promaja, vmin

By kookskillermin

56.7K 5.6K 4.7K

başrolünü paylaştıkları gay dizisi ile gündemin popüler çifti olan vmin, hetero olduğunu söylediği halde rol... More

öpüşme denemesi
pasif
dedikodu
takıntılı fan
taehyung'a sığınmak
stüdyo
bizi yormayacağım
en güzel hazine
sweet night & sevişme
kaplan
ilkler
başlangıcım ve sonum pt.2
sarhoş jimin
saçma döngü
yıldızların şahit olduğu gece
"kıskandın. deli gibi."
kutlama yemeği
iki beden, tek ruh
cennetten kovulan melek
kim seokjin
4 o'clock

başlangıcım ve sonum

2.6K 262 264
By kookskillermin

Dağ evi çekimi için mekan değiştirdiğimizden Taehyung ile karavanlarımız ayrıydı burada. Bunun işime geleceğini düşünmemiştim hiç, şu an yüz yüze gelmek istediğim son şey bile değildi.

Setten ayrılırken giymem adına verilen bornozu üzerimden çıkartmadan öylece dikildim karavanın ortasında. Taehyung'u hala içimde hissediyor olmak delirtecekti beni. Kaos dolu bir güne bu çeşit bir son asla hayal etmemiştim. Tüm sorgulamalarımın gün yüzüne çıkma sebebi bu yüzdendi.

İnsanların yatak ilişkisinde tercih ettiği pozisyonlar daima farklılık gösterirdi. Benim şu zamana kadar denemesem bile altta olmayı tercih etmemem gibi.

Hiçbir konuda çekincem yoktu. Tercihim kadınların beni takma penis ile becermesi bile olsa bunu saklamazdım, medyanın kötü yorumlarını görmekten kaçıyordum fakat gözlerini boyamak asla işim değildi. Kendimle barışıktım ve bunu sayısız insandan gizlememi gerektirecek hiçbir engelim yoktu. Şirketimde dahil.

Derin bir nefes verip kapattım gözlerimi. Zevk almak doğaldı, bunu garipsemiyordum fakat Taehyung haberim olmadan içime girdiğinde aldığım zevkin hoşuma gitmesi kendimde beklemediğim bir etkiydi. Onunla bu denli ileri seviyeyi şu zamana kadar hiç hayal etmemiştim. Bu tip ihtiyaçları düşünemeyeceğim kadar sarhoş ediyordu varlığı beni, sarılmak ve onu öpmekten ilerisine gidemiyordum. Taehyung beni her anlamda tatmin edebiliyordu kısacası.

Bu yüzden habersiz içime girmesi sorunum olmadı. Sinirlenmemiştim bile.

Üzerimdeki bornozun yakasını sıktım tek elimle. Sızısı büyüktü. Bacaklarımdaki uyuşukluk ve üzerimde bıraktığı etkinin esiriydim hala.

Gecenin bitmesi artık istediğim tek şeydi.

Üzerimi giyinmek için arkaya adımlayacağım sırada kapı tıklatıldı. Hafif çatılan kaşlarım ile kapıya baktığımda komut beklemeden içeriye girebilecek tek kişiyi buldu gözlerim.

Taehyung.

Tahmin ettiğim gibi hazırdı. Benim gibi bir duraksama yaşamayacağını elbette biliyordum, şaşırmadım bu haline. "Giyinmemişsin." Hadi ya deyip yüzüne yumruk atmak istesemde yersiz tepkilerimi kendime saklayıp döndüm arkamı. Nedensizce buna cevap vermek gelmemişti içimden. Bornozun yakasını daha çok sıkıp arkadaki kabine doğru adımladım. Kapının aksine adım sesleri karavanın içine doğru geldiğinde bensiz setten ayrılmayacağını anlamam uzun sürmemişti.

Attığım her adım arkamdaki sızıyı gün yüzüne çıkardı. Tıslamamak için dudaklarımı ısırıyordum, nefes alışverişim derinleşmişti yine.

Sessizliğime ayak uyduruyor olması ise hiç iyiye işaret değildi benim açımdan. Karmakarışık ruh halim ile buna da sinirlendim. Adımlarımı durdurup yüzümü tekrar Taehyung'a çevirdiğimde tıpkı benim gibi duraksamıştı o da. Yumruklarımı sıktım. "O koca penisini sikeyim." Hareketlerimi düşünerek değil gelişigüzel uyguluyordum ve bunun beni pişman edeceği açıktı. Bakışlarımı çektim yüzünden.

Üç adım.

Sessizliğini koruduğu tepkimden sadece üç adım sonra tekrar ona döndürdüm yüzümü. Gözle görülür bir şaşkınlık vardı üzerinde. Benim ise tam olarak ne yaptığımdan ve ne dediğimden haberim yoktu.

"İnsan girmeden önce haber falan verir. Öküz." Bu son oldu. Hafif yükselttiğim sesim ile söylendikten sonra arkamdaki sızıyı anlık hırs ile umursamadan kabine attım kendimi. Benden ne gibi bir tepki almayı hayal etmişti bilmiyordum, sorgulamayacaktım da.

Taehyung hayatımın dönüm noktası olabilirdi. Ciddi anlamda kendimi gözüm kapalı adayabileceğim tek kişiydi hatta, ondan başka birini yanımda hiç düşünmedim. Başlangıcım ve sonumdu.

Bu yine de bir şeyleri sorgulayacağım gerçeğini değiştirmeyecekti.

P R O M A J A

Ölüm sessizliği eşliğinde evime doğru sürüyordu arabayı. Üzerimi nasıl değiştiğim gibi ayrıntılar yoktu kafamda, arabaya oturduğum andan itibaren işlemeye başlamıştı hafızam.

Kafamda hiçbir düşünce sabit kalmadı. Tüm odağım bir süre sonra arkamdaki yanmaya kayıyorken kesinlikle sinirden ağlayacağıma emindim. Bu kadar acı verici olmasının tek sebebi hazırlıksız girmesinden başka bir şey değildi. Sırf Taehyung'a bir şey belli etmemek adına yanlanmadan direkt üzerine oturuyor olmamda çektiğim acıyı üst seviyeye taşıyordu biraz. İçten içe güldüm halime. Bir gecede geldiğim hal cidden komikti.

"Jimin." Arabayı durdurduğu sırada adımı mırıldanması tepkisizliğimi etkilemedi. Bir şeyleri sorgulayacağımı söylemiştim fakat nasıl davranmam gerektiğini ciddi anlamda kestiremiyordum. "Neden," dedim ansızın. Gözlerim ağır çekimle yüzünü bulduğunda tepkileri yine saklanmıştı benden. Açık oynamıyordu.

"Nasıl hissediyorsun?" Sorumu görmezden gelmesi kaşlarımı çatmama sebep oldu. Beni düşündüğünü elbette biliyordum fakat şu durumda soru işaretlerim centilmenliğinin önünü kesmekten başka bir işe yaramıyordu. Yutkundum. "Konumuz bu mu şu an?"

"Benim konum bu."

"Benim değil." Sesim çok hafif yükselsede etkilemedi tavırlarını. Derin bir nefes çekip ilgisi üzerimde olan bedenini düzeltti sonra. Bakışları direkt yola odaklıydı.

"Konu saçma bir hal alacak. Şimdi konuşmasak daha iyi."

Bunu demesi şaşırttı beni. Kendini uzun zaman sonra geri çekiyordu ve bunu istemediğime emindim. Taehyung bana karşı hiçbir zaman düşüncesiz bir insan olmamıştı, duygularına yenik düştüğü anlar hariç. Bunu gelişigüzel yapmadığına olan eminliğim tüm sinirimi yok etsede merak ettiğim ayrıntıları konuşmadan gitmesini istemiyordum. Hayatımdaki en büyük devrimlerden biriydi bu.

"Böyle bir olayın üzerine kaçamazsın."

"Olay?" Kaşları çok hafif çatıldı. Yüzünü bana çevirdiğinde görünenin aksine ses tınısındaki sakinlik koruyordu yerini, "Olay. Bu kadar mı."

Ses tınısı sakin olsada altındaki iğneleyici hal sinirimi körükledi. Karışıktım. Ondan daha karışık olduğuma emindim ve verdiği tepkiler beni ciddi anlamda kendinden itiyordu. Konuya olan yaklaşımım, hissettiğim bu sinir ile mutlaka değişirdi.

Değişmişti de.

"Ne bekliyordun?"

"Daha iyisini."

Tek kaşımı kaldırdım sorgularcasına. Sözle dile getirmesini istemeyecektim, yüzümden anlayabilirdi ne istediğimi. Derin bir nefes verip bakışlarını kaçırdı, direksiyondaki elleri kucağına inmişti bu sırada. "Odağının söylediğim şeye olmasını dilerdim, o anı sorgulamadan önce."

Sevgilim ol.

Ansızın kulağımda yeniden çınladı fısıltısı. Bu etki karşısında dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi tıpkı onun gibi yola çevirdim. Farklı bakış açılarına sahip insanlardık ve şu an ikimizinde sorunu farklıydı.

"Haklısın. Bugün konuşmasak daha iyi," diyebildim bunun üzerine. Şu an ne ben onu ne de o beni tatmin edebilirdi. Kafalarımız karışıktı ve devam edersek konuları saptırıp anlamadan kendimizi daha büyük bir sorunun içinde bulacağımıza emindim. Tercihimi onun gibi uzaklaşmakta kullandım, üstelemedi.

Benden önce uzanıp kapımı açmasından ne gibi bir anlam çıkartmam gerektiğini kestiremedim. Arabadan inerken daima ben buradayım diyen sızılarımı hatırladım yine. Taehyung ve varlığı burayı terk ettikten sonra yine geride bıraktığı izleri ile kalacaktım. Bu sefer izlerden fazlasına sahip olduğum gerçeği de vardı üstelik.

Demir kapıdan içeriye girdiğim an arabanın gidiş sesi duyuldu. İstemsiz bir nefes verdim bunun üzerine. Minik adımlar eşliğinde kapıya doğru yürüyorken arkamdaki hareketlilik dikkatimi çekti. Duraksayıp bakışlarımı çevirdim, kesinlikle kolu Seulgi'nin boynuna dolanmış bir Yeonjun beklemiyordum. Tüm olaylar olurken neden evde olmadığı netlik kazandı böylelikle.

"Adını hatırlıyor mu?"

"Maalesef."

Daha fazla zorlanmaması adına kapıdaki korumalardan birine baş işareti ile Yeonjun'u almasını söyledim. O kendinden habersiz odasına gidiyorken Seulgi ile bahçede yalnız kaldık. Yerimden bir santim bile oynamadım durumum gereği.

"Kardeşin ile senden sık görüşür olduk." Elini uzattı, bekletmeden çaktım. Aramızda basit sayılan bir selamlaşma çeşidiydi bu. "Yoğunum şu ara."

"Haberlerini alıyorum. Çekimden şimdi mi döndün?"

Kafa salladım sadece. "Fırsat bulduğun ilk zamanda uğra. Özlüyoruz." Yorgun bir gülümseme bıraktım bu dediğine de. Anlık konuşmak gelmemişti içimden.

"Ruh gibisin. Git uyu." Geri geri adımlarken yeniden kafa salladım, dudaklarım aralanmıştı bu sefer. "İlk işim o."

Devamı gelmedi. Az kelimeyle çok konuşabildiğim kişilerden biriydi Seulgi. Arabasına binip evin önünden uzaklaştığında derin bir nefes verip yeniden kapıya döndüm. İçeriye girdiğim an cebimde titreyen telefona gitmişti elim, kapıyı kapattım bu sırada.

Görmeyi beklediğim bir mesaj değildi.

P R O M A J A

"Bana Jeon Jungkook ile bir görüşme ayarla." Hat düştüğü an Donghae'ye söylediğim tek şey bu oldu. Uyandığım dakikadan itibaren modumda değildim ve gereğinden fazla kimse ile görüşmek istemiyordum. Önümüzdeki üç gün çekim olmaması ise bu durumda fazlasıyla işime gelmişti. Jeon Jungkook ile görüşmeyi yaptıktan hemen sonra kendimi eve kapatmaya niyetliydim.

"Ne zaman istersin?" Donghae'nin sorusu düşüncelerimi dağıttı. Oturmak aşırı rahatsız hissettirdiğinden yüzümü buruşturup ayaklandım. "Bugün olsun. Eve gelmenin ona uygun olup olmadığını sor."

"Ev mi? Neden?"

"Rahatsızım biraz."

"Ciddi bir şey mi? Ne zamandır?"

Geceden itibaren arkamda delik açılmış gibi hissediyorum. Baya ciddi.

İçten içe geçtiğim dalgayı sesime yansıtmadan "Tch," dedim. "Ciddi değil. Dinlenme ile hallolur."

"Bu üç günü iyi değerlendir. Yeni projeleri sana mail olarak atarım. İyi hissettiğinde göz gezdirirsin."

"Promaja sezon finali verdiğinde araya sıkıştırabileceğimiz neler var?"

"Birkaç eğlence şovu ve dört film teklifi. Çoğu şov Kim Taehyung ile ortak konuk olmanı istiyor. Reklam çekimlerini saymıyorum zaten, mail attığımda bakarsın kalanına."

Gözlerimi kıstım. Adı geçtiği an iş konusu daha çok çekmişti ilgimi. "Kim Taehyung'un menajeri ne diyor? Konuştunuz mu?"

"Bir şarkı üzerinde çalıştığını ve genelde bu süreçte hiçbir iş teklifini kabul etmediğini söyledi. Son konuşmamız bu."

Şaşıracağım bir bilgi olmadı bu. Taehyung'un şarkı üzerinde çalışırken ne derece yoğunlaştığına gözlerim ile şahit olmuştum. Sete geç kalmayı göze alacak kadar önemliydi gözünde bu iş.

"Sen Jeon Jungkook görüşmesini ayarlamaya çalış. Kalanını sonra konuşuruz."

"Tamamdır. Kendine dikkat et."

"Sen de." Telefonu kapatıp yanımda kalan koltuğa attım. Gece duş alıp direkt uyuduğumdan arkama krem sürmeye fırsatım olmamıştı. Fırsat yaratmadığımda bir gerçekti aslında, normal gelmemişti bana bu durum. Kremi alıp oraya sürme düşüncesinden oldukça uzaktım. Uzakken zorunda kalmanın rahatsızlığı ise çok ayrı bir mevzuydu. Hafifler sandığım acı yara sebebi ile daha çok kendini belli ediyorken ciddi anlamda üzerine oturamıyordum. Delirtecekti bu durum beni.

"Götüne bir şey mi batıyor, niye dolanıp duruyorsun sabahtan beri?" Yeonjun'un mutfaktan salona geçtiği an kurduğu cümle hareket halindeki adımlarımı durdurmamı sağlamıştı istemsizce. Normalde olsa takacağım bir cümle değildi söylediği. Şimdi gerçekten bir şeylerin batıyor olması hafiften sinirimi yükseltti. Koltuktaki yastığı alıp geceden kalma olmasını umursamadan kafasına attım, arkası bana dönük olduğu için tam isabetti.

"Ya!" Yerdeki yastığı alıp geri bana attı hışımla. Devam ettirmeyecektim bu didişmeyi. "Hak ettin."

Sinir bozucu bir ses ile taklit etti dediğimi. Kucağıma konan yastığı koltuğa geri bırakıp ellerimi cebime soktum. Benim aksime üçlü koltuğa kendini attığı gibi telefonunu almıştı eline.

"Dün niye o kadar içtin?"

"Kim içmiş?"

"Yeonjun."

Gözlerini telefondan ayırmadan derin bir nefes verdi. "Sebebi yok. İçmek istedim."

"Kandıramayacağın tek insan benim. Bir sıkıntı mı var?"

"Konuşmak istediğimde direkt sana geleceğimi biliyorsun. Şimdi sorgulama, lütfen."

Kaşlarım havalandı. Ciddi anlamda keyfi olmadığını anlamam için ekstra bir çaba vermesine gerek yoktu, her hareketini ezbere bilirdim ve bu isteğini göz ardı edecek kadar düşüncesiz bir abi de sayılmazdım. Üstelemedim daha fazla.

Koltuğa attığım telefonu aldım elime tekrar. Tam o an ekranda beliren mesaj kutucuğu kalp ritmimi arttırdı. Bu, mesajı atan kişinin Taehyung olması yüzünden değildi, anlık ondan mesaj beklemiş ve almışım gibi hissetmemin etkisiydi sadece.

Gözlerimi birkaç saniye kapatıp nefesimi tuttum. Aptal aşık gibi hissetmiştim ve bu hiç hoşuma gitmemişti.

"Bir saate iş görüşmem var. Yalnız kalmak istiyorsan odana çıkarsın."

"Evde mi?" Sonunda telefonundaki ilgisi bana döndü. Yüzü sarhoş olması sebebi ile çok uyuduğu için şişmişti. Bu durumu bana benziyordu tamamen.

"Tek kişi. Evden çıkmaya gerek yok."

Kafa sallaması ile onayladığında konu aramızda daha fazla uzamadı. Birkaç saniye telefon ekranına baktım. Saatlerdir Taehyung hakkında düşünmüyordum ve bunun farkındalığı koca bir boşluğa düşürmüştü beni.

Ne düşünüyor, ne istiyorum ve biz ne yapıyoruz düşünceleri beynimi yeniden istila etti.

Bu istilaya boyun eğip mutfağa adımladım.

Malum yerin ağrısını dindirmek adına ağrı kesici almam şarttı.

P R O M A J A

"İş görüşmesini yüce Jeon Jungkook ile yapacağını söylememiştin!"

"Camdan atlama tehliken yoksa aşağıya iniyorum."

Yeonjun'u oradan oraya zıplatan sebebin Jeon Jungkook olması oldukça garipti. Sabahki efkarlı halinden tek bir etki taşımıyordu üzerinde. Ciddi anlamda fanlık damarı patlamış ve delirmişti, şaşkınlıkla izliyordum bu hallerini.

"Akşam yemeğine kalsın." Dibime girip kollarını göğsüme sardı, "İkna et. Lütfen, lütfen!" Bedenimi silkeledi. Ellerim iki yana açılmış kardeşimin delirmesine sessizce şahitlik ediyordum resmen.

"Tamam." Kurtulma anahtarımdı bu.

Sıkıca sardığı kolları çözüldü. Kendince sevinme seromonisi yaşadığı sırada güldüm istemsizce. Sabahki gibi olmaması benim de keyfimi yerine getirmişti.

Bir şey demesini beklemeden odadan ayrıldım. İş için çağırdığım adamı daha fazla bekletmek istemiyordum. Salona girdiğim sırada misafir benmişim gibi karşılaması garip ama hoşuma gitmişti. Reklam çekimi günündeki gibi gergin olacağımı düşündüm, tanımadığım insanlara karşı var olan duvarımı yok etmek benim için oldukça zordu. Jungkook ise aurasında gerileceğim hiçbir negatif enerjiyi barındırmamıştı, ne o zaman ne de şimdi.

"Rahatsız olduğunu söyledi menajerin. Şimdi nasılsın?"

Bunu tam olarak oturuyorken demesi yapmacık bir gülümseme sunmama sebep olmuştu istemsizce. Oturmakta zorlanıyorum diyemezdim, bunu henüz kendime de düzgün şekilde itiraf edemiyordum çünkü. Düşüncesi ne kadar absürt kaçsada bir o kadar gerçekti. "Dinlenmek iyi geldi. Senden n'aber?"

"Görüşmek istediğini duyduğum andan itibaren iyiyim." Kaşlarım havalandı. Bu kadar cana yakın davranması nedendi kestiremiyordum hala. "Görüşmek istemeni kabul etmene yoruyorum, hayal kırıklığına uğrar mıyım?"

"Aslında ilk olarak projeyi dinlemek istiyorum."

"Araftayız yani." Derin bir nefes çekti içine. "Yaptığım bir cover var-"

"We don't talk anymore?"

Gözleri hafif açıldı. "Biliyorsun demek."

Çok hafif güldürdü beni tepkisi. İlk güne kıyasla daha sevimli geliyordu bugün. "Gündemi ele geçirdiği vakitler duydum diyelim."

"Dinledin mi?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı iki yana salladım mahçup şekilde. Ülkede dinlemeyen tek insan olma ihtimalim yüksekti fakat duyduğum zaman açıp dinleme dürtüsü hissetmemiştim.

"Bu parça için bana eşlik etmeni istiyorum."

"Şarkıcı bile değilim, neden ben?" Merak ettiğim tek kısımdı burası. Dört yıldır oyunculuk yapıyordum ve şarkı söylemek adına teklif almak ilkti benim için. Son reklam çekimindeki zorunluluk hariç sesimi o anlamda duyan kimse olmamıştı. Gerçekçi olmak gerekirse oradaki performansımdan da memnunda sayılmazdım.

"İşin can alıcı noktası da bu. Şarkıcı değilsin ve herhangi bir eğitim almadığın halde sesini kusursuz şekilde yönetebiliyorsun."

Tek kaşım kalktı bu dediğine istemsizce. Sorgulayışımı umursamadan devam etti, "Bu dediklerime inanmak zorunda değilsin. Mütevazilik yapma amacın olmadığını da biliyorum, kendine bu konuda güvenmiyorsun." Sırtını dikleştirip derin bir nefes çekti içine. "Ama ben sana güveniyorum. Sende bana güvenirsen beraber harika bir zirve yakalayabiliriz."

Zirveden kastı gündemdi. Son zamanlarda sık konuşulan isimlerden olmamız, oyuncu olduğum halde ona şarkı söylemekte eşlik etmem en az üç gün gündemden düşmezdi. Jungkook bunun farkında olduğunu belli etse bile amacının üzerimden prim kasmak olduğunu düşünmedim. Konuşulmak için bana ihtiyacı olan bir insan değildi, kendi işinde yeterince sağlam adımlar atıyordu zaten.

"İlk kez böyle bir teklif alıyorum. Karar vermesi zor."

"Bu ilki bana bahşetmelisin."

"Şöyle yapalım," dedim yerimde çok hafif diklenirken. "Akşam yemeğinde bize eşlik et. Ben de o vakte kadar düşünüp son kararımı vereyim."

"Sevdim bu taktiği." Keyifli bir gülümseme ile gevşettiği bedenini arkaya yasladı. Karşılık olarak sırıtmak ile yetindim. "Anlaştık o zaman."

"Fotoğraf çekip paylaşmamızda sakınca var mı?"

Gülüp başımı iki yana salladım. Aynı şekilde gülümsedikten sonra telefonunu çıkarıp yanımda almıştı yerini.

— jimin'i sarışın hayal edin —

guewarah

filterchld


P R O M A J A

"Sana gelirken doğru kararı verdiğimi biliyordum."

"Bu dediklerinden sonra hayal kırıklığına uğratırsam çok üzülürüm." Alayla konuştum. Yeonjun'un eşliğinde yediğimiz yemek oldukça keyifli geçmişti ve sabaha kıyasla daha iyi hissediyordum.

"Uğratmayacağına emin- Taehyung?" Jungkook kapıdan çıkacağı sırada aklıma kazınmış ismi mırıldandığında olduğum yerde kalakaldım. Bedenini duraksatmasına bakacak olursam adını geçirdiği isim tam karşısında duruyordu. Henüz evin içinde olduğumdan ve Jungkook'un bedeni önüme dikildiğinden onu göremedim.

Silüetinden önce sesi belirdi. "Jeon Jungkook." Jungkook'un sorgulayıcı sesine kıyasla tınısındaki ima belli etmişti kendini. Derin bir nefes bıraktım arkalarından. "Beyler."

Ses vermem ile Jungkook önümde kaldığını fark edip birkaç adımda tamamen dışarıya çıktı. Şimdi kapının önünde, Taehyung'un hemen yanında duruyordu bedeni. "Nereden esti?" Sözlerinin odağı Taehyung olduğundan konuşma gereği duymadım.

Bakışlarım ikisi arasında turlasada bir kere bile Taehyung ile göz göze gelememiştim. Bilerek bakmıyordu bana.

"Buluşup senaryo okuması yaparız arada. Sana sormalı."

"İş görüşmesi." Bakışlarını bana çevirdi, "Haftaya görüşürüz."

Taehyung ile muhabbet sürdürmeye niyetsiz olduğu açıktı. "Görüşürüz," dedim kısaca.

Jungkook arabası ile gözden kaybolana kadar konuşmadık. Aramızda beliren sessizlik rahatsız edici bir hal almıştı yine. Bedenine yan bir bakış attığım sırada tek eliyle ittirdiği kapıdan içeriye girdi. Kaşlarım çatık izledim bu hareketini. Adımları direkt merdivenleri bulduğunda benimle konuşmaya girmeyeceği açıktı. Daha fazla kapıda dikilmek istemediğimden kapatıp peşinden yürüdüm.

Ağrılarım bu sırada gün yüzüne çıkmaya başlamıştı yine.

Odama girip kapıyı aralık bıraktı. Bu sırada merdivenlerden henüz çıkan Yeon şaşkın şekilde bakıyordu bana. "Yine niye ayakta dikiliyorsun?"

"Hiç." Geveledim. Bahanesiz bir insan olduğumdan şimdiye uygun diyecek tek bir şey bulamamıştım. "Yatıyorum. İyi geceler."

Beklemedim karşılığını. Odaya girip kapıyı ardımdan kapattığım gibi üzerine ne olur ne olmaz düşüncesi ile bir kilit attım.

Delici bakışları bu sefer üzerimden çekilmeye niyetsizdi. "Dinliyorum."

Tek kaşım kalktı dediğine. "Neyi dinliyorsun?"

"Öncelik senin. Söyle istediğini."

Araya giren zamanın işe yarayacağına ihtimal vermediğimden beklenmedikti söyledikleri. Ona doğru iki adım atıp durdum. Maksat kapıdan uzaklaşmaktı.

"Tek bir soru var kafamda. Bunu da biliyorsun."

"Benim ol istedim. Tamamen."

Cümleyi kurarken öyle ruhsuzdu ki, kaşlarımı çatmama sebep oldu bu. "Ne zamandır düşünüyordun bunu?"

"Jongin'e aramızda bir şey yok dediğin andan itibaren." Tek kaşı havalandı tehditkar şekilde. Buna takılacağını hiç düşünmemiştim. Sessiz kaldım, devam etti.

"Kendimizce bir şeyler yaşamaya başladığımızdan beridir kafan karışık. Düşüncelere dalıp ortamdan kopuyorsun, her adımını en az beş kere düşünüyorsun ve kendini tamamen bana bırakmak yerine tetikte bekliyorsun." Aradaki mesafeleri birkaç adımda aza indirdi. Kaşları çatılmıştı ve sinirden olduğunu anlayabiliyordum. "Seni kaybetmekten korkuyorum Jimin. Bir gün ciddi değildik zaten diye düşünüp benden gitmenden ölümüne korkuyorum."

"Kendini gözümde bu kadar basit mi görüyorsun?"

"Göremiyorum," dedi fısıldayarak. Adımları geriye çekildiğinde bir eli saçlarını geriye taramıştı hışımla. "Bu belirsizliğin seni tüketmesi dışında hiçbir şey göremiyorum."

Bana döndüğü sırtına diktim gözlerimi. Beklediğim bu değildi. "Hissedemiyor musun," dedim. Ses tınım kararlılık ve sinirden oldukça uzak, çekingen çıkıyordu. "Hiç hissetmedin mi?"

Duyguları dışa aktarma konusunda sıkıntılı bir insan olduğumu hep söylerdim. İstediğim halde yapamamaktı benimki. Yine de Taehyung'a bir şeyler hissettirebildiğimi düşünmüştüm söylediklerinin aksine.

Kolayca bırakıp gidecek biri gibi değil, ona gerçekten kendini adamaya hazır bir insan olduğumu bilmeliydi.

"Korkularım her şeye ağır basıyor."

Aradaki mesafeyi ben kapattım bu sefer. Sorun olarak nitelendirdiğim her şey tam şu an önemini yitirmişti gözümde. Yersiz tartışma çıkarmak, onu geceki kararı verdiği için daha fazla pişman etmek istemiyordum. Yanımdaki adama verdiğim değer tercihlerimden de önceliğimdi.

Tam bu an sevgiyi hissettim. Gözümü kör etmiş bir aşk değildi Taehyung'a hissettiklerim. Kendimi unutacak kadar değil, onun için isteklerimi bekletecek kadar sevmiştim varlığını.

Bekleme düşüncesi o varken asla rahatsız hissettirmedi, geçtiği sınırlarım varlığına ait oldu, önceliğim olmasından korkmadım.

Taehyung'a karşı hissettiğim ne varsa hepsi ile tam şu an barıştım.

"Her şeye baştan başlayalım." Bedeninin önüne geçtiğimde sesim bir öncekine kıyasla net çıkıyordu. Derin bir nefes alıp yanağını avuç içime hapsettim, gözlerimiz kesişmişti hemen.

"Seninle olmaktan memnunum." Senin olmaktan memnunum.

"Kalıplara ihtiyacımız yok." Bunu dediğim an yanaklarımı avuçlayıp dudaklarını alnıma bastırdı. Hissettiğim gevşeme hissi ile kapattım gözlerimi. Uzamadan düzeltebilmemiz iyiydi, şimdi daha da yenilenmiş hissediyordum.

"Çok kızdın mı?" Kastettiği şeyin ne olduğunu anladım hemen. Konudan konuya atlamak aramızda normalleştiğinden çok sorgulamıyordum artık. "Az," dedim boştaki eli belime sarıldığında. Aramızda kalan bir adımlık mesafede kapanmıştı bu sırada.

"Tepkin tatlıydı." Gözlerimi sorgular şekilde kıstığımda devam etti, "Karavandaki."

Yanağındaki elimi indirip kollarımı boynuna doladım. Yüzüm girintisine yaslandığında tıpkı benim gibi kolları belime sarılmıştı. Yine dip dibeydik. En güvenli yerimdi kollarının arası.

"Dün bu konuşmayı yapsak ciddi anlamda kavga edecektik."

Onaylar şekilde mırıldandı.  "Kavga etmedik ama deli gibi özledim." Dudağım kıvrılmıştı bu dediğine. Kollarımı olabilirmiş daha çok sıktım.

Taehyung ile sorunları erken çözebiliyor olmamız büyük bir mucizeydi. İkimizin karakterlerine bakılacak olursa sinir araya girdiği zaman geri adım atacak insanlar değildik. Ne o ne de ben alttan almak gibi sabır gerektiren davranışlar sergileyemeyeceğimizden konu gidebildiği yere kadar uzardı ve açıkçası bundan sağlıklı bir son beklemiyordum.

Belimdeki eli hareketlenip aşağılara kaydığında nefesimi tuttum kısa bir an. Elinin kalçama bu denli teması ilkti. "Krem sürdün mü?"

"Hayır."

"Sür demiştim."

Derin bir nefes verdim. "Arkama girmiş olduğun düşüncesine hala alışamıyorum. Dönüp bir de oraya krem mi süreyim?"

"Ben süreyim?"

"Hayır." Net cevabımın üzerine dudaklarını yanağıma sürttü. Boynunda kokusu ile öyle mayışmıştım ki ayakta olmasak uykuya dalma ihtimalim yüksekti.

Konuşmadan kaç dakika dikildik orada saymadım. Evine gitmeyeceğini düşünüyordum, gitmek isterse de izin vermeyeceğimi tahmin edebilirdi.

"Şimdi." Boynuna yaslı olan yüzümü kaldırmamı sağladığında yarı aralık gözlerim ile baktım koyularına. Bir eli yanağımdayken güzel dudaklarından hoş bir öpücük bekledim, asırlar olmuş gibiydi hissetmeyeli.

Taehyung ise beklediğimin aksini yaptı.

"Jeon ile ne işin var?"









vmin içinde 24 hoş bir görüntü
beğenip yorum yapan herkese içten şekilde teşekkür ediyorum, özellikle bildirim kutusunda bazı isimleri görmek ekstra iyi geliyor

sahneler arasındaki geçişler hızlı mı yavaş mı kestiremiyorum genelde yazarken, gözünüze batan herhangi bir şey varsa bana bildirin
jimin ve taehyung hakkında birkaç yorum - eleştiri yapmanızda hoşuma gider, merak ediyorum düşüncelerinizi

+ vmin text yayınlasam kaç kişinin ilgisini çeker?

Continue Reading

You'll Also Like

22.3K 2.8K 21
Vita Jimin, delta öğretmenine aşıktı.
230K 8.5K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
188K 18K 26
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
126K 14.5K 36
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.