Selamün aleyküm
Bölüm yetişmez, yarın gündüz atarım diyordum ama yetişti msmdmxmxmnxnx
( ˘ ³˘)♥
Murat'dan...
"Midem şişti, keşke çorbayı çok içmeseydim." dedi Yasir karnını okşayarak. Hangi kafayla kafe de iftar açalım dediklerini bilmiyordum, hoş zaten iştahım da yoktu.
Boş boş masaya bakmaktan başka bir şey yapmıyordum şuan. Çocuklar kendi aralarında şakalaşırken benim aklım darmadumandı.
"Ne düşünüyorsun?"
Ammar sağ tarafımda oturduğu için hafifçe eğilerek sormuştu bu soruyu. Diğerleri kendi halindeydi, bizi duymazlardı. Ammar'a anlatmıştım olan biteni. Kısa zamanda bu adama güvenmiştim, bu benim için zor bir şeydi.
Arkama iyice yaslanıp, "Nasıl işin içinden çıkacağımı." dedim düz bir sesle. Ciddi duran ifadem, Ammar'ın ki ile yarışıyordu resmen.
"İşin içinden çıkılacak bir şey yok, onun aşması gerekiyor. Sen ne yapabilirsin ki?"
Haklı sorusu karşısında duraksadım biraz. Ama bu içimi hiç rahatlatmadı. "Biri benim yüzümden acı çekiyor, hayatıma nasıl devam edeyim?"
"Seni seven o? Sen bir şey yapmadın."
Sert bir soluk verirken, "Sevmenin nasıl acı bir şey olduğunu en iyi ben bilirim Ammar. Kim bilir ne fırtınalar vardır kalbinde." dedim. Sahiden, benimki kadar beter miydi acısı?
İki sene geçmişti, sadece minik kalıntıları vardı bende. İlk zamanlar duyduğum acının hissiyatı son bir sene de yok etmişti sanki kendini.
"Onun acı çekmemesinin tek yolu seninle bir yola girmesi. Eh, sen de asla olmaz diyorsun."
Kafamı salladım. Olmazdı, hiç olmazdı.
"O zaman karşısına çıkmamaya gayret et." dedi Ammar bu kez. Kız karşı komşumdu, dışarı çıkarken camdan mı atlayayım?
Cevap vermediğimde varlığını unuttuğum Yasir, bizi dinlediğini belli edecek şekilde, "Üzülme Murat kuşum." dedi dudak bükerek.
Önümdeki çay kaşığını ona fırlattığımda sırıtarak kaşığı havada yakaladı. Elimde kalacak, haberi yok.
"Ne yapmayı düşünüyorsun abi?"
Melih, Ammar ile aynı soruyu sorunca sinirle, "Sayenizde düşünmüyorum bir şey kardeşim!" dedim kinayeyle.
Yasir beni sinir etmeyi kendine görev bilmiş bir şekilde baktı bana.
"Aman yav, talipleri çoktur onun. Bulur yakışıklısını, unutur seni. Kız da akıl yok galiba."
Sinirle dişlerimin arasından, "Ammar sen mi döversin, ben mi halledeyim?" diye sordum. Musab gülerek izlemeye devam ederken Yasir bu defa ona sataşmaya başladı. Bunalınca dolaşacağımı söyleyip kalktım masadan.
Kafeden çıktığımda karanlık olan hava ile derin bir nefes aldım. Harbiden neyi nereye koyacağımı şaşırmıştım. Aslında bu durumu takmamam gerekirdi, ama değer verdiğim insanlardan birinin benim yüzümden acı çekmesini yediremiyordum kendime.
Yürümek fayda etmeyince parklardan birinin bankına oturdum.
Sevdiğim kadını 2 sene önce trafik kazası yüzünden kaybetmiştim. Onu sevdiğimi bile söyleyemeden toprağa gömmüştüm. Asıl zor olanı toprağa gömmek miydi, yoksa kalbine gömmek mi? 2 senenin içinde ruh gibi bir adama döndüm. Son bir sene kendime gelmeye başlamıştım aslında. Kalbimi yeni bir sevdaya kapadım, bir adam sevmekten korkar mıydı? Ben deli gibi korkuyordum.
Ellerimi dizlerime yaslayıp yere eğildiğimde yanımda oluşan hareketlilikle başım sağ tarafa çevrildi. Yunus Ali, kucağında Yüsra ile yanıma oturmuştu ve bana bakıyordu. Bebeği gördüğümde istemsizce yüzümde gülümseme oluştu ve elini tutup öptüm.
"Hayırdır, bu saatte?" diye sordum Yüsra'yı severken.
Omuzlarını silkip, "Kızımla hava almaya çıktık." dedi. İyi bir adamdı, özellikle o ve Ammar'a içimi rahat dökebiliyordum.
"Sana hayırdır asıl?"
Yüsra'nın elini bırakıp geri eski halime döndüm. "Bunaldım."
"Hâlâ nasıl engel olacağını düşünüyorsun değil mi?" diye sordu sakin sesiyle.
Kafamı sallayıp, "Nasıl canını acıtmadan halledeceğimi düşünüyorum." dedim.
"Engel olma."
Kaşlarım çatıldı. Neye engel olmayacaktım?
"Neye?"
Derin bir nefes alıp, "Onun seni sevmesine." deyince alayla güldüm.
"Zaten engel olamam, öyle sevme deyince geçen bir şey değil."
Eğer öyle olsaydı, Seher'i ilk öldüğü gün unuturdum.
"Hâlâ seviyor musun o kadını?" diye sordu bu kez. Yüsra kucağında huysuzlaştığında uzanıp ben aldım kucağıma. Minik eliyle yeni çıkmaya başlamış sakallarıma dokundu ve gülmeye başladı.
"Aslında sevgi değil şuan ki, sadece korku. Seher'i gömdüm, acısını gömemedim. Sevgimi de gömmüşüm aslında."
"Yani sevmiyorsun şuan o zaman." diye mırıldandı düşünceli bir sesle. Daha sonra gözlerime baktı. "Bir şans ver size."
Alayla güldüm. Olmazdı, sevemezdim.
"Kardeşim ben kalbimi sevdaya kapattım diyorum, sen şans diyorsun."
Kaşlarını çattı, "Ya seni unutmak için başkasıyla evlenirse?" dedi. Bu söz üzerine kaşlarını çatan ben oldum. Öyle bir şey yapmazdı. Yapamazdı değil mi?
"Yapmaz."
"Tanımıyorsun, eğer acı çekiyorsa yapar. Sonra da mutlu bir yuvası olur belki."
Rahatsızlık hissi ile bakışlarımı Yüsra'dan çekip Yunus Ali'ye diktim. "Bu nasıl moral lan? Eğer mutlu olacaksa evlensin zaten."
Bankta arkasına doğru yaslandı ve kollarını göğsünde birleştirdi. "Zaten unutur seni, dert etme o konuyu sen. Gencecik kız, illaki vardır isteyeni."
Umursamaz çıkan sesi benim sinirlerimi bozduğunda ayağına ayağımla vurdum.
"Unutmak öyle kolay değil, unutamaz."
Başını yana çevirip alayla güldükten sonra, "Unutmasını istemiyor gibisin sanki?" diyerek sinirimin üzerine tuz serpmek istedi.
"Boş yapma lan, tabi ki de unutsun istiyorum."
Bana aldırmıyormuş gibi banktan kalkıp Yüsra'yı kucağımdan aldı. Sonra bana sırıtarak baktı ve gitmeden önce arkasında bir alev topu bıraktı.
"Gel kızım, Murat Abinin aklı baya karışmış. Bir de biz karıştırmayalım."
***
Yatakta bir sağa bir sola dönerken sıcaktan uyuyamayacak duruma gelmiştim. Zaten uyku problemlerim artıyordu, sahura kadar bari uyuyayım istemiştim ama olmuyordu.
Bıkkınlıkla doğrulduğum sırada telefonuma bildirim geldi. Eğer Yasir her gece olduğu gibi ramazan davulcusu taklidi yaparsa üşenmeden evine gidip döverdim.
Ama mesaj Yasir'den değildi, Efe'dendi.
Ülkü'nün erkek kardeşi.
Efe: Abi selamün aleyküm, kusura bakma bu saatte yazıyorum ama
Murat: Yok abim, ne kusuru?
Murat: Hayırdır bir şey mi oldu?
Efe: Yok abi, babam numaranı silmiş sanırım yanlışlıkla
Efe: Benim yazmamı istedi, yarın yanına uğrayacakmışsın
Murat: Tamam aslanım
Murat: Sen nasılsın, Berivan Teyzeler nasıl?
Efe: İyiyim abi çok şükür, annem de iyi ablamla kavga ediyor ndmxmcmsnsjxn
Murat: Anladım
Murat: Neden?
Efe: Ya abi ablamın değişik bir huyu var, canı kolay kolay bir şey istemez. Bu saatte de dondurma çekmiş, tutturdu gidip alacağım diye
Efe: Annem de elinde oklavayla kapıda bekliyor çıkamazsın diye aöçsmsöxnsnxjc
Efe: Ben de mısır patlatıp izlemek istedim ama annemdeki sinirle mutfağa giremem
Murat: Bu saatte ne dondurması bu?
Murat: Cidden normal değilmiş ablan
Efe: Abi bu daha ne ki?
Efe: Dün sofrada otururken yemeğin tuzu yok diye ağlamaya başladı
Efe: Anneme diyorum evlendirelim artık, daha da kötüleşip başımıza kalmasın slsmxmxnsnxnhx
Murat: Evlenmeyi düşünmüyor mu?
Efe: Yok be abi, ne düşünmesi?
Efe: Her gün bir teyze geliyor resmen oğlum ile tanışsınlar diye
Murat: Kim geliyormuş?
Efe: Bilmiyorum ki, teyzelere dikkat etmedim
Efe: Ama dün ilk kez evlilik konusunda sert çıkışmadı ha
Efe: Artık evlen git dedim şakasına
Murat: Ne dedi?
Efe: Evlenince seni de yanıma alacağım dedi. Normalde kafamı kırıp gönderirdi
Efe: Canım ablam
Efe: Bir de şey oldu
Murat: ?
Efe: Annem birinin konusunu açtı, tanı görüş istemezsen olmaz zaten felan dedi
(Görüldü.) 01.18
Murat: Eee? 01.24
Efe: O da düşüneceğim dedi
Efe: Ben sana bunları niye anlattım ki şimdi abi? Uykusuzluk başıma vurdu kusura bakma
Murat: Sorun değil aslanım
Murat: Hadi git uyu artık
Efe: Şaka falan abi senden bir şey isteyeceğim yıldım artık
Murat: İste bakalım
Efe: Dua ederken İnşallah Efe'nin ablası da evlenir diye dua eder misin? Dkfnnccjdnnd çok iyi olur edersen
Murat: Ederim tabi
Efe: Sağol abi
(Görüldü.)
Demek düşünecekti?
Efe'ye dua ederim demiştim, edecektim de.
Umarım kalbini kırmayacak biri ile evlenirdi...
***
"Gönül almak kolay olsaydı, kırdığınız insanlar sabahlara kadar ağlamazdı..." ~E.N.K
"İnsanlardan öyleleri de vardır ki, "Ey rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ver, öteki dünyada da iyilik ver; bizi cehennem azabından koru" derler." (Bakara Suresi 201. Ayet)
Allah'a emanet olun...