Joy'u kenara ittirdim. "Önce ben!"
"Hayır ben,anneme söylerim seni!"
Ona dönüp dil çıkardım ve kutuyu Rosé'ye uzattım. "İyi ki doğdun sevgilim."
"Jennie evlendik biz." Kıkırdadı ve elindeki kocaman kutuyu vermeye çalışan Joy'un da hediyesini aldı. "Bebeğim."
"İyi ki doğdun."
Joy arkamdan iyice yanaşırken kıkırdadı ve yavaşça kalçamı elledi.
Ona doğru dönüp sırıttım ve parmağımla 'sessiz ol' işareti yaptım.
"İyi ki doğdun sevgilimin arkadaşı ve baş bel-"
Jongin'in de arkamızdan geldiğini fark edince Joy birden gülmeye başladı. "Pardon."
Jongin gözlerini kocaman açmış bizi izlerken gözlerini bizden hiç ayırmadan hediyesini verdi.
Masum masum gülümsedim ve Jongin'in yanağını sıktım. "Joy yabancı değil."
"Orası belli de...arkadaşlarınla hep böyle mi anlaşıyorsun?"
"Galiba."
Rosé kıkırdadı ve el çırptı. "Biz birlikte banyo yapıyoruz."
"Tamam daha fazla duymak istemiyorum bayılacağım galiba,iyi ki doğdun Rosie."
Geri çekildikten sonra ellerimi Jongin'in omuzlarına koydum ve yerimde zıplamaya başladım. "Nini."
Gülmeye başladı ve başını yana yatırdı. "Artık rahat olabiliriz."
"Evet,Sehun'u dövmene gerek yoktu."
Kaşlarını çattı ve bileğindeki çiziği gösterdi. "Tek ben dövmedim ki bak o da yaptı."
Derince içimi çektim ve elimi saçlarına daldırıp saçlarını dağıtmaya başladım.
"Chan Rosé'ye araba almış."
"Ciddi misin,zengin çift işte."
Kaşlarımı çattım ve mırıldandım. "Jongin biz de zenginiz yalnız."
Gülmeye başladı ve başını salladı. "Doğru."
"Chan sizin çocuklardan korkuyor galiba."
"Neden ki?"
Yavaşça arkama dönüp Sehun'a kalp masajı yapıyormuş gibi yapan Chanyeol ve önlerinde Love Shot dansı yapan Minseok'u gösterdim.
"Her zamanki hâlleri."
Kapının aniden açılıp kucağında bebeğiyle Jongdae'nin gelmesiyle Rosé heyecanla çığlık attı.
"Kusura bakmayın çocuk ağlıyordu."
"Amcasının ballı çöreği gelmiş!"
Jongdae Rosé'nin doğum gününü kutlamakla meşgulken Baekhyun bebeği çoktan kucağına almıştı.
Arkamda duran Jongin'e döndüm ve mırıldandım. "Ekip tamamlandı."
"Aynen."
Arkamdan iyice yanaştıktan sonra kollarını belime sarıp başını omzuma yasladı.
"Yarın şu mesaj atan şahıs her kimse onunla buluşmalıyım."
HEYY
NASILSINIZZ BAKALIM NASIL GİDİYOR?
BİLİYORUM YENİ BÖLÜM İÇİN ÇOK BEKLETTİM BUNUN İÇİN ÇOK ÜZGÜNÜM AŞKLARIM.ŞİMDİ SİZE YAKIN HİSSETTİĞİM İÇİN KISACA ÖZEL HAYATIMLA İLGİLİ BİR ŞEYDEN BAHSEDECEĞİM,İNANIN STRESLİ ÇOK ZOR BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUM.BU BENİ PSİKOLOJİK OLARAK YORDUĞU İÇİN ÇOK FAZLA KAFA YORABİLECEĞİM ŞEYLER YAPAMIYORUM,HATTA SADECE BU DEĞİL ERTELEDİĞİM ÇOK FAZLA ŞEY VAR. BÖLÜMÜ EN İYİ ŞEKİLDE YAZABİLMEK İÇİN DE KAFAMI TOPARLAMAM GEREKİYOR,ÖZENSİZ BİR ŞEKİLDE YAZINCA İYİ HİSSETMİYORUM.BU YÜZDEN YAZMAK İÇİN EN UYGUN ZAMANI BULUP O ZAMANLARDA YAZMAYA DİKKAT EDİYORUM.UMARIM BENİ ANLARSINIZ AŞKLARIM UMARIM BU DÖNEMİ ATLATIP BÜTÜN KİTAPLARIMA DAHA HIZLI BÖLÜM ATMAYA BAŞLAYACAĞIM <3
SİZİ SEVİYORUMM DİKKAT EDİN MWAH