GÖKKUŞAĞI

kmsrl78 द्वारा

635K 35K 4.9K

Romantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak... अधिक

🌈1 /G ⭐
🌈2/G⭐
🌈3/G⭐
🌈4/G⭐
🌈5/G⭐
🌈 6/G ⭐
🌈7/G ⭐
🌈 8/G ⭐
🌈9/G ⭐
🌈 10/G ⭐
🌈 11/G ⭐
🌈 12/G ⭐
🌈 13/G ⭐
🌈 14/G ⭐
🌈 15/G ⭐
🌈 16/G ⭐
🌈 17/G⭐
🌈 18/G⭐
🌈 19/G ⭐
🌈 G/20⭐
🌈G /21⭐
🌈 G /22⭐
🌈 G/23⭐
🌈 G/24⭐
🌈 G /25⭐
🌈 G /26⭐
🌈 G /27⭐
🌈 G/28⭐
🌈 G /29⭐
🌈 G /30⭐
🌈 G/31⭐
🌈 G /32⭐
🌈 G /33⭐
🌈 34/G ⭐
🌈 35/G ⭐
🌈 G /36⭐
🌈 37/G ⭐
🌈 38/G ⭐
🌈 39/G ⭐
🌈 G /40⭐
🌈41/G ⭐
🌈42/G⭐
🌈43/G⭐
🌈44/G⭐
🌈45/G⭐
🌈46/G⭐
🌈47/G⭐
🌈48/G⭐
🌈49/G⭐
🌈 50/G⭐
🌈51/G⭐
🌈52/G⭐
🌈54/G⭐
🌈55/G⭐
🌈56/G⭐
🌈57/G⭐
🌈58/G⭐
🌈59/G⭐
🌈60/G⭐
🌈61/G⭐
🌈62/G⭐
🌈63/G⭐
🌈64/G⭐
🌈65/G⭐
🌈66/G⭐
🌈67/G⭐
🌈68/G⭐
LÜTFEN OKUYUNUZ/ÖNEMLİ!

🌈53/G⭐

4K 466 31
kmsrl78 द्वारा

Keyifli okumalar dilerim....

Gökkuşağı Yıldız

Danilo ile kafeye geldiğimizde sadece Bora'nın kapıda beklediğini gördüm. Uğur biraz geçikeceğine dair mesaj atmıştı.

"Günaydın Bora."

"Günaydın Mavi abla."

Kilitleri açıp kafeden içeri girdik. Ben hemen kabanımı ve çantamı çıkarıp asarken Danilo elleri cebinde öylece ortada dikildi.

"Orada mı duracaksın?"

"Hayır." diyerek kalın ceketini çıkarırken yanıma geldi. Bugün ondaki farklılığı fark ederek konuştum.

"Küpeler yakışmış." iki tane küçük halka küpe takmıştı ve daha bir karizmatik duruyordu.

"Teşekkür ederim." diyerek başını eğdiğinde gülümsemiştim.

Küçük odadan çıkan Bora'yı takip ettiğimde eline çoktan bez almıştı,masaları silmek için.Daha sonrasında bakışlarım Danilo'yu buldu.

"Sende keyfine bak, mutfak da olacağım."

"İznin olursa mutfağa geleyim."

Bir kaç saniye düşündükten sonra başımı salladım ve mutfağa adımladım. Danilo mutfakta ki küçük koltuğa geçerken bende hazırlıklarımı yapıp işe koyuldum.

Öğlene kadar mutfak da biten işlerim ile servisleri yerleştiriyordum. Danilo bu süreçte tamamen telefonu ile ilgilenmişti.

"Ben kafe tarafına geçiyorum." diye seslendim.

Başını salladığın da mutfaktan çıktım ve elimde ki pasta tabağını camlı alana yerleştirdim. Bu sırada kapının çanı çalmıştı, Uğur saçında ki ıslaklığı dağıtarak tezgaha geldi.

"İzin verdiğiniz için teşekkür ederim, hemen başlıyorum işe."

Gülümseyip başımı salladım ve elini kaldıran müşteriye baktım. Bora başkalarına servis ettiği için ben yanlarına ilerledim.

"Hoşgeldiniz, ne alırdınız?"

"İki çay ve iki çikolatalı pasta."

Başımı sallayıp yanlarından ayrıldım. Mutfağa geçecekken, çıkan Danilo ile çarpıştım.

"Dikkat et, Sarı."

"Teşekkür ederim."

Belimden tuttuğu kolunu çekerken göz kırpmıştı.

~~~

Uğur uzaktan izlediği ikiliye bakarken Bora ile göz göze geldi. Bora iş arkadaşına adımlayıp sitemle konuştu.

"Bir an hiç gelmeyeceksin sandım, yoğun bir kalabalık var boş durma."

Bora elinde ki önlüğü Uğur'un göğsüne vurarak verdiğinde Uğur zor dayanıyordu. Kafede çalışmak oldukça yoğunken bir de böyle tripleri çekiyordu.

"Tamam başlıyorum şimdi."

İçinde ki volkana rağmen gayet sakin cevap verdiğinde Bora yanından ayrılmıştı. Uğur derin bir nefeslenip kapıdan yeni giren müşterilere ilerledi.

Bu sırada Danilo tezgahın önünde olan bar taburelerine oturdu ve gelen gidene baktı. Etrafta herhangi bir tehlike göremezken mutfak kapısından elinde tepsi ile çıkan kadına baktı. Hemen yanına gidip tepsiyi aldı.

"Hangi masa?"

"Şurada ki, altıncı masa."

Danilo servisi yapıp geldiğinde kızı görüntülü birileri ile konuşurken buldu. Hemen yanına adımladığında kaşını kaldırarak kim olduğunu sormuştu.

"Annemler, sende gelsene Danilo."

Derken hemen kamerayı Danilo'ya çevirmişti. Danilo refleks olarak kızın belinden tutup görüntüden ona bakan çifte elini salladı.

"Hi!" diyerek selamladığında Gökçe Hanım mutlu olmuş bir şekilde tepki verdi.

Uğur tezgaha yaklaşmadan çok yakın olan ikiliye baktı. Bu kısa sürede kadını tanıdıysa Martin'i aldatacak veya buna yönelecek bir kadın değildi ama şuan ki görüntü bunu çağdıştırıyordu.
Bu yüzden cebinden çıkardığı telefonun kamerasını açıp çekmeye başladı. Görünmediğini düşünüyordu ama birinin dikkatini çekmişti. Bora sessizce Uğur'u izlerken kendisine seslenen müşteri ile zoraki bir gülüş takındı ve masaya ilerledi. Ama Uğur'u ne yapmaya çalıştığını anlamıştı, akşam olduğunda bunu Mavi ablası ile paylaşmaktan kaçınmayacaktı.

Gökkuşağı elinde ki telefonu sabit tutarken babasının konuşması ile gözleri ışıldadı.

"İki gün sonra geleceğiz, hem Göktürk'ün de havası değişir. Ders çalışmaktan bunaldı oğlum."

"Haklısın baba biraz rahatlar."

"Biz de öyle düşündük."

"İkra'da Boludaydı, belki o da döner sizinle."

"Tamam kızım, arar konuşuruz."

Ailesi ile vedaşlatığında yüzünde büyük bir gülümseme vardı.

"Annemler iki gün sonra gelecekmiş." mutluluğunu Danilo ile paylaştığında onda da bir gülümseme oluştu.

Daha sonrasında akşam bir hamla da geldi, kafenin kapanma saati yaklaştığı zamanlarda  daha sakinken Martin girdi içeri. Gökkuşağı tuttuğu kalemi defterin arasına koyup hızla oturduğu yerden kalktı ve sevgilisine ilerledi. Gün içinde onu göremeyince içi büyük bir özlemle kavruluyordu, imkanı olsa hiç bir salise yanından ayrılmazdı.

"Hoş geldin sevgilim."

Martin gördüğü sevgilisi ile beresini çıkardı ve eğilip sevgilisinin yanaklarından öptü.

"Hoş buldum güzelim."

Birlikte tezgahın bar taburelerine oturdukların da Danilo ile selamlaştı.

"Ne yapıyordun canım?"

"Hesap kitap işleri." derken çoktan defteri ortadan kaldırmıştı. Gökkuşağı boşta duran Uğur'u yanına çağırdı.

"Sevgilim aç mısın?"

"Yok güzelim aç değilim, bir çayını içerim."

Gökkuşağı gülümseyerek sevgilisini onayladı ve iki arkadaşı gerisinde bırakıp yanına gelen Uğur'a döndü.

"Uğur, kapalı yazısını çevir ve boş masaları sil."

"Tamam."

Gökkuşağı tezgah tarafına geçip hızlıca taze bir çay demledi, Danilo öğlenden beri beşinci kahvesini içtiği için ona bir şey hazırlamazken seslendi.

"Danilo sen ne içersin?"

"Süt alayım varsa."

"Süt mü?" Gökkuşağı şaşkınca sorunca Danilo hafif gülümseyip kafasını sallamıştı.
Gökkuşağı hazır bardakları iki adamın önüne servis yapıp, tezgahta camlı servis tabağında kalan kurabiyelere baktı. Yüzünde gülümseme oluşurken üç  kutu çıkardı ve eşit miktarda pay yaptı.

"Hesabı ödeyecektim?" diye gelen kadına  başını salladı ve kutuları bir kenara bırakıp hemen hesabı aldı.

"Abla seninle bir şey konuşmamız lazım?"

Kadına para üstü uzattığı sırada yanına gelen Bora'ya kaş çatarak baktı.

"Bir sorun mu var?"

"Var gibi duruyor, kafe tamamen boşalsın konuşalım."

Gökkuşağı'nın içini tarifsiz bir huzursuzluk kapsarken boynunu kaşıdı ve başını salladı. Şimdiden konuyu oldukça merak etmişti, kötü bir şey olmaması için dualarını etti.

En son kafeden Uğur çıktığında Gökkuşağı merakla küçük odadan Bora'nın çıkmasını bekliyordu. Mutfağı son kez kontrol etmek amaçlı içeri girdiğinde ardından Martin'in girdiğini farketmedi.

"Güzel gözlüm?"

Gökkuşağı derin bir nefes alarak arkasını döndüğünde sevdiği adama baktı. Onu her görüşünde heyecanla kavrulan içi, atan kalbi ve hızlanan nefeslerini zor dizgin ediyordu.

"Canım." diyerek sevgilisine ilerledi ve hemen göğsüne yatırdı başını.

"Biraz solgun gördüm seni..."

"Bora bir şey konuşmak istediğini söyledi ama sanki kötü şeyler duyacakmış gibi hissediyorum."

"Ah be sevgilim, sıkma canını, aklına iyi şeyler getir, getir ki iyi ol."

"Elimde değil Martin.Çok tedirginim."

Martin acı ile gözlerini kapatıp nefesini verdi, Gökkuşağı ne olduğunu  anladığında hemen başını kaldırdı.

"Sakın kendini suçlama."

"Ben suçlamayayım da kim suçlasın?Seni böyle tedirgin eden düşünceler benim ailevi konularım."

Gökkuşağı bir adım geri çekilerek kaşlarını çattı, ellerini iki yana yaslayıp adama baktı.

"Ne demek benim ailevi meselelerim... Hani sen bendin, ben sen."

"Hala öyle güzelim ama seni böyle sıkıntılara sokmak istemiyorum."

Gökkuşağı alnını kaşıyarak saçlarını geriye itti ve soluklanarak cevap verdi.

"Hala öyleyse, bende ailenim, ve ailem için yapmayacağım şey yoktur."

Gökkuşağı son sözlerini söyleyip gittiğinde arkasında afallamış bir şekilde bekleyen adamdan bir haberdi,Martin ilk defa bu kadar hırslı görmüştü onu. Ve kendinden emin yada Gökkuşağı hep böyleydi ama o yeni farkına varıyordu.
Sıkıntı ile oflayıp saçlarını karıştırdı ve mutfaktan çıktı. Eş zamanlı olarak masada oturan üçlünün yanına gitti.

Bora sıkıntı ile ellerini sıktı ve karşısında ona bakan üç kişiye baktı. Mavi ablasını çok severdi ve onu üzecek tek bir harekette bulunmazdı.Bütün tecrübesizliğine rağmen kendisini eleman olarak almıştı, o yüzden bu kadına sonsuz güveni ve sadakatı vardı.

"Bora söyleyecek misin?"

"Abla ben bugün bir şey gördüm." derken gözlerini ilk önce iki adamda gezdirdi ve daha sonrasında Mavi ablasına baktı.

"Ne gördün?" diyerek öne atlayan Martin bir yandan da Danilo'ya çeviri yapıyordu.

"Danilo abi ve sen telefondan bir şeye bakarken Uğur telefonu ile sizi çekiyordu. Bakın emin değilim ama kamera size doğruydu, o da size bakıyordu."

Martin yumruğunu sertçe masaya vururken Gökkuşağı irkildi, bu ne demekti?

"Emin misin Bora?"

"Eminim Martin abi, yani onları çekti mi bilmiyorum ama telefon onlara doğru yönlendirilmişti."

Martin elleri ile başını tutarken Gökkuşağı şaşkınlıktan konuşamıyordu.Martin son sözleri çevirmediği için anlamayan Danilo arkadaşının kolunu tuttu ve başını kaldırmasını sağladı.

" Ne olmuş söyle? "

Martin çevirisini yaptığında anbean Danilo'nun gözleri karardı. Demek kafede küçük bir hain vardı. Hemen konuştu.

"Kafenin kameralarını kendime bağlayacağım, o adamı gün içinde her köşede izleyeceğim."

Gökkuşağı hızla başını salladı ve dudaklarını birbirine bastırdı. Açıkcası kendisinin takip edilmesi ile biraz tedirgin olmuştu ama bu durumu Martin'e göstermemekte kararlıydı, tabi o da anlamazsa.

Kafeden çıktıklarında Bora'yı evlerine bırakmışlardı, daha sonrasın da Martin'in evine çıkıp durumu Mario'ya aktarmışlardı. Şimdi ise Gökkuşağı'nın kafeden getirdiği kurabiyeyi ataklıyorlardı, tabi Martin ve Gökkuşağı daha çok düşünceler arasındaydı.

"Bugün korumalar herhangi ters durum olmadıklarını söylediler. Ama bir şeyler çıkacak gibi."

"Çıkmalı Mario, o davete sadece üç kaldı. O gün onun kutlaması değil bizim kutlamamız olmalı."

Gökkuşağı yerinde doğrulduğunda düşünceli bir şekilde konuştu.

"Elimizde görüntü var, beni tehdit ettiğine dair ses kaydı. Yani bunlar işe yaramaz mı?"

"Elimizde ne kadar çok delil, o kadar rahat kurtulma şansı demektir."

Gökkuşağı kendisini cevaplayan Danilo ile başını salladı ve yanında oturan sevgilisinin elini tuttu.

"İnan bunun kutlamasını biz yapacağız. Ben her zaman yanındayım."

"Sen olmasan bu adam bir hiçti zaten güzel gözlüm."

Kadının önüne doğru gelen saçlarını parmak uçları ile geriye itti ve nazikçe yanağını okşadı. Gökkuşağı gözlerini kapatmış öylece adamın dokunışlarını hissederken bir homurdanma sesi geldi.

"Biz çıkalım isterseniz."

Martin sabır çekerek, kızı göğsüne doğru yatırdı ve kendisine serserice bakan adama yastık fırlattı.

"Bunu söyleyene kadar çıkman gerekiyordu zaten Mario."

"Aşkınızı görmek hoşuma gidiyor."

"Zevzek." diyerek mırıldanan Martin'e, Danilo'dan bir gülüş geldi. Ama yüzünde çok durmadan silindi.

Martin göğsünde yatan kadına baktığında düzenli nefes alışverişlerini hissetti ve mutlulukla gülümsedi.

"Gökkuşağı uyumuş, gidelim biz."

"Bir daha bekleriz." diyen Mario'ya, kızgınca baktı.

"Lan zaten benim evim."

Mario onu takmadan gelen kurabiyelerden yedi ve el salladı. Martin başını yan çevirip bir şeyler mırıldandı ve hemen ardından sevgilisini kucakladı.

Danilo kapıyı açmak için ayağa kalktığında Martin ters bir bakış attı. Gökkuşağı ile ilgili her bir şey olduğunda bu adam koşuyordu ve Martin bu duruma sinir olmaya başlamıştı.

"Gökkuşağı ile telefonda ne baktınız?"

Danilo alayla gülüp koridorda ilerledi.

"Buna mı takıldın?"

"Farkettiysen şu anda soruyorum, yani pek de takılmadım."

"Annesi ve babası aramış, yanlarında bende olunca konuşmaya katıldım."

"iyi." diye ağzının içinde geveleyen Martin'in omuzuna iki kere vurup konuştu.

"Aklına başka şeyler gelmesin, Gökkuşağı'na sonsuz güvenin var biliyorum, bana da güven."

Martin az öncekine tezat anlayışla başını salladı ve kadının  daha çok kollarında kalmasını istediği için  asansörü es geçti ve merdivenlere yöneldi. Ölümüne aşıktı bu kadına, hangi ara kalbine sızdığını bilmiyordu ama hiç kalbinden çıkmayacağını biliyordu.

İki sevgili aşklarını güzel yaşarken onların arkasından oyunlar oynanıyordu. Uğur elinde ki poşeti çöpe atacakken duraksadı.

İçi kurabiye dolu olan kutuyu atmak istemedi. Gökkuşağı büyük bir gülümseme ile uzatmıştı ona.

"Ailene götür, bugün ki çaylarınızın yanına kurabiyeniz benden olsun."

Sıcacık bir şekilde söylemişti bunu, insan almak istemese bile o güzel sesi ve gülümsemeyi kıramıyordu. Çöp konteynırının yanında öylece bekledi ve daha sonrasında aşağı indirerek yoluna devam etti.
Kardeşlerinin bu kurabiyeyi seveceğinden emindi, aslında Gökkuşağı'na sunduğu öz geçmişi gerçekti ama tek fark yanında bir muhbir olarak çalışmaktı.

Derince ofladı. Herkese sevecen yaklaşan bir kadına ihanet etmek  vicdanına dokunuyordu. Kafesinin dağıldığı gün ağlayan ama yine de güçlü duran bir kadındı. Kafenin dağılacağından haberi vardı ama o kadar yapacaklarını tahmin bile edememişti.

Yüzünü sıvazlayıp yoluna devam etti. Ona para lazımdı milletin derdi değil. İşini yapıyordu ve parasını alıyordu. Kendini böyle inandırarak günlerini bitiriyordu.

~~~~~

Bölüm sonuu.

Uzun zaman oldu sanki biraz? ☺Nasılsınız bakalım? Hayatınızda ki durumlara neler?

Bölümü umarım severek okumuşsunuzdur.
Düşüncelerinizi ve beğenilerinizi buraya bırakmayı unutmayın lütfeen🐥

Takipte kalın.
Sevgi ile kalın. ♥🌈

पढ़ना जारी रखें