FALÇATA /KARA SEMT(+18) (TA...

By gamzeispahaa

670K 24K 3.7K

Falçata kara semti'nin kapılarını sizin için açıyor... 🔈Uyarı ağır psikolojik şiddet mevcut dayanamayan lütf... More

Zehir Gözler
Karma
Nabi
Kafes
Tehdit
Bedel
Akrep
Kalbimin Sahibi
Hayal Kırıklığı
Yılan
Geçmişin Acıyan Yarası
Alpaslan
Yük
Cennet Kokusu
Yanan Kötülük
Eve Dönüş
Kayıp Tanrı
Finale İlk Yarı
Final
Yeni Kurgu Alarmııı
YARDIMCI ALIMI

Asıl Başrol (final 2)

17.8K 940 340
By gamzeispahaa

Helloooo oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 💕

Geçmiş zaman:

"Ne zamana kadar saklayacaksın kimliğini?"

Nabi Murat Baba’ya baktı.

"Ne zamana kadar giderse."

"Falçata her yerde seni arıyor kızım, ben bir yere kadar engel olurum."

Kızın dudaklarından tehlikeli bir gülüş çıktı.

"İstediği kadar arasın, o fark etmeden ben onun altından donunu bile alırım."

Murat derin bir nefes alıp yerine  oturdu. Kendi eliyle bir canavar yaratmıştı şimdi ise o canavarı tutamıyordu. 

"Kemal öldü biliyorsun."

Nabi Murat Baba’ya büyük ve öfkeli gözlerle baktı.

"Hayır ölmedi, o şerefsiz kaç canlı sen biliyorsun."

"Ne zamana kadar bu sürecek Nabi bu intikam ateşi bir gün seni yakıp kül edecek kızım."

Kız adamın hiç bir sözümden etkilenmemişti.

"Sen beni boş ver yanına aldığın yılana dikkat et aynı kan sonuçta."

Aynı kan derken bunu sanki tükürmüştü. Murat Baba ise bu imadan hoşlanmamıştı. İşaret parmağını kaldırıp kıza doğru salladı.

"Falçata’yı ben büyüttüm onun kanından olsa da o benim oğlum."

Kızın gözleri adamın elindeki viskiye gidip geldi sonra ise Murat’ın gözlerinde kaldı.

"Çok içiyorsun bir gün o içki sonun olacak."

Bu kez Murat’ın dudaklarından bir kahkaha çıktı.

"Bırak sonum bu olsun sen ne yapacağını söyle bundan sonra kör numarasına devam mı edeceksin."

Nabi rahat bir şekilde yerinde biraz daha yayıldı.

"Numara mı, ben zaten körüm baba etrafımdaki herkes böyle biliyor hatta köpeğim bile."

Adam derin bir nefes aldı, ne yapsa kız bu intikam ateşinden vazgeçmiyordu.

"Sıradaki kurban kim?"

Bunu sorarken adam umursamaz bir şekilde sormuştu.

"Ayın sonunda görürsün baba. "

"Dikkat et kendine Nabi."

"Ben mi, onlar dikkat etsinler. Ben Azrail siluetine bürünmüş bir kızım ne olduğumu bile kimse bilmiyor dışarıdan bakınca kendisine bile faydası olamayan ama her gün birinin ölümü ellerinden olana kızım."

Bu Nabi’nin son sözleri olmuştu. Ayağa kalktığında Murat Baba’ya baktı.

"Hadi söyle de beni eve bıraksınlar sonuçta ben zavallı bir kızım."

Adam hafifçe gülümseyip başını sallamıştı.

Geçmiş zaman.

Falçata Murat Baba’nın ölümünden sonra semti ne kadar toplamaya çalışsa da bir kıza bırakıldığını duyduğunda bu durum hiç hoşuna gitmemişti.

"Falçata ne yapacağız?"

"Önce kızı bulun."

Ferit onu anlamıştı zaten ama ileride ne olacaktı.

"Bulduktan sonra..."

"Kızla evleneceğim sonra da zehirleriz ölür, gider. Tüm hayatım boyunca bir kadını çekemem."

"Baba gibi olacak sonu desene."

"Evet."

"Merve?"

Falçata kapının kenarında bekleyen kızı görünce şaşırmıştı.

"Bir şey mi oldu?"

Merve anında kendini toplamıştı.

"Abi aşağısı hazır, maç için seni bekliyorlar."

"Tamam geliyorum."

Merve başını sallayıp dışarı çıkmıştı.

"Bu kızda bir gariplik var bu aralar, bir derdi falan mı var Ferit?"

Ferit konu Merve olunca hiç bir şeyden emin olamıyordu, kız kapalı bir kutu gibiydi.

"Falçata bu konuyu soracağın herhalde en son kişiyim."

"Sizin artık kavganızdan bıktım, kaç kez dedim lan adam akıllı anlaşın diye." 

Ferit bezgin bir ifade ile adama baktı. Kendisi zaten anlaşmaya çalışıyordu ama kız izin vermiyordu.

Nabi kapı çaldığında kapıyı açtığında dudaklarında bir gülümseme oluştu.

"Hoş geldin Merve."

"Hoş bulduk Nabi."

İşte şimdi Falçata ihanetlerin en büyüğü ile sorgulanmıştı. Bunca şeyi Nabi nasıl tek yapabilirdi ki içeride bir adamı olmadan. Merve önce Falçata’nın dediklerini kıza anlattı, sonra ise ne yapacağını sordu.

"Hiçbir şey."

Merve şaşırmıştı.

"Nasıl hiçbir şey?"

Nabi omuzlarını hafifçe silkeledi.

"Hiçbir şey. Zaten emin ol fena vicdanına oynayacağım, bırak beni zehirlemeyi ben onu uykusunda boğarım."

Kızın dudakları tehlikeli bir şekilde açıldı. Merve biliyordu Nabi bu zamana kadar gördüğü en melek yüzlü şeytandı.

"Sen beni boş ver, kendine dikkat et sen bana emanetsin Merve."

Bu kez sözlerinden samimiyet akıyordu.

"Falçata’yı severim kolay kolay bana zarar vermez, tek şeyi affetmez o da ihanet. Ama ben haklı olan davanın yanına geçtim ne kadar Falçata’nın bu kader döngüsünde suçu günahı olmasa da o adamın oğlu, bizi başkalarına pazarlayan adamın oğlu."

"İntikamınızı alacağım, merak etme. Herkes yaşattığını ödeyecek, kara semt bir gece ateşlerin içinde kalacak. O semtte günaha bulanmış kaç çocuğun sessiz çığlıkları duyuldu da cevap vermeyip sağır kör oldular. Bende onlar için öyle olacağım bir gece uykuda."

Geçmiş zaman:

Falçata’nın bana gelip gitmesinden sonra birkaç gün geçmişti. Evin etrafında adamları gördüğümde aslında bunun tamamen oyun olduğunu fark ettim. Ne yani bu adamlardan mı korkacağım, yaramaz havlamaya başladığında önce onu sakinleştirdim. Sessiz olması lazımdı, bırakalım Falçata kahraman şovunu yapsın. Dediğim olmuştu, Falçata’nın kahramanlık şovuna izin vermiştim. Sessiz bir şekilde bir aptalı izler gibi izledim onu. Başından beri gelmek istediğim ofis tarzı evine girmiştim. İlk işim evini karıştırmaktı. Yaptım, evde hiçbir şey bulamamıştım. O gün aşağıda bir kaçak dövüş alanı olduğunu duyduğumdan beri oraya gitmek için can atıyordum.

Fırsat elime gelmişti aşağıya indiğimde gördüğüm görüntüye karşı şaşırmıştım. Ta ki o adam gelene kadar beni zorla götürmesine izin vermiştim. Ne yapabilirdi ki, sadece kadın olduğum içindi bu, yapılan yuvarlak kalçalar ve iki göğüs. Bu yüzden tüm dünya biz kadınları insan yerine cinsel obje olarak görüyordu. Biz sadece cinsel obje değildik, biz kadındık cennet ve cehennemi taşıyan kadınlar Allah’ın ayaklarına cenneti serip erkeklerin bizi cehennemi yaşattığı kadınlardık. Boyun eğmedik eğmeyecektik. Bana tecavüz etmek istediğinde acımadan onu orada delip deşmiştim, bir gram bile üzülmedim. Sadece zevk aldım, ne yani bu beni ruh hastası mı eder? Hayır, ben kendimi korudum. Ben, bize yapılanları unutmadım. Her gün gördüğüm o eser yüzünden gerçekten kör olmayı istedim. En sonunda kendi üstümü de yırtıp bir not yazdım gerçek adımla Akrep.

Masum rolü oynadım tabi, bunları tek yapmadım. Hepsini Merve sayesinde yaptım. O da Kemal pisliğinin elinden neler çekti. Biz kadınlar olarak hep aynı hikayeler, sadece cellatlarımız farklıydı. Ama kader bize kurban olmamızı isterken ben kadere boyun eğmedim, ben cellat olmak istedim. Tüm kadınlar için cellat olmak istedim. 

Kader sonra tekrardan yüzüme baktı. Falçata benimle evlenmek istedi. Bu ne demek oluyordu onu öldürdüğümde semt bana kalacaktı. İstemediğimi sandılar, aslında Falçata’nın benimle ilgili planları varken benim kurduğum ağda sadece oyuncu idi. En sonunda Kemal’in ölmediğini öğrendim. O yüzden evimde kendi inimde olursam daha rahat hazırlanırdım. Bunu da hazırlaması Ferit’ti Merve’ye dediklerimi o Ferit’e dedi. Aklına girip beni kendi evimde kalmaya ikna etti. Tüm planım tıkır tıkır işlerken Kemal beklediğimden daha kısa  zamanla ortaya çıktı. Evimin önünde Falçata’nın diktiği adamların önce ölümünü gördüm. Üzüldüm, suçsuzlardı. Sonra sıra bana gelmişti, kör gibi kapıyı açtığımda hakkımda olan planları kulaklarımla duyduğumda hiç acımadan tek tek hepsi katlettim. Bu pisliklerin yaşamasını izin vermezdim. 

Sonra ise Merve yanıma gelip Falçata’nın zindanda tutulduğunu söyledi, bir şey yapmadım bir hafta. Beni tuttuğu gibi o zindanda onunda durmasını istedim. Yemin etmiştim çünkü ilk kez kendimi o zaman aciz hissetmiştim. Şimdi onunda o duyguyu tatmasını istedim. Sonra plan yaptım. Planıma Ferit’i mecbur bir şekilde dahil ettim, önce benim  gördüğümü görünce şaşırdı. Sonra şoka girdi en sonunda toplamıştı.  Tabi bu toparlanma benim Akrep olduğumu anlayana kadardı. Ona göre ben haindim, Falçata’yı sırtından bıçaklamışım. Hayır ben kurban olmayan cellattım ve yine üstüme düşeni yaptım.

Şimdiki zaman.

"S-sen nasıl."

Falçata’nın gözlerinde büyük bir hayal kırıklığı vardı. Nasıl Nabi Akrep idi. Bunca zamandır koynunda yılan mı beslemişti.

"Ne oldu Falçata gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı bir yerden bana tanıdık geliyor."

Falçata’nın yeşil gözleri öfke ile parladı.

"Hain."

Nabi’nin dudaklarından kısa ama etkili bir kahkaha çıkmıştı.

"İnan şu yüz ifadeni görmek için o kadar bekledim ki Falçata. Şuan tam da düşündüğüm gibisin, ne eksik ne fazla."

Bu sözlere karşı daha çok kırıldı Falçata. İçi paramparça olmuştu, o zindanda bir tek onu düşünmüştü oysaki. Bir tek ona üzülmüştü. Bu hikayede en masum o diye görmüştü. Ama yanılmıştı onun elleri çoktan kana bulaşmıştı.

"Hayal kırıklığım kendime Nabi çünkü yanlış kadına sevdalanmışım."

Son sözü ile Falçata Nabi’nin yüzüne aslında görünmez bir yumruk atmıştı, genç genç kız böyle bir şey beklemiyordu.

"Senden gelen hiç bir şeyi istemiyorum!"

"Merak etme benim sevdam o kıza karşı ben bu karşımdaki yüzü tanımıyorum."

Sonra durdu Falçata bir anda yüz ifadesi başka bir şekle girdi.

"Bu karşımdaki kişi Akrep. Bunca zaman peşinde olduğum katil benim sevdam olamaz."

Adamın sözleri ağırdı. Nabi bu sözleri yutacak bir kadın değildi. 

"Katil öyle mi? Bunca zaman öldürdüğüm kişiler suçsuz öyle mi?"

Falçata’nın yeşil gözleri kısıldı.

"Neyden bahsediyorsun sen?"

"Hadi gel sana gerçekleri göstereyim."

Nabi adamın kolunu tutup arabaya doğru götürdü. Ferit’in elindeki anahtarı alıp kendi motosiklet anahtarını verdi.

"Siz benim canavarla takılın."

O ara Nabi arabaya bindiğinde Falçata hâlâ kapıda bekliyordu. Camı açıp adama baktı.

"Göreceğin şeyden korkuyor musun Alpaslan?"

Uzun zaman sonra Nabi’nin dudaklarından Alpaslan isimi çıkmıştı.

"Korkma hadi ama."

Falçata ya sabır çekip ön koltuğa geçti. Kız istediğini aldığında arabanın gazına yüklendi. O ara Ferit’in sesini duydu Merve.

"Nereye götürüyor bu kadın Falçata’yı."

"Gerçeklere, abi gördüklerini bu gece atlatamayacak."

Ferit tedirgin bir şekilde Merve’ye baktı.

"Sen biliyordun değil mi?"

Merve Ferit’e baktı, dudaklarında tehlikeli bir gülümseme oluştu.

"Biliyordum."

Ortamda bir sessizlik oluştu. Ferit ne diyeceğini bilemedi.

"F-falçata bilmesin seni öldürür."

Kız hiç korkmadı.

"O bu geceyi çıkarsında..."

Ferit tedirgindi ama bir şeyde yapamıyordu. Semti kurtarmak için Akrep’e ihtiyaçları vardı.

Arabada derin bir sessizlik vardı ne Nabi ne de Falçata tek kelime dahi etmiyordu. En sonunda bir ormanın içinde durmuştu araba. Falçata etrafına baktığında hiçbir şey yoktu neden gelmişlerdi ki buraya.

"Burada mı öldüreceksin beni?"

Nabi adama ters bir bakış attı.

"Seni öldürmek istesem o zindanda öldürürdüm, buraya taşıyıp kendime zahmet etmezdim.”

Arabadan indiğinde arkasından Falçata da indi ama dudaklarından acı dolu bir inleme çıktı. Hâlâ yarası iyileşmemişti, Nabi sesi duysa da duymamazlıktan geldi. 

"Bu taraftan."

Başıyla Nabi ormanın içini gösterdiğinde Falçata da onunla beraber yürümeye başladı. Bir saate kadar yürüdükten sonra tam kenarda bekleyen küçük bir ağaçtan ev gördüler, Falçata ise böyle ıssız bir evde kim kalır anlamamıştı. Eve doğru yürüdüğünde Nabi cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. Falçata onun neyi beklediğini bilmeden içeriye doğru baktı. İçeride mavi gözlü beyaz tenli orta boylarda genç bir kız vardı. Ama kızın zihinsel bir probleminin olduğunu elinde tutuğu bebekle konuştuğunda anlamıştı. 

"Bu kız kim?"

Nabi Falçata’nın yeşil gözlerine baktı.

"Aden ablam Falçata, bu hikayenin asıl başrolü."

Artık soru işaretler yavaşca gitti diye düşünüyorum

Diğer bölüm final sizi uzun ve  şoklar içinde bir bölümle veda edeceğim.

Bölüm nasıldı?

Falçata?

Nabi?

Aden?

Continue Reading

You'll Also Like

293K 30.9K 72
Dudakların mı yoksa o kutsal kitaplarda yazan kıyamet ey kadınım! DOST MECLİSİNE TEŞEKKÜRLER GÜZEL YORUMLARI İÇİN.
2.1K 97 8
0554**** : Gizli numaradan arayıp seni bulamayacağımı mı sandın Ahu Deniz?(02.36) Elim titreyerek ne yapmam gerektiğini düşündüm ve bence en mantıklı...
6.2M 271K 61
Her şey abimin düğününde beğendiğim çocuk yerine abimin arkadaşının numarasını almakla başladı. Liya; ANALAR NELER DOĞURUYOR Liya; KAYNANAM ABARTMIŞ...
26.1K 1.1K 40
Yüreğimdeki kırlangıç ile karşımda duran sapana bakıyordum. Gün gelip beni vuracaktı. Ama belki de ölmeye bile değecekti. . . . . 2020/4 ŞUBAT