𝘭𝘰𝘴𝘵. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢

By 1306fm

6.3K 888 790

Osamu ve Atsumu ikizlerinin en büyük hayali yeni bir yerde, yeni bir hayata başlamaktı. Pasaportunu karıştıra... More

1
2
3
4
5
7
8
9

6

602 81 51
By 1306fm

Bunu yazarken medyadaki şarkıyı dinliyordum, belki bakmak istersiniz ve hoşunuza gider diye eklemek istedim medyaya. <3  Ayrıca, çok ufak bir panik atak sahnesi var bölüm sonunda. Ağır yazmadım ama kolay tetiklenirseniz diye önceden söylemek istedim.

*

Osamu çalan alarmının sesiyle yüzünü buruştururken yastığına başını biraz daha gömdü.

İnatla kulaklarını tırmalayan, gittikçe daha da huysuzlaşmasını sağlayan alarma dayanamayıp telefonuna uzandı ve yatağında doğruldu. Sabahları erken kalkmaktan hiç hoşlanmıyordu gri saçlı oğlan, hemen yanında uyuyan kardeşi ise alarmın sesini duymamıştı bile. 

"Atsumu, kalk." Tahmin edileceği üzere, sarışından hiç ses yoktu uyandığına dair. 

"Atsumu." Osamu'nun sabrı gittikçe tükenmeye başladı, sabahları çok huysuz olurdu hep.

"Atsumu!" Osamu, üçüncü seslenişinde kardeşini çok da yüksek olmayan yataktan aşağıya itmiş ve sonunda onu uyandırmayı başarmıştı.

"Ben seni böyle mi uyandırıyorum?! İnsan gibi seslenemez misin?!" 

Atsumu da Osamu'nun bağırışına karşılık verirken Osamu sessiz kaldı, nasıl olsa defalarca seslendiğini söylese de sarışın olan inanmayacaktı ona.

"Acele et, işe gideceğiz." Osamu, Atsumu'nun yanından kalkıp oldukça ufak olan odalarında birkaç parça eşyasının olduğu çantasına ilerlerken Atsumu bir kere daha göz attı odaya. Her şey eski ve yıkık döküktü, ayrı bir yatakları bile yoktu ve günün çoğunluğunu çalışarak geçiriyorlardı. Sarışın oğlan kardeşinin hep abarttığını düşünmüştü, günde neden iki hatta bazen üç işte çalışsınlardı ki? Bir işten aldıkları parayla da geçinebilirlerdi ona göre. Osamu ise daima ceplerinde yedek para olması gerektiğini söyleyip onu da yanında yeni bir işe sürüklüyordu.

Nefret ediyorum, Atsumu'nun uyanır uyanmaz düşündüğü ilk şey buydu. Yine de Osamu'yla tartışmamak için sessiz kalıp pantolonuna uzanıp gözlerini yere eğdi. 

Atsumu yaşadığı hayattan nefret ediyordu.

Evden çıktıklarında saat henüz yediydi ve Güneş yeryüzünü yeni yeni aydınlatıyordu, çok da dolu olmayan metroya binerlerken ikisi de sessizdi. Yine aynı kulaklığı paylaşmışlar, aynı manzarayı izlemişlerdi. Osamu düşüncelerine dalarken Atsumu bakışlarını kardeşine çevirdi. 

Uzun kirpikleri, dolgun yanakları vardı kardeşinin. Spor yapmayı sevmezdi ama yapılı bir vücudu vardı, geniş omuzları da buna bir kanıttı. Atsumu, kardeşini sık sık övmezdi ama kim bilir belki ikizi olduğundan Osamu'yu yakışıklı buluyordu. Tıpkı kendisini oldukça beğendiği gibi, hatırlatmamıza gerek var mı? 

Osamu da ona geri baktığında hemen bakışlarını camdan dışarı, okyanusa çevirdi. Uyandığından beri içinde bir huzursuzluk vardı. Şu an içinde bulunduğu metroda neredeyse herkes onlardan büyüktü ve mutsuz oldukları belliydi. Bu kadar çabalamamıza gerek var mı? Değmeyen bir şey için çalışmak istemiyorum.

Atsumu, Osamu'nun aksine hayatı çabalamaya değer bulmuyordu. Yaşıtları kendilerinden daha iyi hayatlar yaşarken onlar neden bu haldelerdi? Sarışın oğlan, tırnaklarını avcunun içine bastırdı.

Kısa süre içinde okyanusun kenarında olan çalıştıkları kafeye geldi ikili, sabah saatleri olmasına rağmen oldukça kalabalıktı ve belki de hayatında ilk defa insanlara gülümseyebilecek gibi hissetmiyordu Atsumu.

---

"Orada olacağım." Atsumu, kısık sesle cümlesini dile getirdikten sonra telefonu kapattı ve saklandığı köşeden çıktı. Dövmeciye gitmeden önce iki saatlik bir boş zamanlardı vardı ve şimdi evden çıkmak üzerelerdi. Doğrulur doğrulmaz karşılaştığı yüz aynı zamanda saklanarak telefonla konuşmasına sebep veren yüzdü, kardeşinin yüzü.

"Nereye gidiyorsun?"

"Önemli değil."

Osamu kaşlarını hafifçe kaldırırken Atsumu da bakışlarını kaçırdı. Nereye gidiyor olabilirdi ki? Kiyoomi dışında tanıdığı kimse yoktu koca şehirde ve arkadaş edinmek için bile fırsatı yoktu. Osamu için sorun olmayabilirdi bu, kardeşi hep içedönük olan olmuştu ama kendisi için sorundu. Yalnız hissediyordu sarışın oğlan, belki şımarıkçaydı bu hisleri ama gerçekten yalnız hissediyordu bir süredir.

"Sorumun cevabını alamadım."

Osamu onu sıkıştırmaya devam ederken Atsumu iç çekti. Kiyoomi'den hoşlanmadığını biliyordu. Osamu'nun gözünde Kiyoomi onlardan üstündü, her şeyiyle daha iyiydi ve saygı gören biriydi. Atsumu gibi birisiyle neden takıldığını anlayamıyordu. 

Ben de neden benimle takıldığını anlamıyorum, Atsumu kardeşinin düşüncelerini tahmin edebiliyordu ve açıkçası kendisi de biraz bile olsa böyle hissediyordu. Çekici olduğunu biliyordu ama aptal da değildi, hiç kimse sırf karşısındaki güzel olduğu için onunla ilişkisini devam ettirmezdi. Eninde sonunda biterdi ilişkileri. Bu yüzden, Kiyoomi sarışın oğlanın kendisine olan güvenini kırabilen ilk kişiydi.

Dile getirmese de Kiyoomi ile ayda birlikte geçirdiği bir iki gün ona yetmiyordu. Bir otele gidip zaman geçirmek ona yetmiyordu, Kiyoomi'nin ona anlattığı hikayeleri daha fazla duymak istiyordu. Esprilerine daha fazla gülsün istiyordu, kendisini daha fazla beğensin istiyordu. Kiyoomi ona kolay kolay güzel olduğunu söylemiyordu, gece yarıları bazen ağzından kaçırırcasına dudaklarından dökülen övgüler Atsumu'yu heyecanlandırıyordu. 

Atsumu nasıl onun ilgisini üzerinde tutmaya devam edebilirdi ki? Böyle olduğu yerde sayarak mı?

"Kiyoomi ile görüşeceğiz akşam."

"Yine mi?"

Osamu'nun iğneleyici çıkan sesi Atsumu'nun kaşlarını çatmasına sebep oldu. "Evet?"

İkisi de birbirleri için aynı anda "Bugün nesi var bunun?" diye akıllarından geçirdiler.

"Yanlış yapıyorsun, Kiyoomi seni üzecek."

"İlk defa mı üzülüyorum sence hayatımda?" Atsumu sırtını dönüp tişörtünü değiştirirken Osamu'nun gözlerine ne olduğunu anlamadığını belirten bir ifade yerleşti. "Tek üzgün olan sen değilsin."

"Derdin ne senin bugün? Neye bu kadar huysuzlandın?"

"Huysuz falan değilim, sıkıldım sadece."

"Neyden sıkıldın?" Atsumu genelde asla susmazdı, böyle tartışmaların ortasında aniden sarışın oğlanın sessizleşmesi Osamu'yu daima daha fazla öfkelendirirdi. "Cevap ver."

Atsumu'nun tepkisiz yüzü, birbirine adeta yapışmış olan dudakları Osamu'nun sinirlerini bozuyordu. "Konuşacak mısın?"

"Gecikeceğiz, gidelim artık." Atsumu kısık sesle konuşup Osamu'nun yanından geçerken gri saçlı oğlan kardeşinin kolunu kavradı ve ufak odada onu geriye doğru ittirdi. İsteyerek yapmasa da kırık dökük olan dolaba sırtını çarptırmıştı sarışın oğlanın. Sadece onu tutmak istiyordu ama ufak oda yüzünden hareketi abartılı kaçmıştı.

Atsumu ise bu hareketi kasıtlı olarak algılamış ve Osamu'yu göğsünden ittirmişti. "Sıkıldım tamam mı? Sürekli çalışmak zorunda olmaktan, senin bana ders vermenden, bir gün bile dinlenememekten, yalnız olmaktan, gölgende kalmaktan, her şeyden sıkıldım. Daha fazla bu hayatı yaşamak istemiyorum. Düzelmeyeceği belli değil mi? Neden çabalıyoruz?"

"Gölgemde kalmak mı?" Osamu mırıldanırken, Atsumu'nun her saniye artan öfkesi ve sivrilen dili artık karşısındakinin kardeşi olduğunu bile unutmuş sanki bir yabancıya saldırıyor gibiydi.

"O gün gitmeyi kabul etmeliydim, her şey daha iyi olurdu. Daha fazla peşinden koşturup durmak istemiyorum. Sürekli endişeli oluşunu çekmek istemiyorum. Sadece birisiyle biraz zaman geçiriyorum diye bana dik dik bakman sinirlerimi bozuyor. Sana en başta fikrini sordum ve sen ne istiyorsan yap dedin, ben de ne istersem onu yapıyorum. Şimdi neden seni rahatsız ediyor? Ben olmasam daha iyi olmaz mıydın?"

Aslında, yedi yaşlarındayken Atsumu'yu bir aile evlat edinmek istemişti ama Osamu'yu istemediklerinden Atsumu da onları reddetmişti. Kardeşi onun ailesiydi, içinde kardeşinin olmadığı bir aile onun ailesi olamazdı. Osamu her saniye kalbinin kırıldığını hissederken duraksadı, bunlar Atsumu'nun kuracağı cümleler olamazdı ama kardeşinin sözlerini de tepkisiz kalarak dinleyemezdi. Atsumu'ya bu kadar yük olduğunu bilmiyordu. 

Kabul ediyordu Osamu, fazlasıyla endişeli biriydi ama yaşadıklarını göz önüne aldığında normal değil miydi bu? Hem, bu öfke neydi aniden? 

"Artık hiçbir şey istemiyorum." Atsumu ciğerlerindeki tüm güçle bağırırken Osamu daha fazla dayanamadı ve kendisini dışarı attı, sokaklarda öylece yürüyordu. 

Düşünme,düşünme,düşünme,düşünme,düşünme...

Osamu bir duvarın altına çökerken başını kolları arasına aldı ve vücudunu, aklını ele geçiren tanıdık ama bir o kadar da tuhaf olan karıncalanma hissini reddetmeye çalıştı. Ne kadar reddetmeye devam edebilirdi bilmiyordu, vücudu da titremeye başlarken başında dikildiğini hisseden vücudu görmek için bakışlarını kaldıracak gücü bile yoktu. 

Önündeki kişinin ona seslendiğini duyuyordu ama ne dediğini algılayamıyordu, başı karşısındaki kişinin göğsüne düşerken Atsumu ise hala evdeydi. Neler dediğini yeni yeni fark ediyor ve her geçen saniye ile kendisini daha da berbat hissediyordu. Osamu ile ilgili dediği şeylerde ciddi değildi, nasıl olabilirdi ki? Telefonun çaldığını duyunca Osamu olduğunu umarak hemen telefonuna sarıldı. Gördüğü isim Osamu değildi.

"Kiyoomi, ben çok yanlış bir şey yaptım."

-

"Derin nefes al, buradasın." Rintarou'nun sesi yumuşaktı, ondan beklenmeyecek şekilde. Osamu'nun dediklerini ilk defa duyduğunu belli edecek şekilde derin nefes aldığını fark ettiğinde gri saçları arkaya doğru taradı. "Güvendesin."

-

Bölüm yazdığıma inanamıyorum??

Ufak bir şeyler anlatmak istiyorum neden aktif olamadığımla ilgili. Bir açıklama yapmak zorunda gibi hissediyorum neden bilmem.

Başta bildiğiniz üzere yks işleri vardı, mental sağlığım da kontrolden çıkmış haldeydi. Ardından arkadaşımın yanına şehir dışına çıktım, yazmak için orada da fırsatım olmamıştı. Mental problemler diye geçiştiriyordum ama mola verme sebebim de buydu aslında yksden ziyade. Zamanımı yönetebilirdim ama çoğunlukla hiçbir şeye odaklanamıyordum, panik ataklar aniden geliyor ve yazdıklarımı etkiliyordu. Yazdıklarımı beğenmediğim için tüm önceden yazdığım bölümleri de silmiştim. Kitaplarım öylece kaldı bu yüzden, özellikle Honey yüzünden kendimi çok suçluyorum. Belki ek bölüm yazmak yerine daha iyi hissederken devam ettirebilirim, bilmiyorum. Hiçbir şey düşünmeden öylece yazmaya çalışıyorum, beklettiğim için özür dilerim :'

Continue Reading

You'll Also Like

172K 14.9K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı
100K 6.3K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
216K 21.4K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
201K 21.1K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️