Müezzin | Texting

By sakinolesra

2.9M 231K 80.7K

0522*******: SENİN ABİN YÜZÜNDEN ORUCUMU 5 DAKİKA GEÇ AÇTIM DÜN BEN 0522*******: Söyle alarm mı kuruyor ne ya... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
MescidiAksadaBaskınVar!!
Bayram Özel Bölüm (Kudüs)
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
ÖNEMLİ! HERKES OKUSUN LÜTFEN!
3.6
3.7
3.9
FİNAL
Özel Bölüm (Ceren-Emir)
Özel Bölüm 2 (Ceren-Emir)
Özel Bölüm (Ammar- Gül)
YENİ RAMAZAN TEXTİNGİ!

3.8

39.2K 3.5K 1.7K
By sakinolesra

Selamün aleykümmmm

Size bir soru sormak istiyorum;

Siyah mı?

Beyaz mı?

Eğer siyahı seçtiyseniz, sizin kalbiniz kırık fakat her şeye rağmen umudunuz var.

Eğer beyazı seçtiyseniz, ne olursa olsun hâlâ gülebilecek kadar temiz sayfalar açmak istiyorsunuz ve çabalıyorsunuz.

(Bunlar benim kendimce görüşüm.)

Murat'dan;

Sinirle elimdeki poşeti sallaya sallaya yürüyordum mahallenin sokaklarını.

Saat gecenin ikisiydi, herkes uyurken ben sıcacık yatağımdan kalkıp bir baş belası için dondurma aramaya çıkmıştım. O benden böyle bir şey istememişti ama sırf canı çektiği için kıyamamıştım ona.

Efe sayesinde Ülkü'den haber alabiliyordum. Mesajlaşırken ablasını delirttiğinden bahsetmişti, nedenini sorduğumda ise babasının ona aldığı dondurmayı yediğini söylemişti. Ülkü'de ev halkının inadına bu saatte dondurma diye tutturmuştu.

Tabi şuan benim aldığımdan haberi yok, muhtemelen ben kendim verirsem dondurma kabını kafamda parçalar.

Bu kızın bana olan öfkesi ne zaman dicekti bilmiyorum, annesi varken "Neden istemiyorsun?" diye sormuştum ona.

"Ağladığım geceler aklıma geliyor." demişti karşılık olarak. Annesi kaşlarını çatarak bize bakınca dışarı çıkmak için hazırlandığından hemen terketmişti evi.

Binamızın önüne varınca Ülkü'nün odasının camına baktım, ışığı yanıyordu. Biraz daha beni zorlarsa, arabaya bindirip nikâh dairesine götürecektim.

Daha kalbine bile alamamışken mi?

O durum çok karışıktı, aklıma girmeyi başarmıştı fakat kalbim korkuyordu yeni bir kayıp yaşamaktan. Ama ondan vazgeçmek istemiyordum...

Telefonumu cebimden çıkardım ve Efe'ye mesaj attım.

Murat: Aslanım kapıdayım, bak bi

Telefonu cebime atıp binaya girdim ve dairemin olduğu kata çıktım. Efe'nin kapıyı açmasını beklerken içeriden Ülkü'nün sinirli sesi gülmemi sağladı.

"Efe, yediğin dondurmaları kusturmazsam bana da Ülkü demesinler!"

"Kıskanç varlık, babam bana aldı diye kudurdun değil mi!?"

"Ama görürsün sen, burnundan getireceğim senin maymun!"

Kapı açıldığında Efe'nin bezmiş yüzü girdi görüş açıma. Gülüp elimle saçlarını karıştırdım.

"Abi ne olur artık ablam ile evlenin, ikna et de gitsin. Çin işkencesi çekiyorum evde."

Sitemli sesi dudaklarındaki gülümsemeyi arttırdı. "Merak etme aslanım, zor ama başaracağız."

Elimdeki dondurmayı uzattığımda ilk bir kaç dakika şaşkınlıkla baktı ve benimle biraz sohbet edip içeri girdi. Kendi evimin kapısını anahtarla açarken ev halkı uyanmasın diye epey bir efor sarf etmiştim.

Sabah gidip annesi ile tekrar konuşacaktım, aynı zamanda Ülkü ile de.

Dün Hilal'i istemeye gitmiştik Yasir'e. Manyak adam rahat duramamıştı her zamanki gibi. Büyükleri olarak ben istemiştim Necmettin Amcadan Hilal'i. Ammar, Yasir evleneceği için epey mutluydu, çocuk resmen bizi sınıyordu.

Geriye ben ve Ammar kalmıştık.

Melih'den bahsetmeme gerek yoktu, iş için şehir dışına taşınacaktı. Bu fikir bizim hoşumuza gitmese bile İstanbul'da açacağı mağaza onun için büyük bir fırsattı.

Yatağıma girip gözlerimi kapadım, yarın artık bu işi halletmem gerekiyordu.

***
"Tereddütlerim var."

Ülkü'nün annesine verdiği yanıt gözlerimi devirmeme sebep oldu. Sabah erkenden kapılarına dayanmıştım, Ülkü Hanım'a ciddiyetimi anlatmıştım. O ise hâlâ kalbimde biri olduğunu iddia ediyordu.

"Ne tereddüdü kızım? Adam senden bir cevap bekliyor." dedi Berivan Teyze halime acıyarak. Ülkü bana hiç bakmadı, uzaktaki koltukta başını eğdi.

"Ben gerçekten seninle bir hayat kurmak istiyorum Ülkü." dedim sakin bir şekilde.

"Eminsin yani?"

Bu kız beni delirtecekti.

Onun da istediğini biliyordum ama daha fazla dayanamadım ve kalktım koltuktan. Ülkü'ye hiç bakmayıp direk Berivan Teyzeye odaklandı gözlerim.

"Berivan Teyze, sen söyle Tufan Amcaya salı günü hayırlı bir iş için sizdeyiz."

Berivan Teyze gülümseyip başını salladı ve beni kapıya kadar geçirdi. Eğer işi Ülkü'ye bıraksaydım beni yıllarca süründürebilirdi. En iyisi sinirli olan yapımı daha da arttırmadan bu işi ailelerle halletmekti.

Telefonum titreyince Efe'den gelen mesaja baktım.

Efe: Abi, ablam evde saçma sapan dans hareketleri yapıyor

Efe: Allah senden razı olsun beni bundan kurtardın

Efe: Bu arada şikayetçi olursanız bir birinizden geri kabul etmiyoruz garanti belgenizi iptal ettim

Efe: En sevdiğim eniştemsin artık

Murat: Kulaklarından tavana asarım seni Efe

Murat: Sinirlendirme kızı

Efe: Yarın falan evlenirsiniz değil mi?

Murat: Yok abim, iki dakika sonra nikah tarihi alacağım

Murat: HasbinAllah...

Murat: Gelince koparacağım o dilini

Efe: Abi doğruyu söyle

Efe: Sana ablam için dua et dediğimde benimle evlensin diye mi dua ettin?

Murat: Efe, bak benim sinirlerim geriliyor abicim

Efe: Tamam ya tamam

Efe: 😘

Gülerek kafamı iki yanıma salladım.

Ülkü benim eşim olacaktı, bu düşünce kalbimin ritmini değiştirdi.

Kişilik olarak ciddi bir insan olabilirdim, ama Ammar'ı tanıdıktan sonra benden daha ciddi insanlar olduğuna karar vermiştim. Küçükken mahalledeki çocuklarla oynarken Ülkü ve saz arkadaşları gelip oyunumuzu mahvederlerdi.

Diğer çocuklar onlara kızınca haliyle ben de kızları korumak için çocuklarla kavga ederdim.

İlk kavgamı Ülkü ve Mihra yüzünden yapmıştım.

10-11 yaşları arasında olduğumu hatırlıyorum, bir gün yine çocuklarla maç yapıyorduk. Bizim maç yaptığımız yer aynı zamanda seksek oynanılan yerdi. Mihra ve Ülkü seksek oynamak için bizi oradan kovmaya çalışırken Mihra topumuzu alıp kaçmıştı.

Tabi yaşları da bizden küçük olduğu için ufak duruyorlardı. Arkadaşlarımdan biri Ülkü'yü sinirle ittiğinde dayanamayıp araya girmiştim ve çocukla tekme tokat kavgaya girişmiştik.

Aralarında en yaramazları Mihra diye hatırlıyordum. Gül en sessizleri ve uysallarıydı. Ceren ise onlardan ayrı takılıp oynadıkları oyunları izlemeyi tercih ederdi. Ülkü'ye gelince...

En asileri oydu, bir keresinde arkadaşımın kafasına taş attığını hatırlıyorum.

Mahallenin sokakları düşüncelerime karıştığı sırada biri elimi omzuma atınca kaşlarımı çattım hemen.

"Fındıklı kurabiyem, bana mı geliyordun yoksa?"

Yasir, hayatımın felâketi.

"O kolunu omzumdan çekmezsen kafanı kıracağım Yasir..." dedim mırıldanarak.

Yasir mesajı aldığında hemen kolunu indirdi. Yürümeye devam ettiğimizde elini kaldırıp parmağında parlayan nişan yüzüğüne baktı.

"Eğer bu yüzüğün diğer eşi  Hilal'im de olmasaydı, satıp bir sürü çikolatalı süt alırdım."

Ona, 'sen iflâh olmazsın' bakışlarımdan attım. Kızıyordum falan ama bu çocuğun neşesi mahalleye yetiyordu. Herkes onu öyle çok seviyordu ki, başkası yaptığında kızabileceğimiz şeyleri Yasir yapınca tepkimizi azaltıyorduk.

Ben ona cevap vermeyince, "Aynısını sen ve Ülkü yengem de takacaksınız, hadi yine iyisin." dedi omzuyla omzuma vurarak. Gözlerimi sımsıkı yumdum, başkası olsa omzunu kırabilirdim ama bu çocuğa ben de kıyamıyordum maalesef.

"Yasir, o yüzüğün hâlâ sağlam bir şekilde parmağında kalmasını istiyorsan rahat dur!"

Uyarım ile sustu biraz.

Ama sadece biraz.

"Fındıklı kurabiyem, sence ben nasıl baba olurum?"

Sorusu beni duraksattı bir an. İlk kez normal bir soru soruyordu ve ciddiydi, şaşılacak şeydi doğrusu.

Kafamda onun babalığını canlandırınca tebessüm ettim. "Senden çok güzel bir baba olur, eminim."

Yutkundu ve kafasını çevirip yan bir şekilde bana baktı.

"Peki babam gibi bir baba olabilir miyim?"

İçim burkuldu masum sorusuyla, neşesinin altında yatan acıydı belki de ona kıyamama sebebimiz.

Elimi omzuna atıp, "Babandan bile daha iyi baba olursun sen aslanım." dedim onu mutlu edebilmek için. Buruk bir şekilde tebessüm etti.

Telefonum titrediğinde elimi Yasir'in omzundan çektim. Musab'ın aradığını görmüştüm ama yetişememiştim çünkü sessizdeydi. Geri dönüş yaptığımda ise meşgule attı, kaşlarım çatıldığında ekranın üst kısmından gördüğüm bildirim ile şaşkınlıkla gözlerimi açtım.

Müezzin: Murat abi

Müezzin: Galiba amca oluyorsun...

(Görüldü.)

***
"Baba, senin güzelliğin benim çocukluğum gibiydi..." ~E.N.K

"Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle." (İsra Suresi 23. Ayet)

Final bölümüne az kaldı, biliyorum daha uzun bölümler olsun isterdiniz ama malum  bu bir texting...

Diğer bölüm biraz ileriye gideceğiz, Ammar ve Gül'ün, Murat ve Ülkü'nün aynı zamanda diğer karakterlerin de neler yaşadıklarını öğreneceksiniz.

Bu arada yeni bir kurgum var fakat yayımlamakta kararsızım...

Ve son olarak;

Ben Beyazı seçtim... 🤍

Allah'a emanet olun ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

8.4K 460 24
Hayat tesadüfleri sever.. #SüsÖm
86.3K 6.3K 39
Mihra Özer: Hâlâ hiçbir şey hatırlamıyorum. Mihra Özer: İsmimi ve soyismimi de. Mihra Özer: Sen söylemeseydin, bilmezdim. . Başlangıç tarihi: 25.02.2...
4.3M 327K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
1.8K 252 10
Nöbetteyken başına gelen olaydan dolayı mahkemelik olan Zeynep kendini bir anda karşı tarafın avukatıyla kavga ederken bulur. Bu yolun sonu nereye va...