Bölüm şarkısı~ Seksendört: yalan söyledim
"Sadece seni öpeceğim"
Şaşkınlıkla gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Kalbim bu ararlar rekorlar imzalıyordu. Bu rekorların en büyük mimarı da Aras'tı.
"Bırak bir kezde kendim olayım, lütfen izin verde seni öpeyim." dedi yalvarır gibi, hareket etmedim dahası edemedim. Ne geri çekildim ne yaklaştım. Elleri saçlarımın arasına girdiğinde alnını alnıma dayadı "Bırak. Birbirimize tutunacak dal olalım." Dedi dudaklarıma kapanarak.
Buraya kadarmış işte.
Aras'ın dudaklarının dudaklarımda olduğu an tüm prensiplerimin yıkıldığı andı.
Dudaklarının hareketi hırslandıkça kalbim deli oluyordu. Karşılık verdikçe, dili dilime değdikçe vücudumu alev alıyordu. Yaşıyordum
Ben şu an yaşıyordum. Küçük öpücüğü bile yaralarımı sarabiliyordu. Onun bana her dokunuşu içime bahar getiriyordu.
"Sana sinir oluyorum" dedi parmakları saçlarımın arasında dolaşıyordu. "Bugün gideceğini söyledin."dedi sıkıntıyla soludu. "Birde o herifle!" Dedi ayağa kalktı. "Hadi gelip alsın seni. Sikerim onun belasını ! " söylene söylene merdiveni çıkmaya başladı bense şaşkınlıkla arkasından bakakaldım.
Birkaç dakika sonra su sesi gelince Aras'ın duşa girdiğini anladım. Bense yerden kalkım surahiye suyu doldurup odama çıktım. Vücudum alev alıyordu.
Aras beni öpmüştü
Elim ayağım titriyordu. Dudakları dudaklarımdaydı. Kokusu başımı döndüren adamın nefesini içimde hissettim. Tarif edilemezdi yumuşacık dudakları az önce dudaklarımdaydı.
Aras beni öpmuştü.
Kendimi sarhoş birinden faydalanmış gibi hissediyordum. İçimde hem korku hem heycan vardı. Ya sabah kalkınca ben seni öptüm ama bir anlıktı o yanlış anlama yani derse.
Umarım demezdi.
"Ahh!" Kafamı yastıktan kaldırdığımda Aras kısa bir şort vardı üzerinde sadece kafasını kurutuyordu. Benim odama gelmişti.
"Kaysana" dedi. az önceki sarhoş adam. Şimdi ise gayet ayıktı.
"Hayırdır?" Dedim. Beni yok sayarak pikenin altına girdi.
"Odaları karıştırdın herhalde. Seninki karşısı" dedim alayla. Kan çanağı olan gözlerini açtı. Gözleri kötü görünüyordu.
"Sana ne oldu!" dedim telaşla saçlarımı kulaklarımın arkasına attım hızlıca.
"Bilmeme. Bana 20 gündür birşeyler oluyor." Dedi Alayla gülerek, elimi alnına koydum ateşi falan yoktu.
"Yanıyorum demi" dedi beni kucağına çekti. "Çok sıcak çünkü" bacaklarını üzerime attı kollararı ile sıkıca sardı.
"Yoo... Ga..yet iyisin.Aras biraz daha sıkmaya devam edersen kemiklerin kırılacak" gülmeye başladım kendime engel olamamıştım .
"Sen o piç ile gideceğini söylediğinde....çok tuhaf hissettim. Sanki giderken içimden birşeyler alıp gittin. Gerçekten gideceksin sandım" dedi alnıma dudaklarını bastırdı, otomatik olarak gözlerim kapandı ne diyeceğimi kestiremedim.
"Aslında gerçek gidecektim, yani gideceğimm Akın gelecek buraya Çağatay'a numaramı vermiş o yazdı -"
"Kes sesini! Gitmiyorsun. Göndermiyorum" diye bağırınca sustum şaskınca onu izlemeye başladım.Komik görünüyordu.
"Aras!" Dedim kaşlarımı çattım. Çok fazla bağırıyordu. "Uyu saat üç oldu!" Dedim gülmemek içi dudaklarımı bastırdım.
"Dudaklarının tadına baktım güzelim. Seni artık hiç bir şey benden alamaz" dedi kulağıma eğildi sanki büyük bir sır veriyormuş edasıyla.
Koluna hızlıca vurdum " Kalk yatağımdan, git kendi yerine yat!" Dedim onu itmeye çalıştım. O ise bana daha fazla sarıldı " hadi uyuyalım" dedi gözlerini kapatarak.
Sabah uyandığımızda hayretler içinde kalmıştım
Benim çıplak bacağım Aras'ın karnının üzerinde kolum ve başım göğüsümdeydi. O ise kolları ile belimden sıkı sıkı sarmıştı.
Yavaşça bacağımı ve kollarımı çektim. Uyanmaması için dua ederken bir yandanda kollarını üzerimden çekmeye çalıştım.
"Ohh" uyanmamıştı. Dolaptan kıyafetleri alıp banyoya girdim. İslerimi hallettikten sonra çıktığımda Aras yoktu. Gitmişti .
Odadan çıktığımda Aras'ın odasından su sesu geldiğini duydum. Sanırım o da duşa girmişti. Yavaş yavaş merdivenleri indim ve mutfağa girdim.
Aras'ın ayak seslerini duyduğumda mutfağın kapısına dineldim
"Günaydın. İyimisin?" Dedim gülümserken.
"İyiyim. Neden?" Dedi duygusuz bir şekilde.
"Akşam kötü görünüyordun" kaşlarım havalandı.
"Hatırlamıyorum. Olur bazen" dedi.
Hatırlamıyordu.
Suyu doldurdu, içti ve salona geçti. Yüzüme bile bakmadı. Kalbimin kırıldığını hissettim. Canım acımıştı,ilk öpücüğümü ona vermiştim o ise bunu hatırlamıyordu.
Kapı çalınca kirık kalbimle kapıyı açtım. Poyraz beni görünce kaşları çatılmıştı. Ne oldu der gibi baktı sadece.
"Günaydın. Geçin içeri" sesim durgun ve halsizdi.
Poyraz ve Deniz'in de moreli iyi gibi görünmüyordu.
"Abi "dedi Deniz durgun bir sesle.
"Hoş geldiniz " dedi Aras telefonuyla uğraşıyordu.
"Hoş bulduk. E ne yapıyorsun? " dedi Poyraz merakla
"Zilan" dedi kafasını telefondan kaldırmadan. Bir Zilan'ımız eksikti. Şimdi de Zilan vardı süperdi.
Poyraz ilk bana baktı sonra Aras'a döndü.
"Aras! Sikeceğim şimdi . Bırak şu telefonu konuşmamız lazım!" Diye bağırdı Aras sakin bir şekilde Telefonu yanına bıraktı.
"Dinliyorum" sakinliği şaşırtıcıydı. Normalde Poyraz'ın üzerine yürümesi lazımdı.
"Doğu Akar. Bağlantılarından biri... Coşkun. Coşkun'larla işbirliği içindeymiş" dedi. Geri yasladı."bu şerefsiz nasıl böyle birşey yapar aklım almıyor. Ya siz..." dedi diyeceğini geri yuttu.
"Aynen. Dost düşman belli değil amına koyayım." Dedi Deniz . Aras hala telefonla ilgileniyordu. Hatta gülümsüyordu.
Aras telefona gülümsüyordu.
Aras Zilan denen kıza gülümsüyordu
"Aras birşey demiyecek misin?" Dedi Poyraz bıkkın bir nefes vererek.
"Biliyorum. Adana'ya gidiyoruz. Muhtemelen bir aylığına." Dedi Telefonu eşofmanının cebine koydu ve ayağı kalktı.
"Ha! Bu arada.... Adana'dan gelince Mısra'ya ev ayarlayın" dedi . Poyraz ve Deniz şaşkınlıkla ağzı açık kalmıştı.
Bana Küçük yerine Mısra demişti. Kalbim kırılmıştı
Benim artık gitmemi istiyordu. Kalbim kırılmıştı.
Ve neden bir gecede değişti bilmiyordum. Akşam gayet iyiydik hatta haddinden fazla yakındık ve ikimizde bundan memunduk .... en azından ben öyle düşünüyordum.
Birşey dememiştim dahası diyememiştim. Ne diyebilirdim ki . Beni artık istemiyordu ve yük geliyordum ona.
"Ne oldu size!?" Dedi Poyraz şaşkınlıkla bana bakıyordu. Biz diye birşey mi vardı ki ben sadece bağzı şeyleri çarpıtırmışım . Belkide kimsem olmadığı için onu sahiplenmiştim. Bu olacak birşeydi. Bunu Dün akşam Poyraz'a dememe rahmen aynı gün içinde o hataya düşmüştüm.
Haklıydı. Belkide hatırlıyor ve beni istemiyordu bu da bir ihtimaldi.
Yanağımın üzerine gelen yaşları silip hızlıca koltuktan kaltım ve merdivene yöneldim. Arkamdan seslen Poyraz'ı duymazdan gelip odaya girip kapıyı kilitledim. Beni sakinleştirecek olan tek şey suydu.
Buz gibi su.
Hızlıca üzerimdekileri çıkarıp suyu en soğuğa ayarlayıp içine girdim. Duşakabinin kapısını örtüp yere oturdum. Hava sıcak olduğu için suyun soğukluğu fazla gelmiyordu.
"Küçüğüm " demişti akşam bana , bugün ilk kez adımla seslendiği gibi. Kendimi ilk kez bu kadar özel hissetmiştim.
"Mısra?"
"Gitme" demişti bana akşam "dayanamam" demişti içten. Bu da mı sarhoşluk anıydı.
Beni öpek istediğini söylemişti ve öpmüştüde. Onu itmedim veya geri çekilmedim.
"Küçük iyimisin?"
"Dudaklarının tadına baktım güzelim. Seni artık hiç bir şey benden alamaz" demişti ve sarılıp uyumuştuk buraya kadar tamamdı. Peki neydi onu bir gecede değiştiren.
"Küçük! Kıracağım şu siktiğim kapıyı şimdi! aç şunu!"
"Hatırlamıyorum" demişti. Belkide içinde bir tek o olan kalbimi kırmıştı.
Zilan vardı birde sabah gülerek mesajlaştiği kız.
"Birşey oldu ona !!"
Sizden nefret ediyorum anne ve baba. Siz iyi bir anne ve baba olsaydınız ben Aras'a bu kadar alışıp bağlanmazdım. Ben onu dal sanıp tutundum tutunacak hiçbirşey yoktu çevremde. O "bırak birbirimize dal olalım" demişti. Şimdide git demişti. Kimsezdim. Yetimdim. Öksüzdüm.
Sadece sanki o vardı. Sadece 21 gün. İste kimsesizlikten birine bu kadar alışmam için yeten zamandı.
"Size ne oluyor anlamıyorum. Omuzunu kıracaksın kırılmayacak kapı!"
Gitmek istemiyordum. O kız onu öptüğü için gideceğim demiştim. Karşılık vermediğini söylemişti. Ama ona sarılmıştı. Ona belkide dokunmuştu.
"Küçük banyoda mısın ?" Dedi Aras sertçe kapıya vurdu. Duymamıştım. Kapıyı kitledim diye hatırlıyordum.
"Hıhı " dedim sadece bornozu alıp giydim ve kapıyı açtım. Açar açmaz sıkıca sarıldı. Endişeliydi. Peki neden endişeliydi ki.
"Ahh be küçük ödüm koptu!" Saçlarıma bir öpücük kondurdu.
"Saçların buz gibi! Soğuk suyla mı banyo yaptın!" Dedi bağırıyordu. Bense cevap verecek bir mecalim olduğunu düşünmüyordum.
"Senin derdin ne!!" Dedi bağırarak. "Niye yaptın böyle birşey"
Kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım "Sana ne! Çok mu umursuyorsun beni!" Dedim onu serçe ittim sadece şaşkınlıkla bana bakıyordu.
"Sarılma bana. !Öpme beni. !Düşünme ! önemseme " tekrar ve tekrar ittim. Bileklerimden tutup hızlıca kendine yapıştırdı. Kıpırdayamıyordum.
Dudakları dudağıma yapıştı. Dudaklarının her hareketi ona olan kızgınlığımı sanki yok ediyordu. Dili dilime değdiğinde ağzından ufak bir inilti çıktı.
Tek ayak hareketi ile kapıyı örttü ve beni duvara yasladı.
"Engel olsana " dedi tekrar dudaklarını dudaklarıma bastırdı "Durdur beni " saçlarımı geriye attırıp sah damarımın üzerini öptü. "Sende durmamı istemiyorsun"
"Öp...me, yapma. dokunma bana" dedim çatallanmış bir sesle. Beni kendine daha fazla yapıştırdı.
"Öpüşüme karşılık vermesen inanırdım" dedi, ona karşılık veriyordum.
"Seni öpeceğim ve sen bana engel olamazsın. Seni özlediğini yazan o orospu çocuğu da engel olamaz!!"
Lütfen Çember, Soğuk Sıcak ve Kor kitabımada bir şans verin