ASABİ KIZ (TAMAMLANDI)

By pembeyaz42

9.7K 1K 2.4K

Güzel bir hayatın içinde yaşıyordu. Bir gün babası ve üvey annesi tarafından zorla evlendirilmeye çalışıldı a... More

İLK BÖLÜM
KARŞILAŞMA
HASTANE-1
YOLCULUK
İZMİR MACERASI-1
İZMİR MACERASI-2
HASTANE-2
TABURCU
KAĞIT PARÇASI
RÜYA'DAN
GÖKÇAY'DAN
2 YIL ÖNCE
UZUN BİR YOLCULUK
BAŞ BELASI KUZEN
PARTİ
OLAYLAR KARIŞIYOR
EV
NEDEN BENİ BIRAKTIN?
KARANLIK
KADERİMİ KOVALIYORUM
ARTIK BURADAN DÖNÜŞ YOK
FİNAL
İKİNCİ KİTABIM

BERRİN'DEN

243 25 47
By pembeyaz42

Kızlar ile parka doğru yürüyüşe çıkmıştık. Parkın yakınlarında bir bankta oturan iki kişi gözüme takılmıştı. Bunlar Gökçay ile Rüya denilen mıymıntı idi. Bu kızı gördükçe sinir oluyordum. Onun yüzünden Gökçay benden ayrılmıştı. Göstereceğim ona gününü.

~GEÇMİŞ~

Gökçay (hemen acil buluşmamız lazım.) Diye mesaj atmıştı. Kesin evlilik teklifi edecekti. Artık zamanı gelmişti. Aramızda hiçbir engel kalmamıştı.

Çok heyecanlıydım. Hemen üzerime mavi jean ve beyaz cropumu giydim.

Gökçay'ın dediği yere hızlı bir şekilde geldim. Ama kimsecikler yoktu. Bir bankta oturup Gökçay'ı beklemeye başladım.

Biraz sonra Gökçay geldi.

"Selam Berrin." Dedi Gökçay yüzüme bakmayarak.

"Selam Gökçay." Dedim heyecanımı fazla belli etmemeye çalışarak.

"Berrin bak bizim ilişkimiz..." Dedi Gökçay bende hemen sözünü kestim.

"Evet bizim ilişkimiz ne olmuş bizim ilişkimize?" Dedim heyecanlı ve sabırsız bir şekilde.

"Berrin bizim ilişkimiz yürümüyor. Bundan sonra sen yoluna, ben yoluma." Dedi ve gitti.

Ben orada öylece donakaldım. Ne yapacağımı bilemedim.

Biraz kendimi toplayıp ağlayarak eve gittim.

Eve geldiğimde annem arkamdan koşarak geldi.

"Ne oldu kızım? Kim seni bu hale getirdi?" Dedi annem tedirgin bir şekilde.

"Gökçay beni terk etti, benden ayrıldı." Dedim hıçkırıklara boğularak.

"Neden ayrıldı kızım?" Dedi annem ve bana sarıldı.

"O mavi saçlı kız için beni yarı yolda bıraktı anne." Dedim ve kafamı duvarlara duvarlara vurdum.

~GEÇMİŞ SON~

O gün aklıma geldikçe Rüya'dan intikam alacağım diye kendi kendime yemin ettim.

Ben düşüncelere dalarken Bilge'nin sesiyle irkildim.

"Berrin daldın gittin hayırdır bir şey mi oldu?" Dedi Bilge tedirginlenerek.

Olumsuz anlamada başımı salladım.

"Hadi gidelim bir kafeye sıcaktan bayılmak üzereyim." Dedim ve bir kafeye doğru ilerlemeye başladım. Kızlarda arkamdan gelmişlerdi.

Sonunda güzel ve sessiz bir kafe bulup oturduk. Ben tabii ki düşünceler içindeydim. Acaba Rüya denilen dangalaktan nasıl bir intikam alabilirim? Hayatını nasıl zehir edebilirim? Diye düşüncelere dalmıştım. Garsonun geldiğini bile fark etmemiştim. Dolunay omuzunu dürttü.

"Kızım hayırdır çok sık dalıp gidiyorsun bir sıkıntı varsa söyle hallederiz." Dedi Dolunay.

"Sıkıntı yok eee... Ne yiyoruz?" Dedim konuyu değiştirerek.

"Biz ikimiz tatlı siparişi verdik. Sende istersen tatlı siparişi ver." Dedi Bilge.

Olumla anlamda başımı salladım.

● ● ●

O gün kızlar ile akşama kadar gezmiştik.

Eve geldim annem ile beraber güzel bir akşam yemeği yemiştik. Annem anlamasın diye öyle uzun uzun dalmalara gitmemeye çalıştım.

● ● ●

Annem ile birlikte sofrayı topladıktan sonra bulaşıkları, makineye dizmeye koyulmuştum.

"Kızım ben yarın geçmiş olsuna gideceğim, istersen sende gel." Dedi annem tedirgin bir ses tonuyla.

"Kim bu hasta? Ben biliyor muyum? Yoksa mahalleden biri mi?" Art arda sorduğum sorular ile bulaşık makinesi ile uğraşmayı bırakmıştım.

"Şey kızım ben tek giderim sen evde kal." Dedi annem. Sanki benden bir şey saklıyormuş gibi.

"Yoksa babam denilen o sarhoşa mı bir şey oldu? Eğer onun için üzülüyorsan hiç boşuna üzülme." Dedim umursamayarak ve makinenin kapağını kapatıp kendime kahve hazırlamaya başladım.

~GEÇMİŞ~

Bir gün arkadaşlarım ile evin önünde oyun oynuyorduk. Çok mutluydum. Annemgilde, mahalleli ile beraber oturuyordu. Ta ki o adam gözükene kadar. Babamı seviyordum ama içmediği zamanlar. Kendini kandırma Berrin baban her zaman içiyor ve şu anda çok sarhoş yürümesinden bile anlaşılıyor. Annem hemen kolumdan tutup eve sürükledi. Babamda arkamızdan gelmişti.

"Hoşgeldin Adem." Dedi annem babama.

"Hoş gelmedim. Ne hazırladın lan yemek olarak?" Dedi babam anneme.

"Şey saat erken olduğu için bir şey hazırlayamadım ama şimdi bir şeyler hazırlarım sen otur tamam mı?" Dedi annem titreyen sesiyle.

"Dışardaki kadınlar ile oturacağına yemek yapsaydın lan." Dedi babam ve anneme bit tokat attı.

Keşke bir tokat ile kalsaydı dövmeye başladı. Babamın kolundan tuttum ama benden çok güçlüydü. Koşarak dışarıya çıktım. Yardım bulmak için.

Galiba komşular seslerden rahatsız olmuşlardı hemen polis geldi. Babamın koluna kelepçeyi vurup gittiler.

Babamın gittiğini gören mahalleliler hemen bizim eve girdiler. Arkalarından ambulans gelmişti. Ekipler annemi sedye ile dışarı çıktıklarında koşarak annemin yanına gelmiştim. Ama annemin yüzü tanınmayacak haldeydi.

Ağlamaya başlamıştım. Annemle birlikte gitmek istiyordum ama kimse izin vermedi.

O gece komşularda kalmıştım. 'Anne... anne...' diye diye ağlıyordum. Kimse beni susturamamıştı.

Anneme bir şey olursa ben ne yapardım? Bana kim bakardı? Kime anne derdim?

~GEÇMİŞ SON~

EĞER SİZDE BÖYLE BİR DURUM İLE KARŞILAŞIRSANIZ DERHAL POLİSİ ARAYIN SESSİZ KALMAYIN!

O günü hatırladıkça çok kötü durumda oluyordum.

"Peki kimin yanına gideceksin?" Dedim anneme bir cevap vermesini umarak.

"Bizim şu araba çarpan kız şey ismi Rüya..." Dedi annem ve hemen sözünü kestim.

"Erkek arkadaşımı çalan kızın yanına geçmiş olsuna mı gideceksin anne. Buna inanamıyorum beklemiyordum senden. Ben o gün ne kadar çok yıprandım haberin var mı?" Dedim bağırarak.

"Kızım biliyorum ama komşu sonuçta ayıp olur." Dedi annem.

"Erkek arkadaşımı çalarken komşuluk olmuyor, hasta ziyaretine gitmezsen komşuyuz ayıp oluyor. Anne onun bana yaptığı ayıbın farkında mısın?" Dedim kaşlarımı çatarak.

"Kızım geçmişte kaldı bunlar unut artık. Başka birini bul." Dedi annem.

Tek bir laf etmeden odama doğru çıktım. Derin düşünceler ve hayaller ile uykuya daldım.

● ● ●

Sabah uyandığımda annem kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı.

"Günaydın kızım, bende şimdi seni uyandıracaktım." Dedi gülümsersek.

"Günaydın." Dedim bende annem gibi gülümseyerek.

Güzel bir kahvaltı yaptık. Sonra beraber annem ile sofrayı topladık.

Sofra toplama işi bitince bende hazırlandım. Annem aşağıda Müge Anlı'yı izliyordu. Beni kapının önünde gördü.

"Hayırdır kızım bir yere mi gidiyorsun?" Diye bir soru yöneltti.

"Anne Rüya'ya geçmiş olsuna gitmeyecek miyiz? Ne duruyorsun hazırlamamışsın bile." Dedim.

"Kızım sen iyi misin? Kafana ne düştü? Ya da merdivenlerden mi yuvarlandın? Kesin yataktan sert bir şekilde düştün demi?" Dedi annem art arda soru yağmuruna tuttu beni.

"Hayır anne bir sey olmadı. Dün dediklerini iyice düşündüm ve eski eskide kaldı dedin kendi kendime. Belki Rüya ile iyi bir arkadaş oluruz." Dedim.

"Iyi bir arkadaş mı? Dolunay ve Bilge'den bile mi daha iyi arkadaş olacağını düşünüyorsun." Dedi annem şaşırarak.

"Neden olmasın zaten onlar kendi hallerinde fazla eskisi gibi konuşmuyoruz." Dedim.

"Hayırlısı bakalım." Dedi ve hazırlanmaya başladı.

● ● ●

Rüyagilin evine geldiğimizde kapıyı Gökçay açmıştı. Hiç şaşırmamıştım. Başka kim açacaktı. Yazık çocuğa, hizmetçi gibi kullanıyorlardır kesin. Acıdım Gökçay'ın hâline. Bizi içeri buyur ettikten sonra oturma odasına doğru ilerledik.

Rüya ve annesi karşılıklı kahve içiyorlardı.

"Hoş geldiniz buyrun buyrun oturun." Dedi Gizem Teyze gülümseyerek.

"Hoş bulduk." Dedi annem aynı şekilde gülümseyerek.

RÜYA'DAN:

Bu kızın burada ne işi vardı? Beni gördüğü yerde öldüresi gelirdi? Hayırlısı bakalım anlarız illa kokusunu.

Annem çayları demlemek için mutfağa geçti. Gökçay'da arakasından gitti.

"Rüyacığım durumunu duyduk valla çok üzüldük." Dedi Berrin.

Şaşırmıştım.

"Evet canım evet üzülmüşsündür ölmediğim için." Dedim sert bir bakış attım.

"Ya kuzum eski eskide kaldı. Unut onları geleceğe bak." Dedi masum ve bi o kadar da sinsi bir şekilde.

Kuzum mu? Doğru ya ben onun için bir kuzuyum, o da kurt. İlk defa doğru söylüyor. Alkış alalım.

"Bu kızın kafasına ne düştü? Saksı mı? Kiremit mi? Okunuk bir şey miydi?" Dedim şaşkın bir şekilde.

Annem ile Gökçay'da şaşırmıştı. Berrin'i benden daha iyi tanıyorlardı.

"Benim kafama bir şey düşmedi. Ben gayet iyiyim. Sadece barışmak istedim. Eskiyi unutmak istedim.

İç sesim barışma diyor. Haklısın iç sesim.

"Peki." Dedim ama kendimi kollamak zorundaydım. Berrin'in bu hareketleri bana hiç mantıklı gelmedi. Her bir adımına dikkat edecektim.

BERRİN'DEN:

Salak kız tuzağıma yavaş yavaş düşüyordu. Kendimle gurur duyuyorum. Sen kimsinde benim sevdiğim insanı elimden alırsın. Dün geldin bugün de neyse düşünme bu kadar yoksa saldıracağım şimdi. Düşüncelerimi bir kenara attım.

"Eee Rüya yürüyebiliyor musun?" Dedim tabii ki yürüyebiliyordu bu nasıl soru be Berrin.

"Evet." Dedi umursamazca laa iki dakika bi şey konuşulmuyor bununla.

"Biraz takılalım mı? Parka falan gideriz dondurma alırız?" Dedim bu teklife evet demiyecekti ama yine de bir şansımı denemek istiyordum.

İlk önce Gökçay'a baktı sonra da annesine en sonda bana. Ne bakıyorsun kızım? Sanki izin vermelerini bekler gibi bakıyordu. Ama bu kimseden izin almaz bildiğim kadarıyla.

"Bende gelebilir miyim?" Dedi Gökçay bana dönerek. Ah Gökçaycığım normalde ikimiz gezerdik ama bu şapşal ile üçümüz yan yana nasıl olur ki?

"Evet bencede üçünüz gezin dolaşın gençsiniz sonuçta." Dedi Gizem Teyze.

Normalde Gizem Teyze'yi kırmazdım aslında kimseyi kırmazdım ama böyle bir teklife offf karar ver Berrin herkes sana bakıyor. Kendimi toparlayıp evet dedim. Gökçay ile Rüya denilen mıymıntıyı bir arada görmeye nasıl dayanacağım ki?

Dışarı çıktık. Yavaş yavaş parka doğru yürüyorduk. Yolda kimse konuşmadı. Hem yakın, hemde bir o kadar uzaktık birbirimize.

"Eee... Rüya sevgilin veya sevdiğin biri var mı?" Dedim pat diye.

"Sevgili mi o ne? Yenilenebilir bir şey mi?" Dedi gülerek sonra Gökçay'a baktı.

"Belki, vardır." Dedi Rüyanın gözleri gülüyordu aynı şekilde Gökçay'ında.

Çocuk sesleri gittikçe artıyordu bu da demek oluyor ki parka yaklaştık. İnşallah bizim kızlar görmez bu mıymıntı ile gezdiğimizi.

Bir banka oturmuştuk. Eee ne yapacaktık başka? Kafeye falan gidemezdim belki bizim kızlar görür diye konuyu onlara daha açmadım. Zaten parka da gelmezlerdi.

10 dakika olmuştu daha parka geleli. Ama maşallah bunların sohbetine doyum olmuyordu. Gözüme dondurmacı çarpmıştı.

"Eee bizimde konuşmamıza da doyum olmuyor. Ben gidip bir dondurma alayım. Dondurma eşliğinde yine konuşuruz." Dedim ve dondurmacıya doğru ilerledim.

Bunlar neli yerlerdi ki? Ah be aptal Berrin insan sorardı. Neyse karışık yap gitsin.

"Üç karışık dondurma." Dedim.

Adam hemen üç tane dondurmayı hazırlayıp afiyet olsun dileklerini deyip elime dondurmaları tutuşturdu.

Onlara doğru yaklaşırken orta boylarda bir taş gördüm. Ayağıma takıldı. Aslında hiçte bile ayağıma takılmamıştı. Tam dondurmalar Rüya'nın üzerine fırlayacakken, Gökçay'ın refleksleri dondurmaların Rüya'nın üzerine batırmasına izin vermedi.

Bana ne oldu diye soracaksanız yere kapaklandım. Bunu da yazdım bir köşeye Rüya Hanım.

Dondurmalarımızı yerken aklıma kuaförde ki randevum geldi. Bugün kızlar ile oraya gidecektik. Ben tamamen unutmuştum. Ama bunları burada bırakıp gidemezdim.

BİZİMKİLER

Kızlar bugün ben kuaföre gelemiyeceğim siz gidin belki başka sefere 😔

Bilge:
Tamam kanka sıkıntı yok.

Dolunay:
Bir şey mi oldu kuzum? Neden gelmiyorsun? Yine o kız yüzünden mi?

Hayır sadece misafirlikteyiz.

Dolunay:
Tamam kuzu bir şey olursa bize ulaş. Sonra görüşürüz canişko.

Bilge:
Sonra görüşürüz kendine iyi bak🥰

Tamam sizde.

Oh bu meseledende kurtulmuştum.

"Rüya senin saçın mavi değil miydi?" Dedim.

"Evet öyleydi." Dedi dondurma külahını kemirirken.

"Kuaföre gidelim mi?" Dedim inşallah evet derde saçına ağdayı bulaştırırım keltoş olarak kalır.

"Aslında boyatmayı düşünüyorum güzel bir teklif kabul ediyorum." Dedi Rüya gülümseyerek.

Tuzağıma düşmüştü ukala cadı. Saçlarına ağda yapıştırayımda görsün o.

"Eee... O zaman eve geçelim mi? Akşam olmak üzere de." Dedi Gökçay çekinerek.

Ah Gökçaycığım, bu cadı yanımızda olmasaydı senin ile el ele tutuşarak giderdik eve. Ah hayaller, ah! Neyse.

Eve geldiğimizde annem çoktan eve gitmişti. Bende eve gitmek istiyordum.

"Gökçay bir an önce çıkta hemen eve gidelim karanlık çoktan çöktü." Dedim.

"Şey Berrin ben burada kalıyorum sen gidebilir misin? Dedi Gökçay hafiften tebessüm ederek.

Ben demiştim bu çocuğu hizmetçi olarak kullanırlar diye demedim mi he? Yazık valla. Üzüldüm gerçekten.

"Ama hava karardı. Tek başına mı gideyim eve?" Dedim yalvarırcasına.

"Berrin 10 dakikalık yol gidemez misin?" Dedi Gökçay biraz daha sesini yükselterek.

"Ya köpekler kovalarsa?" Dedim biraz daha yalvararak.

"Berrin zamanında gece bilmem kaçta kız arkadaşlarının evinden geldin. Hem birde onların evleri, senin evinden bile uzaktı." Dedi aynı ses tonuyla.

"Peki o zaman biri gelsin, beni bayıltsın, tecavüz etsin, sonra da ölümü Müge Anlı'nın bile bulamayacağı bir yere atsın. Onu mu istiyorsun Gökçay?" Dedim dudaklarımı büzerek.

Bu dediklerimden sonra Gökçay asla ama asla beni kırmazdı. Bunu iyi biliyordum.

"Tamam Berrin, geliyorum seninle." Dedi Gökçay oflayarak.

Sevinmiştim.

"İlk önce üzerime bir şeyler giyeyim. Hemen geliyorum bekle." Dedi Gökçay.

İstediğin kadar bekletebilirsin Gökçaycığım dedim içimden.

2 dakika sonra Gökçay kapıdan dışarıya çıktı. Sonunda çıkabilmişti.

"Şey... Gökçay seninle bir şey konuşmak istiyorum. Acaba konuşabilir miyiz?" Dedim.

"Tamam hadi yürüyerek konuşuruz." Dedi Gökçay.

Ne yürümesi be adam.

"Şey otursak mı bi kenara. Yürüyerek konuşulacak bir şey değilde." Dedim ikna etmeye çalışarak.

"Peki, tamam siz nasıl istiyorsanız." Dedi Gökçay sanki böyle bir bıkmış bir şekilde.

Siz mi? Sensin siz? Öküz. İç sesim sakin lütfen!

"Haydi seni bekliyorum. Daha fazla beklersem soğuktan donup, ölebilirim." Dedi Gökçay şakayla kıskanın ortası bir şekilde.

"Peki, tamam. Gökçay bana güveniyor musun?" Dedim.

"Bu da soru mu ya? Tabii ki de güvenemiyorum." Dedi gülerek.

Komik mi?

"Neden güvenmiyorsun?" Dedim merak etmiştim acaba niye güvenmiyor ki? Sanki ona kötü bir şey yapmışıyım gibi konuşuyordu.

"Berrin sen sevdiğim insanlara zarar veriyorsun ve benim de sana güvenmem biraz imkansız. Aslında tamamen imkansız diyelim." Dedi Gökçay.

"Peki beni seviyor musun?" Dedim birazcıkta dudak büktüm.

"Ya Berrin saçma sapan konuşup durma. Haydi gidelim annen merak etmiştir seni." Dedi ve ayaklandı.

Boş durur muyum bende ayaklandım ve üzerine doğru yürümeye başladım.

"Berrin evinin yolu diğer tarafta, bu tarafa doğru yürümeyi kes." Dedi Gökçay.

Duymazdan geldim. Üzerine doğru yürümeye devam ettim ta ki duvara gelene kadar. Gökçay, ben ve duvar arasında kalmıştı.

Bu kez daha çok yaklaştım. Dudaklarımı, onun dudaklarına bastırmıştım ki su damlaları hissettim. Yağmur mu ki? Ama hava durumunda yağmur ile ilgili bir bilgi yoktu.

Havaya baktım. Pencerede Rüya bize bakıyordu hatta iyice eğilmişti.

"Ya tükürmüştüm yüzüne kızdın mı canım?" Dedi alay edercesine.

Sadece ona bakmakla yetindim.

"Ya tamam özür dilerim kötü bir şeydi. Dur temizlenmen için bir şeyler verim." Dedi gülerek.

Sanki çok komik Rüya Hanım.

Pencereden içeriye girdi ve bir kova suyu pencereden aşağıya döktü. Hemde sabunluydu. Gözlerim yanmıştı sabundan.

"Ya canım dur sana havluda vereyim." Dedi ve içerden havlu almaya gitti.

Bu kadarda insafsız değildir ya havlu veriyor ne güzel.

"Havlun hazır." Diye seslendi ve pencerede duran bir saksıyı alıp, havlunun içine oturtup bana doğru fırlattı. Gökçay'ın, ani hareketi ile kurtulmuştum. Allah'tan bir şey olmamıştı.

"Sen görürsün Berrin Hanım!" Dedi ve penceredeki bütün saksıları fırlatmaya başladı. Bu kız deli mi ya? Bu komada değildide tımarhanede miydi? Tımarhane kaçkını.

Evin kapısı açıldı ve Gizem Teyze çıktı.

"Neler oluyor kızım? Neden saksılarımı, çiçeklerimi fırlatıyorsun? Derdin ne?" Diye bağırdı Gizem Teyze, Rüya'ya.

"Kızı evine uğurluyorum sadece." Dedi Rüya ve gülerek içeriye geçti.

Hiç mi utanma yoktu ya?

"Kızım sende buralarda durma yürü evine. Gökçay sende eşlik et kıza başına bir şey gelmesin." Dedi Gizem Teyze.

"Yok ben kendim giderim." Dedim ve yola koyulamaya başladım.

İnsan bir güle güle der ya demi?

Eve doğru koşmaya başladım canımı zor kurtarmıştım resmen. Tımarhane kaçkını ne olacak. Ne beklersin bu kızdan. Bunu alan iki gün sonra kapıya bırakır valla.

Eve geldiğimde, annemi uyandırmadan  direkt odama çıkıp uyudum.

Neden Berrin, arkadaşlarından Rüya ile konuştuğunu saklıyor olabilir?

Sizce Berrin'in planı ne?

Sizce Berrin neden Gökçay'ı öpmek istedi?

Rüya'nın, Berrin'in yüzüne tükürmesine ne diyorsunuz?

Gelecek bölümde neler bekliyorsunuz bakalım?

Bu bölümde sana komik gelen yer neresi?

Bu bölümü nasıl buldunuz peki?

Oy ve yorum yapan ellerinize nazar değmesin.💛🤗🍀💜🥰

Continue Reading

You'll Also Like

937K 65.1K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
7.2M 418K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
30.5K 1K 12
Babası Türk, annesi Rus olan bir kızın babaannesi ve dedesini ziyaretiyle başlar...
5.4K 315 64
Kim bilebilirdi ki bir kere hastaneye gitmekle hayatının altüst olabileceğini? Beste'de bilmiyordu. Ne vardı sanki diğer çocuklar gibi yaşayabilseydi.