Bölüm başlıklarına bir şeyler yazmaya karar verdim böyle daha hoş sanki.
İyi okumalar ♥️
Jimin aynada son kez kendine baktı.
İyi göründüğüne kanaat getirdikten sonra banyodan tembel adınlarla çıktı. Gece pek fazla uyumamıştı, sık sık uyanmış, evin içinde dolanmış kısık gözlerle dışarıyı izlemişti.
Bu da sabah kalkınca bol bol makyaj yapması demekti çünkü göz altları zihninden bile kararmış durumdaydı. Komidinin üstündeki dosyaları alıp içeriye geçti, orta sehpanın üstündeki tatsız diyet krakerlerden yerken bir yandanda Jungkook'un dosyasını inceliyordu.
Sabah suçlamaların sahipleri hakkında ufak ufak araştırmalar yapmıştı ve bu da kendisine fazlasıyla yarar sağlayacaktı. Diğer sayfaya geçecekken, beklediği zil sesiyle anında ayağa kalktı.
Hiçbir işi olmamasına rağmen biraz ayakta durdu, amacı onu bekletmekti, tekrar zil sesini duyduğunda kapıya doğru adımlamaya başladı. Kapının yanındaki aynadan kendini kontrol etti, pembe dolgun dudaklarını biraz daha nemlendirdi, sarı saçlarını dağıttı. Zil seslerine yumruklar karışmaya başladığında ise sonunda kapıyı açmıştı.
Yüzünde umursamaz bir ifade vardı "neden geldin?" dedi normal bir sesle.
Jungkook karşısındaki omegayı birkaç saniye süzüp onun gibi umursamaz bir ifade takındı ve izin alma gereği duymadan içeri girdi.
"Sana geleceğimi söylemiştim." Evin içinde biraz göz gezdirdi, uzun koridorun sol duvarın yaslı komidinde gözleri durdu. Belli belirsiz sırıttı. Dün üstünde bir sürü biblo olmasına rağmen şimdi hiçbir şey yoktu, muhtemelen Jungkook onları sert fırlattığı için kaldırmışlardı.
"Kahvaltı yaptın mı?" Diye sordu Jungkook mutfağa ilerlerken. Buzdolabının kapağını açıp içini inceledi. "Dolabını beğenmedim"
Jimin tepkisizce onu takip etti ve kalçasını tezgaha yaslayıp izlemekle yetindi.
Jungkook, omegaya bakmadı hala dolabın içini inceliyordu, daha sonra burnunu kırıştırarak doğrulmuştu. "Arka tarafta küflenmiş bir peynir var"
"Çöpe at öyleyse." Demekle yetindi Jimin, Jungkook gerçekten onu yoruyordu. Huyuna gitsede yoruyordu zoruna gitsede yoruyordu asla laftan anlamıyor kendi bildiğini okuyordu, Jimin'de çareyi umursamamakta bulmuştu.
"Ben mi?" Dedi memnuniyetsiz bir ifadeyle
"Evet sen. Ev sahibi gibi davranıyorsun zaten, bir işin ucundan tutman pekte anormal olmaz."
"Tabiiki burası benimde evim sayılır!" Dedi abartılı bir tavırla "senin evin benimde evimdir Jimin."
Omega alaycı bir tavırla sırıttı. "Senin paran benim param, benim param benim param felsefesi mi?"
"Senin aklı başında, olgun bir omega olduğunu sanıyordum ama görünüşe bakılırsa ergensin" dolabın kapağını kapatarak onu izleyen omegaya döndü "Sorunun cevabına gelirsek benim olan her şey senin."
"Bu kafayla dolandırırlar seni" dedi göz devirerek.
Alfa, duymazlıktan gelmeyi seçti. Geniş eve nazaran küçük mutfakta yavaş yavaş ilerledi. Dolap kapaklarını açtı, çekmeceleri karıştırdı, Jimin ise alfaya karşı çıkmadı, onun kadar sessiz bir şekilde ne yapmaya çalıştığını izliyordu.
Jungkook'un umursamaz yüz ifadesi, ve çekmeceyi karıştıran hareketli elleri, bir anda duraksadı.
"Ne oldu?" Dedi doğrularak. Hatırladığı kadarıyla o çekmecede, yalnızca baharatlar vardı. Ama mutfağa giren biriside olmadığından emin olamamıştı.
Alfanın yüzünde pis bir sırıtış olduğunda, merakı dahada artmıştı. Birkaç baharatı tezgahın üstüne koyup elini tekrar çekmeceye attı, kahkaha atarak çıkardı.
"Beklenmedik ha?" Dedi elindeki silahı sallarken, bir yandanda kıkırdamaya devam ediyordu.
Jimin ilk saniye şok olsada, sonradan onun sadece basit bir airsoft silah olduğunu hatırlayabilmişti. Onu oraya koyalı uzun süre oluyordu, varlığını bile unutmuştu.
"Yalnızca airsoft, gerçek değil." Dedi alfanın elindeki silahı incelemeye devam ederken. Kendisi avukattı, tartışmalı olduğu bir çok kişinin olması normaldi, Soyeon'un önerisi üzerine önlem amacıyla koymuştu.
"Çek şunu yüzümden, gerçek değil ama acıtıyor." Jimin kafasını geriye çekerek, Jungkook'un silah tutan elini itekledi. İlk aldığı zaman deneme amacıyla kullanmıştı, ve gerçektende acıtmıştı. Çelik bilye atıyordu sonuçta Jimin'in de canı fazlasıyla tatlıydı.
Kapı zilini duyduğunda onaylamayan bakışlarını Jungkook'tan çekti. Kısa sürede kapıya ulaşırken bir yandanda zihninden birinin gelip gelmeyeceğini düşündü ama hayır, evini ziyaret eden tek kişi Jungkook'tu.
Beklemeden kapıyı açtığında elinde birçok paket olan beta olduğunu düşündüğü kişiyle karşılaşmıştı. Beta 90 derece eğilip paketleri Jimin'e doğru uzattı.
"Bay Jeon'un istekleri, afiyet olsun." Dedi beta, robotik bir sesle.
Jimin'in tek kaşı kalkmış ama yinede almıştı paketleri, beta birkaç kez daha önünde eğilip Jimin'in suratına bile bakmadan gittiğinde Jimin, suratını buruşturarak kapıya kapatmış, etrafı karıştırmaya devam eden alfanın karşısına geçmişti.
"Bunlar ne?" Dedi poşetleri alfanın suratına doğru kaldırarak. Jungkook göz devirerek görüş açısını kapatan paketleri itti.
"Kahvaltı işte, neye benziyor?" Tezgaha yaslanan bedenini çevirerek dolaptan birkaç tabak ve çubuk çıkartarak masaya dizdi.
Jimin bu kez karşı çıkacak herhangi bir hamle yapmadı. Hem bazen eğlendiğini itiraf etmeden geçemeyecekti, monoton hayatında ilk kez farklılıklar vardı.
Sandalyesini çekip oturduğunda,
Masaya dizilen yemeklere göz atıp şımarıkça burun kıvırdı "Hiçbirini beğenmedim." Dedi kollarını göğsünde birleştirerek.
Jungkook'un dudakları kıvrıldı "Neyi sevip neyi sevmediğini çok iyi biliyorum, üstelik bunları senin sürekli uğradığın restoranlardan aldırdım." Kızarmış yumurtayı ağzına atıp, omeganın yüz hatlarını inceledi.
"Sorun değil Jimin-ah istediğin kadar şımarabilirsin." Demesiyle Jimin'in amacını anladığını göstermişti.
Burnu havada olan omega için bu sözler bir şey ifade etmedi, zaten o söylemese bile şımaracaktı.
Çoğu didişmeyle geçen kahvaltının ardından davanın aklına gelmesiyle duraksadı.
"Neredeyse unutuyordum..." diye fısıldadı aniden masadan kalkıp salona ilerlerken. Şehir manzaralı geniş camın önünde eğilmiş dağıttı dosyaları biraz toparlayarak tekrar masaya dönmüştü.
"Seni vergi kaçırmayla suçlayan RL grubun dosyası. Onlarda pek masum değil aslında ne ararsan var, nepotizm, yolsuzluk, ihtilas." Dosyayı Jungkook'un önüne bırakıp tekrar kendi sandalyesine oturdu.
"Benim yalnızca araştırarak yapabileceğim şeyler sınırlı, bizzat şirketin içine sızmamız aldığımız kanıtlarla karşı tarafın suçlamasını geri çekmek zorunda bırakmamız gerekiyor. Eğer gerekli kanıtları toplarsak onları caydırabiliriz, eminim itibarlarının çökmesini göze alamazlar."
Jungkook birkaç saniye dosyada gözlerini gezdirdikten sonra umursamazca kahvaltısına devam etti. "Savunma yapsan yeterli."
Jimin'in ağzından alaycı bir gülüş kaçtı, Jungkook'a ait olan siyah incili dosyayı havaya kaldırıp önüne attı "Şu dosyana bir bak, savunulacak hiçbir tarafın yok. Dosyan açıklanmadığı için kendini şanslı saymalısın."
Kahvaltısını yapmaya devam eden alfaya birkaç saniye boyunca yargılayan bakışlar atsada, alfanın umrunda olmadığını gördüğünde bundan vazgeçmişti. Bir diğer dosyayı alıp yine önüne koydu.
"MAC holdingi alt etmek biraz daha basit. Son bir yıllık hisse dalgalanmalarına baktım. Bilanço, hissedarlarıda yatırımcılarıda tatmin etmemiş bir çoğu elindeki hisseleri satıyor sadece bugün bile 120.000 Lot satış yazılmış. Kısacası büyük açıkları var, ve biz bunu rüşvetle kolayca halledebiliriz."
Birkaç sayfayı çevirip aldığı notlarda tekrar göz gezdirdi "Ama elimizi çabuk tutmalıyız çünkü iki ay içinde halka arz yapıp yeni yatırımcılar toplayabilir."
Bir tepki almak için beklentiyle Jungkook'un gözlerinin içine baktı. Fazla iştahlı alfa ise ağzındaki lokmayı yuttuğu gibi kendine tekrar kahve doldururken konuştu. "Finans müdürüyle iletişime geçip istediğini yapabilirsin."
"Ah sinir ediyorsun beni..." Aceleci tavırlarla masadaki yemekleri toplayıp tezgaha bıraktı. "Yeme artık yeme önemli bir mesele konuşuyorum şurda"
"Seni ailemle tanıştırmak istiyorum."
"Neden?" Diye sordu Jimin şaşırarak. Hem zaten tanışmış sayılırlardı.
"Evleneceğiz ya."
"Jungkook tanrım orta yaş sendromuna mı girdin?"
Jungkook, Jimin'in kocaman açılmış gözlerine bakmış omuz silkmekle yetinmişti. Jungkook gibi mükemmel birisi hiçbir sendroma giremezdi.
"Kız kardeşim ve orospu çocuğu eşi Kore'ye geri döndü." Jungkook'un yüz ifadesi Jennie'nin kocası aklına geldiğinde değişmişti. Yüzünü buruşturup tiksinir gibi bir ifade yaptı ama hemen düzeltti. "Sık sık bir araya gelemiyoruz yani onlarla tanışmak için mükemmel bir zaman."
Jimin, Jungkook'un değişken surat ifadelerine anlam veremesede Jennie ile tanıştıkları gün, Seyoung'un söyledikleri aklına geldi.
"Acaba..." diye sözüne başladı şüpheci bir tavırla "Hiç kardeşinin eşini öldürmeye çalıştın mı?"
"Tabiiki çalıştım!" Dedi abartılı bir tavırla, sanki başından geçen sıradan bir olayı anlatıyormuş gibi heyecanlıydı sesi.
"Ama ölmedi 9 canlı orospu çocuğu" derken heyecanı kaçmış bir çocuk gibi hüzünlenmişti daha sonra elleriyle sayı sayıyormuş gibi yapıp tekrar eski heyecanına kavuşarak konuştu "Sanırım son 4 canı falan kaldı. Ama söz verdiğim için bir şey yapamıyorum."
Jimin'in aklından geçen tek şey ise Jungkook'un delirmiş olma ihtimaliydi. Kanının donduğunu hissetti, evi son derece sıcak olmasına rağmen bir anlık titremişti.
"Ne oldu korktun mu?" Omeganın titremesi elbette Jungkook'un gözünden kaçmamıştı. Birkaç adım atıp Jimin'le arasındaki mesafeyi kapattı. "Sence ben kötü biri miyim?"
"Öylesin." Dedi alfayla göz göze gelebilmek için kafasını kaldırarak.
Alfa sırıttı. Çoğu zaman tek bir şeye odaklanıyor ve bu doğrultuda hareket ediyordu. Jeon Jennie iyiydi, Kwon Jiyong kötüydü, o zaman Kwon Jiyong ortadan kalkmalıydı. Jennie'nin düşünceleri ve hissettikleri önemli değildi. Önemli olan Jungkook'un neyi onayladığıydı. Sonuçta o, Jennie'nin abisiydi, neyin doğru olduğuna kendisi karar verirdi.
"Peki sence, sen masum musun?"
Jimin yutkundu bu ani soru karşısında. Hayır değildi. Kötü şeyler yapmıştı ve ikiside bunu biliyordu.
Onlar iyi ve kötü değillerdi. Kötü ve daha kötülerdi.
"Yalancı şahitlik yaptırıyorsun, insanları kandırıp tehdit ediyorsun, sahte kanıtlar sunup iftira atıyorsun, en az benim kadar kötü işlere bulaşmış kişileri savunuyorsun."
Omega yüzüne vurulan şeylerle birlikte terlemeye başlamıştı, kafasından tüm vücuduna yayılan bir ateş vardı sanki. Yutkunmak istedi ama alfa ona bu kadar yaklaşmışken yapamazdı.
"Duruma göre hareket ediyorum. Ben avukatım, beni kim tutarsa ona çalışırım. Yaptığı şeyler beni değil, müvekkilimi ilgilendirir onu yargılayamam. Aynı seni yargılamadığım gibi."
Omeganın son derece duygusuz ve soğuk çıkan sesi alfanın sırıtışını büyüttü. Son bir adım atıp Jimin'in üzerine eğildi iki elinide omeganın arkasındaki tezgaha yasladı. Şimdi Jimin kendini tamamen kapana kısılmış hissediyordu, bu fiziksel değildi Jungkook'un kolunu itse oradan çekilebilirdi ama hayır, o psikolojik olarak kapana kısılmıştı.
"Benden ne duymak istiyorsun?" Dedi meydan okuyarak. Jimin çoğu zaman Jungkook'a karşı istemeden gardını indirsede bu kez geri adım atmaya niyeti yoktu.
Jungkook saniye saniye Jimin'e daha fazla yaklaştı, alfanın ince dudakları omeganın çenesini okşayarak yavaş yavaş sol kulağına ulaşmış birkaç nefesinin omegaya çarpmasına sebep olmuştu. Jimin'in tüyleri ürperdi, göz bebeklerine kadar titredi ama tepki vermedi.
Jungkook yumuşak dudaklarını Jimin'in kulağına sürterek konuştu. "Yalnızca ne kadar uyumlu olduğumuzu gör istiyorum."
—————
Kontrol etmedim yanlışlar vardır illaki 😭
Of bölüm çok uzun süre sonra geldi biliyorum üzgünüm 🙄
Bu bölümden sonra hemen Higher'a uçuyorum ve büyük ihtimalle Higher savage kadar gecikmez. Kesin değil ama gecikmez gibi.
Normalde Jennieden bu bölümde bahsetmeyi planlamıyordum ancak Jungkook'un zihninin çokta sağlıklı olmadığını fark edin istedim
Gelelim foti kısmımıza
Benim hikayede hayal ettiğim jikook ikilisi tam olarak böyle aşırı yükseliyorum bunlara
Sonra bunları görüyorum hop düşüyorum, aşırı uwuu oluyorum çok soft çok güzeller