FALÇATA /KARA SEMT(+18) (TA...

Von gamzeispahaa

671K 24K 3.8K

Falçata kara semti'nin kapılarını sizin için açıyor... 🔈Uyarı ağır psikolojik şiddet mevcut dayanamayan lütf... Mehr

Zehir Gözler
Karma
Nabi
Kafes
Tehdit
Bedel
Akrep
Kalbimin Sahibi
Hayal Kırıklığı
Yılan
Geçmişin Acıyan Yarası
Alpaslan
Cennet Kokusu
Yanan Kötülük
Eve Dönüş
Kayıp Tanrı
Finale İlk Yarı
Asıl Başrol (final 2)
Final
Yeni Kurgu Alarmııı
YARDIMCI ALIMI

Yük

24.5K 1.1K 165
Von gamzeispahaa

Helloooo oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤️

Geçmiş zaman

Alpaslan aynaya baktığında yüzündeki o derin yara yüzünden gözlerini sıkı sıkıya kapatmıştı. Evet birçok kişi neden karıştığına kadar kızmış birçoğu hak ettiğini söylemişti. Ama biri de yaptığını desteklememişti. Ama ne yapsın ablasını ve annesini koruyamamıştı. Belki dedi, belki o kızı kurtarırdı. Ve dediğini de yapmıştı kızı kurtarmıştı. Sonu kendisinin yüzünde o derin yara da olsa kurtarmıştı. Bu yüzden kim ne derse desin bu çocuk kendisiyle gurur duyuyordu.

İçeriye giren ustasını gören Alpaslan direk toplanmıştı. Adama karşı büyük saygısı vardı.

“Murat Baba seni çağırıyor.”

Ustasının lafı onu şaşırtmıştı.

“N-neden?”

Usta omuzlarını silkti.

“Ne bileyim kim bilir bu kez ne yaptın da semtin babasını sinirlendirdin.”

“Usta valla bir şey yapmadım zaten bu haldeyim.”

Usta çocuğa baktığında üzüldü o gün adamın elinden yine ustası almıştı yoksa vicdansız adam hıncını alamayıp bir de dövecekti.

“Hazırlan hadi adamı bekliyor kapıda.”

Alpaslan ayakkabılarını giyip üstüne annesinden kalan küçük yeleğini de giyinmişti.

“Tamam usta.”

Çocuk ne kadar gitmek istemesede dışarı çıktığında kapıda bekleyen uzun boylu iri yarı bir adamla karşılaştı. Adamdan bir anda korkmuştu.

“Alpaslan sen misin?”

Adamın duruşu kadar sesi de heybetliydi.

“E-evet.”

Tek kaşını kaldırıp çocuğu süzdükten sonra başıyla arabaya binmesi için işaret etti. Alpaslan ne kadar binmek istemesede arabaya binmişti. En sonunda adamda arabaya bindikten sonra arabayı çalıştırmıştı. Küçük aynadan kendine bakan Alpaslan adamın kara gözleri ile karşı karşıya gelince başını yere indirmişti. Sessiz bir yol olmuştu ne o tek bir kelime atmıştı ne de adam onunla konuşmak için gayrette bulunmuştu.

Araba en sonunda büyük bir evin önünde durduğunda şaşırmıştı. O hep önünden geçtiği evdi içinde ne vardı merak ederdi.

“İn bakalım.”

Adamın talimatı ile aşağıya inmişti. Kısa zaman sonra adamın elini küçük omzunda hissettiğinde küçük kalbi hızlı hızlı atmaya başladı.

“Yürü.”

Yürümeye başladıklarında onları her gören onun gibi adamlar selam verip başını eğiyordu. Sanki Alpaslan bunların kendisi için yapıldığını bir anda hissetti. Uzun zaman sonra ilk kez ona birileri insan gibi davranıyordu.

“Babanın karşısına çıkacaksın ona göre kusurda bulunma gördüğünde git elini öp.”

Alpaslan’ın kaşları çatılmıştı. Neden tanımadığı adamın elini öpecekti ki. O anda bir şey demesede başını sallamıştı. Başka bir kapı açıldığında önünde bekleyen adamı gördüğünde adamın yine o heybetli sesini duydu.

“Babaya de ki geldiler.”

Adam başını sallayıp içeriye girdiğinde Alpaslan’ın kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Birkaç saniye sonra adam tekrardan odadan çıkmıştı.

“Bekliyor abi Baba sizi.”

Kapıyı açtığında genç adam ve Alpaslan büyük malikanenin en ihtişamlı odasına girmişti. Yırtık pantolonu kendine küçük gelen yeleği ile o odada duran en aykırı kişi olduğunu düşündü. Ama yine de başını eğmedi. Başını kaldırdığında büyük ihtişamlı koltukta oturan orta yaşlarda iri yarı mavi gözlü bir adam vardı. Bu adamın Murat Baba dedikleri kişi oluğunu anlamıştı adam elini Alpaslan’a uzattığında yanındaki adam omuzuna baskı yapmıştı gidip öpmesi için ama Alpaslan kimsenin elini öpecek bir çocuk değildi.

“Büyüğüne karşıda mı saygın yok senin çocuk.”

Alpaslan bu lafa sinirlenmişti.

“Ben kimsenin yaşına saygı göstermem! Buraya geldiğimden beri herkes bir baba herkes el öptürüp kendinden zayıf olanı eziyor!”

Alpaslan kendinden büyük lafları ederken Murat Baba ayağa kalkmıştı. Alpaslan’a doğru gelirken Alpaslan dimdik durup adamın o mavi gözlerinin içine içine baktı.

Murat Baba tam çocuğun önünde durduğunda elini kaldırıp çocuğun ensesine atıp kendine doğru hafifçe çekti. Sonra çocuğa doğru eğilip alnından öpmüştü. Alpaslan tokat beklerken gördüğü tavır onu daha çok şaşırtmıştı.

“Bu çocuk olur kazım.”

Kazım yanındaki adamın adı idi.

“Olur abi, hem de öyle bir olur ki alemi dize sokar.”

Alpaslan hala olan biteni anlamamıştı. Sonra Murat Babanın gözleri Alpaslan’ın yanağına düştü.

“Bundan sonra adın Alpaslan değil çocuk!”

Alpaslan anlamaz gözlerle adama bakıyordu. Murat Baba kabuk bağlamış yaraya dokundu.

“Bundan sonra adın Falçata alemde bu adla bilineceksin, seni gördüklerinde herkes ayağa kalkıp titreyecek sen ölüm kokacaksın senin ayak sesini duyanlar azrailin geldiğini düşünecek çocuk!”

Alpaslan adamın gözlerine baktığında bunca zaman aradığı fırsatın ayağına geldiğini anlamıştı.

“Duydun mu beni senin adın Falçata ne olduğunu kimin evladı olduğunu unut. Kimsen yok sen bu semtin malısın bundan sonra! “

Alpaslan başını sallayıp o ismi ilk kez zikretti.

“Bundan sonra Falçatayım!”

   🌾🌾🌾🌾

“Falçata, Baba seni depoya çağırıyor.”

Falçata artık ismini unutmuştu. Başta zor gelsede şuan artık bu isimle bir beden bulmuştu. Murat Baba 1 senedir ona değişik değişik eğitimler verdirmişti. Onu bir insandan çok ölüm makinesi yapma derdindeydi. Vücudu bile bir çocuk vücudu gibi değildi artık silah kullanmayı bile birçok yetişkin erkekten daha iyi biliyordu.

“Tamam, geliyorum Kazım abi.”

Elindeki eldivenleri çıkarıp ringten inmiş adamın arkasına takılmıştı. Uzun merdivenlerden aşağıya indiğinde rutubet kokusunu içine çekti. Ciğerleri alışması içindi. Nereden geldiğini unutmamak içindi intikamını, annesi ablasının o halini unutmamak içindi. Falçata aşağıya indiğinde Murat Babası ile karşı karşıya gelmişti. Ama arkasında sandalyede oturan adam ona yabancı gelmemişti. Nasıl unutabilir ki her gün aynaya baktığında o yüzü zehir yeşil gözlerini o adama dikti.

“Hatırladın değil mi Falçata?”

“Unuturmuyum Baba.”

Çocuğun istemsizce eli yanağına gitmişti. Murat Baba yaklaşıp çocuğun omuzuna iki tane vurmuştu.

“Unutmazsın benim oğlumsan hiç unutmazsın!”

Murat Baba cebinden çıkardığı falcatayı eline bıraktı çocuğun

“O zaman dökülen kan bırakılan iz kabuk bağlamasın!”

Falçata mesajı anlamıştı. Murat Baba bir kez daha omzuna vurup depodan çıkmıştı. Adamlarda Murat Baba ile beraber dışarı çıkmıştı. Adam ise kaçacağını düşünerek ayağa kalkmıştı. Ne yani bu çocukla onu baş başa mı bırakmışlardı.

“Siktir git velet yoksa bu kez diğer yüzünü alırım.”

Sözlerinin sonunda Falçata adama sağlam bir yumruk atmıştı .Adam çenesine aldığı  darbe ile sırt üstü yere düşmüştü.

“Nereye gidiyorsun bakalım?”

Falçata bu kez adamın üstüne çöküp art arda yumruklarını suratına atmaya başlamıştı adam artık aldığı sert darbelerle yerinden kalkamamıştı. Bu kez çocuk biraz önce babası tarafından eline verdiği falçatayı alıp yüzüne aynı onun şekilde derin bir kesik atmıştı. Ama o anda oda ona yetmemişti. Bu kez yüzünün her yerine o kesiklerden atmaya başladı sanki içine bambaşka biri girmiş gibiydi her attığı darbe üstüne her sıçrayan kan onu daha fazlası için tahrik ediyordu.

En sonunda gırtlağına getirdi falçatayı hiç düşünmeden bir anda kesmişti onun kesmesiyle yüzüne de kan aynı zamanda sıçramıştı. Ayağa kalktığında adama baktığında o gün ki gibi adamın ona tükürdüğü gibi oda onun yüzüne tükürmüştü.

Bugün o çocuk içinde kalan masumluk damlasını da kendi elleri ile kesip atmıştı. Artık onun hayatında sadece kan vardı.

Şimdi ki zaman

Falçata kızın dudaklarından dökülen isme şaşırmıştı. O bile unutmuştu o ismi Alpaslan o ismi biliyordu annesi ona bu isimi koymuştu. Masumluğu aklına geldi. Sonra ise Falçata olduğunu hatırladı onu da Murat Babası koymuştu. Baba dediği ona emek veren adam koymuştu. Ama masumların canını yaktığı için oda onu bitirmişti.

“Senin ama gözlerin?”

“O zamanlar görüyordum.”

Falçata geçmişten tanıdığı saniyelik olarak hatırladığı kıza baktı. Alpaslan olduğu zamanlardan kalan tek kişi idi.

“Hayat ne kadar tuhaf değil mi Falçata o zamanlar kahramanımdın şimdi ise...”

Nabi cümlenin sonunu getirmemişti. Falçata ise ne diyeceğini az çok anlamış saniyelik bir sessizlik oluşmuştu. Sonra genç adam merak ettiği soruyu sordu.

“Gözlerine ne oldu?” 

“Aldılar.”

“Kim?”

Nabi sessiz kalmıştı.

“Kim aldı senden gözlerini Nabi ne yaşadın?”

“Söyleyeceklerimi kaldırabilecek misin? beni karın olarak görüp evlenebilecek misin? Yapma Falçata geçmişi açma yoksa kül oluruz.”

Nabi derin bir nefes almıştı. Ama bu semtte o nefesi dahi alamıyordu. Üstüne sinen o koku hala ciğerinde dolup taşmıştı. Nabi sözlerine devam etti.

“Kader Alpaslan biz iki ipin ucuna bağlı çocuklardık Sen beni hani bu kötülükten korumak için evlenmek istiyordun ya aslında ben o kötülükte doğan ve o kötülükle karşı karşıya bırakılmış bir kız çocuğuydum.”

Nabi yaralı olan o çocuktu hayatı boyunca kısa zaman dahi mutlu olmamıştı . Falçata gibi mutluluğu elinden alınmamıştı. O bir hiçlikte doğmuş o hiçlikte sonu beklemişti.

“Kimsenin geçmişi temiz değil Nabi.”

“Bjzim çocukluğumuz ama kirletildi biz temizdik tenimize leke bırakıldı şimdi o lekeyi temizleyecek bir su yok bu evrende.”

“Kör olmanı ve o vücudunda gördüğüm izleri kim yaptı bana isim ver Nabi tek bir isim.”

Nabi sanki adamı görür gibi ona taraf dönmüştü dudaklarında geçmişin acısını ve yükünü taşıyan bir gülüş vardı.

“ismi duyunca ne olacak ben yara almamış gibi mi olacağım?”

Falçata ellerini saçlarının içine soktu.

“En azında için soğuyacak.”

“Benim içim bu evren yanıp tutuşsa bile soğumaz.”

Kızın sesindeki acı bariz ortadaydı.

“her şeyimi benden aldılar gözlerimi tenimi tüm i-ilklerimi.”

Falçata korktuğu o soruyu soramıyordu alacağı cevaptan korkuyordu.

“S-sen,”

“Küçük yaşta tecavüze uğradım.”

Nabi bunu söylerken soğuk bir sesle söylemişti ama devamında getireceği isim Falçata’nın ömrü boyunca omuzlarına yüklenen en büyük yük olacaktı.

“İsim istiyorsun ya Falçata al o zaman tüm bunlara sebep olan kişi Kemal .”

“Babam mı?”

 
Diğer bölüm bilin bakalım kimin çocukluğu?

İçim parçalanarak yazdım

Bölüm nasıldı?

İnstagram adresim : gamzeispaha

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

474K 25.9K 34
"Sana, seni sevdiğimi söylediğimden beri bir garipsin. İtirafım seni rahatsız mı etti?" Hayır etmemişti. Ben,kendi içimde olan duygularla cebelleşiy...
150K 385 62
Biz bir süre bilinen dünya içinde yaşamış ve asla umduğunu bulamamış insanlarız. Yakalandığımız sendrom da belli: Nefretiya! Anlamı, yaşamda umduğunu...
24.8K 1K 24
24 yaşındaki İsabella Trastfer New York'ta kız kardeşi ile birlikte kendi halinde yaşamaktadır.Bir yandan yaşadığı kötü olaylar ve bir diğer yandan h...