bodyguard | vmin

By jaivmin

51.6K 4.7K 2.2K

"Bu adam... onda ne var bilmiyorum ama yanından uzaklaşamıyorum." #1 - vmin fic {250321} #1 - taechim {310321... More

two
the cabin
four
the bandits
six
kidnapped
eight
tipsy cow
ten
the speed date
twelve
the shelter
fourteen
the confession
sixteen
the plan
eighteen
the parents
twenty
the ferris wheel
twenty two
the clue
twenty four
the revelation
twenty six
the arrest
twenty eight
the end -1
- the end -

the threat

7.3K 283 202
By jaivmin

Gözlerimin içine baktı ve beni sımsıkı sardı.

"Bu adam... onda ne var bilmiyorum ama yanından uzaklaşamıyorum. Eğer bu yanlışsa doğru olanı istemiyorum. İstediğim şey..."

Dudaklarımız birbirine hafifçe değecek kadar bana doğru eğildi ve tüylerimi diken diken yaptı.

"Ne istiyorsun bebeğim?"

Doğrudan gözlerinin içine baktım ve derin bir nefes aldım. Vereceğim yanıtın aramızdaki her şeyi değiştireceğinin farkındayım. Ancak onunla tanıştığımdan beri aklımda dolaşanları henüz onunla paylaşamadan, farklı ama tanıdık bir ses beni adeta kemiklerime kadar titretti.

"Neler oluyor burada?!"

On gün önce...

Bir senatörün eşi olmanın artıları olsa da, eksileri daha ağır basıyordu. Özellikle de eşcinsel bir evlilikse. Hayatımın her bir anı planlanıyor ve inceleniyor. Her bir pürüz mercek altına alınıyordu.

"Günaydın, Jiwoo."

Beni görünce neredeyse irkilen resepsiyoniste kocaman gülümsedim. Yanakları kızardı ve asansör kapısı aramıza girerek kapanana dek ağzı açık bir şekilde kaldı.

"Nesi var bunun?"

Üçüncü kata ulaşır ulaşmaz doğrudan Yoongi'nin ofisine yürüdüm ve saatime göz attım.

'Bugün seçim kampanyasını konuşmak üzere, Yoongi ile beraber KBS News'un röportajına katılmamız gerekiyor. Biraz gecikiyoruz- eğer vaktinde yetişmek istiyorsak acele etmemiz gerekecek.'

Geldiğimi söylemek için ağzımı açtım ama karşımdaki manzara yüzünden donup kalmakla yetindim.

'Yoongi'nin kişisel asistanı Seoyun mu o? Hayır bir dakika sanırım adı Seojin'di.

Kocama dönük bir şekilde, masanın kenarına oturmuş. Elinin kocamın bacaklarının arasını okşadığını fark ettiğim an, ne olup bittiğini anlamam uzun sürmemişti.

'Gerçekten mi yine mi?'

Öfkeli bir şekilde odaya girerek kapıyı arkamdan çarparak kapattım ve sağır edici bir metal sesi odada yankılandı.

Sahte bir şekilde gülümsedim:

"Günaydın, Yoongi!"

"Jimin!"

Yoongi, birden yerinden fırlamasıyla Soyeon'un yere düşmesine sebep oldu.

"Ay!"

Ayağa kalkması pek uzun sürmedi ve beni fark edince gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Bay Min! Sizi tekrar görmek ne güzel!"

Ona doğru başımı salladım.

"Merhaba Seoyeon."

"Şey aslında ismim Soyeon. Yine de çok yaklaştınız! Ooo, çok yakışıklı görünüyorsunuz Bay Min!"

Soyeon bluzunu düzeltti ve ardından elini saçlarının arasından geçirerek bana büyük ve gergin bir şekilde gülümsedi.

Kocamın metresine baktım, ona gerçekten acıyordum.

'Zavallı kız, patronunun eşcinsel olduğunu ve evli olduğunu biliyor, buna rağmen dibinden ayrılmıyor. Gerçekten onları ilk defa böyle yakaladığımı sanıyor olamaz değil mi?' 

"Geleceğini unutmuşum, Jimin-ah. Zamanın nasıl geçtiğini fark edemedim. Şey vardı değil mi...? "

"KBS News ile röportajınız, efendim."

Yoongi ona hızlıca sırıttı ve asistan kızardı.

"Seni bu kadar endişelendiren neydi, Yoongi"

'Ya da kim mi demeliyim?'

"Bilirsin, her zaman ki şeyler. Bu aralar boğazıma kadar iş ile doluyum."

"Eminim. Peki Seoyeon burada ne yapıyor?"

"Bayan Kang bana yardımcı oluyordu-"

"İşte burada!"

Soyeon eğildi ve yerden bir şey aldı.

"Küpemi buldum! Onu dün burada kaybettiğimi biliyordum."

Yoongi sırıttı "Ah, işte başlıyoruz."

"Seoyeon, tatlım; onun bir küpe olduğundan emin misin? Bana daha çok bir raptiye gibi göründü de."

Yoongi gözlerini kısarak bana baktı ve Soyeon'un yüzü utançtan kıpkırmızı oldu.

"Ah, sanırım haklısınız. Buralarda bir yerlerde olmalı."

Gözlerimi devirme arzuma engel olmaya çalıştım.

"Belki de Yoongi'nin fermuarına sıkışmıştır?"

"Jimin!"

"Ne? Dikkatleri oraya çekmek istemiyorsan belki de fermuarını kapatmalısın. Böyle bir şey ulusal kanalda çok tuhaf görünebilir." 

Güldüm.

"Ben artık işe dönmeliyim, daha fazla vaktinizi almak istemem. Bir şeye ihtiyacınız olursa haber verin, Bay Min."

"Teşekkür ederim, Soyeon."

"Ha, bu arada gitmeden önce size gelen postayı bırakayım, efendim!"

Soyeon, Yoongi'nin masasının üzerine bir tomar zarf bıraktı ve hızlıca kapıya doğru ilerledi.

"Bu gerçekten gerekli miydi Jimin?"

"Hayır, sanırım değildi. Sana kimse çalışanlarınla yatmaman gerektiğini söylemedi mi? Hiç profesyonelce değil."

Yoongi gözlerini devirdi ve konuyu değiştirdi.

"Sana röportaj için verdiğim yanıtların üzerinden geçtin mi? Mutfak tezgahının üzerine bir liste bırakmıştım."

"Listeye baktım, evet."

"Ve?"

"Endişelenme, rolümü biliyorum. Yanıtları ezbere söyleyeceğim."

Yoongi bana ters ters baktı.

"Seninle evlenerek turnayı gözünden vurdum, değil mi? Daima itaatkâr ve güvenilirsin."

'Ah keşke aynı şeyleri ben de senin için söyleyebilsem Yoongi..'

Gülümsedim:

"Amacım seni mutlu etmek."

Yoongi, masasındaki kağıt yığınlarını aldı.

"Artık gerçekten gitmeliyiz, Yoongi."

"Şu mektuplara bir bakmama izin ver, sonra hemen gideriz."

Yoongi mektupların bazılarına ikinci kere bile bakmadan çöpe attı. Sonra etiketsiz bir zarfa denk gelip duraksadı.

"Yoongi, bunun için şu an gerçekten vaktimiz yok."

"Dırdır yapmayı keser misin?"

Zarfı ve içindeki kağıdı açıp yazanları dikkatli bir şekilde okudu. Yüzü bembeyaz oldu ve telaşla bana baktı:

"Röportaj iptal. Gitmen gerek, hemen."

"Pardon-"

"Tartışma benimle, Jimin! Doğruca eve geç, benim çözmem gereken bir mesele var."

'Onu daha önce hiç bu kadar canı sıkkın görmemiştim. Adeta... korkmuş gibi görünüyor.'

Bunun yanlış olduğunu bilsem de, Yoongi'yi dinledim ve eve döndüm.

Ben eve geleli saatler olmuştu ancak Yoongi'den hâlâ ses seda yoktu. KBS News ile konuştum ve onlara röportajı başka bir zamana almamız gerektiğini açıkladım - bu hiç hoşlarına gitmedi desem abartmamış olurdum.

'Hayatım gerçekten böyle mi olacaktı? Bir Harvard mezunundan statü için mantık evliliği yapan bir adama mı dönüşecektim. İçler acısı. Üstelik bu konu hakkında yapabileceğim bir şey de yok, ne zaman boşanma konusunu açsam Yoongi deliye dönüyor. "Bu hiç iyi bir reklam olmaz!" diyip duruyor bana. Yani ben şimdi aşksız bir evliliğe mahkûm mu oldum? Hem de hayatımın sonuna dek?'

Yüzümü kararlı bir tavıra büründürdüm.

'Hayır! Artık bu şekilde yaşayamam. Ben zayıf, ezik bir adam değilim. Eve gelir gelmez ondan boşanmayı talep edeceğim - ister kabul etsin, ister etmesin.

Tam da bunları düşünürken, Yoongi kapıdan içeri girdi ve nedense kapıyı açık bıraktı.

"Her şey yolunda mı, Yoongi?"

"Tam olarak değil."

"Anlamadım?"

"Tanışmanı istediğim biri var. Bu, Kim Taehyung. O eski bir özel kuvvetler askeri ve güvenlik ekibimdeki en iyi adam."

İçeri güçlü ve heybetli bir adam girdi. Keskin bir çene hattı ve bir o kadar da keskin bir yüz ifadesi vardı. Yüzü ciddi gözleri ise adeta baktığı yeri delip geçiyordu.

"Peki... kendisi neden bizim evimizde, Yoongi?"

"Taehyung senin kişisel koruman olacak."

"Kişisel korumam mı?! Bu da ne demek?"

"Bugün bu mektubu aldım."

Yoongi bana bir zarf uzattı ve alıp içini açtım. İçinde özenle yazılmış bir mektup ve birkaç fotoğraf vardı. Bunların benim alışveriş yaparken, sokakta, hatta kanepemizde uyurken çekilmiş fotoğraflarım olduğunu görmek başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetmeme sebep oldu.

"Bu nedir, Yoongi?"

"Mektubu oku hadi."

"Sevgili Bay Min;
İşte bu fotoğraflar, yalnızca eşinizin nerede olduğunu daima bildiğimizin değil aynı zamanda ruhunuz bile duymadan evinize girebildiğimizin birer kanıtı. Seçim kampanyanızı durdurmazsanız, eşinizin günleri sayılı olacak. Uyarıldınız."

Mektubun altında herhangi bir imza yoktu.

"Bu da ne?! Sapıkça bir şaka falan mı bu?"

"Endişelenecek bir şey değil."

"Endişelenecek bir şey değil mi? Yoongi, kanepemizde uyurken çekilmiş bir fotoğrafım var! Ben uyurken onlar evin içindeymiş! Bu seni nasıl endişelendirmez?!"

Koruma görevlisi, bakışlarını kısa bir süreliğine bana çevirdi ancak sesini çıkarmadı.

"Gerçekten bak, bu tür şeyler hep yaşanır. Çoğu üst düzey senatör ve kongre üyesi, ölüm tehdidi almaya alışıktır. Bu tehditlerden her gün alırlar."

"O zaman koruma görevlisi neden var?"

Yoongi omuz silkti.

"Onları biraz olsun ciddiye almasam tam bir pislik gibi görünürdüm. Özellikle de mektup basına sızdırıldığı için."

Ağzım açık kaldı

"Ne?! Nasıl?!"

Yoongi, yüzünde sıkılmış bir ifade ile saatine baktı.

"KBS News'a röportajı neden bu kadar acil bir şekilde iptal ettiğimizi söylemek zorundaydım."

Afallamış bir şekilde ona baktım.

"Neden bu kadar aptalca bir şey yaptın? Sana attığım mesajda onlarla röportaj için iletişime geçtiğimi söylemiştim zaten! Her şey yolundaydı!"

"Sakin ol, Jimin. Bu insanlar birer akbaba gibi. Onlara bir şey vermek zorundaydım, yoksa röportajı başka bir güne almayı asla kabul etmeyeceklerdi."

Ne yaptığının farkındaymış gibi görünmeyerek sırıttı.

"Yoongi, ben zaten başka bir güne aldırmıştım! Her şeyi halletmiştim! Ya beni daha çok tehlikeye attıysan? Hayatım senin için gerçekten bu kadar önemsiz mi?"

"Tanrım."

Yoongi kahkaha attı ve büyüklük taslayan gözlerini üzerimde gezdirdi.

"Her zaman bu kadar dramatik olmaya gerek yok, tatlım."

"Peki ya bir koruma istemiyorsam?"

"Ne istediğin pek de umrumda değil. Senin kocanım ve son sözü ben söylerim."

"Saçmalıyorsun. Bu bir evlilik, diktatörlük değil!"

"Yine de, mesele çözülene kadar bu şekilde ilerleyeceğiz. Yarın sabah ilk iş olarak Taehyung, senin her adımını izliyor olacak. Şüpheli bir şey görürse bana rapor verecek."

"Büyük bir bebek bakıcısı gibi yani?"

Yoongi kıkırdadı.

"O şekilde bakmak istersen evet, öyle. Seninle birlikte olduğu sürece endişelenecek bir şey yok... artık işe dönmeliyim."

"O zaman iyi günler, Yoongi!"

"Görüşürüz, Jimin."

Bu sözleri söyledi, ve yerinden kalkıp gitti.

'Harika. Bu aşksız evliliğe mahkûm olmakla kalmadım, üstüne sahip olduğum azıcık özgürlüğü de kaybettim. Bu tehditler ortadan kalkar kalkmaz benden bu kadar. Bu kendini beğenmiş alçak pislikle evli kalarak, kendimi daha fazla alçaltmayacağım!'

Gözlerimi, orada sessizce dikilen yabancının üzerinde gezdirdim. Kaslı vücudu ve geniş omuzlarını görmezden gelerek, başka bir yere bakmaya çalıştım.

"Taehyung'du, değil mi?"

"Evet, efendim."

"O zaman, Taehyung... sanırım sen ve ben oldukça eğleneceğiz."

Aldığım tek yanıt, hafifçe öne sallanan bir baş oldu.

'Sanırım, yeni hayatın başlıyor Jimin...'


Herkese merhabaaaa yeni bir fic ile karşınızdayım. Oynadığım bir oyundan ilham alarak yazmaya başladığım bir fic kendisi. Elimden geldiğince güzel yazmaya ve uzun tutmaya çalışıyorum, umarım beğenirsiniz. Herkes anlamıştır ama bir daha özet geçeyim. Jimin ve Yoongi evliler, Jimin Harvard mezunu başarılı bir öğrenciydi fakat nasıl olduğunu kendisi de anlamadığı bir şekilde Yoongi ile mantık evliliği yapmış olarak buldu kendini. İkisi de erkekler fakat, Yoongi egoist ve kendini biraz daha üstte görüyor çünkü başkan adayı, Jimin ise okulunu bitirdikten sonra işe başlamadı bu yüzden Yoongi ona bakıyor haliyle o da pek fazla sesini çıkaramıyor falan filan ay yeter bu kadar psiqalwaşqkw umarım hoşunuza gider, oy ve yorum atmayı unutmayın bye 🤍

Continue Reading

You'll Also Like

2.5K 339 8
jaemin, abisinin arkadaşının düğünü için gittiği jeju adasında beklenmedik aşkını bulur. 2022, ©jenosum [nomin, jaeyong, dowoo] minific.
391K 3.1K 23
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
315K 2.4K 73
kookmin fic önerileri
754K 14.9K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...