Şoklara girenler sjsjsjsjs
Özledimmmmm çokkk
Nasılsınız arkadaşlar özlediniz mi?
15 Haziran 2015
"Poyraz Mısra'nın gitmesine izin veremeyiz!" Diye bağırdı O . Duymak bile istemediğim sesi ben hızlı adımlarla yürürken bile kulaklarımdaydı.
Uzaklaştım olabildiğince hızlı adımlarla. Aptallıktı, sadece aptallık. Hangi kadın nişanlı bir adamın yanında durmak isterdi ki, o kadın çok kötü olsun hatta iblisin ta kendisi olsun, asla bir kadın hemcinsine oynanan bir oyuna göz yummamalıydı. Aptal olan bendim. Bir bebeğe oyuncak verilir ve o da oynar. Bende onun eline düştüm o da benimle oynadı. Buna izin vermem benim aptallığımdı.
Hıçkırıklarımı bastırmak için derin derin nefes aldım. Göz yaşlarım durmuyor, olanları düşündükçe daha hızlı ve hırçın akıyordu. Beni neden sevmemişti, ona sığınmıştım, onadan başka kimsem yokmuş gibi ona bağlanmıştım. O bana bunu neden yapmıştı, sevmediğini istemediğini söyleseydi giderdim. Bu adiliğe gerek kalmazdı.
Karşıma çıkan ilk taksiye binip terminale indim, üzerimdeki elbiseyi bile çıkarma fırsatım olmamıştı. Elbiseye baktıkça geceyi hatırlıyorum, hatırlatılaca da üzerimde bu elbiseyi parçalamak istiyordum.
"Evet, Hamileyim..."
"İyi akşamlar" dedi masa başındaki kadın.
"İyi akşamlar, İzmir için bir bilet alabilir miyim" dedim.
"Tabi kimliğinizi alabilir miyim?" Kimliğimi uzatıp evden kaçarken yanıma aldığım parayı uzatıp ödemeyi yaptım. Şanslıydım sadece bir saat sonra gidecektim. Herşeyi yıkan o adamı tamamen gerimde bırakacaktım.
"Mısra!" Dedi yine o ses, son 30 dakikada kalmıştı. Yüzüne bile bakmadan otobüse doğru ilerdedim.
"Güzelim dur, yalvarıyorum dinle beni!" Dedi, dinlemedim. Yüzüne bakmak bile istemiyordum, hangi yüzle karşıma geçebiliyordu.
"Mısra yalvarıyorum dinle beni" dedi, kolumu tutmaya kalktı.
"Dokunma bana! Sen hangi yüzle karşıma geçebiliyorsun ya aklım almıyor! Bu ne yüzsüzlük! Bu ne kalaktersizlik!" Diye bağırdım. Gözlerime şaşkınlıkla birkaç saniye baktı.
"İnanıyor musun? Böyle bir şey yapacağıma olanak verebiliyor musun?" Diye sordu.
"İnkar et o zaman!" Diye bağırdım tekrar göğsüne vurarak. " Yapmadım de! Seni aldatmadım de! Bende Allah'ın belası bileti yırtıp atayım!" Dedim, göz yaşlarımı neden olduğu hıçkırıklar cümlemi kesiyordu hep.
"Ben" dedi kafasını öne eğdi. "Hatırlamıyorum" dedi. Alayla kocaman bir kahkaha attım, delirmiş gibi gülüyordum.
"Sen kendinden şüphe ederken neden bunu bana soruyorsun!? Allah kahretsin hataydı, benim senin nişanlı olduğunu öğrendiğim gün siktirip gitmeliydim! Ben o gün senin arabanın önüne atlamamalıydım! Allah yine kahretsin ben seni keşke hiç tanımasaydım!" Dedim ve otobüse bindim. Cam kenarından ona doğru baktığımda gözünden akan yaşların kalbime artık bir etkisi olmadığını hissettim.
İhanet onu çoktan silmeme neden olmuştu. Otobüs hareket ettiğinde herşeyi geride bırakma isteğime buz gelmişti. Soğumuştu kalbim, ona dokunmuştu, onunla uyumuştu, onu öpmüştü! Düşüncelerin iğrençliği midemi bulandırıyordı.
Onu sevmişti, kahretsin!
Otobüs ondan uzaklaştı, otobüs şehri terk etmişti. İlk kez mesafemiz uzadı, ilk kez ondan sadece fiziksel olarak uzaklaşmadım. Kalbim artık ondan uzaktı, en azından bunu çok istiyordum.
"Alo" dedim Akın'ın aradığını gördüğümde.
"Neredesin?" Dedi öfke ile "otobüs hareket etti öyle değil mi?"
"Bir saat oldu" dedim. Alt dudağımı ısırdım. Ağladığımı görmesini duymasını istemiyordum.
"Sıkma kendini, onuzum yok ama ağla abicim ağla. Onu öldüreceğim! Sikeceğim belasını! O oruspu çocuğu yaşamayacak!"
"Abi" dedim tekrar gözyaşlarım arasında.
"Ölmek istiyorum, nefes alamıyorum"
Bir ışık geldi yüzüme, bir araç . Kalbimin sesi o an gerçekleşmişti. Koskoca tır otobüse öyle bir vurmuştu ki, otobüs uçurumdan yuvarlanmaya başlamıştı.
Artık kalbim acımayacaktı. Herşeyi kendimle beraber götürüyordum.
.......
"Yükselt! " Dedi bir ses.
"250! Üç iki bir" vücuduma giren bir enerji.
"Nabız yükseliyor! Hasta hayata döndürüldü!" Dedi, ölmuş müydüm?
"Kontrol altında tutun, ani bir gelişmeden
habardar edin bu ikinci oldu. Üçüncüyü kaldıramayabilir" dedi doktor .
Neden ölmedim? Annem beni dövmezdi, babam o adama vermezdi, umut ve ahmet işkence yapamazdı. Kaçmıştım, yada becerememiştim. Nerde olmuştu bu? Kaçarken tek hatırladığım mahalledeki sokaktan dar bir kolidora benzeyen bir sokağa saptığımdı.
Kafam gelip gidiyordu, gözlerimi açıyordum başka yerde kapatıyorum ve tekrar açıyorum yine başka yerdeyim. Şimdi ise normal hasta odasındaydım.
"Mısra nasılsın abiciğim?" Dedi, saçlarımı okşamaya başladı. "O piçe neler yaşatacağım!" Diye isyan ettim. Kimden bahsediyordu?
"Ne? Kime?" Dedim kaburgalarım ağrıyordu.
"Ne? O piçi diyorum ya" diye şikayet etti.
"He Mustafa'yı diyorsan dokunmadı bana. Kaçtım ben" dedim kesik kesik.
"Dalga mı geçiyorsun? Aras'ı mı koruyorsun?" Dedi, anlamamıştım.
"O kim Akın? Rahat bırak beni canım acıyor" dedim elimi sırtıma koydum. Canım yanıyordu, Akın şaşkınca bana bakarken onu umursamadan vücudumu düz bir konuma getirye çalıştım.
"Ne kadar süredir böyleyim" diye sordum.
"Üç ay güzelim, üç ay." Dedi gözlerim büyüdü. "O kadar korktum ki Mısra, canımdan can gitti" dedi, sıkıca sarıldı.
"İyiyim, yani sanırım." Dedim alayla.
"İçimde neden bir boşluk var. Organlarımı mı aldılar yoksa" dedim tekrar, bu sefer Akın dolu gözleri ile gülümsedi. Alnıma sulu bir öpücük kondurduğunda acısada pek ses çıkardım.
.....
1 yıl sonra...
" Bakın hanım efendi. Aras Bey ile görüşmek istiyorum. Bu benim için gerçekten çok önemli" dedim, kadın beni umursadı bile.
"Bakın Turna Hanım, Aras Bey yok yok" dedi kadın. Az önce buradaydı. Elimi sertçe masaya vurdum. "Yalan konuşma az önce yukarı çıktı ya lan!"
"Lan?" Diye sordu kadın korku ile.
"Evet lan, şimdi fazla dikkat çekmeden ya sen götür beni ya ben kendim bulurum. Ha ben bulursam o kaynakları sana kaynaklarım haberin olsun!"
Kadın telefonu aldı ve korku ile numarayı çevirdi. "Alo Aras Bey, Turna adında bir kadın zorla sizinle görüşmek istediğini söylüyor..... Evet efendim pistjet için gelmiş.... Peki efendim" telefonu kapattı ve bana sahte ve gıcık bir gülümseme sundu. "İşi varmış, şu an müsait değil" dedi, bir dakikasını ayirabilirdi!
"Öyle mi? Ben kendim bi uğramak istiyorum şu an" dedim ve tekrar asansöre yöneldim. Aslında yönelemedim bir el belimdem tutup çevirdi.
"Ne arıyorsun burada?!" Dedi Akın çocuk azarlar gibi. "sanane ya, aklıma koydum ben. Gideceğim buraya alacağım o arabayı!"
"Saçmalama! Dokuz aylık bir eğitimle seni nah alırlar buraya! Yürü gidiyoruz! Ben sana buranınn önünden dahi geçmeyeceksin demedim mi?!" Diye bağırdı. Herkes bize bakıyordu.
"Bağırma bana bir çakarım sana fotokobin çıkar duvarda! Aras Arslanoğlu ile görüşeceğim bitti!!" Dedim son ses. Pek bir işe yaramışa benziyordu kolumdan tuttup sürüklemeye başladı. Buna inanamıyordum. Yine Aras Arslanoğlu ile görüşememiştim.
"Aras Arslanoğlu ve Turna !" Dedi hakem. Heycandan kalbim durabilirdi
"Hazır başla!"
Vitesi sona atıp gazı kökledim, onunla yarışmak bana o kadar gurur veriyordu ki anlatamam. Yarışları, arabaları, fiziği, yeşil gözleri. O kadar yakın ve bi o kadarda uzaktı. Bu bana karmaşa veriyordu.
Sağa dönüp yoku zor ve kısa yaptım. Bu yollara alışıktım benim işim buydu. Ben bunun için büyümüştüm. Ya da Akın saçma abartıyordu.
Şu an Aras Arslanoğlu ile yarıştığımı abartabilirdik. Zengin, bekar ve ultra yakışıklı bir adam ile yarışıyordum. Tama Çağtay'da yakışıklıydı ama o başka yakın ve tanıdıktı. Ya da bu aralar fotoğraflarına fazla bakıyordum.
"Son 300 metre!!" Dedi spiker. Aramızda milimler vardı belkide. Yan yana sokaklarda yarışyorduk. Bunu kaybetmek bile benim için onurdu. Fazla abartmıyorum bu yakışıklının en az 200 galibiyeti vardı.
"Allah'ım bir ilk!!!" Dedi Spiker. "20 yıldan beri spikerin ilk kez pistjet yarışında beraberlik görüyorum! Bu bir kutsamaydı!!" Doye bağırdı. Ben Arslanoğlu Holding temsil eden Aras Arslanoğlu ile Pistjet yarışını beraberlik ile bitirmiştim. Bundan değerli birşey yoktu sanırım.
"Vay canına " dedim hızla arabadan inip "efsaneydi!"
Akın'ın yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Tuhaf olma sebebi endişeli görünmesiydı. "Evet, iyiydin"
"İyiydik! Aras Arslanoğlu ile görüşeceğim, hadi ama onunla artık tanışmalıyım" ona doğru ilerlediğimde arabayı göremedim, egoistlik yapıp gitmiş miydi? Bu kadar kaba olamazdı ama!
"Turma Hanım, Aras Bey acil ailesel bir durumdan dolayı gitmesi gerekti. Ama mutlaka sizinle görüşmek istiyor" dedi. Gülümsedim ve hızla kafamı salladım.
"Tabi, çok isterim"