Travel |Sope✔

By mortaldance77

16.6K 1.6K 1K

Hoseok ve kardeşi Jungkook aradıkları kitabı bulabilmek için birçok kitapçı gezmişlerdi ancak aradıkları kita... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm -Final-

5. Bölüm

1.1K 122 76
By mortaldance77

Biraz uyuyayım derken tüm günü uykuyla geçirmiştim. Sadece ıslanmış ve dinlenmek için odamda yatmıştım. Peki neden onca saat uyumama rağmen hala yorgun hissediyordum. Acaba hasta olmuş olabilir miydim? Çok iş yapmamıştım. Hem yapsam bile dinlendikten sonra iyi olurdum. Yani başka bir şey vardı. Umarım hasta değilimdir.

"Hyung uyanmışsın." Jungkook yatağında doğrularak bana baktı. Yeni uyanmıştı sanırım. Saçı dağınıktı ve gözlerini açamıyordu. "Evet uyandım da. Sanki yorgun gibiyim." Dedim. Esnemiş, yatağın başlığına yaslanmıştım. Bu yorgunluk hemen geçse iyi olurdu. Aksi halde durumum ağırlaşırdı. "Bence sen bugün de yat. Hatta iyileşene kadar gelme." Alayla konuşurken yastığımı yüzüne fırlattım. Benimle nasıl konuşuyordu? "Azıcık terbiyeli ol."

"Sen emin misin iyi olup olmadığına?" Diye sordu ciddi bir şekilde. "Biraz çalışayım. Baktım ki kötüyüm gelip dinlenirim. Bence bir şeyim yok. Turp gibiyim. Hareket edince geçer." Yataktan kalkarak dolaba yöneldim. Burada bir sürü güzel kıyafet vardı. "Kral Min seni sordu." Dediğinde ona döndüm. "Ne sordu?" Bir kıyafet çıkardım. Bazıları fazla süslüydü ve aşırı hoşuma gidiyorlardı.

"Seni yağmurun altında dönerken izlemiş ve kıyafetinin çok ıslandığını görmüş. Jimin dinlenmen gerektiğini söylemişti ya onu da duymuş ve bana da iyi misin diye sordu. Ben de iyi diye geçiştirdim. Bu kral beni korkutuyor hyung. Seninle fazla ilgileniyor." Jungkook çok abartıyordu bence. Yanlış anlıyor ve ona inanıyordu. "Düşünceli bir kral."

Kaşlarını çattı Jungkook. "Hyung o kraldan uzak dur. Ben ona güvenmiyorum." Bunu bana onun kitaplarını severek okuyan kişi mi diyordu? Ciddi miydi? "Jungkook bence düşündüklerin çok saçma. Koskoca kral beni mi sevecek? Hadi sevdi diyelim sence ben ona karşılık verir miyim?" Yani vermezdim herhalde. Ben başaralı üniversite öğrencisi Hoseok bir krala mı bakacaktım? Tamam şu an saçmalıyordum.

"Hyung o Kral Min Yoongi. İstediğini güzellikle veya zorla yaptırır. Hem okuğum kitapta bir erkeğe ilgi duyuyordu. Belki bu kişi sensindir ve o boş sayfaları doldurmak için biz geçmişe gönderilmişizdir." Dedi. Bunu hiç düşünmemiştim. Yok canım o kişi ben değilimdir. Jungkook öyle sanmıştır. Ama ya gerçekse? O zaman ne yapardım ben? "Daha fazla teorilerini duymak istemiyorum. Şimdi hazırlanacak ve Jimin'in verdiği işleri yapmaya çalışacağım. Sen de kalk hadi." Bir an da canlanmış ve banyoya girmiştim.

Kıyafetin beyaz kemerinin üstündeki sarı işlemeler altın gibi duruyordu. Kıyafet başlı başına gelinlik gibi bembeyazdı ve çok hoşuma gitmişti. Bu yüzden onu seçmiştim. Banyodan çıktıktan sonra aynanın karşısına geçerek saçımı örmüş ve üstüne yeşil bir toka takmıştım. Bugün kendime özenesim gelmişti. Neden ben de bilmiyordum ama güzel olmuştum. Bu kıyafet ve tokaları kim almışsa gerçekten zevkli biriymiş.

"Hyung çok güzel görünüyorsun." Elimi tutup etrafında döndermişti beni. "Teşekkür ederim kardeşim." Bu sefer onu beklemeden odadan çıkmış ve mutfağa gitmiştim. Jimin yine herkese emirler yağdırıyordu. "Merhaba Hoseok. İyi görünüyorsun." Deyip elime iki tabak vermişti ben ne olduğunu anlayamadan "Çabuk bunları götür ve yerleştir. Acele etmemiz gerek." Dedi.

"Neden ki?" Diye sorduğumda Jimin "Soru sorma. Hadi götür. Gelince söylerim." Dedi. Tabaklarla masaya ilerlemiş ve uygun bir şekilde yerleştirmiştim. Kral ortalıkta gözükmüyordu. Neredeydi acaba? Aceleyle mutfağa doğru ilerlerken önüme bakmayışım ve bir kişiye çarpışmam ile yeri boylamıştım. Neden bu kadar dikkatsizdim? Kafamı kaldırırken bir el gözlerimin önünde belirmişti.

Elimi uzatırken ayakta duran kişiye bakmış ve dudaklarımı ezerek ayağa kalkmıştım. "Çok özür dilerim kralım. Benim hatam. Lütfen beni affe-" Kral işaret parmağını dudağıma koyarak "Şşttt! Hoseok bu kadar hızlı konuşmana gerek yok. Sakin ol." Dedi. Bu adam yakınlarımda olduğunda iyi hissetmiyordum. Titreyip duruyor ve kendimi durdurdamıyordum. Ondan korkuyordum. Bakışları sertti, gülmüyordu ve dediğim anında olacak diyordu. Bence bunlar korkmam için yeterli sebeplerdi.

"Ben çok üzgünüm kralım." Parmağı dudağımdan inerek çenemi buldu ve gözlerini gözlerime sabitledi. "Tamam bilerek yapmadın. Hem ben de suçluyum. Senin gibi önüme bakmıyordum." Yine aynı şekilde dudakları kıvrılmıştı. Gülmek ve gülmemek arası gidip geliyordu. "Hoseok nerede kaldın?! Hadi gel!" Jimin'in sesini duyduğumda eğilerek "Gitmek için izin istiyorum. Gidebilir miyim?" Dedim. Elimden geldiğince eski zamana ayak uydurmaya çalışıyordum. Umarım başarıyorumdur.

"Gidebilirsin ve Hoseok çok güzel olmuşsun. Hayran kaldım sana." Çabucak kralın yanından uzaklaşmış ve Jimin'in yanına gitmiştim. Bu kral bana yürüyor olamazdı değil mi? Yok kesin ben yanlış anlamıştım. Evet yanlış anlamıştım. Yine de Jungkook'un dediği gibi bir an evvel gitmeliydik. Yoksa hiç iyi şeyler olmazdı. "Nerede kaldın?" Dalıp gittiğim uzak diyarlardan dönerek "Başka bir şey var mı? Hemen götürebilirim istersen." Dedim.

"Sen gelene kadar her şey yerleştirildi. Ben çok acıktım ve bir şeyler yiyeceğim. Sen de bana katılmak ister misin?" Jungkook mutfağa girerek ikimizin adına konuştu. "Biz de çok açız. Elbette katılırız." Masaya birkaç şey koymuş ve direkt yemeye koyulmuştuk. Jimin ve Jungkook koyuldu desem daha doğru olurdu çünkü benim pek yiyesim yoktu. Kral Min aklımı karıştırıyordu.

"Bugün neden bu kadar sinirlisin?" Dedim Jimin'e. "Sinirli değilim. Sadece işimi yapmaya çalışıyorum. Kral bugün için dua töreni düzenledi. Tüm herkes katılmak zorunda. Biraz hızlıyım o yüzden." Ben de onun gibi hızlıca kahvaltımı etmiştim. Dua törenini merak ediyordum. Acaba nasıl yapıyorlardı? Etrafı falan süslüyorlar mıydı? "Jungkook yeter daha yeme. Sonra 100 kilo olacaksın." Dedim. Jimin çoktan kalkmış ve içeriyi gözetlemeye başlamıştı. Kral ve prens bitirdiği an toplamak için bize haber verecekti çünkü.

"Tamam hyung." Ağzındaki lokmayı bitirmiş ve daha yememişti. "Hoseok." Dedi Jimin sessizce. Bu içeri gitmemiz gerektiğini gösteriyordu. Jungkook ve ben anında içeri girmiş ve toplamaya girişmiştik. Tonlarca çeşit hazırlanılıyordu ama kral ve prens iki lokma yiyip kalkıyordu. Yarısı boşa gidiyordu. Neyse ki kral bunları çöpe attırmak yerine herkesin yemesine izin veriyordu.

Masayı toplarken birkaç garip giyinimli insanlar kralın yanına gelmişti. Bir şeyler konuşuyorlardı. Dikkatimi masaya vererek kısa sürede toplamıştık. Bunları doğru düzgün yemeği olmayan insanlara dağıtacaktık. Bu bana saçma geliyordu çünkü onların artığıydı. "Hoseok nereye daldın?" Dedi Jimin. "Ben bu yemeklerin o insanlara dağıtılmasını doğru bulmuyorum." Dedim direkt.

"Neyi doğru buluyorsun peki?" Alayla bana baktı. "Ya bu kötü bir şey değil ama artık işte. Yoksullara kötü hissettirir. Sen de birinin artığını yemek istemezsin değil mi?" Benim gibi ciddileşti. "Evet istemem. Haklısın da ama biz bir şey diyemeyiz. Krala sakın bundan bahsetme. Kararlarının sorgulanmasından hoşlanmaz." Dedi. Acaba o neyden hoşlanıyordu merak ediyordum. Hiçbir şeyi sevmiyor sürekli asık suratla geziyordu.

"Dua töreni başlayacak hadi gelin." Jungkook'un bizi çağırmasıyla mecburen kralın ve herkesin olduğu kalabalığa geçmiştik. Tam olarak ne yapacaktık bilmiyorum ama o garip adamlar iki de bir bana bakıyor ve aralarında fısıldaşıyorlardı. "Öncelikle herkes aynı an da dua edecek. 2'li sıralar oluşturulacak." Kralın başa geçeceğini sanmıştım fakat o adamlar ilk sıraya başka kişilerin geçmesini istemişti. Böyle mi dua ediyorlardı? Çok garip.

"Turuncu saçlı!" Diye beni çağırdıklarında bir adım öne çıktım. "Geç şuraya." Eliyle işaret ettiği yere geçmiş ve ardından aynı adam "Kralım siz de onun yanına geçin." Dediği an da alnımdan terler düşmeye başlamıştı. Daha az önce çarpışmışken bir de yan yana mı dua edecektik? Nasıl dua edildiğini bilsem belki stres etmezdim. Kimi kandırıyorum? Kralın yakınlarında olmak daima bana aynı şeyleri yaşatıyordu. Stresle falan alakası da yoktu.

Herkesin sırası ayarlandıktan sonra adamlardan biri bir şeyler karıştırıyor diğeri ise etrafımızda elinde olan poşetle geziyordu.

Kral heykel gibi duruyordu yanımda. Ben yanında ufacık kalıyordum. O benden daha kuvvetli, uzun boylu ve heybetliydi. Mükemmeldi. Ben ise bebek gibi kalmıştım.

"Beni izlemekten duanı edemedin." Dedi kral. Yakalanmıştım. "Yok ben ettim duamı. Sadece etrafa bakınıyordum bitiren var mı diye." Kral gözlerini açarak siyah gözlerini bana dikti. "Mmm tamam. Dediğin gibi olsun." Kalın sesi sanki beni etkisi altına alıyordu. "Ben gidebilir miyim?" Dediğimde kral "Gidemezsin. Hazırlanan kutsal sudan bir yudum almak zorundasın." Dedi. Eliyle işaret ettiği yerde 20'ye yakın bardak bulunuyordu ve hepsinin içinde miktarları aynı olmayan sular bulunuyordu.

Herkesin duası bittikten sonra adam herkese sularını dağıtmıştı. İçmeye korkuyordum açıkçası. Kim bilir içine neler katmışlardı? Ucundan dudaklarımı bardağa değdirip sudan bir yudum aldım. İçmezsem hakkımda saçma sapan söylemler çıkabilir diye mecburen bunu yapmıştım. Tadı fena değildi. Şeker tadı alıyordum ve sanki biraz da nane. Hem tatlı hem de ferahlatıyordu.

Yarım bardak suyu bitirdikten sonra adam herkesten toplamış ve çantasına yerleştirmişti onları. Deney mi yapacaktı? Belki de aynı bardağı yıkayıp başkalarına içireceklerdi. Her şeyi çok fazla sorguluyordum.

Jimin'in uyarısıyla kral beni görmeden yanına gitmiştim. "Hoseok krala dikkat et lütfen. O sanki sen de bir şeyler seziyor." Dedi. Ne demek istediğini anlayamamıştım. Kral ben de ne seziyor olabilirdi ki? "Senin gelecekten geldiğini biliyorum." Demişti ardından.



































💖💖












Continue Reading

You'll Also Like

5K 165 30
O soylu babasının gayri meşru kızıydı Soylu üvey annesinin istemediği Soylu üvey kız kardeşinin ablası olarak görmediği Soylu üvey abisinin kardeşi...
AŞK-I DERUN By 👑

Historical Fiction

6.8K 538 16
Büyük bir sevda ile bir araya gelen iki gönlün büyük imtihanları. Kuruluş Osman karakterlerinden alınmıştır. Algon sevdasını birde kendi hikayelerimi...
3.8K 607 8
"Gençliğini arkasında bırakacak kadar çok sevmişti beni."
24.2K 3.4K 10
"Ben birinin hayatı olamam, birine hayat da veremem ama istersen seninle olurum, seninle bir olur, bize hayat olurum, ikimize.. Hayır, sadece bize." ...