Flame Of Love | Taejin

By nemeddaeng

64.4K 5.6K 6.5K

Fransa, Colmar'ın en ünlü şarap dükkânına sahip olan Kim Seokjin ve son yılların en ünlü aktörü Kim Taehyung... More

Giriş
1; Kaybolan Parça
2; Colmar Tanrısı
3; Bi' kahve?
4; Lacuna Sensin
5; Son Dilim Şansı
6; Anemon
7; İstediğin Zaman
8; Kimse Tarafından Keşfedilmemiş Sen
9; Dudakların Şarap Kırmızısı
10; Tatlı Gece
11; Ellerin Ellerime
12; Gerçek Olmayacak Kadar Güzelsin
13; Alevinle Yak Beni
14; Ait Olma Hissi
15; Sevimli Kıskançlıklar
16; Derin Arzular
17; Çilekli Kurabiyeler
18; Bir "ufak" güven meselesi
20; Gülümsemene İhtiyacım Var
21; Ruhum Acıyla Dolu
22; Birbirinizi Bulmaya Mahkumsunuz
23; Kızgınlık Ve Hissizlik Meselesi
24; Gecedeki Gemilerdik
25; Umut Ve Umutsuzluk
26: Bana Sarılacak Mısın?
27; Ruhum Yeniden Nefes Alıyor
28; Daha Fazlasını İstiyorum
29; Ailemizin Bir Parçasısın
30; Seninle Savaşacağım

19; Ruhumdan Bir Parça Kaybettim

1.2K 146 292
By nemeddaeng

Merhaba!!! Çok uzun zaman oldu görüşmeyeli gerçekten. Sizleri, burayı ve yazmayı çok özlemişim. Açıkçası biraz paslanmışım bu bölümü yazmam 2 hafta falan sürdü. Uzun bir ara verince böyle oluyor sanırım.

Ama bu ara bana gerçekten çok iyi geldi. Bazen bazı şeylerden uzaklaşmak insanı yeniliyor bence. Neyse umarım ki beğenirsiniz. Çok memnun kaldığım bir bölüm olmadı fakat yine de içime sindi.

Okurken lütfen Seori - I Wanna Cry şarkısını dinleyin lütfen. Ben bu şarkıyı dinleyerek yazdım, sizinde dinleyerek okumanız eş değer duygular hissetmemizi sağlar diye düşünüyorum.

Neyse çok konuştum. Umarım okunma sayılarında düşüklük yaşanmaz😕 Her zaman ki gibi lütfen okuduktan sonra oy atmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 💜

KIM TAEHYUNG

Otele geri döndüğümde Yeoubi lobide bir sağa bir sola telaşlı ve endişelenmiş bir halde turluyordu. Yanına doğru adımlarken beni gördü ve koşar adımlarla yanıma geldi. Derbeder bir halde olduğumu biliyordum.

Yoongi’nin sert yumruğundan nasibini almış bir yanağım vardı ve saçım başım darmadağınıktı. Eh, yediğim yumruk yaptıklarım yanında azdı aslında…

‘’Seokjin yapmadı bunu, de.’’ dedi parmaklarını canımı acıtmamaya özen göstererek mor yanağımın üzerinde gezdirirken. Kendimi geri çektim ve hızlı adımlarla odama çıkmak için asansöre adımladım.

‘’Taehyung, konuş benimle!’’ dedi Yeoubi, ses tonu bir tık fazla çıkmıştı ve aynı zamanda öfkeli gibi bir hali vardı.

‘’Çok yorgunum, daha sonra…’’ dedim ve derin bir nefes verip adeta yalvarırcasına ekledim, ‘’lütfen.’’

Başını salladı ve gelen asansöre binip odamın olduğu kata çıktık. Asansörden inerken Yeoubi, ‘’odada seni bekliyor.’’ dedi ve ekledi, ‘’ben kapının önünde olacağım, siz konuşun ve bir sıkıntı olursa seslen.’’

Başımı sallayarak onu onayladım ve odaya girdim. Soomin, bacak bacak üzerine atmış ve yatağımın hemen ucuna oturmuş bir halde beni bekliyordu. Girdiğimi görür görmez bir hışım kalkıp yanıma geldi ve Yoongi’nin yumruk attığı yere sert bir tokat attı.

Soomin☝🏻

‘’Gay miydin yani?’’ dedi, aşağılayıcı bir ses tonuyla.
Yerde olan bakışlarımı hızlıca onun gözlerine kaldırdım ve olabildiğince sert bir şekilde bakıp cevap verdim. ‘’Evet! Sana başından beri anlatmak istediğim buydu! Sana uygun olmadığımı söylerken bundan bahsediyordum!’’

Aynı yere bir tokat daha attı ve beni göğsümden ittirdi. ‘’Adi şerefsizin tekisin! Buraya seni görmeye geldim ama meğer Taehyung Bey’in bir erkek arkadaşı varmış!’’

Soomin bağırarak konuşuyordu fakat onun bu yüksek sesi, fazla öfkesi karşısında ben sakindim. Ona karşı bağıracak, terslenecek hiç gücüm yoktu. Seokjin benden gitmişti ve bunun acısı öyle taze, öyle canımı yakıyordu ki…

Umursamaz bir tavırla yatağıma attım kendimi ve acı dolu bir nefes bırakırken elimle yüzümü sıvazladım. ‘’Soomin, sadece git, olur mu? Odamdan çık, otelden çık, bu ülkeden, şehirden çık! Ama en çok hayatımdan çık. Seni istemiyorum, bunu kaç defa söylemem gerekiyor?’’

Soomin, onun öfkesi karşısındaki sakinliğimden fazlasıyla gıcık oluyordu, farkındaydım. Alaycı bir nefes alıp verdi ve yanıma, yatağın ucuna oturup az önceki gibi bacak bacak üzerine attı. Sağ ayağını şiddetle sallıyordu. ‘’Bana ihtiyacın olduğunu ne zaman anlayacaksın?’’

Dalga geçer gibi kıkırdadım. ‘’Sana asla ihtiyacım olmadı. Şirketin yaptığı bir medya oyunu yüzünden seninle tanıştım ve sonrasında başıma bela oldun. Burada olmaman gerekiyordu, defol git.’’

‘’O herife gidip, seni bırakmasını söyleyeceğim!’’ dedi ve ayağa kalktı. Kapıya doğru yürürken bende hızlıca yatağımdan kalkıp onu durdurmak için bileğini kavradım. Gözlerimden ateş çıkıyordu gözlerine bakarken.

‘’Seokjin’i bu işe karıştırma. Benim yüzümden yeterince zarar gördü zaten. Senden istediğim tek şey buradan gitmen.’’ dedim ve benim için ne kadar zor olduğunu göz ardı ederek adeta yalvardım, ‘’lütfen Soomin, lütfen!’’

Bileğini elimin arasından kurtardı ve bana acıyormuş gibi baktı. ‘’Bir erkek için ne hale gelmişsin… İt gibi bana geleceğin günü bekliyorum Kim Taehyung!’’

Hızlı adımlar ile odamdan çıktı ve kapıyı açık bırakıp gözden kayboldu. Birkaç saniye sonra Yeoubi odaya girdi ve bende onun odaya girmesiyle birlikte kendimi yatağa geri attım.

‘’Taehyung, kalk yüzüne bakayım. Buz falan koymamız gerekiyor.’’

Yüz üstü uzanıyordum ve birden Yeoubi’nin o ilgi ve endişe dolu sesini duyunca gözyaşlarımı tutamadım. Bütün bedenim sarsıla sarsıla ağlamaya başladım. Yeoubi yanıma uzanıp bana sarıldı ve sırtımı nazikçe sıvazladı bir süre.

‘’Canını yaktım. Güvenini yerle bir ettim. Bana nasıl baktığını görmen gerekiyordu Bi, kalbim paramparça oldu o bakışlarıyla.’’
‘’Seokjin’e zaman ver. Bazı şeyleri anlaması için, sindirmesi için zamana ihtiyacı var.’’

Yatakta doğruldum ve bağdaş kurarak oturdum. Yeoubi’de benim gibi oturduğunda burnumu çekerek konuştum. ‘’Zamanımız yok, bunu en iyi sen biliyorsun. Çekimler tamamlanmak üzere.’’

‘’Taehyung,’’ dedi ve duraksadı. Her ne söyleyecekse bunun beni çok üzeceğini biliyordu ve bu yüzden söylemek konusunda kararsızdı. ‘’Söyle.’’ dedim ben de.

‘’Belki de burada bitmesi gerekiyordur. Belki de her şey buraya kadardır, hım?’’
Başımı iki yana itiraz edercesine salladım. ‘’Hayır. Birbirimize bu denli tutkunken, sence her şey buraya kadar olabilir mi?’’

Yeoubi ardı ardına akan gözyaşlarımı sildi ve ellerimi ellerinin arasına aldı. Onunda gözlerinden yaşlar süzülüyordu. ‘’Seokjin yerle bir oldu, Taehyung. Evet, seni biliyorum, senin kalbinden ben eminim fakat kim o durumda sevdiği insanı görse Seokjin gibi tepki verirdi. Üstelik Seokjin sütten dili yanmış birisi. Onu anlıyorsun, değil mi?’’

Akan burnumu kazağımın koluna sildim ve başımı salladım. ‘’Anlıyorum ama onunda beni anlamasını istiyorum. Beni dinlesin istiyorum.’’
Yeoubi derin bir nefes alıp verdi. ‘’Ona zaman vermekten başka bir çaren yok.’’

Hissettiğim derin acı yüzüme yansıdığında zar zor nefes alıp cevap verdim. ‘’O zaman onu kaybetmekten başka bir çarem yok. Onu öylece bırakmaktan başka bir çarem yok.’’

Yeoubi belli belirsiz başını sallayarak beni onayladı. ‘’Eğer o daha fazlasını istemiyorsa bunu zorla yapamazsın. Seokjin şu an bin bir parçaya ayrılmış durumda, tıpkı senin gibi. Ama onun parçaları öncesinde zaten birbirinden ayrıydı ve sen onun yapıştırıcısıydın Taehyung. Şimdi sende onu parçalayan oldun.’’

Yeoubi’nin söyledikleri bir tokat gibi yüzüme çarpıyordu. Sözleri keskin bıçak gibi kalbimi kesiyordu sanki. Canım olağanüstü bir biçimde yanıyordu ve ben bu acıyla birlikte ne yapacağımı bilmiyordum. Hayatımda ilk defa böylesine büyük, derin bir acı hissediyordum. Seokjin’i kaybetmek ruhumdan bir parçayı kaybetmekti.

2 GÜN SONRA

JUNG HOSEOK

‘’Gir artık içeriye, neyi bekliyorsun ya?’’ dedi Yoongi, sabırsız bir halde. Jimin, Jungkook, Yoongi ve ben, Seokjin’in kapısının önünde durmuş ona bakmak için bekliyorduk.

Daha doğrusu hiçbirimiz odaya girmeye gönüllü değildik. Seokjin’i uzun bir aradan sonra tekrar kötü ve bitik bir halde görmeye hazır değildik.

Kapı kolunu indirmek üzereyken kapı açıldı ve kapının ardından tamamen dağılmış bir Seokjin gördük. ‘’Burada kuru gürültü yapmayı ne zaman keseceksiniz?’’ dedi, seslerimizden fazlasıyla rahatsız olmuş bir ifade vardı yüzünde.

Jungkook beni hafifçe ittirip ağabeyinin gözlerinin en içine baktı. ‘’Seni merak ediyoruz. İki gündür o odadan çıkmıyorsun. Bir şey yemiyorsun, içmiyorsun. Kendini böyle salacak mısın gerçekten? Hem de tekrar?’’

Seokjin’in yaşlarla dolmaya başlayan gözlerini gördüğümde kalbimin sızladığını hissettim. Yanımda duran sevgilimin koluna girdim ve bedenimi ona yaslayıp yüzümü omzuna gömdüm. En yakın arkadaşımı tekrar bu şekilde görmek bana sadece acı veriyordu.

Sesi titremesin diye büyük gayret vererek konuştu. ‘’Keşke size hissettiğim acıyı somut olarak gösterebilseydim. Büyüklüğüne şaşar kalırdınız.’’

Bunu duyar duymaz başımı kaldırdım ve akan gözyaşlarımla birlikte arkadaşıma baktım. Bize hissettiği acıyı somut olarak sunmasına gerek bile yoktu. Sesi, mimikleri acısını anlatmaya yetiriyordu.

‘’Bize seni sorup duruyor.’’ dedi Jimin, fısıltı gibi çıkmıştı sesi.
Seokjin biliyorum der gibi bir ifade ile başını salladı. ‘’Beni de arıyor, mesaj atıyor. Telefonumu kapattım bu sabah.’’

Yoongi, boğazını temizleyerek araya girdi. ‘’Lacuna ne olacak? İşe gitmeyecek misin?’’
‘’Gideceğim. Sadece biraz dinlenmeye ihtiyacım var.’’
‘’Lacuna’nın da sana ihtiyacı var.’’ dedi Jimin, net bir şekilde.

Seokjin derin bir nefes verdi ve yorgun bir halde başını kapının pervazına yasladı. ‘’Onu görecek olmaktan korkuyorum.’’
‘’Bundan sonsuza dek kaçamazsın ama.’’ dedim, benimde sesim titriyordu.

‘’Yeoubi bile konuştunuz mu hiç?’’ diye sordu, gözlerini bizlerken kaçırıp yere bakarken.
Yoongi cevapladı. ‘’Evet. Seni sormak için aradı ve dün hep beraberdik. Taehyung’u dinlemen gerektiğini düşünüyor, en azından bir kere karşılıklı konuşmanız gerektiğini.’’

‘’Sormak istediğim bu değildi.’’ dedi Seokjin ve duraksadı. Söylemek istediği her neyse bu onu zorluyor gibiydi. ‘’Ne sormak istiyorsun?’’ dedi Jungkook, ağabeyini sorması için cesaretlendiren bir ifadesi ve ses tonu vardı.

‘’Ne zaman gideceklermiş buradan?’’
‘’Bunu bilmen bir şe-‘’ Yoongi’nin lafını hızlıca kestim ve öğrenmeye hakkı olduğunu düşündüğüm bilgiyi söyledim. ‘’Bu Cumartesi. Çekimler tamamlanmış.’’

Başını sakince salladı ve bizlere baktı. ‘’Tamam. Şimdi biraz uyumak istiyorum.’’

‘’Bir şeye ihtiyacın olursa seslen, Hyung.’’ dedi Jimin ve nazikçe gülümsedi. Seokjin, Jimin’in sevimli tebessümüne karşılık kırık bir tebessüm gönderdiğinde az da olsa bizimle konuşmanın ona iyi geldiğini anladım.


KIM SEOKJIN

Kapıyı kapattığım gibi dizlerimin bağı çözüldü ve olduğum yere çömüp ağlamaya başladım. Çocukların karşısında hüngür hüngür ağlamamak için öyle büyük bir uğraş vermiştim ki bütün vücudum bu uğraş karşısında bir tık daha yorulmuştu.

Hala bir ihtimal kapının önündelerdir ve beni duyarlar diye ağzımı elimle kapatıp içime içime ağladım. Beni böylesine yıkılmış görmelerini istemiyordum. Bir kez daha onlara bunu yaşatmak istemiyordum.

En kısa sürede toparlanmak istiyordum ama canım çok yanıyordu. Tüm bunlarla nasıl baş edeceğim konusunda bilgisizdim. Hayatımda ilk defa bir acı beni böylesine yerle bir ediyordu.

Darcy evet, beni yıkmıştı. Üzmüştü, kalbimi kırıp öylece gitmişti ama onu böylesine sevmemiştim hiçbir zaman. Gözlerine baktığımda kalbimin titrediğini hissetmemiştim hiç.

Onunlayken dünyanın en mutlu insanı gibi hissetmemiştim hiç ama ya Taehyung? Onunlayken tüm dünyaya yetecek kadar mutluydum. Ve ona koşulsuz şartsız güveniyordum.

Yeoubi’yi dinleyip onunla konuşsam diye bir anlık düşünsem bile yüzünü görmenin, sesini duymanın beni daha çok acıtacağını biliyordum. O yüzden Colmar’dan gitmesi ikimiz içinde en iyisiydi.

Bu güzel başlayan fakat bir felaketle sonuçlanan ilişkinin bu noktada tamamen bitmesi en iyisiydi. Öyleydi, değil mi? Öyle olmalıydı…

Çömeldiğim yerden kalkıp iki büklüm bir şekilde yatağıma geri yattım ve yastığımın altında kapalı duran telefonumu açıp açtım. Neden açtığım hakkında bir fikrim yoktu. Ondan gelen mesajları, aramaları görmek istiyordum sanırım.

Telefon açıldıktan birkaç saniye sonra ardı ardına bir sürü mesaj ve arama geldiğine dair bilgi geldi. Aramaların hepsi Taehyung tarafındandı ve mesajlarda öyle. Fakat bir saniye bile durmadan mesaj atmış olması kalbimin tekrar heyecanla çarpmasına neden oluyordu.

Derin bir nefes aldım ve mesaj kutucuğuna girdim. Okundu bilgisinin ona gideceğini bile bile mesajlarını okudum.

Ruhum 🥰

çok üzgünüm
keşke kendimi net bir şekilde sana anlatma fırsatım olsa
Seokjin
seni çok seviyorum ve sensiz yapamam
ruhumdan bir parça yok oldu ve bununla yaşamak zor geliyor
beni bir kere bile olsa dinlemen anlayabilmen için birçok şeyi feda ederdim
iki gündür hiç durmadan yazdığımı aradığımı biliyorum fakat gidiyorum ben Seokjin
Kore’ye geri dönüyorum
bunu bilmek istersin diye düşündüm
sana veda edemeden gidecek olmak canımı yakıyor
seni son bir kez görmek için nelerimi vermezdim ama
son bir kez sana sarılmak öpmek için
seni çok özlüyorum Seokjin
tenini kokunu dokunuşlarını
sana ihtiyacım var
her şey için özür dilerim fakat gerçekten hiçbir şey göründüğü gibi değil
evet sana anlatmam lazımdı başımda böyle bir bela var diye fakat ben susmayı tercih ettim
bu konuda sonuna kadar haklısın ama seni aldatmak diye bir şey yok
Soomin hayatımda değildi Seokjin sana yemin ederim
yine de güvenini kırdığım için pişmanım
açıkça anlatmadığım her şey için pişmanım
seni böylesine kaybettiğim için pişmanım
belki konuşmak istersin diye söylüyorum
cumartesi saat üçte havaalanında olacağım
ondan öncesinde nerede olduğumu biliyorsun
ve bu son mesajım Seokjin
seni çok sevdiğimi bilmeni istiyorum
hoşça kal Colmar Tanrı’m

Gözyaşlarım ardı ardına akıyordu ve kalbimdeki acı öyle büyüktü ki şu an bunu taşıyamıyordum. Telefonu tekrar kapatıp yastığın altına koydum ve gözümdeki yaşlarla birlikte gözlerimi kapatıp biraz uyumaya çalıştım. Biraz uyumak ve yaşadıklarımdan kaçmak istiyordum. Yaşadığım acıdan uzaklaşmak istiyordum.

Ve Taehyung’un dediği gibi; ikimizde ruhumuzdan bir parça kaybetmiştik.

Umarım beğenmişsinizdir. Çok uzun zaman oldu o yüzden açıkçası biraz tedirginim. Bir sonraki bölümle görüşmek üzere. Sizleri çok seviyorum 💜

Continue Reading

You'll Also Like

77.6K 3.4K 19
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
264K 23.4K 28
Son sınıf öğrencisi Jungkook part time olarak girdiği kafede patronu Kim Taehyung'u çıldırtmayı seviyordu. Omega Jungkook Alfa Taehyung Hayrankurgu#1...
27.1K 2K 26
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
12M 584K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...