Equestrian: taekook

By aanonimyazarlik

399K 46.6K 32.1K

Bir dansçı, bir profesyonel binici ve bir de Bay Jeon. Not: Kapaktaki edit @hhisasihunn'a aittir. More

1: İkinci düşme vakası.
2: Şey yapılmak.
3: Dördüncü düşüşte affetmedi tabi.
4: Öpücük sonrası kardeşlik
5; (1/2): Çöp adam kurabiyesi
5; (2/2): En tatlı davet
6: Atla yapılan anlaşma
7: Açığa çıkan küçük sırlar
8: Parıldamak
9: Yarışmak
10: Yüzsüzlük
11: En güçlü insan
12: Hırr Kaplan, Zıpzıp Tavşan
13: Jeon'u doyurmak
14: Evim evim, güzel evim
15: Jimin gerçekten haklı olabilir miydi?
16: Yorgun papatya.
17: Bay Acımasız Jeon
18: Kelebekler vadisi
19: Küçük cadı Soomin
20: Büyükbabayı düşünmek
22: İkinci baba
23: Affetmeyi denemek
24: Özel ders
25: Aldatmak
26: Yatak odasının gizli bölmesi
27: Kocaman adam olmak
28: Yardımsever olmak
29: Yiyilmiş dudaklar
30: Güneş adam
31: İtalyan öğrenci
32: Pençe
33: Teklif
34: İyi ki
35: İçli dışlı
36: Çocuklar
37: Kulak misafiri
38: Birbirinde tamamlanmak
39, Final: Infinity

21: Söz uçar deneyim kalır

10K 1.1K 824
By aanonimyazarlik

Soomin'in hastaneye kaldırıldığı günün akşamında Taehyung'a gidememiştim. Çünkü eve döndüğümüzde Soomin ben salonda uzanırken birden yanıma gelerek kollarımın arasına girdiğinde onu reddetmemiş, koltukta yer açarak yanıma yatmasına izin vermiştim. Sonrasında abim ve babam yanımıza gelse de kolumu yastık olarak kullanmaya devam edince sesimi çıkartmadan Taehyunga gelemeyeceğini dair bir mesaj atmıştım. Zaten o da anlayışla karşılamıştı.

Salonda kimse konuşmamıştı bir süre. Annem gelene kadar hepimiz sadece televizyon izlemiştik. Annem geldiğinde ise Soomin bir süreliğine annemin yanına, mutfağa gitmişti ve babam da o sırada sessizce konuşmaya başlamıştı.

Özür dilemişti önce. Ne kadar üzgün olduğunu görmemek imkansızdı. Zaten abim de sorun olmadığını, onun bir hatasının olmadığını söylemişti. Doğruydu da. Onun alerjilerinden haberimiz yoktu. Babam bilemezdi. Ama işte, üzülmüştü bir kere. Bütün gece de üzgün üzgün durmuştu.

O gecenin ardından sabah kahvaltıda ise daha iyi duruyordu babam. Soomin'le güzelce ilgilenmişti. Ondan da özür dilemişti bir de. Soomin de aynı babası gibi sorun olmadığını söyleyip hatanın kendisinde olduğunu söylemişti.

Sonrası ise genel olarak keyifli geçmişti. Soomin iyiydi, babam daha rahattı. Ortamdaki tek sorun ise elimin hareket ettirdiğimde acımasıydı. Kimse fark etmemişti. Daha doğrusu fark ettirmeye çalışmış ve başarmıştım.

Ama gerçekten acıyordu ve ben stüdyoya gidip pratik yapmaya başladığımda bile ağrı kesici krem sürmeme rağmen sızlamaya devam etmişti.

"Eline ne oldu senin?"

Yugyeom ben elimin üzerine buz torbası tutarken yanıma gelerek yanaklarımı sıktığında dudaklarımı büzerek kendimi onun bacaklarına doğru düşürmüştüm.

"Küçük bir kaza oldu" demiştim olayı anlatmaya üşenerek.

"Nasıl bir kaza?"

"Gerçekten uzun bir mevzu. Anlatmaya çok üşendim. Kaza diyip geçelim" diyerek elimi onun dudaklarının hizasına doğru götürmüş ve alt dudağımı sarkıtarak mırıldanmıştım. "Öp de geçsin?"

"Öperim tabii, minik bebeğim benim" diyerek elimi nazikçe tutup elimin üzerine, farklı noktalara, öpücükler bırakmaya başlamıştı. Dudaklarım hemen kıvrıldığı sırada kapımıza tıklanınca bakışlarımı kapıya çevirmiş ve gelmesini belirten bir ses çıkartmıştım.

"Taehyung? Hoşgeldin"

Taehyung içeriye girer girmez bana gülümsemişti. Ardından bakışları elimi öpmeye devam eden arkadaşımı bulmuştu ve o anda anlık olarak kaşlarının hafifçe kalktığını görmüştüm ama gülüşü bozulmamıştı. Benim gözümden kaçmazdı hiçbir şey.

"Aa" demişti Yugyeom elimi öpmeyi sonunda bırakarak. "Enişte? Hoşgeldin"

"Hoşbuldum, sanırım" diyerek güldüğünde Yugyeom kıkırdamıştı hemen.

"Jungkook'un eli incinmiş, onu iyileştiriyordum. Öpücüklerim sihirlidir de benim. Yanlış anlama yani."

Taehyung gülerek başını sallayıp bakışlarını bana çevirince Yugyeomun bacaklarından kalkarak elime buzu tutmaya devam edip tamamen ayağa kalkmıştım.

"Burası havasız gelebilir, istersen lobide bekleyebilirsin beni. Duş alıp gelirim hemen-"

"Niye lobide beklesin ya? Sen duşunu al, Taehyung da soyunma odasında beklesin işte?"

"Daha sıcak olur diye demiştim. Gelebilir elbette" diyerek gülümsediğimde Yugyeomun amacını bilsem de sesimi çıkartmamayı tercih etmiştim.

"Benim için fark etmez" diye mırıldandığında Yugyeom gülerek Taehyungun yanına gitmiş ve onu omuzlarından kavrayıp ittirmişti bana doğru.

"Hem sohbet de etmeye devam edersiniz. Gidin işte. Çifte kumrular sizi"

Yugyeomun hevesine karşı gözlerimi devirerek arkamı dönüp soyunma odasına doğru ilerlerken Taehyungun da beni takip ettiğinden emin olmuştum. Birlikte içeri girdiğimizde Taehyung duş alma yerlerinde gezdirmişti gözlerini. Farklı bir oda falan bekliyordu sanırım ama direkt olarak dolapların karşısındaydı.

"Ben istersen dışarıda bekleyebilirim" demişti tam de beklediğim gibi. Aynı zamanda eliyle arkasında duran kapıyı işaret etmişti, sevimli görünüyordu gerçekten.

"Sorun yok, oturabilirsin" diyerek tahtadan yapılmış oturma yerlerini göstermiştim. O da sessiz kalarak dediğimi yaptığında dolabımdan havlumu ve getirdiğim duş jeliyle şampuanımı alarak duşakabine doğru ilerlemiştim.

"Elini nasıl incittin?"

"Soomin ısırdı ya dün akşam, hala acıyor" diye mırıldandığımda Taehyungun ayaklandığını görmüş ve bakışlarımı ona çevirmiştim.

"Soomin nasıl oldu? İyi mi?" Diye mırıldanarak boştaki elimi nazikçe kavradığında bana yakın durduğu için biraz rahatsız hissederek geri çekilmiştim. Deli gibi pratik yapmıştık, ter kokmuş olabilirdim sonuçta.

"Evet iyi" demiştim sessizce. "Biraz normale göre halsiz tabii ama iyileşir yavaş yavaş"

Taehyung onaylayan mırıltılar çıkartarak elimin üzerini nazikçe öptüğünde dudaklarımı büzerek elimi ondan nazikçe geri çekmeye çalışmıştım.

"Ben duş aldıktan sonra ilgilen benimle" demiştim beni bırakmadığı için mızmız bir şekilde mırıldanarak. "Şimdi değil"

"Neden?"

"Deli gibi terliyim?"

"Seksi görünüyorsun"

"Taehyung! Ondan bahsetmiyorum"

Mızmızlansam da yüzüme karşı söylediği şey elbette hoşuma gitmişti. Bu yüzden istemsizce güldüm sırada Taehyung bana daha da yaklaştığında ona izin vermeyerek ben de geri çekilmiştim.

"Hayır Taehyung. İki dakika bekle, hemen duş alacağım tamam mı? Güzel kokmam gerek" diyerek elinin üzerine hızlı bir öpücük bırakıp aceleyle duşakabine girdiğimde Taehyung'un kıkırdadığını duymuştum.

"Acele etme, elini yorma" demişti yürüdüğünü duyduğum sırada. "Yani saçını yıkarken" diye kıkırdayarak eklediğinde gözlerim büyüse de sesli gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

Aptal çocuk. Yiyecektim onun kıkırdayışını şimdi.

Üzerimdeki kıyafetleri çıkartıp ıslanmaması için kapının üzerine astığımda bu resmen Taehyunga burada şu an çıplağım demek olduğu için biraz garip hissetsem de yanına hemen dönebilmek adına acele ettiğim için hızlıca yıkanmaya başlamıştım.

"Mmm" Taehyung mırıldanmıştı. "Portakal mı koktu burası?"

"Evet" demiştim gülerek. "Ama keşke kokusu vücudumda da kalsa. Fazla uçucu" diye eklediğimde sesimdeki üzgün ton onu güldürmüştü.

"Kalıcı olanı yok muymuş?"

"Yok. Bu zamana kadar bulamadım en azından" diye mırıldandığımda Taehyung anladığını belirten mırıltılar çıkartmıştı. Ben de bu sırada çabucak durulanarak saçlarımı yıkamaya başlamıştım.

Bu arada elim harbiden de hareket ettirince acıyordu.

Birkaç dakika içinde saçlarımı da yıkayıp duruladıktan sonra havlumu belime sararak kıyafetlerimi kapının üzerinden almış ve duşakabinin kapısını açarak bakışlarımı Taehyunga çevirmiştim. Çevirdiğim gibi de gülmüştüm çünkü elleriyle sıkı sıkı gözlerini kapatıyordu.

"Taehyung, ne yapıyorsun?"

"Rahatça giyin hadi"

"Gözlerinin önünde rahat olmayacağımı mı zannediyorsun?" Dediğimde Taehyung parmaklarını aralayarak bana bakmış ve hemen tekrar kapatmıştı gözlerini. Kıkırdamıştım.

"Giyin hadi. Bakmıyorum-"

"Taehyung, önemli değil" demiştim dolabımın önüne giderken. "Daha dün bile isteye kucağına oturduğum adamın yanında çıplak olmak sorun edeceğim bir şey mi sence?"

"Öyle mi dersin?" Diyerek ellerini yüzünden çekip bakışlarını bana çevirdiğinde gülmüştüm.

"Evet. Öyle derim."

"O zaman ben de izlerim" diyip omuz silktiğinde kıkırdayarak ona arkamı dönmüştüm. Kirlilerimi bir poşete doldurup çantama tıktıktan sonra temiz kıyafetlerimi alarak Taehyungun oturduğu bankımsı yere koymuş, ona arkamı dönerek iç çamaşırımı giyinmiştim. Havlumu bir kenara koyarak altıma eşofmanımı da giyindikten sonra üstümü de giyinmek için hareketlenmiştim ki belime sarılan kolla birlikte bakışlarımı Taehyunga çevirmiştim.

"Dokunabilirim, değil mi?" Diye mırıldanarak benden onay istediğinde gülümsemiş ve arkamdan sarılıp karnımın üzerinde beklettiği elini tutmuştum. Taehyung diğer elini de hemen belime yerleştirdiği sırada dudaklarını enseme bastırdığında derin bir nefes alıp verme ihtiyacı hissetmiştim.

"Elin acıyor mu?" Demişti yanağını omzuma yasladığı sırada. Gerçekten masumca dokunuyordu. Sıcaklığımı paylaşmak istiyor gibiydi.

"Evet, acıyor" diyerek dudaklarımı büzdüğümde Taehyung beni kendisine çevirmiş ve acıyan elimi nazikçe tutarak dudaklarını bastırmıştı.

"Geçiyor mu böyle?" Diye mırıldandığında boştaki elimi onun üzerindeki ceketin içine sokarak beline tutunmuş, başımı onaylar anlamda sallamıştım. O da dudaklarını elimin üzerinde gezdirmeye devam etmişti.

"Eve gidince ağrı kesici krem sürüp sıcak bir bezle sararız, daha iyi olursun" dediğinde mırıldanmalarla onaylayarak elimi dudaklarından ayırmış ve yanağına yerleştirerek onu kendime çekerek dudaklarımızı birleştirmiştim.

"Özledim seni" demiştim bir öpücük bırakıp tekrardan dudaklarına yapışmadan hemen önce. Taehyung da karşılık olarak belimi iki eliyle de kavrayarak bedenlerimizi birleştirmişti. Aynı zamanda dudaklarıma daha fazla yüklendiği için biraz geriye doğru eğilmiştik ama bu gram problem değildi.

Yanağındaki elimi saçlarına daldırıp yumuşacık tutamları hafifçe kavradığımda acımaz diye düşünsem de elim acıyınca istemsizce dudaklarına doğru boğuk bir ses çıkarttığımda Taehyung bunu asla yanlış anlamadan bir elini belimden ayırıp saçlarındaki elimin üzerine yerleştirmiş, yavaşça omzuna yerleştirmemi sağlayıp üzerini nazikçe okşamaya başlamıştı. Aynı zamanda beni öpmeyi asla aksatmamış, tüm isteğiyle dudaklarımı öpmeye devam etmemişti.

Tamam, inleyişim farklı bir nedenden olsa da kalbim hızlanmıştı ve garip hissetmeye başlamıştım.

Biraz daha beni öptükten sonra tatlı bir şapırtıyla dudaklarımızı ayırarak yanağıma birkaç öpücük vermiş, hafifçe geri çekilerek belimi okşamaya başlamıştı.

"Üşümeni istemiyorum. Üzerini giyin, saçlarını kurutup eve gidelim." Dediğinde başımı sallayarak onu onaylamış ve yanağına bir öpücük verip ondan tamamen ayrılmıştım. Hızlıca giyindikten sonra saçlarımı da aynı hızda kurutup montumu giyidiğimde Taehyung beni gülerek izliyordu. Acele edişim beni komik göstermiş olabilirdi.

"Hazırım ben" demiştim birkaç dakika içinde hazır olduktan hemen sonra önünde dikilirken. "Hadi gidelim. Zaten dün kahvaltıdan sonra alelacele çıktım, vakit de geçiremedik"

"Sorun değil" demişti sağlam olan elimi tutarken. Diğerini cebime sokarak Taehyungla birlikte yürümeye başlamıştım. Birlikte soyunma odasından çıkarak stüdyoya girdiğimizde Yugyeomun Yuqiyle konuştuğunu görmüş, onlara veda ederek stüdyodan da çıkmıştık. Adımlarımız direkt olarak Taehyungun evine doğru yöneldiğinde ikimiz de sessizdik. Açıkçası evde ne yapabileceğimizi düşünüyordum ve aklıma hep uslu olmayan şeyler geliyordu.

Çünkü Taehyungla yakınlaşmak istiyordum.

Tamam, belki biraz erkendi ilişkimiz yeniydi sonuça ama onu arzulamamak elde değildi. Onu sadece yolda gören biri bile rahatça rüyalarına davet edebilirdi. Bense rüyalarıma davet etmek yerine gerçek hayatta bunu eyleme dökme şansımı kullanabiliyordum Bu yüzden bence daha şimdiden onu arzuluyor olmam gayet normaldi.

"Ne düşünüyorsun öyle?" Demişti Taehyung gülerek. Bakışlarımı ona çevirdiğimde kaşlarımın çatık olduğunu fark etmiş ve hemen düzeltmiştim.

Eh, kendimi haklı çıkartmak adına iç sesimle tartışmak stresli bir işti.

"Hiç, öylesine. Önemli bir şey değil" diye mırıldanarak benim için açtığı bina kapısından içeri girmiştim. Birlikte merdivenleri çıkarak Taehyungun dairesine vardığımızda içeriye girer girmez aldığım koku dudaklarımın kıvrılmasına neden olmuştu.

"Tam burada sıkıyorsun parfümünü, değil mi?" Dediğimde üzerindeki ceketi çıkartırken beni onaylamıştı.

"Evet bebeğim, alışkanlık olmuş. Çok yoğun mu kokuyor? Havalandırmamı ister misin?"

"Hayır. Çok güzel" demiştim montumu astıktan sonra ona dönerek. "Eve girer girmez kokunu soluyabiliyorum. Daha ne isteyeyim?" Diyerek ona sokulduğumda dudaklarını alnıma bastırmış, kolunu belime sararak beni mutfağa doğru yönlendirmişti.

"Açsın değil mi?"

"Çok değil. Sen yiyecek misin?"

"Evet. Dolapta çorba olması lazım. Ramen de yaparız ve yeriz birlikte. Olur mu?"

"Olur" diye mırıldanarak benden ayrılışını izlemiş, ardından kalçamı masaya yaslayarak kollarımı göğsümde birleştirmiştim.

"Sen dinlen bebeğim, yeni çıktın pratikten. Salona geç istersen? Ya da odamda uzanabilirsin de? Rahat ol yani, istediğini yap"

"Sana yardım edeceğim ben" diyerek tezgaha doğru bir gidip yanında durduğumda bana dönerek gülümsemiş ve boynuma bir öpücük verip tekrardan önüne dönmüştü. Çorbayı ocağa yerleştiriyordu.

"Yardımlık bir şey yok aslında, alt tarafı çorba ısıtıp ramen yapacağım ama sorun yok ne istiyorsan onu yap"

"O zaman burada oturup seni izleyeceğim" diyerek olduğum yerde zıplayarak tezgaha oturduğumda Taehyung tencerenin olduğu ocağı açarak bana bakmıştı.

"Öyle yap o zaman. Ben de gelip seni öperim arada"

Bir şey demeden onunla birlikte gülmüştüm. Çünkü bir şey dememe gerek yoktu. Zaten amacım buydu sonuçta.

"Bugün Jimin gelmedi pratiğe" demiştim sessizliği bozup bir sohbet konusu açmak adına.

"Yoongiyle buluştu değil mi? Yoongi de erken çıktı çünkü"

"Evet. Bir de bana diyordu sakın Taehyungla buluşmak için pratiği aksatma diye"

Şerefsiz. Gerçekten de beni uyarıp duruyordu ama kendisi ortalıkta yoktu resmen.

"Pratiği aksatması doğru değil elbette ama her zaman yapmayacağına eminim. O yüzden takma kafana çok" diyerek yanıma gelip bacaklarımın arasına girdiğinde hemen ellerimi saçlarına ve boynuna yerleştirmiş, popomu öne doğru kaydırarak bacaklarımı beline bağlamıştım.

"Aklımı dağıt o zaman? Çok üzülüyorum ben. Nasıl satar beni?"

Çok da güzel masum masum bakardım ben. Sanki gerçekten üzülüyormuşum gibi oyunculuk da yapardım. Yemezdi ama yapardım işte.

"İstemen yeter" Demişti gülerek. Bacaklarıma yerleştirdiği ellerinden birini belime çıkartıp burnunu burnuma sürtmüştü. Ardından beni bekletmeyerek dudaklarımızı birleştirdiğinde büyük bir keyifle kollarımı boynuna sarmış, gözlerimi kapatarak dudaklarını hissetmeye odaklanmıştım.

Sadece beni öptüğünde bile, ki bu ilk falan da değildi, karnımın deli gibi kasılması normal miydi?

Dudaklarımız birbirine karışmış bir durumdayken nefes almak adına biraz geri çekilmiştim. Dudaklarımız tekrar birleştiğinde ise benim yapmak için hazırlandığım atağı Taehyung yapmış, dilini dudaklarıma sürterek dudaklarımın arasından içeriye yollamıştı. İstemsizce beline sarılı bacaklarımı daha da sıkıp onu kendime çekmeye çalıştığımda alttaki dolap kapağına çarpmıştı dizleri. Dudakları da hafifçe kıvrılır gibi olsa da öpüşmemiz bozulmamıştı.

Kalbim her yerimde atıyordu.

Taehyungla paylaştığımız en ıslak öpücüktü şu anki. Karnım kasılıyordu, deli gibi heyecanlıydım ve ben yükseliyordum. Şakasız, sadece öpmesi bile yetiyordu şu an bana. Şu an beni kucağına alsa ve odasına götürse gram sesimi çıkartmazdım. Zaten çıkartırsam dövsünler beni.

Ama elbette ocakta yemek varken bunu yapamazdık.

Taehyung alt dudağımı ısırıp hafifçe çekiştirdikten sonra bırakarak geri çekildiğinde gözlerimi aralamakta zorlanmıştım. Bir de kaşlarımın üzgünce çatılmaması için kendimi zor tutmuştum. Çünkü bitsin istememiştim.

Taehyung dudaklarını yanağıma bastırıp gülümseyerek bacaklarımın arasından kurtulduğunda ocağın başına geçip yemekleri kontrol etmişti. Ben de hiçbir şey demeden dudaklarımı birbirine bastırdığımda Taehyung aynı benim gibi fazlaca ısınan çorbanın altını kapatıp ramenin de soslarını döktükten sonra karıştırıp tabaklara koyduğunda iç geçirerek tezgahtan inmiş ve hazırladığı tabakları masaya koyarak ben de bir sandalyeye yerleşmiştim. Taehyung da çorba dolu kaseleri getirip kaşık ve çubuklarımızı da getirdikten sonra çaprazımda kalan sandalyeye oturmuş, bana bakarak gülümsemişti.

"Afiyet olsun"

Ah.. afiyet olsaydın keşke.

-

"Jungkook, ben de kısa bir duş alsam iyi olur aslında. Kaslarım biraz gergin bugün. Rahatlamak istiyorum"

"Al elbette. Ben beklerim seni burada" diyerek onun göğsüne yatmayı bırakarak ona döndüğümde yanaklarımı kavrayarak dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Bana tatlı bir öpücük verdikten sonra ayağa kalktığında ben de onunla birlikte kalkmıştım.

"Odanda beklesem sorun olur mu? Karıştırmam hiç. Yatağında yatmak istiyorum sadece" diye ona masumca sorduğumda beklediğim gibi hemen onaylamıştı beni.

"Elbette. Kendi evindeymişsin gibi rahat ol" diyerek odasının kapısını açtığında küçük adımlarla koşarak kendimi yatağına bırakmış ve dediği gibi rahat olarak örtünün altına girip bir yastığı kollarımın arasına, diğerini de başının altına yerleştirip sıkıca sarılmıştım. Taehyungsa bu halime bakıp kıkırdarken kendine kıyafet ve havlu alıyordu.

"Çabuk gel" demiştim gözlerimi kapatarak yastığa iyice gömüldüğüm sırada. Beni gülerek onaylamış ve odadan çıkarak banyosuna gitmişti.

Çok güzel kokuyordu. Yastık bildiğin Taehyung kokuyordu. Isırasım geliyordu her şeyi. Aşırı Taehyung yüklemesi olmuştu şu anda, hata vermesem iyiydi.

Birkaç dakika boyunca yatakta dönüp durmuştum. Yüzümdeki gülüşü asla silememiştim. Silmeye de çalışmamıştım gerçi. Halimden oldukça memnundum sonuçta.

Yaklaşık beş dakika sonra da gerçekten de dediği gibi banyodan çıkmıştı Taehyung. Odaya döndüğünde fark etmiştim ki gerçekten sıcak su kullanmış olmalıydı, yanakları ve burnu kızarmıştı çünkü.

"Saçlarını kurutmayacak mısın?"

"Havluyla ıslaklığını alsam yeter. Evdeyiz zaten." Diye mırıldanarak elindeki saç havlusuyla saçlarını karıştırmaya, kurulamaya başladığında onu dudaklarımı kemirerek izlemiştim.

Seksiydi. Bol kıyafetlerinin içindeyken bile fena seksiydi. Kucağına çıkmak isteyeceğim ve sadece isterken bile karnımın kasılmasına neden olacak kadardı hem de.

Peki kucağına çıkmam için bir engel var mıydı?

Hayır, yoktu. Bu yüzden de yastığa sarılmayı bırakarak örtünün bir kısmını tutup yukarı kaldırmış, bakışlarımla Taehyungu davet etmiştim. Taehyungsa benim hareketimi görür görmez saçlarını kurulamayı bırakıp gülümsemiş ve yanıma gelerek yatağa uzanmıştı.

Uzandığında onun üzerini örtüyle kapatmamı beklemişti ama hayır, ben yattığım yerden doğrulup örtüyü kendi sırtıma oranlı bir şekilde tutmuş ve tereddüt bile etmeden bir bacağımı onun sağına atarak kucağına yerleştiğim gibi örtüyle birlikte üzerine uzanmıştım. Kollarını belime ve sırtıma sararak başımı boynuna gömmeme izin verdiğinde bir kedi gibi ona sokulmuştum hemen.

"Kim bilebilirdi ki koskoca Jeon Jungkook'un kucağımda minik bir kediye dönüşebileceğini?"

Taehyung sırtımı okşarken kıkırdayarak konuştuğunda ben de gülümsemiş ve dudaklarımı boynuna bastırarak ona sıkıca sarılmıştım.

"Beni sevmen hoşuma gidiyor" diye mırıldanarak bir kedi gibi yanağımı ona sürttüğümde gülüşünü duyabilmiştim. "Ağır mıyım?"

"Hayır bebeğim" diyerek bana sımsıkı sarıldığında memnun bir şekilde gülümseyerek başımı boynundan kaldırmış ve dudaklarımı büzerek dudaklarına yaslamıştım. Öpmemiş, sadece yaslamıştım bir süre. Taehyungsa öpmemi bekliyor olacaktı ki öpmediğimi fark edince birden dudaklarımı ısırmıştı.

"Demek benimle oynamak istiyorsun, ha?"

Tek kaşını kaldırarak bana sorduğunda kıkırdayarak dudaklarımı büzmüştüm yine.

"Oynamıyorum, ne alaka?"

Evet. Oynamıyorum. Sadece kendimi dizginlemeyi öğreniyorum.

"Yalancı" demiş ve kollarını bana sıkıca sardığı gibi yana yuvarlanmamızı sağlayıp yerlerimizi değiştirmişti. Şimdi o benim üzerimde, bacaklarımın arasındaydı.

Sakin ol Jungkook.

Taehyung benim düşüncelerimin aksine tamamen masum bir şekilde dudaklarını yüzümün farklı noktalarına bastırmaya başladığında hızından dolayı gözlerimi kapatmak zorunda kalmıştım.

"Dur, tamam" demiştim artık gözlerimi açabilmek adına. Gülüyordum, dişlerimi de öpüyordu bu deli çocuk. "Gözlerimi açamıyorum- dur" Öpücüklerinin arasında mızmız bir şekilde konuşmaya çalıştığımda yine beni dinlemeyince ben de ona sıkıca sarılmış ve az önceki pozisyonumuzu almak adına yana düşürmüştüm. Fakat beni öpmeye devam edince onun yüzünü ellerimin arasına alarak yatağa sabitlemiş ve üzerine uzanmayı bırakarak doğrulmuş, kucağında oturur bir hale gelmiştim.

"Oh be" demiştim kaşlarımı hafifçe çatarak. "Gözlerimin kapalı olması çok endişe vericiydi."

Taehyung kıkırdayarak ellerini bacaklarıma yerleştirip kendi bacaklarını da dizlerinden kırarak yükselttiğinde sırtımı yaslamıştım hemen.

"İşte benimle dalga geçersen olacağı bu"

"Seninle dalga geçmedim ki"

Mızmızlanmıştım hemen. Ama bu doğru bir hareket olmamıştı çünkü ben mızmızlanırken elini kolunu sallayan, çocuk gibi olduğu yerde tepinen bir salaktım. Taehyung gülse de iki büklüm olurken bacaklarımı sıktığında ne yaptığımı fark ederek durmuştum hemen.

"İki oluyor bak" demişti Taehyung gülmeye devam ederken derin bir nefes verdikten sonra. "Tehlikeli sularda yüzüyorsun"

"Asi bir çocuğum diyorum anlamıyor musun?" demiştim omuz silkerek. "İki tane trafik cezam var benim. Tehlikeyi severim"

Taehyung küçük bir kahkaha atıp bacaklarımı sevmeye devam ettiğinde dudaklarımı sinsi bir şekilde kıvırmış ve oturduğum kucağında yerimi sabitlemek başlığı altında biraz kıpırdanmaya başlamıştım. Taehyung da hemen ellerini belime uzatarak hafifçe sıktığında aynı zamanda mızmızlanıyordu. Boynundaki damar da şişmişti yine.

"Jungkook.. bilerek mi yapıyorsun?"

"Bilinçsizce yaptığım bir şey gördün mü hiç?"

"Ama beni ikidir zor duruma düşürüyorsun bebeğim, olmuyor böyle" diyerek daha fazla dayanamamış olacaktı ki yatmayı bırakmış ve doğrularak oturmaya başlamıştı. Ben de doğal olarak biraz geriye doğru kaydığımda onun dişlerini birbirine bastırdığını görebilmiştim.

"Rahatsız mı oluyorsun?" Diyerek dudaklarımı büzüp başımı yana eğdiğimde Taehyung gözlerime bakmayı kesmeden dudaklarıma ıslak bir öpücük vermişti.

"Sence öyle bir ihtimal var mı? Sadece endişeleniyorum biraz" diye mırıldandığında ensesindeki saçları sevmeye başlamıştım.

"Neyden endişeleniyorsun?"

"Acemiyim Jungkook" demişti çekine çekine. "Gerçekten kendime dokunmaktan ötesine geçmedim daha önceden. Seni tatmin edememekten korkuyorum"

"Ben de profesyonel değilim ya?" Demiştim kaşlarımı çatarak. "Taehyung, fazla ince düşünmene gerek yok bu konuda. Bana dokunmasan bile sadece sana temas ederek zevk alabilirim." Dediğimde dudakları hafifçe kıvrılmıştı. "İnanmıyor olabilirsin ama ciddiyim. Ben sadece seni tatmin ederek bile tatmin olabilirim. Çünkü bir ilişkide en çok hoşlandığım şey karşımdaki kişinin zevk aldığını görmek"

Taehyung daha geniş gülerek başını benim gibi yana düşürdüğünde iç geçirmiş ve hala gözlerinin içinde olan çekinceyi gördüğüm için o anda bir karar almıştım.

Sonuçta söz uçar, deneyim kalırdı değil mi? İnanmamakta haklıydı. Ama inanmasını da istiyordum. Bu yüzden de sırtımı dikleştirerek ellerimi omuzlarına yerleştirmiş ve onu nazikçe ittirerek tekrardan yatağa düşürmüştüm.

"Sözlerime inanmak zor geliyorsa" diye mırıldanarak kucağında hafifçe ona sürtünmüş ve ardından üzerine eğilerek ellerimi boynunun iki yanına yerleştirip kendimi ona bastırırken eklemiştim. "Deneyip kendi gözlerinle görmek ister misin?"




___

21 bölüm olmuş artık kaynaşsınlr iwvmosmcismcc

Herrrkese hayırlı bayramlar dilerimmmm❤️❤️❤️ sizi seviyoruuumm❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

322K 27K 45
"Seni güneş batana kadar ayık tutacağım." - 18.03.2022 For @thvinwonderland & @jeonvth
48K 5.6K 8
'Can we fuck and still be friends, though?' [ The picture on the cover belongs to @lemsyeming. ]
56K 6.5K 38
Paramparça ruhumun kırıkları, şimdi baksan da gözlerime, her şey için çok geç artık. . "Sekiz yaşından beri nefret ederiz birbirimizden." "Yalnızca a...
11.6K 1.7K 38
Bir baba gibi seviyorum seni, saçlarını karıştırıp öpüyorum başını. Bir anne gibi seviyorum seni, sıcacık bağrıma basıp ısıtıyorum sevgisizlikten tit...