Dungeon Defense-Çeviri

By HuseynDK

75 4 1

Bu dünya nasıl sona erecek biliyor musun? Kahraman ol ve 72 Şeytan Lordunu yen! Mutlak en zor strateji olarak... More

Önsöz

75 4 1
By HuseynDK

Alemin nasıl ahire erdiğini bilir misin?

[Evet] [hayır]


"Kehanete inanır mısın?"

"Affınıza sığınıyorum, majesteleri. Ben hurafelere inanmam."

"Ne kadar üzücü. Hurafeler oldukça muhteşemdir. Hurafeler kişinin yaşamına canlılık katar."

Etraf sessizdi.

Beş bin kişilik kalabalık iki kişi arasındaki konuşmayı sessizce dinliyordu.

Bir tarafta göz alıcı güzel bir kadın ayakta duruyordu. Her ne kadar kendisi bu şehri yöneten soylu olsa da, aynı zamanda bu kuşatmanın kaybeden tarafı da kendisiydi.

Diğer tarafta karanlık bir adam oturuyordu. Siyah bir pelerinin içinde ve benzer bir şekilde siyah kıyafetler giyinmiş olan adam sadece karanlık bir adam olarak tanımlanabilirdi. Tuhaf bir şekilde bir çiçeğin yapraklarını koparıyordu. Gül, yaprak yaprak kopartılmış ve meşum bir his vererek yere düşmüştü.

"Daha önce teslim olma şansın olmuştu."

"Doğru söylüyorsunuz."

"Dört kez."

Adam konuştu.

"Dört kez, sana teslim olma şansı veren bir elçi gönderdim. Her nasılsa, sen her gelen elçinin boğazını kestin ve cesedini geri gönderdin. Olay bu raddeye geldikten sonra hadi dürüst olalım. Senin o güzel başını gövdenden ayırıp bir mızrakta sergilemeyi arzuluyorum.

Adam umursamazca mırıldandı. Bu konuşmayı dışarıdan birinin bakış açısıyla dinleseydiniz, adamın son cümlesini söyleme şekli kulağa aynı havanın ne kadar güzel olduğuyla ilgili yorum yapıyormuş gibi gelirdi.

Buna rağmen, eğer hafifçe bile gözünüzü yana kaydırsanız bu hissin ne kadar yanlış olduğunu öğrenirdiniz. Goblinlerden orklara ve son olarak da ogre'lara, bu kalıplı canavarlar adamı en ufak bir aralık bile bırakmadan koruyorlardı. Adam emir verse bu canavarlar burada toplanmış olan beş bin insanı anında katledebilirlerdi.

'....Böylesine normal görünen bir adamın bu kadar göz korkutan bir güç yayması..'

Soylu kadının yapabileceği tek şey yutkunmaktı. Vatandaşların hayatlarını koruma sorumluluğu onun omuzlarındaydı.

'Boynumu bir mızrağa geçirmeyi arzu etmek. Gerçeği mi söylüyor yoksa beni tehdit mi ediyor. Ya da belki de sadece beni test ediyor....'

Christiane Louise Von Volfusbrook.

Imparatorluğun, 'Kuzeyin İncisi' olarak bilinen kadın kahramanı.

Şeytan Lordunun ordusunda bir isyan başlattı. Imparatorluk şeytanlar tarafından işgal edileli altı ay kadar olmuştu ve hala canavarlar tarafından yönetilmeyi sindiremeyen insanlar vardı. Bu devrimin oldukça büyük bir ihtimalle başarılı olacağı düşünülüyordu.

Ama christiane'ın önündeki adam herkesten önce harekete geçti.

Günler içerisinde diğer şehirler ile aralarındaki bağlantı kesildi, ikmal güzergahları yağmalandı ve kaleleri ele geçirildi. Christiane sonunda kendine gelebildiğinde şehri çoktan dört ay içinde düşmüştü.

'Demek bu bir Şeytan Lordu.'

Christiane Louise Von Volfusbrook sertçe dudaklarını ısırdı.


Tüm şeytanları yöneten 72'nin bir üyesi.

Sahte simya ve tüm konuşma sanatlarını idare eden lord.

Aktörlerin arasındanki aktör.

Çok yüzlü Şeytan Lordu olarak met edilen Dantalian.


Dantalian

Şeytan Lordu Dantalian.

Adamın adı işte buydu.

Christiane Louise Von Volfusbrook korku içerisinde titredi.

'Tek bir yanlış hareketimde öldürülürüm....!'

Titreyen dizlerini sakinleştirmek için Christiane Louise Von Volfusbrook babasının ölmeden önce söylediklerini düşündü. 'Her zaman başın dik olsun.' Doğru. Şimdi bir soylu gibi davranma ve kararlı bir şekilde cevap verme zamanı.

'Gerekirse vücudumu satabilirim.'

Önündeki Şeytan Lordunun bir zampara olduğu her yerde bilinen bir söylentiydi.

Her ne kadar övünmek gibi olmasa da, Christiane Louise Von Volfusbrook görünüşüne oldukça güvenirdi.

Gerekirse, ailesini('n adını) korumak anlamına geliyorsa bir seks kölesi bile olurdu.

Christiane Louise Von Volfusbrook kararını verdi.

"Ey yüce Şeytan Lordu."

"Pardon. Ama bana öyle seslenmesen?"

Adam kanının sözünü kesti, açıkça memnuniyetsizlik gösteriyordu.

"'Ey yüce Şeytan Lordu' diyerek ne demek istiyordun. Sadece bu kelimeleri duymak bile o kadar midemi kaldırıyor ki şu an kulanlarım erise şaşırmazdım. Sadece bu kıtada dolaşan elliden fazla Şeytan Lordu var. Yalnızca benim 'yüce Şeytan Lordu' olup olmadığımı merak ediyorum."

"O halde size nasıl hitap etmeliyim, majesteleri?

"Sadece majesteleri demen kafi."

Christiane Louise Von Volfusbrook başıyla onayladı.

"Evet, majesteleri. Hayatımı bağışlamanız için üç neden olduğuna dair siz majestelerini bilgilendirebilir miyim?"

"Öyle mi? Birini söyle."

Adam bir yaprak kopardı ve kırmızı yaprak hyavaşça yere düştü.

"Çok sabırlı birisi değilimdir."

"......!"

Christiane Louise Von Volfusbrook iliklerine kadar ürperdi. Adam ona bakmıyordu bile ama yüzlerce görünmez gözün ona küçümsercesine baktığını hissettiriyordu.

'H-halüsinasyon görüyor olmalıyım.'

Christiane Louise Von Volfusbrook'un ağzının içi kurudu.

'Zihnimin bana oyunlar oynamasından başka bir şey değil.'

Zihninden, soyunda nesiller boyunca aktarılan atasözünü mırıldandı.

'Ey atalarım. Büyüklük sebebiyle adaletsizliğe saydı duyma, gençlik sebebiyle adaleti görmezden gelme.'

Aynı bir gezginin adice yapılmış bir meşaleyle karanlık bir dağ geçidinde ilerlemesi gibi, Christiane Louise Von Volfusbrook da zar zor ailesinin gururuna sırtını dayanarak ağzını açacak cesareti toplayabildi.

"...Hala isyanı destekleyen altı şehir var. Hepsini fethetmek için devasa miktarda zaman ve insan gücü gerektirdiği çok bariz."

Adam omuzlarını kaldırdı.

"Kesinlikle. Sırf bu meseleyi düşünmek bile intihar etmeye meyillenmeme neden oluyor."

"Majesteleri. Onları mızraklarda değil cömertlikle kontrol altına alın. Eğer siz majesteleri tolerans gösterir ve bizi burada bağışlarsa, diğer şehirler de doğal olarak kendi kendilerine size boyun eğeceklerdir. Eğer majesteleri bize acımasızca davranırsa...."

"Aynı şekilde muamele görmekten korktukları için isyanlarının şiddeti artacak."

Adam sözünü kesti.

"Demek istediğin bu muydu?"

"Evet, majesteleri."

Beklenildiği gibi, adam çok çabuk anladı.

Christiane Louise Von Volfusbrook ufak bir umut kırıntısı gördü.

Önündeki adam basit bir adam değildi. Adam daha bilgili olan tiplerdendi. Kısaca söylemek gerekirse, adam laftan anlıyordu. Sonuç olarak hayatta kalma şansı boş bir umuttan ibaret olmayabilirdi.

Christiane Louise Von Volfusbrook korkularını dindirdi.

Sessizlik devam etti.

Gülü sonuna dek kopardıktan sonra adam başka bir tane aldı. Bir kelime dahi etmeden, çiçeğin tamamını kökünden kopardı. Kırmızı yapraklar önce kar gibi dağıldı, sonra yavaşça düşerek adamın ayağının önünde biriktiler.

"—Soyun."

Etrafta sadece tek bir kelime duyuldu.

Inanılmaycak derecede durgun bir tondu. Christiane Louise Von Volfusbrook durumu algılayamadı. Şaşırmış bir halde gözlerini kırpıştırdı.

"Pardon?"

"Barones Von Volfusbrook, kendi inatçılığın yüzünden bir isyan başlattın. Bunun sonucunda iki bin vatandaş yaşamlarını yitirdiler. Benim vatandaşlarım değildiler tabi ki de. Ister iki bin olsun, ister iki yüz bin olsun, beni ilgilendirmiyor. Ama...."

Adam yavaşça başını kaldırdı.

Christiane Louise Von Volfusbrook adamın gözlerini ilk defa görüyordu.

Sanki onun saf siyah gözbebekleri Christiane Louise Von Volfusbrook'un kalbinin en diplerini deşiyordu.

"Seni ilgilendiriyor. Yok olan iki bin insanın hepsi senin vatandaşlarındı. Tüm kıtada bu canların sorumluluğunu üstlenebilecek tek kişi sensin."

Adam derin bir iç çekti.

"Birkaç dakika önce hayatını bağışlamam için bana yalvardın. Bunu yapmaman gerekirdi. Kendi hayatın için değil, etraftaki insanların hayatı için yalvarmalıydın. Sorumluluk altındaki bir insan böyle yapar."

"M-majesteleri. Ben....."

"Barones Christiane Louise Von Volfusbrook. Sen nazik ve güzel bir kadınsın. Daha net konuşmak gerekirse, şeytani bir insansın. Seni utanç verici bir ölüme mahkum ediyorum."

Adam koltuğundan kalktı.

Aynı anda alanı çevreleyen tüm canavarlar silahlarını kaldırdılar. Vatandaşlar korkudan deliye döndüler ve çığlık atmaya başladılar.

Şeytan Lordunun ezici acımasız hükmü insanların kulaklarına ulaştı.

"Sen askerlerim tarafından soyundurulup küçük düşürüleceksin. Hem de tüm bu insanların gözleri önünde. Ben, çok yüzlü ismine sahip olan 71. Sıradaki Dantalian, kararımı açıklıyorum; Christiane Louise Von Volfusbrook'un soyluluğu elinden alınıp sıradan bir vatandaş olarak ölümle yüzleşecek."

"Majesteleri........!?"

"Burada birçok yaşam sona erecek. Başkalarının yaşamlarını amaçsızca harcayan kişinin ismini kalbimin en ücra yerine gömerken umutsuzluğa kapılın."

Adam umursamazca kürsüyü terk etti.

Adamın pelerininin ani hareketi yerde durulmuş olan yaprakların rüzgarla dağılmasına neden olan bir esinti oluşturdu. Arkadan Christiane Louise Von Volfusbrook bağırmaya devam etti. "Majesteleri!", Lakin adam asla geri dönmedi.

İşte bugün, 'Kuzeyin İncisi' olarak bilinen kadın idam edildi

Bir kez daha kıta Şeytan Lordu Dantalian'ın ismini tekrarlamak zorunda kaldı. 

Continue Reading

You'll Also Like

281K 5.9K 33
WATTPAD BOOKS EDITION You do magic once, and it sticks to you like glitter glue... When Johnny and his best friend, Alison, pass their summer holid...