Minho, tezgâhtaki kadına teşekkür etti ve market çantasını eline aldı. Marketten çıktı ve kapüşonunu kaldırdı. Apartman dairesine doğru yürümeye başladı.
Bir mağaza penceresinin etrafında toplanan birkaç kişiyi görünce durdu. Merakla yürüdü ve haberleri gösteren televizyona baktıklarını gördü.
"Lee Minho hala yakalanmadı. İkisinin en son birlikte görüldüğü ve Bay Han'ın nerede olduğu gerçeğinin bilinmediğini göz önüne alındığında, Han Jisung'u esir aldığına inanıyoruz."
Minho mağazadan uzaklaşıp eve doğru yoluna devam etmeden önce kendi kendine sırıttı.
~~~
Ev. Jisung'a göre ev Minho neredeyse oradaydı. Bu ister eski, harap olmuş bir apartman dairesinde, bir malikânede veya hatta yeraltındaki bir sığınağa gizlenmiş olsun. Önemli değildi. Tek ihtiyaç duydukları birbirleriydi.
~~~
Minho, kahve poşetini tezgâha koydu ve ardından buzdolabındaki Jisung'un en sevdiği çikolatalı sütün yanına yeni bir paket daha koydu. Yatak odasına doğru yürüdü ve sessizce kapıyı itti.
Minho, büyük boy kapüşonlu ve dağınık sarı saçları içindeki genci görünce kendi kendine gülümsedi. Küçük olan battaniyelere kıvrılmıştı. Minho kendine engel olamayarak tüm sahneyi çok sevimli buldu. Onu uyandırmamaya çalışarak dikkatlice yanındaki boş kalan kısma, yatağa tırmandı. Jisung'un daha önceki gece olanlardan sonra gerçekten yorulduğunu biliyordu.
Minho, örtüleri kendi üzerlerine çekti ve rahat edeceği şekilde genci yanına çekti.
~~~