Travel |Sope✔

By mortaldance77

16.6K 1.6K 1K

Hoseok ve kardeşi Jungkook aradıkları kitabı bulabilmek için birçok kitapçı gezmişlerdi ancak aradıkları kita... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
13. Bölüm -Final-

12. Bölüm

913 120 69
By mortaldance77

1 gün daha bitmişti. Jungkook günleri saymayı bırakmış ve saatleri saymaya odaklanmıştı. Zamanımız tükeniyordu. Mutlu gibi gözüksem de içim kan ağlıyordu. Kral Min'den uzak durmaya çalışmıştım. Bunu gerçekten denemiştim de ama o beni sürekli rahatsız edip durmuştu. Bana olan sevgisini anlatmaya çalışmıştı. Her seferinde onu dinlememeye çalışarak ondan uzaklaşmıştım ama artık dayanamıyordum. Son bir kez ona sarılmak istiyordum.

"Hoseok bir baksana canım." Dedi Jimin. Gideceğimizi öğrendiğinden beri işlerine daha istekle sarılıyor ve daha candan yapıyordu. "Ne oldu?" Diye sordum. "Prens Seokjin bugün akşam yemeğine katılmayacak. O yüzden ona göre yemek yapmamız gerekiyor. Ben de diyorum ki hani bugün son günümüz ya krala git pizza falan yap. Seveceğine eminim." Evli bir adam ile ilgilenmek istemiyordum. Sabrım sınanıyordu resmen.

"Neden ben yapıyorum?" Dedim. Kral Min'i hem görmek istiyor hem de istemiyordum. "Herkesin çok işi var. Yap da yesin kral. Zaten bir daha yiyemeyecek." Karşı çıkmak yerine dediğini yaparak pizza yapımına başlamıştım. En azından gitmeden Kral Yoongi'nin yaptığım şeyi beğenip beğenmediğini öğrenirdim.

Ondan nefret ettiğimi söylüyor ve onu görmek istemiyordum ama bir yanım izin vermiyordu. Dakika da bir aklıma sokuyordu onu. Yüzü beliriyordu. Öpmek istiyordum. Öte yandan da kendime hakim olmaya çalışıyordum. Son dakika bir şey yapıp üçümüzün de hayatını karartmak istemiyordum. Olduğum yer de durmalı ve Kral Min'e uzaktan veda etmeliydim.

Hamuru hazırladıktan sonra içine aklımda kalan tarife göre bir şeyler eklemiştim. Kral az önce öğlen yemeğini yemişti. Bu demek oluyordu ki akşam yemeğini biraz geç yiyecekti. Aslında pizzayı biraz daha geç yapsaydım daha iyi olabilirdi ama artık bir şeyleri geciktirmek istemiyordum. Bir an önce olup bitsin istiyordum.

"Hyung hazırsın değil mi?" Jungkook heyecanla konuşurken unla bulanmış tezgahı sildim. "Hazırım Jungkook. Umarım doğru zamana gider ve bir daha buraya gelmeyiz." Dedim.

"Umarım gelmeyiz hyung. Evimi çok özledim. Özellikle de yatağımı. Tüm gün yatmak istiyorum." Büyük bir özlemle konuşurken ben de işimi bitirip karşısında ki sandalyeyi çekerek oturdum. "Tae hyunga başımıza gelenleri anlatmalı mıyım sence?" İkisi birbirlerinden genellikle bir şeyler saklamaz ve her ne olduysa konuşurlardı.

"Bence anlatmasan daha iyi olur. Bizim deli olduğumuzu sanar." Dedim. "Peki anneme ne diyeceğiz? Biz ne anlatacağız? Bunca zamandır nerede olduğumuzu merak etmiştir. Hatta polisi bile aramış olabilir." Bunu hiç düşünmemiştim. Annem kim bilir ne hale gelmişti? "Bunu o zaman düşünürüz. Şimdi son saatlerimizi huzurlu geçirelim olur mu?" Başını aşağı yukarı salladı. Sözümü dinlemesini seviyordum.

"Hyung Kral Min'i mi düşünüyorsun?" Dedi. Aslında şu an aklıma gelmemişti ama Jungkook sayesinde gülümseye çalışan yüzünün hayali karşıma çıkmıştı. "Hayır düşünmüyorum. Artık onu düşünmek falan da istemiyorum. Bu konuyu bir daha açmayalım." Acaba kendi evimize gittiğimizde tüm bu olanları hatırlayabilecek miydim? Jungkook'a unutacaksın demiştim ama ben kendim unutmak istemiyordum.

Mesela etrafta ki güzel bitkileri, temiz havayı, bu sarayı aklımda kalmasını istiyordum. "Kaç saat kaldı?" Dediğimde kardeşim "Hesaplamalarıma göre 9 saat 56 dakika 2 saniye var." Dedi. Saniyeleri bile sayıyordu.

"Hoseok pizzayı bitirdin mi?" Dedi mutfağa giren Jimin. "Sadece hazırladım. Sonra fırına veririz." Dedim farkında olmadan. "Ne yazık ki fırın bu zamanda bulunmuyor." Sahte bir hüzünle dudaklarını büzdü. Yine şirin görünüyordu. Tabii onu benim tek şirin bulduğum söylenemezdi. Sanki biri daha ondan etkileniyordu.

"Jimin bundan sonra hep görüşelim. Seninle güzel bir arkadaşlık kurmak istiyorum." Kocaman gülümsedi ve gözleri anında kayboldu. "Ben de çok istiyorum. Sizi çok sevdim." Dedi. Sabahtan beri koşuşturup durduğu için yorulmuş ve susamış görünüyordu. "Kral Min yine bir etkinlik mi düzenliyor?" Dedi Jungkook.

"Hayır." Dinlenmek için sandalyelerden birine oturdu. "O zaman neden sürekli bir yerlerle ilgileniyorsun? Saray da bir günün hep böyle mi geçiyordu?" Jimin "Yani sayılır." Dedi. Neyse ki bu akşam tüm eziyetler bitecekti. Sadece biraz beklememiz gerekiyordu. "Evini özledin mi?" Dedim.

"Tabii ki de özledim. Uzun zamandır buradayım ve emin olun ki sizden daha çok özledim. Ders kitaplarımı bile özledim. Evime gittiğim zaman ilk işim onları koklamak olacak." Aramızda süren kısa sohbet sonrası Jimin kalkmış ve işlerle ilgilenmek için gitmişti. Kardeşim ve ben yine baş başa kalmıştık. "Ben de gidip biraz uyuyayım. Vakit geçmiyor." Dedi Jungkook. "İyi tamam sen uyu." Dedim o giderken.

Gün bitimine kadar mutfakta kalmış ve asla çıkmamıştım. İşlerimi halletmiş ve kralın yemeğini servis etmiştim. O yerken ben de yanında duruyor bir şey istediğinde ona veriyordum. Herkesin bir işi olduğu için mecburen kralın başına ben dikilmiştim. Şikayetçi değildim ama onu gördükçe gitme isteğim azalıyordu. "Bunun adı ne? Çok beğendim. Gerçekten güzel bir şey." Dedi. Pizzayı güzel yaptığımı bir kraldan duymak iyi hissettirmişti.

"Adı pizza efendim. Beğenmenize sevindim." Parmaklarını yalayana kadar yemişti. O masadan kalkarken birkaç kişi ile masayı toplamış ve onlarla beraber kirlenen şeyleri yıkamıştım. Her şeyi çabucak halletmiştim. Buradan ayrılmamıza az bir zaman vardı. Bu yüzden son dakikalarımı bahçenin güzel kokusunu çekerek geçirme ihtiyacı duymuştum.

Solmuş çiçekler kararan havada gözükmüyordu. Yine de onlara güzel sözler söylemiş ve mutlu etmeye çalışmıştım. Etrafta gözlerimi gezdirirken arkamdan gelen adım seslerine doğru döndüm. "Hava soğuk. Neden içeri geçmiyorsun?" Dedi Kral Yoongi. "Biraz hava almak istedim efendim." Hemen gitmeliydim. "Ben de sana eşlik edebilir miyim?" Sanki bilerek yapıyordu. Canımı yakmak istiyordu.

"Olmaz kralım." Diyerek bahçenin bir ucuna giderken Kral Min "Seni ve kardeşini tam şurada buldum." Dediğinde işaret parmağıyla gösterdiği yere baktım. Orada çimler vardı. Bir de kocaman bir ağaç. "Sen çok güzel yatıyordun. Kardeşin ise elini sıkı sıkı tutuyordu. Seni kaybetmek istemiyormuş gibiydi." Gösterdiği yere doğru ilerledim yavaşça.

"Eğilip yüzüne gelen turuncu saçlarını çektim. Burnun, ten rengin, kapalı olan gözlerin ile beni etkilemiştin. Hayran kalmıştım sana. Birkaç kişinin bana baktığını görünce de onlara sizi bir odaya götürmelerini istedim." Tam baygın olduğum yere bakıyordum şu an. Tüm her yer düzgünken burası biraz çökmüştü sanki. "Senin uyanıp uyanmadığını merak edip durmuştum. Ses tonunu duymak istemiştim." Ne de güzel anlatıyordu her şeyi.

"Ama kralım ben sizin de dediğiniz gibi buraya ait değilim. Ben bir yabancıyım. Hatta ben bu zamana yabancıyım." Kral son kez gözlerimin içine bakıyordu bu karanlıkta. "Sen ne demeye çalışıyorsun?" Dedi. Gülümseye çalışarak "Gitme vaktim geldi. Bugün benim son günüm." Dedim. Yine ne dediğimi anlayamamıştı. Zaten anlamaması daha iyi olurdu. "Üzgünüm kralım. Sevdiğiniz oğlana kavuşamayacaksınız."

"Hoseok ne diyorsun? Açıkça konuş." Sinirleniyordu. Artık çok daha az kaldığını hissediyordum. "Ben gelecekten geldim. Yarım kalan kitabı tamamladım ve gidiyorum." Büyük beyaz ellerini kollarıma koydu kral. "Sen iyi değilsin. Bence bir hekime görünmen gerek." Beni sarsmaya çalışırken daha önce gördüğüm mavi şeyler birbirlerine yaklaşmaya başlamıştı.

"Gidiyorum kralım. Beni unutmayın çünkü ben istesem de sizi unutamayacağım. Eşiniz ile çok mutlu olun." Mavi şeyler tamamen birleştikten sonra kapı şeklini oluşturmuşlardı. "S-sen doğru söylüyorsun." Kral Min kapıya baktı şaşkınca. "Gitme Hoseok. Benimle kal. Seninle evlenir, sana iyi bakarım." Kolumu sıkıca kavrayan elleri kendimden uzaklaştırdım.

"Gitmek zorundayım." Dedim. "En azından orada ki Yoongi'yi bul. İkinci hayatımda kesinlikle seninle olmak isteyen Yoongi'yi bul!" Kapı açılmış ve yavaş yavaş beni içine çekmeye başlamıştı. "Söz veriyorum bulacağım!" Dedikten hemen sonra kapı kuvvetli bir şekilde beni oradan alıp götürmüştü.

































Ben de Sope'u böyle çekmek istiyorum😭😭




Continue Reading

You'll Also Like

2.8K 277 6
Sadece hava almak için çıktığı yurdun çatısında yaslandığı trabzanın aniden yerinden oynaması ile yedinci kattan boşluğa düşerken gözleri karardı. Se...
80K 5.6K 20
Bugün sınıfıma yeni biri geldi.
25.5K 2.5K 20
Bedenim tir tir titremeye başlamıştı. Gözlerim dolmuş neredeyse ağlayacaktım. Etrafta yeni yeni fark ettiğim geçmişe ait şeyler vardı. Tabelalar, ara...
3.8K 607 8
"Gençliğini arkasında bırakacak kadar çok sevmişti beni."