STORY OF MY LIFE ( too far f...

By lunaanddaisyy

134 6 1

-Sen artık yıldızlardan çok uzaktasın. -Yanılıyorsun.Ben her zaman yanında olucam.Genç adam son kez nefesini... More

KARAKTERLER
START (Başlangıç)
FIRST PAİN (ilk acı)

Peşimi Bırakmayan Anılar

8 1 0
By lunaanddaisyy

  Medya: Toplantı odasındaki çizim.

   Üçümüzde ayrılmıştık. Dört kişiyken üç kişi kalmıştık.
  Hemen merdivenlerden çıkarak en üst kata doğru yol aldım. Yani bizim için ayrılan  özel odamıza.Ama artık biz demek için eksiğiz.Bizden eser kalmamıştı. Yani ben öyle hissediyorum.
   Biz eksiğiz. Birimiz aramızdan sonsuza dek gitmişti. Sanki bunu anlamak gittikçe zorlaşıyordu.
   Çıktığım her basamakta yavaşladım nasıl olsa acalem yoktu. Her basamakta, her koridorda, her köşede anılarım vardı. İyide kötü de olsalar bile. İyi anılarıda kalbimi ağrıtıyordu artık.
  Bunları bırakmak gerçekten de bu kadar kolaymıydı bilmiyorum. Sanırım artık birşey hissetmiyordum. Ya da hissetmeyi bilmiyordum. Çok garip önceden bildiğin ve yaptığın birşeyi şimdi bilmemen. Belki de bilmek istemiyorumdur.
  Eski ben, o gittiğinde onunla birlikte gölge gibi  peşine takılıp  gitmişti. Beni kendimle, tanımadığım bir  benle yanlız bırakmıştı.
  Büyükler bize her zaman mutlaka yabancı biriyle aramıza mesafe koymamızı gerektiğini söyler onu tanıyana kadar ,nasıl biri olduğunu anlayana kadar uzak durmamızı söylerler. Peki ya tanımadığım şey kendimsem nasıl uzak durucam?. Kemdimden nasıl uzak durucam.Ama ben kendimi tanımada bile tenezzül etmedim. Nasıl eski bene dönüceğimi bilmiyorum. Ben herşeyden uzaklaşmaya başladım o gittiğinden beri. İlk önce kendimden uzaklaştım, en yakınlarımdan, ailemden. Kendim kazanıp sahip olduğum şeyleri elimin tersiyle silip atmıştım.Ama yine de anlamadığım bir anda herşeyin içinde bulmuştum kendimi.

  Demek ki böyle oluyormuş. Her ne kadar o gittiğinde hayatıma devam edemiyiceğimi düşünsemde yine de bir bakmışsın hayatıma devam ediyorsun.
  Ama o her zaman aklımda oluyor. İnan bana hiçbir zaman çıkmıyor. Dinlediğim müziğin sözlerinde onu buluyorsun, izlediğin dizi ya da film oyuncularında, kitabın karakterinde her yerde yine senin içinde oluyor. Yine karşına çıkıyor.

  Ve işte odanın  kapısının önüne geldim. Kapıyı açıp içeriye girdim. Etrafa gözlerimi gezdirdim. Gözlerim etrafa bakarken beynim anılarımı yaşatıyordu, duygularım sarsılmaya başĺıyordu. Bunlardan asla kaçamam. Keman çantamı kenarda duran sıranın üstüne koydum. Çantanın içinden kemanı ve yayı çıkarttım ve çalma pozisyonuna getirdim. Parmağımı ezbere bildiğim bir kaç notayı çalabilmek için yerleştirdim ve her zamanki gibi gözlerimi kapattım. Bunu her zaman yapardım. Kapatırdım gözlerimi müziği  hissetmek için. Tellerini kontrol ettiğimde yerine yani pianonun yanındaki duvara astım.Telleri eskisi gibi mükemmel olmuş. Yani yine bir süre birlikte olucaz. Zalten kurtulma gibi bir amacım yok.

   Burası okulun bize verdiği en az 150 kişi kapasiteli bir konferans salonu. Okulun en küçük odası da diyebiliriz. Genelde çalışmalarımız burda yaparız. Burda çok güzel , eğlenceli anılarım var. Bulduğumuz her boş fırsatta buraya gelip çalıcağımız parçalar için çalışma yaparız. Camın önündeki piano, yanındaki kemanım, bateri, ritim tutmak için iki tane perküsyon, elektro gitar ve iki tane klasik gitar. Gitarlardan biri okulundu. Diğeri ise... diğeri ise onundu.
  Simsiyahtı tıpkı benim kemanım gibi. Ama onun gitarının kenarında beyaz şeritler vardı. Bu onu daha güzel yapıyordu. O gittiğinden beri elime hiç almadım. Öylece orda duruyordu. Gitara baktığımda sanki hemen yanında onu görüyordum.
   Ona doğru gittim. Yutkundum. Gitarın karşısında durdum. Elime alıp almamak arssında tereddütte kaldım.Gitarı elime alıp en öndeki seyirci koltuklardan birine oturdum.Kucağıma alıp çalar pozisyona getirdim. İlk olarak uzun zamandır çalınmadığı için akorunu ayarladım.Sonra gözlerimi kapatıp tellerine dokundum. Onun dokunduğu yerlere .Neden böyle birşey yaptığımı bile bilmiyorum. Ne hissetmek istiyordum?. Gözlerim anlamadığım bir anda dolmuştu. Daha zamanımız vardı. Herşey bir anda nasıl bitiyor. Sona yaklaştığımızı hiç hissetmemiştim.

Aslında çalmayı o kadar pek de iyi bilmiyorum. Bir parça hariç. Onun bana söylemeyi sevdiği parça. Ama sadece başını çalabildim.Parmaklarım her ne kadar ilerlemek istesede birşey buna izin vermiyor. Sonra bir süre öylece oturup düşündüm. Tellerine tekrar parmaklarımı gezdirdim.

Onsuzluk çok zordu. Sanki herşey boş geliyor. Ne yaparsam yapayım onun asla geri dönmiyiceğini çıkartamıyordum aklımdan. İşte bu daha da acı.

  Tam o sırada bir ses geldi. Kapının açık olan kısmından  baktığımda kimse yoktu. Bende daha fazla oyalanmamak adına gitarı geri standına koydum. Daha sonra sırt çantamı alıp odadan çıktım. Tam dolabımın olduğu yere dönerken zil çaldı. Neyse öbür tenefüs alırım kağıtları. Böylelikle hızlı adımlarla sınıfa yürüdüm.  Sınıfa girdiğimde herkes daha yeni sınıflarına yerleşiyordu. Hemen camın yanındaki sıramın yanına gittim.                     Sınıflar 25 kişi kapasiteli yani 25 tane masa vardı. Herkes tek oturuyordu burda. Benimkinin güzel bir manzarası vardı. Arada burda bazı şeylerden soyutlaşmak cidden güzel oluyordu.

  İşte hocamızda gelmişti. Ders genel kültürdü. Aslında heyecandan kendimi derse verbilirmiydim bilmiyorum ki aslında bugün kimse kendini derse verebiliceğini sanmıyorum.O yüzden dışarıyi izledim.

   Okulun bahçesi oldukça büyüktü.Bir grup olarak muhteşem perfonmaslar sergilemiştik. Peki ya biri gittiğinde yine grup kalır mı?. Ben imkansız diye düşünmüştüm. Ama artık tutunabileceğim başka birşey yoktu. Kafamı başka şeylere vererek kurtulmaya çalışıyordum.

Müzik grbunun başına ben geçtim. Dansı ben yönettim. Ama kendimi kontrol edebiliyormuyum bilmiyorum. Kurtulmaya çalışıyorum ama dediğim gibi sadece çalışıyorum. Bu sanki yüzmeyi bilmeden suda çırpınmak gibi.

Çantamdan her zaman karalama yaptığım bir defteri çıkarttım. Kafamı biraz toplamaya ihtiyacım vardı. Kalemi elime alıp parmaklarımın ve duygularımın harekete geçmesine izin verdim. Çünkü bugün hem uzun, hem yorucu , hem hareketli hem de heyecanlı olucaktı. Bunlar iyi de kendimi kötülere de hazırlamam gerekiyor. Ben sanırım iyilerden çok kötüleri bekliyordum.

  Tam o sırada kapı çaldı. Nöbetçi öğrencilerden biriydi. Sınafa girer girmez kızın gözleri beni aramaya koyuldu. Okulda tanınan biriydim. Herkes beni bilirdi. Hatta birçoğu hayranlık duyuyor. Bazıları bizimle yakın olabilmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Aslında böyle şeyler yapmanın bir anlamı yok takıldığım ortam belliydi. Daha fazlasına gerek yok.Bazılarıda benim gibi olmaya çalışıyordu. Biz genellikle her zaman dörtlü takılırdık ya da ikili tabi birde kulüplerde vardı. Herkes bu dörtlüyü tanırdı.
  Tek bizim okul değil, çoğu okul bizi tanırdı. Daha çok rekabet olduğumuz okullar. Her ne kadar beni halt etmeye çalışsalarda her defasında onların üstesinden gelip alt etmeyi başarmıştık. Ama şimdi kendimi o gittiğinden beri anca zor toplamıştım. Hatta bazıları benim zayıflığımı kullanmak istediler. Zor günler geçirdiğimi bile bile rekabet etmeye devam ediyorlar. Ama her defasında da cevaplarını almalarını sağladım.
  Kızın gözleri benimkileri bulduğunda yüzünde tatlı bir gülümseme oldu. Sonra hocaya döndü;

-"Sofia ' yı çağırıyorlar." dedi. Tabiki de hoca bunun ne demek olduğunu biliyordu ve tabikide bende ne olduğunu biliyordum. Hemen çıkmak için eşyalarımı toparladım. Çantamı sınıfta bıraktım. Sadece telefonumu yanıma aldım. Ve sınıftan çıktım. Çıkarken her çift göz benim üzerimdeydi. Açıkcası bunu seviyordum. Tatlı bir heyecan yayılıyordu vücuduma. Bomboş koridorda ilerledim. Nereye gidiceğimi biliyordum bu yüzden kızın benimle gelmesine gerek yoktu.İşte koridordan hemen sola döndüğümde onu gördüm.

  Aman Tanrım!.Bu adam gerçekten yaşlanmak nedir bilmez mi?. Nasıl gittikçe böyle yakışıklı olabiliyordu. Bir süre ona baktım o kesinlikle mükemmeldi. Beyaz bir pantolon ve son derece şık bir lacivert gömlek giymişti. Taktığı gözlük ayrı bir hava katmıştı. Beni anında fark ettiğinde yüzünde gözlüğünü çıkarıp gömleğinin yakasına astı ve yüzünde kocaman gülümseme yayıldı. Gözleri gömleğinin rengiyle kusursuz bir güzellik içerisindeydi. Aslında şu an ona sarılarak ağlamak istiyordum ama bunu sonra yapıcaktım.Koşarak sarıldım ve tabiki de o da kollarını sonuna kadar açtı ve konuşmaya başladı;

-"Hey gittikçe daha güzel oluyorsun ve daha iyi görünüyorsun. Seni özledim kızım. "
-"Bende seni çok özledim Ni. Ve ayrıca mükemmellik konusuna gelince seninkine söylenicek kelime bulamamışlar. ". Bu dediğime güldü ve  benden ayrılıp omuzlarımdan tuttu.
-" Sofia büyük gün geldi." Onun o kusursuz mavi gözlerindeki ışıltıyı görebiliyordum. O benden bile heyecanlıydı.Ve sonra devam etti. " Hadi kızım bütün dünya senin büyünü görsün." Bu söz hoşuma gitmişti.
-"Benim için çok çabaladın Niall. İyiki varsın. Her zaman yanımda durdun. Elinden geldiğince her ne kadar uzakta olsanda yanımda durmaya çalıştın."
"-Hey hey teşekkür etme sırası değil ve olan şeylerin hepsi senin yeteneğin. Hadi gidip şu işi halledelim. Daha seni tanıştırmam gereken beş adam var ve seni orda dört gözle bekleyenleri de biliyorsun. " Ona gülümsedim ve kafamı salladım.
-"Onlar geldi mi?." Niall saatine baktı. Bu ona hediye ettiğim saatti. Bunu çok seviyordu.
-" Gelmek üzeredirler hadi gel biz geçelim." Kafamı olumlu anlamda salladım. Sonra elini omuzuma koyup yürümeye başladık. Bende ellerimi onun beline sardım. Bu cidden iyi gelmişti.
   Koridorda ilerleyip müdürün odasına ilerledik. Aslında burası büyük bir toplantı odası. Büyük bir masa, siyah sandalyeler, bir tane büyük , iki tane küçük siyah deri koltuklar vardı. Odanın bir duvarı sadece kitaplıkla kaplıydı. Bir duvarında büyük bir dünya haritası vardı. Bir duvarı sadece camla kaplıydı. Burdan manzara oldukça mükemmeldi. Ve diğer duvarda ise benim çizdiğim kalpten çıkan mavi  kelebekler vardı. Bu resim benim için özel ve şifreliydi. Bunu seçmemde yardımcı olmuştu. Bunu yaparken çok eğlenmiştim. Çok güzledi. Her baktığımda gurur duyuyordum. Anılar asla peşime bırakmıyıcak burada.

Odaya girdiğimizde sadece müdür ve birkaç kere gördüğum Niall'ın bana ayarladığı şirektin sahibinin sekreteri vardı. Odaya girdiğimizde bize döndüler. Bayan Maria yanıma gelip elini uzattı.
-" Merhaba Sofia. Seni tekrar görmek güzel." Bende gülümseyip eline karşılık verdim."
-"Seni de tekrar görmek güzel Maria ve hoşgeldin."
-"Teşekkürler Sofia ama bu sefer altı kişiyi alıp gidicez. Elimiz asla boş dönmiyicek. " Bu sözler içimi kıpırdatmıştı. Gerçekten de oluyordu. Niall'a baktım. Bana o güzel mavileriyle göz kırpıp gülümsedi. Gözlerimi odada gezdirdiğimde beklediğim o beş kişi daha yoktu. Maria neye baktığımı anlamışki;
-" Birazdan burda olurlar. İstanbul trafiği dedikleri şey bu olsa gerek sanırım. " Ona gülümseyerek karşılık verdim.  Sonra Maria ve müdür kendi aralarında konuşmaya devam ettiler.
-"Hey Sofia , onlar gelmeden önce biraz konuşabilirmiyiz?."
-"Ah, evet tabiki de. İstersen bahçeye çıkabiliriz."
-"Olur hadi çıkalım." Öbürlerine dönüp;
-" Biz birazdan döneriz." Müdür;
-" Ah tabikide Niall Horon." Ve birlikte toplantı odasından çıktık. Bahçeye doğru ilerledik. Bahçeye inene dek tek kelime bile etmedik. Bahçeye çıktığımzda çoktan hazırlıklar başlamıştı bile. İlerleyen zamanlarda burda fırtına kopucaktı. Ve birşey fark ettim. Diğer okulların öğrencileri gelmişti bile. O sırada Niall konuşmaya başladı.
-"Nasılsın?." Bu soru bizim için önemli ve özeldi. Biz bu soru sayesinde bu kadar yakın olduk.
-" Bilmiyorum Ni. Bazen ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Nasıl olmam gerektiğini bilmiyorum. Ama bildiğim birşey var kendimi toparlamam gerekiyor.  O her zaman aklımda olucak bunu biliyorum. Atmak istesemde ne kalbim buna izin verir, ne beynim ne de anılarım."
-" Seni anlıyorum Sofia ve şunu bilmeni istiyorum. Ben her zaman seninleyim.Ne olursa olsun senin arkandayım. "
-" Bunu biliyorum Ni. Her zaman böyleydin. Seni tanıdığım günden beri böylesin. Hiçbir zaman kalbimi kırmadın. İyi ki varsın Ni.".
-"Hadi ama beni şımartmayı kes. Ayrıca sende iyiki varsın. Ve senden onlar geldiğinde kendin gibi olmanı istiyorum. Kendini sevdirmeyi çalışma içinden nasıl geliyorsa öyle davran zalten böyle bir şey  yapamayıcağını biliyorum. Ben senin yanında olucam. Asla bir sorunla karşılaşmanı izin vermiyicem. Ayrıca onlarla görüştüm gerçekten iyi çocuklar. Sana zarar vericeklerini hiç zannetmiyorum. Ayrıca seninle ilgili pek birşey paylaşmadım. Sana bıraktım. Sen nasıl istersen. "
  Onun bu ince düşüncesi o kadar hoşuma gitmişti ki ona kocaman sarıldım.
-"Teşekkürler Ni. Söz seni yüzüstü bırakmıyıcam. "
-"Bunu benim için değil kendin için yapıcaksın deli." Ona içtenlikle gülümsedim." Umarım bu gülüşün hiç silinmez. Ve Sofia biliyorsun o da böyle düşünürdü."
-"Biliyorum Ni." Keşke yanımda olsaydı dedim kendi kendime bir ands.  O sırada telefon çaldı. Arayan Nora'ydı. Telefonu açtım.
-"Hey Nora."
-"Ah Sofia grup kağıtları istiyor. Üzrrinde birkaç ritim olsuşturmuşlar kaydetmek için istiyorlar. Ve dinlemelisin kesinlikle mükemmel. "
-" Tamam kağıtların yarısı dolabımda. Siz toplanın ben geliyorum ve ayrıca sen mükemmel diyorsan dinlememe gerek yok." Telefonu kapatıp Niall'a geri döndüm. Aslında konuşulacak çok şey vardı.
-"Sana toplantı odasına kadar eşlik edeyim. Ondan sonra grupla toplanmam gerekiyor. Aslında bugün güzel bir güne denk geldiniz."
-"Vay desene bugün buralar sarsılıcak.Tamam olur. Sen işini hallet. Hem daha gelmediler."
Birlikte toplantı odasının yoluna koyulduk. Okul gittikçe kalabalıklaşıyordu. Her adım attığımda herkesin gözleri beni buluyordu. Çünkü artık lider bendim. Birçok şeyi yönetiyordum. Kapının önüne geldiğimizde.
-"Gitmem gerekiyor Ni. Hemen dönerim. "
-" Tamam Sofia onlar geldiğinde sana mesaj atarım."
-"Teşekkürler." Tam arkamı dönüp iki adım attığımda;
-"Sofia!" Tekrar Niall'a geri döndüm. " Sen güçlüsün bunu başarıcaz." Ona gülümsedim ve sınıfın  yolunu tuttum. Belki de gözüktüğüm kadar güçlü değilimdir. İçimde yaşadığım zorlu savaşı kimse bilmiyor.

Zil çoktan çalmıştı. Okul fazlasıyla öğrenci kaynıyordu. Herkes bugünki yarışmayı konuşuyordu. En azından onların düşünebilecekleri bir konu vardı. Benim ise  herşeyi düşünmem gerekiyordu .Sınıfa girer girmez çantadan kağıtları çıkardım. Aslında bunları sıraya dizmem gerkiyordu.Kağıtları elime aldım ve çantamı sırtıma geçirip sınıftan çıktım. Bir yandan da dolabımın olduğu yere doğru ilerliyordum diğer yandan da kağıtları sıraya diziyordum. Her taraf çok kalabalıktı herkes bugünün sonucunu tartışıyorlar. Bugün olucakları konuşanlar, rekabet okuldan gelen öğrencileri konuşuyorlardı. Ama beni fark edenler hemen susup başlarıyla selam veriyorlar ya da " Naber , nasılsın?" diye soruyorlar.Bense sadece başımı sallıyor bir yandan da kağıtları dizmeye devam ediyordum. Koridordaki bütün pencereler açılmıştı. Bu yüzden kağıtları dizmekte zorlanıyordum.Uzaktan birinin koştuğunu duyabiliyordum ama kim diye bakmadım. Taki adımlar yaklaşıp hızla omuzuma çarpana kadar...
  

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayınnnn.....

Continue Reading

You'll Also Like

210K 14.8K 63
(Küfür bulunur!) (Acemi bir dille yazılmıştır!) Adel ailesi tarafından hiç sevilmemiş bir kızdı en yakın arkadaşı ablası ve abisi gibi gördüğü kişile...
422K 11.2K 45
soğuk ve acımasız mafyanın bir kıza aşık olup onu takıntı haline getirmesi ve piskopatlaşması ama bunu kıza yansıtmamaya çalışarak unutulmaz bir aşk...
1.6M 63.9K 35
"Bana bakıcılık yapmaktan vazgeç ben senin bakıcılık yaptığın çocuk değil karınım " dediğimde sinirle , bakışları tekrar beni bulmuştu. Yüzünde memnu...
625K 34.3K 41
Eski sevgilisine içinde kalanları sövmek için yazan Yaren numarayı yanlış yazıp dünyanın en önemli iş insanlarından birine denk gelirse ne olur... Si...