Komşu Kızı

By gulzamani

56.9K 3.2K 484

"Gerçek şu ki; her ne kadar aklım başımda olsa da kokunu her soluduğumda kafası kıyak bir keş gibiyim. Ve ben... More

"Tanıtım"
Bölüm 1 "Komşu kızı"
Bölüm 2 "Pardon, Yanlış numara"
Bölüm 3 "Tutuklu"
Bölüm 4"Aşk değil, esaretin ta kendisi"
Bölüm 5 "Saklı"
Bölüm 6"Tepetaklak"
Bölüm 8 "Açığa çıkan duygular"
Bölüm 9 "Sahi, kaçar mısın bana?"
Bölüm 10 "İlk kavga"
Bölüm 11 "Kalbini koydum en derine"
Bölüm 12 "Kendimi adıyorum"
Bölüm 13 "Atışı sen yaparsan neden olmasın"
Bölüm 14 "Yitirilen.."
Bölüm 15 "Hayat Seçimlerden İbaret.."

Bölüm 7 "Şaşkın aşık"

3K 237 36
By gulzamani

Siz de benim için sol alttaki yıldızı parlatarak bana destek olabilirsiniz, seviliyorsunuz ❤️

Keyifli okumalar

Ailemden kaçarak kendimi gizlediğim odamda kapattığım kapının arkasında kayarak çöktüğüm yerde omuzlarım sarsıla sarsıla ağlamaya başladım. Kendime engel olamıyordum. Parmaklarım ağzımı sıkı sıkı sararken kimseye tek bir ses gitmesini kesen parmaklarım ağzımı ikinci ten gibi sararken; bulanık gözlerim karanlık odamda yatağımı zor seçiyordu. Sırtımı verdiğim kapıdan duyulan, çıkış kapısından evlerine dağılan misafirleri uğurlamaya koyulan aileme nasıl bir açıklama yapacağımı düşünen beynim düşünmeye dayanamayıp beni yarı yolda bırakmaya yeminli gibiydi. Kapı kolunun inip kalkmasıyla kilitli kapıyı açamayan kişiyle ağlamamı kestim. Zehra'nın kısık sesiyle kalkmadım yerimden.

" Nare aç kapıyı lütfen."

İlgilenmedim.

Dudaklarımı örten parmaklarımı yüzümden çekip hızlı bir şekilde dudaklarıma geçirirken tüm sinirimi dudaklarımdan çıkarırcasına bir kısır döngü gibi tekrarlamaya koyuldum.

Yavuz'un gözünden geçen hayal kırıklığını nasıl göremedim. Tüm gece bakışlarım altında ezilen adam aslında beni kardeşine istiyordu.

'Bundan sonra ne olacak?'

'Nasıl olacak?'

'Nasıl yapacağım?'

'Bu işin içinden nasıl çıkacağım?'

'Aşkını yeni yeni kabul etmişken, kilit mi vuracağım.'

'Artık bir yabancıdan farkı olmayacak adamın gözlerine bi umut bakamayacak mıyım?'

'Emre'yle olunca; Yavuz'u her gün görerek ondan nasıl uzak duracağım?'

Beynimde milyon tane soruyla baş edemiyordum. Birazdan kapıma dayanan Zehra'ya katılacak aile fertlerime ne bok anlatacağım? Beynim düşünmeye gelmiyor ki..

Ruhumu ele geçiren yıkılmış duygularımı kimseye yansıtmamak için büyük bir çaba sarf edememekten nasıl kaçınacağım.

O anı zihnime kayıt etmiş içinden çıkamıyordum.

Az öncesi 👇

Kulaklarım uğuldarken bulanık gözlerim Emre'de asılı kaldı.

'Nası ya! Emre ne alaka?'

'Yavuz kalksana be adam!'

'Neden hâlâ daha yerinde oturuyor bu adam?'

'Şaka mı!?'

'Tamam, tamam gözlerimi kapatınca gerçekliğe geçiş yapacağım, beynimin oyununa gelmeyeceğim. Hadi Nare; bir, iki, üç. Ve..'

Değişmeyen yüzler bana merakla bakarken kanın yüzümden çekilmesiyle tüm bedenim birkaç saniye hareketini kesti. Kan pompalamayan kalbime bir şeyler olurken; açık ağzımı kapalı tutmakta zorlanıyorum.

Hâlâ yerinde oturan Yavuz'un gözleri halıya saplanırken incecik yaşım yanağıma kayınca hızla silip, babamın iyi misin bakışına gülümsemeye çalıştım. Bunun bir yanılgı olduğunu söylesem babamın tepkisi ne olurdu?

Kestiremedim.

Parmağıma geçirilen halkaya değdi dolan gözlerim. Bir robot gibi beni yöneten dış seslere duyarlı yanım, komutları belleğine kazırken ruhum yerinde değildi.

Ruhu terk etmiş bedenime sarılan annemle kendimi geri çekemedim.

'Burada neler oluyor diyemedim.'

'Asıl damat Yavuz değil mi? Ben Yavuz diye kabul etmiştim anne!'

Çıkmadı kelimeler.. Unuttuğum alfabe yuvarlanmıyordu felçli dudaklarımdan.

Yavuz ayaklandı. Gözlerim ilk defa gözlerine değdi.

'Biliyordum. Anladı sonunda!'

'Biliyordum işte biliyordum, buna izin vermezdi.'

İki aydır yanında çalıştığım adam, tüm yanlış anlamayı sabote ederken bana açtığı duygularına sahip çıkacaktı.

'Benim bocaladığım duyguları o savunacaktı.'

'Ne! bir dakika ya, hayır Yavuz bunu değil, aslolan şeyi yap, lütfen. Gör beni. Sessiz çığlımı duy hadi.'

Kardeşine sarılıp tebrik ederek köşeye çekilen adamın çökmüş omuzlarından çekildi dolu gözlerim. Salonu terk eden adamdan çektim irislerimi.

'Neden buna izin veriyordum?'

'Neden geri dönüşü olmayan bok yoluna adımlıyordum?'

Sadece etten; ruhu yerinde olmayan bedenimi saran tebriklerle salonu terk edecekken büyüklerin yanına oturtulmasıyla tekli koltuğa kuruldum. Zehra'nın bir şey yap, ne oluyor Nare deyişiyle ilgilenmedim. Nişan telaşına giren ailemi sağır kulağımla dinlerken Yavuz'un evi terk ettiğini Zehra'nın kulağıma fısıldamasıyla işittim. Konuşulanları dinliyor gibi görünüyorken arada bana yöneltilen; içeriğini bilmediğim cümleleri başımla onaylıyordum. Yavuz'un çıktığı kapıdan çıkarak bu yaptığınız da ne dememek için kendimle çeliştim.

Gitmesi kolay değildi.

'Yanlış anlamışım pardon ben aslında Yavuz ile evleneceğimi sanıyordum, demesi çok zor görünmüştü gözlerime.

Ama, böyle susarak kabul edince daha çok acı duyacak; kendimi günden güne bitirecektim.

Kararlar verilmiş, bu ayın sonunda nişan için karar almıştı büyükler.

Gerçekliğin içine düşen bedenim bir boşalma yaşarken, omuzlarım sarsıla sarsıla ağlamaya başladım.

"Kızım." diyerek yanımda biten babamın endişeli gözlerine bakarak, "Ben özür dilerim." dedim. Babamın meraklı gözleri gözlerime değerken kaçırdım bakışlarımı, "evlenmek istemiyorum." diyerek parmağımdaki yüzüğü babamın avucuna bıraktım.

Emre'nin hayal kırıklığı geçen yüzüne bakıp, bir kez daha sessizce özür diledim ve ayaklandım.

Şaşkın nidalar kulağıma akın ederken salon kapısına koşar adım ulaştım.

Şimdiki Zaman 👇

"Nare neler oluyor, açar mısın kapıyı?"

Ağabeyimin sesiyle karanlık odada acıyan gözlerimi açtım. Çektiğim burnumun tekrar akmasıyla elimin tersiyle sinirle sildim.

"Abi yalnız kalmak istiyorum, lütfen."

Giden ayak sesleriyle başımı kapıya geçirerek sessizce ağlamaya devam ederek yumdum gözlerimi.

Tutulan bacaklarımı oynatarak çöktüğüm kapı ağzından ayaklandım. Karanlık odada defalarca çalan telefonumun ışığına doğru bir robot gibi adımladım. Sessizdeki telefonum sustu. Kilitli telefonun kilidini açmadan; saatin gece yarısını çoktan geçtiğini görmemle acıyan gözlerimi ovuşturarak onlarca cevapsız çağrılara bakma gereği görmeden, yatağa yüz üstü uzanarak yaptığım aptallığın içine girdim. Arayanların kim olduğuyla ilgilenmedim. Belli ki kızların kulağına gitmişti bu rezillik..

Geçen dakikalar sonunda tekrardan titredi telefonum. Yüz üstü uzandığım yatağımda; pozisyonumu bozmadan uzandım titreyen telefona. Kapalı gözlerim açılmadı. Alışkın parmağım butonu yukarı kaydırarak cevapladı. Ağır ağır kulağıma götürüp karşıdaki sesi almadan pürüzlü sesimle,

"Zeliş lütfen çok kötüyüm, sonra konuşalım." dedim.

Telefondan gelmeyen sesle devam ettim.

" Bu çok boktan bir durum Zeliş ben onun abisiyle olacağımı sanıyorken Yavuz'un beni kardeşine istemes-"

"Benim de haberim yoktu Nare sana çok ihtiyacım var."

Karşı taraftan gelen hırıltılı kısık ses cümlemi ağzımda bırakmıştı.

Telefonu hızla kulağımdan uzaklaştırınca karanlık odamda parlak ekranla kısıldı gözlerim. Gördüğüm Yavuz yazısıyla alnıma geçirdim elimi. Küçük bir küfür savurdum kendime. Titreyen parmaklarım telefonu kulağıma götürdü. Soluğu kulağıma çarpan adamın sessiz kalışı bile huzur verirken dinledim uzun bir nefes verişini.

"Sokağın başındayım, gelirsen mutlu olurum."

Gecenin yarısını geçen saatle ev halkının uyuduğunu biliyordum. Gitmek isteyen yanımı tutmak istemedim ilk defa. "tamam" diyerek yataktan doğruldum. Kilidi çevirip kapıyı açarak karanlık hole başımı uzattım. Odamın kapısını tekrar kilitleyip, yanıma aldığım ev anahtarıyla odamın anahtarını da katarak portmantoya adımladım. Askıda asılı Çağatay'ın şişme montunu üzerime alarak sessizce çıkış kapısını açtım. Yine aynı şekilde çıktığım kapıyı kapatıp merdivenleri inmeye başladım. Evin giriş kapısında dikili bedenim, karşı apartman da karanlığa gömülmüştü diğer evler gibi.

Sokağın başına doğru tedirgin adımlarla adımlarken etrafıma bakmayı da ihmal etmiyordu gözlerim.

Yavuz cekedinin yakasını kaldırmış, siyah arabasına yaslanarak beni izlerken ürkek bakışlarım gözlerini buldu. Üzerime geçirmiş olduğum üç beden büyük gelen şişme montun içinde tek görünen çıplak bacaklarım içinde kayıp olmuştum. Kararsız adımlarım yanında son buldu.

"Biri görecek, neden buradasın?"

Karşısına geçerek meraklı gözlerimi diktim karanlıkta kalan adama. Kızarmış gözlerimde gezindi yorgun gözleri. Kendisinden en az yirmi beş santim kısa olan bana yaklaşarak iki adımlık mesafeyi kapatıp başımın iki yanından tutarak dudaklarını alnıma değdirişiyle açıldı gözlerim. Gözlerime eşlik eden ağzımla titrek nefesimi bıraktım adamın göğsüne. Büyüttüğüm gözlerim ağırca kapanırken kollarım beline dolandı. Titrek parmaklarım beline sıkıca tutunurken yüzüm göğsüne saplandı. Kokusuyla iç içe geçen bedenimi bir huzur esir alırken yer mekanı unutmuş gibiydim. Güçlü kolları tarafından sarılırken nefesi saçlarımı yararak tenime saplanıyordu.

Ben onun olmuştum.

O da benim nefesim olmuştu.

Bu kadar kısa sürede bu adama kapılan yanıma şaşırdım. Sanki yıllardır tanışıyor hissiyle ayrıldı bedenlerimiz. Huzur kokan kokusu uzaklaşırken üşüdüm. Sıcak tenli adamın bedeni hareketlendi. Arkasında kalan kapının koluna dokundu. Ön koltuğa geçmemi bekleyen adamın gözleri binmem için yalvarırken, dudakları oynadı.

" O zaman bin hadi."

Arkama dönerek karanlık sokağı taradım. Sokağın uykuda olan haliyle bakışlarım Yavuz'un istekli gözlerine değdi. Yutkundum. Bu adam benim için buradaydı. Öyle değil mi?

Dudağımı ağzımda çiğnemeyi keserek açık kapıdan soktum bedenimi. Aracın kapısını kapatan adam şoför koltuğuna geçmek için arabanın etrafına dolanırken ağzımda atmaya başlayan kalbime çıktı parmaklarım. Durmadan deli gibi atan kalbime sessiz olması için fısıldarken yanıma kurulan bedenin yaydığı koku tüm arabayı etkisi altına almıştı. Kontağı çeviren adam,

" Bana neden gerçeği söylemedin Nare?"

Hareket eden aracın içinde büyük bir nefes verdim.

Gözlerim, gecenin kapattığı yolları aydınlatan arabanın farlarını takip etmeyi keserek benden cevap bekleyen adamın yüzüne döndüm.

"Ben özür dilerim." titreyen sesim aracın döşemelerine çarparken karanlıkta kayıp oldu.

Yüzümü ıslatmaya başlayan yaşlarımı silmeden burnumdan kayan ıslaklığı içime çektim.

Yavuz başını sağa döndürüp vitesteki elini yanağıma çıkardı. Yaşıma dokunarak parmak ucuyla ıslaklığı hafifçe sildi. Yola değen gözleriyle,

" Sana hislerimi açtığımda neden bir sevgilim yok demedin? Benim acı çekmemden keyif mi alıyorsun diyeceğim sen de benden farksız değilsin."

Avrupa Yakasına doğru giden araçla Yavuz'un cümlesini cevapsız bıraktım.

" Nereye gidiyoruz? Eve gitmem lazım."

Yavuz boş yolda hızlandı.

"Bana gidiyoruz. Umarım sizinkiler uyanmaz; çünkü konuşacaklarımız uzun."

Rahatsızca oturdum koltuğumda. Rahatsızlığım; gecenin yarısını geçen haliyle evden uzaklaşmamdan kaynaklı değildi. Beni rahatsız eden tek şey Yavuz'un evine gidecek olmamızdı. Ama yanımdaki bu adama da nedensizce güveniyordum.

Yavuz'un Şişli'ye saptığını görünce sessiz kalmayı seçtim.

...

Yavuz'un açtığı kapıyla kapı ağzında bekledim. Sağında kalan ışığa dokununca büyük holün aydınlanmasını sağladı.

Cekedini çıkarıp kahverengi portmantoya asarak kapı ağzında duran bana bakmaya başladı.

Geldiğimiz çok katlı apartman dairesini öylece taradı endişeli gözlerim.

" Girmeyecek misin?"

Dudaklarımı ısırmayı bırakarak üşüyen bacaklarımı sıcak eve soktum. Açık kapının Yavuz tarafından kapatılmasına aldırmadım.

Salon krem rengini barındırıyordu. Büyük geniş oturma grubu krem renginde; onu tamamlayan cevizden yapılmış kahve rengi bir orta sehpa takip ediyordu. Yerlere kadar uzanan krem perdeler odadaki tek hareketlilikti.

Yerlerin halısız olması kötü durmuyor, aksine parlak zemin çok daha güzel duruyordu.

Odayı incelemeyi bırakan gözlerim koltuğa saplandı. Arkamdaki adama dönmeden cümle kurmayı akıl edebilmişti dudaklarım.

" Neden buradayız?"

" Sence?"

Sonunda arkamı döndüm. Yavuz'un hangi ara gömleğinin manşetlerini katlamış olduğuyla ilgilenmedim. Beni süzen bakışlarına karşılık vererek yutkundum.

" Nare her şeyi anlat. Tek gizli bir şey istemiyorum."

İstemsizce çatıldı kaşlarım.
Sessiz kalışımla sesli bir nefes verip konuşmasına devam etti.

" Nare seni dinliyorum. Neden sevgilime o resmi attım dedin, neden Emre'nin teklifini kabul etmemişken seni istemeye gelmemize de engel olmadın? Konuşsana, neden?"

Üzerimdeki kardeşimin şişme montunu üzerimden çıkarmadan bedenimi koltuğa atarak kollarımın montun içinde kayıp olmuş haliyle uzun gelen montun içinde görünmemesine takıldım.

'Neden bunu giymiştim?'

'Salaksın çünkü, üstelik üşengeç..'

'Aslında üşengeçlik değil de erkek kardeşlerimin kıyafetlerini giymeyi seviyorum ya..'

Yavuz'un hafifçe boğazını temizleyen haliyle konuşmam gerektiğini hatırlattı beynim.

"Ben, bilmiyorum.." gözlerim sabırsız gözlerine takıldı, "Sen bana suçlayıcı konuşunca sevgilim yalanını söylemiş bulundum, Emre'ye gelince bu gece gelecek misafirlerin, yani sizin olduğunuzu bilmiyordum."

Kurduğum aptal cümleme göz devirdim içimden. Bir avukat olacaktım ve henüz konuşmasını bile bilmeyen yanımla kendimi savunmasını bile bilmiyordu. Beni bu denli heyecanlandıran bu adamdı aslında.

'Çok güzel gözleri..'

'Kaşları da..'

'Burnu da..'

'Ay ölürüm o dudaklara..'

'Dudaklarını ısırma zalımın oğlu..'

Kokusu çok yaklaştı tenime..

'Allah'ım göğsüne uzanmak isteyen yanıma yardım et.'

Yanıma kurulan adama değdi gözlerim. Dizi dizlerimi ezip geçerken sıcaklığı terletmeye başlamıştı.

" Emre'yle hiç sevgili olmamışsınız, doğru mu?"

Başımı onaylayarak sallamakla yetindim. Çünkü cümle kuracak halde değildim. Dudağımı ağzımda çiğneyerek orta sehpanın ayağına çevirdim yüzümü. Bana yandan bakan adamın sorgulayan gözleri içimi eritirken beynim dudaklarıma konuşması için komut vermeye gelmiyordu.

"Benim için ne düşünüyorsun?"

Dolan gözlerimi kapattım. Büyük montumun uzun kollarını çekiştirip ağzımdan firar edecek hıçkırığımı üst dişlerim keserken,

" Sana aşık oldum." dedim.

Sinek vızıltısı gibi çıkan sesimle soluğu kesildi. Yandan baktığım adama döndü ürkek gözlerim. Gözlerini acıyla kapatan adamın iç çeken halini izledim birkaç saniye. Açıldı ne yapacağını bilmez gözleri. Kaçan hıçkırığımı tutamayışımla büyük elleri bedenimi sararken sorgulamadan sığındım sıcak göğsüne. Yanağım göğsünü okşarken kokusunu içime çekerek bekledim.

Her zaman ne istediğini bilen dudakları açıldı. Nefesi saçlarımı yararak,

"Ben sana çoktan gönül vermişim Nare, bundan sonrası belli ki yıpratıcı bir süreç bizi bekliyor.." büyük bir nefes verince tetikte bekledim, "Emre seni seviyor." dedi sıkkın nefesi.

Çeneme değen sıcak parmakları yüzüne bakmamı sağladı.

Bakışları sıcacık adam, hangi ara bu kadar bağlandım sana?

"Emre ile konuştum, seninle gelen tanışıklımızı detaya girmeden; yanımda çalıştığını kısaca özetledim. Annemlerin karşı komşusu olduğunu bilmiyordum ben.." uzun kıvrık kirpikleri gözlerini saran adamın parmakları tenimi okşarken, "Bu saatten sonrası olacak her şeyde benimle misin?" dedi kararlı dudakları.

Yutkundum.

"Hı hı.." diyen sesim titrek çıkmıştı. Ağlamayı kesmeyişimle yumuşadı bakışları.

"İçimdeki bu şeyin hissiyle aylardır baş edemeyen yanıma esir oldum. Seni istesem de bırakamam. Ailem.." sustu. Canı sıkılmıştı. Sağ yanağıma çıktı parmakları. Yaşlarımı kovalayan parmak uçları yakarken, "Nasıl olur bilmiyorum, tek bildiğim sana hissettiklerim beni alaşağı ediyor." diyen adamın nefesi yaklaşırken göz bebekleri titriyordu. Alnıma değen etli dudakların sahibi hemen ayrılmadı. "Ailen.. Ailen nasıl bir tepki verir?" diyen adamdan hafifçe uzaklaştım.

"Babam yıkılır, içkiyi ağzına almaz; benim de böyle bir rezillik yaptığımı duyarsa benimle konuşmaz." dolan gözlerimi kapattım. "Bunu dert etme, aramızda." deyişiyle kıvrıldı dudaklarımız. "Unuttun mu yanımda çalışıyorsun." dedi Yavuz.

Başımla onaylayıp, "Sana olan hislerimi biliyor, gelip sorduğunda söylemiştim; Emre'yi sen sanarak.." titreyen dudaklarıma değdi gözleri. "babam zaten anlayacaktır, esas kötü olan senin düştüğün bu durum."

"Farkındayım Nare, senin için karşılarına dikileceğim vakit bu boktan durumla yakamıza yapışarak hesap soracaklar. Hakları.." diyen adam sıkkın nefesini dışarı verdi. Parmakları omuz ucuma düştü. Sıkan parmakları montumun üzerinden bile yakarken şaşırdım. "düşünsene kardeşine istediğim kızı istiyorum." dedi Yavuz alayla.

Kızaran yüzümde gezintiye çıktı gözleri.

" Seni bırakmam Nare, herkesi karşıma aldım ben," diyen adamın kalın dudakları yutkunmamı sağlıyordu. "sen de alsan iyi olur, çünkü helalim olacaksın."

Tatlı su balığı gibi ayrılan dudaklarıma değdi parıltılı gözleri. Nefesi yüzüme yaklaşırken kapandı gözlerim. Öpecekti. Bekledim. Kendiliğinden ona kayan dudaklarım kavuştu sahibiyle.

Alt dudağımı narince öpen dudaklara nasıl karşılık vereceğimi bilmeden bekledim. Nefes almayı unutan yanımla titreyen parmaklarım omuzlarına tutundu. Benim karşılık vermeyişimle ilgilenmeyen adamın parmakları belimi sararak derinleştirdi öpüşünü. Ağzımı talan eden dudakları taklit eden dudaklarımla ağzımın içine inleyen adamın parmakları kendine bastırdı.

Hiçbir şey umrumda değildi. Kendimi kaptırdığım nemli dudakların sahibiyle içimi saran coşkuya ayak uydurarak düşünmek şöyle dursun; gecenin bir vakti sadece bürosunda stajerlik yaptığım adamın evinde dudak dudağa oluşumu sorgulamadım.

İyi mi yapıyordum?

Belki de hayatımın en yanlış kararıydı..

Bölüm sonu

Continue Reading

You'll Also Like

3.5M 128K 71
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
99K 5.7K 33
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan yıllar sonra tekrarda...
51.8K 1.1K 30
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
22.1M 899K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...