YAN KARAKTER | Texting

By Fesatrice

1.8M 173K 108K

Ulaş: Hani sen bana ilk mesajında demiştin ya Ulaş: Dizi, film ve kitaplarda herkesin sevdiği yan karakterler... More

Yan Karakter -1-
Yan Karakter -2-
Yan Karakter -3-
Yan Karakter -4-
Yan Karakter -5-
Yan Karakter -6-
Yan Karakter -7-
Yan Karakter -8-
Yan Karakter -9-
Yan Karakter -10-
Yan Karakter -11-
Yan Karakter -12-
Yan Karakter -13-
Yan Karakter -14-
Yan Karakter -15-
Yan Karakter -16-
Yan Karakter -17-
Yan Karakter -18-
Yan Karakter -19-
Yan Karakter -20-
Yan Karakter -21-
Yan Karakter -22-
Yan Karakter -23-
Yan Karakter -24-
Yan Karakter -25-
Yan Karakter -26-
Yan Karakter -27-
Yan Karakter -28-
Yan Karakter -29-
Yan Karakter -30-
Yan Karakter -31-
Yan Karakter -32-
Yan Karakter -33-
Yan Karakter -34-
Yan Karakter -35-
Yan Karakter -36-
Yan Karakter -37-
Yan Karakter -38-
Yan Karakter -39-
Yan Karakter -40-
Yan Karakter -41-
Yan Karakter -42-
Yan Karakter -43-
Yan Karakter -44-
Yan Karakter -45-
Yan Karakter -46-
Yan Karakter -47-
Yan Karakter -48-
Yan Karakter -49-
Yan Karakter -50-
Yan Karakter -51-
Yan Karakter -52-
Yan Karakter -54-
Yan Karakter -55-
FİNAL
Özel Bölüm
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm 3
Özel Bölüm 4

Yan Karakter -53-

24.8K 2.4K 978
By Fesatrice

Fotoğrafta Duru ve Ulaş var. 

Adele - Rolling in the Deep 

İyi okumalar...

Duru

Ulaş'la birbirimizden tam olarak hangi saniyede uzaklaşmıştık bilmiyordum ancak kendime geldiğim anda ikimiz de odanın iki ayrı ucundaydık. Bedenim garip bir karıncalanma hissiyle boğuşuyordu. Kendimi gerçekten tuhaf hissediyordum. Az önce olan biten o kadar hızlı olmuştu ki gerçekten olduğundan emin değildim.

Kafamı yavaşça Ulaş'a çevirdiğimde göz göze gelmiştik. İkimiz de birbirimize şaşkın şaşkın bakıyorduk. Bundan birkaç saniye önce dudaklarımızın birbirine değdiği gerçeği alışabildiğimiz bir durum değildi. 

Bu tuhaf durumu aramızda konuşarak birbirimizi rahatlatmak mantıklı bir çözüm olur muydu? Kesinlikle olurdu. Ancak bunun yerine hiçbir şey olmamış gibi davranmış ve Furkan ile Gürkan'ın doğum günü için evi süslemeye devam etmiştik. Sonuçta olanlar elimizde değildi, yanlışlıkla olmuştu. Hem... Biz sevgiliydik. O kadar da tuhaf olmamalıydı, normal davranmaya devam etmeliydik. 

Olanlardan dolayı utanmıyordum. Ki hayatımın büyük bir kısmında hissettiğim bir duyguyu şu an hissetmemiş olmam bana garip geliyordu. Ulaş'la sevgili olduğumuzdan beri fiziksel bir anlamda yakınlık kuramamıştık, bunun farkındaydım. Dudaklarımız hiç kendi isteğimizle birleşmemişti ve Ulaş benim ilk sevgilimdi. Sadece... Bu şekilde olmasını istememiştim.

Omuzlarımı çökerttim. Gerçekten bu şekilde olmasını istemezdim. 

Zil çaldığında koşa koşa kapıya varmış, kapıyı açmıştım. Karşımda Asena, Furkan ve Gürkan vardı. Asena, kafasını yana doğru eğip gülümsedi. "Ay ne kadar da yakışmışsın Ulaş'ın evine. Maşallah."

"Başladın yine yaşlı teyzeler gibi konuşmaya."

Asena, kafamı kendisine doğru çekip Gürkan'a döndü. "Anayım ben, ana."

Gürkan, bir şey dememiş ve gülümseyerek Asena'ya bakmaya devam etmişti. Furkan, araya girip Asena ve beni ayırdı, büyük bir ciddiyetle Asena'ya döndüğünde homurdanmıştı. "Doğum günü çocuğu olan benim."

"Sayina gelmedi mi?" Sesimdeki imayı yalnızca Furkan anlamıştı. Göz göze geldiğimizde sinsi sinsi güldük. Asena, dudak bükerek bize bakıyor ve konuya dahil olmak için can atıyordu. Aslında kıyamıyordum ama anlatıp anlatmama kararı tamamen Furkan'a aitti. Ve her ne kadar şu an aşmış olsa da Asena ile Gürkan'ın ilişkilerini gizlemesi onu çok incitmişti. Dışlanmış gibi hissetmenin ne olduğunu iyi biliyordum.

"Doğum günü çocukları gelmiş!" Ulaş, Furkan ve Gürkan'ı kolları arasına alıp sarılırken ikisi de tek eliyle Ulaş'ın sırtını sıvazlıyordu. Kaşlarım çatıldı, o ana kadar Ulaş'ın bu kadar uzun olduğunu fark etmemiştim. Furkan ve Gürkan da kısa değildi ama Ulaş ikisini de çok rahat bir şekilde kolları arasına alabiliyordu.

"Bu bakışın ne anlama geldiğini iyi biliyorum."

İrkilerek yanımdaki Asena'ya döndüğümde sırıtmıştı. "Ne bakışıymış bu?" diye sordum merakıma yenilerek. Asena, bakışlarını Gürkan'a çevirip iç geçirdi. Ardından bana yaklaşmış, çok önemli bir sırrı verirmiş gibi fısıldamıştı.

"Sevgiline düşme bakışı."

"Anladım." diye mırıldandım. Dudaklarımı birbirine bastırıp kendimi toparlamaya çalışırken gözümün önünde duran ve gülümseyerek arkadaşlarıyla konuşan Ulaş bana hiç yardımcı olmuyordu. Niye böyle olduğunu anlamıyordum. Ulaş'a karşı duygularımın olduğunu zaten biliyordum. Acaba bunlar sadece hoşlantı mıydı? Ulaş'a yeni mi aşık oluyordum? Yoksa yeniden mi?

"Siz niye bir tuhafsınız?" 

Asena'nın sorusuyla şaşkınlığıma engel olamamıştım. İçimi okuyor olmalıydı, her şeyi anında anlıyordu. Ben de saklamayı pek beceremiyordum. Asena "Anlaşıldı." diye mırıldanıp benim koluma girdikten sonra çocuklara döndü.

"Biz banyoda saçımı yapacağız."

"Saçın zaten güzel." dedi Gürkan kaşlarını çatarak. Asena, çok da samimi olmayan bir şekilde gülümsedi. Gürkan, bir şekilde bu gülüşün ne anlama geldiğini biliyordu. Çünkü sonrasında bakışları bana dönmüş ve 'kolay gelsin' diye yorumladığım bir bakış atmıştı.

Asena'yla banyoya geçtiğimizde önce salağa yatmayı denemiş, saçından bir tutamı kavrayarak sormuştum. "Nasıl bir saç yapayım?"

Asena, soruma cevap verme zahmetinde bile bulunmayıp banyonun kapısını kilitlediğinde sessizce yutkundum. Birazdan maruz kalacağım sorgudan Allah bilir nasıl sağ çıkacaktım... Çünkü Asena'nın sorularının ne kadar sinsice olabildiğini biliyordum. Kimi zaman direkt sorup savunmasız bırakırdı, kimi zaman da istediği cevaba ulaşana kadar minik minik sorular sorardı. Bu sefer acelemiz olduğunu göz önüne alırsak...

"Ulaş'la aranızda ne oldu?"

Doğrudan soracaktı.

"Bir şey olmadı. Gayet normaliz."

"Normalsiniz canım, normalsiniz. Ama bir şeyler olmuş. Böyle kavga gibi kötü şeyler de değil bunlar." Asena, üzerime doğru yürüyüp ellerini lavaboya yasladı ve beni lavaboyla kendi arasında sıkıştırdı. Şu an gerçekten rahatsız bir pozisyondaydım.

"Öpüştünüz mü yoksa?"

"Çıp çıp demiyor muydun sen ona?"

"Ciddi bir konu konuşuyoruz, Duru." Asena, kollarını göğsünde birleştirip bana nefes almam için biraz mesafe bıraktığında onunla bu konuyu konuşmanın aslında bana iyi gelebileceğini fark etmiştim. Yanaklarımı şişirip nefesimi dışarıya üfledim ve konuştum.

"Odayı süslerken düştüm, Ulaş da beni tutayım derken yere kapaklandı. Öyle olunca değdi biraz. Ama öpüşmedik. Zaten saniyelik bir şeydi."

"Hiç memnun görünmüyorsun." dedi büyük bir üzüntüyle. Omuzlarımı silktim. "Haftalardır bir sürü aksilik çıktığı için pek yakınlaşabildiğimiz söylenemez. Ne bileyim, benim için ilkti ve böyle gitmesini istemezdim."

"Aşkım üzülme, bu sayılmaz ki."

"Doğru diyorsun." diye mırıldansam da Asena, buna üzülmeye devam ettiğimi biliyordu. Üzerime gelmeyip omzumu sıvazladı ve çok oyalanmadan banyodan çıktık. Ulaş'la hazırladığımız odaya geri döndüğümde kendimi suç mahalline geri dönen failler gibi hissediyordum. 

Asena, elindeki pastayla geri döndüğünde Gürkan ve Furkan'ın suratındaki mutluluğu görmek içimi ısıtmıştı. Bunca zaman hissettiğim utangaçlığı, dışlanmışlığı düşündüm. Ulaş'tan önce Ebru'yla birlikte arkadaş olduğum bir kız grubu vardı. O grupta hep üçüncü kişi gibi hissederdim kendimi. Üçümüz buluştuğumuzda yanlarında fazlalık gibi kalırdım. Ama Ulaş'ın arkadaş grubunun yanında hiç böyle hissetmemiştim.

Furkan, Gürkan, Asena... Hepsiyle ayrı bir bağım var gibiydi. Beşimizin olduğu ortamda bu gruba en son katılan kişi olmama rağmen hiç sohbetlerinden uzak kalmamıştım. Çaresizce beni araya katmaya çalıştıklarını da görmemiştim. Çünkü sohbetlerine katılan hep bendim. Onlarla olunca çenem düşüyordu.

Ulaş, kolunu omzuma attığında başımı ona çevirip gülümseyerek baktım. Bakışlarımı hissettiğinde bana dönmüş, o da gülümsemişti. Aramızdaki tuhaf havanın kalktığını hissederken omzumdaki eline parmaklarımı doladım. 

Kesinlikle buraya aittim.

***

Gürkan ve Asena, doğum günü kutlamasından ayrılan ilk kişiler olmuştu. Onlardan birkaç dakika sonra da Furkan, Sayina'yla buluşmak için çıkacağını söylemişti. Sayina aramızdaki kutlamaya gelmemişti, sanırım Furkan'ın doğum günü için kendisi bir hazırlık yapıyordu. O kadarını bilmiyordum. Ancak Furkan'ın ne kadar heyecanlı göründüğü kesinlikle gözümden kaçmamıştı. Sırtını sıvazlayıp harika biri olduğunu ve Sayina'yı etkileyebileceğini söylemekten başka bir şey gelmemişti elimden.

"Birbirinizi bu kadar sevmeniz aşırı hoşuma gidiyor." Ulaş, bulaşıkları makineye yerleştirirken ben de mutfak masasının üzerini siliyordum. 

"Özellikle Furkan'la aranızdaki ilişkiye bayılıyorum. Her gördüğünüzde didişiyorsunuz ama birbirinizi ne kadar benimsediğiniz ortada."

"Ne de olsa Furkan benim çok istediğim erkek kankam." dedim imalı imalı. Ulaş, bana baktıktan sonra kahkaha atmıştı. "Yani ben artık kankan değil miyim? Sevgilin olmam en yakın arkadaşın olamayacağım anlamına gelmiyor."

"En yakın arkadaşım Asena." 

Ulaş'ın dudakları şaşkınlıkla aralandı. "Galiba Furkan'ın nasıl hissettiğini şimdi anlıyorum. En yakın arkadaş hırsızı seni."

Gülümsememi çalan telefonumun melodisi bölmüştü. Telefonumu arka cebimden çıkarıp ekrana baktım, ablam arıyordu. Aramasını cevaplandırıp telefonumu kulağıma yasladım. "Alo?"

"Duru, ne zaman eve gelirsin?"

"Ulaş'la evi toparlıyoruz, bitince çıkarım herhalde. Neden ki?"

Arkadan gelen seslerle donakalırken kaşlarım çatıldı. Annemin sesine benziyordu ve sesi uzun zamandır hiç duymadığım kadar enerjikti. Ve babamın sesi... 

"Ne oluyor orada?"

"Bozdunuz sürprizi, mutlu musunuz? Size sessiz kalın demiştim." Ablamın azarlaması bitince bana yönelik konuştu. "Çok güzel şeyler oldu, Duru. Acilen gelmen lazım. Gelip kendi gözlerinle görmen lazım çünkü anlatsam da inanmazsın."

"Annemle babam mı o?"

"Evet."

"Aynı ortamda?"

"Aynen öyle."

"Ve kavga etmiyorlar?"

"İnanılmaz, değil mi?" 

"Gerçekten öyle." diye mırıldanıp tek elimi masaya yasladım ve oradan güç almaya çalıştım. Sebebini anlayamadığım gözyaşlarım gözlerimi doldurmuştu. Titriyordum çünkü şaşkındım. Beklemediğim bir şey gerçekleşmişti, ne tepki vermem gerektiğini de bilmiyordum. Ablam gelip kendi gözlerimle görmem gerektiği konusunda haklıydı. Çünkü olanlara inanamıyordum.

"Ben seni bırakırım, hemen gidelim. Bunu görmeni çok istiyorum."

Bakışlarımı Ulaş'a çevirdiğimde masaya yasladığım elimi tutmuştu. Başımı sallayarak telefonu kapattım ve sordum. "Sabah bana anlatmak istediğin şey bu muydu?"

Ulaş, hevesle kafasını salladığında gözlerimden ilk mutluluk gözyaşları dökülmüştü. Ulaş'ın boynuna atlayıp kollarımı ona sıkıca sardım. Ulaş, gülerek kollarını belime doladığında yanağını birkaç kez öpmüş, geriye çekilmiştim. Kolları hâlâ belime sarıldığı için çok az bir mesafeden onun yüzüne bakıyordum.

"Aslında bu işte Selenay'la ortaktım ama tüm övgüyü almak hoşuma gider." 

Ellerimi yanaklarına kaydırıp öylece baktım. Ulaş'ın yüzündeki tebessüm solarken yüzümü dikkatle inceliyordu. "Sabah olanlar için-..."

"Hayır, gerek yok. Kazaydı. Aramızdaki o tuhaf hava dağılmışken yeniden konuyu açmayalım."

"Aslında ben başka bir şey söyleyecektim." 

Kaşlarımı kaldırarak devam etmesini belirtirken dudağı hafifçe yukarıya kıvrılmıştı. "Böyle olmasını istememiştim, hiç içime sinmedi. O yüzden..."

Belimdeki eliyle beni iyice kendine çektiğinde Ulaş'a yapışmıştım. Gözleri dudaklarıma indi, kısa bir anlığına tekrardan gözlerime baktığında orada gördüğü bir şey gözlerinin parlamasına sebep olmuştu. Bunun ne olduğunu sorgulayacak kadar uzun bir süre vermemişti bana.

Çünkü bir sonraki saniyede dudakları, dudaklarımın üzerindeydi.

Yanaklarındaki ellerim omuzlarına düşerken kapalı bir halde duran dudaklarımı aralamış, Ulaş'a karşılık vermeye başlamıştım. Ulaş'la ilk öpüşmemizi hiç hayal etmiş miydim bilmiyordum, şu anda bunu hatırlayabilecek bir durumda değildim. Ancak hayal etmişsem bile gerçeğinin yanından geçemeyeceğini hissediyordum. 

Sevgili olduğumuzda Ulaş'a aşık olduğuma artık emindim. Hatta ona karşı hislerimin bana o boncukları verdiği gün alevlendiğini de biliyordum. Ama şu an hissettiğim şey aşktan çok daha yoğun bir şeydi. Ona karşı yalnızca bir duygu hissediyor olamazdım. Ona sadece aşık olmuş olamazdım. Bu mümkün değildi.

Ama onun yanında kaldığım sürece beni kendine daha çok aşık etmesi kesinlikle mümkündü.

53 bölüm oldu, çıp çıp var tık var ksaldfjkmlşcs

İyi günler, 'gü'lerim! ♥

Continue Reading

You'll Also Like

257K 6.1K 4
Derin Gökser, 17 yaşında babasının işleri nedeniyle doğup büyüdüğü ilçeden, evinden ve okulundan ayrılmak zorunda kalır. Duygusal sancıların içinde...
42.3K 2.6K 55
Rüzgar saçlarında dans ederken gözlerimi onun gözlerinden alamıyordum. Çok garipti, sanki daha az önce ondan nefret ediyormuş gibi hissediyordum ama...
377K 25.2K 34
Sokak dövüşü isimli kitabın devam kitabıdır.
6.4M 437K 71
Sarp: Çünkü sana aşığım Sarp: Hiç görmediğim, ismini dahi bilmediğim sana aşığım Sarp: Kokunu içime çekerken boğazımın düğümlendiği sana aşığım Sarp:...