sweet hearted || vrosé ✔️

By swagyjungoo

9.1K 1K 315

"Artık yakışıklılara da mı zorbalık yapılıyor? Çıldırmış olmalılar." Alayla konuşup önüne düşen sarı tutamlar... More

o n e
t w o
t h r e e
f o u r
f i v e
s i x
e i g h t
n i n e
t e n || F I N

s e v e n

745 91 52
By swagyjungoo

[1 hafta önce]

Taehyung, Jisung'un tüm sınıfı tehdit etmesi ve artık tamamen dışlandığı okul günü ardından sonunda eve gelmişti. Kapıyı küçük kız kardeşi Taeshu açttı. Ebevynleri salonda onu bekliyordu. Oğlan çoktan ters bir şey olduğunun farkındaydı. Derin bir iç çekti. Okuldakiler yetmiyormuş gibi şimdi onlardan laf işitecekti.

"Taehyung."
dedi babası. Kemikli suratı, gerim gerim gerilmişti.

Taehyung, kendini az sonra yanağına inecek tokata hazırladı.

"Tek yapman gereken görmezden gelmekti-"

"Hayatım, sakin ol."
Annesinin araya girmesi hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Kadın, kocasının koluna yapıştı. Adam, onu bir çırpıda salonun öteki ucuna yollamıştı.

Taehyung için babasının eve erken saatte gelmesinin sebebi oldukça açıktı.

Kovulmuştu.

Yani tüm iş hayatı ve kariyeri tuzla buz olmuştu.

"Bak oğlum, biz boynumuzu bükmezsek aç kalırız. Anlıyorsun değil mi?!"
Sakin olmaya çalıştıkça deliriyordu adam. Taehyung kafasını salladı lakin bu babasının daha da aklını yemesine sebep olmuştu.

"Hah, seni küçük piç-"

"Baba!"
küçül kız bağırdı fakat okkalı tokat, çoktan Taehyung'un yanağına inmişti. Oğlan dizlerinin üzerine düştü.

"Bir daha gözüme gözükme!"

Taehyung zorlukla yerden kalktı. Hızlıca evi terk etti. Canı yanıyordu lakin tokat yüzünden değildi bu acı. Babasının gözlerindeki hayal kırıklığı ve öfke kalbine hançer gibi saplanmıştı.

Yağmur çiseliyordu. Yanında ne cüzdanı ne de telefonu vardı.
Her zamanki parka gidip ıslanmaya başlamış banklardan tekine oturdu.

Ne yapacaktı?

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Midesini kasıp kavuran kederi daha derinden hissedyordu artık.

Ölmek istiyorum, dedi.

Korkuyorum, lütfen Tanrım! Al canımı!

Yağmur şiddetlendi.

Ardı ardına çakan şimşeklerin gürültüsü, tüm sokakta aks ediyordu.

Taehyung kafasını yukarı, gökyüzüne, kaldırdı.

Damlalar yanağından aşağıya süzülüyordu. Gözlerini kapadı. Üşüyorum, diye düşünerek aklını bununla meşgul etti.

Canı yanıyordu.

Ipıslaktı.

Üşüyordu.

Ağlıyordu.

"Buraya neden geldim ki?"
diye sordu kendine. Apartman boşluğuna sığınmak burada ıslanmaktan çok ama çok daha mantıklıydı.

Bakışlarını kucağına çekti.

Onunla ilk karşılaştığı bankta oturduğunu şimdi fark ediyordu. Neden, dedi. Kendi sorusuna kendisi yanıt vermişti.

Yalnız olmak istemiyorum...

Yanında hep melek misali beliren genç kızı istiyordu şimdi karşısında. Bencillik de olsa hayalini canlandırdı aklında. Sonra hemen kafasını iki yana sallayarak kendisine gelmeye çalıştı.

"Sıcak evinde rahatça uyuması burada olmasından bin kat daha iyidir."

"Niye kendi kendine konuşuyorsun?"
sesle beraber tepesindeki damlalar da kesilmişti. Kafasını yukarı kaldırdı. Konuşan kişi geçen gün Chaeyoung aracılığıyla yolları kesişen Min Yoongi idi.

"Kolum ağrıdı, daha ne kadar orada oturacaksın?!"
Sitemle konuşan Yoongi kendisi ıslanmasına rağmen Taehyung'a tuttuğu şemsiyeyi geri çekmedi.

Taehyung sessizce konuştu.
"Eve git ahjussi."

"Ahju-"
Şaşkınlık ve sinirle beraber oğlanın yanına oturdu. Amca olacak kadar yaşlı değilim ben, diyordu içinden. Sonra tekrar sordu. Yoksa öyle miyim...

Bir süre ikisi de konuşmadı.
Yoongi ıslak zemine oturduğu için aşırı rahatsız hissediyordu. Şemsiyenin dışında kalan sol omzu çoktan sırılsıklamdı.

Göz ucuyla yanında oturan genç oğlanı incelemişti. Dudağı patlamıştı. Kaşındaki yara hala tazeydi ve okul forması çamur içindeydi.

Chaeyoung bu çocuk ile nasıl arkadaş oldu, dedi.
Chaeyoung'u ilk defa o kadar telaşlı görmüştü. Gerçekten değer veriyor olmalı, diye düşündü.

İçinde tuhaf ağırlığı yok sayarak ayağa kalktı ve oğlanı da peşinden sürükledi. Taehyung'un karşı çıkacak gücü bile yoktu. Kendi dairesine getirene kadar nefessiz kalmıştı. Kapıyı açınca dizlerinin üzerine yasladığı eliyle soluklandı. Küçük yaştan beri tükettiği tütündü onu bu hale getiren.

Yoongi üzerini değiştirirken liseli oğlana da kendi kıyafetlerinden vermişti. Taehyung banyo da kuru kıyafetleri giyip içeriye döndü. Yoongi çoktan sıcak çayı orta sehpanın üzerine koymuş oğlanı bekliyordu.

"Teşekkür ederim."
Yoongi bir şey demedi. Ona sadece Chaeyoung için yardım ediyordu.

"Gidecek yerin yoksa burada kal. Çoğu zaman da var olmuyorum zaten."
Dedi ve telefonunu çıkardı. Rehberden Chaeyoung'un ismine tıkladı ve telefonu kulağına götürdü.
Genç kız açmamıştı. Yoongi bir kez daha aramak yerine telefonunu kenara fırlattı.

Aralarında aşılması zor bir sessizlik vardı.

"Koltuğun üzerinde uyu. Ben yatakta yatacağım."
Diyerek kendini yatağa attı.
Taehyung yine sessizce teşekkür etmişti.


Yoongi, sabah erken çıktı ve beş gün boyunca eve dönmedi. Taehyung ne yapacağını bilmediğinden Yoongi'nin izni üzerine onun evinde kalmıştı.
Ailesini merak ediyordu. Babası işsiz kalmıştı, evlerinin kirasını kim ödeyecekti?
Okulu bırakıp işe başlarım, diye düşündü. Okulu bırakırsa çoğu şeyin düzeleceği fikri aklına yatmıştı.
Akşamüstü Yoongi'nin dairesinden ayrıldı. Kendi evine hiç gitmek istemiyordu fakat artık bir şeyleri çözmeliydi.

Hava kararmak üzereydi ve gri bulutlar yavaştan bir araya toplanıyordu. Taehyung apartmana girmeden önce derin bir nefes aldı ve,
"Yağmur yağacak."
Dedi.

Dışarıdan baktığında ışıklar açıktı. Ailesinin evde olduğuna emindi. Yutkunup zile bastı. Çok geçmeden kapı açıldı. Annesi yüzü solgun bir şekilde tam karşısındaydı. Oğlunu görünce gözlerinin içi parladı lakin ilk işi etrafı kontrol etmek olmuştu.
"Taehyung..."
Dedi. Kadının endişeli tavırları oğlanın dikkatinden kaçmamıştı. Annesi onu hala içeri davet etmemişti veya geçmesi için bir boşluk açmamıştı.

"Anne-"

"Bak sen şu şerefsize. Buradaymışsın demek!"
Arkadan Taehyung'un yakasına yapışan Bay Kim, oğlunu un çuvalı gibi içeri savurmuştu.
Elindeki içki şişesini kafasına dikti ve kenara fırlattı. Cam şişe tuzla buz olmuştu.

Taehyung daha önce babasını hiç bu kadar dağılmış görmediğini fark etti o an. Bir hafta da adam on yaş yaşlanmıştı.

"Hangi yüzle eve döndün, ha söyle!"
Ardından hala yerde duran oğlana bir tekme savurdu. Kuvvetli tekmeyi karnına yiyen Tae yavaşça ayağa kalktı.

"Konuşmaya geldim."

Babası ona aldırış etmeden salona adımladı. Kenardan onları izleyen küçük kardeşi çoktan ağlamaya başlamıştı. Taehyung ona üzgün bir bakış attı ve babasının yanına gitti.

"Okulu bırakıp çalışmaya başlayacağım-"

"Seni kim işe alır be!"

"Baba-"
Lafını kesen yanağına yediği tokat olmuştu. Annesi araya girdi.
"Yapma!"
Bay Kim durmadı, kadının saçından tutup kenara savurdu. Yere yığılan kadın bir süre hareketsiz kalmıştı
. Bay Kim gözü dönmüş gibi Taehyung'a saldırıyordu. Oğlanın kafasını bir kaç kere parke zemine vurdu.

"Baba!"
Kardeşi çığlık atıp babasına seslenirken Taehyung sonunda ayağa kalkabilmişti.

"Baba sakin ol, beni dinle."

Bay Kim elini beline attı ve içi kurşunla dolu tabancanın namlusunu Taehyung'a çevirdi.

Bayan Kim ayağa kalktı, oğlunun önüne attı. İlk kurşun kadıncağızın kalbini delip geçmişti.

"Anne?
ANNE!"
Taehyung dizlerinin üzerine çöktü. Bay Kim şaşkın değil aksine oldukça durgundu.

Namluyu tekrar havaya kaldırdı ve kendi kafasına götürdü lakin bir süre bekledi.

Kız kardeşi annesinin başında ağlarken Taehyung tekrar ayağa kalktı. Bacakları titriyordu, hatta kusmak üzereydi.

"B-baba?"
Dedi. Bir el ateş sesi daha duyuldu. Taehyung gözlerini sımsıkı kapamıştı. Kulağı çınlıyordu.

"BABA!"
Kardeşinin sesiyle gözlerini açtı. Bay Kim ayak ucuna doğru uzanıyordu.

Ne oluyor, dedi.
Kabus mu görüyorum?, diye sordu kendine.
Her şey fazla gerçekti.

Kardeşine yöneldi ve onu kucağına aldı. Evden ayrılmadan önce çantasını da almıştı.

Kardeşi de onun gibi ağlıyordu.

Taehyung koştu. Bir evin önünde durdu.
Teyzesinin yaşadığı yerdeydi. Kardeşini oraya bıraktı. Hiçbir açıklama yapmamasına rağmen teyzesi kardeşini almıştı.

Taehyung koştu.

Parka geldiğinde şiddetli yağmur onu çoktan sırılsıklam etmişti.

"Ne yapacağım ben?"
Dedi.

Haykırarak ağlıyor, oraya buraya vuruyordu.

Kaydırağın ucuna çöktü. Ağlayıp sızlamak dışında yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Nereye gidecekti?

Nasıl yaşayacaktı?

Evden kaçarken polisi bile aramamıştı. Kapıyı da açık bırakmıştı. Olay yerine gelen görevliler onu arayacaktı. Suç üstüne kalabilir miydi? Aklından binlerce soru işareti akıp gidiyordu ç. Daha hiçbirine cevap bulamamıştı.

"Taehyung?"
Kurtarım, dedi iç sesi oğlanın. Kafasını kaldırdı. Chaeyoung tam karşısındaydı.

Buz kesmiş yanağına değen yumuşak ellerle baştan sona titredi. Genç kızın gözleri endişeyle parıldıyordu.

Kollarını sıkıca Taehyung'a doladı. Oğlanın tutamadığı hıçkırıklar birer birer firar ediyordu.

Derin bir nefes alıp konuştu.

"Babam...

Annem-

Hepsi.

Hepsi öldü!"

Chaeyoung bir süre cevap veremedi. Şaşkın olduğu her halinden belliydi. Oğlanın omzunu tutan eli gevşemişti. Taehyung yüzünü sıvazladı. Kusmak istiyordu.

"Kaçalım."
Genç kız kendin emin bir şekilde konuştu.

Oğlanın yaralı parmaklarını kendininkilerle birleştirdi ve onu ayağa kaldırdı.

"Beraber...
Kimsenin bizi bulamayacağı bir yere kaçalım."
Deyip Taehyung'un yanağına uzandı ve yavaşça okşadı.


Taehyung genç kıza doğru eğildi, alınlarını birleştirdi ve derin sesiyle konuştu.

"Gidelim... Beraber."

Bizim Rose kaçmadan önce neler yaşadı bir sonraki bölümde göreceğiz.
Sonrası final zaten.










Bir sonraki bölüm spoi:

Continue Reading

You'll Also Like

423K 50.9K 49
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
88.2K 8.3K 38
J: Sanırım artık güzelliğinle sarhoş olabilirim. -yarı texting- -küfür içerir-
65.3K 7K 25
senin biraz mutlu olmaya ihtiyacın var güzelim. bıçağımla yüzüne hiç silinmeyecek bir gülümseme çizeceğim. [30.11.20-27.09.21]
62.9K 6K 22
hataydı, unutmak gerekiyordu, peki neden hayatına devam edemezmiş gibi hissediyordu