Küçük Kızım||Texting

By kukiwl

278K 12K 2.4K

!KİTAP TAMAMEN DÜZENLENMİŞTİR! ESKİ YORUMLAR İLE ALAKASI YOKTUR! 055* *** ** **: Daddy stuck around but he w... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm-İnstagram
12. Bölüm
13.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm-İnstagram
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm-İnstagram
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm-İnstagram
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm-İnstagram
32.Bölüm
33.Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36.Bölüm-İnstagram
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm- İnstagram
40.Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm-İnstagram
43. Bölüm
44.Bölüm

14.Bölüm

7.4K 351 78
By kukiwl

Selammmmmmmm

Eskiden yapılan yorumlar ile alakası yoktur. Spoiler yok.

Keyifli okumalarrrrrrrr

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen <3

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Elçin Rengi'nin kafasına vurup, "Köpke! Doğum gününü niye önceden söylemiyorsun?!" Takside arada sıkış sıkış oturuyorduk ve ortamız da ki Elçin rahat durmadığı için sürekli kapıya yapışıyordum.

Tekrar hareket ettiğinde etim koltuk ve onun koca götü arasında sıkışınca kafasına vurdum. "Eğer biraz daha hareket edersen hareket eden arabadan seni atarım! Sayısalcısın hesapla bakalım ne kadar canın acır." Her cümlede ensesine vurdum.

Ege iki koltuk arasından kafasını uzatıp, "Vurmayın kafasına bebeğimin. Zaten hücresi yo-" Cümlesini tamamlayamadan Elçin kafasına vurdu. Tebessüm edip kafamı olumsuz anlamda salladım.

Rengin'nin doğum gününü biliyordum. Hediyesini almıştım ama bizi evine davet edeceğini tahmin edemedim. Küçüklüğümden beri akrabalarım evi bile olsa yabancı bir eve gitmek beni hep geriyordu.

Taksinin ücretini her ne kadar dörde bölelim desekte Ege, "Zenginim ben kendinize gelin." Demiş ve biz daha bir şey dememize izin vermeden ödemişti.

Sitede oturuyorlardı, on birinci kata basmıştı asansörde. Kâbuslarımın çoğu asansörlee ile ilgili olduğu için her bindiğimde inanılmaz geriliyordum. Götümden ter akıyordu stresten.

Ve şuan canım arkadaşlarım Ege ve Elçin arkada tepiniyorlardı! Derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışıyordum ama onlar sanki inat gibi daha çok haraket ediyorlardı. "Sikeceğim bacağınızı he! Rahat durun lan!" Ben onlara bağırıken Rengin alttan alttan gülüyordu, ikili ise birbirine sarılıp en dibe geçip korkuyla bana bakıyorlardı.

Sinirle önüme gelen saçlarımı geriye attım. "On birinci kata mı yoksa yüzüncü kata mı çıkıyoruz amına koyayım! Çık çık bitmedi." Ağzı bozuk biriydim ve gerilince ağzımdan çıkanlara hakim olamıyordum.

Rengin koluma dokunup, "Az sakin Ayça. Geldik zaten." Diyordu ama gülmesini zor tuttuğu belli idi. "Rengin seni parçalar bu, dokanma buna!" Ege'ye ters ters bakıp sonunda kata gelmemiz ile dışarı çıktım.

44 numaralı dairenin önünde durduk. Rengin daha kapıyı çalmadan açıldı ve karşımız da uzun boylu, kumral ve yirmilerinde bir kadın çıktı. "Hoşgeldiniz!" Dedi güler yüzle. İçeride kalabalık olduğunu belli eden sesler geliyordu. Rengin gülümseyerek, "Ece Abla!" Dedi ve kadına sarıldı. Ayakkabılarımızı çıkarıp içeri girdik.

Rengin bizi Ece isimli kadına tanıttı ve salona geçtik. Toplam on beş-yirmi kişi vardı. Açıkçası çok daha fazla gerildim. Ege ve Elçin hızlıca ortama ayak uydurabiliyordu ben ise böyle ortamlarda mal gibi kalıyordum.

Rengin abisi ile konuşup etrafa mal mal bakan benim yanıma geldi, "Çantanı ve montu abimin odasına koy istersen. Benim odama diğerleri koymuş." Dedi. Kafamı sallayıp Rengin'i takip ettim. Sağdan ikinci odaya girdik.

Gri ve beyaz renk ağırlıklı bir odaydı. Yerden belli bir yükseklikte olan rafa kadar uzanan kitap yığının rafta ise Atatürk ile ilgili kitaplar ve o rafın üstünde Atatürk'ün bir portresi vardı.

Çok güzeldi.

Kabanımı ve çantamı bir buçuk kişilik yatağın üstüne bıraktım, sadece telefonumu ve hediyeyi yanıma aldım. Odadan çıkarken Alparslan Bey buraya doğru geliyordu. Göz göze gelince kafa selamı verdim. "Nasılsın Ayça?" Beklemediğim soru ile olduğum yerde kaldım. İsmimi bilmesine ilk başta şaşırdım ama sonra şaşırmamın saçma olduğuna kanaat getirdim. "İyiyim, siz?" Diye sordum.

O da sadece tebessüm ederek yabıt verdi. Rengin yanımdan yok olmuştu. Tam gidecekken, "Teşekkür ederim." Dedi. Neye teşekkür ettiğini anlamadığım için kaşlarımı çattım. "Ne için?" Diye sorarken tamamen ona döndüm. Alparslan Bey gözüm içine öyle bir bakıyordu ki sanki bütün hayatımı biliyordu. "Rengin şu bir aydır daha da enerjik oldu. Diğer arkadaşlarınıza da teşekkür ettim. Ona hayat enerjisi verdiniz." Dedi. Gözleri yumruk yaptığım ellerime kaydı.

Tebessüm ettim. Gözleri bir iki saniyelik dudaklarıma kaydı, "Arkadaş olarak görevimizi yapıyoruz. Ama bence biz pek bir şey yapmadık." Dedim ve ona kafam ile selam verip ayrıldım.

Tanımadığım insanlarla en fazla bu kadar konuşabiliyordum. Çok fazla geriliyordum. Yumruk yaptığım ellerimi açınca hafif kanlanmış hilal şekli ile karşı karşıya geldim. Tırnaklarımı uzun ve sivri kullanmayı seviyordum.

Elime plastik bardakta olan içeceklerden alıp salonun en kenarına çekildim. Ege ve Elçin kendine ortam kurmuşlardı bile, onların yanına gitsem kimse beni terslemezdi fakat yeni bir ortama girmek istemiyordum. Güvenli alanımda kalmak istiyordum.

Telefonuma gelen mesaja baktım.

Annem: Neredesin sen? (17.08)

Siz: Rengin'nin evinde

Siz: Doğum günü bugün

Annem: Ne olduğu belirsiz insanların evine niye gidiyorsun Ayça?

Annem: Daha ne kadar oldu onu tanıyalı

Siz: Dört yıl

Annem: Hadi kızı tanıdın babası abisi falan vardır evde

Annem: Eve gel

Siz: Anne yirmi iki yaşındayım

Annem: Ben anlamam, baban gelmeden eve gel

Annem: O sarhoşla uğraşamam

Siz: Tamam.

Sıkıntili bir nefes verip, elimdeki koladan bir yudum aldım. "Selam." Yanımdan gelen sesle oraya baktım. Esmer bir adam yanıma oturmuştu;sadece kafamı salladım.

Konuşmak istemiyorum. Git buradan.

"Rengin'nin arkadaşısın sanırım." Yine sadece kafamı salladım. Gözlerini benden çekip, kafasını aşağı eğdi, "Bende abisi sayılırım. Alparslan'nın arkadaşıyım Eymen ben." Ya git git! İmdat ya.

Hiçbir şey demezken bir anda herkes alkışlamaya başladı, "İyi ki doğdun Rengin!" Alparslan Bey elinde pasta ile salona girmişti. Kurtulmuştum.

Rengin ayak parmaklarının üstüne basıp, dilek dileyerek mumları üfledi. Abisi ona şefkatle bakıyordu, elin de ki pastayı masaya koydu Rengin'i kendine çekip sıkıca sarıldı.

Bazen benim de abimin olması isterdim ama sonra babama benzerdi diye korkardım.

Hediye faslına geçildiğinde en son vermek isterken bir anda en önde kendimi buldum. Ve inatmış gibi herkes bana bakmaya başladı. Çok fazla sıcak bastığı için boğazlı kazağımın boğazını çekiştirip, zoraki bir gülümseme ile hediyemi oba uzattım.

Onunda benim gibi kitap okumayı sevdiğini bildiğim için onda olmadığıno umduğum bir kitap almıştım. "Umarım bu sende yoktur." Dedim. Rengin beni kendine çekip sarıldı, boyu benden kısa olduğu için belime sarılmıştı. Çenemi omzuna koydum. O sırada Alparslan Bey ile göz göze geldik.

Kalçasını masaya yaslamış, kollarını göğsünde bağlamıştı. Göz göze gelince gülümsemesi daha da genişledi. "Ayça, iyi değilsin sanırım, titriyorsun. Banyo soldan ilk kapı." Rengin bunu kulağıma söylemişti. Ve titrediğimi o an fark ediyordum. Geri çekilirken ona teşekkür edip, başımı eğerek dediği yere gittim.

Kapıyı kilitleyip ellerim fayansa yasladım. Derin derin nefesler almaya çalıştım. Böyle olmak sinirlerimi de tetikliyordu, fayansı sıkmaya başladım.

Güzel şeyler düşün Ayça. Minik hayvanları düşün.

Telefonum çaldı, bakmadan aramayı onayladım. "Efendim?" Sesimi güçlü tutmaya zorladım. Dişlerimi sıkmaktan kırılacaklardı. "Ayça? Saat kaçta gelmeyi planlıyorsun kızım!" Gözlerimi daha sıkı yumdum. Annemin her zaman ki hâli idi ama zamanlama çok kötüydü.

Sesli bir nefes verdim, "Geleceğim anne yarım saate." Dedim. "O yarım saat olmasın iki saat. Bekliyorum." Dedi ve yüzüme kapattı. Annem çok değişmeye başladı.

Telefonu fayansın üstüne koyup elimi yüzümü yıkadım. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda karşımda az önce yanıma oturan adamı görmeyi beklemiyordum. "İyi misin? Yüzün bembeyazdı."

Abicim bir git, zaten kafam bir milyon!

Soğuk bir sesle, "İyiyim." Diyip yanından geçtim. Rengin'e haber verip eve geçecektim. Salona girdiğimde herkes bir tabak almıştı, Rengin bir kenarda abisinin göğüsüne yaslanmış karşısında ki Elçin ve Ege ile konuşuyordu.

Sadece bir günümün sorunsuz olmasını diledim.

Onların yanına gittiğimde, "Sağdan sağdan bir soğukluk geldi,hissettiniz mi?"Dedi Ege ağzının içinde, ona ters ters bakıp "Tekrardan doğum günün kutlu olsun. Benim eve gitmem gerek." Dedim. Rengin ondan beklenmeyecek şekilde bugün bana ikinci kez sarıldı. "Teşekkür ederim Ayça. Her şey için." Dedi. Tebessüm ettim.

Geri çekilip abisine baktı ve ardından bana dönerek "İstersen abim bıraksın seni,ya da taksi çağıralim?" Dedi. Göz ucu ile abisine baktım o da bana bakıyordu. "Taksi daha iyi olur." Dedim ve eşyalarımı almak için bıraktığım odaya ilerledim.

Kabanımın şapkasını düzeltirken dışarıdan konuşma sesleri duydum. "İsmini söylemedi, sen bilirsin kardeşim." Yanlış duymadıysam bu o esmer adamdı. "Sana ne Eymen kızın isminden." Bu ise Alparslan Bey'in sesi idi. Dinlemek yanlış olabilirdi Ama merakıma yenik düştüm. "Oğlum kız çok güzel lan!" Ağzına bir tane çakacağım onu istiyor.

Odadan çıkıp, Rengin ve diğerleri ile vedalaşıp gelen taksiye bindim.Cebimde anahtarı ararken elime bir paket geldi. Kaşlarımı çattım, mor bir poşetin içinde sert bir şey vardı. Tedirginlikle açtım, içinden miniş çıktı!

Ne alaka lan!?

Köpek minişin arkasına yapıştırılmış bir kağıt vardı.

'Al sana bir ipucu daha küçüğüm, bu minişin gözlerine baktıkça benim gözlerime bakmış oluyorsun. Köpekleri kedilerden daha çok sevdiğinden tut küçükken minişleri çok sevdiğine kadar tanıyorum seni. Sakın korkma!

Sana aşığım orman gözlüm. ;)'

Şaka gibi! Burnumun dibine kadar girmişti.



Ah ah bir aralar az anneme yalvarmıyordum bana miniş alsın diye.... Eski LPSler nerede ayol?

Continue Reading

You'll Also Like

25.3M 902K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
1.6M 88.1K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
1M 61K 41
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
5.9M 193K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...