The Chariot • Bucky Barnes

By CikolataliUykum

13.8K 1.7K 2.7K

"Ölmek istemiyorsun, içindeki şeyi öldürmek istiyorsun." "Karanlıktan değil, karanlıktan çıkacak şeyden korku... More

Dark Horse
Castle In the Snow
I Did Something Bad
Warrior
Brooklyn Baby
Spirits
Survivor
Mademoiselle Noir
No Darkness

Nothing Breaks Like A Heart

1.1K 144 198
By CikolataliUykum

Bölüm Şarkısı:
Miley Cyrus - Nothing Breaks Like A Heart
Medyadan açarak dinleyebilirsiniz.

╰☆╮

Bu dünya seni incitebilir
Derinden kesebilir
ve bir yara izi bırakabilir.

Abertha, Dark Horse ile yaşamayı hiçbir zaman öğrenmemişti. Ondan kurtulmak için, kendisinin o şeytani yansımasını içindeki en derin boşluğa fırlatmıştı. Kapısını kilitlemiş, anahtarını da bir daha dönüp bakmayacağı anılarından birine atmıştı. Çözümü sadece bu şekilde bulmuştu.

"Şimdi daha iyi hissediyor musun?" Hanna, onun için hazırladığı bitki çayını içen Abertha'yı dikkatlice izledi.

"Evet, sağ ol Hanna." Abertha minnettar bir şekilde gülümsemeye çalıştı. Ne zaman kendini kötü bir modda bulsa Hanna hep yanında oluyordu.

Konserden sonraki gündelerdi. Dışarıda gün boyu şiddetli bir şekilde yağmur yağmıştı. Kısa bir süre önce durmuştu ama havaya bakılırsa her an tekrar başlayabilirdi.

"O adam..." Hanna, bahsettiği adamın adını hatırlamaya çalıştı. "...Bucky Barnes... olayınız tam olarak ne?"

Abertha, yarısını içtiği bitki çayına baktı. "Bir geçmişimiz var sayılır. Ama kötü bir geçmiş."

"İkinize baktığımda... pek kötü bir geçmişiniz var gibi durmuyor." Hanna merakını gizlemeye çalıştı.

"Evet, tuhaf olan da bu. Kötü geçmişimize rağmen..." Abertha sakin bir dalgınlıkla konuştu, "...nasıl şu an doğru şeymiş gibi geliyor?"

Güzel yalanlarla yaşar ve ölürüz.
Biliyorsun, bunu ikimiz de biliyoruz.

"Bilmiyorum... ama Barnes gözüme çokta iyi gözükmedi. Eğer söylediğin gibi kötü bir geçmişiniz varsa... bunun düzeleceğini sanmam. Hiç kimse gerçekten değişmez Abertha. Sadece değişmiş gibi gözükür."

Dışarıdan gelen gök gürlemesiyle iki kadın da pencereden dışarı baktı. Yağmur tekrar başlıyordu.

"Hızlanmadan gitsem iyi olur." Hanna ayağa kalkıp kenara bıraktığı montunu üstüne geçirdi. "Sonra konuşuruz, dinlen."

Abertha kafasını sallayıp onu onaylarken kapıya doğru yürüdüler. Hanna evin önündeki arabasına ıslanmamak için koşarak ilerleyip bindi. Abertha, onun arabasıyla uzaklaşmasını durup izledi.

Hızlanan yağmurun altında, dışarıya doğru yavaşça yürüyerek yağmurun onu ıslatmasına izin verdi.

'Hiç kimse gerçekten değişmez Abertha.
Sadece değişmiş gibi gözükür.'

Hanna'nın dediği şeyi düşünüp durdu. Söyledikleri aklına girmişti bile.

Kendisi de öyleydi. Yıllarca, gerçekten de değişememişti. Sadece değişmiş gibi gözükmüştü hep. Kendini bu şekilde kandırıp durmuştu.

Eskiye dair bir şey karşısına çıktığında ise gerçekten değişmediğini fark etmişti. Kendisine karşı olan gardını düşürüvermişti.

Bucky Barnes'ı hayatından çıkarması gerekiyordu. En başından girmesine izin bile vermemeliydi. Buna devam edemezdi.

Birbirimizi buz gibi
soğuk ve çaresiz bırakacağız.

Gökyüzü aydınlanıp, ardından şimşek çaktığında Abertha kafasını kaldırdı. Gri bulutlar mavi göğü tüm gün boyunca esir almıştı.

"Abertha?"

Baştan sona ıslanan Abertha, dönerek ona seslenen adama baktı. Aynı kendisi gibi ıslanan Bucky ona doğru yaklaşıyordu.

"Dışarıda böyle ne yapıyorsun?" Üstünde sadece bir tişört ve eşofman altı olan kadına baktı.

"Yağmuru hissediyorum." diye cevapladı Abertha. "Neden geldin, James?"

"Dün olanları konuşmamız gerekiyor."

"Asıl konuşmamamız gerekiyor." Abertha, onu şaşırtan dürüst cümleler kurdu. "Artık... ikimiz de birbirimizi görmemeliyiz. Bunu yapamam. Sen karşıma çıktığından beri... iyi değilim."

Bucky'de bunun farkındaydı. O, Abertha'nın kötü geçmişinin bir parçasıydı. Kadın, bütün geçmişini unutmak için çok yıllar çabalamıştı. Şimdi ise kendisi hepsini kolayca geri getiriyordu.

Bu Abertha için bir işkenceydi resmen. Tüm bunları ona yapamazdı. Buna hakkı yoktu. Haklıydı.

"Özür dilerim, James. Ama ikimiz için de en doğrusu... böyle olmalı. Dark Horse... oralarda bir yerde. Hissediyorum."

"Özür dileme Abertha. Çünkü haklısın. Hayatını böyle etkilemeye... hakkım yok."

İkisi de içten içe böyle olmamasını istiyordu. Bunun farkındalardı. Ama mecburlardı. Birbirlerinin hayatlarında ne kadar isterlerse istesinler olamazlardı.

İkisi de, birbirlerine geçmişlerini hatırlatıyordu. HYDRA geçmişlerini mahvederken, geleceklerini de mahvetmeyi başarmıştı.

Ne olursa olsun, geçmişte yaşadıkları peşlerini asla bırakmıyordu.

İkisi de sırılsıklam bir şekilde, yağmurun altında birbirlerine bakarken HYDRA'nın nasıl da hâlâ hayatlarını etkileyebildiğini düşünüyorlardı.

Çok büyük bir şimşek daha çaktığında ikisi de irkildi.

Kırık bir sessizlik var,
karanlıktaki çarpan şimşek tarafından.

"Gitsem iyi olur." diye konuştu Bucky, geriye doğru birkaç adım atarken.

Abertha, kalbinden ve mantığından geçen düşüncelerin çatışması içindeydi. Ama mantığı kalbinin üstüne bir ağırlık gibi binmişti. Kalbindeki kelimeler mantığının altında eziliyor, çıkmalarına izin verilmiyordu.

"Kendine dikkat et, James." diyebildi sadece Abertha.

"Sen de öyle."

Bucky yağmurun altında, ileride park ettiği arabasına yürürken, Abertha'da evine doğru yürüdü. Girişte durup adamın arabasına binişini izledi.

Mantığını dinlemek zorundaydı. Yoksa yıllar önceki gibi yine masum insanlara zarar verebilirdi.

Hiçbir zaman, yaşamı boyunca tam olarak mutlu olamadığı için hayatında bir şeylerin ters gitmesine de şaşırmıyordu. Belki de Bucky'e yaptığı şey haksızlıktı. Onun yanında olup, destek olmak için çabalamıştı. Ama buna devam ederlerse, Dark Horse'un ortaya çıkacağından gerçekten korkuyordu. Çünkü Bucky karşısına çıktığından beri tuhaf belirtiler yaşıyordu.

Bucky arabasıyla uzaklaşırken Abertha içeri girdi ve kapısını kapattı. Kıyafetlerinden ve saçlarından yere düşen su damlalarını umursamadan odasına çıktı.

Şimdi bizi
hiçbir şey kurtaramayacak.

Bucky şu an evine gitmeyi istemediği için arabayı Sam'in evine doğru sürmüştü. Abertha'ya kızamaz ya da bu kararına karşı çıkamazdı. Kendince haklı nedenlere sahipti. Dark Horse, bir katildi. İnsanları gözünü kırpmadan acımasızca öldürebiliyordu. Abertha ise bundan büyük bir keder duyuyordu. Yıllar önceki şeyleri tekrar yaşamasına izin veremezdi.

Sam'in evine geldiğinde içeri girmiş, ıslak montunu çıkarıp portmantoya asmıştı.
Sam, onun yüz ifadesinden bir şeyler olduğunu sezmişti bile.

''Ne oldu?'' diye sordu Sam, ikisi salondaki koltuklara otururken.

''Yok bir şey.''

''Nasıl oluyor bilmiyorum ama normaldeki suratsız yüzün daha da suratsız duruyor.'' Sam arkadaşıyla dalga geçerken, Bucky ona ters bakış atmamak için kafasını pencereye çevirdi. ''Abertha Russell ile mi ilgili?'' diye sordu Sam.

Bucky, aralık perdeden dışarıda yağan yağmura bakmaya devam ederken sessizliğini korudu. Sam'e tam olarak ne anlatacağını bile bilmiyordu.

''Karşısına çıktığım an... toparlamış hayatını mahvettim.'' dedi Bucky. ''O da bunun farkındaydı. Birbirimizi artık görmememiz gerektiğini söyledi.''

''Sanırım... böylesi herkes için en iyisi.'' Sam dürüstçe konuştu. ''Çünkü Dark Horse'un dönmesini emin ol istemeyiz.''

''Onu öptüm, Sam.'' Bucky dirseklerini bacaklarına yaslayarak yüzünü ellerinin arasına aldı.

Aşık olmak için tüm geceye sahibiz.
Ama öyle darmadağınız ki...

''Öptün mü?!'' Sam istemsizce sesini yükseltirken, Bucky bunu söylediği için şimdiden pişman olmuştu. ''Abertha Russell'dan... hoşlanıyor musun? Bucky...'' Sam oturduğu yerde öne doğru eğildi. ''...bundan emin misin? Sonuçta o...''

Bucky, onun sözünü, ''Şeytani cadıların kanına sahip bir katil, değil mi?'' diye tamamladı.

''Hayır, öyle demeyecektim. Abertha bir katil değil. Katil olan Dark Horse. Ama... onun tüm o kötü anılarını geri getiren kişinin sen olduğunu söylüyordun. İkiniz de birbirinizin geçmişinde kötü izler taşıyorsunuz.'' dedi Sam, yanlış bir şey söylememek için çabalarken.

Bucky, onu şaşırtacak bir şekilde içtenlikle konuştu,

''HYDRA'da iken... bir piyano sesi duyardım. Hep aynı şarkı çalardı. Bana... sakinleşmem için falan dinlettirdiklerini düşünürdüm. Ama o Abertha'ymış. Dün gece birden o notaları çalmaya başladı. Ben de hep birbirimizin geçmişinde kötü izler taşıdığımızı sanıyordum. Ama sadece kötü izler değilmiş, Sam.''

Bucky haklıydı. Birbirlerinin geçmişlerinde sadece kötü izlere sahip değillerdi. Yıllar önce Bucky, Abertha'yı kaçması için bırakıp, bu konu da sessiz kalmıştı. Abertha'da HYDRA'da o şarkıyı çalarak Bucky'nin iyi hissetmesini sağlamıştı.

Farkında olmadan birbirlerinde iyi izler de bırakmışlardı.

Paramparçayız.
Şimdi bizi hiçbir şey kurtaramaz.

╰☆╮

aslindaselin hesabımda hayran kurgu olmayan kısa bir hikayeyi yakında yayınlayacağım!
Oradan tüm takiplere dönüş yapıyorum😘❤️

Continue Reading

You'll Also Like

34.6K 8.8K 21
"ben seninle sarsılmak istiyorum."
22.5K 2.2K 11
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
162K 14.2K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı
647K 70.5K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir