seven devils / tom riddle !AR...

Por moresevda

1.2K 135 278

Sadece onu kullanmak istemişti, kim bilebilirdi ki aşık olacağını? Kim bilebilirdi ki iki lider güçlerini bir... Más

1/ ÖLÜM
2 / LİDER
3/ ZAVALLI
4 / SEN KİMSİN?

5/ PARTİ

94 13 5
Por moresevda

Tom M. Riddle

Elimde ki 2 kitap ile kütüphaneye doğru yürüyordum. Kitapların son iade etme tarihi bugündü. Molanın bitmesine on dakika vardı. 10 dakikada işlerimi halledip diğer derse yetişebilirdim. Kütüphaneye ulaştığımda kitaplarımı verdim. Hızlı hareketlerle yeni alacağım kitabı aramaya koyuldum. Kütüphane olmasına rağmen birkaç kişi fısır fısır konuşuyorlardı. Görevli kadın yaşından dolayı duyamıyor olmalıydı.

Pek konuşmalarla ilgilenmiyordum. Bir rafın arasında kitabımı ararken konuşmaların hemen arkamdan geldiğini duydum. İstemeden de olsa kulak misafiri olmuştum.

?: "Yeni gelen kızları gördünüz mü? Taş gibilerdi!"

?: "Ah keşke şu turuncu kafalı kızı altıma alabilseydim"

?: "O tombul mu? Yok ben almıyım saol."

?: "Hey tombullar daha iyidir"

?: "Bana Ivy'yi verin yeter."

?: "Ahaha o zaman bende Mel'i alayım. Güzel bir grup oluruz"

(ya yazarken o kdr rahatsiz oldum ki neyse onlarin icabina bakicaz merak etmeyin)

"Aptallar"

Pansy: Noldu? neden bu kadar sinirli duruyorsun.

Cevap vermeden üst kitaplığa uzanarak kitabı aldım.

Pansy: Ah pardon sen hep böyleydin di mi?

- Bir haber olmadıkça yanıma gelme demiştim.

Aldığım kitapla beraber yaşlı kadının yanına tekrar geldim. Pansy hemen arkamdan geliyordu.

Pansy: Haberlerim olduğu için geldim zaten.

- Konuşma şekline dikkat et.

(pansy avada yiyeceksin şimdi a a a)

Pansy: Özür dilerim.

Yaşlı kadının uzattığı kağıdı imzaladıktan sonra kütüphaneden ayrıldık.

- Ne haberi getirdin?

Pansy: Dediğin gibi kızla yakınlaşmaya çalıştım. Eğer arkadaşını başka yere oturtmasaydık bu kadar hızlı yakınlaşamazdım.

- Güzel.

Pansy: Ama sadece derslerde konuşursak bir ilerleme kaydedemem.

- Akşam Slytherin ortak salonunda küçük bir eğlence hazırlayın ve onlarıda davet edin. Ama geleceklerinden emin olun.

Pansy: Peki.

Sonra bana birşey daha diyecekmiş gibi baktı. Kafamı sorarcasına salladım.

Pansy: Yok bir şey, birazdan ders başlayacak hadi gidelim.

Dedi ve önüme geçip hızlıca yürümeye başladı.

~~~~

( ders bittikten sonra )

Ders bitmişti diğer öğrenciler eşyalarını toplamaya başlamıştı. Yan sıramda kimse oturmuyordu. Ön çaprazımda ise Mattheo vardı. Mattheo'nun yanıda bir kız vardı. O kızın yanında Pansy ve onun yanında da Mel..

Saçları omzunun birkaç karış altındaydı. Boyu omzuma geliyordu. Gözlerinde ki sert ve güçlü gözüken bakışları akşamları ağlayarak bu bakışların yerini tırsak bir ceylan alıyordu.

Ağlamak çözer miydi ki sorunları? sanmıyorum.
(senide görücez canim)

Herkes sınıftan çıkmaya başlamıştı. Mel tam çantasını alıp çıkarken Pansy onu durdurdu ve akşam ki partiyi haberdar etti ve gelmesi için ısrar etti. Mel kabul ettikten sonra Pansy son kez bana baktıktan sonra sınıftan çıktı.

~~~

(tüm dersler bittikten sonra)

Yine sıradan bir gün daha bitmişti. Yaklaşık 6 saat uyumuştum bu yüzden başım ağrıyor uykum geliyordu. Ama bugün hem Ölüm Yiyenler toplantısı olacak hem de parti yapılacaktı.

Mattheo ve Malfoy ile koridora doğru yürüyorduk. Kapının olduğu tarafa geldiğimizde Malfoy asasını çıkartıp kapıyı açtı. Masada ki herkes bizi bekliyordu. Bizim geldiğimizi görünce ayağa kalkıp bizi selamladılar. Yerlerimize oturunca onlarda tekrar oturdular.

- Evet yeni topladığınız bilgileri dinleyelim. İlk kimden başlayalım? Lucius?

L. Malfoy: Charles Holdhurst'un kimlerle bağlantısı olduğunu buldum. Yandaşları çok fazla. Bizimde bazı yandaşlarımızla çok yakından bağlantısı varmış. Bilgi alışverişi için olduğunu düşünüyorum.

- Kimlerden hangi bilgileri öğrendiğini bulup bana mektup olarak göndermeni istiyorum.

L. Malfoy: Peki lordum.

- Zaman hızlı geçiyor. Ne yapıp ne edip onları yanımıza almamız gerekiyor... Mattheo sen Mel'i kendine aşık etmeye odaklan. Bugün yapılacak partide olabildiğince yakınlaşmalısın.

M. Riddle: Sen yapmayacak mısın?

- Benim aşkla işim olmaz ayrıca yapmam gereken daha önemli işlerim var.

M. Riddle: Peki kardeşim.

( sonra diğer şeyler hakkında konuşurlar ve toplantı biter)

Odama geçtiğimde partiye daha 1 saat vardı. Bu benim hazırlanmam için yeterli bir süreydi. İlk önce günün yorgunluğu atmak için duşa girdim. Üstüme siyah bir takım giydim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı yapmaya başladım. Uğraş gerektiriyordu. Saçımla işim bittiğinde aynaya son kez baktım gayet yakışıklı görünüyordum. Hazır olduğum için artık gidebilirdim.

Parti gayet iyi hazırlanmıştı. Müzik son sesti. Tüm Slytherinliler partideydi. Pansy Mel ile bar kısmında sohbet ediyordu.

M. Riddle: Abi!

Arkamı döndüğümde Mattheo yanıma geliyordu. Yanıma geldiğinde bakışları ile beni takip et dediğinde Pansy'nin yanına gidiyordu. Bende yavaş yavaş arkasından geliyordum.

M. Riddle: Vay canına kızlar. Harika görünüyorsunuz!!

Pansy: Vay sende çok yakışıklı görünüyorsun!

M. Riddle: Sağol bebeğim.

M. Riddle: Çok güzel görünüyorsunuz bayan Holdhurst.

Mel: İltifatınız için teşekkürler.

- Malfoy nerede?

Pansy: Bilmem birazdan burada olur.

Pansy: Ayrıca çok yakışıklı görünüyorsun.

- Biliyorum

Mel: *yan tarafa dönüp bişeyler fısıldıyor*

-Bir şey mi dedin?

Mel: Evet

- Ne dedin?

Mel: Standart bir cevap olacak ama sanane.

- Beni ilgilendiren bir şey?

Mel: Banane

Bu kız benimle dalga mı geçiyordu? Hah. Benim kim olduğumu öğrendiğinde bakalım böyle dalga geçebilecek mi?

M. Riddle: Hey hey sakin olun. Buraya eğlenmeye geldik. Kavganın sırası değil.

Pansy: Aynen, hadi oyun oynayalım.

M. Riddle: Daha parti yeni başladı. Biraz dans edelim sonra oynarız.

Pansy: Peki sen bilirsin

M. Riddle: ;)

M. Riddle: Ee mel senin partnerin var mı?

Mel: Hayır yok.

M. Riddle: Harika! hadi gidip dans edelim!

Mel: Ne hayı-

*Mattheo Mel'in elinden tutup dans pistine götürür*

Pansy: Bizde dans edelim mi?

- Hayır.

Pansy: Peki.

Pansy yanımdan ayrıldı ve masaya geçip diğerleriyle dans etmeye başladı. O sırada elime içkimi alıp dans eden Mel ve Mattheo'yu izlemeye başladım. İkisinin elinde küçük bardaklarda içki vardı. Müzik hızlandıkça daha fazla fondip yapıyorlardı. Birbirlerine çok yakın dans ediyorlardı.

Mel Holdhurst

Fondip yaptıkça daha da eğleniyordum. Mattheo da fena değildi aslında. Birbirimize çok yakın dans ediyorduk. Kokusu erkeksi ve çekiciydi. Sanki ikimizde sarhoş olmuş gibiydik. Herkes çılgınca dans ediyordu.

Pansy: Çocuklar işinizi bölüyorum ama oyun masasına geçtik sizi bekliyoruz. Hadi gelin.

Mattheo sanki biraz sinirlenmiş gibi gözüküyordu. Pansy arkasını dönüp gidince Mattheo bana baktı.

M. Riddle: Üzgünüm ama sonra devam ederiz gel oyun masasına gidelim.

- Gece uzun sonuçta.

M. Riddle: Aynen öyle güzelim.

İkimizde birbirimize gülümseyip masaya doğru ilerledik. Masada birkaç safkan Slytherinliler ve bizimkiler vardı. ( Ivy, Serge, Harley) Yerlerimize oturunca Harley konuşmaya başladı.

Harley: Eee ne oynuyoruz?

Pansy: Doğruluk mu cesaret mi oynayacağız.

Ivy: Oynayacak başka bir şey kalmadı mı?

Pansy: Bu bildiğiniz normal oyunlara benzemez.

Serge: Neden?

Pansy: Çünkü eğer doğruluk seçerseniz Veritaserum içmek zorundasınız. Ve eğer cesareti seçip denileni yapmazsanız istediğimiz büyüyü üstünüzde deneriz.

Harley: Vay sevdim ben bu oyunu.

Pansy: E hadi başlayalım o zaman.

Pansy boş bira şişesini çevirir ve oyun başlar. Birkaç tur sonra şişenin ağzı Harley'e diğer ucu Adrian diye bir çocuğa gelmişti.

Adrian Pucey: Hmm... doğruluk mu cesaret mi?

Harley: Cesaret.

Adrian: Tüm oyun boyunca kucağımda oturmaya cesaret edebilir misin?

Adrian ve arkadaşları sırıtmaya başlamıştı.

Harley: Haahahah. Kolaydı, ben daha zor şeyler düşünmüştüm.

Harley yerinden kalkıp Adrian'ın kucağına oturdu. Kafamı hafif sola çevirince Tom'un bana baktığını fark ettim. Direk gözümün içine bakıyordu. Acaba ne düşünüyordu. Böyle dimdik gözlerime bakması rahatsız ediciydi. Kafamı sağa çevirince de Mattheo'nun baktığını gördüm. Ama o gülümsüyordu. Evet yakışıklıydı ama sevgili olmak istemezdim. Çok çapkın birine benziyor. Ama bir gecelik eğlencede fena olmazdı.

Pansy: Evet devam edelim.

Pansy şişeyi tekrar çevirdi. Bu sefer şişenin ucu bana diğer ucu Tom'a gelmişti. Tanrım işte bu kırmızı ışık. Kim bilir ne isteyecek. Bir dakika o gülümsüyor muydu? İşte şimdi yandık.

Tom: Doğruluk mu cesaret mi?

Eğer doğruluk dersem söylemek istemediğim şeyleri söyletebilirdi. En iyisi cesaret demek en fazla ne yaptırabilir ki?

- Cesaret

Cevabımı duyunca ayağa kalktı.

Tom: Benimle gel.

- Nereye

Tom: Soru sorma ne diyorsam yap işte

Donuk ifadesiyle bana bakıyordu. Bir kavga çıksın istemiyordum o yüzden bende ayağa kalktım. Ayağa kalktığımı görünce arkasına dönüp yürümeye başladı. Bende masadan ayrılıp onu takip etmeye. Bir koridordan bir koridora geçiyordu. Ve gerçekten hızlı yürüyordu.

-Nereye gidiyoruz? Ayrıca niye bu kadar hızlı yürüyorsun.

Tom: Soru sormak yok demiştim.

- ugh tamam

Bir kapının önünde durduğumuzda kapıyı çaldı. Kapı açıldığında içeriden Riley bize şaşırmışçasına bakıyordu.

Riley: Tek geleceğini düşünmüştüm.

Tom: Ama gelmedim. Şimdi çekil önümden.

Tom Riley'i itip içeri geçti. Riley bana bakıyordu, bende aldırış etmeden içeri geçtim. İçerisi garip kokuyordu. Vanilya ve gül gibi ama bu kadarıyla değil, ismini çıkaramadığım bir koku daha vardı. Tanıdık geliyordu.

Tom: İstediğim şeyleri getirdin mi?

Riley: Evet.

Tom: Tamam o zaman işin bitti çıkabilirsin.

Riley: Ama-

Tom: Aması yok, çık dedim sana.

Riley: Beni bir dinleseydin-

Tom: Sözümü ikiletmenin ve emirlerime uymamanın sonuçlarını biliyorsun değil mi?

Bende ortada dikilmiş ikisinin konuşmasını dinliyordum. Ortam cidden rahatsız ediciydi. Oda büyüklüğü normaldi. Bir yatak ve yatağın önünde küçük bir masa vardı. Gardırop ve kitaplıklarda vardı.

Riley: Pekala çıkıyorum bir şey olursa suç benim değil.

Riley topuklarıyla dönüp odadan çıkarken kapıyı çarpmayı unutmadı.

- Neden buraya geldik?

Tom: Seninle bir kaç şey konuşmak istiyorum.

- Ne hakkında?

Tom: Bugün kahvaltıda Riley ile kavga ederken Riley hakkında çok şey bildiğini fark ettim.

- Eee yani? olamaz mı?

Tom: Normal bir insan neden bu kadar bilgiyi öğrenir ki? Gereksiz biri sonuçta. Ayrıca bu kadar detaylı bilgiye nereden ulaştın?

Ne yapmaya çalışıyordu bu?

- Beni bunun için mi buraya getirdin?

Tom masada yanan tütsüyü eline aldı ve koklamaya başladı. Yüzünü buruşturup tütsüyü kendinden uzaklaştırdı, daha sonra tekrar yakınlaştırıp tütsüyü kokladı.

- Noldu?

Tom: Afrozidyak

Tom elini gözüne götürüp ovdu. Gözlerini düzensiz kırpıp bana baktı.

- NE?!

Tom: Etkisi çok hızlı. Kaç.

Arkama dönüp koşamaya başlayınca Tom ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başladı. Bu odadan çıkmam lazımdı yoksa istemediğim şeyler olabilirdi. Kapıya doğru yöneldiğimde Tom asasını çıkarıp büyü ile kapıyı kilitledi.

- Asam?! Benim asam nerede? UGH LANET OLSUN. NEDEN EN LAZIM OLDUĞU ZAMANLARDA ORTADAN KAYBOLUYOR!?

Arkamı döndüğümde karşımda Tom vardı. Omuzlarımdan sertçe tutup duvara ittirdi. Iki elimle ittirip uzaklaştırmaya çalışıyordum. En sonunda iki bileğimden tutup kafamın üstüne duvara dayadı. İkimizin yüzü arasında sadece bir kaç santimetre vardı. Ve onun nefesini yüzümde hissedebiliyordum.

- HAY ŞANSIMI SİKİM. TOM YA NİYE GELDİK Kİ ZATEN OFFF

Sinirlenip bağırmamdan sonra gözlerimi sımsıkı kapattım. Tom fazla güçlüydü aslında istesem ellerinden kurtulabilirdim ama bende afrozidyak etkisine karşı koyamıyordum. Bileklerimi hala sertçe sıkıyordu. Bir kaç saniye sonra bileklerimi tutan eli gevşemeye başladı. Ellerimi bıraktıktan sonra duvara yumruk attı.

İlk önce sol gözümü açtım sonra sağ ama Tom önümde değildi. Yerde yatıyordu. Eğilip nabızına baktım. Yaşıyordu tanrım çok şükür. Afrozidyak etkisinin karşılanmamasından dolayı bayılmış olmalıydı.

- OF AMK ÖLÜRSEN BENDEN BİLİRLER

Of kendimden özür diliyorum. Yerde yatan Tom'un kravatından tutup kendime doğru çektim ve öpmeye başladım işe yarıyor olsa gerek yavaş yavaş kendine geliyordu. Gözlerini açıp tam olarak geldiğinde kravatını bıraktım. Tom derin bi nefes alarak ayağa kalktı.

- İyi misin?

Tom: ...

Soruma cevap vermemişti ve bön bön bakınıyordu. Bi bana bakıyordu bi yere. Sanki olan biteni düşünüyor gibiydi. Daha ilk günden böyle şeyler yaşadığıma göre kim bilir ileride neler yaşayacaktım.

..........

Kitaba yeni basladigim icin biraz kotu olabilir ama ilerledikce konular bagdasicak ve aklimda cok guzel seyler varr.

Kitaba devam etmem icin motivasyona ihtiyacim var. Bol bol yorum atin lutfen 😫

Kitabimin kesfedilmesi icin kendi sosyal medya hesaplarinizda paylasip bana sosyal medya hesaplarinizin isimlerini verir misiniz? (Kitabimi paylasanlari sosyal medya uzerinden takip edicem hem yakinlasmis oluruzzz)

Seguir leyendo

También te gustarán

6.1K 379 2
doğduğundan beri yüzünde leke olan jungkook ve onu kusurlarıyla seven okulun zorbası kim taehyung.
87.3K 5.5K 34
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
396K 32.9K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
68.9K 3K 17
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.