Equestrian: taekook

By aanonimyazarlik

399K 46.7K 32.1K

Bir dansçı, bir profesyonel binici ve bir de Bay Jeon. Not: Kapaktaki edit @hhisasihunn'a aittir. More

1: İkinci düşme vakası.
2: Şey yapılmak.
3: Dördüncü düşüşte affetmedi tabi.
4: Öpücük sonrası kardeşlik
5; (1/2): Çöp adam kurabiyesi
5; (2/2): En tatlı davet
6: Atla yapılan anlaşma
7: Açığa çıkan küçük sırlar
8: Parıldamak
9: Yarışmak
10: Yüzsüzlük
11: En güçlü insan
12: Hırr Kaplan, Zıpzıp Tavşan
13: Jeon'u doyurmak
14: Evim evim, güzel evim
15: Jimin gerçekten haklı olabilir miydi?
16: Yorgun papatya.
17: Bay Acımasız Jeon
18: Kelebekler vadisi
19: Küçük cadı Soomin
20: Büyükbabayı düşünmek
21: Söz uçar deneyim kalır
22: İkinci baba
23: Affetmeyi denemek
24: Özel ders
26: Yatak odasının gizli bölmesi
27: Kocaman adam olmak
28: Yardımsever olmak
29: Yiyilmiş dudaklar
30: Güneş adam
31: İtalyan öğrenci
32: Pençe
33: Teklif
34: İyi ki
35: İçli dışlı
36: Çocuklar
37: Kulak misafiri
38: Birbirinde tamamlanmak
39, Final: Infinity

25: Aldatmak

8.4K 1.1K 792
By aanonimyazarlik

Felix hayatımızdaydı.

Ciddi ciddi hayatımızdaydı. Taehyung'dan aldığı özel ders onların bildiğin arkadaş olma yolunda ilerlemesine neden olmuştu. Felix asla sınırlarını zorlamıyor, çizginin gerisinde kalmaya devam ediyordu fakat benimle vakit geçirmek istiyordu. Taehyung da gerçekten derslerinde tam bir profesyonel gibi davranıyordu ve ders dışında da onun hakkında bana tek bir kez bile laf etmemiş ya da bir soru sormamıştı.

Üstelik Felix'le birlikte, sadece ikimiz, kahve içmeye bile gitmiştik.

Sesini çıkartmayışından bu durumdan hoşlandığı kanısına varmak elbette imkansızdı. Bana güvense de rahatsız olabilirdi, bu normaldi. Ama o hiçbir şey, gerçekten hiç ama hiçbir şey söylemiyordu.

"Eve dönecek misin?" Demiştim derin bir nefes verdikten sonra dizlerimde yatan sevgilimin saçlarını okşamaya devam ederek. Gözleri kapalıydı. Cevap verirken de açmamıştı.

"Evet ama istersen sen bana gelebilirsin?"

"Zaten hep sendeyim" demiştim kaşlarımı çatarak. "Neden bize gelmiyorsun artık? Abim ve kızı seni ben yokken rahatsız mı etti yoksa?"

"Hayır. Alakası yok. Sadece eviniz yeterince kalabalık. Benim de gelip fazladan yer tutmama ve zahmet vermeme hiç gerek yok diye düşünüyorum"

"Babamın seni oğlu gibi gördüğünün farkında mısın sen?" Demiştim iyice kaşlarımı çatarak. Sesim de biraz kızgın çıkınca gözlerini aralamıştı yavaşça. "Zahmet vermek, fazladan yer tutmak gibi şeyler söylediğini duysa ne kadar üzülür biliyor musun? Ayrıca abim de seni sevdi. Soomin zaten sana aşık oldu resmen. Tüm bunlara rağmen bize gelmek istemiyor musun hala?"

Sessiz kalmıştı. Belli ki açıklamam onun için yeterince tatmin edici değildi. Peki ne demeliydim daha?

"Taehyung böyle yapmaya devam edersen ben de sana gelmem" demiştim o sessiz kalmaya devam edince. "Çünkü sen böyle düşünürsen benim de aynı senin gibi düşünmem gerekir. Evinde sana zahmet veriyormuşum gibi hissetmem gerekir."

"Jungkook benim yanımda başka biri yaşamıyor. Tek yaşıyorum. Kimseyi rahatsız etmiyorsun-"

"Sen de etmiyorsun?" demiştim gözlerimi hafifçe büyüterek. "Taehyung, neden böyle yaptığını anlamıyorum. Eğer başka bir nedeni varsa lütfen söyler misin? Çünkü bu söylediklerin mantıklı gelmiyor."

"Uzatmaya gerek yok bence" demişti dizlerimden kalkıp oturmaya başladığı sırada. "Boşu boşuna birbirimizi üzmeyelim"

"Böyle yaparak beni zaten çoktan üzdün"

Taehyung derin bir nefes vermiş ve elleriyle yüzünü ovuşturarak bir süre o şekilde durmuştu. Ardından da bakışlarını tam bana çevirmişti ve bir şeyler söylemek için dudaklarını aralamıştı ki telefonum çalmaya başladığında durmak zorunda kalmıştı. İkimizin bakışları da hemen yanımızda yerde duran telefonuma gittiğinde arayan kişinin Felix olduğunu görünce oflamış ve aramayı reddederek ona geri dönmüştüm.

"Bir şey söylüyordun? Devam et?"

"Boşver. Aç sen telefonu. Yine arıyor-"

"Umrumda değil Taehyung. Söyler misin? Açıklamanı duymak istiyorum çünkü"

Felix'in ikinci kez aramasını da meşgule attığımda neyse ki bir daha aramamıştı. Ben büyük bir dikkatle Taehyungu izlediğim sırada o bakışlarını benim dışımda her yerde gezdirmişti.

"Dinliyorum?"

"Açıklamamı yaptım zaten" diye mırıldandığında kaşlarımı hafifçe havalandırmış ve dudaklarımı da büzmüştüm.

"Öyle mi? Ben geçici sağırlık yaşadım o anda sanırım. Duyamadım da?"

"Jungkook, uzatmasak ve bana gitsek olmaz mı?"

"Sen git, ben gelmiyorum" diyerek etrafa dağıttığım çantamı toplamaya başladığımda Taehyungu iç geçirmiş ve ellerini bileklerime sararak beni durdurmuştu

"Bebeğim.." demişti sessizce. "Yapma böyle-"

"Bir şey yapmıyorum" diyerek ellerinden kurtulduğumda beni zorlamamış ve geri çekilmişti tamamen.

"Tamam, geleceğim. Neden bu kadar sinirlendin?"

"İstemiyorum. Gelme. Yük oluyorsun zaten. Zahmet ettirme boşu boşuna bize. Bir de çok yer kaplıyorsun, evimiz de bildiğin üzere beş metrekare. Anca sığıyoruz, hepimize birer metrekare düşüyor-"

"Jungkook-"

"Ne?" Demiştim gözlerimi büyütüp kaşlarımı da kaldırırken. Bu noktaları aşamamış olmayışımız beni sinirlendirmişti. Taehyung ne zaman benim evimdeyken gerçekten rahat edecekti? Ben bu tür şeylere önem veren biriydim. Benim evimde, benim ailemleyle rahat etmeliydi. Ortada hiçbir sorun yokken böyle yapması beni sinirlendiriyordu.

"Sakin olur musun?"

"Sakinim ben. Senin gerçeklerini konuşuyoruz işte?"

"Jungkook, böyle düşünmeyi engelleyemiyorum. Elimde olan bir şey değil ki? Ben hayatım boyunca hep birileri için yük oldum-"

"Özür dilerim Taehyung ama ben ve ailem sana o garantiyi yeterince verdiğimizi düşünüyordum. Babam seni ailesinden biriymiş gibi gördüğünü daha ne yaparak göstermeli? Bak, seni anlayabiliyorum. Bu zamana kadar da anladım hep. İlk defa bize gelmeyi reddetmiyorsun sonuçta. Ama ben geçirdiğimiz onca ayda alışmana, bu düşüncelerden kurtulman adına sana yardımcı olmaya çalıştım. Demek ki olamamışım"

Taehyung sessiz kalarak bakışlarını üzerinde oturduğumuz örtüye indirdiğinde daha fazla sinirlenmemin doğru olmayacağını bildiğim için ben de sessiz kalmış ve derin bir nefes verdikten sonra eşyalarımı yerleştirdiğim çantanın fermuarlarını kapatıp ayağa kalkmıştım.

"Akşam yemeği için bekleyeceklerdi. Kalksak iyi olur"

Taehyung sessizce başını onaylar anlamda sallayıp ayağa kalktığında o ayakkabılarını giyinirken ben de örtüyü kaldırıp silkelemiştim. Ardından örtüyü de çantama koyduktan sonra sırtıma takmış ve bakışlarımı ona çevirmiştim.

Süt dökmüş kedi gibi masum masum beni izliyordu şimdi de. Ona sinirli kalmak istiyordum ama o bunu çok zorlaştırıyordu.

"Hadi" demiştim sessizce. Bakışlarımı onda çok tutmamıştım çünkü yumuşamak istemiyordum. Ardından önden yürümeye başladığımda o da peşimden geliyordu.

Otobüs durağına kadar sessizce yürümüştük. Otobüs gelene kadar da, otobüsteyken de konuşmamıştık. Benim ineceğim durak yaklaştığında yere koyduğum çantamı alarak sırtıma takmıştım ki Taehyung'un da hareketlendiğini görünce bakışlarımı ona çevirmiştim.

"Gelmene gerek yok" demiştim sessizce. "Birkaç durak sonra inip metroya biner, oradan da evine geçersin"

"Seninle gelsem, olmaz mı?"

"Gerek yok diyorum ya. Nasıl rahat edeceksen onu yap. Sinirlenmeme bakma. Ben hep sinirlenirim" diyerek kapıya doğru yaklaştığımda o da peşimden gelmişti. Ama otobüs biraz dolu olduğu için tutunacak bir yer bulamamış ve öylece ortada durmaya başlamıştı. Düşmemesi için onu belinden kavrayarak kendime çektiğimde bazı kişiler boş boş mırıldansa da tamamen yakınıma çekip benim tutunduğum yere tutunmasını sağlamış ama elimi de geri çekmemiştim. Zaten birkaç saniye sonra otobüs durmuştu ve ikimiz de inmiştik.

"Taehyung ben kızdım diye gelmeni istemiyorum tamam mı?" Demiştim iner inmez ona dönerek. "Sen nasıl düşüncelerini dile getirdiysen ben de getirdim. Senin patronun ya da sahibin değilim. Her dediğimi yapmak zorunda değilsin. İçinden gelmiyorsa, rahat hissetmiyorsan gelme. Alınmayacağım. Kızmayacağım da. Saygı duyacağım kararına."

Sakince konuşmuştum. Sonuçta onu zorlamamın bir anlamı yoktu. Ben elimden geleni yapmıştım.

"Gelmek istiyorum" demişti sessizce ve sonra birden yanaklarımı kavramış ve dudaklarıma sağlam bir öpücük bırakmıştı. "Özür dilerim seni sinirlendirdiğim için" demişti tekrar öpmeden hemen önce. Tatlı, kısa diyemeyeceğim uzunlukta bir öpücük daha vermiş ve sonrasında dudaklarımızı birbirine sürterken eklemişti. "Özür dilerim. Kızma bana. Küsme de."

"Küsmüyorum. Çocuk muyum ben?" Dediğimde yanaklarımı hafifçe sıkarak dudaklarımı öne doğru çıkıklaştırmamı sağlamış ve beni yine öpmüştü.

Onun silahı öyle güçlüydü ki her öptüğünde içimdeki o sinir buhar olup uçuyordu sanki.

"Kızma o zaman. Seninle gelmek istiyorum ama bana kızgın olmaya devam edersen gelemem"

"Kızgın değilim" demiştim omuzlarımı düşürerek. "Sinirlenmiş olmam kızgın olduğum anlamına gelmiyor. Sadece üzüldüm tamam mı? Seni hala rahat hissettiremediğimiz için üzüldüm"

"Üzülme lütfen" demişti kaşlarını üzgünce çatarak. Yanaklarıma bastırmayı bırakıp kollarını belime sardığında ben de ona karşılık vermiş, boynuna sarılmıştım hemen. "Bana gerçekten çok iyi hissettiriyorsunuz. Ben sadece fazla takıntılıyım. Elimden geleni yapıyorum ama üzerime yapışmış gibi. Üstesinden gelmek biraz zor"

"Olsun, beraber geliriz üstesinden" demiştim iç geçirerek. Sanki az önce ona kızıp üzülmesini sağlayan kişi ben değilmişim gibi yumuşaktım şu anda. "Zamanla halledeceğiz. Ama halletmemiz için de senin kaçmaman lazım. Biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum" diye mırıldanarak belime sıkı sıkı sarılıp dudaklarını boynuma bastırdığında hafifçe geri çekilerek dudaklarını öpmüş ve sonrasında da tamamen geri çekilmiştim.

"Gelecek misin?" Demiştim sessizce. "Bugünlük gelmek istemezsen anlayışla karşılayacağım"

"Hayır hayır. Geleceğim" diyerek elimi tuttuğunda ona tatlı bir şekilde gülümsemiş ve elinin üzerine bir öpücük bırakıp yürümeye başlamıştım.

-

Tamam, bunu beklemiyordum. Yani ikimiz de beklemiyorduk.

Eve vardığımızda Soomin bize kapıyı açar açmaz içeriden duyduğumuz kalın ses yüzümdeki gülüşün şaşkın bir hal almasına neden olmuştu. Taehyung da ayakkabılarını çıkartırken duraksamış ve kısa bir an bana bakmıştı.

"Amca, senin ne kadar yakışıklı arkadaşların var ya?"

Soomin kıkırdayarak beni izlerken sorduğunda hemen toparlanarak ona gülümsemiştim.

"Bunun tek nedeni, benim ultra derecede yakışıklı olmam" diyerek ona onun dilinden cevap verdiğimde gözlerini devirse de gülmüştü. "Soomin, bir şey soracağım. İçerideki arkadaşım ne zaman ve nasıl gelmiş biliyor musun?"

"Dedemle birlikte geldiler. Neden ki?"

"Anladım tatlım, bana sürpriz yapmak istemiş sanırım. Haberim yoktu da. O yüzden sordum" diyerek gülümsediğimde anladığını belirten mırıltılar çıkartmıştı ki içeriden seslenmişlerdi.

"Soomin? Kim gelmiş?"

"Amcam ve Taehyung geldi!"

Onlara cevap verirken aynı zamanda salona doğru koştuğunda Taehyunga dönmüştüm hemen.

"Yemin ederim haberim yoktu" demiştim gözlerinin içine bakarak. Hafifçe gülümsemişti.

"Sorun yok" demişti sessizce ama bozulduğu iki kilometre öteden bile anlaşılabilirdi. "Bekletmeyelim daha fazla, gel"

"Hoşgeldiniz"

Babam bizi görür görmez gülümseyerek ayağa kalktığında Taehyung yanına giderek ona sarılmıştı. Ardından ben de sarıldığımda bakışlarımız Felix'i bulmuştu.

"Hoşgeldin" demiştim gülümseyerek. O da gülümsemiş ve elini uzatmıştı bana.

"Hoşbuldum. Siz de hoşgeldiniz" demiş ve elimi kısaca tuttuktan sonra Taehyunga da uzatmıştı. "Kusura bakma" demişti elleri ayrıldıktan sonra tekrardan bana dönerek. "Senden habersiz geldim. Babanla yolda karşılaştık, beni davet edince senin fikrini de sormak istedim ama aramama dönmeyince babanı daha fazla bekletmek istemedim"

"Açıklama yapmana gerek yok, sorun değil" demiştim gülümseyerek. "Biz üzerimizi değiştirelim, siz oturun" diyerek Taehyung'un dirseğini kavradığımda beni onaylamışlardı. Biz Taehyungla benim odama çıkarken abimin de peşimizden geldiğini görünce ona dönmüştüm ama o beni anında tekrar önüme dönmemi sağlayacak şekilde itmişti. Kaşlarımı çatarak merdivenleri çıktığımda odamın önüne gelene kadar sessiz kalmış, geldiğimizde de durup abime dönmüştüm ki o beni beklemeden odama dalmıştı.

"Ben bekleyeyim mi dışarıda?"

Taehyung sessizce sorduğunda başımı iki yana sallamıştım. Birlikte odaya girmiştik sonrasında hemen.

"Ah, çok rahatsız edici" demişti abim burun kıvırarak. "Onu göndermemi ister misiniz? Babam hiç aranız nasıl diye sormadan getirmiş eve. Nasıl ayrıldığınızı bilmediği için-"

"Abi" demiştim sessizce. Anında durup gözlerini büyüterek bir bana bir Taehyunga baktığında derin bir nefes vermiş ve dolabımın önüne gitmiştim.

"Sorun yok" demiştim. "Onun buralara döndüğünü biliyoruz. Daha önceden karşılaştık biz" diye devam ettiğimde abim şaşkınca mırıldanmıştı.

"Nasıl yani? Ne değişik, ben olsam yüzüne bakmazdım"

"Aramızda olan şeyleri bilmiyorsun çünkü. Tek bildiğin şey onu aldattığım."

Tamam. Bu Taehyung'un bu şekilde öğrenmemesi gerekiyordu. Anlık olarak sinirlenip abime patladığım sırada öğrenmemeliydi. Ama olmuştu bir kere.

"Ne?" Demişti Taehyung sessizce. "Gerçekten mi?"

Şaşkınlığı ses tonuna bile yansımıştı. Derin bir nefes vererek bakışlarımı ona çevirdiğimde yüzündeki ifade, kalbimin bir anlığına durmasına neden olmuştu.

"Taehyung, aldatma derken aslında tam bir aldatma değil. Yani uzun ve karışık bir süreç. Ben zaten sana anlatacaktım, biliyorsun. Şimdi direkt bu kelimeyle özetleyince garip oldu biliyorum ama beni dinlemeden yargılama lütfen, tamam mı? Beni dinlemelisin önce"

"Yargılamak bana düşmez. Onunla olan ilişkin sonuçta ama bunu senden beklemediğim de bir gerçek. Sen öyle bir insan değilsin ki?"

"Taehyung, gerçekten durum sandığından çok daha karışık. Ben sana anlatacağım. Hatta Felix gittiğinde hemen anlatabilirim. Yeter ki aklına kötü kötü şeyler gelmesin"

Endişem sesimden anlaşılabiliyordu bence. Yüz ifadem de bunu destekliyordu. Taehyung da bir süre gözlerimin içine bakmış ve ona yaklaşıp ellerine uzanan ellerimi itmemiş, kabul etmişti.

"Gelmez, tamam" demişti sessizce. Yine de gözlerindeki garipliği görebiliyordum. Hissedebiliyordum ve işte, abime yine sinirlenmiştim. Onun yüzünden bu şekilde duymuştu.

"Bana güveniyor musun?" Demiştim ona biraz daha yaklaşarak. Geri çekilmek için hamle yapmayışı kendime daha çok güvenmeme neden olmuştu.

"Güveniyorum" demişti omuzlarını düşürerek. "Güveniyorum ama bir an korkmadığımı da söyleyemem"

"Önemli değil" demiştim başımı iki yana sallayarak. "Bana güveniyorsan gerisi önemli değil. Aklındaki soru işaretlerini gidereceğime eminim çünkü"

Taehyung başını onaylar anlamda salladığında onun yanağına bir öpücük bırakıp kısaca sarıldığımda bana tereddüt etmeden karşılık vermişti. Onun boynunda derin bir nefes alıp verdikten sonra ayrıldığımda hemen tekrardan dolabımın önüne geçmiş ve ikimiz için de kıyafet seçtikten sonra abime dönmüştüm.

"Ortalığı daha fazla karıştırmayacaksan çıkar mısın odadan?" Demiştim ona düz bir ifadeyle bakarken.

"Ben ne yaptım-"

"Abi, lütfen. Çık artık"

Abim nefesini oflayarak vererek kapıya doğru ilerlediğinde elimdeki kıyafetleri yatağa bırakmıştım.

"Sadece Felix konusunda yardımcı olmak istemiştim" demişti kapıyı açmadan hemen önce. Bakışlarımı ona çevirmemeyi ve sessiz kalmayı tercih ettiğimde iç geçirmiş, sonunda da odadan çıkmıştı.

"Abinin kötü bir niyeti olmadığına eminim. Ona bu kadar kızma"

Taehyung mırıldanarak yanıma geldiğinde istemsizce gülmüştüm bir anda.

"Arkasında kötü niyeti olmayan hareketleriyle hayatımın içine sıçmayı çok iyi biliyor. Boşver sen onu"

"Ben onun için demiyorum ki" demişti birden elini belime yerleştirerek. Hemen ona sokulduğumda bir yanağımı kavramış ve dudaklarını da alnımın bir köşesine bastırmıştı. "Senin için diyorum. Öfke, nefret gibi duygular besleyerek kendini yıpratmanı istemiyorum"

"Taehyung, çok güzelsin" demiştim o sözünü bitirir bitirmez. Yanağına hızlı bir öpücük bırakmış ve sıkıca sarılmıştım. "Konu benim iyiliğim olunca her şeyi bir kenara bırakıyormuşsun gibi hissediyorum ve bu bazen beni korkutuyor. Sana layık olamamaktan korkuyorum"

"Böyle söyleme" demişti sessizce. Beni sıcak kolları arasında hem fiziken hem de ruhen gevşetiyordu. "Layık olunması gereken biri değilim"

"Ben hayır öylesin derim, sen hayır öyle değilim dersin ve bu uzar gider. Bu yüzden şimdi ayrılıp üzerimizi değiştirelim ve aşağıya inelim" dediğimde gülümseyerek beni onaylamıştı hemen. Dudaklarına minik bir öpücük verip ondan tamamen ayrıldıktan sonra onun gözlerine bakarak tişörtümü çıkarttığımda hemen gülmüş ve gözlerini kaçırmıştı. Amacıma ulaşmanın verdiği keyifle gülümseyerek üzerimi hızlıca değiştirmiş, sonra da ona dönmüştüm. Taehyung da hazır olduktan sonra birlikte odamdan çıkıp salona, babamların yanına geçmiştik.

"Siz tanışıyor musunuz?"

Babam direkt olarak Taehyung ve Felix'e bakarak sorduğunda ikisi de olumlu mırıltılar çıkartmıştı.

"Sizi çok garip bir duruma soktuğumun farkındayım ama ikinizin de durumu anlayabilecek kadar anlayışlı ve nasıl davranmanız gerektiğini bilecek kadar olgunsunuz. Sizi tanıyorum ve bu yüzden de çok da çekinmiyorum. Eğer rahatsız hissederseniz bana söyleyin tamam mı? Çünkü ben bazen dozu kaçırabiliyorum"

Babam kendisini makul bir şekilde açıkladıktan sonra normal bir sohbet başlatmıştı. Hiç ailevi ya da özel konulara girmeden günlük konulardan, hobilerden falan bahsetmeye başlamıştı. Hepimizle konuşuyor, bizi güldürmeye çalışıyordu. Bu sırada da abim sürekli bana bakıyordu ama ona hiç bakmıyordum bile. Sinirliydim çünkü.

Bir süre bu şekilde havadan sudan sohbet etmiştik. Yemeğin ardından tatlılarımızı bahçede yemeye karar vermiş, masadan kalkarak birlikte bahçeye çıkmıştık. Bugün hava mevsime göre oldukça sıcaktı. Güzeldi yani.

Ben her zamanki yerime oturup Taehyungu da yanıma çektiğimde diğerleri de bir yerlere oturmuş ve ellerindeki tabaklardan tatlılarını yemeye başlamıştı.

"Ah, aklıma iyi geldi bak" Babam birden gözlerini büyüterek Taehyunga döndüğünde bakışlarımız babamda toplanmıştı. "Taehyung, sen Kwon Soohyun'u nereden tanıyorsun?"

"Lise dönemimdeyken bana yardımcı olmuştu. Kafesinde çalışmıştım bir dönem. Neden ki?"

"O benim lise arkadaşım, biliyor musun?" Demişti babam gülümseyerek. "Severim onu gerçekten. Neyse. Geçenlerde onun kafesine gitmiştim. Jungkook'u sorunca senden de bahsettim, fotoğrafınızı falan da gösterince birden seni tanıdı. Garip bir tesadüftü. Bir an seninle kaderimiz çoktandır bağlıymış gibi hissettim" diye eklediğinde Taehyung gülümsese de biraz gerildiğini fark edince bozuntuya vermesem de şaşırmıştım. Gerçi ne zaman geçmişinden konu açılsa geriliyordu ama yine de şaşırmıştım işte.

Ona sözlü olarak bir şeyler söyleyip dikkatleri üzerinde toplamak istemediğim için artık boş olan tatlı tabağımı güvenli bir yere koyup elimi onun sırtıyla salıncağın yaslanma kısmının arasından geçirerek beline sarılmıştım. Başımı da omzuna yasladıktan sonra bakışlarımı babama çevirmiş ve kaşlarımı hafifçe havalandırıp indirerek ona konuyu uzatmaması adına uyarı yollamıştım.

"Neyse öyle yani, sana selam söylemişti, onu iletmek istedim."

Mesajımı alarak hemen konuyu kapattığında Taehyung da sessiz kalmakla yetinmişti. Fakat aradan fazla zaman geçmeden babam Felix'le başka bir konu konuşurken Taehyung gergin tavrını sürdürerek ayağa kalktığında sessizce tuvalete gideceğini söylemişti. O içeri girdiği anda ben de kaşlarımı çatarak peşinden gittiğimde babam beni sorgulamamıştı bile.

"Taehyung?"

Yanına varır varmaz ona seslendiğimde bakışlarını bana çevirmeden banyonun kapısını açmıştı. Duracağımı falan mı zannediyordu bilmiyordum ama o içeri girdiğinde ben de peşinden girmiş, kapıyı da kapatmıştım.

"Jungkook-"

"Sen iyi misin?" Demiştim kaşlarımı çatarak. "Bugün üzerinde garip bir hal var. Önce bize gelmenin yük olacağından bahsediyorsun, şimdi de kaskatı oturuyorsun dışarıda. Bir sorun mu var? Benden saklamamalısın"

"Hayır bir sorun yok" demişti gözlerime bakarak. Ama çok sürmemişti, kaçırmıştı hemen. "Gerçekten yok. Tuvalete geldim sadece"

"Babam sana o adamı sorduğundan beri gerginsin. O adamla aranda kötü şeyler mi geçti?"

"Hayır. İyi bir adamdı"

"O zaman sorun ne?" Sinirlenmek istemiyordum ama Taehyung bugün gerçekten beni zorluyordu. Neden sadece sorunu söylemiyordu? "Taehyung, lütfen söyle"

Gözlerime birden üzgün bir şekilde bakmaya başlamıştı. Kaşları da üzgünce çatılmış ve omuzları da düşmüştü. Ona destek verebilmek adına lavaboya yaslanarak onu da bacaklarımın arasına çektiğimde ellerini göğsüme ve omzuma yerleştirmişti.

"Geçmişimden utanmıyorum ama öğrenmenizi istemiyorum Jungkook" demişti sessizce. "Geçmiş geçmişte kalsın istiyorum. Beni hep böyle, şimdiki halimle bilin istiyorum. Baban o adamla lise arkadaşıysa kesin benden bahsetmişlerdir diye düşündüm. Bu yüzden gerildim."

"Bebeğim, geçmişini öğrenmemiz seni nasıl hatırlayacağımızı ya da bileceğimizi değiştirmeyecek" demiştim derin bir nefes vererek. Onu kendime çekmiş ve sarılmıştım. "Seni her zaman şu anki halinle bileceğiz zaten. Sen busun çünkü. Geçmişte yokluk ya da zorluk çekmiş olman utanılacak ya da seni germeye neden olacak şeyler değiller. Ayrıca geçmişini öğrenmemiz muhtemelen sana daha fazla hayran olmamıza neden olur." Demiş ve başını omzumdan çekmesini, yüzüme bakmasını sağlamıştım. "Neler yaşadığını bilmiyorum ama küllerinden doğduğunu biliyorum. Sıfırdan başladığını ve buraya çok büyük zorluklar atlatarak geldiğini görüyorum. Sana önceden de dediğim gibi," diyerek gülümsemiş ve onun yanağını usulca okşayarak başımı yana düşürmüştüm. "Seni gerçekten görebiliyorum papatyam" demiştim sessizce. Hemen bakışları değişmiş, tutuşu sıkılaşmıştı. "Yorulduğunu, nefesinin kesildiğini görebiliyorum. Bu yüzden bana sırtını yaslamanı, soluklanmanı, benden ve ailemden güç almanı istiyorum. Çünkü biliyorum ki kış senin için her an kapıda."

Taehyung hemen dolan gözleriyle bana sıkıca sarıldığında burnumu boynuna yaslayarak onun belini sıkıca sarmıştım. Dudaklarımı da boynuna uzun uzun bastırdığımda ellerinden biri saçlarımın arasındaydı.

"Geçmişini öğrensek de öğrenmesek de sana olan davranışlarımız ya da düşüncelerimiz her zaman şu an olduğu şekille kalacak. Bunu asla unutma, olur mu papatyam?" Demiştim ve o beni olumlu mırıltılar çıkartarak onaylarken geri çekilmesini sağlayıp dudaklarımızı birleştirmeden önce sessizce eklemiştim.

"Ne yaşamış olursan ol ya da bundan sonra da ne yaşarsan yaşa, sen sadece benim değil benim ve ailemin, bizim yorgun ama kışın bile açacak kadar güçlü papatyamız olarak kalacaksın"



___

İyi geceler ballarım peteklerim ❤️

Kendinize çoook iyi bakın ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

121K 9.2K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
19K 1.3K 29
❝Ölüm kokan biri, muhakkak ölümün kundağından düşmüştür de ondan...❞ Bu kurgu 'angst sonlu' olup tamamlanmış bir kurgudur.
218K 22.7K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
410K 37.5K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...