Kış Güneşi.

By Ceraunophile_8

603K 23.2K 2.5K

12.04.21 More

1. YASAKLI DÜŞÜNCELER
2. KAHVE
3. DENEY
4. MARKET
5. DOĞUM GÜNÜ
6. HİSLER
7. SEYMEN ABİ
8. HOŞLANTI
9. BULUŞMA
10. PARK
11. DAVA
12. UMUT
13. BASKIN
14. ALKOL
15. MAHKEME
16. İSTEK
17. DENİZ
18. ÜMİT
19. TERCİH
20. OPERASYON
21. SEYMEN
22. KISKANÇLIK
23. TAVLAMA
24. DEDİKODU
25. İP
26. BİR HAFTA
27. MAÇ
28. KARTAL
29. EV
30. ÖPÜCÜK
32. FOTOĞRAF
33. PİKNİK
34. OYUN
35. TEMAS
36. EŞ

31. KAÇAMAK

11.1K 684 327
By Ceraunophile_8

"Daha ne kadar kıvranacaksın karşımda?" Annem ayıkladığı fasulyelerden başını kaldırmadan konuştuğunda gerginliğimden ağrıyan karnıma avuç içimi bastırdım. Gerçekten yarım saatten fazladır karşısında oturuyor ve Seymen'le aramdakileri ona anlatabilmek için cesaretimi toplamaya çalışıyordum. 

"Ne oluyor kızım söylesene artık." Kucağındaki kabı masanın üzerine bırakıp eline bir tane fasulye aldı. 

Ya şimdi ya da hiçbir zaman.

Hadi kızım söyle artık!

"Saye sinir..."

"Anne, Seymen ve ben birlikteyiz." 

Bir çırpıda söylediğim şey yüzünden gözlerimi sıkıca birbirine bastırıp annemden gelecek hamleyi beklemeye başladım. 

Ama hiçbirisi olmadı. 

Ne tenime değmesini beklediğim terlik, nede annemin çığlıkları. Bir süre öyle bekleyip yavaşça tek gözümü açtığımda annem elinde tuttuğu fasulye ile öylece yüzüme bakıyordu. Diğer gözümü de açıp kafamı anneme yaklaştırdım. 

"Anne ne oluyor?" Uzağında olsam nefes dahi olmadığını düşünebilirdim. 

"Ne dedin sen?" Güç bela konuştuğunda gergince boğazımı temizleyip sandalyede iyice arkama yaslandım. Acaba kapıya doğru koşarken mi söyleseydim? 

"Seymen ve ben..."

"Allahım yanlış duymamışım!" Elindeki geri kabın içine fırlatıp parmak uçlarıyla şakaklarını ovalamaya başladı. 

"Allahım, Seymen diyor. Seymen ve ben diyor." Sandalyenin başlığına yasladığı başıyla kendi kendine söyleniyordu. 

"Anne ne var bunda?" Bir anda kafasını kaldırıp delici bakışlarıyla gözlerime bakmaya başladığında ciddi anlamda tırsmıştım. 

"Gerçekten ne var mı Saye? Kızım o senin abin yaşında, bir kere birbirinizden de baya farklısınız. Yürütemeyince ne yapmayı düşünüyorsunuz?" 

Aslında bu tepkileri bekliyor olmama rağmen şu an da neden kırılmış hissediyordum? Boğazıma çöreklenen yumru neden bu kadar can yakıyordu?

"Olur da yürütemezsek ayrılırız anne, illa sonsuza kadar beraber olacak değiliz." Kırgın ses tonumla bakışları biraz yumuşasa da tuhaf bakışları hala yerli yerindeydi. 

"Saye, bak kızım..." 

"Ben seni anladım anne, daha fazla konuşmamıza gerek yok." Ayağa kalkmak için yaptığım hamle annemin elimi tutmasıyla engellenmişti. 

"Senin beni anladığın falan yok, otur bir dinle önce." Elimi elinden çekmeden yavaşça kalktığım yere geri oturdum. 

"Seymen'in ailesiyle sen doğduğundan beri tanışıyoruz, ailemizden bir parça oldular kızım. Seymen'e olan ilgin, ona abi demeyişlerin yalan yok ben böyle bir şeyi içten içe hep bekliyordum ama ne bileyim duymak ta tuhaf hissettiriyor kızım anla beni."

"Anne ben seni anlıyorum ama Seymen'le aramızda dünya dolusu fark ta yok ki."

Parmak uçları tenimi okşarken buruk bir şekilde gülümsedi. 

"Elbette yok ama biz büyükleriniz olarak durumu her açısından ele almalıyız, siz ayrılırsanız hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Yani Esma ile dünür olmayı bende çok isterim ama bilemiyorum kızım. Sizin yapıp yapamayacağınızı görmeniz gerekiyor." 

"Bir süre saklı tutmayı düşünüyoruz, yani en azından yapıp yapamayacağımızı görene kadar." Annem anlayışla kafasını sallarken bir anda gözleri kocaman açıldı. 

"Kartal, Demir onlar ne olacak?" Şimdi gerçekten kaçmanın vakti geldi kızım. 

"Şey anne... Kartal abim biliyor." 

"Eşek sıpaları sizi!" Bir anda elini elimden çekerek terliğine uzandığında gelecek olan darbeyi bildiğimden hızla oturduğum yerden kalkıp kapıya koştum.

"Ben seni aşk işlerini önce git abine anlat diye mi doğurdum ha eşek sıpası, buraya gel!" 

Fırlattığı terliğin acısını sol kalçamın üzerinde hissettiğimde dudaklarımdan acı bir inleme koptu. Demir abim sağ olsun nişancılığı gerçekten çok gelişmişti!

"Anne ya!"

🌻

Titreyen ellerimle önüme düşen saçları düzeltirken kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor, onu görünce ne yapacağımı düşünüyordum. Evde annemin terlik şovlarından sonra gizlice evden kaçmış ve Seymen'in mesajı üzerine onun evine gelmiştim. 

Bu sıcaklarda dışarıda buluşmak istemediğinden ve yakalanma riskine karşı evde buluşmak istemişti ve açıkçası bu benim açımdan da iyi olmuştu. Mübarek Bursa'nın yarısı tanıdıklarımızdan oluşuyordu.

"Titreyen elimi kaldırıp yumruk yaparak kapıya üst üste iki kez vurduğumda sanki kalbim de her vuruşumda daha şiddetli çarpmıştı. Bana sunduğu teklifin üzerinden henüz 24 saat bile geçmemişti ve ben şu an nasıl davranacağımı bilmiyordum. İçeriden duyulan adım sesleriyle kapı çok geçmeden açıldığında panikle arkamı dönüp kaçmak istesem de kalbimin atışlarından adım dahi atamamıştım. 

Uykudan yeni uyanmış gibi dağınık olan saçlarını karıştırarak kapıyı açtığında beni gördüğü anda yüzünde büyük bir gülümseme oluştu. "Hoş geldin."

"Hoş... hoş buldum." Yüzündeki gülümseme kekelememden dolayı sırıtışa dönüşürken ona ters bakışlar dahi atamadım.

Deli gibi heyecanlıydım. 

Geçmem için kenara çekildiğinde bir anlığına kaçıp gitmeyi bile düşünmüştüm. Onunla böyle olma ihtimali o kadar uzaktı ki şu an burada birlikte olmamız elimi kolumu nereye koyacağımı bile şaşırtıyordu. 

Adımlarım birbiri ardını takip ederek içeriye geçtiğinde arkamdan kapıyı kapattığını duymuştum.

Evet Saye'ciğim koca evde yine yalnızsınız. 

Ama bu sefer sevgilisiniz. 

"Aç mısın veya bir şeyler içmek ister misin?" Beraber salona geçtiğimizde terleyen avuç içlerimi eteğime silip "Su alabilirim." diye mırıldandım. 

"Sıcak mı bastı güzelim?" 

Onun tam bir şeytan olduğunu söylemiş miydim? 

"Evet dışarısı oldukça sıcak." İmalı gülümsemelerimiz onun mutfağa gitmek için bana arkasını dönmesiyle kesilirken elimi hızla deli gibi çarpan kalbimin üzerine koyup derin nefesler almaya çalıştım. 

"Allahım sen bana dayanma gücü ver, bayılacağım birazdan." 

"Bir şey mi dedin güzelim?" Elinde bir bardak suyla içeriye girdiğinde suyu bana uzatıp yanımdaki boş yere oturdu. 

"Hayır... hayır bir şey demedim." Elimin titrememesine özen gösterip suyu içerken bakışlarının üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. 

"Annenle konuşabildin mi?" 

Dün akşam ona yarın aramızdakileri anneme anlatacağımı söylemiştim ve şu an düşünüyordum da keşke bir müddet daha söylemeseymişim. 

"Evet ama bu şu an konuşmak istediğim bir konu değil." Bardağı önümdeki cam sehpaya bırakıp tekrar arkama yaslanacakken bir anda kolumdan tutarak bedenimi kendisine çekti. Sırtım göğsüne yaslandığı anda gözlerim kocaman açıldı. Kolunu sırtımdan geçirip karnıma sardığında bir anlığına nefesimi tutsam da kendimi sakinleştirmeyi başarmıştım. 

Çenesiyle başıma hafif bir baskı uygulayarak omzuna yaslamamı istediğinde teklifini anında kabul ettim. "Ben sözümü tutuyorum, sende sözünü tutsan iyi edersin." Parmak uçları yumuşak bir biçimde karnımı okşarken saçlarımın üzerinde dudaklarının baskısını hissettim. 

Tam şu ana bizi hapsetsem? 

Bir şey söylemediğimde dudaklarını saçlarımdan uzaklaştırıp tekrar çenesini yasladı. "Sanırım şu an kollarımda olmandan daha mutlu olduğum bir şey varsa o Ali gereksiziyle görüşmeyecek olman." 

Gelelim asıl mevzumuza!

"Seymen sanırım o konuda konuşmalıyız." 

"Şu anda o adamı konuşmak istediğimi pek sanmıyorum güzelim." Karnımdaki elinin üzerine elimi yasladığımda parmakları hemen parmaklarıma kenetlenmişti. 

"Bana 4 senedir sevdiğini söylemiştin, ne zaman başladı tam olarak, yani seninle nasıl bir anımız oldu da beni sevdiğini fark ettin?" Bu sormak için kıvrandığım bir soruydu. 

"Şöyle ki güzelim..." Çalan zil konuşmasını yarıda keserken ikimizde hızla yayıldığımız koltukta dikleştik. 

"Birisini mi bekliyordun?" Şaşkın bir şekilde başını iki yana sallarken hızla oturduğu yerden kalktı. "Sen bekle ben bakıp geleyim." Hızlı adımlarla salonun çıkışına yürürken onu dinlemeyip peşinden ilerledim. 

Orada beklersem meraktan ve gerginlikten çatlardım. 

Sözünü dinlemediğim için bana ters ters baksa da umursayacak durumda değildim. Zihnimde gelebilecek kişiler arasında en olmayacak insanların bile ismi geçiyordu. 

Kapı deliğine yaklaşıp dışarıya baktığında gerginlikle ellerimi birbirine sürttüm. Gözünü delikten uzaklaştırıp hızla arkasını döndüğünde gözleri kocaman açılmış bir halde yüzüme bakıyordu ve anlaşılan o ki daha ilk saatten yakalanmıştık. 

"Saye, sanırım mahvolduk." 

BÖLÜM SONU. 

Sizce gelen kim?

Sınır: 350 oy, 300 yorum

Continue Reading

You'll Also Like

134K 9.5K 42
Gerçek Osmanlıyla bir alakası yoktur. iyi okumalar.
681K 40K 63
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
2.3M 100K 70
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...
DİLVAN By Helin

General Fiction

3.8M 188K 56
Tek davası okumak olan Avin Mirşad. Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad. "Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi...