(multi :ulaş)
(+20 vote)
"gördün mü teyzesi yeğenin gelir gelmez ilk haftasından erkeklerin arasında kaldı" diyerek söylenen enişteme yüzümü buruşturarak baktım oturduğumuz yemek sofrasındaki yemekler yiyemeden eniştem sayesinde mideme oturmuştu.
"ay Ahmet sende abartma bu kadar genç ve güzel kız illa ondan hoşlanan falan vardır naapalım hayır der istemiyorsa olur biter, sen anası değilsin babası değilsin" hah teyze ne güzel konuştun be.
"ailesine söylesem acaba babas-" derken eniştemin koluna yapışıp olumsuz anlamda kafa salladım adım bir erkekle yan yana geçmesi bile babamın beni buradan götürmesine yeterdi.
Eniştem bir iki saniye kolundaki ellerime bakarken en sonunda gözlerime bakıp göz devirerek" bir daha ikisini de yanında görmeyeceğim " dedi. O nasıl olacak bilmiyorum ama sadece kafa sallayıp yerimden kalkarken eniştemin arkadan gelen sesiyle geriye döndüm.
" okul formanı uzatsak mı? Fazla kısa sanki " tövbe tövbe.
" Ahmet kes sesini artık! Teyzecim sen geç odana ben ekmek arası birşeyler sonra getiririm sana, iki lokma yedirmedi enişten" diyen teyzeme sadece gözlerimle bakıp oflayarak odama geçtim.
Babam kadar çekilmez biri varsa bugün daha iyi anladım ki oda eniştemdi.
💨💨💨💨💨💨💨💨
Sabah ilk ders resimdi, süper.
Kesinlikle bu benim moodumu yükseltir.
Hızla heyecanlı bir şekilde üniformamı giyip üstüne ayak bileklerime kadar uzanan kalın siyah montumu geçirip hava soğuk olduğundan boynuma sarı bir atkı ve aynı onun takımı olan sarı beremi başıma geçirmiştim.
Montumun altına sıkışan saçlarımıda hızla elimle kurtarıp odadan çıktım.
Kahvaltı yapan eniştem beni görmesiyle elindeki gazeteyi bırakırken ayaklanıp arkamdan çıktığında kaşlarımı çattım.
Arabayı açmıştı.. Bunaltıyor artık mükemmel.
Arabaya binmemi istediğini bildiğimden resim çantamı ilk önce arkaya atıp bende arka koltuğa geçmiştim.
"öne oturmayacakmısın" aslında öne oturmaya bayılırdım. Babamın yanına oturmak için annemle hep tartışırdım ama eniştemde değişik anlayamadığım birşeyler sezdiğimden arkada oturmak en iyisiydi.
"resim çantam çok büyük arkada otursam daha iyi olucak" dediğimde eniştem yola koyulmuştu.
Yol boyu o görmediğimi sansada aynadaki gözlerinin bende olduğunun farkındaydım.
Okulun önüne geldiğimizde rahat bir nefes verip hızla inerken eniştemde aynı şekil bana bişey demeden hızla ayrıldı.
Etrafıma bakınıp tam kapı ucuna gelmiştim ki yandan kulağıma gelen ıslık sesiyle sağıma dönerken dibimde bitmiş parsla neredeyse dudak dudağa gelmiştik.
Sırıtan ağzı ve kısılmış gözleriyle cıvıl cıvıldı.
"ilk ders resim yine modelin olayım istermisin?" diyip göz kırparken ben hala onun etkisinde kaldığından hiç bişey diyememiştim.
İki eli cebinde bana doğru eğilen vücudunu dikleştirirken " balım herhalde transa geçtin" derken tam ortamızdan geçerek bizi ayıran ulaşla kendime geldim.
" transa değil senin etkinde herhalde" diyip elindeki sigarasını söndürerek öylece arkadaşlarıyla yanımızdan ayrılırken bilemem kaç tane kız onun arkasından okula girmeye başlamıştı.
"neyden bahsediyor bu" parsın çatılan suratına Endişeyle bakarak " saçmalıyor işte, hadi derse yetişelim"diyerek önden önden gitmeye başlamıştım.
Resim sınıfı farklı bir taraftaydı ilk defa gidececeğimden yarı yolda çakılı durdurup onla gitmiştim.
Ferah her tarafı camlara çevrili arka bahçeye bakan bir sınıfa girdiğimizde içim istemsizce huzurla dolmuştu.
Bütün dertlerim sanki bir anda gitmiş gibi hissettim.
Sınıf gürültü içinde yerleşirken bende tek boş yer olan ulaşın arkadaşlarından sercanın yanına oturmuştum.
Çakıl sınıfın ortasına geçip yüksek sesle bağırmaya başladı "sessiz olun hoca gelicek" dediğinde yandan okulda yasak olmasına rağmen kırmızı oje sürüp tırnaklarını törpüleyen ece çakılı işaret edip "sessiz kalıp kalmamak bizim tercihimiz" derken sınıf birşey vamışcasına ovladığında çakıl tek kaşını kaldırıp kollarını önünde bağdaş yaparak konuşmaya başladı.
"sizi susturmakta benim işim ve sen eğer o güzel çeneni kapamazsan çizeceğin resmin hocaya ulaşmamısını sağlarım, bilirsin ben evet dersem hocaya gider" dediğin sınıf tekrar ovlarken doruk çakılın yanına gidip kolunu omzuna atmıştı, gerçi çokta atmış sayılmaz çakıl kolunu havada yakalayıp ters çevirerek öne itmişti.
Sınıf gülmeye başladığında doruk bozuntuya vermeden çakıla çapkın bir şekilde sırıtıp " yardıma gelmiştim başkan, hastanelik olmaya değil" dedi.
Çakıl sadece göz devirdipinde doruk dilini şaklatıp sınıfa dönerek " bu asabi başkanla yardımcısı düşündüm de çok uyumlu" hah ne uyum ama.
"gençliğimiz elimizden gitmeden denesek mi" dediğinde sınıf ovlarken yanımdaki içkili sarhoş olduğu her halinden belli olan sercan kolunu havaya kaldırıp " afadersiniz hocam neyi deneyeceksiniz?" demişti.
Sınıf bir iki saniye güldükten sonra çakıl sınıfa göz gezdirip " birşey denediğimiz falan yok, sende yerine geç otur her zamanki gibi sadece toplantıların sonuna yetiş yeter, sana ihtiyacımız yok" çakıl vurdu ve tekrar gol.
"am-" derken itiraz sözcüğü yarıda kalan doruk hocanın gelmesiyle yerine oturmuştu. Çakılda saygıyla selam verip yerine geçerken hoca uyuyan ulaş ve birkça erkeğe göz gezidirip" futbol takımındakiler çıksın antrenmanınız varmış bütün gün izinlisiniz, öğleden sonrada ilk maç" dediğinde birkaç kişi cool olmaya çalışıp sevinerek çıkarken bunların arasında doruğun peşinde sürüklenerek çıkan ulaşta vardı.
Yanımda oturup bana bakan ayyaş adama daha fazla dayanamayıp göz devirerek" ne bakıyorsun Sercan dönsene önüne, hem sen maçta yokmusun bi git" dememle Sercan gülüp bana yaklaştı.
"kızığm beğn jokerim.. Kritik noktağda hoca beni maça sokacakmış" o nasıl oluyor.
"yedek falan mısın" dediğimde gözünü kapatıp olumsuz anlamda kafa sallayarak " jokerim" diyip kafasını sıraya koydu.
Her ne kadar onu anlamasamda ulaş falan sınıfta olmadığından daha rahat bir şekilde resim çizmeye başladım.
Kara kalemle sınıfımızın güzel kızı ecenin resimini çizmiştim.
Fazlaca asil bir duruş ve yüzü vardı. Çizmezsem kesinlikle içimde kalırdı.
"bitiren varmı?" diyen hocayla benden önce ece atak yapıp resmini götürmüştü hoca ona kafa sallayıp yerine yollayınca bize göz gezdirip "başka bit-" sözü bitmeden resmimi götürdüğümde hoca kaşlarını havalandırdı.
"biliyorum biraz fazla koyu olmuş" dediğimde hoca olumsuz anlamda kafa sallayıp aradan on onbeş saniye geçmeden "bu harika bir resim ne koyuluğu.. Eceden daha güzel bir ece yaratmışsın" kesinlikle övülmek benlik değildi.
Bu sözle bütün gözlerde bize döndü çok güzel, hoca çok uzatmadan resmi bütün sınıfa havaya kaldırarak gösterdiğinde iltifat yağmuruna tutulmuştum, hoşnut olmayan tek eceydi.
"yakında serginide açarsın sen" diye bana takılan parsa gülerken Eceden izinsiz resmini çizidğimden mahcubiyele yerime oturdum.
💨💨💨💨💨💨💨
" kalk hadi... Ya bişey olmaz şuanda bizim takımı desteklememiz lazım" diyip tekrar koluma yapışan parsa göz devirip en sonunda yerimden kalktım.
Alt tarafı üç saatciği maç izleyerek dışarda geçireceğiz, inşallah eniştemin kulağına gitmez.
"nereye gidiyorsunuz" diyip bizi kapıda durduran çakıla hızla cevap verdim " maçı izlemeye" dediğimde çakıl boş sınıfa göz gezdirdi.
Sınıfın hepsi maçı merak ettiğinden gitmişti, tek kaşı kalkık bir şekilde gözlerini geri bana diken çakıl " beraber gidelim" dediğinde kafa salladım.
Üçümüz beraber ön sıralarda boş yer kalmadığından en arkada oturmak zorunda kalmıştık.
Yaklaşık bir beş dakika kimse gelmediğinde pars yerinde iyice yayılıp yanındaki eceyle konuşmaya başlarken bende konuşmak için çakıla dönmüştüm ama telefonuyla ilgileniyordu.
Çok zor Bi kız bununla nasıl arkadaşlık kurarım bilemiyorum.
Bir iki dakika daha malca etrafıma bakıp telefonumu yanıma almadığım için kendime küfrederken ulaştı ve arkasındaki takımı görmemle rahat bir nefes verdim. Sonunda.
"ulaağğş"
"en iyi takım, bizim takım, bastırın aslanlarım"
İlkte birkaç kız arka arkaya ulaş sonrada önde oturan sarhoşluğu geçmiş bir şekilde konuşan Sercan gülerken takım formalarına baktım.
Turkuaz renklerinin ve mavinin karışık tonları hem şortlarında hemde üstlerinde vardı hepsi tam bizim karşımızdaki sahaya dizilirken arkadan gelen takımda gördüğüm ilk kişiyle kaşlarım çatıldı.
Kolunda kırmızı bir bandana ve aralarında birkaç ince beyaz altın sarısı çizgiler harici heryeri siyahlara kaplı formanın altında sarı saçlarıyla göz kamaştıran Yalçın.
O beni fark etmemiş olacakki hiç bu tarafa bakmazken tam bir önümüzdeki kızın " Yalçın bu senede yakıyorsun ortalığı" diye bağırmasıyla istemsizce bizden tarafa dönmüştü.
Yalçın ilk kıza sonra havalanan kaşlarıyla beni gözüne kestirirken güneşin gözüne çok çarpmasından mı ne göz kırpıp yüzüne takındığı sırıtışla topu eline alırken göz devirdim.