slumber party

By -jisoosings-

743 42 336

me and your boyfriend playin' dress up in my house i gave your boyfriend cunnilingus on my couch he cute, kaw... More

uno
dos
tres
cuatro
ozgenin basin aciklamasi
seis

cinco

57 3 32
By -jisoosings-

Bu bölüm tam 3k

BU BÖLÜM TAM 3K

yazmak bir ayimi aldi ama olsun no problem sonucta yazdim neticeye bakmak gerek

Neyse iste iyi okumalar

_____

herkes cok cirkin en guzel biziz

Irene
bi bok anlayan var mı
varsa söylesin
ben hic bise anlamadim cunku

seulgi
bende hic bise anlamadim aq
noluyooo

taehyung
ped boyun sinir
sorunları mı varmis
fazla klasik değil mi

jimin
ben böle bisi olacağını hic
tahmin etmemistim

namjoon
hala yoongiyi mi konuşuyonuz aq
hoca yok yazmış ilk ders hic
bunu dusunmuyonuz

Irene
cok da bise olmaz aslında

seulgi
bana da
sen dusun namjoon

taehyung
annemin de haberi olmaz
bise olmaz öğrense bile
😎

namjoon
of

jimin
bırakın okulu
bu gece yoongi geliyo
bizim eve pijama partisi için
:)

seulgi
su olaydan sonra gözüm
korkmadı değil

taehyung
bise olucagini sanmam

Irene
taehyung???

taehyung
sadece basit bi kıskançlık
gibi duruyo

namjoon
ya değilse?

taehyung
öyle öyle

Irene
umarum öyledir
hadi gün çabuk geçsin diye
bahçede sürtelim

seulgi
kalk Irene okula yeni biri gelmis
onu röntgenliyelim

taehyung
kim gelmis

seulgi
ne bilim

namjoon
Jackson diye biri

jimin
bende geliyom
gidek bakak kimmis

Irene
bu gün herkes kurs icin burada
nereden biliyodu ki bu gun kurs
olduğunu

taehyung
harbi aq
aman bizene amk
siz çıkın bana fotoğrafını atın

seulgi
çocuğun gizli gizli fotoğraflarını
mı çekelim
sapık mıyız

taehyung
evet

seulgi
tamam atarım fotoğrafını sana
hadi çıkak

taehyung
hadi bekliyom
(07:35)

seulgi

amk gördü galiba kaçtım hemen

(07:42)

taehyung
of rezilsin


jimin
yakışıklı cocukmus

namjoon
hemde cok

seulgi
dusmedim

taehyung
cunku lezbiyensin

seulgi
doğru

Irene
cocuk cinden gelmis

jimin
niye

Irene
üstün zekalıymıs ondan

taehyung
burada üstün zekalı ne arar

seulgi
biz mesela???
hani ülke çapında başarılı
olduğumuz için buradayız ya

taehyung
doğru 😎

jimin
arkadaslar zil çaldı

taehyung
evet duyduk

namjoon
hadi derse inek team

taehyung
tamam

_____

herkes cok cirkin en guzel biziz

taehyung
COK HEYECANLIYIM

Irene
BENDE

seulgi
JİMİN NE ZAMAN BASLİCAK

jimin
az kaldı
2 saat sonra gelicekler
siz gelsenize aq

namjoon
NİYE ÖNCE GELİYOZ
YOONGİLERİ BEKLEMEMİZ
GEREKMİYO MU

jimin
hayır aq
siz bi nevi ev sahibisiniz
gelsenize

taehyung
tm gelim

Irene
ne alim yanima evden

jimin
yastik fln klasik pijama partisi
materyalleri

seulgi
bende yastık alim
ama makyaj malzemesi de
alicam 🙂

Irene
doğru ortalığı karıştırıken
güzel olmamız gerek

jimin
tamam alin ne aliyosaniz
gelin artık

namjoon
ben çıktım evden

taehyung
hadi bakim bende

jimin
arkadaslar kazamiz
mübarek olsun

_____

Taehyung, siyah demir, kapının önünde dikilirken heyecandan hızlanan nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Kafa hareketiyle namjoon'u kapıyı çalması için yönlendirip, derin bir nefes aldı. Namjoon kapıyı çalar çalmaz açılan kapı ile irkilen taehyung ve arkadaşları kocaman gözlerle onlara, sonuna kadar açtığı gözleriyle bakan arkadaşı jimin'e yaptığı ani hareketten dolayı rencide edici bir şekilde bakıyordu.

"Jimin manyak mısın? Kapının önünde mi bekliyorsun?" diyen taehyung'a namjoon başını sallayarak onay vermişti adeta.

"Öyle olmasa burada be işimiz var, tanrı aşkına?" jimin gözlerini devirdikten sonra kapıyı sonuna kadar açmıştı.

"Boş boş konuşmayın, hadi geçin içeriye." seulgi onaylamaz gibi kafasını iki yana sallayıp içeriye adımlarını attı.

Sola geçer geçmez ellerindeki yastıkları rastgele yerlere bırakan beş arkadaş yoongi ve jungkook'u beklemeye başlamıştı. Ama bu gece yaşanacaklardan sonra jimin ve taehyung bu geçenin hiç gelmemesini istemişti.

Seulgi, sıkıldığını belli eder bir biçimde iç çekince, bütün gözler ona dönmüştü.

"Öf, nerede kaldı bunlar?" jimin seulgi gibi bu beklemekten oldukça sıkıldığı için telefonunu eline alıp yoonginin numarasını tuşladı.

"Arıyorum, neredelermiş öğrenelim bakalım."

Telefon hâlâ jimin'nin kulağındayken kapı çalmıştı. Bütün gözler kapıya dönerken, jimin ile birlikte, salondaki herkes ayağa kalkıp, kapıya doğru hızlı adımlarla kapıya yönelmişti.

Jimin, demir, siyah, kapıya ulaştığı anda kapıyı açmıştı. Karşılarında pijama takımlarıyla duran yoongi ve jungkook'u gören jimin ve taehyung ikilisi gülümsemiş ve içeriye geçmeleri için kenara çekilmişti.

Salonun ortasına açılmış, gri, büyük yer yatağının üstüne daire şeklinde dizilmiş, birbirine bakıyordu herkes. Kimse konuşmaya cesaret edemiyordu, özellikle de seulgi, Irene ve namjoon konuşmamak için yemin etmişlerdi adeta.

En sonunda jimin bir konuşma başlatmaya çalışmış fakat tamamen başarısız olmuştu.

"Eee yoongi okul nasıl gidiyor?"

Taehyung, seulgi, Irene ve namjoon gibi inanamaz bir şekilde jimine bakarken konuşmuştu yoongi.

"İyi gidiyor, jimin. Senin okulun nasıl gidiyor?"

"Benimki de aynı işte. Nasıl olsun." Jimin'nin konu açma girişimini anlayan jungkookla birlikte grup, gerçek bir sohbete başlamıştı.

"Yoongi biliyor musun, taehyung'un kedisi ve köpeği varmış."

"Çok merak ettim, bir gün evine gelip görmeliyim onları taehyung."

"Tabii, okuldan sonra gelip görürsünüz bir gün, yoongi hyung." dedi taehyung.

"Kesinlikle görüp sevmeniz gerek, çok tatlı bir kedi." dedi jimin.

"Kedileri çok severim." diyen jungkook'un gözleri parlıyordu adeta taehyung'a bakarken.

"Belli oluyor." dedi namjoon jungkook itafen. Jungkook utanıp yüzünü yere indirmişti. Yoongi sevgilisine uzanıp yanağına bir öpücük kondurdu.

"Eee ne yapacağız?" dedi yoongi meraklı gözlerle jimine bakarak.

"Emin değilim. Yapmak istediğim bir çok şey var. Hangisinden başlayalım?" jimin'nin cümlelerinden sonra düşünürmüş gibi kafasını tavana dikip gözlerini kısmıştı yoongi.

"Seçenekleri alabilir miyim?" dedi yoongi sırıtarak.

"Bir şeyler pişirebiliriz, film izleyebiliriz, dans edebiliriz. Yastık savaşı yapabiliriz." dedi samimi bir şekilde dudaklarını yukarı doğru kıvırarak.

"Bence bir şeyler pişirmekle başlayalım. Ne dersiniz millet?" yoonginin ortaya attığı fikirle herkes başını sallamış ve mutfağa geçmişlerdi.

Jimin, mutfağa geçer geçmez, dolaptan, tereyağı, bir kalıp bitter çikolata, pudra şekeri, vanilya, kabatma tozu, un ve ceviz çıkartmıştı.

Namjoon, ezbere bildiği dolaptan karıştırma kabı çıkarmış ve mutfak masasının üstüne koymuştu. Seulgi de namjoon gibi yerini bildiği sos tavasını çıkarmış ocağın altını yakıp içine çikolatayı eritmek için yarım kalıp tereyağını eritmeye başlamıştı. Irene ilgiyle seulgiyi izlerken, yoongi jungkookla birlikte büyük karıştırma kabına, pudra şekerini ve yumurta sarısını karıştırmaya başlamışlardı.

Seulgi, tereyağının iyice eridiğine emin olduktan sonra içine ince ince kıydığı bitter çikolatayı attı. Bitter çikolatanında eridiğini anladığında yumurta ve pudra şekerini iyice karıştırarak erimiş olan ikilinin yanına yaklaşıp, elindeki sos tavasını içindeki çikolatayı büyük karıştırma kabına döktü.

Taehyung, eline kaşığı alıp karıştırmaya başladığı karışımı bırakıp vanilya paketini açmıştı. Bir paketin hepsini döktükten sonra karıştırmaya devam etti. Tarifte yazan bir kaşık su için tekrar büyük kaşığı bırakıp, çekmeceden yemek kaşık çıkarmıştı. Kaşığın içine alabildiğince su doldurup kek harcının içine döktü.

Namjoon, çekmeden çıkardığı cupcake kalıplarını pişirme tepsisine yerleştirirken, Irene mutfak dolabından çıkardığı kremşanti tozunu geniş ve derin bir karıştırma kabına döktü. Jimin, dolaptan çıkardığı sütü ve dolaptan aldığı su bardağını mutfak masasının üstüne koyup, fırını hazırlamaya gitmişti. Bunun üstüne jungkook hemen sütü ve su bardağını önüne çekip, bardağı doldurmuştu. İlk bardağın ardından ikinci bardağı da ekleyecekken, kek harcını bırakıp kremşantinin başına geçen taehyung'un eline deyip düşen bardaktaki bütün süt taehyung'un üstünü ıslatmıştı.

Tiz bir sesle bağıran taehyung kendini geriye çekmişti hemen.

"Çok, çok özür dilerim taehyung. Elim deydi. Ah, ne kadar sakarım. Çok pardon."

"Sorun değil, jungkook." deyip tuvalete doğru yürümeye başlamıştı. Jungkook tekrar arkasından seslendiğinde durdu.

"Taehyung, bekle beni. Sana yardım edeceğim." diyerek taehyung'un yanına yürüyüp karşında durdu.

"Gerek yok, jungkook."

"Hayır, var. Sen geç tuvalete ben peçete ve yeni pijamayla geliyorum." diyerek arkasına dönüp jimin'e seslenmişti.

Olayları izleyen taehyung'un arkadaşları ve yoongi, jungkook'un sesiyle ona bakmıştı.

"Jimin, fazladan pijaman var mı?"

"Ah, evet var. Hemen veriyorum." jungkook aldığı cevapla tuvalete çoktan varmış olan taehyung'un yanına ilerledi.

Jungkook, tuvaletin kapısının önünde gelince durup kapıyı çaldı. Taehyung'dan aldığı 'gir' komutuyla içeriye adımlamıştı.

Taehyung, eline aldığı peçeteyle üstündeki sütü temizlemeye çalışıyordu ama pek de başarılı oluyormuş gibi görünmüyordu. Jungkook, taehyung'un elinden çekip aldığı peçeteyle dizlerinin üstüne çöküp taehyung'un karnının ve uyluğunun üzerindeki nemliği almaya çalıştı.

Jungkook'un, karnının ve uyluklarının üzerindeki dokunuşlarından dolayı tufan hissetmişti. Taehyung, jungkook'u kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. Fakat başarısız olmuştu. Jungkook'un dokunuşlarından aldığı tuhaf hissi, ilk defa tam olarak tanımadığı birinin karnına ve uyluklarına dokunmasına yordu. Belki de sadece böyle düşünmek istiyordu.

"İzin verde yaptığım hatayı düzelteyim, taehyung."

"Sorun değil, jungkook. Jimin'nin getirdiği pijamayı giymem yeterli olacaktır."

Jungkook, tam cevap vermek için ağzını açacakken içeriye jimin'nin gitmesiyle susmak zorunda kalmıştı. İçeriye bir anda, kapıyı çalmadan giren jimin, ikilinin bulunduğu pozisyonu görünce şaşkınlık içinde ikiliye baktı.

Taehyung, bir anda atılıp jimin'nin elindeki pijamayı alıp, jungkook'tan uzaklaşmıştı.

"Ben üstümü giyineyim."

"Tamam, biz devam ederiz, cupcake'e süslemesi için seni bekleriz, taehyung." dedi jungkook ayağa kalkarak.

"Tamam, her şey için teşekkürler, jungkook."

"Önemli değil, taehyung." dedi samimi bir şekilde gülümseyerek. Hemen ardından çıkmak için kapıya yönelmişti. Jimin en sonunda şoktan çıkıp jungkook'a gitmesi için yol vermişti.

Taehyung'a, bir süre sorgulayıcı bakışlar attı. En sonunda bu bakışlara dayanamayıp konuşsa da pek bir şey anlayamamıştı.

"Ne var, jimin? Çık şuradan üstümü değiştireceğim."

"Tamam, o zaman sonra konuşuruz." deyip taehyung'u dinlemeden tuvaletten çıktı.

____

Taehyung ve arkadaşları cupcake'i pişmesi için fırına verip tekrar salonda bir araya gelmişlerdi.

Büyük salonda kekrar büyük bir sessizlik oluşurken jungkook, bu sessizlikten rahatsız olurmuşcasına yerinde kıpırdanmıştı. En sonunda jimin'de bu sessizlikten rahatsız olup konuşmuştu. Daha çok gereksiz gergin havayı dağıtmaya çalışıyor gibiydi.

"Oyun oynamaya ne dersiniz?" sesi oldukça heyecanlıydı. Bu tatlı telaşına gülümsemişti, yoongi. Hiç beklemeden cevap vermişti. Jimin'le sohbet etmeye bayılmıştı. Gitmeden önce jimin'nin telefon numarasını almayı, kafasının bir köşesine not etti. Diğerlerinin aksine ona en samimi bir şekilde yaklaşan tek kişiydi. Harika bir arkadaş olabilir diye düşünüyordu. Çok arkadaşı yoktu yoongi'nin bu partiyi de bu yüzden kabul etmişti, arkadaş edinmek için.

"Olur! Ne oynayabiliriz?" merak ve heyecan ses tonuna karışmıştı. Şimdi sesini kim duysa oldukça heyecanlı olduğunu hemen anlardı. O heyecan ve merakla jimin'e bakarken, ateş saçan bakışlarıyla kendisine bakan jungkook'tan bi' haberdi.

"Belki fazla klâsik ve ya klişe olacak ama şişe çevirmeceye ne dersiniz?" salondan gelen mızmızlanmalara dayanamayıp göz devirmişti, jimin.

"Ergen miyiz, jimin?" isyan edercesine konuşan namjoon'a dönmüştü bütün gözler. Taehyung, Irene ve seulgi, yüzünü buruşturarak jimin'e bakmaya devam ederken, jungkook küçük bir kahkaha atmıştı.

"Arkadaşlar, çok da olgun olduğumuzu düşünmüyorum." dedi jimin, bıkkın bir yüz ifadesiyle. Arkadaşlarının çoğu şeye olan önyargısını anlayamıyordu. Ergendiyseler ergendiler. Ergen olmanın neresi kötüydü ki? Aşırı yüksek bir libido, çoğunluğu aptalca olan seçimler ve hareketlere dayalı bir dönem olsa da herkes ergenliğini aynı yaşamıyordu sonuçta. En azından jimin böyle düşünüyordu. Kendisine göre haklıydı da.

"Ben senin aksine olgunum, jimin. İstersen aşağı mahalleden ortaokul'a giden, minjae'yi de çağıralım da tam olsun." sitem dolu bir sesle konuştu namjoon.

Telefonunu açıp saate bakan seulgi cupcake'in hazır olması için az bir zaman kaldığını fark etmişti. Arkadaşlarına haber vermeden ayağa kalkıp mutfağa cupcake için gidecekti ki Irene onu durdurdu.

"Nereye, seulgi?"

"Cupcake'e bakacağım, Irene. Hazır olur birazdan."

"Bende geleyim, hem kremayı doldururuz poşete." diye hızlı bir cevap verip ayağa kalktı, namjoon.

Irene de mutfağa gitmek için ayağa kalkan ikiliyle beraber ayağa kalkmıştı. Taehyung da onları takip edip ayağa kalkarak, mutfağa doğru ilerledi.

Arkadaşlarını umursamadan konuşmaya devam eden jimin ve yoongiye tekrar sert ve ateş saçan bir şekilde bakarak mutfağa girmişti, jungkook.

Kapıyı ister istemez hızlı kapattığı için bütün gözler ona çevrilmişti. Ağzından varla yok arasında bir 'özür dilerim' çıkan jungkook, taehyung ve namjoon'un arasında mutfak masasına kollarını dayayarak boş boş kremayı poşete dolduran taehyung'u izliyordu.

Elleri usta bir biçimde spatula ile kremayı poşete dolduruyordu. Uzun, ince, parmaklarını yüzüklerle süslemişti, o kadar mükemmel görünüyordu ki jungkook hayret etti.

En sonunda cupcakelerin üstü kırmızı renkli krema ile süslenmiş ve evdeki herkes mutfağa doluşmuştu. Yoongi ve jimin hâlâ koyu bir sohbetin içindeydiler, elinde olmadan çok kıskanıyordu, jungkook. Eskiden yoongi'nin bütün ilgisi kendisinin üstündeydi. Şimdi ne değişmişti?

Herkes eline aldığı cupcakeleri yerken ağzının kuruduğunu hissetmişti, seulgi. Dolaba doğru yönelip, kapağını açıp, içecek bir şeyler ararken şeftali suyu bulmuştu. Hemen çıkartıp masanın üzerine koyduktan sonra mutfak dolabından herkes için birer bardak çıkarmıştı.

Herkesin bardağını doldurup önüne koydu. Bunun karşılığında kısa bir 'teşekkür ederim' alırken gülümsemişti.

Gençler, keklerini bitirmiş salona geçmiş yayılarak oturur hatta uzanırken namjoon, elindeki cips paketiyle içeri girmişti. Herkes buna gülümseyip ellerini kocaman paketten içeriye sokup birer cips alıp ağzına tıkmıştı. İçeriye yeni giren namjoon içeride şişe çevirmece oyunuyla koyu bir sohbet döndüğünü jimin'nin isyanıyla fark etmişti. Cidden, bu konu kapanmamış mıydı?

"Arkadaşlar, şişe çevirmeceye aşırı önyargılısınız. Biraz oynayalım sarmazsa bırakırız zaten." diye isyan eden jimin'le herkes başını sallamış ve bir çember haline gelmişti.

Eline aldığı cam şişeyi ortalayıp heyecanlı bir şekilde çevirmişti. Seulgi ve Taehyung. Soruyu soran kişi seulgi cevaplayan kişi ise taehyungdu.

Oldukça ifadesiz bir biçimde klasikleşmiş soruyu sordu, seulgi.

"Doğruluk mu, cesaret mi?"

"Doğruluk." dedi kısaca. Bulundukları konumda cesaret dese bile yapılabilecek pek bir şey bulunmuyordu. En azından taehyung, öyle düşünüyordu.

Sinsice sırıtan seulgi ve başına geleceklerden haberdar bir şekilde bekleyen, taehyung. Sorunun sorulmasıyla salonda büyük bir sessizlik oluşurken, soğuk soğuk terlediğini hissediyordu, taehyung.

"Instagram arama geçmişinde en son aradığın şey?" işte ipin koptuğu yerdi adeta, Instagram arama geçmişinde en son jungkook'u arattığını ikisi de biliyordu. Fakat seulgi arkadaşının jungkook'a karşı olan utangaç tavırlarıyla çok eğleniyordu.

Cebinden telefonunu çıkarıp uygulamaya girdi, taehyung. Arama butonuna dokunup telefonu seulgi'ye doğru tuttu.

"Ah, demek en son jungkook'un hesabını arattın." dedi seulgi kelimelerin üstüne bastıra bastıra. Taehyung, soğuk soğuk terliyor fakat bunu belli etmemeye çalışıyordu.

"Arkadaş grubumuza katıldığı için merak ettim." diye cevapladı hızlıca.

"Ah, tabi anladım." seulgi, sırıtıyordu sinsice taehyung'un gözlerinin en derinine bakarak.

Öksürerek, gergin havayı dağıtan jungkook'la, taehyung, şişeyi tekrar çevirmişti.

Karşı karşıya oturan yoongi ve jimin ikilisine gelmişti sıra, jimin soruyor yoongi ise cevaplıyordu.

Klâsik soruyu tekrar sordu.

"Doğruluk mu, cesaret mi?" gözleri parıldıyordu adeta.

"Doğruluk." diye cevapladı kısaca. Olacaklar için gerçekten heyecanlıydı. Onunda gözleri jimin'ninki gibi parıldıyordu.

"Yapmaman gereken bir şeyi yaparken hiç yakalandın mı?"

"Sanırım, hayır. Umarım hiç yakalanmam." deyip küçük bir kahkaha atmıştı. Cevabıyla yoongi gibi küçük bir kahkaha atan jimin, şişeyi tekrar çevirmişti.

Jungkook ve namjoon arasında durmuştu, şişe. Namjoon soruyor, jungkook cevaplıyordu.

Soruyu sordu bir kez daha.

"Doğruluk mu, cesaret mi?"

"Cesaret." dedi omuz silkerek, yoongi dahil herkesin buna şaşırdığı aşikardı. Gözlerini namjoon'a dikip, vereceği cevabı bekliyorlardı. Çok beklemeden de almıştı cevabını.

"Bu odadaki en yakışıklı ve ya güzel biriyle, tuvalette, otuz dakika boyunca kaldır mıydın?"

"Evet, kalırdım."

"Peki, o kişi kim?" düşünür gibi gözlerini kısıp, tavana dikilmişti, dudaklarını da aynı gözleri gibi yukarıya doğru kıvırmıştı.

"O kişi, taehyung olurdu." dedi aradan çok zaman geçmeden.

"Sonuçta hepimiz buradaki en yakışıklı kişinin o olduğunu biliyoruz." diye eklemişti, kıkırdarken.

Jimin, seulgi, Irene ve namjoon sırıtırken taehyung dehşet verici bir ifadeyle jungkook'a bakıyordu. Jungkook, kafasını çevirip yoongi'ye bakınca yoongi'nin onu ve sorulan soruyu umursamayarak sadece jimin'e ve gülüşüne odaklandığını fark etti. Sinirle içine bir soluk çekerken taehyung'un elinden tutup tuvalet'e doğru adımladı. İçeriye girip, kapıyı kilitledikten sonra kapının altındaki boşluktan aşağıya doğru itti ve ikisini orada kilitli bıraktı.

Hırsla yere oturup bağdaç kurdu. Taehyung ayakta dikilmeye devam ederken jungkook'a inanamaz gibi bakıyordu. En sonunda dayanamayıp jungkook gibi yere oturup bağdaç kurduğunda jungkook'a dönmüştü.

"Jungkook, iyi misin?" çekinerek sorduğu soruya karşılık sert bir cevap almasıyla susmuştu.

"Evet." dedi jungkook kısa ve sert bir şekilde.

Bir süre sessiz bir şekilde oturan ikilinin sessizliğini bozan jungkook olmuştu.

"Taehyung, ben çirkin miyim?" kaşları hüzünle çatılmış dudaklarını büzmüştü.

"Hayır, değilsin." dedi hızlıca. Gözlerini yüzünün her bir köşesinde gezdirip, "Sen çok güzelsin." diye eklemişti jungkook'un konuşmasını beklemeden.

Nutku tutulmuştu jungkook'un, neredeysen ilk defa ona iltifat edildiğinden kalbi bu kadar hızlı atmaya başlamıştı. Hiç bir şey söyleyemeden donup kalmıştı. Aynı olay taehyung içinde gecerliydi, hiç bir şey yapmadan -daha doğrusu yapamadan- öylece jungkook'a bakıyordu.

Birbirlerine hipnoz olmuş gibi bakarken yüzlerinin gittikçe yaklaştığından, haberleri yoktu.

Burunları birbirine sürterken durdu taehyung, bundan emin değildi. Jungkook'un, güzel, biçimli ve kiraz dudaklarını öpmeyi çok istiyordu fakat jungkook'un bir sevgilisi vardı.

"Jungkook, bundan emin misin?" dedi, jungkook'un dudaklarını izlerken. Jungkook'tan gelen cevap tatmin olmasını sağlamıştı.

"Siktir et." Son sözü bu olmuştu, birbirine kapanan dudaklarla, küçük tuvalette, sapırtı seslerinin yükselmesi çok uzun sürmemişti.

Jungkook, parmaklarını taehyung'un saç diplerine geçirirken, taehyung, jungkook'un beline sarmıştı, ellerini.

Taehyung, jungkook'un alt dudağını emip çekiştiriyor, jungkook ise aynı işlemi taehyung'un üst dudağı için yapıyordu. Jungkook, mutlu mırıltılar çıkarırken taehyung'un saç diplerini okşamıştı, ne kadar yumuşak olduklarını düşündü, tahminince saçlarına bakım yapmayı seviyordu.

Dayanamıyordu, taehyung. Daha fazlasını istiyordu, jungkook'a hangi ara bu kadar istek duymaya başladığını, dahi bilmiyordu fakat bildiği tek şey daha fazlasını istediğiydi. Jungkook'un dudaklarından ayrılmadan, koltuk altlarından tutup kendisiyle birlikte ayağa kaldırıp, jungkook'un kalçalarını, lavabo mermerine yaslanmasını sağlamıştı.

Tutku ile öpüşmeye devam ederlerken, jungkook'un elleri üslü durmamış, taehyung'un siyah, gömlek modelli, pijama üstünden, elini içeriye sokmuştu.

Hafif çıkık karın kaslarını okşarken taehyung'un parmaklarını lacivert pijamasının önce lastiklerinde sonra ise boxer'ının lastiklerinde hissetmişti. Ellerini karın kaslarını okşamayı bırakıp sırtına çıkarmıştı.

Taehyung, boxer'ı ve lacivert pijamayı hızla çekiştirip, jungkook'un diz kapaklarına kadar indirmişti.

Dudaklarını ayırıp, jungkook'un, boynuna yönelmişti, taehyung. Küçük ısırıklar bırakıyor sonra ise ısırdığı yerleri yalayıp emiyordu. Oldukça ıslak ve bir o kadar da şevk veren sesler tuvalette yayılırken boynundan ayrılıp, jungkook'un, lacivert geceliğinin üstünü bir çırpıda çıkarmıştı.

Karşısında neredeyse çırılçıplak kalmıştı, jungkook. Karın kasları ve kalın uykularıyla, mükemmel görünüyordu.

Ani bir hareketle dizlerinin üstüne çökmüştü, taehyung. Eline aldığı, oldukça uzun ve çoktan sızdırmaya başlamış, penisi bir kaç kere çektip ucunu bir lolipop gibi emmeye başlamıştı.

Jungkook, hemen sağ elini taehyung'un saç diplerine geçirirken sol elini ses çıkmaması için ağzını kapatıyordu. Jungkook'un, ona bahsettiği küçük mırıltılarla, emmeye ve çekiştirmeye devam eden, taehyung, kim olduğunu unutmuş gibiydi. Sanki başından beri istediği şey buydu. Çok istediğiniz ve özlem duyduğunuz şeye kavuşmak mükemmel bir hismiş diye geçirdi içinden, taehyung.

Kapadığı gözlerini, açıp jungkook'a baktı. Gözleri yaşarmış ve yüksek ihtimalle elleri yüzünden göremediği dudakları öpüşmekten kırmızılaşmış ve şişmişti. Taehyung'un, ona baktığını hisseden jungkook, kafasını aşağıya eğip aynı taehyung gibi gözlerini birbirlerine kenetlenmişti.

Taehyung, hiç hızlı değildi. Fakat jungkook hızlı olsun istiyordu. Diğerlerinin onları böyle görmesi pek uygun olmazdı özellikle de yoongi ve tahminince onbeş dakika çoktan geçmişti. Bunları düşünürken kalçalarının kavranmasıyla gerçekliğe geri dönüp, elini ağzından çekip dışarıdan duyulmayacak kadar sessiz fakat taehyung'un rahatlıkla duyabileceği bir inleme bıraktı küçük odaya.

Jungkook'un, inlemesiyle birlikte hareketlerini hızlandı ardından elini kendine sarıp çekmeye başlamıştı. Küçük odanın duvarlarına çarpan ıslak seslerle daha da tahrik oluyorlardı. Bu muhteşem hissin sonsuza kadar sürmesini istiyordu, jungkook. Aynı şeyi taehyung'un da istediğini bilmeden.

Taehyung'un, hızlanan hareketleriyle sona yaklaşan jungkook kısık sesiyle önce derince inleyip, sonrasında ise adeta -kısık sesine rağmen- haykırdı.

"Geleceğim!" dediğinde, hareketleri yavaşlamış fakat sertleşmişti, taehyung'un. Hızlıca boğazına kadar alıp, yavaşça ve iyice emerek geri çekiliyordu. Bunu en fazla iki-üç kere yapmıştı, sonrasında ağzında hissettiği sıcak sıvı ve elinin altında titreyen bedeni fark etmesiyle geri çekildi.

Kafasını kaldırıp, jungkook'un dağılmış haline bakarak dudağının kenarını kıvırmıştı. Pembe dudakları aralık, gözleri kapalı ve sık nefesler alıp, nefesini düzene sokmaya çalışıyordu.

Jungkook'u izlemeye devam ederken bir anda gözlerini açan jungkook'la kaşlarını kaldırıp gülümsemesini büyüttü.

Jungkook, hızla taehyung'un kucağına yerleşmeye çalıştığı için taehyung yere düşmüştü. Uyluklarına oturan çıplak kalçalarla seğirdiğini hissetti. Kucağındaki beden çok beklemeden elini az önce güzel bir ağız işi aldığı 'yeni arkadaşı'nın penisine sarıp çekmeye başladı. Bir kaç çekişten sonra dayanamayacağını hissedip taehyung'un dudaklarına yapıştı.

Öpücüğüne hemen karşılık veren taehyung'la hareketlerini hızlandırdı, jungkook. İki elinin parmaklarını da uzun penise sarıp, taehyung'un anal seks yapıyormuş gibi hissetmesini sağlıyordu.

Bir kaç kere daha aynı şekilde çekilmesiyle şiddetli bir şekilde boşalan taehyung, gözlerini bir kaç saniyeliğine kapatıp kafasını arkasındaki duvara yasladı. Gözlerini açtığında ise gördüğü manzara tekrar erekte olmasını sağlamıştı, adeta.

Jungkook'un, çenesinden akan menileri parmağına bulaştırıp, meniye boydan boya bulaşan parmağını baştan sona yalamıştı. Tekrar kenetlenen gözleriyle birbirlerine hipnoz olmuş gibi bakıyorlardı.

Jungkook'un, ensesinden tutup, alımlarını yaslayan taehyung'la, gözlerini kapatmıştı, jungkook.

Mutlulukları çok sürmemiş, kapının vurulması ve gelen ses ile gözleri tekrar ve tekrar buluştu. Bu sefer gözlerindeki ifadeler; istek ve ya şehvet değildi. Bu sefer ki ifade; korkuydu.

"Otuz dakika doldu neden hâlâ çıkmadınız" deyip kilidi çevirmeye başlamıştı, namjoon.

______

Bundan sonraki bolum 3 ay sonra hadi eyw

Continue Reading

You'll Also Like

865K 51.4K 68
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
236K 19.8K 37
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
150K 14.4K 41
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız
99.9K 9.9K 17
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu? Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi? Y...