Ölümcül Saplantı (+18)

By KIZILWings

316K 6.6K 2.5K

Günahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı... More

UYANIŞ/kökenin Dönüşü - 1
İçerik (ÖNEMLİ)
Karşılaşma Bölüm 1
Merak Bölüm 2
Ruhsuz Bölüm 3
Gösteriş Bölüm 4
EREN
oyun Bölüm 5
saklı kalan Bölüm 6
shakespeare Bölüm 7
TİMUÇİN
karmaşa Bölüm 8
tehlikeli çağrış Bölüm 9
AYAZ
Tutku tohumu Bölüm 10
Günah Tohumu Bölüm 11
ALPER
DönüşüM Bölüm 13
Arzu Bölüm 14
KAAN
Düş Bölüm 15
"Yasak Anılar" Bölüm 16
Şeytan ve Ayrıntı Bölüm 17
Öfke Bölüm 18
Saklı Hisler Bölüm 19
Büyülenmiş Bölüm 20
Bekleyiş Bölüm 21
Tehlikeli sezgiler Bölüm 22
Heves ve İhtiras Bölüm 23
Sarıl Bana Bölüm 24
Kader Çıkmazı Bölüm 25
Geçmişin İzleri Bölüm 26
Sevgisiz Bölüm 27
FeveraN Bölüm 28
Değişim Bölüm 29
Oyna benimle Bölüm 30
Ateşler içinde Bölüm 31
Çelişki Bölüm 32
Aşk kalır Bölüm 33
Korku Bölüm 34
Trajedi Bölüm 35
Kayıp Bölüm 36
Gitme Bölüm 37
Kaçış Bölüm 38
Arayış Bölüm 39
Aşk-ı Hüsran Bölüm 40
Serzeniş ve aşk Bölüm 41
Saplantı Bölüm 42
Günahkar Bölüm 43
Esaretin Sonu Bölüm 44
Sözler Bölüm 45
Çırpınış Bölüm 46
Rüyalar ve Gerçekler Bölüm 47
İkinci Hal Bölüm 48
Susma Bölüm 49
Kalbin sesi Bölüm 50
Rüya Bölüm 51
Zaman Bölüm 52
Galibi sen Bölüm 53
DUYURU...:P
KARANLIK SEVGİLİ(Tanıtım)
"SOLUKSUZ"
Çıkarsız Bölüm 65
imza günü
davetsiz Bölüm 66
Hisler ve Gerçekler Bölüm 67
Yeni kız Bölüm 68
Gerçeğin yüzü Bölüm 69
Yüzleşme Bölüm 70
Yeni Dünya Düzeni
Final Bölüm 71

ARSIZ Bölüm 12

7.4K 135 25
By KIZILWings

Merabalar millet resimde gördüğünüz arkadaş Kaan, bu arada sezen Aksunun parçaları paylaştım dinleyerek yazıma eşlik edebilirsiniz..:D  seviliyorsunuz öpüldünüz..

Arabayı sürmeye devam ediyordu Kaan ve oldukça sessizdi Timuçin. Neyi düşündüğünden  emin değildi. Birden direksiyonu sola kırıp evin yönünden sahil yoluna sürmeye başladığında dahi yolu değiştirdiklerini fark etmemişti.

A,oww pekala, demek durum ciddiydi.  İlerideki kayalıklara döndüğünde, nihayet yaşam belirtisi göstermişti Timuçin:

     "Evin yolundan  uzaklaşmadık mı yoksa başka planların mı var." Dedi. Parmaklarını dudaklarına götürüp  yoldan gözlerini ayırmadan kolunu pencereye dayamıştı.

    "Nasıl ya, sen hayatta  mıydın? Ben seni öldün zannedip kayalıklara bırakacaktım."

     "Ne kadarda düşüncelidir benim en hakiki yoldaşım." Derken oldukça boş dökülmüştü dudaklarından kelimeleri.

   "Pekala... Tamam. Canım bu geceki yemeğe katılmak istemedi ve seninde pek moralin yok gibiydi. Açık hava iyi gelir diye düşündüm." Diyerek  sola kırarken arabayı hayıflandı Timuçin:

         "Büyüklerden Sonsuza kadar  kaçamazsın."

        "Kaçabildiğim yere kadar." Diye mırıldanıp arabayı  park ederek aşağı indi. Aracın bagajında üç günden kalma biralar vardı. Eh, ani bir karadı sonuçta bu ve   kendilerini avutmak için başka bir şeyde yoktu. Arabanın mazotu hariç. Bak o kesin iyi kafa yapardı lakin sonu pek hayra dokunmazdı..

      Gelip aracın önüne oturdu. Bir süre sonra nihayet Timuçin de çıktı. Elindekini ona uzatırken Kaan, ikisi de denizin karanlık yüzeyine bakmaya başladı. İlerde ki ışıklar ateş böceklerini anımsatıyordu. Bir dakikalık sessizliğin içinde Kaan radyoyu açtığında sezen Aksu nun parçaları çalmaya başladı. Duyduğunda gülümsedi Kuzgun.

           "Eee, yaralı baykuş anlat bakalım." Dedi Kaan usulca yanına yaklaşırken,

           "Neyi anlatacak mışım?"

            "Seni dumura uğratan  kadını. Yüzün turşu satarken her zaman göremiyoruz seni bunlar kıymetli zamanlar. O hatun kimse gidip ellerini sıkıcam."

       Sözlerine az kalsın gülecekti Timuçin ama ne diyebilirdi ki? Yavaşça yutkunarak elindeki birasına baktı:

           "Hiç olmaması gereken bir duygunun içini kemirmesine izin verdin mi?" Tanrım bu da neydi?

          Öylece baktı Kaan: "Nasıl?"

          "Dokunmaman gereken bir şeye dokunmayı deli gibi istemek gibi? Aslında olmaması gereken , nefret ettiğin bir şeyi başka birinin yaptığını görsen, geberene kadar dövmek isteyeceğin insanların o delice  yaptığı şeylerden birini yapmak istedin mi? Birinden hem nefret edip hemde kendinden nefret ettin mi?  Sonra ne yapacağını bilemez bir duruma geldin mi? Böylesine yeni, böylesine karmaşık duyguların seni esir ettiğini ve giderek deliye çevirdiğini hissettin mi?"

         "Dostum ben biseksüelim."

         "Ne?" Tek kaşını kaldırırken Timuçin o depresif halinden sıyrılıp bu kez tüm dikkatini ona verdi.  "O ne demek?"

     Güldü Kaan. Sonra elindeki birasını kaldırıp içti ve yutkunarak Timuçin'in yüzüne bakmaya başladı.

          "Bana böyle sorular sorma demek. Ben zaten çok uzun zamandır buna benzer duygular içindeydim." Biran duraksadı ve tekrar başını kaldırıp Timuçin e baktı.  "Bunun için istersen şuanda beni öldürebilirsin  ama bu benim elimde değil,, bu duyguları kontrol etmek çok zor. Uzun bir süre denedim ama  ne kadar çabalarsan o kadar  batıyorsun." Dedi ve Timuçin'in yüzüne gülümsemeye devam etti. "Yani ben, hem kadın, hemde erkeklerden hoşlanıyorum."

        "YALAN." Dedi Timuçin bir adım geri atarken. Adeta şok geçirmişti.

        "Doğru." Dedi Kaan gözlerini hiç kaçırmadan.

        "Siktir, bana neden daha önce söylemedin?"

        "Kabullenmem zaman aldı ama kabullendim. Ayrıca sana söylesem ne değişecekti ki?"

        "Doktora falan giderdik."

      Öylesine güçlü bir kahkaha attı ki Kaan, Timuçin bir an  kafayı sıyırıyor zannetti. Ancak kendine geldiğinde o, gülmeye devam ediyordu.

           " Hey,, noluyor lan, kendine gel rengin attı. Bunun nesi komik?"

          "Dermansız derdimin sebebi belli,, dermanı yaram da arama doktorr.. " Diye umarsızca söylediği şarkının ardından tekrar yaslandı Kaan. "Diyebilirim ancak. Bunun bir tedavisi yok." Derken yüzüne baktı. "Bu arada daha sert karşılarsın sanmıştım. Mesela yumruk atarsın, yada ağzımı burnumu kırarsın diye. Ne zamandır söyleyemediğimden oldukça yüktü omuzlarımda  nasıl rahatladığımı anlatamam."

           Öylece bakarken Kuzgun:"Ben lanet bir birseksuel olamam." Dedi birden.

             "Sen neden olacaksın ki abi?" Derken tam birasını kafasına dikeceği anda dondu kaldı Kaan. "Bir dakika yoksa bir erkekten mi hoşla..."

             "ASLA!" Diye kükredi Timuçin o cümlesini bitiremeden.

             "Tamam Sakin ol." Dediğinde bakışlarını kaçırmadı ondan. Birkaç dakika bekledi Timuçin. Yıllardır kuzeninin, en yakın arkadaşının tüm dertlerini paylaştığı insanın böyle biri çıkması kendisinde şok etkisi yaratmıştı tabi. Ne yani bunun tedavisi yok muydu gerçekten. Bir insan hayatı boyunca böyle nasıl yaşayabilirdi? Zor olmaz mıydı?  Aralarındaki mesafe yüzünden yada yalnızlıktan bu hale gelmiş olabilir miydi? Siktir bu herifin oldukça gideri vardı. neden yalnız olsundu ki? Ama burada önemli olan başka bir şey vardı. Duygularını karmaşık hissediyordu. Bir erkeği istediğini biliyordu. Kendisinin daha önce o tür alışkanlıkları yada istekleri olmadığına emindi ama yinede öğrenmeliydi yoksa kesinlikle kafayı yerdi.

             "İlk defa bir erkekten hoşlandığında mı biseksüel olduğunu fark ettin?" Diye sorduğunda, başını çevirdi Kaan.

            "Neden sordun?"

            "Biz yoldaşız ve bunu bana söylemek zorundasın." Diye emir verdiğinde kuzgun.  Dikkatle ona baktı Kaan ve  tek kaşını kaldırarak devam etti.

            "Bunu sana söyleme gibi bir zorunluluğum yok ama yinede merakını gideriyim. Birine deli gibi aşık olduğumu fark ettiğimde anladım. Bunun delilik olduğunu düşündüm. Ama değildi.  Duygularımın önüne geçemiyordum. Kendimden nefret eder olmuştum.  Kadınlara aşık olup onları seven ben, o adamı yalnızca çıplak gördüğüm için deli gibi istedim. Sonra onu her gördüğümde kalbimin deli gibi attığını fark ettim. Bu giderek saplantıya dönüşecekti bende, ona olan arzularım bir alev gibi tüm bedenimi sarıyordu. Ya kaçacaktım yada daha kötü şeyler yapacaktım. Bende kaçtım." Diyerek omuz silkti ve birasından bir yudum daha aldı.

          Timuçin in yüzü fark etmeden kızarmıştı.

                "Kaçık mısın oğlum, şu kurduğun cümlelere bak. Bir kızdan bahseder gibi. "

               "Aşkın hangi beden de saklandığını bilemezsin Timuçin." Dediğinde Kaan,  kuzgunun beğninde Eren'in sözleri yankılandı. "Aşkın hangi bedende olduğunu bilemezsin, demişti. ya bir kadının kıvrımlarında yada bir erkeğin gözlerindedir."  Lanet velet.

             "Ba-başka erkeklere de aşık oldun mu?" Diye sorarken kekelediğini fark ettiğinde sıkıntıyla başını çevirdi.

            "Hayır." Dedi Kaan gülümsüyordu. "Aşık olmadım ama hoşlandıklarım vardı." Diyerek devam ettiğinde bir kez daha sırıttı. Bu kez tek kaşını kaldırdı Timuçin:

             "Çok konuşmada artık gidelim." Dediğinde öfkeyle araca yöneldi.

           "Hey, nereye ya?" derken iki kolunu da birden açtı Kaan, Timuçin arabanın içinden öldürücü bakışlar attığında gözlerini devirerek direksiyonun başına geçti. Arabayı çalıştırıp yolda giderlerken Timuçin'e bakmadan konuştu Kaan:

           "Babama söyleme." Dedi yüzünde tuhaf bir ifadeyle. "O... Anlayamaz."  Diyerek başını hafifçe salladı ama gözlerini yoldan ayırmadı. Timuçin pis pis sırıtarak:

           "Elimde koz var yani. Kölem olmaya mı geldin?"  gülümsedi Kaan, başını yavaşça sallayarak söylendi.

           "Pislik herif."

*************

      Zil miydi o? Ah lanet olsun işte okul hayatı yeniden başlıyordu ve Kaan'ın morali everestten düşmüş gibiydi. Uzattığı güzelim saçlarını kestirmek zorunda kalışı bile başlı başına bu okulu yakmak istemesine neden oluyordu. Uzaktan eğitim diye birşey yok muydu ya, bu aptal üniformayı giydiğine inanamıyordu. Sıkıntıyla Pof layarak dışarı çıktığında güneş gözlüğünü de çıkarıp yeni okuluna baktı, beyazlar içindeydi ya. Cennette koleje başladım dese bu ülkede kandırıp paralarını söğüşleyeceği onlarca adam olduğuna bahse girerdi.

Ciddi mi? Bu okulun üniformaları neden beyazdı ya?  

        "Dur lütfen, tanrım gözüm kanadı Kaan, abi bu harbiden sen misin yoksa senin aksin mi?" Diyerek elinin tersini yukarı göz hizasına kaldırırken Timuçin, ona bakarak suratını büzdü Kaan:

         "İkimizin beyazlığı gözünü aldı dimi? Nur inmiş gibi."

         "Senin ki tek başına yetiyor kardeşim."
         " Sen kendine bak ulan, bir cenaze arabası görse ahiretten geldin sanır."
         "Eh, bir bakıma oraya çalışmıyor muyuz?" Diye söylenip tek kaşını kaldırdığı sırada sırıttı Kaan:  

          "Amanda aman kuzgun kral sütünü içmiş de üniformasıyla sabah mesaisine mi gelmiş." Sabah sabah ne çene varmış kardeşim sende." Diye suratını büzerken Kaan,  üst dudağı yukarı kıvrıldı Kuzgunun.

           "Kendi çenenden haberin yok dimi? Hadi tamam canını sıkma o kadar. Eskisine göre daha iyisin. Bir giderin oldu." Derken sırıttı Timuçin. 

         "Beni avutma." Diye hayıflandı Kaan. "Şişşt, kalem sende mi lan?"

          "İhtiyacın mı var?" Derken göz kırparak okula yürümeye başladığında kuzgun, arkasından söyledi Kaan:

          "aHa aha,, sen sürünüyorsun buralarda sabah şekerlerine falan katılsana."  Diyerek başını çevirdiği  sırada karşıda arabasından inen kibirli sarışını gördü ve aniden sırıttı.

        Alper, aracın kapısını kapatmadan önce kitaplarını aldı ve oldukça zarif bir hareketle  okula yöneldiğinde biri boynuna kolunu doladı. Şok olmuş ve başını çevirmişti:

             "Ne oluyor be?" Dedi.

            "Aa, sarışın beni tanımadın mı? Hani arabama takmıştın. O gün aramızda karşı konulamaz bir çekim oluştu ya hani böyle şimşekler çaktı, yıldırımlar düştü falan." derken GÖZ KIRPARAK SIRITTI Kaan. BİRaz daha  baktığında Alper ancak   fark edebildi. Bu o gün gördüğü serseriydi.

            "Evet hatırladım. İnsan lanetlendiği günü nasıl unutabilir. Bir kara bulut vardı okulun üstünde meğer sen gelecekmişsin." 

             "Bak gördün mü, aramızda ki bağı sende fark etmişsin." Derken iyice sarıldı.

              "Holigan mısın, ahtapot mu be adam çeksene elini. Senin gibi zeka yoksunu adamlarla değil bağ kurmak karşıdan karşıya geçilmez. Çek elini hemen yoksa güvenliğe haber vericem." 

             "Vaov ne kadar ateşlisin sarışın, sevgin gözlerimi yaşarttı. Resmen gözlerinden kalpcikler fışkırıyor."

             Öfkeli gözlerle debelenip Kaan dan kurtulmaya çalışırken resmen kollarının arasında kaybolacaktı Alper. "Deli misin nesin bırak diyorum. Bırak beni. Sen kim oluyorsun da bana dokunuyorsun. Seni pişman ederim. Yemin ederim seni doğduğuna..." Derken sözlerini bitiremeden ayrıldı Kaan, ellerini dizlerine koyarak nefes almaya çalışırken Alper çevredekilerin kendilerine baktıklarını bile fark edemedi. 

               "Manyak, manyak mısın be ölecektim az kalsın. Deli misin? Divane misin? Kimsin sen ya?"

            "Ah o gün tanışmadık mı? Doğru ya, ben Kaan, Timuçin'in kuzeni. Elimin ayarı yok doğru ama sende pek kırılgan çıktın be sarışın. Kız mısın sen kendine gel ne bu narin haller. Şu yüze bak, erkek olduğunu teyit etmem için muayne etmem gerekecek. Yoksa inanmak çok zor."

           "Adabını takın benim asabımı bozma he. Erkek olmak için, illede bir karış sakal uzatıp mağaradan çıkmış gibi abuk subuk hareketler yaparak, sağa sola tükürüp ona buna laf mı atmalı yani. Sen önce kendi erkekliğine bak. Belli ki bu okul açmayacak seni, bu kafayla hiç bir eğitim sistemi parlatamaz senin gibi serserileri. Yıldırımlar düşse, depremler olsa yer yüzü yarılsa da bu gerçeği değiştiremez" Diye öfkeyle ona bakarken birden gök gürledi.  sakin bir havada Alper'in öfkeden kudurmuş halini izlerken Kaan yavaşça sırıttı.

         "Seninle aramızda bağ oluştu sarışın derken ciddiydim bak gök yüzü beni yalancı çıkarmadı şimşeklerini yollarken. Mitolojik zeusu mu kızdırdın yoksa evren buna bir yanıt mı verdi bilmem ama beni daha çok göreceksin Sarışın. Alışmaya bak. " Derken  sakızını ağzına atıp  sinir bozucu bir şekilde çiğneyerek Alper'in yüzüne karşı  patlattığında okula yürümeye başlamıştı bile.   şok içinde gözlerini devirdi ALPER:

         "Allahım, inanamıyorum, şok geçiriyorum herhalde. Okula bir şeytan daha geldi." Deyip bundan sonrası için neler olabileceğini düşünmemeye çalıştı.

      Ordaydı işte, insanlarla iletişimi oldukça iyiydi. Kibardı, nazikti. Ama onun içindeki o sinsi şeytanı yalnızca ben görmüştüm. O da benimkini.   Lanet olsun. Neden gülümsüyor? Şu gülümsemesini kesmezse olacakların sorumluluğunu üstlenmem bende. Hem,  onun gibi bir şeytani kediye ihtiyacım mı vardı benim? Ben biseksüel olamazdım. Bu mümkün değildi. Olsa bilirdim.  O halde bu lanet olası şeyde ne?  Bu durduramadığım  gizliden gizliye büyüyen hislerde neyin nesi? Neden ayaklarım ona doğru gidiyor öyleyse? Neden ellerim anlamsızca o ince bedenini okşamak istiyordu. Ah evet, bu çocuk güzeldi. Ondan etkilenmemin sebebi onu kıza benzettiğimden olmalıydı. Elbette. Bunun başka bir açıklaması yok.

             "Ne istiyorsun yine kovboy?"

          Derken Eren, ona doğru yürüdüğünü fark etmemişti Timuçin. Gerçekten gelmiş miydi? Hassiktir.  Durumu kötüleşiyordu. Neydi bu lanet olası neydi?

             "Neyin var kurt adam. Yoksa bayılacak mısın?"

            "Siktiğimin bakır kafası."

             "Ağzını bozma lan?" Diye söylenirken Eren , kaşlarını çatarak kolundan tutup sürüklemeye başladı onu Timuçin. "Ne istiyorsun benden? Ne yapıyorsun? Manyak mısın, bırak beni ders başlayacak nereye gidiyoruz?"

        Merdivenlerden aşağı bodrum kata inmeye başladıklarında  Eren daha çok sürükleniyor gibiydi. İlerde ki kapıdan içeri girdiklerinde ardından kapıyı kapadı Timuçin. Burada ikisini de kimse rahatsız edemezdi.

            "Ne istiyorsun yine benden?"  Ateşler çıkıyordu Timuçin'İn gözlerinden. Biranda Eren'İn enseninden yakalayıp başını aşağı eğerek peşinden sürüklemeye başladı. "Şizofrene mi bağladın, bıraksana, ne yapıyorsun?" Diye yakınsa da diğeri pek duyuyormuş gibi değildi. İçerisi karanlıktı fakat birden aydınlandı.  Işıkları yakmıştı Timuçin.  Eren'in şimdi baktığı yerde Bir yatak duruyordu. Mangalar, müzik çalar. Film posterleri, hatta bir bilgisayar bile vardı. "Ne halt ettiğini sanıyorsun sen?" Derken öfkeyle, Geçip yatağa oturdu ve ona da  oturması için sandalyeyi gösterdi kuzgun. Eren sandalyeyi elinin tersiyle iterek. "Neler oluyor? Neredeyim ben?" diye hesap sordu:

            "Mabedimde..." Derken gözlerini devirdi Kuzgun ve devam etti. "Konuşmamız gerek." Dedi, sakinliğini korumaya çalışarak. Birden çatılı kaşlarıyla boşluğa bakarak: "Biseksüel olduğumu da düşünmüyorum." diye fısıldadı.

            "Ne?" Derken Eren, yüzünde şaşkın bir ifade vardı.

            "Bir erkeği istemem çok mantıksız." Diye öfkeyle solurken Eren'in yüzüne baktı. "Ama farzet istiyorsam bile, bu beni biseksüel yapmaz. Ben ilk gece sanırım. Seni kıza benzettiğim için etkilendim." Eren yüzünde koca bir sırıtışla:

              "Ne saçmalıyorsun kurt adam?" Diye sordu. oldukça eğlendiği görülebiliyordu.

              "Beni ne duruma düşürdüğünden bahsediyorum.."

             "Ne duruma düşürmüşüm?"

            "İşte bu." Diyerek. Kalkıp Eren'i öpmeye başladığında Kuzgun, öylece kaldı Eren. Başta taş gibi dursa da daha sonra yavaşça öpücüklerine karşılık verdi. Timuçin kendi dilini arsızca ağzına sokup derinlerine daha fazla inmeye başladığında giderek kendini daha hızlı kaptırmaya başlamıştı. Onu adeta kara bir delik gibi kendine çekiyordu. Öpmeye devam ettikçe onun süt beyazı tenini daha fazla arzulamaya başlıyordu. Biranda kendini ayırdığında Eren'in çenesini kaldırıp yüzüne bakmaya başladı.  "Bu işte. Bu. Bundan bahsediyorum. Bir erkeği arzulayıp sevişmek istemem tam bir saçmalık."

        Bekledi ve gülmeye başladığında Eren gözlerine ölümcül bakışlar yerleştirdi  Timuçin.

               "Ne gülüyorsun lan şımarık kedi."

               "Şımarık mı ah,, waow. Ne zaman bir şımarık gibi davranabildim merak etmedim değil." Diyerek başını geriye atmaya çalıştıysa da başaramadı. Sonrada gözlerini kısarak: "Eh, söyle o vakit kurt adam, biseksüel değilsen, gay değilsen.. Nesin sen?" Diyerek sırıttı.

               "Bende bunun cevabını öğrenmeye geldim." Deyip onu da çekerek yatağın kenarına getirdi ve oturdu.  Bacaklarını uzatarak fermuarını indirdi. Hiç konuşmadı Eren. Orada durup Timuçin'i izlemeye başladı.  "Ne duruyorsun devam et." Dedi Timuçin." Ogün oldukça hevesliydin." Gözlerini devirdiğinde  tekrar ona baktı Eren. 

              "Raks etmemi de istiyor musun?"

              "Fark etmez." Diyerek gözlerini kısıp ona bakmaya başladığında  ölece dikildi Eren, ciddiyetini tarttı ama oldukça kararlıydı. Güzel. Yavaşça Timuçin'e yaklaşırken, ellerini onun iki yanına yatağın üstüne koyup yüzüne eğildi:

              "Yine test yapacağız anlaşılan." Diyerek, ellerini yavaşça kuzgunun göğsünden bacaklarının arasına kadar kaydırdı.  "Sertleşmek mi istiyorsun kurt adam. Beni mi istiyorsun? Waoow, bu ne aç gözlülük." Derken elini onun pantolonuna sürtmeye başladı. "Ne istediğini söyle hadi?" Diye sorarken, gözlerini kısarak  başını tutup erkekliğine bastırdı Timuçin.

            "Tam olarak ne yapman gerektiğini biliyorsun zaten. Oyalanma." Dediğinde,  Eren elinin altında debelenip.  "Siktir. Çek lan elini canım yanıyor.  Beni istiyorsan adam gibi davran." Dedi.

             "Seni değil o çok konuşan ağzını. İşine başlar mısın yoksa zorla mı tıkıyım."

            Başını kaldırıp öfkeli gözlerle Timuçin'e bakarken: "Sertleşip, sertleşmeyeceğini kontrol edeceksin dimi? Tıpkı o gün ki gibi ama hiç şansın yok kurt adam.  Senin ufaklık bana direnemez ve bu testin ardından yine  kafan karışık olarak ayrılacaksın." Derken  bir çırpıda Timuçin in aletini eline alarak okşamaya başladı.

          Elbette sertleşmeyecekti. Çünkü o bir erkekti. Sertleşmesi mümkün olamazdı. Kafasında sürekli onun bir erkek olduğunu düşünüp duruyordu. Ama Eren elindekini ustaca kullanıyordu ve Timuçin'in sertleşmesini sağlayacak zevk noktalarını eliyle koymuş gibi buluyordu. Siktir, siktir sertleşiyordu işte. Eren bu kez gözlerindeki keskin bakışlarla  aşağıdan yukarıya doğru yalamaya başlamıştı. Ah lanet olsun. Aptal kedi. Neden sonuna kadar devam etmeyi seçiyordu ki? Timuçin, ikisininde kurtulması için bir şans tanımışken,, o neden tersine çabalıyordu.

          Eren, kuzgunun yüzüne baktığında nefes alışı sıklaşmıştı. Şimdi başını ağzına alarak yavaşça emmeye başladığında, Timuçin yeni bir zevk dalgasıyla daha ürperdi. Başından iterek hızla kalkmak istediyse de Eren sonuna kadar götürmeye niyetliydi.

             "Dur. Tamam yeter. Bırak." Derken o, ağzından çıkardı Eren, elinde tutmuş okşamaya devam ederken kısık gözleriyle inleyerek başını öpmeye devam ediyordu ve bu durum kuzgunu hızla çıldırtmaya itiyordu.

            "Ne yani,, bırakıyım mı kuzgun. Hemde bu halde" derken Eren de tahrik olmuş kendi penisini  eline alarak okşamaya başlamıştı. "Kocaman görünüyor kurt adam, öyle büyük ki, yarısını yesem bile kalan yarısı sana yeter."    

            "Kes sesini velet."

            "Daha kibar ol, yoksa yardım etmem."

             "Lanet kedi." Eren gözlerini kısmış, Timuçin'in üzerine eğilirken yEşil gözlerini kuzgunun ela gözlerine dikti.

             "İstiyorum de. Lütfen beni boşaltırmısın de." Derken, Timuçin de onun kızarmış dudaklarına bakıyor ve daha fazla tahrik olduğunu hissediyordu.

             "Bitir şu işi."

              "Kibar ol kurt adam." Nefes almaya çalışırken Timuçin, dudaklarına kapanmıştı Eren. Kızarmış dolgun dudaklarıyla Timuçin'i istekle öpüyor ve elini hala kımıldatmıyordu. Ayrıldığında  Timuçin'in zevkle kısılmış gözlerine bakmaya başladı. Öyle güzellerdi ki  içinde boğulabilirdi.  Elini Timuçin'in alnındaki perçemler de gezdirip saçlarını okşamaya başladığında Eren onu bekliyordu. Timuçin kasıklarının ağrıdığını hissettiğinde, Eren'in  üzerine abanmış  başıyla her oynayışında çıldıracakmış gibi oluyordu .

              "Ke-di, kedicik, boşalt beni." dedi kelimeleri zor çıkmıştı ağzından. Eren gülümserken "Anahtar kelime?" Dediğinde o,  "Lütfen." Diyebildi Kuzgun başını çevirip dişlerinin arasından.

                "Waaoow,, çok canın yanıyor dimi kurt adam. Tamam sen merak etme, ben hemen derdine çare olurum." Derken kaplan gibi timuçin in göğsünü iterek  aşağı indi ve kaldığı işlemi tamamlamaya başladı. Son kez git gel yaptığında yüksek bir iniltiyle boşaldı Timuçin ve ardından kendini boşalttı Eren,, nefes nefese başı Timuçin'in dizindeydi.  Hızla nefes alıp verirken usulca mırıldandı. "Eee, Şimdi ne olacak kurt adam? Tezlerin hep yanlış çıkıyor. Bu kez ne yapacaksın?" Ses gelmedi Timuçin den. Başını kaldırıp baksa mı bilemedi. öyle rahattı ki, başını kaldırmak istemedi. Bir dakika içinde doğrulup otururken  fermuarını çekti. Eren de başını kaldırırken ayağa kalktı. İkisininde keskin bakışları birbirlerinin üzerindeyken Timuçin:

               "Madem tezlerimin boşa çıkması hoşuna gitti kedicik." Derken o da  ayağa kalktı. Eren den oldukça uzundu. EREN BAŞINI KALdIRIP YÜZÜNE BAKTIĞINDA Kuzgun dudaklarını yalayarak: "Bende seni kendi kedim yaparım o vakit." Dedi sırıtarak.

              Bekledi ve isterik bir şekilde gülerken gözlerini devirdi Eren:"Avucunu yalarsın." Deyip Tİmuçin'in omuzunu eliyle usulca pat patlayıp kapıya yöneldiğinde, ardından gülümsedi Kuzgun.

            "Madem beni baştan çıkarmaya bu kadar heveslisin. Bekle ve gör kedicik." Dedi.

 kaşlarını çatmış arkasına dönmeden yürürken Eren  sessizce kendi kendine mırıldandı.

            " Benim için delirecek ama asla bana  sahip olamayacaksın. Bekle ve gör kuzgun." dedi.

Evvet millet işte yeni bölüm nasıl hoşunuza gitti mi lütfen vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin..:D öpüldünüz beni özleyin anacım...











Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 53.9K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
2.3M 74.5K 58
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
121K 8.7K 88
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
162K 10.9K 20
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...