Equestrian: taekook

By aanonimyazarlik

399K 46.7K 32.1K

Bir dansçı, bir profesyonel binici ve bir de Bay Jeon. Not: Kapaktaki edit @hhisasihunn'a aittir. More

1: İkinci düşme vakası.
2: Şey yapılmak.
3: Dördüncü düşüşte affetmedi tabi.
4: Öpücük sonrası kardeşlik
5; (1/2): Çöp adam kurabiyesi
5; (2/2): En tatlı davet
6: Atla yapılan anlaşma
7: Açığa çıkan küçük sırlar
8: Parıldamak
9: Yarışmak
10: Yüzsüzlük
11: En güçlü insan
12: Hırr Kaplan, Zıpzıp Tavşan
13: Jeon'u doyurmak
14: Evim evim, güzel evim
15: Jimin gerçekten haklı olabilir miydi?
16: Yorgun papatya.
17: Bay Acımasız Jeon
18: Kelebekler vadisi
19: Küçük cadı Soomin
20: Büyükbabayı düşünmek
21: Söz uçar deneyim kalır
22: İkinci baba
23: Affetmeyi denemek
24: Özel ders
25: Aldatmak
26: Yatak odasının gizli bölmesi
27: Kocaman adam olmak
29: Yiyilmiş dudaklar
30: Güneş adam
31: İtalyan öğrenci
32: Pençe
33: Teklif
34: İyi ki
35: İçli dışlı
36: Çocuklar
37: Kulak misafiri
38: Birbirinde tamamlanmak
39, Final: Infinity

28: Yardımsever olmak

9.3K 987 316
By aanonimyazarlik

Herkes her şeyi biliyormuş gibi hissediyordum. Sanki attığım her adımda ya da konuştuğum her kelimede birkaç gün  önceki gece saklıymış da açığa çıkıyormuş gibiydi. Bu yüzden de biraz gerilmiştim. Kendi evimde, ortada hiçbir şey yokken saçma sapan gerildiğim için de herkes bana garip garip bakıyordu ve ben daha da geriliyordum.

Kısır döngüye girmiştim resmen.

"Taehyung gelmeyecek mi?"

Salonda üzerime örttüğüm battaniyenin altında yatıp televizyondan belgesel izlerken birden yanıma gelen abim bana seslendiğinde bakışlarımı ona çevirmiştim.

"Akşam yemeğine gelecek. Neden sordun?"

"Akşam yemeği vakti gelmek üzere olduğu için?"

Abim bana göz devirdiği sırada söyledikleri yüzünden bakışlarım saati bulmuştu. Gerçekten de şimdiye gelmesi gerekiyordu. Bir işi mi çıkmıştı acaba?

"Ararım şimdi" diye mırıldanarak elimi telefonuma uzatıp hemen onun numarasını tuşladığımda abim de oturduğu koltuğa uzanmıştı.

"Efendim?"

"Taehyung? Ne yapıyorsun?"

"Sizin eve doğru yürüyorum. Sen ne yapıyorsun?"

"Yatıyordum. Neden yürüyorsun?"

"Bu nasıl bir soru?" Demişti birden gülerek. "Yürümek çok doğal bir şey zannediyordum? Otobüsten indim ve yürüyorum işte?"

"Beni neden aramadın? Biliyorsun, boştum bugün. Gelip alırdım seni?"

"Ne gerek var ki? Binip geldim işte. Otobüse her zaman biniyorum"

"Olsun. Zaten yorgun oluyorsun, şimdi daha da yorgun olacaksın" diye mırıldandığım sırada Soomin gelerek babasının yanına kıvrılmıştı. O sırada abimin güldüğünü de görmüştüm. Bana gülüyordu kesin. Şerefsiz.

"Sorun yok Jungkook. Birazdan gelmiş olurum. Yemek için beni beklemeyin bu arada. Ben geldiğimde katılırım yani"

"Saçma saçma konuşma lütfen. Masa hazır bile değil ama hazır olsa da sen gelmeden yemezdik. Bu yüzden yemek saatlerimizi çok iyi bilmen gerek. Kraliyet sarayımıza uyum sağlamalısın artık" diyerek onunla biraz da dalga geçtiğimde güldüğünü duyunca ben de gülmüştüm istemsizce.

"Pekala majesteleri, bundan sonra daha dikkatli olacağım"

Saygı ekleri kullanarak konuştuğunda kıkırdayarak yorganıma daha da sarılmıştım. Biraz üşüyordum da.

"Tamam. Çabuk gel. Daha masa hazırlayacaksın" diyip ona veda ettikten sonra telefonu kapattığımda abimin bakışları hemen beni bulmuştu.

"Ne?" Demiştim gülüşümü bozarak.

"Yanakların niye kızarık?" Demişti o da benim aksime kocaman gülerek.

"Yorganın altında olduğum için?"

"Emin misin?" Diyerek tek kaşını kaldırmıştı. "Sanki başka bir nedeni var gibi?"

"Saçma saçma konuşma da masayı hazırlamaya başla hadi. Taehyung gelir birazdan, acıkmıştır kesin"

"Senin sevgiline neden ben hizmet ediyorum? Kalkıp kendin hazırlasana?"

"Ben çok yorgunum" demiştim yorgana daha da gömülerek. "Tüm kemiklerim ağrıyormuş gibi hissediyorum" diye eklediğimde ise iç geçirerek yattığı yerden kalkmıştı kızıyla birlikte.

"Bütün gün yattığın için ağrıyor kemiklerin. Kalk ve bana yardım et hemen"

İtiraz istemeyen bir ses tonuyla konuşarak mutfağa yöneldiğinde oflayarak uyuşukça kalkmış ve gerçekten üzerimde bir yorgunluk kaldığını fark ede ede yanına gitmiştim. Gücüm azalmış gibi hissediyordum. Tabakları taşımak bile zor gelmişti o anlarda.

"Ne bu hal?"

Babam yanımıza gelir gelmez elini omzuma yerleştirerek bana sorduğunda dudaklarımı büzerek gözlerimi kapatmıştım.

"Çok yorgun hissediyorum" demiştim mırıltı şeklinde. "Bedenimde güç yok resmen"

Babam kaşlarını çatarak gözlerini üzerimde gezdirip yanaklarımı kavradıktan sonra dudaklarını alnıma bastırınca kollarımı hemen beline sarmıştım.

"Sanki ateşin var gibi" demişti babam beni kendisine çekip sarılırken. "Yemek yedikten sonra ilaç alırsın tamam mı?"

Onaylayan mırıltılar çıkartarak babama sarıldığım sırada abim masayı kurmayı tamamlamıştı ve birkaç dakika sonra da zil çalmıştı. Kapıyı hevesle açan kişi ise Soomindi. Taehyung'un geleceğini bildiği için koşmuştu minik aşık cadı.

"Taehyung, hoşgeldin!"

Soomin büyük bir sevinçle ona seslendiğinde Taehyung hemen güzelce gülümsemiş ve onun ellerini tutup hafifçe sıktıktan sonra bırakmıştı. 

"Hoşbuldum Soomin"

"Hadi gel, herkes içeride" diyerek Taehyungu içeriye davet ettiğinde Taehyung'un bakışları bizi bulmuştu. Ben babamdan ayrılarak ona gülümsediğimde babam ona doğru yürümüştü.

"Hoşgeldin canım" demişti ona sarılarak. Kısa bir kucaklaşmanın ardından yanıma geldiğinde ben de sarılmıştım ona.

"Hoşgeldin" diye mırıldanarak başımı omzuna yasladığımda elleri sırtımdaydı. "Açsın değil mi?" Diye ekleyerek geri çekildiğimde Taehyung düşünürcesine sesler çıkartmıştı.

"Çok aç değilim aslında" dese de bunun tamamen nezaketen olduğunu biliyordum çünkü ne zaman Taehyungu yemeğe çağırsak o gün akşam bizde çok yiyeceğini bildiği için kahvaltıdan başka bir şey yemiyordu gün içinde.

"Açsın açsın" demişti babam gülerek. Bu onun dur daha yeni başlıyoruz deme şekliydi. Ardından da ellerini ikimizin beline yerleştirip ilerlememizi sağlamıştı. "Hadi oturun. Ben yemekleri getireceğim şimdi"

Biz masadaki yerimizi aldığımızda Taehyung'un bakışlarını üzerimde hissedince ona dönmüştüm hemen. Gözleri yanaklarımdaydı.

"Neden kızarıksın?" Demişti biraz sessiz olmaya çalışarak.

"Bilmiyorum. Az önce yorganın altındaydım, ondandır belki de."

"Ateşi var gibi" demişti babam elindeki tencereyle birlikte yanımıza gelirken. Taehyung sessiz sormaya çalışsa da babam duymuştu demek ki.

"Stüdyodan saçların ıslak çıkıyorsun. Çok normal bu" dediğinde babam gülerek ona katılmıştı.

"Aynı şeyi ben söylediğimde hemen kızıyor, çocuk muyum diyor. Ona da desene? Kızsana biraz?"

Babam dalga geçercesine konuştuğunda ona kaşlarımı havalandırarak bilmiş bilmiş bakmış ve Taehyung'un tabağını alıp uzatmıştım.

"Çok konuşmayalım, yemek yiyelim lütfen" dediğimde Taehyung ve babam kıkırdamıştı bu halime. Ben de onlara katılmamak için kendimi zor tutsam da bunu başarmıştım.

-

"Yanıma yatmasa mıydın acaba? Ya gerçekten hasta olursam?"

"Olmazsın. Bir şeyin yok şu anda. İlaç iyi geldi demedin mi zaten?"

"Evet ama ne bileyim, seni de hasta etmek istemem" diyerek sözlerimin tam aksine ona iyice sokulduğumda o da benim bu tezatlığıma gülmüştü. Ardından da kollarını etrafıma sararak dudaklarını alnıma bastırdığında gözlerimi kapatarak sıcaklığına sığınmıştım.

"Bugün evden çıkmadın mı?"

Taehyung saçlarımı sevmeye başladığı sırada sorduğunda burnumu boynuna yaslayıp minik bir öpücük bıraktıktan sonra cevaplamıştım onu.

"Evet. Bugün izin günüm."

"İzin günün olduğunu biliyorum ama normalde evden çıkıp bir yerlere gidiyorsun ya arkadaşlarınla, o yüzden sordum"

"Jimin Yoongi'yleydi, Yugyeom da Yuqi'yle. Dışladılar beni" diye mırıldanarak hemen kendimi ona acındırmaya çalıştığımda Taehyung sakince saçlarımı okşamaya ve diğer eliyle de belimi kavramaya devam etmişti.

"Onları döveyim mi? Nasıl benim sevgilimi dışlarlar?"

"Döv" demiştim dudaklarımı büzerek. "Ya da dur. Dövme. Yarışma çok yakın. Yarışmadan sonra döversin"

Sanki gerçekten dövecekmiş gibi bir de onu durdurmaya çalıştığımda Taehyung kıkırdayarak saçımdaki elini yanağıma indirmiş ve baş parmağıyla okşarken başımı kaldırıp ona  bakmamı sağlamıştı. Ardından önce burnuma sonra yanağıma birer öpücük verip dudaklarımızı buluşturduğunda sakince, keyifli keyifli öpmüştü beni. Fazla uzatmadan ayrıldığında ise yetmemiş gibi hissetsem de yanağına bir öpücük bırakıp tekrardan boynuna sokulduğumda Taehyung bu sefer omuzlarımı okşamaya başlamıştı. 

"Keşke," demişti birden usulca iç çekerek. Ne söyleyeceği hakkında bir fikrim yoktu ama nedense istemsizce çatılmıştı kaşlarım hafifçe. "Çillerim olsaydı. Güzel olmaz mıydı?"

Sezilerim iyi olmalıydı çünkü kaşlarımı çatmakta haklıydım. 

"Olsa eminim ki güzel olurdu, sana yakışmayacak bir şey olduğunu düşünmüyorum ama çillerin yokken zaten yeterince iyi görünüyorsun." demiştim elimi tişörtünün içine geçirip çıplak karnını parmak uçlarımla okşarken. Bu sırada gözlerimi de kapatmış, burnumu boynunun yumuşak tenine sürtmüştüm. "Hem nereden çıktı şimdi bu?"

"Felix'in çilleri çok güzel duruyor, oradan çıktı" dediğinde gözlerim istemsizce aralanmıştı. Bugün özel dersi mi vardı? Bunu bilmiyordum.

"Bugün onunla dersin mi vardı?"

"Evet."  diye mırıldanmış ve tekrardan iç geçirmişti. "Gözüm çillerine takıldı istemsizce, o da fark etti ve 'çirkinler değil mi?' diyip gülünce reddettim, güzel olduğunu söyledim. Sonra birden başını eğdi gülümseyerek, utanmış gibiydi. Sonra tekrar bana baktığında 'ilgi çekmeye çalışıyormuş gibi görünmek istemiyorum kesinlikle ama önceden de duymuştum bunu yine de nedense alışamıyorum, hoşlanmıyorum çillerimden' diyip teşekkür etti." demiş ve gülmüştü. "Önceden söyleyen kişilerden biri sensin, bunu biliyorum. Sorun da yok zaten merak etme. Sadece çilleri bu kadar yakışan bir insan görmediğimi düşündüğüm sırada onun beğenmeyişi garip geldi"

"Sana oturup derin derin anlatmayacağım ama Felix'in çillerini kabullenememe durumunun altında çok daha büyük olaylar var. Yani gerçekten de dikkat çekmek için beğenmediğini iddia etmiyor" diyerek kısaca açıklamış ve başımı hafifçe kaldırarak onun yüzünü incelerken devam etmiştim. "Ayrıca onun her beğendiğin özelliğini kendinle karşılaştıracaksan lütfen ona daha fazla özel ders verme. Sadece çillerin yok diye bile onun yanında daha çirkin hissetmişsin gibi algılıyorum şu anda. Umarım yanlış algılıyorumdur."

"Hayır, karşılaştırmayı istemsizce yapıyorum sonuçta ama çilleri gerçekten iyi görünüyordu ve bir an gerçekten tamamen istemsiz bir şekilde sizi hayal edince-"

Devamını getirmesini istemediğim için yanaklarını sıkıştırıp dudaklarını öne çıkarttığımda tatlı dudaklarına sesli bir öpücük bırakmıştım. 

"Beni onunla hayal etmeyi kendine yakıştırdın mı gerçekten?" demiştim nazikçe yanaklarını okşarken. "Onu inceleme Taehyung. Sadece dersini ver ve bitir. Muhabbet etmek, onunla iyi geçinmek zorunda değilsin. Felix'in kötü bir niyeti olduğunu düşünmüyorum ama sen onunla konuştukça daha kötü hissedecekmişsin gibi geliyor. Bu yüzden sadece dersle alakalı konuşun olur mu?"

Felix beni etkileyemezdi. Öyle bir çabaya girmeyeceğini biliyordum ama girse bile etkileyemezdi. Bu açıdan Taehyungun gram endişelenmesine gerek yoktu ama ben açıkçası biraz endişelenmiştim şimdi. Felix göz ardı edilemeyecek bir güzelliğe sahipti. Karakteri de eğer değişmediyse gerçekten hoştu. Taehyung onu tanıdıkça zaten kabul etmediği mükemmelliğini iyice reddedecek diye endişeleniyordum. Kendisini onunla karşılaştırmaya kaptırır diye endişeleniyordum.

"Sorun yok Jungkook. Kötü hissetmeyeceğim. Sen şu anda onun değil, benim sevgilimsin ve şu anda ben ondan ne kadar çirkin olursam olayım beni daha yakışıklı ve kusursuz görme eğiliminde olduğunu biliyorum-"

"Ne kadar çirkin olursam olayım ne demek? Seni sevdiğim için değil gerçekleri görebildiğim ve kendimi tanıdığım için ondan daha yakışıklı olduğunu söylüyorum. Çünkü benim hayalini kurduğum tip tam olarak sensin." Sesim ve söylediklerimin netliği keskindi. Bana bu konuda güvenmesini istiyordum. "Ayrıca aramızda geçenleri biliyorsun, sence hala Felix'in herhangi bir özelliğini sende arıyor muyumdur?"

"Bunu kastetmemiştim, yanlış anlama beni. Sadece hoşuma gittiği için bir anda keşke dedim. Keşke bende de olsa ve Jungkook her birini sevse. Hoş bir görüntü ve kalp ısıtan bir an olurdu diye düşünmüştüm."

"Yüzünün her bir noktasını yine öperim ki ben?" demiştim gözlerine bakarak. "Kirpiklerini teker teker sever, benlerini tatlı tatlı öper ve sonra da yüzünün öpülmedik, koklanmadık yerini bırakmam?"

Dudakları hemen kıvrıldığında dudaklarına tatlı bir öpücük bırakarak kendimi onun bacakları arasına itmiş, üzerine çıkmıştım. 

"Sadece yüzünü de değil, tüm vücudunu seve seve öperim ben" demiştim yanaklarına öpücükler bırakırken. "İstemen yeter. Her an her dakika yapabilirim çünkü"

"Sonra sıkılırsın ama" demişti burun kıvırarak. Oyuncuydu tavrı. 

"Sıkılmayacağımı biliyorum. Deneyip görmek ister misin?"

"Hmm," Dudaklarını büzmüştü hafifçe. "Deneme sürümünü nasıl başlatabilirim?"

Gülmüştüm. Bir elimi ona uzatmış ve dudaklarına yaklaşarak eklemiştim. 

"Elimi tuttuğun anda deneme sürümü başlar. Ama uyarmalıyım, dümdüz yatmaktan sıkılabilirsiniz. Eğer sıkılırsanız bana işaret vermeniz yeterli. Emin olun işleri çok daha eğlenceli getirebilirim çünkü"

Taehyung kıkırdayarak elimi tuttuğunda dudaklarımı başlangıç olarak dudaklarına bastırmadan önce gözlerimin içine parıldayan gözleriyle bakarak öpücük yağmurumdan önceki son cümlesini söylemişti. 

"Beni öpmeye devam ettiğiniz sürece sıkılmamın imkanı yok bayım," demişti yine oyuncu bir tavırla. Genişçe gülümsemiştim çünkü çok tatlıydı. "Ama verdiğiniz rahatlık ve sıcaklık altında mayışıp uyuyakalırsam beni affediniz"

-

"Beni bırakmana gerek yoktu Jungkook" demişti Taehyung arabaya bindiği sırada.

"Taehyung. Zaten bizde kalmadığın için üzgünüm. Bir de böyle şeyler söyleyip beni daha fazla üzme" diye mızmızlandığımda Taehyung hemen beni onaylayan mırıltılar çıkartıp özür dilerken ellerini yanaklarıma yerleştirmiş ve beni kendisine çevirip dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı art arda.

"Özür dilerim, tamam" demişti öpücüğün hemen ardından. Bense bir şey demeden onun tatlı öpücüklerine karşılık vererek uzatmaya çalışsam da bana izin vermemişti.

"Daha fazla burada oyalanırsak herkes anlayacak" demişti yanağımı öpüp geri çekildikten sonra. "Benim evimin önünde istediğin kadar öperim seni ama şimdi gidelim, olur mu bebeğim?"

Bir elini bacağıma yerleştirerek sakince okşamaya başladığında olumlu mırıltılar çıkarmış ve arabayı çalıştırarak garajdan çıkmıştım. Babam ve abimin garaj çıkışında bizi beklediğini görünce iç geçirmeden edememiştim.

Yemin ederim benden daha çok zorlanıyorlardı Taehyung'dan ayrılırken.

"İyi geceler" demişti abim bize gülümseyerek el salladıktan sonra. Babam ise hafifçe asmıştı suratını.

"Ne yaptın ettin gittin ya, daha ne diyeyim? Burada kalsan yemezdik seni"

"Baba, lütfen zorlama" diyerek onu nazikçe uyardığımda omuz silkmişti. Taehyung da mahçup bir tavırla gülümseyip dar alanda yapabildiği kadar eğilip kalkmıştı.

"Özür dilerim. Bir dahakine kalacağım, söz veriyorum. Ama bu gece başka bir işim de var"

"Öyle olsun bakalım. Neyse. Dikkatli gidin. Soomin daha fazla üşümesin" diyerek bize sonunda veda edebildiğinde babama el sallamış ve arabayı sürmeye devam etmiştim.

"Ne işin var?" Demiştim kısa bir an Taehyung'a bakarak. "Abim yüzünden kalmadığını zannediyordum?"

"Abin yüzünden değil Jungkook, ders bırakan ve yeni almaya başlayanlar oldu. Programlarımı düzenlemem gerekiyor. Bir de yıllık tatil günlerimi seçip yarın patronuma iletmem gerekiyor."

"Hangi günleri seçmeyi düşünüyorsun?"

"Henüz karar vermedim. En verimli şekilde geçirebileceğim günleri seçmek istiyorum." Demiş ve bedenini bana döndürerek bir elini dirseğimin üzerine yerleştirmişti.

"Keşke seninle tatile çıkabilsek. Çok güzel olmaz mıydı?"

"Çıkalım bebeğim?" demiştim hiç düşünmeden. Bizi engelleyen bir şey yoktu ki? "Bizi durduran ne?"

"Ama yarışman var? Hangi gün olduğu belli mi?"

"Evet. 12 Mart. 12 Mart'tan hemen sonra çıkamaz mıyız?"

"Benim tatilimin en geç bitişi 15 Mart olmalı" demişti dudaklarını büzerek. "Yılda iki kere çıktığım için belirli günler arasında çıkabiliyorum sadece. Bu sefer de 1-15 Mart arası bir hafta seçmem gerekiyor"

"Bu kötü oldu" demiştim sessizce. "Ama olsun. Üç gün de olsa yapamaz mıyız tatil?"

"Yapabiliriz elbette" demişti ama üzüldüğü belliydi. "O zaman 8-15 Mart olarak seçerim. İlk günler dinlenirim, son üç günümde de seninle birlikte tatil yaparız"

"Evet. Böyle yapalım bence de." Demiş ve hala kolumu tutan elini çekmesini sağlayıp parmaklarımızı birbirine dolamıştım. Ardından da dudaklarımı elinin üzerine bastırdığımda Taehyung'un beni izlediğini bilsem de ona bakmamıştım dikkatimin dağılmaması için. Çünkü muhtemelen şu an çok güzel görünüyordu.

"Peki nereye gitmek istersin?" Diyerek elini bıraktıktan sonra onun binasının önüne park etmeye başladığımda Taehyung düşünürcesine sesler çıkartmıştı.

"Bilemiyorum ki?" Demişti tatlı tatlı. "Sen nerelere gelebilirsin bilmiyorum"

"Ben her yere gelirim. Ülke dışına da gelebilirim, şehir dışında herhangi bir yere de"

"Ah.." mırıldanmıştı iç geçirircesine. "Birlikte İtalya'ya gitsek güzel olmaz mıydı?"

"Gidelim?"

"Hayır, gidemeyiz. Birikimim yok. Yurt dışına yazın olan tatilimde gideriz, olmaz mı?"

"Olur. Benim için hiç fark etmez. Sen nereye gitmek istersen oraya gidelim" diyerek park ettiğim arabadan çıktığımda Taehyung da inmiş ve yanıma gelmişti. Arabayı kilitleyerek onun binasına girdiğimizde Taehyung bir koluyla belime sarılmış durumdaydı.

"O zaman bu sefer Jeju'da minik bir tatil yapalım mı?" Diyerek benden ayrılıp kapısını açtığında onu onaylarken içeri girmiştim.

"Yapalım" demiştim gülümseyerek. Ardından da içeri giren bedenini kendime çekip kollarımı beline sarmış ve onu öpmüştüm. "Babamın bir tanıdığının oteli var orada" demiştim geri çekilir çekilmez. "Birkaç kez gitmiştik. Güzel bir yerdi. Manzarası da güzeldi. Tanıdık olduğu için uyguna kalmıştık ama biraz daha fazla para verirsek eğer, şu filmlerde gördüğümüz gibi yirminci katta balkonunda büyük olmasa da şehir ve deniz manzaralı havuzu olan odalardan tutabiliriz?"

Taehyung'un gözleri parlamıştı. Heyecanlı olduğunu anlayabiliyordum ve bu çok tatlıydı. Dudaklarını yanağıma bastırıp bana sımsıkı sarıldığında belini sıkıca kavrarken bir elimle de saçlarını okşamaya başlamıştım.

"Çok güzel olur" demişti. "Zaten birlikte vakit geçirmemiz bana yeterken bir de bize özel havuz olması çok mükemmel olur" diye ekleyerek minik tatlı kalbini bana hatırlattığında birden onu kalçalarının hemen altından kavrayarak, elbette onun da yardımıyla, kucağıma aldığımda adımlarım onun odasına doğru ilerlemişti. Boynuma sıkıca sarılıp bacaklarını da belime bağlamıştı düşmemek için. Kıkırdıyordu bir de. Hoşuna gitmiş gibiydi.

"Şimdiden çok heyecanlandım" demişti sırtı yatakla buluştuğu anda ellerini yanaklarıma yerleştirerek. "Nasıl geçecek önümüzdeki üç hafta?"

"Hızlıca geçecek" demiştim üzerine uzanırken. "Sayılı gün çabuk geçer"

"Emin misin? Bence daha yavaş geçer" diyerek dudaklarını büzdüğünde onun bu tatlı haline gülümseyip dudaklarımı dilimle ıslattığım gibi onun dudaklarıyla buluşturmuştum. Dolgun alt dudağını keyifle emerek dilimi gezdirmiş, dişlerimi de hafifçe batırmaktan çekinmemiştim. Altımda hızlıca atan kalbi gülümsemek istememe neden olsa da kendimi tutmuş ve onu öpmeye devam etmiştim.

Taehyung beni daha da yakınına çekmek istercesine bir kolunu kolumun altından geçirip elini sırtımın tam ortasına yerleştirerek baskı yaparken saçlarımı sıkıca tutarak geri çekilmemi engelliyordu. Dudaklarımız birbirine karışmıştı ve öpücük de gittikçe ıslaklaşmaya başladığında beynim tehlike sinyalleri vermeye başlamıştı bile.

"Taehyung-"

Konuşmama izin vermeden zorla ayırdığım dudaklarımızı tekrardan birleştirdiğinde dili de işe katılmıştı bu sefer. Hiç duraksamadan dudaklarımın arasına yolladığı dili ön dişlerime çarpıp damağıma ilerlediğinde kasıklarıma gönderilen sinyaller çoğalmaya başlamıştı. Ve tam da o sırada zaten birbirine yapışık olan bedenlerimiz Taehyung'un belini kaldırarak kasıklarıma sürtünmesiyle birlikte dudaklarımızın arasında dağılan boğuk bir inleme yükselmişti boğazımdan.

"Hala o geceyi düşünmem ve beni her öptüğünde yükselmem normal mi?"

Dudaklarımızı nefessiz kaldığımız için mecburen ayırıp başını geriye atarak konuştuğunda dudaklarımı boynuna bastırmış ve ıslak bir şekilde öpüp acıtmadan ısırdıktan sonra bedenimi yanına düşürmüştüm.

"Normal" demiştim gülerek. Benim de unuttuğum falan yoktu zaten. "Benim de senden bir farkım yok"

"Böyle olunca kendimi çok arsız sapık gibi hissediyorum" diye mızmızlandığında küçük bir kahkaha atarak dudaklarımı yanağına bastırmış ve ona sarılmıştım. "Gülme" demişti hemen. "Hayatımda ilk defa iki gece üst üste kendime dokundum"

Bu sefer gerçekten büyük bir kahkaha atarak tekrardan üzerine çıktığımda kasıklarına otururken düşünmemiştim bile. Tam olarak uzunluğunun üzerine oturarak ellerimi başının iki yanına yerleştirip ona üstten bakmaya başladığımda Taehyung ellerini hemen belime koyarak beni kaldırmaya çalışmıştı.

"Çok masumsun" demiştim dudaklarımı ısırırken. "Ve ben de çok yardımsever bir insanım. Masum insanlara yardım etmeyi çok severim" diyerek kalçalarımı hareket ettirmeye başladığımda Taehyung kesik bir nefes vermiş ve gözlerime kararan gözleriyle bakmıştı.

"Devamını getirmeyeceksen lütfen başlama" demişti sessizce. Boynundaki damar belli olmaya başlamıştı. Kasılıyordu. Omuz silkmiştim.

"Neden getirmeyeyim ki?" Diye mırıldanarak kasıklarının üzerinden kalkmış, altımdaki eşofmanı çıkartarak yatağa uzanmış, bacaklarının arasına girmiştim. Ellerimi eşofmanının beline yerleştirerek hiç beklemeden iç çamaşırıyla birlikte çıkarttığımda Taehyung oflarcasına bir ses çıkartıp başını yatağa bastırarak geriye atmaya çalışmıştı.

Gerilmiş, heyecanlanmıştı. Fakat henüz başlamamıştım bile.

"Yerini sağlam al, bebeğim" demiştim kıkırdayarak. "Çok eğlenceli bir yolculuğa çıkacağız şimdi"

Beni Taehyung'un mutlu olduğu, zevk aldığı ve gözlerinin parladığı herhangi bir durum kadar mutlu eden, iyi hissettiren bir şey yoktu. Bu yüzden şimdi elimden gelenin en iyisini yapacak ve bir sonraki yakınlaşmamızda da şimdikinin çok daha iyisini yapacaktım.




___

İyi günler ask kadinlar

❤️

Continue Reading

You'll Also Like

7.4K 470 17
❝Las Vegas'da derler ki: Kumar, korkakları sevmez çünkü korkaklar hiçbir zaman deli olmayacak kadar akıllıdırlar ve Vegas'da kumar delilerden doğar...
56.6K 6.6K 38
Paramparça ruhumun kırıkları, şimdi baksan da gözlerime, her şey için çok geç artık. . "Sekiz yaşından beri nefret ederiz birbirimizden." "Yalnızca a...
325K 27K 45
"Seni güneş batana kadar ayık tutacağım." - 18.03.2022 For @thvinwonderland & @jeonvth
76.5K 5.8K 30
"Öyle bir öp ki, bu cehennemden çekip çıkar beni... Ve tüm çektiklerine değdi desinler." {Son part hariç tamamlandı} #aksiyon #gizem #romantik #𝚃𝙰�...