Zil çaldığında bütün öğrenciler kalemlerini sıraya bırakmışlardı. Yorulmuş olmalıydılar.
"Pekala, sizi bu ders bayağı bir yordum. Bu yüzden ikinci dersin ilk 10 dakikası dinlenmek için size izin veriyorum."
Gülümsediğimde sınıftaki herkes rahat bir nefes almıştı.
Kitaplarımı toparlayıp sınıftan çıktım ve öğretmenler odasına doğru ilerledim.
"Bay Kim!"
Adımı duyduğumda duraksadım. Bir kız elindeki kitapla koşarak yanıma geldi.
"Ah, üzgünüm Bay Kim rahatsız ediyorum ama bu soruyu bir türlü çözemedim. Bana yardımcı olabilir misiniz acaba?"
Kız merakla bana bakarken gülümseyip başımla kızı onayladım.
"Kütüphanede mi çözelim istersin yoksa bahçede mi?"
Kız bir süre düşündükten sonra bahçede çözmek istemişti. Kafamı sallayıp kızla beraber bahçeye çıktık ve boş bulduğumuz bir banka oturduk.
"Pekala, göster bakalım hangi soru."
Kız kitabı açıp işaretlediği soruyu bana gösterdi. Önce soruyu aklımda çözdükten sonra kıza anlattım. Kız dikkatle beni dinledikten sonra çözdüğüm soruyu sildim ve kıza yaptırdım. Ufak tefek hatalar dışında doğru yapmıştı.
"Başka sorun var mı?"
Kız kafasını iki yana salladığında gülümseyip ayağa kalktım.
"Bay Kim."
Kız bana seslendiğinde merakla kıza baktım.
"Şey, lütfen bunu kabul edin."
Kız elime pembe bir zarf tutuşturup koşarak yanımdan ayrıldığında gözlerimi merakla elimdeki mektuba çevirdim.
"Bu ne?"
Merakla mektuba baktığımda yanımdan gelen sesle irkildim.
"Neye benziyor?"
Kook sırıtarak bana bakarken göz devirdim.
"Ne zamandan beri oradasın? Niye hiç ses etmedin?"
Kook omuz silkip yanıma geldi ve elimdeki mektubu aldı.
"Vay be, demek öğrencilerinden aşk mektubu alıyorsun ha?"
Kook sırıtarak konuştuğunda kaşlarımı çatıp mektubu geri aldım.
"Ne o yoksa sen almadığın için kıskandın mı?"
Sırıttığımda Kook omuz silkti.
"Ben lise zamanında bolca aldım hyung merak etme."
Birşey demeyip gözlerimi mektuba diktim. Çok şirin gözüküyordu. Öğrencilerin böyle şeyler yapması çok şirindi. Ama yine de ben onların öğretmeniyim.
"Okumayacak mısın?"
Omuz silkip gözlerimi Kook'a çevirdim.
"Sonra okuyacağım. Sen şimdi onu boşver de sabahtan beri neredesin onu söyle."
Merakla Kook'a baktığımda Kook sırıttı.
"Kendimi meşgul edecek birşey buldum."
Gözlerimi kısıp dikkatle Kook'a baktım.
"Birşey mi yoksa biri mi?"
Kook sırıttığında cevabımı almıştım.
"Bana bak Kook, eğer öğrencilerime asılırsan seni çok fena yaparım."
Kook omuz silktiğinde çalan zille gözlerimi ondan çektim.
"Zil çaldı. Ben öğretmenler odasına gidiyorum."
Kook birşey demediğinde elimdeki pembe mektupla öğretmenler odasına gittim. Pembe mektubu kitapların birinin arasına koydum ve dersim olan sınıfa gittim.
~~~~~~~~~~~
Öğle arasında kendimi zorla öğrencilerden kurtarıp çikokatalı sütümle bahçedeki bir banka oturdum.
Sınav haftası yaklaştığından öğrenciler bana sürekli soru soruyordu.
Çikolatalı sütümü içerken gözlerimi yumdum.
Şuan gerçekten çok yorgunum. Öğretmenlik gerçekten çok yorucu.
"Biten şeyi daha ne kadar içeceksin hyung?"
Yanımdan gelen Kook'un sesiyle gözlerimi hafif aralayıp ona baktım.
"Bana yenisini alacaksan içmeyi bırakırım."
Kook güldüğünde çikolatalı süt kutusunu kenara bıraktım.
"Neden buradasın hyung?"
Kook merakla bana baktığında kaşlarımı çattım.
"Neden mi buradayım? Farkındaysan burası benim çalıştığım yer Kook."
Kook kafasını hızla iki yana salladı.
"Demek istediğim o değil. Neden Jimin'in yanında değilsin de burada tek başına oturuyorsun?"
Kook merakla bana baktığında göz ucuyla Jimin'in oturduğu banka baktım. Sabahki kızla konuşuyordu.
"Çünkü yanında arkadaşı var."
Kook kaşlarını çattı.
"Yani?"
İç çekip yan tarafta duran kitapların arasından okuma kitabımı elime aldım. Öğrencilerden kaçayım diye öğretmenler odasına gidememiştim bu yüzden kitaplarım da benimle gelmişti.
"Yanisi bunca zaman yapmaya çalıştığım şey oldu. Bunu bozamam."
Kook kafasını iki yana salladığında kitabımı açtım. Açmamla birlikte pembe mektup yere düşmüştü.
"Ah şu mektup. Onu hala okumadın mı?"
Eğilip pembe mektubu elime aldım ve dikkatle mektuba baktım.
"Baksana Kook. Öğrencilerimden aşk mektubu almam ne kadar doğru?"
Elimdeki mektubu burnuma yaklaştırdığımda burnuma dolan hoş kokuyla gülümsedim.
"Yani, bilmem ki. Öğrenciler genellikle yakışıklı buldukları herkese aşk mektubu yazar."
Gözlerimi mektuptan çekip karşıya çevirdiğimde bana mektubu veren kızın merakla beni izlediğini gördüm.
"Bana bu kadar umut bağlaması doğru değil. Ona karşılık veremem."
Kook gözlerini bana diktiğinde bende ona baktım.
"Neden ona karşılık vermezsin hyung?"
Gözlerimi Kook'tan çekip elimdeki mektuba baktım.
"Bilmiyorum. Belki sevgilim olduğundan, belki de mektubu veren öğrencim olduğundan."
Kook iç çekti.
"Hala şu öğrenci×öğretmen ilişkisini aşamadın mı hyung?"
Kook bıkkınca konuştuğunda bende iç çektim.
"Tam olarak aşamadım değil. Başka öğrenciler bana his beslediklerinde bu normal gelmiyor. Ama-"
Kook hızla sözümü kesti.
"Ama Jimin besleyince normal mi geliyor?"
Omuz silktim.
"Bilmiyorum. Baksana Kook, Jimin'le böyle tanışmamış oldaydık herşey daha güzel olur muydu? Mesela başkalarının görmelerinden çekinmezdik. Onun hem arkadaşı hem de sevgilisi olabilirdim. Herşey daha rahat olurdu."
Kook bir süre duraksadıktan sonra gülümseyerek kolunu omzuma attı.
"Dur, yoksa sen Jimin'i kıskanıyor musun?"
Gözlerim şaşkınlıkla açıldığında hızla ayağa kalktım.
"Hayır tabiki, saçmalama."
Utançtan yanaklarım kızarırken Kook sırıttı.
"Emin misin hyung?"
Kaşlarımı çatıp sinirle Kook'a baktım.
"Eminim tabiki."
Kook sırıtıp omuz silktiğinde sinirle kitaplarımı kucağıma aldım.
"Çöpü sen atarsın."
Arkamı dönüp okula giderken kızın üzgünce bana baktığını gördüm. Yutkunup okula girdim.
~~~~~~~~~~~
Zil çaldığında okuma kitabımı kapattım ve gireceğim dersin kitaplarını ayarladım.
"Taehyung."
Namjoon hyungun sesini duyuğumda merakla gözlerimi hyunga çevirdim.
"Bir sorun mu var hyung?"
Hyung elleriyle oynadığında kaşlarımı çattım.
"Şey, sadece sana söylemek istedim. Çıkışta Seokjin'le konuşmayı planlıyorum."
Şaşkınca hyunga baktığımda hyung gözlerini yere çevirdi.
"Buna sevindim hyung. Doğru olanı yapıyorsun."
Namjoon hyung burukça gülümsedi.
"Değil mi?"
Başımı sallayıp ayağa kalktım ve elimi destek olmak için Namjoon hyungun omzuna koydum.
"Bol şans hyung."
Hyung gülümsediğinde kitaplarımı elime alıp öğretmenler odasından çıktım ve dersimin olduğu sınıfa ilerledim.
Sınıfa girdiğimde bütün öğrenciler konuşmayı kesip ayağa kalktılar. Oturmalarına izin verip öğretmenler masasına gidip kitaplarımı masaya bıraktım.
Evet, biraz çekiniyorum çünkü Jimin'in sınıfındayım.
"Herkes kitaplarını çıkarsın derse geçiyoruz."
Kitaplarımdan birini açıp işleyeceğimiz konuya baktım.
"Hocam ders işlemek yerine başka birşey yapsak?"
Öğrencilerden biri konuştuğunda sırıtıp kollarımı göğsümde bağladım ve gözlerimi öğrencilere çevirdim.
"Ne gibi birşey?"
Sırıtarak konuştuğumda öğrencilerden biri el kaldırdı.
"Konuşalım hocam."
Kafamı sallayıp masanın üzerine oturdum ve dikkatimi öğrencilere verdim.
"Pekala konuşalım."
Başka bir öğrenci el kaldırdığında konuşması için söz verdim.
"Hocam bize şu aşk mektubundan bahseder misiniz? Duyduğumuza göre öğrencilerden biriyle sevgiliymişsiniz."
Duyduğum şeyle sırıtmam yavaşça silindi ve yerini şaşkınlığa bıraktı. Gözlerimi Jimin'e çevirdiğimde onun ifadesiz bir şekilde bana baktığını gördüm.
"Nereden öğrendiniz?"
Şaşkınca konuştuğumda öğrenciler aralarında konuşmaya başladı.
"Yani bu doğru Bay Kim?"
Sınıfı bir sessizlik kapladığında yutkundum. İşler iyice karışmaya başladı. Ne dersem diyeyim benim dediklerimi doğru olarak kabul etmeyeceklerini biliyorum.
Kapı çaldığında tuttuğum nefesi yavaşça dışarı verip 'gel' komutunu verdim.
"Bay Kim, müdür bey sizi odasına çağırdı."
Ortalık iyice karıştı yav. Sizce Vmin'in ayrılmama olasılığı kaç? Sjsjsj
Son 3 bölüm ^^
Beğenmeyi ve yorum yapmayı da unutmayın ponçiklerim~~♡♡