AGİSNA (Askıda)

By WritersBreath

1.4K 282 1.9K

Hayatın gürültüsü içinde birbirini yitirmek istemeyen bir olmuş iki nefesti onlar... Alya HATEM ve Meriç ATE... More

:::1:::
:::2:::
:::3:::
:::4:::
:::5:::
:::6:::
:::7:::
:::8:::

:::9:::

69 13 79
By WritersBreath



Hayallerinin peşinden yılmadan koşanlara ithafen olsun bu bölüm de (bana da gelebilir o zaman. Çünkü bende elimden geldiğince koşuyorum işte. Hayal ettiriyorsa Rabbimiz o şey gerçekleşecektir İnşaAllah. Çünkü Hz.Osman'ın şu sözünü okudum.
Allah gerçekleşmeyecek bir şeyi hayal ettirmez:) bu söz gözyaşlarımı silen bir söz olmuştu ilk okuduğumda.
O zaman hayallerimiz gerçekleşecek İnşaAllah:)

Bu bölümü ayrıca _AFRAZE_ kardeşime armağan etmek istiyorum. Şayet o sitem etmeseydi panosunda, ben bu bölümü yazıp atmayacaktım:) şu an bu bölümü yazdıysam senin vesilenledir. Teşekkür ederim ❤️

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yayımlama tarihi:
8 Mart 2021

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Aradığın seni arayandır.
~Mevlana~

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Eee siz neler yaptınız bensiz."

"Beşyüze yakın belki daha fazla hasta muayene ettik, yüzden fazla ameliyat. Ondan sonra..."

Nida Meriç'in söyledikleriyle küçük bir kahkaha attı.

"Yaa Giray'a bağladın sende."

"Eee körle yatan şaşı kalkar. Ne yapalım."

Meriç'te gülüyordu.

O sırada biri kapıya vurdu ve açıp içeri girdi. Nida gördüğü kişi ile eliyle kapıdakini işaret ederek:

"Bak görüyor musun iyi insan da lafının üzerine gelir."dedi.

Nida'yı odada görmeyi ummayan Giray bir anda onu karşısında görünce çok şaşırdı. Şaşkınlık ve heyecanını gizlemeye çalışsa da bu konuda başarılı olduğu söylenemezdi. Bir haftadır ne sesini duyduğu ne de haber alabildiği insan tam da şimdi karşısındaydı. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle içeri girse de kızgınlığı galipti şu an. O yüzden hemen kaşları hafifçe çatıldı. Çünkü Nida onu kendisinden habersiz bırakmış telefonlarını dahi açmamıştı. Attığı hiç bir mesaja da dönmemişti. Kendisini toplayarak içeri girdi.

"Aaa! Nida. Ne zaman geldin? "

"Yeni geldim."

Giray Nida'ya doğru gelerek elini uzattı ve onunla tokalaştı. Giray ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki Nida ayağa kalktı. Gitmeye yelteniyordu. Onun gitmeye yeltenmesine bozuldu.

"Dur ya nereye?"

"Nereye olacak odama. İşlerim var."

"Daha yeni geldin? Kalkıp nereye gidiyorsun? Nerdeydin? Neler yaptın? Niye yoktun bir haftadır?"

Nida karşısında onu soru yağmuruna tutan adama biraz mahçup gözlerle baksa da dayanamayıp gülmeye başladı. Meriç de güldü. Meriç ile Nida peş peşe konuştu.

"Oğlum bir nefes al."

"Soruların bitti mi? Bütün bunlara cevap vereceğim ama şimdi acilen gitmem gerekiyor."

"Yok daha bitmedi." dedi. Oda gülmüştü bu kadar soruyu ard arda sıralayışına. Üstelik biraz utanmıştı.

"Gerçekten şimdi gitmem gerek. Sonra konuşsak olmaz mı?"

Giray el mecbur itiraz etmedi ve:

"Tamam o zaman sonra görüşürüz." dedi.

"Dur beraber çıkalım. Bende zaten öyle Meriç'e bir selam vereyim dedim."

Nida ona bakıp gülümsedi.
Giray'ın yüzünde memnuniyetini yansıtan bir ifade vardı.
Beraber kapıya yöneldiler.
Meriç aklına bir şey gelmiş olacak ki hızla ayağa kalkıp masasına yöneldi ve Nida'ya seslendi.

"Nida bir saniye. Sana göstermek istediğim bir dosya vardı. Önemli."

Meriç'in seslenmesiyle durmak zorunda kaldı. Giray'da durdu.

"Tamam ver bakayım. Ne dosyası?"

Meriç çekmeceden çıkardığı dosyayı Nida'ya uzattı.

"İleri derecede astım hastası olan bir çocuğun dosyası. İki gün önce hastanenin acil servisine getirildi. Bir takım şüphelerim vardı. Bu yüzden bu tetkikleri yaptırdım. Tetkikleri de bugün çıktı. Seninde görmeni istedim."

Nida kendisine uzatılan dosyayı alıp inceledi.

"Akciğer kanseri başlangıcı gibi olarak görünüyor. Sen ne düşünüyorsun."

"Bende öyle düşünüyordum. Ama emin değildim."

"Şu an bu tetkiklere göre kesin olarak akciğer kanseri diyemeyiz. Başka bir şey gibi de gözüküyor. Ciğerleri su toplamış. Enfeksiyonda var. Küçük bir tedaviden sonra yeniden tetkik yapılmasında yarar var."

"Tamam o zaman. Peki Nida bu hastayı sen alsan olmaz mı? Sen bu bölümde başarılı olan doktorların başında geliyorsun. Geçen yıl yine böyle bir hastayı iyileştirip mucizeler yaratmıştın."

Deminden beri onları dinleyen Giray'da söze karıştı.

"Meriç bu konuda haklı. Hatta eksik bile söyledi."

Nida biraz utanarak biraz da memnun bir ifadeyle gülümsedi.

"Estağfirullah. Öyle bir söylediniz ki hayır diyemeyeceğim."

"Ben bu sözünü tamam olarak kabul ediyorum."

Giray ve Meriç birbirlerine bakıp gülümserken o sırada Nida dosyanın üzerinde bakışlarına takılan isimle bir anda yüz ifadesi değişti. Yüz hatları gerildi. Kaşları çatıldı. Bir Meriç'e bir dosyaya baktı.

"Hasta Zeyd AYDINOĞLU'mu?"

Nida öyle bir ses tonu ve yüz ifadesiyle sormuştu ki Meriç ve Giray bu çocuğu tanıdığına kanaat getirdiler o an.

"Tanıyor musun yoksa."

Nida Meriç'in sorusuyla ne diyeceğini bilemedi.

Bir isme bir Meriç ve Giray'a bakıyordu. Sonra bakışlarını kaçırttı.

"Yok sadece sordum."

"Evet hasta bu çocuk."

Nida'nın gözlerinde öfke bulutları toplaşmıştı. Bunu net olarak karşısındakiler görebilmişti. Nida dosyayı öfkenin hakimiyet kurduğu solukları alıp vererek dosyayı Meriç'e uzattı ve hiç bir şey demeden odadan hızla çıktı.

Hiç bir şeye anlam veremeyen Meriç ve Giray şaşkınlık içerisinde Nida'nın arkasından bakakalmışlardı.

"Ne oldu şimdi abi?"

"Bilmiyorum ki. Bende anlamadım."

"Neyse bende gideyim abi. Birazdan hastalar gelir."

"Tamam. Sonra görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz abi."

Giray odadan çıkıp kantinden kendisine bir kahve alıp kendi odasına doğru gitti . O sırada telaşla yürüyen biriyle nerdeyse çarpışıyordu. Elinde ki kahve biraz yere birazda önlüğüne dökülmüştü.

"Hooppp ne oluyoruz. Önünüze bakın beyefendi."

Ama adam oralı bile olmayıp yoluna devam etti. Koridoru geçip gözden kayboldu.

"Hey Allahım! Ne kaba insanlar var. İnsan dönüp bir özür diler arkadaş."

Giray gözden kaybolan adamın arkasından söylenerek odasına geçti.

Telaşla yürüyen adam ise danışma merkezine gelmişti. Bu kişi Arem'di.
Kadın danışman karşısındakini hayret dolu gözlerle izliyordu.

"Bir hastanın tahlillerini soracaktım. Sonuçlar çıktı mı?"

"İsim nedir efendim? Söyler misiniz?"

Kadının kibarlığı ve konuşurken yüzüne yalancı bir tebessüm takması onun hoşuna gitmemişti. Bu kadar kibar davranan ve yüzüne samimiyetsiz sahte gülümsemeler takan insanları hazmedemiyordu. Ağzında ki kürdanı alaylı bir şekilde dişlerinin arasında gezdirerek konuştu.

"Zeyd AYDINOĞLU efendim." Sonda ki kelimeyi kasıtlı olarak sesini inceltip, iğneleyici ve belirgin bir şekilde söylemişti.

Kadın karşısında ki bu insanın tavırlarından rahatsız oldu. Ona tuhaf ve bir o kadar da şaşkın bakışlar fırlatarak önündeki bilgisayarda hastanın bilgilerini açtı. Bu defa sinirli ve kibarlığın zerresi olmayan bir ses tonuyla üstelik rengi değişmiş bir halde:

"Evet çıkmış. Sonuçlar için doktorun yanına gitmeniz gerekiyor?"

"Hahh! Şimdi oldu. Bu kadar kibarlığa ne gerek var."

Ağzında ki kürdanla hafifçe gülümsemiş memnuniyetini göstermişti.

"Doktorun odası nerde peki?"

Kadın gerilmiş bir yüz ifadesiyle yanıt verdi.

"Koridorun sonunda ki oda."

"Tamam o zaman."

Arem kadına göz kırpıp ayrıldı oradan. Kadın kaşlarını çatmaya devam etti.

"Kaba şey işte ne olacak. Ne anlar böyleleri kibarlıktan ki kalkıp kibar davranıyorum." Kendi kendine kendi duyabileceği bir ses tonuyla söylemişti bunları.

Arem kadının dediği şekilde koridorun sonuna kadar geldi. Henüz kimse yoktu kapının önünde. Hastalar daha gelmemişti. Arem oldukça erken gelmişti. Kapıya yaklaştı.
İki gündür bu anı bekliyordu. Koskoca iki günlük endişeli bekleyiş nihayetinde son bulacaktı. Son bulacaktı bulmasına da ya sonuç kötüyse diye içinde derin bir korku dal budak salmıştı sabahtan beri.

Bu kötü ihtimali düşünmek istemese de olmuyordu. Sevdiklerinin çoğu ellerinden kayıp gitmişti ve o hiç birşey yapamamıştı. Şimdi de Zeyd. Aniden hastalığının kötüye gitmesi ve günden güne zayıflayıp gözlerinin önünde solması. Ya o da ellerinden kayıp giderse. Daha dün gece ölümün kıyısından dönmüştü en yakın arkadaşı hatta kardeşi. Çünkü nerdeyse beraber büyümüşlerdi Neco'yla. Nerdeyse onu da kaybediyordu. Şimdi de Zeyd'in hastalığının artması. Ya sonuçlar kötüyse. O zaman ne yapardı? Hiç bilmiyordu.

Bu korkuyla doktorun kapısına baktı. Üstte ki tabelada yazan isme gitti ela gözleri.

"Meriç ATEŞ"

Bakışları bu tabelada asılı kaldı bir müddet. Zaman durmuş o durmuştu. Ne bir adım öne atabildi ne de geriye. Nefesi kesilmiş kalbi hızlı hızlı atıyordu. Kaşları yukarı kalkmış, gözleri kocaman olmuştu. Ağzı ise açık kalmıştı. Öyle ki dişlerinin arasında ki kürdan dişlerinden kurtularak yere düştü. Duvara tutunmasa oraya yığılacaktı.

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 15.9K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
930K 64.7K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.3M 89.6K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
5.6M 292K 98
Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi. Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekir...