promaja, vmin

By kookskillermin

56.7K 5.6K 4.7K

başrolünü paylaştıkları gay dizisi ile gündemin popüler çifti olan vmin, hetero olduğunu söylediği halde rol... More

öpüşme denemesi
pasif
dedikodu
takıntılı fan
taehyung'a sığınmak
stüdyo
bizi yormayacağım
en güzel hazine
sweet night & sevişme
kaplan
ilkler
başlangıcım ve sonum
başlangıcım ve sonum pt.2
saçma döngü
yıldızların şahit olduğu gece
"kıskandın. deli gibi."
kutlama yemeği
iki beden, tek ruh
cennetten kovulan melek
kim seokjin
4 o'clock

sarhoş jimin

2.4K 232 176
By kookskillermin

ithaf, KimmSnowy

"Çekimin yok muydu senin?" Yeonjun'un sorusu telefondaki dikkatimi dağıtmıştı. Yüzüne yan bir bakış attığımda yeni uyanmış olduğunu şişmiş gözlerinden anlayabiliyordum. Yanıma oturup yanağını omzuma yasladı, derin bir nefes çektim içime bu sırada. Onun uykulu haline kıyasla ben pek sakin değildim. "Birkaç plan değişikliği. Set iptal, bir iki programa konuk olacağım sadece."

Bu sırada Yeon beklemediğim şekilde telefonumu elimden aldı. Gezindiğim hesaptan haberi olduğunu tahmin edebiliyordum, bu hesap magazin hattının en önemli kaynağıydı insanların gözünde.

Herkes söylediklerine gözü kapalı inanıyordu çünkü şimdiye kadar haberlerin hiçbiri yalan çıkmamıştı.

Ve ben, bir gece yarısı Taehyung'un evime geldiğini insanlara duyurana kadar hesabın varlığından habersizdim. Şu an bile çok umursadığım söylenemezdi. "Hesaptan haberin olduğuna göre yönetmenler ile bir sorun olmuş."

"Yapım şirketinin gereksiz reyting korkusu."

"Ülkenin yarısı sizi destekliyorken reytingin düşmesinden mi korkuyorlar?"

"Amaçları insanların üzerinde yarattıkları heyecanı diri tutabilmek. Şu an Taehyung ve benim ilişki haberim doğrulanırsa gündemi uzun bir süre meşgul edebilir fakat adamlar sonrasını düşünüyor." Yeon telefonu kapatıp kenara koydu bu sırada. Omzumdan diklendiğinde uykusunun açıldığını anlayabilmiştim, dikkatle dinliyordu beni.

"Yani aslında sizi bu kadar deli gibi izleme sebepleri belirsizlik. Kurdukları hayaller doğrulanırsa heyecanları bir müddet sonra son bulur?"

"Aynen öyle." Koltuktan kalkıp ellerim cebimde birkaç adım attım cama doğru. Kimine göre saçma kimine göre mantıklıydı bu, ben ise konu hakkında herhangi bir fikre sahip değildim. Ne düşünmem gerektiğini kestiremediğim anlardan birindeydik kısacası. "Basit bir tweet tahmin edebildiğimizden daha çok ses getirdi. Bu gece barda magazinciler tarafından bilerek yakalanıp röportaj vereceğim."

"Ne diyeceksin?"

Dışarıyı izlemeyi kestim. Sırtım cama yaslandığında Yeon'un meraklı irislerini yakalamıştım.

"Durumun sandıkları kadar anormal olmadığını söyleyip sevgili haberlerini yalanlayacağım. Klasik."

"Biz gerçeğe bakalım," dedi, gözleri kısılmıştı bu sırada. Aynı tepkiyi verdim. "Ne gerçeği?"

"Gerçekten sevgili misiniz?"

Bu soruyu beklemiyordum. Kendimden habersiz derin bir nefes çektim içime. "Ne çok soru sordun bugün."

"Sorudan kaçıyor olman düşüncelerimi doğruluyor yalnız."

"Ne düşünüyorsun?"

Muhabbet sorular üzerine kurulmuştu tamamen. Arkasına yaslanıp rahat bir pozisyon elde etti Yeon, yanlış görmüyorsam sırıtıyordu. "Benimle bile aynı odada kalamayan Park Jimin, Kim Taehyung ile beraber aynı yatakta yatıyor. Cevap ortada değil mi."

"Göründüğü gibi değil." Kaçamak bir cevaptı yine. Yeon buna kaşlarını kaldırarak karşılık verdiğinde açıklama gereği hissettim. "Aramızdaki çekim sınırından çıktı. Artık temaslarımız sadece set ile sınırlı değil ve Taehyung'a karşı hislerim normal bir partnere hissettiklerimden oldukça farklı," gergince dudaklarımı yaladım. "Yine de sevgili değiliz."

Tek vücut olduğumuzda sevgilim ol demesi aklıma geldi. Buna ve o günkü tartışmamıza rağmen hala isim koymamıştık. Belirsizlikleri sevmeyip bir gün ondan bu bahane ile gideceğimi düşündüğü için benimle sevgili olmasını istemiyordum. Kendi düzenine de aykırıydı bu durum.

Kalıpların arkasına girmeden yaşayabilmek en iyisiydi benim gözümde.

Taehyung'u diğer insanlardan ayıran ilk etken de buydu, çoğu konuda birdik ve olmadığımız zamanlar bile birbirimizi tatmin edebiliyorduk. Sorun yaşadığımız ve daha çok yaşayacağımızı düşündüğüm tek bir konu vardı.

Kıskançlık.

Taehyung bunu belli etmekten çoğu zaman geri dursa da tepkisini gizlemediği kısımlar mevcuttu. Ben ise kestiremiyordum kendimi. Şimdiye kadar nadir hissettiğim bu duygu Taehyung ile harmanlandığında ortaya nasıl bir Jimin çıkarır belirsizdi.

"Hatırlıyor musun, sana hep o ayrı demiştim."

Yeon'un sevgili konusunu kendi kapatması işime geldi. Aramızda tam olarak nasıl bir etkileşim olduğunu çözebilmesinden kaynaklıydı bu durum.

Söylediğine sesli bir cevap sunmak yerine kafa salladım. Öpüşmeye bile başlamamıştık bunu ima ettiği zamanlar.

"Öylesine söylediğimi sanıyordun muhtemelen ama değil. Bütün dizilerini biliyorum ve doğal olarak partnerlerini de tanıyorum. Hiçbiri onun gibi değildi." Dudakları kenara kıvrıldı fakat imadan uzak bir sırıtmaydı bu, "Ve hiçbirine ona baktığın gibi bakmadın."

Şaşırdım.

"Muhtemelen," cevabımı beklemeden yeniden araya girdi Yeon. "İnsanların sizi -dizi harici- deli gibi shipleme sebebi de bu. Birbirinize kameralar kapandığında nasıl baktığınızın farkında değilsiniz."

Birbirimizden haz etmediğimizi düşünen kesim ile destekleyen taraf ölümüne kapışırdı sosyal medyada. Kapışıyordu da.

"Sen bana bu imayı yaptığın zamanlar aramızda bir şey yoktu," dedim aklımdaki soru işaretlerini anlayabilmesi için. Kafa salladı. "Kader olduğuna inanıyorum. Birbiri için yaratılan iki insan gibisiniz."

Birbiri için yaratılan iki insan.

Kulağa hoş geliyordu.

"Taehyung'a enişte desem kızar mısın?"

Ortamın havasını değiştiren soruya karşılık güldüm istemsizce. Üzerimdeki siniri sayesinde atabilmiştim. Elim hemen yanımda bulunan yastığa gittiğinde ellerini havaya kaldırdı teslim olmuş gibi, "Tamam. Aldım cevabımı."

"Aferin." Dakikalarca camın önünde dikilmek yorduğundan yanımdaki tekliye geçtim. Gece için Seulgi'yi arayıp durumu anlatmam gerekiyordu fakat bu durum şimdilik biraz daha bekleyebilirdi.

P R O M A J A

Gece yarısına az bir vakit kala barın arka kapısından girdim içeri. Mekan Seulgi'ye ait olduğu için herhangi bir konuda sıkıntı yaşamazdım. Bana ayrılmış olan vip mekana yerleştim birilerine gözükmeden. Yüzümdeki maske, gözlük ve cap üçlüsü şimdilik beni koruyordu. Aksi durum için kapıdaki korumaları yanıma alacaktım fakat bar ortamında o derece toxic tiplere rastlamamıştım şimdiye kadar. Hafif sarhoş insanların beni tanıyıp yılışmasına ve yatmak istemesine alışkındım. Başımdan aşağıya şişe yağmadığı müddetçe sıkıntı yoktu.

"Sonunda geldim." Hafif müzik sayesinde sesin kime ait olduğunu anlamıştım. Seulgi elinde iki kadeh ve bir şişe viski ile hemen yanıma yerleşti, yüzümdeki maskeyi burnumdan aşağıya çektim bu sırada. "Güzel seçim."

"Crown Royal manyağı birine Black Label içiremezdim."

Güldüm bu dediğine fakat kısa sürmüştü. Maskeyi bir kulağımdan sarkacak şekilde açtıktan sonra Seulgi gözlüğü çıkarıp yakama astı. "Yerim birazdan fotoğrafını çekip atacak magazincilere."

Önce davranıp kadehlerimizi doldurdum. Röportajı tamamlayana kadar sarhoş olmaya niyetim yoktu fakat sonrasında kendimi tutmayı pek düşünmüyordum. Uzun zaman olmuştu içmeyeli.

Tam o sırada bir adam yanımıza gelip Seulgi'nin kulağına eğildi. Arkadaşımın çatılan kaşlarından anladığım kadarıyla birileri yine sorun çıkarıyordu. "Birazdan döneceğim," deyip yanımdan ayrılmasına sadece kafa sallama ile yanıt verdim. Elimdeki kadehten yudumluyorken gözlerim etrafı taradı bir müddet. Birbirini yiyen insanlardan tek başına ağlayarak içenlere kadar her tipte insana sahipti mekan.

Bir çiftte takılı kaldı gözlerim. Birbirini öpen iki erkek.

Taehyung'u hatırlattı bu bana.

İşimi severek yaptığımdan sonuçları hakkında yakınmaktan geri dururdum çoğu zaman. Gittiğim yol ne kadar iyiyse bir o kadar da kötü yanlara sahipti, tüm dünya özel hayatıma dahi derin bir ilgi ile yaklaşıyorken her yerde kafama göre hareket edemiyordum. Şirketler ilişkimizi açıklamak istesek bir ihtimal sorun çıkarmazdı fakat sözleşmeli olduğumuz yapım şirketinin konuya sıcak bakmadığı ve bakmayacağı her halinden belliydi.

Taehyung ile ne kadar serbestsem bir o kadar kapana kısılmış vaziyetteydim.

Sabah erken saatlerde yaptığımız toplantıdan sonra hiç konuşmadık, herhangi bir mesajda atmamıştı. Hepimizden önce mekandan ayrılmasını, üzerinde çalıştığı yeni şarkısına yordum. Hayranlarına güzel bir parça hediye etmek için uğraşıyordu yine.

Verdiğim sıkıntılı nefesin ardından kadehime uzandım.

Aynı zamanda masanın üzerine bıraktığım telefonumun ekranı aydınlandı. Bildirimini engellemediğim birinden mesaj geldiği belliydi.

Bu gece bara gönderilmişsem hiçbir şekilde rahatsız edilmek istemiyordum.

Telefonu tamamen kapatıp cebime attım. Bu ortamın üzerimdeki tek artısı düşünmeden hareket edebiliyor oluşumdu. Birkaç saatliğine de olsa her şeyi kenara bırakabilmek kutsaldı gözümde.

"Gün geçmiyor ki şu hanzolar tükensin."

Seulgi ortama giriş yaptığında mekandaki ilgim üzerine döndü hemen. Birkaç dakika önce gördüğüm çiftin yerinde kendimi ve Taehyung'u düşünmek iyi gelmemişti. Birincisi, buluşmamız arasından fazla zaman geçmemiş olsada onu özlemiştim.

İkinci etken ise asla o kadar rahat olamayacağımız gerçeğiydi. Kameraları, yapımcıları ve daha birçok şeyi kenara attım, dört duvar arasındayken bile birbirimize mesafeliydik.

Rahatsız etmiyordu bu durum. Yine de aksi olsa nasıl olurdu diye düşünmeden alamadım kendimi.

"Magazinciler kapıda." Seulgi elini gözlerimin önünde sallayarak söylendiğinde düşünce alemimden sayesinde çıkabilmiştim. On dakika gibi bir sürede gelmiş olmaları şaşırtmıştı beni. Bu kadar erken beklemiyordum kesinlikle.

Sessiz kalmamı fırsat bilen Seulgi yeniden girdi araya, "İstersen müşterilere zorluk çıkartıyorsunuz bahanesi ile şimdi çıkıp röportajını ver. Sonra geri gelebilirsin, şüphe uyandırmaz bu."

Mantıklıydı söylediği. Üzerinde düşünmeden kafa sallayıp ayaklandım. Dışarıya çıkana kadar gözlüğü takmasamda maskeyi kapatmıştım tekrar. "Yeol buralarda mı?" Yanımda tnıdık birinin olması daha iyi olurdu.

Sorduğum soruya karşılık mekanın girişini işaret etti. Aradığım kişi sırtı duvara yaslı şekilde içeridekileri gözetliyor, bir yandan da elindeki kadehten yudumluyordu azar azar. Boş olması işime gelecekti kesinlikle. İnsanların dikkatini çekmemeye dikkat ederek uzun bedenin yanına yürüdüm. Bir süre sonra burada olduğum herkese yayılacak olsada şimdiden ayık iki üç kişinin önümü kesmesi tercihim değildi.

"Kayıp bulunmuş," diyen Yeol bedenini dikleştirip boştaki elini uzattı. Samimi sayılacak selamlaşmamızın ardından konuşma gereği duymadım ve başım ile dışarıyı işaret ettim, o da az çok anlamıştı olanı. Sorgulamadı ve kadehi yanındaki masaya bırakıp benimle beraber giriş kapısına uzanan koridora çıktı. "Magazinciler mekanın önünü kapattı dediklerinde burada olduğunu anlamam gerekirdi aslında."

"Bu kadar özlediğini bilsem ilk sana haber verirdim," dedim ellerim cebimde kapıya yürürken. Az çok dalga vardı tınımda.

"Seulgi bunu duymasın dostum."

Omuz silktim. "Bana değil, sana kıyar."

"Park Jimin yine formunda."

Gülüşmemiz gereken kısımdaydık fakat kapıyı açtığı gibi yüzümüze patlayan flaşlar buna en büyük engeldi şu an. Yeol anında korumam moduna girdiğinde mekanın kapısından fazla uzaklaşamadık. Giriş neredeyse kapanmıştı ve biraz açılın denilse bile fayda edeceğe benzemiyordu.

"Uzun zamandır sizi dışarıda göremiyorduk bay Park, bugünü özel yapan bir şey mi var?"

"Dizinizin sezon finali şerefine içmeye mi geldiniz?"

"Kim Taehyung ile aşk yaşadığınız iddia ediliyor, doğru mu?"

Birkaç kez daha skandal sayılacak habere ismim karışmıştı fakat ben hiçbirinde şimdiki kadar sinirlendiğimi hatırlamıyordum. Tam şu an her şey anormal derecede batıyordu gözüme.

"Arkadaşımın kutlama daveti üzerine buradayım. Başka bir sebebi yok."

"Kim Taehyung ile sevgili misiniz?"

"Jeon Jungkook'un sizinle attığı gönderi hala sorgulanıyor, bu konuda açıklama yapmayacak mısınız?"

"Bu yaz sizi birçok film projesinde göreceğimiz söylentileri var, doğru mu efendim?"

Bütün soruları akılda tutmak ve hepsine mantıklı bir cevap vermek zordu. Özellikle bütün kameraların odağıyken. "Bay Kim ile partnerden fazlası değiliz. Günün her saatinde çekimlerimiz olabiliyor, saat ve mekan algımız diğer insanlar gibi değil doğal olarak. Senaryo okuması için bana geldiği gün, saati sebebi ile birileri tarafından yanlış anlaşılmış, hepsi bu."

"Hesabın asla yalan haber yapmamış olması konusunda ne düşünüyorsunuz efendim?"

"Medya yanıltıcı bir yer. Olmayan bir şeyi varmış gibi gösterebiliriz kolaylıkla. Sunulan malzemeler zihnimizde yer edinir ve bir süre sonra tek doğrumuz haline gelir. Hesap işinin de böyle olduğunu düşünüyorum. İnsanları normalde düşünmeyeceği şeyleri düşünmeye itiyor ve bakış açılarını değiştiriyor. İnsan algısı oynanmaya müsait, gerçeği değil görmek istediklerini görüyorlar bir müddet sonra ve bu onların doğrusu oluyor." Direkt kameraya çevirdim gözlerimi. "Bu yüzden halka sesleniyorum, sosyal medyada gördüğünüz her şeye inanmayın."

Söylediklerim bir miktar beni de şaşırttı. Bu kadar uzun bir açıklama beklemiyordum kendimden.

"Jeon Jungkook'un attığı gönderi hakkında ne diyeceksiniz?"

Konunun değişmesi işime gelmişti. Artık rahat sayılırdım.

"Cevabını yakın zamanda alacaksınız."

Bu sırada gelen birkaç müşteriye yol vermeleri gerekti.

Ben olduğumu anlayan yanındakine durumu haber veriyor, barın içerisindeki koridorda röportajı bitirmemi bekliyorlardı. Şu saatten sonra sakin bir gece geçirmemin imkanı yoktu işte.

"Girişi daha fazla oyalamak istemiyorum, sizi bekletmemek için çıktım şimdi izninizle arkadaşımın yanına geri döneceğim. İyi akşamlar hepinize."

"Efendim film projeleri hakkında konuşmadınız."

"Yakın zamanda bizi ne bekliyor? Biraz daha spoi veremez misiniz bay Park."

"Dizinizin gelecek sezon final yapacağı söyleniyor doğru mu?"

Magazinciler yavaş yavaş birbirlerini itmeye ve üzerime doğru gelmeye başladığından burada durmam çok sağlıklı değildi. Yeol anında başka bir koruma ile önüme geçip adamları geride tutmaya çalıştı. Başarılı da olmuştu.

"Bay Park son sözünü söyledi. Müşterilere daha fazla zorluk çıkartmadan dağılın."

Yeol yerini bir başka korumaya devredip magazincilere doğru yüksek sesle konuştuktan sonra yanıma geldi hemen. Barın içindeki kalabalık çoğalmıştı. Oradan ezilmeden geçebilme ihtimalimiz sıfırın da altındaydı ne yazık ki.

"Seulgi arka girişte bekliyor." Kolunu sırtıma sarıp yönlendirdi beni.

Ansızın içine düştüğümüz kaos yabancı değildi fakat uzun zamandır yaşamadığım için garip hissetmiştim. Özellikle arabada yaşadığım saldırıdan sonra kalabalığın olduğu yerlerden uzak duruyordum, istemsiz bir korkuydu bu.

İnsanlar daha ne olduğunu anlayamadan içeriye girdik. Mekanın yöneticiye, kısaca Seulgi'ye ait olan bölümüydü burası.

"Magazincilere yakalanma görevimiz başarıyla tamamlandığına göre ofisimde devam edebiliriz."

"İçerisi çok karıştı mı?" Yeol benden önce girdi söze.

"Az önce sarhoş birinin masaya çıkıp Park Jimin benim yaklaşanı keserim dedikten sonra dayak yemesine şahit oldum. Şaşkınım."

Yeol kahkaha attı Seulgi'nin bu dediğine. Ben ise masanın üzerinde hazır bekleyen viski şişesine yürüdüm. Ciddi anlamda adımı unutacak kadar içmeyi hedefliyordum bugün. "Ne olacak şimdi?"

"Korumalar devreye girdi. Senin mekandan ayrıldığın haberi de çok geçmeden yayılır, rahat olabilirsin."

"Uğraştığımız şeylere bak." Mırıldanıp odada bulunan deri koltuğa attım kendimi. Kadeh ile uğraşmayacaktım bu sefer, direkt şişe elimdeydi.

"Sen ünlü olana kadar böyle yürüdüğünü bilmiyordum işlerin. Enteresan bir mecra."

"İşini sevmeyen çekemez."

Kafa sallayarak onayladı dediğimi. Yeol mekanı kontrol etmek adına aşağıya inmişti çoktan.

"Bundan sonra ne olacak?"

"Söylediklerime inananlar ve inanmayanlar ikiye bölünecek. Biz de hiçbir şey olmamış gibi işimize devam edeceğiz."

"Sen ve Kim Taehyung'u kastediyorum."

Şişeden yudumlayacağım sırada söylediği duraksamama sebep oldu. Derin bir nefes çektim içime, sorunun cevabını bende bilmiyordum. "Akışına bırakmak en iyisi," dedim. Kuruntular yavaş yavaş aklıma dolmaya başlamıştı ve benim en büyük silahım elimdeydi.

Sarhoş olana kadar durmadım.

P R O M A J A
— yazar —

Yarı sızmış beden yatağında uzanırken Taehyung'un tek düşündüğü onu nasıl ayıltacağıydı. Sarhoş insan zararsız olurdu fakat söz konusu Jimin olduğunda her şeyin aksine hazırlıyordu kendini. Karşısındaki adam tanıdığı süre boyunca farklılığını konuşturmaktan asla çekinmemişti.

Jimin eşsiz bir karakterdi gözünde.

Beklemekten sıkıldığını hissettiğinde yatağa doğru adımladı. Jimin'i yine kendi evine getirmişti. Sadece ikisinin haberdar olduğu eve.

Dizlerinin üzerine çöküp derin bir nefes aldı. Alkolün aksine Jimin'in kendine has kokusunu alabiliyordu, delirtici bir histi bu. Karnında duran elini kavrayıp kendi dudaklarına yaklaştırdı. Tenini sadece bir günde ne çok özlemişti.

Kelebek öpücüklerinin arasında adını mırıldandı birkaç kez, Jimin herhangi bir tepki vermedi bu hareketine. Tenindeki dokunuşların onu daha çok mayıştırabileceği aklına geldiğinde ise elini bıraktı. Bir şekilde duş almasını sağladıktan sonra tekrar uyumasına izin verecekti fakat Jimin'i nasıl kaldırabileceğine dair bir fikri-

Ansızın gelen fikir ile sırtı dikleşti.

Kucağına alacaktı. Başka çaresi yoktu ne yazık ki.

Diz çöktüğü yerden kalkıp yataktaki bedeni aldı kucağına. Banyoya doğru adımlarken Jimin gözlerini bayağı kısık şekilde aralamıştı, nerede olduğunu kestiremedi yine de. Anlamsız bakışlarını yakalayan Taehyung güldü bu haline.

Jimin'i tatlı bulduğunu kendine bile itiraf edemiyordu.

Banyoya girdikleri gibi kucağındaki bedeni çamaşır makinesinin üzerine oturttu. Şu durumda başka bir seçenek gelmemişti aklına. "Jimin."

Gözlerini ovan genç adının söylenmesi karşısında kısık bir hmlama bıraktı. Şu an için dinliyorum demekti bu.

"Tek başına duş alabilecek misin?"

"Sen kimsin?"

Taehyung bunu beklemiyordu. Gözleri şaşkınlık ile kapanıp açıldı birkaç kez. Karşısındaki adam kendisini hatırlamıyorsa imkanı yok tek başına duş alamazdı. "Alamazmışsın."

Kolları sıvadı. İstediği şekilde iş başa düşmüştü.

Taehyung'un bu gece aldığı en önemli karar kesinlikle kıyafet tarzını değiştirmekti. Jimin ilk kez ondan giyinmiyordu ya da ilk defa yanında kalmayacaktı, bu geceyi özel kılan bir şeyler var diye düşündü.

Kendince kalıplı olan adam pijama takımının içine girdiği andan itibaren minicikti. Taehyung'a bile bol gelen bir takımdı giydiği, aksi beklenemezdi.

Bu etki onu daha bol giyinmeye itti.

Jimin evine kalmaya geldiği her gece bu görüntüyü görecekse yapardı da.

"Taehyung."

Ses tınısındaki yumuşaklık Taehyung'un sınırdaki sabrını taşırdı. Birkaç dakikadır bedenini uzaktan izleyerek resmen kendine eziyet ediyordu. Dağılmış saçları, üstlüğün uzunluğu sebebi ile içeriye hapsolmuş elleri ve hafif pembeleşmiş yanakları...

Jimin tam şu an anormal derecede sevimliydi.

"Bebeğim."

Dinliyorum tınısına eşlik eden tabirin dudaklarından çıkmasına engel olamadı. Jimin'in bu kafa ile çok üzerinde duracağını da düşünmüyordu.

Ellerini gün yüzüne çıkarmak adına üstlüğün kollarını yukarıya çeken Jimin karşısında alt dudağını dişledi Taehyung. Normalde bu tip şeyleri sevmezdi. Onu hiç tanımayan biri bile sevimli olmaya çalışan insanları gördüğünde yüzünde oluşan değişimden ne derece haz etmediğini anlayabilirdi.

Jimin'in ise özel bir çabası yoktu. Hatta düşüncelerinden haberdar olsa bir daha sarhoş olmak isteyeceğini de zannetmiyordu Taehyung.

"İnsanlar yalan söylediğimizi öğrenirse bize çok kızar mı?"

Yüzündeki masum ifadeye baktığında konu üzerinde yoğunlaşıp düşünemedi. Bu kadar masumluğa alışık değildi ve her geçen saniye daha çok etkilenmekten alamıyordu kendini. Yeonjun abim ayılana kadar hayatı sorgulayabilirsin dediğinde kesinlikle haksız değildi.

"Kızamaz." Bir eli Jimin'in sıkı parmaklarına hapsolmuşken boştakini yanağına çıkardı. Ne zaman temas etse yumuşacık teni okşamaktan alamıyordu kendini. "Düşünme bunları."

"Hep düşünme diyorsun."

"Kendini düşünerek yorman hoşuma gitmiyor Jim."

Dudaklarından hafif bir buse kaçıracağı sırada omzundan iten Jimin ile duraksamak zorunda kaldı. Yüzlerinin arasındaki mesafe bedenini üzerine eğdiğinden azalmıştı yine de. "Sen düşünmüyor musun?"

Duş almadan önceki haline dönmesini istedi bir an. Kendisini hatırlamıyor oluşu rahatsız edici olsa da uzun bir süre düşüncelerden uzak olması Taehyung'un da işine gelirdi.

"Güzelim, kafan güzelken bu konuları konuşmamız ne derece mantıklı sence."

Jimin'in tepkisiz bakışları karşısında nefes verip başını eğdi. Sarhoş adama mantıktan bahsetmek ne derece mantıklıydı peki?

"Düşünüyorum," dedikten sonra bakışları tekrar Jimin'i buldu. Daha çok dudaklarını.

"En çokta kameralar yokken ne kadar sınırdan çıkabileceğimizi."

Jimin'in sarhoş aurası Taehyung'u da etkilemişti. Tanıştıkları günden itibaren bel altı göndermesi yapmayan adamın içindeki azgın taraf uyandı, anlık bir his olsa bile göstermekten zarar gelmez diye düşünüyordu.

Nasıl olsa Jimin sabah hiçbir şeyi hatırlamayacaktı.

"Dudağını ısırman beni daha çok etkiliyor yalnız."

Taehyung'un amacı karşısındaki bedeni köşeye sıkıştırmak olduğundan sessiz kaldığı her an daha çok meyillendi üzerine.

Sarhoş halinden yararlanmak gibi bir niyeti yoktu, aralarında 'yararlanma' olarak algılanacak bir iletişim de mevcut değildi. Görüş açısında olan teni süzdü birkaç saniye. Yüzü boyun girintisine yaklaştığında Jimin herhangi bir engelleme hareketinde bulunmamıştı, bu dürtülerini daha çok tetikledi.

Dudakları şah damarının üzerine konumlandı. Kelebek öpücüklerini bırakmaya başlamışken ensesindeki tutamlara tutunmuştu Jimin.

"Çok özledim bugün seni." Boynuna gömüldüğü için boğuk çıkıyordu Taehyung'un sesi. Anlaşılır olduğundan çok önemsemedi, favori mekanından ayrılmaya niyetsizdi bu gece.

"O zaman neden uzaklaşıyorsun benden?"

Jimin'in sitemli sesine karşılık güldü istemsizce. Uzaklaşıyor gibi algılaması doğaldı, normal bir insanın yapacağı iş değildi sürekli habersiz gitmek. Açıklayamazdı yine de kimseye. İç dünyası bazen anlamlandıramadığı şekilde karmaşık bir hal alıyordu.

"Elimde olsa bizi şuraya gömerim."

Bahsettiği yerin yatak olduğu barizdi.

"Hiç Siu ve Yejun olmamışız gibi..."

Jimin'in mırıldanmasına karşılık boynuna gömmüş olduğu yüzünü geriye çekti Taehyung. Dudakları arasındaki mesafe birkaç santimden fazla değildi ve aklını doğal olarak farklı yerlere kaydırıyordu. Önceliği sorgulamak oldu yine de, "Nasıl?"

"İnsanların tanımadığı Jimin ve Taehyung gibi hissediyorum."

Gözlerini kıstı Taehyung. Kurduğu cümle anlamsız dursada altında yatan anlamı anlaması uzun sürmemişti.

Oyunculuk yapmamış, basit hayata sahip iki insanken tanışmış olduklarını hayal ediyordu Jimin. Son meselelerden sonra her ne kadar ortada büyük bir sorun olmasada gözetlenmek basite indirgenecek bir şey değildi. Attıkları her adımda ve birbirlerine sergileyecekleri her tavırda daha dikkatli olmaları gerekiyordu. Taehyung kendi içinde bir nevi Jimin'in duygularına tercüman olurken sette yaptığı geldi aklına.

Resmen kameraların önünde Jimin ile bir olmuştu.

Düşünce alemindeki Taehyung ses vermediğinde yüzüne doğru eğildi dikkatini çekmek için. "Parka gidelim mi?"

Anlaşılan Jimin uyuyana kadar şaşırtmaya devam edecekti. Yakınındaki yüzü fırsat bilip dudaklarından birkaç dakika önce başarısız olduğu buseyi kaçırdı, daha fazlası için sabrediyordu hala. "Şimdi mi?"

Kafa salladı Jimin. Biraz önceki ruhsuzluğuna tezat heyecanlı görünüyordu. "Çocukken annem ile parkta gezip çiçek toplar ve güzel buketler yapardık."

Gülümsedi Taehyung.

Belki de ilk kez bu kadar içten gülebildi. Jimin yavaş yavaş hayatını ona açarken bu anı kaçıramazdı. Kucağındaki elini tuttu usulca. "Ne yapardın o buketleri?"

"Annem sevdiklerine ver derdi. Hepsini gizlice geri dönüp toprağa dikerdim." Taehyung'un parmakları ile oynarken kurduğu son cümle eşliğinde omuz silkti. Anılara geri dönüş yapmayı çok sevmiyordu ve neyse ki sabah bunların hiçbirini hatırlamayacaktı. Parka gitmek istemişti sadece. Taehyung ile el ele, hiçbir şeyden çekinmeden gezebildiklerini hayal ettiğinde mutlu oluyordu.

"Neden?"

"Parka gidiyor muyuz?" Sorusunu es geçti. Taehyung buradan cevap vermek istemediğini anlamıştı.

"Bugün değil." Yumuşadı sesi. Alnına dökülmüş tutamları geri tarıyordu aynı zamanda.

"Ne zaman?"

Çiçeklerle dolu bu sokakta,

Ansızın kaşları çatılan Taehyung gözlerini kaçırdı. Birkaç gün önce söz konusunda sıkıntı yaşadığı ve ertelediği parça belirmişti zihninde.

Bugün tekrardan seni görüyorum

Taehyung delireceğini hissetti.

Üzerinde saatlerce kafa yormasına rağmen tek bir harf yazamadığı şarkı sözleri şimdi kendiliğinden melodiye eşlik ediyordu. Kendine, en çokta aklına küfretti.

Jimin'in elini bırakıp yataktan kalktı hemen sonra. Dolapları karıştırırken fazla aceleciydi. Jimin bu anlamsız haline kafa yormadı, alamadığı cevap adına biraz üzgün olsada önemli değildi. Uykusu geliyordu zaten.

Taehyung sonunda temiz bir kağıt buldu ve biraz önce mırıldandığı cümleleri yazıya geçirdi. Zihni aynı zamanda müziği çalmaya devam ediyordu.

Jimin'i gerçekten çiçeklerin arasında düşündü. Elbette çiçeklerden güzel olduğu ayrıntısını kendine saklaması daha sağlıklıydı.

Bu beni duygularla dolduruyor

Elindeki kalemi bıraktı. İlk nakaratı yazması iki dakika sürmemişti. Bakışları arkasında kalan ilhamına döndüğünde uyumak için yatağa yerleştiğini gördü.

Her şey oldu bittiye gelmiş gibiydi bir nevi. Beraber geçirdikleri vakitten pek bir şey anlamış sayılmazdı.

Kelimeler mucize gibi zihninde beliriyor, kendi kendine cümle halini alıyordu. Anlam veremediği bir diğer kısımda burasıydı.

Kağıt ve kalemi alıp yatağa geçti. Elindekileri ne olur ne olmaz düşüncesi ile yanındaki komodinin üzerine bıraktıktan sonra Jimin gibi yatırdı bedenini. Uzakta uyusun istemiyordu.

Kolundan çok hafif çekmesi eşliğinde tek gözü aralandı Jimin'in.

Konuşma gereği hissetmedikleri vakitlere girmişlerdi yine. Böyleydi ikili. Birkaç saniyede ruh alemleri ve auraları değişime uğrayabiliyordu.

Taehyung istediği gibi Jimin'in başını göğsüne koymasını sağladıktan sonra alnına derin bir öpücük bıraktı. Bugün dudaklarını istediği gibi öpememişti.

Sabırsız adam Jimin ile resmen sabrı öğreniyordu.

"Meleksin sen," dedi, parmaklarını sarı tutamların arasında gezdirirken. Diğer kolu sıkı sıkı sarılmıştı beline.

"Benim meleğim."





-

birkaç gün sonra sınava girecek olanlara başarılar dilerim
diğer bölüme kadar kendinize iyi bakın

16.06.21

Continue Reading

You'll Also Like

11.7M 575K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
22.2K 2.8K 21
Vita Jimin, delta öğretmenine aşıktı.
188K 18K 26
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
753K 62.7K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar taekook