Sahne 36
Partilendik, güzel kız Özge, sakar ibne ve tuvalet molası
Haftalar önce geldiğim evin içinde rahatsızca kıprandım. En son Mahmut'u pembe bir etekle bırakıp defolup gitmiştik. Şimdi o karanlık evden eser yoktu. Işıklar yakılı ve her yerde dolu olan insan kalabalığı arasında rahatsızca kıpırdanarak, İlke'nin kolları arasında oturan, çakma sarışın olup, parlak bir ruj sürmüş sevimlice sırıtan kızı izliyordum.
Beklediğim gibi değildi, böyle duru ve sevimli bir güzelliği olduğunu tahmin etmezdim. Kıskançlığım karnımda dolanırken tırnaklarımı, kotuma geçirmekten geri duramadım.
Saçlarını doğal haline bırakmış, sahte platin sarısı saçları öylece yumuşak şekilde omuzlarına dökülüyordu. Boynunda envai çeşit boncuklu kolyeler vardı. Kısa jean şortu üzerinde ise püskülleri sallanan salaş bir bluzu vardı. Ayağında yıpranmış gibi duran conversleri ile çaprazlama oturuyordu.
Boşuna o gün ayakkabılarımızı çıkartmışız diye düşündüm. Kimse siklemiyormuş meğer.
Parlatıcı olan dolgun pembe dudakları şaşkınca aralandı fakat sonra sevimlice sırıttı. Gözünün önüne gelen saçlarını kulağı arkasına itince iri halka küpesi ortaya çıktı, beyaz teni üzerine ne sürdü bilmiyorum ama parlıyordu.
İrice çekilmiş eyelineri, parlak mavi gözlerini daha çok ortaya çıkarmıştı. Bebek gibiydi, Özge. Nasıl hiç fark etmediğimi düşündüm. Böyle çirkinken, nerede güzel bir varlık bulsam ezberlerdim. Kıskançlıkla hemde.
Ellerimde ki şişeyi usulca başıma diktigimde, İlke, kolundan dövme uzanan eli ile Özgenin bacağını okşayarak gülümsedi.
Midem bulanır gibi olduğu için içmeyi bırakarak çevreye göz attım. Onlara bakan yalnızca ben değildim. Sert bir bakışla camın küpeştesinde oturarak öldürecek gibi Özgeyi izleyen Can'da buradaydı.
Daha dikkatli incelediğimde, sıkılı avucu arasından sızan ince sızıyı izledim. Yutkunuşu daha da artarken, yere düşen kan damlası ile kendine gelerek avucunu usulca açtı.
Avucu arasında gördüğüm ince keskin kolye ucu, muhtemelen avucunun içini sikip atmıştı. Çevreye göz attığı sırada, benimle göz göze geldi.
Dikkatle, gözlerimi ona doğru çıkardım, hafif sırıtması yüzüne yayılırken daha geniş bir gülüşle izledim onu. İkimizinde boktan durumu aynıydı sonuçta.
Sevdiğimiz adamların, sevdiği kadın buradaydı. Pek suçlu değildi, hatta daha da kötü durumdaydı. Her şeyden habersiz fiyonklu bir bez bebek gibi.
Sıkıldığın zaman oynamak için arkadaşına vermelik, ben ise ladese girilen kemik parçasıydım, kopunca Taylan'a daha büyük bir parçası kalan.
Gözlerini gözlerimden, ayırmadan avucunu sıktı ve usulca kalabalığı aşarak koridora ilerledi. Böyle sadistçe zevkleri olduğunu bilmiyordum. Bunu fark eden tek kişi olmadığımı anlamak yan tarafıma bakmamla olmuştu.
Taylan dikkatle, Can'ın eski olduğu yere bakıyordu. Bilmediğim bir çok bok dönüyor gibi hissettim. Şüpheyle başımı tekrar Özgeye çevirdim, İlke'nin bakışları koridordan tekrar Özgeye döndü. Onu hafifçe okşarken derin bir şekilde öpmeye başladı.
"Çok güzel değil mi?"
Yanımda ki beden kendine gelerek bana döndü. En başından beri bu partiye gelmeme karşıydı, binbir türlü bahane ve ısrarla vazgeçirmeye çalışmıştı ama olmazdı, bugün Özge ile tanışmam gerekti. Konuşmamız gereken konu vardı.
"Ney?" Diyerek merakla sordu, gözlerimi uzulca karşıdaki noktayı işaret etti. "Şu sarışın kız." Gözleri benden ayrılıp Özgeyi bulduğunda, hafif yutkunuşu ile adem elması yerinden oynadı. Ellindeki bardak hafifçe eğilirken, yalancı bir tebessümle bana döndü. "Çakma sarışın sevdiğini bilmiyordum."
İlgisizce omuz silktim "Sevmiyorum."
Bedeni usulca bana daha çok yaklaştı."Sen seversin diye düşünmüştüm." Bakışları donarken, bedeni gerginleşti. "Sarışın sevdiğimi de nereden çıkardın?"
Oyuncu olmam gereken konular vardı. İçeceğimde ki son yudumu aldıktan sonra ona doğru eğildim."Tam da öyle bir havan var."
"Ah" diyerek kıkırdadı."Hiç insan sarrafı değilsin."Dudaklarımı algan bir tavıra büzdüm. "Ağlarım ama."
Parmağı burnumun ucuna dokundu "Kumral seviyorum."Diyerek mırıldandı."Özellikle, koyu, ince telli ve kısa saçlı kumrallardan."
Elleri saçlarımda gezinirken mırıldanmaya başladı."Koyu kahve renk göz ve dudaklarım arasında kaybolan ince dudaklar." durakladı "İşte ben böyle bir şeyi seviyorum."
Havada uçan tarafımın üzerini ezdim. Son kalan yudumu içerek gülümsedim."Aklımda bulunsun o zaman."
Çevreme bakındım, Mahmut, aldattığı sevgilisi ile buzdolabına yaslı bir şekilde sohbet ediyordu.
Çevrede tanıyıp tanımadığım otuzu geçkin insan vardı. Ortalama bir artı bir evin her yerindeydi bu kalabalık.
Bir grup yerde toplanmış, içkiler ile iskambil kağıtları ile fal bakan bir kızın çevresine toplanmış, bir diğer kısmı ise kendi aralarında gürültü ile sohbet ediyorlardı.
Herkes dip dibe, müzik yüksek ve kimse kimseyi umursamıyordu.
Dudaklarımı ısırarak yerimde kıpırdandım, çabucak Özge ile konuşmak istiyordum, burada böyle nasıl halledecektim.
Boş tenekeyi elimde sıkarken ayağa kalktım."Ben yenisini almaya gidiyorum" diyerek tezgahın kenarına insanlar arasından geçerek ilerledim.
Mahmut'a baş işaret yaptığım kızgınca çatılı kaslarına inat usulca yakınıma yaklaştı.
Altılı paketi açmaya çalışan iki kişi olarak uğraşıyor görünüyorduk dışarıya."İlke, Can ve Taylan'ı bir şekilde uzaklaştır."
Kaşları sinirle çatıldı." Nasıl? Bok gibi planlar kurma. Sen Özge ile uzaklaş."
Küçümser gibi bakarak, paketi çekeledim."Nasıl olacak o iş?"
Bir süre paketle uğraşıyor gibi yaptı"Bilmiyorum."Hırsla sert plastik paketi çekeledim."Ne bekliyordum ki zaten."
"Benden çok şey bekliyorsun Sarp." Omuz silkerek birayı çıkarttım. Cam şişe avucumda buz gibi dururken, kenarda duran açıcıya uzandım.
Sertçe açtığım kapak, lavobaya fırladığında gürültüden sesi duyulmamıştı bile. İstediğim bir şekilde Özgeye ulaşmaktı fakat şimdi böylesine boktan bir partide,nefret ettiğim insanlar arasında kısılı kalmıştım.
Elimde ki bira şişesi ile Mahmut'un yanından uzaklaşırken, anlık bir aydınlanma ile koltuğa yakın geçmeye çalıştım. Belki bir miktar bira üzerine dökülürse en azından tanışabilirdik.
Bakışlarım, bana bakan Taylan'la kesişince gülümseyerek aptal aptal ona bakmaya başladım. Aşktan başı dönmüş bir ibne'nin ayağının takılmasını kimse önemsemezdi. Aniden koltuk kenarına gelince dengemi sağlayamıyor şekilde öne doğru eğildim. Elimden kayan şişe, öylece Özgenin üzerine boşalırken, endişe ile ayağa kalktı.
Şişe yere yuvarlanırken, ıslanmış, tişört ve kotunu eli ile sıvazlamaya başladı.
Gözlerimi irice açarak sahte bir heyecanla çabaladım."Çok özür dilerim." Yapmacık sesim, ile bakışlar tamamen bize dönmüşken sinirle kaşları çatılı Özge öfke ile bluzunun önünü sıktı. "Nasıl başardın acaba?"
Sinirli sesi ile daha çok kıvrandım yerimde"Ayağım takıldı." Diyerek mırıldandım.
"Düz yolda mı? "İlke sinirle söylenirken üzerime geldiği esnada tanıdık el göğsünden ittirdi.
"Yanlışlıkla olduğunu söyledi." Taylan'ın buhranlı sesi aralarına dolduğunda tedirgince ona baktım. Eli belimi okşarken bana doğru gülümsedi.
"Abartmaya gerek yok." devam etmesi ile elleri sıkı. İlke'nin sert bakışlar beni bulurken beceriksizce gülümsedim. Bana böyle kötü olması ileride biraz sıkıntı yaratabilirdi.
Sevimli İlke, olacaklardan bihaber nasılda kızgındı. Tedirgince kalktığı yere otururken, Özge'ye baktım.
"Çok özür dilerim."
Elini olumsuzca sallayarak, koridora çıkmak için ilerledi, o an karşılaştığı Can hafifçe çekilerek ona yol açtı, ardından ne olduğunu anlamak için bizim olduğumuz yere göz attı.
Tedirgince kıpırdandım. Usulca bedenimi Taylan'a doğru çevirdim."Sanırım, Mahmuttan bir tişört isteyip, o kıza vermem gerek."
İyi niyetimle gülümsediğimse, Taylan yüzünü buruşturdu."Boşver, sevgilisi ilgilensin."
Başımı çevirerek, ayaklanmış Can'ın yanına giden İlkeye göz attım. Usulca parmağımla işaret ettim."Pek ilgilenecek gibi değil."
Taylan, çatık kuşlarla onlara baktığında, başıyla onayladı."Çabuk gel."
Onaylayarak, kenarda hayretle beni izleyen Mahmut'a ilerledim.
"Bana tişört vermen gerek."
İçtiği şişeyi kenara koyarak başı ile işaret etti."Beni takip et küçük şeytan."
İltifat olarak kabul ederek sevimlice gülümsedim. Onun arkasından ilerlerken, zaten dolu olan oda içine girdik, kapı kenarına yaslı beklediğimde, yatakta oturan bir grup insanı umursamadan, dolabında tişört, eşofman çıkararak elime bıraktı.
"O küçük beyninden neler geçiyor?"
Dilimin ucunu dudaklarım arasından ona doğru çıkardım."Senin bilmene gerek yok bebiş."
Yüzünü buruşturmasını umursamadan, odanın karşısında duran kapıya vurdum."Selam, ben üzerine bira döken kişi. Temiz bir şeyler getirdim."
Bir süre içeriden ses gelmese de usulca ırılan kapı arasından başını uzattı. Elink dışarı uzattığında usulca koydum üzerine.
Kendini tam geri çekecekken, birden elini tuttum. Korku ile kaşları çatıldı."Özge" usulca fısıldamam ile daha çok irkildi."Sana anlatmam gereken bir şey var, sapık değilim"
"Çek elini." Başımı onaylar gibi sallayarak bıraktım uzattığı elini."Lütfen, çok önemli." Yalvaran bakışlarımla kararsızlıkla parladı gözleri." İlke hakkında." Duyduğu isimle daha çok çatıldı kaşlar.
"İki dakika bekle." Başımı onaylar gibi salladığımda. Kapı kapandı.
Başımı duvara dayayarak müziği usulca dinledim, yeni bir müzik başlamadan kapı açıldı.
Ortalama banyo'ya bakarken, usulca açık kapıdan içeri girdim. Kapıyı kapatacakken, eli ile durdu." Kapı açık kalsın."
Etrafıma usulca bakındım."Bak" dedim sessizce."Ben gayim tamam mı? En son istediğim şey bir kadını taciz etmek." Ellerim ile kapının girişini gösterdim."Özellikle bu göt kadar evde."
Tedirginlikle beni sürdükten sonra Kapıyı usulca örterek sırtını dayadı.
"Anlat." Kararlı bakışlarına gülümsedim.
"Bir oyunun ortasında olduğunun farkında mısın?"
🎬🎭🎬
Dün atacaktım ama bazı mantık hataları vardı, huh yeni yeni bir şeyler düşündüm. Önemli gün için iki ihtimal var elimde hangisi gidişata uygun olursa o olacak.