KIVIRCIK | Tamamlandı

De zahidewys

2.1M 116K 39.6K

Acıları henüz çok yeniydi. Asla eskimezdi ki zaten. Hep yenileri açılırdı yerine. Bir anda her şeyin boşa old... Mais

•GİRİŞ
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM| Final
Kıvırcık | playlist

23. BÖLÜM

42.9K 2.3K 767
De zahidewys

" Arkamda olduğunu bilmiyordum. Bilseydim daha sert vururdum."

Ceylan'dan

Söylediğim kelimeler bana ait değildi sanki. Dediğim gibi, daha önce arkadaşım olmadı. Bu yüzden Yağmur'a çok fazla değer veriyordum.

Söylediklerimden sonra tekme attığım çocuğun ağabeyi, kaşlarını daha da fazla çattı.

Baran ağabeye çevirdiğimde kafamı, güldüğünü gördüm. Yanında ki adamda sırıtıyordu. Müdüre çevirdiğimde kafamı, kendisini gülmemek için sıktığını gördüm.

"Biz çıkıyoruz müdür. İşlerim var, daha fazla uğraşamam. Sen de hatırlat şu beylere okulun sahibinin kim olduğunu."

Baran ağabeyin alaylı cümlelerinden sonra, adam kaşlarını havaya kaldırdı fakat Baran ağabey daha fazla bir şey demesine izin vermeden belimden tutup dışarı çıkardı beni.

O sırada da zil çaldı. Çıkış ziliydi.

"Hadi Ceylan, zil çaldı çantanı al. Ege'de gelsin eve bırakayım sizi."

Kafamı sallayarak onu onayladım. Sınıfa gidip çantamı aldıktan sonra, Ege ile birlikte Baran ağabeylerin yanına gittik.

Yağmur'da yanımızdaydı. Baran ağabey onu da bırakacaktı. Aşağıya inmeye başladık. Etraftakiler eliyle beni gösterip fısıldaşıyorlardı. Onları kâle almadım.

Dışarı çıktığımızda yağmur yağıyordu. Hızla Arabaya geçtik. Ege ben ve Yağmur arkaya geçmiştik. Baran ağabey ve yanına da hâlâ adını bilmediğim adam oturmuştu.

"Eee, Okan ağabey işler nasıl?"

Ege'nin, Baran ağabeyin yanında ki Okan denilen adama soru sormasıyla onlara baktım.

Okan denilen adam küçük bir kahkaha attı ve konuşmaya başladı.

"Ulan, soracak sorumu bulamadın Ege ya!"

"Ne bileyim ağabey, sevmiyorum sessiz ortamları."

Daha sonra arabada yine bir sessizlik olmuştu. Yağmur'u bizim evin 2 sokak arkasında ki müstakil, hoş bir eve bırakmıştık. Yağmur'a el salladıktan sonra yola devam ettik.

Baran ağabey bizi eve bıraktıktan sonra gitmişti.

Ben de Ege ile eve girdim.

••••••••••••••••

Yağmur şiddetini arttırmışken. Biraz daha sığındım yorganın içine. Babam ve annem hâlâ gelmemişti ki bir kaç gün gelmeyeceklerdi. Akşam yemeğini odamda yemiştim.

Bir kaç saat ders çalışmıştım ve Can ağabeyi çizmiştim. Yarın da cumartesi olduğu için Gökay'ı çizecektim. Onlar istemişti. Ve şimdi de saat 22:56'ydı.

Şimşek çarptıkça hıçkırıyordum.

Ne kadar saçma gelsede bu korku. Benim için büyük bir travmaydı.

Sekiz yaşındayken, okulda şikayet edilmem üzerine eski annem olacak kadın beni almaya gelmişti. Çantam omuzumda ilerlerken o benim saçlarımdan tutmuş sürüklüyordu. Bir yandan yağmur yağarken göz yaşlarım da toprağa karışıyordu. Eve geldikten sonra beni tutup fırlatmıştı. Daha sonra beni karanlık odaya götürdü. (Ben buraya öyle derdim çünkü o oda hakkında bildiğim tek şey karanlık olduğuydu.) Karanlığı severdim. Ama daha ilk defa o odaya getirmişlerdi beni. Bir kaç saat kapi kilitli orada bekledim. Daha sonra babam olacak adam geldi. Yağmur yine şiddetini arttırmıştı ve şimşek çakıyordu. Gözyaşlarım betona, çığlıklarım havaya karıştı. Her bir kemer sesinde bir kez daha yok oldum.

Kulağıma kulaklıklarımı taktım aklımdaki anıları hatırlamamak için.

Olmuyordu.

Biraz daha bastırdım kulağıma ellerimi. Fakat benim öyle mutlu mutlu dinlediğim bir şarkı yoktu ki. Şarkı sözlerine kulak verdim.

Diri diri göm beni,
Diri değilim.

Kulağımda son ses şarkı vardı. Odamın kapısı açıldı, ben de bakışlarımı oraya çevirdim. Hâlâ elimde ki yorganı sıkıyor ve ağlıyordum.

Gözyaşlarım yüzünden bulanık görüyordum. Fakat tek bir kişinin gelmediğini anlamıştım. Bir an da belime eller sarıldı ve Baran ağabeyin sesini duydum.

"Güzelim ne oldu? Hadi anlat bana lütfen. Ağlama ne olursun. Kıyamam ağlama yavrum."

Sesi titrek çıkıyordu. Yanında Ege'nin sesini de duyuyordum. Diğerlerinin sesleri birbirine girmişti.

İçimi çeke çeke konuşmaya başladım.

"Ağa-ağabey ölm- ölmek istemiyorum."

Bunu babam bana her vurduğunda derdim. Ölüm benim için kurtuluş değildi.

Benim için kurtuluş daha çok çalışmaktı.

Baran ağabeyime sardım kollarımı. O söylediklerimden sonra elleri bir süre havada kaldı.

Sonra sıkı sıkı sarmaladı beni.

"Ben varken asla! Asla, böyle bir şey olmaz küçüğüm. Artık ağabeyin var senin. Ağabeylerin....",

Göğsüne biraz daha sindim. Kafamı kaldırıp Baran ağabeye baktığımda kafası ile diğerlerinin dışarı çıkmasını söylüyordu. Diğerleri dışarı çıktıktan sonra, o da yanıma yattı. Bir şimşek daha çaktığında korkuyla yerimde hopladım.

"Sen şimşekten mi korkuyorsun küçüğüm?"

Kafamı iki yana salladım.

"Hayır ondan korkuyorum."

Yıllarca benim kabusum olan, gözyaşıma bakmayan ve her seferinde canımı yakan eski babamdan bahsediyordum.

"O mu?"

"Evet, y-yine dövecek beni. Kötü bir çocukmuşum ben. Ki-kimsem yok benim."

Daha fazla ağlamaya başladım. Ellerimle uzaklaştırdım onu kendimden. Daha yüksek sesle konuşmaya başladım.

"Kimsem yok benim! Siz de nefret ediyorsunuz benden. Dayanamıyorum. Siz bunca yıl aile olamadık diyorsunuz ama en azından, kardeşleriniz var! Birbirinizin dayanağısınız. Sizin dostlarınız var, kardeşleriniz var, size değer veren birileri var. AMA CEYLAN'IN KİMSESİ YOK! HİÇ KİMSESİ HEM DE!"

Baran ağabeyim bir daha sardı beni. Sıkı sıkı....

"Söz, söz veriyorum. Hatta andım olsun ki, ölene kadar koruyacağım seni. Sakın, sakın kimsem yok diye düşünme küçüğüm."

Titrek bir nefes aldım. Ve daha fazla gözlerime karşı gelemeyerek, gözlerimi kapattım.

"Uyu küçüğüm. Ne hayatta, ne rüyanda, daima seni koruyacak bir ağabeyin var ve hep olacak."

••••••••••••••

"Ya neden Baran ağabeyimle yattı! Hıh banane."

Gözlerimi açmış Ege'nin çekişmelerini dinliyordum. Baran ağabeyim de yavaş yavaş açtı gözlerini. Çok korkuyordum dünkü yaşadıklarımın rüya olmasından. Ama değildi.

"Günaydın küçüğüm."

Uykudan yeni uyandığı için sesi pürüzlüydü.

"Gü-günaydın ağabey."

Kolları sardı yine beni. Daha sonra da anlımdan öptü. Hızla kalkarak, utanarak lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra. Her zaman ki gibi üzerimi değiştirmeye gittim.

Ceylan'ın giydiği kıyafet ( zincir yok!)

Bugün iş bakmaya gitmem gerekiyordu. Bu kıyafet olurdu bence. Aşağıya indim. Baran ağabeyimin yanında ki sandalye boştu. Bana bakıp gülümsüyordu. Ben de ona gülümseyip yanına oturdum.

Kahvaltıdan bir kaç şey atıştırdıktan sonra, Baran ağabeyime döndüm.

"Şey benim bugün işim var da. Dışarı çıkacağım 3-4 saat sürebilir işim haberiniz olsun."

Baran ağabey ve diğerleri kaşlarını çatmıştı. Hepsinde gözlerimi gezdirirken Esat ağabeyi gördüm. Onun kaşları biraz daha çatıktı.

Korkuyordum ondan.

"Ne işiymiş bu?"

Diyen Can'dı.

Baran ağabeyim konuştu bu sefer;

"Evet küçüğüm ne işi bu?"

"Imm, şey iş bulmam gerekiyor da."

"İşe falan gerek yok. Biz varız ya burada. Derslerine çalış sen sadece güzelim."

"Ama iş bulma-

"Hayır Ceylan. Daha fazla diretme küçüğüm. Hem bugün ağabeylerin ile sana bir sürprizimiz var."

Baran ağabeyimin son dedikleri ile hızla ona baktım. O ise bana gülümsüyordu.

"Ne sürprizi?"

"Adı üstünde sürpriz küçüğüm."

Daha fazla diretmeyip heyecanla başımı salladım.

♥•♥•♥•♥•♥

Saat 20:00 gibi çıkacaktık evden. Daha çok vardı. Bir kaç saat geçmişti ve akşam olmak üzereydi. Ben de fırsattan istifade Gökay'ı da çizmiştim. Can ağabeyi çizdiğim kağıdı alıp odasına doğru ilerlemeye başladım. Kapısını çaldıktan sonra gir sesini bekledim. Gir dedikten sonra içeriye daldım.

Yanında Kaner ve ne ara geldiklerini bilmediğim, Kutay, Gökay ve Berkay vardı.

Yerde fifa diye tahmin ettiğim futbol oyununu oynuyorlardı. Pek aram yoktu böyle oyunlarla.

Aslında daha çok bütün oyunlarla...

"Şey, meşgulsünüz galiba?"

"Aaa, Bülbülüm de buradaymış niye hiç söylemiyorsunuz hayırsızlar" deyip omuzuma kolunu atmıştı Gökay.

Gökay elimde ki çizimi alıp konuşmaya başladı.

"Ulan yeter be! Şu Can hayırsızını bile çizmişsin hâlâ beni çizmedin. Hıh küstüm."

"Beni mi çizdin!?" Diye soran Can hızla gelip, Gökay'ın elinde ki kağıdı almıştı.

Gökay ise kollarını birbirine bağlamış. Dudaklarını büzmüştü.

"Gökay, aslında seni de çizdim."

Gökay gözlerini neşeyle aşıp odadan çıktı ve koridorun soluna doğru koşmaya başladı.

"Sağ tarafta Gökay odam!"

Gökay'ın bu hâline gülerken. O yönünü değiştirip koşmaya devam etmişti.

Bu da dijital bir çizimimmm.








Sınır koymuyorum kuzular.

Bölüm bir kaç gün sonra gelir.

Ceylan sana kıyamam.
Ama kıydım hehdhshehdhje.

Bölüm nasıldı?

Bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Oy verenler veriyor zatenn.

Ben Gökay'ı istemeye gidiyorum djdkockslxw

Artık gerçek bir ağabey kardeş hikayesi olmaya başlıyor.

Bu kitabın eski bölümlerini okuyorum da hiç hoşuma gitmedi. Yani artık hiç bir amacım yok öylesine yazıyorum. Okyanus kitabina özenmek istiyorum. O yüzden yazıp yazıp taslakta bırakacağım. Başlangıç bölümünü de düzeltirim muhtemelen.

Neyse bölüm bu kadardı.

Bir sonra ki bölüme kadar bağğaayy

Continue lendo

Você também vai gostar

3.1K 584 33
Gece Kılıçer! Gözlerini açtığında daha annesinin güzel yüzünü göremeden karanlığa mahkum olmuş bir kızdı o. Annesi bu yüzden adını Gece koymamış mıyd...
Aşiret Paket De Zeynep.

Literatura Feminina

388K 21.3K 46
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
ALÇİN De sekersizbonibon

Ficção Adolescente

899K 54.1K 34
"Bunu benden nasıl saklarsın ya? Senelerce hem de. Babamı, abilerimi benden gizleme hakkını kimden aldın sen?" annem yüzüme dahi bakmazken daha çok s...
Geçmişin İzleri De Gazelle

Ficção Adolescente

67.6K 4.3K 19
" o zaman bu konuşma her şeyin başlangıcı olacak" dedi ardından gülümseyerek devam etti. "Biz bir aile olacağız. Ve her şey düzene girecek her şeyi e...