Ahu

By muzluibon

632K 16.8K 4.9K

"Emin misin yavrum?" Ahu sadece başını salladı. Konusabilecegini sanmıyordu. Ne oluyordu böyle? Az önceki kar... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. bölüm fotoğrafları 😈
16. Bölüm
17. Bölüm Fotoğrafları
17. Bölüm
18. Bölüm Fotoğrafları
18. Bölüm
19. Bölüm Fotoğrafları
19. Bölüm (2)

19. Bölüm ( 1)

19.2K 777 146
By muzluibon

Selaaaammm!

Biz geldiikk!

Sizi bu kadar beklettigim için özür dilerim hepinizden :(

Ve daha fazla bekletmemek için yazdıklarimi paylaşmak istedim. Bölümü part 1 part 2 olarak ayıralım bu seferlik olur mu?

Ve o fotoğraflar da ikinci kısımda olacak bilginizee

Sizi çok tutmayayim hemen bölüme dalın :))

Unutmadan bölüme birrrsuru yorum yapmayı unutmayın lütfeeeenn :))

                                Keyifle okuyuuuuunnn 💙



🦋



Önceki bölümden...

*******

Devrim odadan çıkıp aşağı indi. Tam mutfağa girip kardeşine seslenecekti ki dış kapının sert bir şekilde kapandığını duydu. Kaşlarını çatıp oraya yürürken kapıdan giren Burcuyu gördü. Kız ayakkabılarını hızla çıkartıp kenara atarken başını kaldırıp abisine baktı.

Devrim kızın kızarmış gözlerine bakarken hızla yanına gidip yüzünü iki elinin arasına aldı. Telaşla konuşurken kötü bir şey olmaması için içinden dua ediyordu.

"Abicim iyi misin? Ne oldu ? Biri bir şey mi yaptı?"

Burcu dakikalardır durmayan gözyaşlarını yeniden akıtırken hıçkırarak ağlamaya başladı. Devrim kardeşini kollarının arasına alırken Burcu titrek bir sesle konuştu.

"Abi"

*********

Devrim kardeşinin titreyen üzgün sesiyle ellerini yüzüne çıkartıp göz göze gelmelerini sağladı. Endişeli bir şekilde konuşurken onu bu şekilde görmek hep sebep olanlara öfke duymasına hem de yüreğinin burkulmasına neden oluyordu.

"Abicim korkutuyorsun beni , noldu anlat hadi biri bir şey mi yaptı?"

Burcu burnunu çekip kızarmış bakışlarını abisinden çekti.

Nasıl söylerdi ki ona en yakın arkadaşının önce kendisini öptüğünü ardından yanından kovduğunu.

O anları  düşününce gözleri yeniden doldu.

Derin bir nefes alıp bakışlarını tıpkı kendisine benzeyen yeşil gözlere çevirdi.

Yutkunup kısık bir sesle konuştu.

"Ben...ben yolda ölmüş bir kedi gördüm. Araba çarpmış galiba..."

Devrim'in kasılmış bedeni duyduklarıyla gevşedi. Kardeşinin kedilere düşkünlüğünü bildiği için yeniden kollarının arasına alıp konuşurken sesi yumuşacık çıkıyordu.

"Güzelim eminim ki kaza olmuştur. Yoksa kim bile isteye bir hayvana çarpar ki?"

Bunu söylerken kendi bile dediklerine inanamıyordu. Tıpkı Burcu'nun da inanmadığı gibi. Dışarıda merhametten yoksun, cani bir sürü yaratık vardı.
Insan bile diyemiyordu Devrim onlara.

Ama şu an sadece kardeşini biraz olsun sakinleştirmeye çalışıyordu.

Burcu abisine isyan dolu bir sesle cevap verdi.

"Insanlar niye bu kadar kötü abi ?"

Şuan ki sorusu çok başka kişilere yönelikti ama abisi bunu bilmiyordu.

Devrim derin bir nefes alıp sustu.

Ne diyebilirdi ki böyle bir soruya?

Konuyu değiştirmek için kardeşinin omzuna kolunu sarıp başına küçük bir öpücük kondurdu.

"Hadi mutfağa gidip sofrayı kuralım abi kardeş , canını sıkma daha fazla,  olan olmuş diyip geçmek de istemiyorum ama konuşursak daha çok üzüleceksin. O yüzden gel benimle."

Burcu şu an bir damla su bile içmek istemiyordu. Murat'ın yaptıkları  yüzünden yeterince doymuş hissediyordu.

Devrim'in kolunun altından çıkıp yorgun bir sesle konuştu.

"Abi...ben odama çıksam daha iyi olacak, canım hiçbir şey istemiyor."

Devrim bir süre kardeşinin gözlerine bakıp başını salladı.

Burcu buruk bir tebessümle arkasını döndü. Birkaç adım atmıştı ki aklına gelenle durup abisine döndü. Cebindeki telefonu çıkartıp Devrim'e uzattı.

Elinin titrediğini farkedince telefonu sıkıp titremeye önlemeye çalıştı.

"Abi... telefonun."

Devrim uzattığı telefonu alırken küçük bir tebessümle kardeşine baktı. Ardından bir adım atıp yavaşça alnını öptü.

"Sağol güzelim."

Burcu zoraki bir tebessümle arkasını döndü. Iki adım atmıştı ki abisinin sesini duydu.

"Burcu , Murat içiyor muydu hâlâ?"

Kız duyduğu isimle titreyen dudağını sertçe ısırdı. Derin bir nefes alıp yeniden abisine baktı. Konuşmadan başını aşağı yukarı salladı.

Devrim kaşlarını hafiften çatıp konuştu.

"Sana kötü bir davranışı olmadı değil mi ? O pek ağzıyla içmez çünkü."

Burcu bunu çok net bir şekilde anlamıştı maalesef. Ağlamanın eşiğinde olduğunu farkedince yutkunup kısık bir sesle konuştu. Hemen odasına gitmek istiyordu.

"Hayır abi...hemen alıp çıktım zaten."

Abisinin başını sallamasıyla hızla arkasını dönüp merdivenleri çıkmaya başladı.

Odasına girer girmez kapıyı kilitleyip arkasına oturarak sessizce ağlamaya başladı. Çok pişmandı. Onun kendisini öpmesine izin verdiği  ve onu öptüğü için. Ellerini dudaklarının üstüne kapatıp sesinin duyulmasından korkar gibi ağlamaya devam etti.

🥀

Dağılmış yataktan kalkıp dolabın önüne geçerek temiz kıyafetler çıkarmaya başladım. Banyoya girmek istiyordum. Sütyene gerek duymayıp siyah bir çamaşır alıp üstüne giymek için gecelik bakındım. Ne giyeceğimi düşünürken yandaki tişörtler gözüme çarptı.

Alt dudağımı ısırıp beyaz tişörtü elime alırken yüzümde yaramaz bir gülüş vardı. O hep kitaplarda okuduğum sahnenin içindeymişim gibi hissederken  ağzımdan ufak bir kıkırtı kaçtı.

Devrim içinde siyah bir baksır ve gri bir eşofman alıp yatağın üstüne bıraktım. Yemekten sonra gelir o da duşa girerdi.

Daha fazla çıplak durmamak için  Devrim'in az önce üstünden çıkardığı havlu gözüme çarptı. Elime alıp vücuduma dolarken hala nemli olan havluyla aklıma odaya girdiği an geldi.

Bedenimden ufak bir ürperti geçerken başımı iki yana sallayıp yatağa yaklaşarak üstündeki çarşafları hızla çıkardım. Temiz olanları da aynı hızla serip yastıkları üzerine koyarken odanın kapısı açıldı.

Başımı çevirip içeriye giren Devrim'e bakarken onun keskin bakışları da yarı çıplak bedenimde dolaşıyordu. Yutkunup doğrulurken o da bana doğru yürümeye başladı. Önümde durup bir elini belime attı ve hızla bedenlerimizi birbirine yapıştırdı.

Hızlı hareketiyle birlikte bir elim göğsüne diğer elim ise kaslı koluna yerleşti. Başını eğip burnunu saçlarıma dayayarak derin bir nefes aldı.

"Duşa mı?"

Boğuk çıkan sesi kasıklarımı sızlatırken cevap verdim.

"Hı hı."

Boştaki elini boynuma yerleştirip saçlarımı geriye doğru çekti. Dört parmağı enseme uzanırken baş parmağıyla çenemi yukarı kaldırarak göz göze gelmemizi sağladı.

Gözlerindeki arzuyla bana bakarken hızlanan nefesimle birlikte havlunun da sıkıştırdığı göğüslerim yükselip alçalırken bakışları oraya kaydı. Belimdeki elini aşağı indirerek kalçamın çok az asagisinda biten havlunun altına koydu.

Kocaman eli kalçamı sıkıca tutarken elini hafif geriye çekip canımı acitmayacak sertlikte tokat attı. Bunu beklemediğim için ağzımdan ufak bir şaşkınlık nidasi çıktı.

Eli vurduğu yeri sıkıp ovarken heyecanla gözlerine bakmaya devam ettim. Titrek bir nefes alıp kısık bir sesle ismini söyledim.

Başını eğip boynuma sokuldu. Burnunu oraya sürtüp derin bir nefes alırken dudaklarını kulağıma yaklaştırıp erkeksi kısık bir sesle konuştu.

"Doyamıyorum sana , az önce içindeydim ama yeniden oraya girmek için deliriyorum. Senin o kendinden geçmiş hallerin , altımda zevkten kıvranışların-..."

Duyduğum şeylerle kasıklarımdaki sızı artarken ağzımdan kısık sesli bir inleme çıktı. Başımı erkeksi boynuna sokup sizlanircasina adını söyledim.

"Devrim , konuşma şöyle."

Kulağımı öpüp yeniden konuştu.

"Neden? Istemiyor musun sen de ?"

Başımı boynuna iyice yerleştirip küçük bir öpücük kondurdum.
Boynumdaki elini de kalçama indirip bedenimi sanki mümkünmüş gibi biraz daha kendine bastırdı. Karnımda hissettiğim sertliğiyle kadınlığım istekle sızlayıp duruyordu.

"Duşa girmem lazım."

Fısıltılı çıkan sesimle o da aynı şekilde konuştu. Başı hâlâ boynumda elleri ise çıplak kalçamı tutuyor ve kendine bastırıp duruyordu.

"Ben de geleyim."

Beklenti dolu sesiyle alt dudağımı ısırıp başımı geriye atarak gözlerine baktım.

Bakışları istekle parlarken utangaç bir şekilde konuştum.

"Olmaz."

Başını eğip dudaklarıma ıslak bir öpücük kondurdu. Kısık sesiyle konuşurken bu cevabımdan hoşlanmadığı açıkça belliydi.

"Neden?"

Dudaklarımdaki ıslaklığı almak için alt dudağımı ağzımın içine alıp emdim. Gözleri her hareketimi dikkatle takip ederken kalçalarımı yavaşça kasıklarına sürttü. Nefesim gittikçe hizlanirken konuşmaya çalıştım.

"Çok yorgunum, he- immh...hemen girip çıkmak istiyorum."

Konuşma arasında boynumu emmesiyle ağzımdan çıkan inlemeye engel olamadım. Arkamda duran elini çıplak kadınlığıma götürüp yavaşça okşadı. Kalbim sanki kasıklarımda atmaya başlarcasına istekle atmaya başladı.

"Ben de , ben de hemen girmek istiyorum."

Girmek istediği yerin banyo olduğunu pek sanmıyordum.  Erkeksi, boğuk sesiyle daha kısık bir şekilde konuştu.

" Ama hemen çıkmak istediğimden emin değilim."

"Devriimm."

Sizlanircasina ismini söyleyip bir adım atıp geri çekildim. Gerçekten çok yorgundum ve az önceki sert vuruşlarından dolayı hâlâ bir sızı vardı kadınlığımda.

Göz göze gelince geri çekilmemden pek memnun olmadığı yüzünün her karışından belli oluyordu. Bu hâliyle oyuncağı elinden alınmış küçük bir çocuk gibi göründü gözüme. Aklımdan geçen düşünceyle yüzümde küçük bir tebessüm oluştu. Bir adım atıp boynuna sokuldum ve ıslak bir öpücük kondurdum. Bedeninin kasildigini anlayınca kafamı biraz daha kaldırıp kulağına doğru fısıltılı bir sesle konuştum.

"Borcum olsun olur mu?"

Beni yeniden kendine yaklaştırmak için elini kaldırmasıyla çabucak geriye doğru kaçıp hızlı adımlarla kapıya yürüdüm. Ağzımdan kaçan ufak kıkırtıyla başımı çevirip ona baktım. Gözleri gülen yüzümü dikkatle incelerken derin bir nefes alıp birkaç saniye gözlerini yumdu. Yeniden açtığında onun da yüzünde eşsiz bir gülümseme vardı.
Başını aşağı yukarı sallayıp imalı bir şekilde konuştu.

"Olsun bakalım,  git hadi biraz daha öyle bakarsan dayanamayıp bende gireceğim."

Yüzümün kızardığını hissederken gülüşümu engelleyemiyordum. Elimi dudaklarımın üstüne koyup saklamaya çalıştım ve hemen odadan çıktım.

Hızla banyoya girip duş aldım. Çıktıktan sonra kıyafetlerimi odada unuttuğumu farkedince mecburen az önceki havluya sarınıp odaya geçtim.

Devrim yatağa yarım bir şekilde uzanmış telefonuyla oynuyordu. İçeriye girdiğimi  görünce dirseklerinin üzerinde doğrulup ıslak bedenimi hiçbir çekince hissetmeden süzdü.

Tek elimle havluyu göğsümün üstünden sıkı sıkı tutarken kapıyı kapatıp dolaba doğru yürüdüm. Bakışlarını üzerimde hissediyordum ama hiç o tarafa bakmadan hemen hazırladığım kıyafetlerin yanına gidip iç çamaşırı elime aldım. Arkamda beni izlediğini biliyordum. Eğilip çamaşırı bacaklarımdan geçirdim. Havlunun düşmemesi için ekstra bir efor sarfederken sonunda giymeyi başardım. Ardından tişörtü elime alıp havluyu yavaşça üstümden çektim. Arkamdan gelen derin nefes sesiyle oyalanmadan hızla giyindim.

Havluyla saçlarımdaki suyu alırken yönümü ona döndüm. Koyulaşmış bakışlarıyla alt dudağını ağzına almış beni izliyordu.

Saçımdaki ıslaklığı alıp aynanın önüne geçtim. Hızla saçlarımı tarayıp sırtıma doğru atarak açık bıraktım. Hava sıcaktı kurutmak istemiyordum.

Tarağı kenara bırakıp yatağa doğru yürüdüm. Devrim hâlâ aynı şekilde beni izliyordu. Utanmıştım. Daha fazla dayanamayıp konuştum.

"Ne? Neden öyle bakıyorsun?"

Derin bir nefes alıp ayağa kalkarak önümde durdu. Bir elini saçlarıma atıp yüzüme doğru eğildi. Dudaklarımız tam birbirine değecekken konuştu.

"İyi ki girmişsin hayatıma, iyi ki benimsin, benimlesin. Bu eve bu odaya ne kadar yakıştığını düşünüyordum. "

Gözlerimi dudaklarından çekip yeşillerine sabitledim. Şu an gözlerimin ışıl ışıl parladığına emindim. Bu dedikleri o kadar özeldi ki..

"Sen de iyi ki benim hayatıma girmişsin, benimsin."

Dudaklarımı biraz daha ona yaklaştırıp fısıldadım.

"Seni çok seviyorum."

Aynı şekilde karşılık verdi.

"Seni çok seviyorum."

Dudaklarımı yavaşça öpmeye başladı. O kadar nazik davranıyordu ki bu hiç ona göre bir öpüş değildi. O hep tutkuyla öperdi beni ama bu seferki öpüşünde saf sevgiyi iliklerime kadar hissediyordum. Elimi boynuna sarıp parmak uçlarımda yükseldim. Alt dudağımı ağzına alıp yavaşça emdi.

Ağzından çıkan erkeksi mırıldanmayla kollarımı iyice boynuna sarıp vücudumu ona yasladım.

Ellerini birden belime ve bacaklarımın altına koyup kucağına aldı beni. Dudaklarımı ondan ayırıp gülerek gözlerine baktım. Nazlı çıkan sesimle şaşkınlıkla konuştum.

"Ne yapıyorsun?"

Dudaklarıma eğilip bu sefer daha ser bir öpücük kondurdu. Aynı anda yatağa yürüyüp bir dizini yaslayarak beni yavaşça üstüne bıraktı.  Kollarını benden çekmeden ışıl ışıl parlayan yeşilleriyle bana baktı bir süre.

"Karımı yatağa taşıyorum."

Sesli bir şekilde gülüp başımı yanımda duran koluna yasladım.

"Devrim."

O da gülüp başını boynuma soktu.

"Ne? Yapamaz mıyım?"

Neşeli ama sahte bir merakla sorduğu soruya aynı onun gibi oyunbaz bir şekilde cevap verdim.

"Bilmem yapar mısın?"

Cevabımla sesli bir şekilde gülüp derin gamzesini bana sundu.

Elimi uzatıp o çukuru yavaşça okşarken başımı kaldırıp küçük bir öpücük kondurdum oraya.
Derin bir nefes alıp yoğun bir şekilde bana bakarken konuştu.

"Yaparım, başımın üstünde bile taşırım seni."

Alt dudağımı ağzımın içine alıp bakışlarımı kaçırdım. Hâlâ böyle sözlere alıştığım söylenemezdi. Yüzümdeki tebessümle ona bakarken kısık bir sesle konuştum.

"Hadi banyoya gir artık."

Sesli bir şekilde gülüp alnını alnıma yasladı.

"Yavrum sen romantik anların katilisin."

Kaşlarımı çatıp sinirli bir ifadeyle ona bakmaya çalıştım. Ama gerçek bir sinir olmadığı çok belliydi.

"Ne alakası var yaa?"

Üzerimde doğrulurken ayağa kalktı.

Hâlâ gülüyordu.

Arkasını dönüp bıraktığım havluyu alırken önce üstünü ardından eşofmanıyla birlikte iç çamaşırını çıkardı. Çıplak bir şekilde bana dönerken gözlerim ister istemez alt tarafına kayıyordu. Uzun ve kalın erkekliği tüm çıplaklığıyla karşımda dururken bir iki adım atıp havluyu beline doladı.

Bakışlarım gözlerine çıkarken onu izlememden keyif almış gibi bakıyordu. Gözlerimi kaçırıp başka bir yere bakarken onun keyifli sesini duydum.

"Kapatmamdan pek memnun olmadın herhalde?"

Kaşlarımı hafif çatıp ne demek istediğini sorar gibi ona baktım.

İmalı bir şekilde gülüp elini havlunun önüne attı. Gözlerim kocaman açılırken yanımdaki yastığı alıp hızla ona attım. Bu sefer kahkaha atıp yere düşen yastığı alırken ters bir bakış atıp arkamı döndüm ona. Aynı anda kendi kendime konuşuyordum.

"Terbiyesiz ya."

Yastığı gelip yanıma bıraktı. Üzerime eğilip yanağıma sesli bir öpücük kondururken kulağıma doğru fısıldadı.

"Tamam yavrum bundan sonra odada çıplak dolaşırım niye kızıyorsun ki?"

Eğlenen sesini duymamla yanıma yeni koyduğu yastığı alıp ona vurdum. Ağlamaklı bir sesle konuştum. Off niye utandırıyordu ki?

"Devrim! Çık artık yaa."

Beni daha fazla utandırmak ister gibi gülerek çıktı odadan. Yatağa iyice yerleşip yan dönerek gözlerimi kapattım. Ne kadar geçti bilmiyorum ama uykuya dalmak üzereydim ki kapı açıldı.

Gözlerimi açmadan onun yatağa gelmesini bekledim. Birkaç dakikanın ardından yatağın diğer tarafı yavaşça çöktü. Bedenini bana yaklaştırıp bir elini belimin altından diğerini ise omzuma sarıp kollarının arasına çekti beni.

Başımı hafif kaldırıp mırıldanarak boynuna sokuldum. Onun nefesini saçlarımda hissetsem de uykum öyle tatlı geliyordu ki hangi ara uyuduğumun bile farkında değildim.

🥀

Sabah erkenden kalkıp mutfağa giderek kahvaltı hazırladım. Tüm masa hazır olduğunda Devrim de gelmişti. Yanıma gelip dudaklarıma uzun bir öpücük kondurduktan sonra keyifle kahvaltısını yapmaya başladı.

Burcu da aramıza katılınca hep beraber sessiz bir şekilde yemeğimizi yedik. Ama Burcu pek iştahlı değil gibiydi. Endişeyle hasta olup olmadığını sorduk ama sadece uykusunu iyi alamadığını falan söyledi. İnanmasa da üstüne gitmedim.

Kahvaltı arasında Devrim akşam beni bir yere götüreceğini söyledi  ve Burcu'ya da evde tek kalmasının sıkıntı olup olmayacağını sordu. Burcu gayet sakin bir şekilde sorun olmayacağını keyfimize bakmamızı söyledi.

Onunla konuşmak istiyordum ama Devrim yanımızdayken bu pek mümkün görünmüyordu.

Devrim'e nereye gideceğimizi sordum ama söylemedi sadece yanıma küçük bir çanta ve birkaç kıyafet almamı istedi. Heyecanlansam da daha fazla ısrar etmedim. O da zaten kısa bir süre sonra yemeğini bitirip evden çıktı.

Onu yolcu ettikten sonra mutfağa Burcu'nun yanına gittim. Masayı toplarken nasıl olduğunu sordum ama her seferinde geçiştirerek cevap verdi. Anlatmak istemediğini farkettim.

"Burcu bak aramızda iyi olmayan şeyler yaşandı ama geçti hepsi yani sen hâlâ benim en yakın arkadaşımsın. Eğer canını sıkan bir durum varsa anlatabilirsin. "

Gözleri dolan arkadaşımla hızla yanına gidip kollarımın arasına aldım onu. Sarılmamla hıçkırarak ağlamaya başladı. İçime korku dolarken yumuşak bir sesle konuştum.

"Canım benim anlat hadi."

Kollarımın arasından çıkıp kıpkırmızı olmuş yeşil gözleriyle bana baktı. Onu böyle görmeye hiç alışık değildim. O hep içi enerji dolu kıpır kıpır yaz gibi bir kızdı.

Burnunu çekip sandalyeye oturdu. Kısık bir sesle konuşmaya başladı.

"Anlatacağım ama abimin haberi olmasın sakın tamam mı?".


🦋


Bölüm nasıldı?

O kadar zorlanıyorum ki yazarken 😭 nolcak böyle ya

Neyse

Şimdilik bu kadar diyelim

Diğer bölümü elimden geldiğince yazmaya calisicam geç gelirsek de şimdiden kusura bakmayın lütfen:))

Hepinizi seviyor ve koccamaann öpüyoruuumm 💙

Hoşçakalın 😘

Continue Reading

You'll Also Like

421K 22.3K 49
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...
57.9K 2.5K 33
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
258K 16.5K 45
Ölen bir lider ve koltuğuna geçen varisi... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #6 - bl #5- eşcinsel
95.7K 5.5K 16
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...