idny.

By lacheishere

661K 61.4K 67.5K

[ tamamlandı ] love me at my lowest, love you when you're barely holdin' on. ─omegaverse + high school!au More

IDNY
Omegaverse Nedir?
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
26
27
Final

25

20.6K 1.4K 1.2K
By lacheishere

merhabalar efenim günaydın tünaydın iyi akşamlar ya da günün hangi nalet saatindeyseniz buradan sew gi ler

umarım bok gibi iğrenç ötesi leş bir gün geçirmemişsinizdir ama eğer ki geçirdiyseniz bile bu bölüm sizi bir nebze olsun mutlu eder

ay yine ben buralara çok geç uğradım ama beni de anlayın bayadır smut falan yazmayınca insan paslanıyor. bi de düz yazı falan derken iyice geciktirdim ama SONUNDA bitirdim arkadaşlar şükür duası alırım bi tane şuraya

lütfeen yorum yapınız bakın dilenci değilim ama bir yorumunuzu alırım çünkü neredeyse iki haftadır şunu yazıyorum amk (yani aslında ara vermeden yazsam bir günde de bitirirdim ama siz drama queenliğimi görmezden gelmeyin)

BU ARADA
içerisinde mafya,kan,cinayet,vahşet,fantastik,power bottom tae bulunan bir adet fic yayınladım adı da PLVTINUM

lüüütfeen ona da bakınız çünkü gerçekten gelecek bölümlerinde yapmayı planladığım çok fazla şey var bu yüzden ona da bu bölümden sonra bir koşu bakıp gelin

şimdii aşağı kaydırabilirsin canım ama plvtinuma da bak tamam mı

hatam varsa görmezden geliniz :")

keyifli okumalar dilerim 💛



Giriş

“Sana gerçekten inanamıyorum bazenleri Jungkook.”

Taehyung okuldan eve döndüğüm ve üzerimi değiştirmek adına odama çıktığım an kapımda bitivermişti ve her şey tam olarak bu noktada başlamıştı. Üzerimden sıyırmaya bile vaktimin olmadığı okul gömleğim, düğmeleri tamamen açık bir şekilde göğsümü ve karnımı onun gözleri önüne sunarken bu durumdan şikayetçi olduğum kesinlikle söylenemezdi. Tam aksine, Taehyung’un çaktırmamaya çalışarak çıplak bedenimi süzmesi ve trip atmaya devam ettiğini gösterir gibi uzun, kıvır kıvır olmuş saçlarını savurması fazlasıyla hoşuma gidiyordu ve bunu durdurmaya niyetli sayılmazdım.

Annemin ve babamın olmadığı evin içerisinde onun ufak adımlarla yürümesini izlerken odamın nerede olduğunu çözmeye çalışan yüz ifadesinden zevk aldığımı kabul etmek zorundaydım. Kaşları çatılmış, dudakları odaklanışından ötürü öne doğru büzülmüştü ve tüm bunların yanı sıra zarif parmakları arada gözlerinin önüne düşen kıvırcık saç tutamlarını geriye ittiriyordu. Taehyung’u izlerken nasıl baktığımı, nasıl göründüğümü ya da içimden neler geçtiğini dışarı yansıtıp yansıtmadığımı bilmiyordum. Tek bildiğim uzun zamandır içten içe aradığım fakat etrafımdaki insanlarda bulmaya çalıştığım sevgi ve ilgiyi onda bulduğum, bu konuda ise oldukça sevinçli olduğumdu.

“Neden böyle söylediğini hiç anlayamadım doğrusu bebeğim.” dediğim sırada sesim sanki suçsuz durumda olan benmişim ve o bana iftira atıyormuş gibi bir imaya bürünmüştü fakat asıl amacım onun suyuna gitmekti. Bunu başardığımı ise onun aniden arkasında kalıp kendisini takip eden bedenime dönmesinden ve cümlemin sonunda kullandığım tabir sebebiyle yüz hatlarının gevşediğini görmemle anlamıştım. Ön dişlerinin dolgun alt dudağına geçişini izlerken birkaç adım atarak onun güzel karamel kokulu bedenine usulca yaklaşmış, parmaklarımı ise sinsice ince beline dolamıştım. Bu yakınlıktayken daha da detaylanan yüzü göz bebeklerimin neredeyse kalp şekli alacağını düşünmeme sebep olurken gözlerim önce burnuna, ardından ise yapışmak adına yanıp tutuştuğum dudaklarına inivermişti.

“Çok fena bir şeysin.” demesi ciddi anlamda egomu tatmin ederken dudaklarımın kenarı usulca kıvrıldı ve belindeki ellerim usul usul kıyafetinin altından tenini okşamaya başladı. “Ama bir o kadar da geri zekâlısın.” Egomu okşayan cümlesinin devamını dudaklarındaki sinir bozucu gülümseme eşliğinde duyduğumda gözlerimi devirmiş, elimin altındaki belini sıkıp bedeninin anlık titremesine sebep olmuştum.

“Böyle hakaretler tatlı dudaklarına hiç yakışmıyor, biliyor musun?”

“Hasiktir oradan, cıvıma.”

Söylediğime karşılık inadına küfür etmiş olması kahkaha atmama sebep olurken onun gözleri benim fark etmeyeceğimi düşünerek karnımda dolanmıştı ancak bunu ben görememiş olsam bile kurdum çok rahat bir şekilde hissetmiş ve alfa feromonlarını onun üzerine salmaya başlamıştı. Taehyung'un elleri boynuma tutunurken hafifçe sıçrayarak kucağıma yerleşmesi ve benim refleks olarak kalçalarının yan kısımlarını tutmam kısa bir süre içerisinde gerçekleşmişti. Yüzlerimiz arasındaki mesafe azalırken kucağımda olması onun benden daha yüksekte görünmesine sebep olmuş, boynumdaki ellerini hafifçe hareket ettirmişti benim sınırlarımda dolaştığını bile bile.

“Beni odana götürmeye ne dersin yakışıklı?”

İmalı sesi ile birlikte konuştuğunda dudaklarımdaki gülümseme genişlemiş, onun ensemde dinlenen ve yumuşak tenimi okşayan parmakları usul usul yeni boyattığım gri saçlarıma kaymış, parmakları arasına hapsettiği tutamlarım sebebiyle başım onun hareketleriyle birlikte geriye yaslanmıştı kendiliğinden. Saçlarımda gezdirdiği parmakları oldukça hoşuma giderken onun söylediğini yapmak amacıyla ayaklarımı sonunda hareket ettirebilmiş, merdivenlere yönelerek üst kata çıkmaya başlamıştım. Her çıktığım basamakta kucağımdaki bedeni hafifçe yukarı sıçrarken onunla eğlenmek istediğimden şiddetli bir şekilde zıplamasına sebep olmuş, hafif çığlığı boş evde yankılanmıştı. Hesaba katmadığım şey ise saçlarımı tutuyor olan parmaklarının tutuşunu sıkılaştırarak asılması ve ani hissettiğim tuhaf his ile birlikte inlememdi.

“Salak mısın Jungkook? Yere amele sümüğü gibi yapışmamızı mı istiyorsun?!”

Sitemli sesine karşılık olarak gülmekle yetindiğimde üst kata varmıştık ve odamın kapısının önünde onu kucağımdan düşmemesi adına sabitlemeye çalışıyordum. Tek elimle belini çepeçevre sararken diğer elimle kapıyı açtım ve yavaşça ikimizi de bana ait olan odanın içerisine soktum. Arkamdan kapıyı kapatıp her ihtimale karşılık anahtarını çevirip üzerinde bırakırken o saçlarıma tüm dikkatini vermiş bir hâlde irice açtığı gözleriyle sevimlice kucağımda duruyor ve tek kelime etmiyordu. Başka bir zamanda olsak tamamen açık olan üst gövdemi ellemeden bırakmayacağına emindim ancak şimdi saçlarım öylesine dikkatini dağıtmıştı ki gömleğimin önünün açık olduğunu tamamen unuttuğunu bile düşünüyordum.

“Saçlarımı kazıtıp sana vermemi mi tercih edersin yoksa bana ait olan yatakta sesini yükselmeni sağlamamı mı?”

Aniden sorduğum soru sebebiyle gözlerini kırpıştırırken gülerek başımı iki yana yavaşça sallamış, hâlen kucağımda olan bedenini çalışma masamın üzerine yavaşça bırakırken geri çekilmek adına bir adım atmıştım ki onun enseme sarılan parmakları beni durdurmuştu. Dudaklarıma tahmin edemeyeceğim bir hızda yapışırken burnumdan derin bir nefesi ciğerlerime gönderdim ve anlık teması içimi titretirken kirpiklerim titreşerek gözlerimin kapanmasına sebep oldu. Derin bir yutkunma ile ağzımın kuruluğunu geçirmeye çalışırken onun dudakları boşluğumdan yararlanırcasına büyük bir hazla dudaklarımı ben henüz karşılık vermeye fırsat bulamadan öpüyor, soluklarımı kesiyor ve bunu yapmaktan ayrı bir hoşnutluk duyuyordu.

Daha fazla dayanamadım ve karamel rengi saçlarına parmaklarımı hırsla dolayıp başını geriye yatırdım. Aynı anda ise tek elim çenesine ulaştı ve canını yakmayacak bir şekilde sıktım tenini. Bu sert hamleme karşılık dudaklarından çıkan kısık inilti dudaklarımda can buldu ve kaşlarım anlık duygu yoğunluğu ile çatılırken dişlerimi usulca alt dudağına sürttüm. Yavaşça ilerleyen bir öpüşme değildi bu defa gerçekleşmekte olan şey. Tutku ve şehvet bu kez aşkın önüne geçmiş, dişlerimizin bile birbirlerine çarpacağı şekilde bir birleşme yaşanmıştı. Bunun doğruluğu ise kurdumun yavaş yavaş kontrolü eline almaya başlaması ve onu öperken genzimden iznim dışında mırıldanmalar çıkmasından anlaşılıyordu. Karamel kokulu feromonları burnumun dibindeydi ve kurdum ise çıldırmak üzereydi. Henüz kızgınlığımdan çıkmamın üzerinden fazla bir zaman geçmemişti ve bu gerçek kan akışımın normalin iki katı fazla hızlanmasına neden oluyor, kalbim göğsümü aşıp asıl sahibine ulaşacakmış gibi atıyordu.

Soluklanmak adına geri çekilmeye çalışan ve omuzlarıma tutunarak beni kendisinden uzaklaştırmaya çalışan omegaya karşılık kurdum kesik bir hırıltı ile ona karşılık vermiş, Taehyung da aldığı bu vahşi dönüt yüzünden itmek adına tutunduğu omuzlarıma tırnaklarını geçirmişti. Alt dudağı, ön dişlerimin baskısına maruz kalırken bundan oldukça hoşnut görünüyordu. Zira onu hiç de yumuşak olmayacak bir şekilde öpüyorken onun daha fazlasını ister gibi dudaklarını aralamasından başka bir anlam çıkartmak mantıksız olurdu. Onun isteğini gerçekleştirerek aralık dudaklarının arasına dilimi ittim ve sesini hafif iniltiler şeklinde işittim. Kurdum sanki tenime dişlerini geçiriyor, etimi parçalayarak bir an evvel kontrolü kendi elinde tutmak istediğini haykırıyordu. Hoş, bunu yapmamın sonucu kesinlikle onu mühürlemeye çıkardı ve ben Taehyung'un gönlünün olmadığı hiçbir şeyi yapmak istemiyordum.

Onun parmakları ben kurdumu kontrol etmeye çalışırken gömleğimin yakalarını buldu ve hızla aşağı ittirdi değersiz kumaş parçasını. Tenim odamın fazla serin olmayan havası ile çarpışırken tüylerim diken diken oldu ve kısa bir anlığına ani soğukluk yüzünden ürperdim ancak bu o kadar da uzun sürmedi ve parmaklarının çıplak tenimde dolandığını hissettiğimde üşüme hissi anında kayboldu. Kalbim biraz daha arttırdı hızını ve soluklarım hızlandı fakat yine de kendimi kontrol ettim ve ellerimi masamda oturan bedeninde gezdirmekten çekinmedim. Birleşen dudaklarımızın arasından çıkan ıslak sesler zihnimi bulandırıyorken çenesindeki ve saçlarındaki ellerim bedeninin rastgele köşelerinde tur atmaya başlamıştı.
Sol elim daracık okul pantolonunun sardığı uyluklarında gezinirken sağ elim gömleğinin üzerinden belini okşamaya başladı ve bu dokunuşlarım onun mırıldanarak bana biraz daha yakınlaşmasına sebep oldu. Onu sarmalamak, en yakınımda tutmak ve benden bir saniye uzaklaşmasına izin vermemeyi istiyordum. O ise bu isteklerimi tek tek bana unutturacak şekilde parmak uçlarını omzumdan yavaş yavaş çekerek göğsüme ilerledi. Dokunuşları sebebiyle anlık olarak titreyen bedenim onun memnun olmasına sebep olmuş gibi dudaklarını kıvırmasına sebep olduğunda dilim alt dişlerinin kenarlarına sürttü ve sessiz kıkırtısının inlemeye dönüşmesine sebep oldu. Şimdi dudakları kıvrılan kişi bendim.

Benden intikam almak istiyormuş gibi göremesem bile çattığına emin olduğum kaşları ile birlikte işaret parmaklarını kabarık göğüs uçlarıma sürttüğünde kıkırtım yarıda kesildi ve dudaklarından ayrılıp derin bir nefes vermekle yetindim. Gözlerimi aralayıp yüzüne baktığımda ise onun da beni izliyor olduğunu fark ederek dudaklarıma kendini bilmiş bir gülümseme oturtmuş, ardından göğüs uçlarımla oynayan parmaklarının yaptığı işe odaklanmaya devam etmesine sesimi çıkartmamıştım. Kurdumun bana özel olarak sunduğu küfürlerini işitiyor olsam da -sonuçta onu benimsediği omegasından uzak tutuyordum ve aynı şey bana yapılsa ben de çıldırırdım- onu göz ardı ediyor, Taehyung’un yüzünde yeşeren sinsi gülümsemeyi izliyordum. Bu sırıtışının sebebini ise ancak göğüs uçlarımdan çektiği ellerinden birini okul pantolonumun önüne sürttüğünde kavrayabilmiştim.

Dudaklarımı birbirine bastırıp çenemi kasarken verdiğim tepkiyi en aza indirgemeye çalışıyor fakat bunu yapmayı amaçlarken aslında kat ve kat fazla tepki vererek onun dudaklarındaki sırıtışı genişletiyordum. Yine de o bu durumdan memnun olduğu sürece ne yaptığı ya da ne yapmak istediğinin bir önemi yoktu, sonuçta seks tek kişilik bir şey değildi. Benim isteklerim ve zevklerimle aynı doğrultuda onun hisleri, istekleri ve zevkleri de önemliydi. Çoğu filmde ya da dizide bu tam aksi olarak gösteriliyor olsa da bu oldukça yanlıştı çünkü bir kişi cinselliğe ne kadar düşkün olursa olsun partnerini düşünmeyi bir an olsun bırakmamalıydı.

Fark etmeden yaydığım feromonlarım sebebiyle gözlerimin çoktan kızıla boyandığını görmesem bile biliyorken onun sarı gözleri de çoktan içinde bulunduğumuz bu duruma uyum sağladığını gösterircesine parıldıyordu. Ona biraz daha yaklaştım ve masada olan bedenini iyice geriye ittirirken ona yakın olmak istediğimden ellerimi beline sararak kendime çektim hızlıca. Şimdi kalçaları masamın kenarında duruyorken aralık bacaklarının arasındaki yerimi almıştım ve pantolonlarımızın üzerinden kasıklarımız birbirine yaslanmıştı. Dudaklarımda yavaş yavaş ve dikkatini dağıtmak ister gibi dilimi dolandırdığımda düşündüğüm gibi kasıklarımdaki eli duraksamış, parlak sarı gözleri anında inivermişti tükürüğüm sebebiyle parlayan dudaklarıma. Elinin durmasını istemediğimi gösterircesine tek elimi elinin üzerine koydum ve pantolonumun ön kısmını avucuna iyice bastırdım.

Bu defa tepki veren kişi oydu ancak kurdum onun yalnızca dudaklarını dişlemesini yetersiz görmüş olacak ki benim boştaki elimi gömleğin üzerinden göğüs ucuna götürmemi ve işaret ile baş parmaklarım arasında kabarık ucu sıkıştırmamı sağlamıştı. Tam da kurdumun istediği tepkiyi vererek inleyen ve alnını çıplak omzuma yaslanan Taehyung'un teki göğsünde olan elim durmadan hareket ediyor, o bile hâlâ aldığı zevki önemsemeden kasıklarımdaki elini hareket ettiriyordu.

Ancak tüm bu yavaş tempomuz bir süreden sonra ona sıkıcı gelmeye başlamış olacak ki omzumda yaslı duran başını yukarı kaydıra kaydıra boynuma ulaştı ve dudaklarını tenime bastırıp dişlerini sürttü. Islak dilinin boynumda gezindiğini hissetmeye başladığım an kasılan çenem bana hiç yardımcı olmazken aynı anda iki elini de pantolonumun kemerini ve düğmesini çözmek için kullanmaya başlaması da son damla oldu. Boynumdaki hareketlerine izin veriyorken o bu izni tam yerinde kullanarak dudakları arasına sıkıştırdığı ince deriyi emiyor, diş izleriyle kaplıyor ve ertesi güne morarmaya tutacak olan kızarıklıklar bırakıyordu.

Pantolonumun kemerini çözdü ve kemeri tamamen çıkartmak yerine öylece açılmış bir şekilde bıraktı. Ardından parmakları bir anda kasıklarımı buluverdi ve avucunun içerisinde sıkıştığımı hissederken arada kalan pantolonun kumaşından nefret ettim. Bunu anlamış gibi dudaklarının gerildiğini hissettiğimde ellerim sarı tutamlarına dolandı ve canını acıtmaktan uzak bir şekilde saçlarında gezdirdim parmaklarımı. Boynumdan sonunda geri çekildiğinde moraracağına emin olduğum tenimi rahat bırakacağını düşündüm ancak o sağ avucuna tükürdükten sonra pantolonumun içine sızdırdığı elini iç çamaşırımın içine soktu ve daha da deliye döneceğim hamleyi yaparak uyarılmış erkekliğime sardı parmaklarını.

Gözlerim kendiliğinden kapandı ve sıcak avucunun verdiği hisle birlikte midemin kasıldığını hissettim ancak tüm bunlar onu durdurmak yerine daha da şevklendirdi ve tükürüğü ile ıslanan avucunun hızla üzerimde kaymaya başladığını hissettim. Sivrileşen köpek dişlerim yanağımın iç kısmını ısırmama yardımcı olurken kasıklarımı refleks olarak onun avuçlarına itmeye ve dudaklarımı kanatmak istiyormuş gibi ısırmaya başladım. Bunu engellemek istediğinden midir bilinmez boşta kalan diğer eli ile çenemi tuttu ve başımı indirmemi sağlayarak dudaklarımızı bir kez daha birleştirdi. Bu defa oldukça sert başlayan ve aynı hızında devam eden öpücüğümüz benim dilimi araya katmam ile daha da tutkuya bulandı ve onun dili de beni yalnız bırakmazken dudaklarımız arasında oluşan salyaların birleşerek bir köprüyü andırması ikimizi de rahatsız etmedi.

Çene çizgimi okşayan parmakları kulak mememi sıkıştırırken iniltim boğazıma dizildi ancak yine de sesim düşündüğümden bile sert çıktı. Hırıltılarla birlikte onun dudaklarını bir an olsun bırakmadan öpüyor, üst dudağım onun dudakları arasında sıkışırken ve dili sus çizgime baskı uygularken penisimde yavaşça hareket eden eli başımı döndürüyordu. Uzun parmaklarının çevrelediği erkekliğim, vücudumdaki tüm kanın kasıklarıma toplanmış gibi hissettirmesine sebep olurken ön dişlerimi alt dudağına uzun uzadıya bastırdım ve başımı ondan uzaklaştırıp geriye attım. Dudaklarından ayrılmam hoşuna gitmemiş gibi feromonlarını bir kat daha hızlı yaymaya başladığında dişlerimi ben fark etmeden sıkıyor, sivrileşmiş köpek dişlerim yanak içlerime sürtünürken hafiften kendimden geçiyordum.

“Bu kadar dayanıksız olacağını tahmin etmemiştim doğrusu.”

“Ne-" diyerek başımı kaldırdığımda onun parıldayan sarı gözleriyle karşılaşmış, bana benimle dalga geçtiğini bilsem de daha yukarıdan bakmaya başlamıştı. Bu beni her ne kadar o kadar etkilemese de kurdumun öfkesine bakılacak olursa küçümsenmekten hiç mi hiç hoşlanmamıştı. Bu yüzden Taehyung'u da şaşırtmak ve aslında kurdumun asıl gücünün daha fazlası olduğunu göstermek istediğimden kısa bir süreliğine de olsa kendimi geri çektim ve gözlerimi kırmızının en parlak tonuna boyayan alfamın gün yüzüne çıkmasını sağladım. Bu hareketimi beklemiyormuş gibi gözlerini irice açtığında artık dudaklarını aralayıp da konuşabilmesi için yeterli vakti yoktu. Vücudumun hareketlerini ele geçiren kurdum çatılan kaşlarıyla birlikte dudaklarına kendini bilmiş bir gülümseme oturtmuş, karşımda yalnızca gözlerime bakmakla yetinen Taehyung'un ince beline tutunup bir anda masadan onu kaldırmış, çarşafı düzeltilmiş yatağıma yatırıvermişti.

“Belki diğer avanak dayanıksız olabilir ama bilmeni isterim ki onun gibi değilimdir, omega.”

“Sesini kesecek misin?” diyerek onu uyardığımda beni pek de dikkate almış gibi görünmüyordu. Öyle ki, Taehyung'un yüzündeki dehşete düşmüş ifade onu fazlasıyla tatmin ediyor gibiydi ve bu durumdan oldukça da memnundu. Benim kinayelerim onun için pek de önemli değildi. Bu beni öfkelendirirken kontrolü tekrar elime aldım ve dudaklarımda yeşerdiğini fark ettiğim gülüşü bozmadan Taehyung'un alnına bastırdım dudaklarımı.

“Onunla bir gün uzun uzun konuşmalıyım kesinlikle.” diye söylendiğinde onun hoşuna giden hareketlerin tam olarak ne olduğunu anlayamamıştım. Ben nazik davranmak adına kendimi zorlarken o gerçekten de o aptalın sert tavırlarından mı hoşlanmıştı? Hiç adil değil. “Onun gibi olmamı istiyorsan biliyorsun, bu o kadar da zor değil.”

“Öyle mi? Neden denemiyorsun öyleyse?”
Beni kışkırtmaya çalıştığını fark edebilecek kadar aklım yerindeydi ve attığı bu zarfa da karşılık vermekten kesinlikle çekinmeyecektim. Bu yüzden kurdumun da benim bir parçam olduğunu ona göstermek adına üzerindeki gömleğin düğmelerini teker teker çözdüm -netflix dizilerindeki gibi vahşice yırtmak isterdim evet ama ne yazık ki Taehyung'un bu aşamadan sonra bana yapabileceği şeyler yüzünden korkmuyor değildim- ve üst bedenini çıplak bırakırken kravatını bilerek boynunda bıraktım.

“Fantezin gerçekten de kravat mı? Açıkçası sana bu konuda güvenmiyorum Jungkook, beni boğma ihtimalin çok yüksek.”

“Kalbimi kırıyorsun.”

“Kafanı kırmadığıma dua etmelisin çünkü buraya sevişmek için gelen beni hâlâ oyalamaya devam ediyorsun.”

“İnanamıyorum beni vücudum için mi seviyordun? Tanrım bu gerçekle nasıl baş ederim!”

Kravatla gerçekten de aklımda bir şey yapmak yoktu, bu yüzden onu da boynundan çıkartırken dudaklarımı kıvırarak yüzüne baktım. Ciddiyetsizliğime karşı gözlerini devirişini izlerken gülerek başımı iki yana sallamış, ifadesiz bir şekle bürünen yüzüne bakarken ise birden bire onun gibi tüm duygulardan yoksun ettiğim suratımı bomboş bir ifadeye bürümüştüm. Kaşlarımı çatıp, alnımın kırışmasına sebep olurken gri saçlarım üzerine eğildiğimden dolayı aşağı dökülüyor, arada bir tek elimle onları geriye atmak istememe sebep oluyorlardı. Onu belinden tutup doğrulmasını sağladım ve tek elimle gömleğini bedeninden ayırıp kumaşı yatağın hemen dibindeki bir yerle buluşturdum. Zaman ve mekanın önemsiz olması gibi kıyafetlerin de nereye gittiği aynı şekilde önemsizdi.

“Babacık yönünle mi tanışıyorum?”

Benimle dalga geçmeye devam ettiğini fark ettiğimde onu tekrar yatağın soğuk çarşafıyla buluşturdum ve tek kaşımı kaldırarak yüzüne bakmakla yetindim. Ancak ne zaman ki tekrar dudaklarının konuşmak için aralandığını gördüm, o zaman bedenini bir anda ters çevirip sıkı pantolonunun sardığı kalçaları ile gözlerimi baş başa bıraktım.

“Kimin daha çok konuştuğu konusunda bazı şüphelerim var.”

Bu defa onunla dalga geçen bendim ve bunu fark ettiğinde başını omzunun üzerinden bana çevirmiş, dudaklarını bir kez daha kıvırıp dilini çıkartmıştı. Sevimli bir şekilde gülümsediğimde amacım onun tam şu an olduğu gibi bu gülümsemeye aldanmasını sağlamaktı ve yüzünün şeklinin değişmesine bakılırsa bu amacımı yerine getirebilmiştim. Yüzümdeki sevimli ifadeyi silmeden dar pantolonunun üzerinden kalçasına avucumu çarptırdığımda bunu beklemiyor oluşundan mıdır bilinmez kesik bir çığlık kaçmıştı dudaklarından.

“Sesinin bu kadar incelebildiğini bilmiyordum.”

“İncelmiyor zaten, aniden şey yaptığın için şey oldu.”

Bana diklenmek adına her türlü yolu deneyeceğini bu şekilde daha iyi anlıyorken ellerimi ses çıkartmadan belinin iki yanına yerleştirdim ve pantolonunun kumaş dokusunu hissedinceye kadar nazikçe okşadım tenini. Sırtı önümde tamamen çıplak bir şekilde duruyordu ve ince belinin kıvrımı gözlerim için olabilecek en güzel manzarayı oluştururken ön dişlerimi refleks olarak alt dudağıma bastırdım ve bununla da yetinmeyip dudağımı kendi ağzımın içerisine alıp emdim.

Ellerimi yüz üstü yatıyor olduğu için pantolonunun ön kısmına götürürken biraz zorlansam da onu sırt üstü çevirmedim ve pantolonunun düğme ile fermuarını çözüp kumaşı biraz zorlanarak -zorlanmamın temel sebebi tabii ki de pantolonun fazla dar olması(!)- aşağı çekiştirdim. Siyah iç çamaşırı dışında çıplak kalan bedeni gözlerimin kısılmasına sebep olurken kumaş pantolonunu ikimizin de daha rahat etmesi adına bacaklarından tamamen çıkarttım ve yatağın kenarına fırlattım. Şimdi yalnızca bir kumaş parçası onu önümde tamamen çıplak kılmaya engel olan şeydi ve bu ona sanırım ikimizin de eşit olmadığını düşündürmüştü.

“Pantolonunu çıkaracağım, çevir beni.”

“Her şey sırayla, sıranı bekle.”

Dalga geçer gibi konuşmam onu sinir etmiş gibi görünüyordu. Öyle ki, karamel kokusunun burnuma bir anda hücum etmesinin başka mantıklı bir açıklaması olamazdı. Ya fazla azmıştı, ya da onu sinir ettiğim için benden kendi çapında bir intikam alıyordu. İkincisinin daha mantıklı olduğu göz önünde bulundurulursa -ilkini tercih ederdim- dudaklarımda yeşeren sırıtışı görse büyük ihtimalle daha da öfkelenirdi. Onunla eğlenmeyi her halükarda seviyordum. Aynı yatağı paylaşıyor olmamız ya da şu an yaptığımız şey buna engel değildi.

Alfam, omegasının sesini daha fazla duymak istediğine dair şeyler söylemeye başladığında daha fazla oyalanmanın herkesin zararına olacağını düşünerek iç çamaşırını da çıkartmak üzere olduğum sırada Taehyung'un tatlı karamel kokusunun yoğunlaşması başımı döndürdü ve ben henüz bir tepki veremeden bir anda kendimi sırt üstü yatarken buldum. Taehyung üzerime yerleştiği sırada ince bir kumaş dışında tamamen hissedebildiğim kalçası kot pantolonumun önüne denk gelirken elleri omuzlarıma tutunduğu sırada gözlerimiz, aramızda gözle görülür bir bağ oluştuğunu düşünmemi sağlayacak şekilde birleşti.

“Beni çevirmeni söyledim, sözümü dinlemelisin.”

“Bir omega için çok iddialı sözler bunlar.” dedim, ciddi olmadığımı gösterir şekilde dudaklarıma samimi bir gülümseme yerleştirirken. O da benim bu ufak oyunuma katılarak parmaklarını çıplak omuzlarıma sürttü ve dudaklarını benim gibi samimi bir gülümsemeden çok, sinsi bir şekilde kıvırdı. Onun bu gülüşünü o an anlayamadım ancak ne zaman ki yumuşak kalçaları pantolonumun üzerinden kasıklarıma sürtündü, işte o zaman farkındalık tokat gibi çarptı yüzüme.

“Omegaları küçümsemen ne kadar da aptalca, bir hareketimle sana istediğimi yaptırabilecek olmama rağmen.”

“Bebeğim biliyorsun,” diyerek başladığım cümleye, hırsla pantolonumun önünü açıp sert kumaşı aşağı indirdikten sonra devam ettim. “Başladığın işi her halükârda bitirmelisin.” Bunu söylerken gözlerine bakıyor ve sivrileşen köpek dişlerimi ona göstermekten çekinmezcesine dudaklarımı kıvırıyordum. O henüz ne yaptığıma anlam veremezken iç çamaşırım bir anda pantolonumla beraber dizlerimin seviyesine indi ve bir nevi karşısında çıplak kaldım. Bu detaya takılmadan onu belinden tuttum ve kasıklarıma kalçalarını sertçe bastırırken bir an olsun beklemedim.

İniltisi kulaklarıma bir melodi gibi dolarken dudaklarımı birbirine bastırdım ve başımı yatağımın çarşafına iyice yasladım. Gözlerim kendiliğinden kapanırken onun da kısık sesli inlemelerini aynı anda işittim ve bu bedenimi daha da hırsla doldurdu. Ben belinden tuttuğum bedeninin kasıklarıma sürtünmesini sağlayacağım sırada Taehyung benden önce davrandı ve kollarını boynuma dolayıp üst bedenlerimizi birbirine yasladıktan sonra çıplak penisime sürtündü.

Dudaklarımın hemen yakınında olan kulağına doğru inlediğimde feromonlarının artışı bir kez daha ciğerlerime karamel kokusunun dolmasına sebep oldu ve ben buna karşılık herhangi bir küpenin bulunmadığı kulak memesini dudaklarımın arasına aldım. Hassas bir bölgesi olmalı ki beli ellerimin altında gerildi ve kalçaları kasığıma daha fazla yaslanırken dudakları arasından sesli bir inilti çıktı. Dudaklarım kıvrıldı bu farkına vardığım hassaslığının sebebiyle ve aynı anda parmaklarım ince kumaşın üzerinden kalçalarına tutundu.

“Çıkart şunu.” dedi kısık bir sesle ve aynı anda çok uzun olmayan tırnakları omuzlarıma batıverdi. Canımı yakan ya da yaksa bile katlanamayacağım bir acı değildi, bu yüzden bir kez olsun onun sözünü dinleyerek yattığım yerden doğruldum ve iç çamaşırının lastiklerine parmak uçlarımı geçirerek aşağı indirdim. Geri kalanını kendisinin çıkartması gerektiğini gösterir gibi geriye yaslandığımda sesli homurtularla beraber geriye doğru yaslandı ve iç çamaşırını uzun bacaklarından tamamen ayırdı.

Şimdi tekrar bana yaklaşan yüzüne baktığımda dağılmış kıvırcık sarı saçları, kızarmış yanakları ve kan toplamaya yüz tutmuş dudakları ile birlikte görünüşü öyle hoşuma gitmişti ki istemsizce yanak içlerimi dişlerimle ezmeye ve dilimi yanağımın iç kısmına bastırmaya başlamıştım. Tekrar eski yerini alışını izlerken çıplak kalçalarının penisime yaptığı temas sayesinde anlık olarak bedenim titremiş, gözlerim istemsizce kapanmıştı. Fazla sesli olmayan kıkırtısını işittiğimde ben de sebepsiz yere gülmüş ve ellerimi çıplak kalça yanaklarına atıp kendime bastırmıştım. Şimdi çıplak uzuvlarımız birbirine temas ederken penisim kalça arasına sürtünüyor, onun hissedebildiğim çıplak penisi ise kasıklarıma denk geliyordu.

Her ne kadar üzerimde olmasından hoşlanmış olsam da kurdumun öfkeli sesine daha fazla katlanamadığımdan Taehyung'un çıplak bedenini çevirdim ve altıma alarak ellerimi başının iki yanına yasladım. Pantolonumun hâlâ dizlerimde durmasından ötürü rahatsızlık duydum ve üzerinden kısa süreli kalkarak pantolonumu ve iç çamaşırımı bacaklarımdan tamamen sıyırdım. Bu süre zarfında onun sarıya bulanmış gözleri sanki her taraftan beni izliyormuş gibi bir havaya girmeme sebep oldu ve dudaklarımda kendini beğenmiş bir sırıtış yeşerirken tamamen çıplak kalan bedenimle birlikte onun üzerindeki yerimi tekrar aldım.

Bu defa ikimiz de konuşmuyor, yalnızca birbirimize bakıyorken dudaklarımdaki gülümsemenin aynısını onda da gördüm ve ellerimi kıvırcık saçlarına götürüp yumuşak saç tutamlarını nazikçe severken dudaklarımı yanaklarına bastırdım. Ancak yüzünü nazik hareketlerle seven bir elimin aksine diğeri sinsice kalça arasına doğru yol alıyor, o fark etmeden çoktan girişinin yakınlarına ulaşıyordu. Omegaların tümünün salgılayabildiği sıvıyı hissettiğimde artık ne yaptığımı anlamıştı ve irice açılan gözleri ile yüzüme bakarken daha fazla beklemeyerek işaret parmağımı içine ittim.

Böyle bir hamleyi en azından şu an için beklemiyor olduğunu fark ettirecek şekilde dudaklarını araladığında işaret parmağımı kolayca alabildiğini fark ettiğim deliğine karşı kaşlarımı kaldırdım ve rahat olduğunu görerek orta parmağımı da işaret parmağımın yanına ittim. Bu kez bir nebze de olsa zorlanmıştı. Dudaklarını birbirine bastırmış, tahminimce refleks olarak bacaklarını iki yana ayırmıştı sanki bana yer açar gibi. Ancak onun bu kızarmış yanaklarına ve dağıldıktan sonra ona sevimli bir hava katan kıvırcık saçlarına inanmamam gerektiğini tek elini sızdırmaya yüz tutan penisimde hissettiğimde anladım.

Aralık dudaklarım arasından kesik bir nefes verirken iki parmağımı içinde hareket ettirmeye ve onun bacaklarının hafiften titremeye başlamasına sebep oldum. Elimin hareketleri git gide hızlandı ve aynı anda onun sıcak avucunda daha hızlı kaydığımı hissederek iniltimi serbest bıraktım. Hırıltılı sesimi ona duyurduğumda elinin arasında gidip gelen erkekliğimi sıktı ve daha yüksek bir sesle inlememe sebep oldu. Feromonlarım kontrolüm dışında etrafa yayılırken iki parmağımı çaprazca açarak onu genişletmek adına bir miktar acı çekmesine sebep oldum ancak o bunu sorun ediyor gibi görünmüyordu.

Bileğinden tutarak elini kasıklarımdan uzaklaştırdığımda gözlerine baktım ve üzerine eğilerek tek elimle yataktan destek aldım. İki bacağının arasında yerimi almış vaziyette duruyorken boşta kalan tek elimle dizlerini bükmesini sağladım ve dudaklarımı feromonlarının kokusunu net bir şekilde alabildiğim boynuna bastırdım. Kasıklarım kalça yanaklarının arasına denk geliyorken erkekliğimi ıslak girişine sürttüm ve dudaklarımı boynuna bastırmaya devam ederken arada dilimi de katıp teninin üzerinde ıslak yollar çizdim.
Elleri saçlarıma yerleşirken parmaklarının arasında kalan gri tutamlarım birazdan daha önce görmedikleri türden bir acı çekecekti ancak bunu umursamadım ve aniden yapmak yerine girişine yasladığım penisimi yavaşça içine itmeye başladım. Saç diplerimde hissettiğim acıyı önemsemek yerine içine girmeye devam ettim ve istemsizce dişlerimi sıktığımı çenemin ağrıdığını fark etmemle anladım. İçine gömüldüğüm her saniye etrafımı sımsıkı saran duvarları gözlerimin kapanmasına sebep oluyorken beklediğimin aksine o kadar acı çekmediğini görmemle dudaklarımı ıslattım.

Acı çekmiyor olsa da alışmaya çalıştığından mıdır bilinmez kendini sürekli kasıyordu ve bu da beni sanki bir zevk çukuruna atıyor, daha sert davranmak istememe sebep oluyordu. Derinlerde bir yere ulaşabildiğimde alıştığını düşündüm ve boynundan ayrılarak üzerinde doğruldum. Şimdi önümde sırt üstü yatıyor, ellerini yüzüne siper ediyorken ben bacaklarının arasında dik bir şekilde oturuyor ve çok hızlı olmayacak bir tavırla içinde hareket ediyordum. Yüzünü saklamasından ben de, kurdum da hoşlanmamıştık. Bu yüzden tekrar üzerine eğilirken bileklerini tuttum ve iki yanına yaslayarak ellerimi bileklerinden ayırmadım.
Konuşabileceğim ya da onu kelimelerimle rahatsız edebileceğim bir anda değildik, bu yüzden sessizce nefesimi dışarı verdim ve ellerimin desteği olmasa da içindeki hareketlerimi hızlandırdım ve onun hırıltılı sesiyle inlemesini duyarak başımı göğsüne yasladım. Hızla aldığım soluklar çıplak göğsüne çarparken onun sesini gözlerim kapalı bir şekilde dinlemeye başladım ve sıkı duvarlarının beni iyice zora sokmasını görmezden gelmeye çalıştım. Nefeslerim düzensizdi, kalçalarımın ileri geri hareketi her an daha da hızlanıyor ve sıcak duvarlarına sürtünmem sebebiyle iniltilerim arada oldukça sesli bir hâl alıyordu.

İstemsizce bileklerini sıktığımı fark edemeyecek kadar yoğun hissettiğim bu anda onun karamel kokulu feromonlarını ciğerlerime aldığım her an daha da başım dönüyor, dişlerimi sıkmaktan alamıyordum kendimi. Onun inlemeleri ile daha da hızlı atan kalbim, damarlarımda şiddetle akan kanımın sebebi olurken derinlerde bir noktaya sürtünen penisim onun oldukça yüksek desibelli bir çığlık atmasına ve bedeninin kasılmasına sebep olmuştu.

Birkaç dakikamız böyle geçti, içinde git gide daha da sertleşen hareketlerim hassas noktasını iyice ezmemi sağladı ve onun zevkle harmanlanan belirsiz kelimeleri sürekli kulaklarıma doldu. Bedeninin titreyişini hissederken dudaklarımı ısırdım ve kızgınlıkta olmasa da yine de önlem amaçlı içinden çıktım. Rahatlamasını sağlamak için bileklerini tutan ellerimden birini sızdıran penisine sardım ve başımı göğsünden kaldırdım. Fazlasıyla dağılmış görüntüsü benimkiyle yarışabilirken nasıl göründüğümün bile farkında değildim.
Avucumun içinde hızla kaydırdığım penisi çok sürmeden sıvısını kendi kasıklarına akıttı yaklaşık beş dakika boyunca hassas noktasını ezmemden dolayı. Onun rahatlamasını sağladığımda sıvısıyla ıslanan elimi kendi penisime sardım ve beni kısık gözleriyle izliyor oluşunu bile bile kendime sertçe asıldım. Dakikalardır içinde gidip gelmem sebebiyle fazla dayanacak durumda değildim, dişlerimi kırmak ister gibi sıkarken başımı öne eğdim ve karnına doğru boşalırken sıvılarımızın birbirine karışmasına sebep oldum.

Hızla alıp verdiğim soluklarımın sesi bir anlığına çevremdeki çoğu şeyi duymamı engellerken orgazm sebebiyle istemsizce titreyen bedenimde bir dokunuş hissettim. Taehyung hızla kolumu sarsarken ne olduğuna anlam veremeyerek başımı kaldırdım ve kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. Dehşete düşmüş bakışlarıyla birlikte işaret parmağıyla kapıyı gösterdiğinde ancak kendime gelebilmiş, kurumuş dudaklarımı ıslatırken sertçe yutkunmuştum çünkü annem, kilitli kapının ardından bana sesleniyordu.

“Jungkook?”

Bölüm Sonu

nasıl buldunuz bölümü?

evet bir bölümün sonunu da düzgün bitirebilirsem güneş batıdan doğacak LWDMALDÖWŞXÖSİDÇA


 
 

Continue Reading

You'll Also Like

218K 24K 35
Şeytan'ın yeri ayrıdır. Tüm cezbediciliği ve şehvetiyle harmanlanan keskin bakışlar içini gıdıklar. Adeta dil darbeleriyle süslenmiş göğsü kadar gıdı...
395K 36.9K 30
Las Vegas her türlü pisliğin olduğu bir cehennemdi. Biz de bu cehennemin içine düşmüştük. Henüz çaylak olduğumuz için bizi kandırmak kolay oluyordu a...
224K 23.1K 29
jeongguk taehyung'tan nefret ederdi. taehyung ise bunun nedenini bilmeden, aşkını gizlemeye çalışarak nefretine karşılık verirdi. 🖇 : texting 🖇 : t...
scary love By mia

Fanfiction

115K 10.1K 15
Benim kalıbım, normal olmamakla birlikte süregelen bir tuhaflığın başkaldırısıydı. ∆ •Daddy Issues •Yaş farkı içerir. •Öğretmen × öğrenci