ASABİ KIZ (TAMAMLANDI)

By pembeyaz42

9.7K 1K 2.4K

Güzel bir hayatın içinde yaşıyordu. Bir gün babası ve üvey annesi tarafından zorla evlendirilmeye çalışıldı a... More

İLK BÖLÜM
KARŞILAŞMA
HASTANE-1
YOLCULUK
İZMİR MACERASI-1
İZMİR MACERASI-2
TABURCU
KAĞIT PARÇASI
RÜYA'DAN
GÖKÇAY'DAN
BERRİN'DEN
2 YIL ÖNCE
UZUN BİR YOLCULUK
BAŞ BELASI KUZEN
PARTİ
OLAYLAR KARIŞIYOR
EV
NEDEN BENİ BIRAKTIN?
KARANLIK
KADERİMİ KOVALIYORUM
ARTIK BURADAN DÖNÜŞ YOK
FİNAL
İKİNCİ KİTABIM

HASTANE-2

380 41 31
By pembeyaz42

"Günaydınlaaar..." Dedi heyacanlı ve biraz çılgınca şekilde.

"Günaydın." Dedim sessiz sakin bir şekilde.

"Buyrun ne alırsınız?" Dedi gülümseyerek.

"Kahvaltılık bir şeyler istiyorum." Dedim.

"Peki kızım hemen getiriyorum." Dedi gülümseyerek ve hızlı bir şekilde başımdan gitti.

"Biraz sonra elinde bir tepsi ile geri döndü kadın. Çok güzel bir şeyler kokuyordu. Tepsiyi masaya koyunca hemen yemek için kendimi zor tuttum. Çok güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Sucuklu yumurta, zeytin, peynir, reçeller, bal, domates, salatalık ve yanında da içmeye doyulmayan çay. Enfes gözüküyordu. Hem de tok tutardı.

Yavaş yavaş kahvaltımı yaparken, telefonum çaldı. Ekrana baktığımda Gökçay'ın ismi yazıyordu. Açmak ile açmamak arasında kaldım. Tabii ben düşünürken telefon kapandı. Tekrar aramamak istedim ve tekrar kahvaltımda odaklandım.

Kahvaltımı bitirdikten sonra hesabı ödeyip dışarı çıktım. Akşam kaldığım otele dönmek için yürüyordum ki bir iş yerinin camında ki ilana gözüm takıldı. Spor eğitimi verecek bayan aranıyor. İlgimi çekmişti açıkçası. İş yerine girdim ama içerisi sessizdi hem de olmadıkça çok sessizdi.

"Kimse yok mu?" Diye seslendim. İçeriden genç, fit vücutlu, uzun boylu, esmer, siyahlar içinde bürünmüş biti geldi.

"Buyrun nasıl yardımcı olabilirim" dedi kibarca.

***

"Şey kapıdaki ilanınız için gelmiştim."Dedim nazikçe.

"Hmm önceden ne işle meşguldünüz?" Dedi sırıtarak.

"Kendi kick boks kursum vardı." Dedim kendimden emin ve gururlu şekilde.

"İsminiz nedir?" Dedi kibarca.

"Rüya!" Dedim heyecanlanarak.

"Peki kick boks kursunuza ne oldu şimdi?" Dedi meraklı bir ifadeyle.

"Şehir dışına çıkmaz zorunda kalmıştım ve bir arkadaşıma devrettim ama sadece kısa bir süreliğine o da benim üzerimden kendi üzerine geçirmiş." Dedim soğuk bir ses tonuyla çünkü o anları hatırlayınca öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.

"Anladım Rüya Hanım peki şu anda başka bir yerde açtığınız kurs var mı?" Dedi yine o meraklı ifadeyle.

"Malatya'da açmayı düşündüğüm bir yer vardı ama bilmiyorum belki iptal edebilirim." Dedim tedirgin bir ses tonuyla.

"Rüya Hanım sizinle açık bir şekilde konuşacağım. Artık buralarda fazla bir spor kursu işlenmiyor. Çok fazla spor kursu var. Hem çağımızın en önemli kaynağı olan internetten herkes spor yapabiliyor.

Adamın dedikleri doğruydu. Çok fazla spor kursu vardı. Hele bir de İzmir gibi bir yerdeyseniz.

"Peki spor kursu az olan bir yerde olsa olmaz mı?" Dedim meraklı bir ses tonuyla.

"Aslında olabilir. Spor yapmayı seven genç bir kitle her zaman vardır. Neresi olduğu önemli değildir."

"Peki o zaman teşekkür ederim herşey için." Dedim ve hızlıca kaldığım otele doğru yola çıktım. Artık bu şehirde kalmak için bir nedenim yoktu.

Olamazdı zaten.

● ● ●

Kaldığım otele girdikten sonra Malatya için internetten uçak bileti aramaya başladım.

Aradan 1 saat geçtikten sonra yarın öğleden sonra 14:30'da bir uçak bileti bulmuştum. Yarının olmasını iple çekiyordum. Annemin yanında yaşayacak ve asla İzmir'e adım atmayacaktım.

O günümü otel odasında boş boş geçirdim sadece yemek yemek için dışarı çıktım. Akşam olunca da yatağa geçip hemen kıvrılıp uyudum.

Sabah olunca hemen duş alıp, saçımı başımı toplamaya başladım. Ama tarak almadığım için saçlarımı toplamam uzun ve yorucu bir hale gelmeye başlamıştı. Dün aldığım kıyafetleri dikkatlice poşetten çıkarıp yatağın üzerine koydum.

Kıyafetlerimi değiştirip bir kuaför aramaya başladım. Sabahın erken saatlerinde kim açar ki?

Biraz ilerledikten sonra yolun karşısında bir kuaför gördüm. Koşarak karşından karşıya geçmeye çalışırken hızla gelen bir arabayı gördüm ama görmemle, bana çarpması bir olmuştu.

● ● ●

Gözlerimi açmıştım. Ama çok bulanık görüyordum. Başımda birileri vardı galiba. Ama net bir şekilde ayırt edemiyordum. Ve tekrar gözlerimi kapadım.

● ● ●

Tekrar gözlerimi açmıştım. Her yer beyaz ışıkla doluydu. Yoksa Allah'ım ben öldüm de beyaz ışığa doğru mu gidiyordum. Olmaz! Bu şimdi olamaz! Hayallerim vardı benim. Göz kapakların ağırlaşıyordu. Kapatmak istemiyordum ama zorla kapanıyordu. Engel olamıyordum bu duruma neden sürekli gözlerim kapanıyordu benim? Neyim vardı? İşte yine gözlerim kapandı.

● ● ●

"Rüya... Rüya... kızım aç gözlerini." Diyordu tanıdık bir ses. Ama gözlerimi açamıyordum.

"Kızınız sizi göremez ama duyabilir." Dedi biri.

Kim vardı benim yanımda? Neredeydim ben? Niye gözlerimi açamıyordum ki? Neyim vardı benim?

İşte o duyduğum sesler kayboldu. Karanlığın içinde tek başıma kalmıştım.

2 Yıl Sonra

Her zaman aynı sesleri duyuyordum bir ismimle hitap edip aç gözlerini aç diyordu. Ama ben gözlerimi açamıyordum.

Nasıl açabilirdim ki? Kaç gün geçti Allah bilir.

"Rüyacığım canım kızım hadi ne olur aç gözlerini ne olur?" Diye ağlayan bir ses ama kimin sesi neden sesleri ayırt edemiyordum, niye gözlerimi açamıyordum?

● ● ●

Gözlerimi açmaya her zaman ki gibi çabalıyordum. Ama olmuyordu. 3'den geriye saymaya başladım. 3,2 Ve 1. Açıyordum evet açmıştım gözlerimi. Ama çok acıyordu gözlerim. Ama en sonunda başarmıştım. Yapmıştım.

Gözlerimi açınca başucuma beyaz önlüklü biri gelmişti. Biraz daha bakınca bu kişinin doktor olduğunu anladım. Aylarca doktor mu benimle konuşuyordu? Hayır olamaz bence.

"Geçmiş olsun Rüya." Dedi doktor bey kibar bir şekilde.

"Ben nerdeyim? Burası neresi?" Dedim endişeli bir şekilde.

"Siz hastanedesiniz." Dedi endişemi bastırarak.

"Ben burada ne yapıyorum? Ne işim var?" Dedim daha çok endişelenerek.

"Size bir araba çarptı ve sizde hastaneye getirildiniz." Dedi kibarca.

"Kim bana çarpıp, hastane getirdi?" Dedim şaşırmış ve endişeli bir şekilde.

"Rüya 2 yıldır buradasınız inanın ki..." Konuşmasını bitirmesine izin vermeden hemen bağırdım.

"Neeee!? Yani ben 2 yıldır burada mıyım?" Dedim.

"Evet Rüya 2 yıldır buradasınız." Dedi üzülmüş bir şekilde.

"Peki ben sizin sesleri duyabiliyordum. Birileri benimle konuşmaya çalışıyordu o kimdi acaba?" Dedim meraklı bir ses tonuyla.

"Anneniz ve erkek arkadaşınız?" Dedi doktor bey.

Erkek arkadaşım mı? Benim niye bundan haberim yoktu peki?

"Pardon ama benim erkek arkadaşım yok ki?" Dedim.

Dememle birlikte odanın kapısından 2 kişi geldi.

"Rüya! kızım sen uyanmışsın. Allahıma çok şükür." Dedi bir kadın ve boynuma sarıldı.

Çok şaşırmıştım. Kim olduğunu hatırlayamıyordum.

Kimsiniz diye cesaret edip soramadım.

"Kızım uyandın ya çok şükür rabbime." Dedi kadın sevinç çığlıkları atarcasına.

Yoksa annem miydi bu benim? 2 yılda insanlar ne kadar da çok değişiyorlar. Bir an olsun annemi tanıamıyordum az kalsın.

Annemin boynuna sarıldım.

Sarılma faaliyetini kısa tuttum çünkü yıllar önce sarılacaktı. Ama bu konuda en çok babamı suçluyorum. Ne bok yemeye ayrıldılarsa.

Başımı annemle gelen çocuğa doğru çevirdim. Az çok tanıyor gibiydim. Ama hatırlayamadım. Aklımın ucundaydı.

İlk hamleyi o yaptı.

"Geçmiş olsun Rüya." Dedi annemin yanındaki genç.

Sesinden bile az çok tanımıştım bu Gökçay idi. 2 yıl onu az çok değiştirmişti. Acaba ben nasıl oldum ki? Değişmiş miydim?

Ben düşüncelere dalarken hemşirenin odaya geldiğini bile fark etmemiştim.

"Rüya uzun zamandır bu yatağın içinde yatıyorsun artık kalkmanın zamanı." Dedi hemşire gülümseyerek.

Kalkmaya hazır değildim ama bunu yapmalıydım.

Hemşire bana yardım ederek yatağa oturmamı sağladı ama başım hala dönüyordu korkuyordum yere düşeceğim diye.

"Galiba yapamayacağım başka zaman tekrar denesek olmaz mı?" Dedim hemşireye yalvarırcasına.

"Peki sıkıntı yok ama bu gibi egzersizlerden kaçınmayın zorda olsa yapmayı deneyin." Dedi hemşire gülümseyerek ve hızlı bir şekilde odadan çıktı. Insan bir geçmiş olsun der yani. Sanki arkasından eşekler kovalıyordu.

● ● ●

Akşam olmuştu. Akşam yemeğini zorda olsa yemeye çalışmıştım. Çünkü hastane yemeği idi. Bilirsiniz kimse hastane yemeğini sevmez.

Annem yemeğini yemiş ve oturduğu koltukta uyuyakalmıştı. Gökçay ise odada ki küçük televizyona bakıyordu. Ben ise her zamn ki ben yatıyordum.

"Gökçay bana ne oldu da ben 2 yıl bu halde hastane de yattım." Dedim birden irkilmişti.

"Araba çarptı hemde çok hızlıymış." Dedi sadece ama onun dilinin altında başka bir şeyler daha bildiğini yemin edebilirdim.

"Gökçay kandırma beni. Bir araba çarpmasıyla insan 2 yıl yatakta yatmaz ya ölür ya da hemen iyileşmeye bakar. Ne yaptınız yoksa o zengin züppesi peder yani babam azraille rüşvet mi teklif etti de canımı almaya gelmedi." Dedim sakin bir ses tonu ile konuşurken birden bağırmaya başlamıştım.

"Rüya iyileştin boşver geçmişi geleceğine bak." Dedi sakin bir ses tonuyla.

"Evet olmayan bir geleceğime bakarım teşekkürler hatırlattığın için." Diye tersledim Gökçay'ı.

"Tamam Rüya gerçekleri anlatıyorum." Dedi Gökçay pes eder gibi ofladı.

Konuşmasına devam etmesi için başımı onaylar gibi salladım.

"Rüya hastaneye geldiğinde çok kötü durumdaymışsın. Ameliyata almışlar. Defalarca kalbin durmuş. Acil kana ihtiyaç duyulmuş. Ama hastane de senin kan grubuna ait kan bulamamışlar. O sırada baban hastaneye gelmiş. Baban ile seninkan grubun tutuyormuş baban sana kan ver..." Konuşmasının devamını getirmesine izin vermeden elimi dur şeklinde hareket ettirdim. Konuşacak halim kalmamıştı. Bana o şerefsizin kanını vermiş olamazlardı değil mi bu bir oyundu evet bir oyundu. Ben bir rüya görüyordum. Evet kesin kesin ben bir rüyanın içindeydim.

Kendimi biraz toparlamaya çalıştım. Boğazım kurumuştu. Yatağımın yanındaki küçük masanın üzerinde su şişesi vardı. Kafama bir dikişte şişedeki suyun yarısını içmiştim.

"Ya zaten benim öleceğim kesinmiş. Neden o adam demeye bile hak etmeyen kişinin kanını vermişler. Bana ne ben istemiyorum. Geri alsınlar kanlarını." Dedim sinirle ve annemin uyanmamasını dileyerek.

"Seni yoğun bakıma almışlar. Ama senden olumlu veya olumsuz hiç bir tepki görememişler. Doktorlar, zor bir ameliyat geçirdi diye düşünüp seni daha fazla yormak istememişler. Kaza yaptığın gün, baban anneni aradı. Annen de benim yanımdaydı. Beraber geldik buralara kadar. Günlerce senden olumlu veya olumsuz yanıt bekledik. Sonra aylar geçti falan derken 2 yıl oldu. Herkes senden ümidi kesmişti. Ama ben ve annen asla ama asla senden ümidi kesmemiştik." Dedi Gökçay. Dokunsam ağlayacaktı resmen.

Aklıma takılan bir şey vardı. Herkes benden ümidi keserken neden annem ile Gökçay ümidi kesmemişti? Taman anneler asla ve asla evlat acısına katlanamaz. Ama Gökçay'da bir kaç sefer gördüğüm sıradan biri. Yani istese benden ümidi kesebilirdi.

"Peki sen niye benden ümidi kesmedin?" Dedim sinsice bir bakış atarak.

"Şeyyyy..." Konuşmasının devamını getiremedi sadece öyle kalakaldı.

Fazla üstüne gitmek istemedim ama sadece bugünlük çok yorulmuştum. Onunla daha sonra da uğraşabilirdim.

"Tamam neyse sormadım say." Dedim onu rahatlatmak amacı ama onu asla rahatlatmıycaktım. Dilinin altında bir şey var benden gizlemeye çalışıyor akıllı bıdık ama şunu unutuyor benden asla kimse bir şey gizleyemez.

Gözlerimi kapattım ve uyuşmaya çalıştım.

● ● ●

Sabah olduğunda annem başucumda duruyordu. Gökçay ise ortalıklarda yoktu.

Hastanenin verdiği cimri kahvaltı tabağını görmüştüm. Neden bu kadar az veriyorlardı ki?

Az sonra annemde uyandı. Kahvaltımı yedirmeme yardım ettikten sonra kendisi de kahvaltısını yapmaya başladı.

Televizyona bakmaya başlıyacaktım ki hemşire geldi.

O sırada anneme bir telefon gelmişti ve odadan ayrılmak zorunda kaldı.

"Günaydın Rüya." Dedi hemşire gülümseyerek.

"Günaydın." Dedim umursamaz bir şekilde. Televizyonun karşısına da kabak gibi geçmişti.

Tansiyonumu ölçerken odaya Gökçay geldi. Ses çıkarmadı çünkü tansiyon ölçerken hemşirenin dikkatini dağıtmak istemiyordu.

"Hemşire Hanım, Rüya iyi mi? Bir an önce iyileşecek mi? Ne zaman taburcu olacak." Diye art arda soru yağmuruna tutturdu hemşireyi, Gökçay. Bu kadar da soru sorulmaz yani değil mi?

Hemşire şaşırmış gibiydi. Ama sonra gülümseyerek:

"Evet iyileşecek ve bir kaç gün sonra taburcu olacak. Siz sevgilinize evde çok iyi bakmalısınız." Dedi ve o sırada başka bir hemşire gelip arkadaşını çağırıp gittiler.

Sevgili mi demişti o? Hayır ama biz sevgili değildik ki? Nereden çıkartmıştı bu aptalca şeyi ortaya?

Ben düşüncelere dalarken Gökçay konuşmasıyla düşüncelerimi dağıttı.

"Galiba senin yanından hiç gitmeyince sevgili zanneti bizi galiba." Dedi Gökçay gülümsemeye çalışarak.

Omuz silktim. Hemen televizyonuma odaklandım. Annemin geldiğini bile ne duymuş, ne de görmüştüm. Odada bir çığlık sesi yankılanınca hemen başımı annemin olduğu tarafa doğru çevirdim.

"Ne oluyor lan?" Diye bağırdım başımı çevirmemle.

"Kızım ne olsun hastaneden bir kaç gün sonra çıkıyorsun." Dedi sevinerek.

"Olabilir ne var bunda?" Dedim sertçe annemin yüzü asıldı gibi.

"Ee ne olsun kızım. Yanımda kal..." Sözünü kestim.

"Ben kimsenin yanında kalmıyorum. Tek başıma da yaşayabilirim." Dedim sertçe. Galiba annemi kırmıştım.

"Ben bir dışarıya çıkayım." Dedi annem.

"Bu yaptığın neydi şimdi Rüya?" O kadın senin gözlerini açman için gece gündüz, aç susuz, hastane köşelerinde seni bekledi. Senin yaptığın neydi şimdi?" Dedi Gökçay bağırarak.

"Ne yapmışıyımda?" Dedim umursamazca.

"Rüya bak ailenle ilgili sorunların olabilir ama onların kalbini kırarak asla ve asla bir çözüm yolunu bulamazsın." Dedi Gökçay biraz daha sakin bir sesle.

"Ben kimseyle bir çözüm yolu bulmaya çalışmıyorum ki." Dedim sırıtarak.

"Peki ya bu yaptığın neydi şimdi?" Dedi Gökçay.

"Hiç bir şey sadece kalmak istemediğimi söyledim." Dedim.

"Anladım Rüya sana da iyilik yaramıyor." Dedi sinirlenerek.

Sessizdim. Bir şey demedim. Televizyona odaklanmaya çalıştım. Tabii ne odaklanmaksa odamın kapısı açıldı. Resmen han kapısıydı. Önüne gelen giden giriyordu. Yani bir insanı da bu kadar rahatsız etmezler yani değil mi?

"Geçmiş olsun Rüya. Bu kadar dinlediğin yeter artık kalkmanın zamanı. Yürüyüş yapacaksın." Dedi hemşire gülümseyerek.

"Kendimi iyi hissetmiyorum." Dedim ama yalandı kendimi çok mükemmel hissediyordum.

"Hayır Rüya durumun çok iyi şimdiye kadar koşmuş bile olmaz gerekiyordu. Bu kadar erteleme boşuna." Dedi sinsice.

Bu hemşireden hoşlanmamıştım.

"Haydi Rüya yürüyüş vakti." Dedi Gökçay.

"Peki." Dedim istemsizce.

Sağımda maymun suratlı hemşire, solumda ise Gökçay geçmişti. Beni yataktan kaldırıp yürütmeye çalıştılar. O kadar yavaş yürütüyorlardı ki yürümekten canım sıkılmaya başlamıştı.

"Bakar mısın hemşire kızım." Dedi bir yaşlı adam elinden bir dosya ile.

"Siz yürümeye devam edin benim biraz işim var." Dedi hemşire.

"Tamam." Dedi Gökçay.

Sıkıcı sıkıcı yürümeye devam etmiştik. Ama ne kadar böyle yürüyeceğini bilmiyordum.

"Gökçay biraz daha hızlı yürüyebilir miyiz?" Dedim.

"Tamam ama fazla hızlı gitmek yok." Dedi gülümseyerek.

"Tamam." Dedim.

Amacım Gökçay'dan kurtulmaktı. Ama nereye gidebilecektim ki? Ne param vardı, ne de telefonum.

Yürürken başım dolanmaya başladı. Yürüyüşümü yavaşlattım.

"Bir şey mi oldu Rüya?" Dedi Gökçay.

"Yok bir şey işine bak." Dedim tersleyerek.

"Tamam kızma hemen." Dedi üzülerek.

Tam ağzımı açacakken gözlerim karardı. Sanki bedenimden can gitti gibi. Ayaklarımı hissedemez oldum.

● ● ●

Gözlerimi açtığımda bir odadaydım. Ama ben nasıl gelmiştim ki buraya? Kim getirmişti beni buraya?

Odaya bir doktor geldi.

" Geçmiş olsun, nasılsınız?" Diye sordu kibarca.

"Iyi." Dedim soğuk bir ses tonuyla.

"Iyi olduğunuza sevindim." Dedi doktor bey.

Omuz silktim.

"Ben nasıl buraya geldim?" Dedim meraklı bir ses tonuyla.

"Sevgilinizle yürürken başınız dönmüş." Dedi doktor bey.

Sevgili mi dedi o? Acaba bu hastanede neden Gökçay ile benim sevgili olduğumu düşünüyorlar?

"Çok yavaş ve sakin bir şekilde yürümeye çalışın lütfen yoksa daha kötü sonuçlanabilir." Dedi doktor bey.

"Kimse beni düşünmez." Dedim.

"Ama sevgiliniz sizin için...

Continue Reading

You'll Also Like

733K 33.6K 53
Klasik abi kurgusudur!
5.4K 315 64
Kim bilebilirdi ki bir kere hastaneye gitmekle hayatının altüst olabileceğini? Beste'de bilmiyordu. Ne vardı sanki diğer çocuklar gibi yaşayabilseydi.
1.2M 42.4K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
30.7K 1K 12
Babası Türk, annesi Rus olan bir kızın babaannesi ve dedesini ziyaretiyle başlar...