Tattoo

By thisisabadthing

2.8K 303 446

karolofc: Adımı omzundan kaldır. ruggero: Yoo, benim omzum değil mi, istersem kaldırırım istersem tutarım. ka... More

Un
Deux
Trois
Quatre
Cinq
Six
Sept
Neuf
Dix

Huit

205 29 112
By thisisabadthing

Medya: Coldplay - The Scientist

İyi okumalar.

●●●

ruggero: Günaydın dünyanın en güzel gözlü kızı!

Seni böyle uyandırmayı özlemişim

Uyanıksın değil mi?

Odanın camı açık

karolofc: Uyanığım da buraya mı geldin?

ruggero: Evet, seni özledim

Kahvaltı yaptın mı?

Pikniğe gidelim diyecektim

Dün seninle konuşmayı bıraktıktan sonra sırf bunun için hazırlandım

karolofc: Ruggero...

ruggero: Hayırı cevap olarak kabul etmiyorum

Kahvaltı yapmışsan bile en azından gel

Sürprizim var

karolofc: Peki

Hazırlanayım, beş dakikaya aşağıdayım

ruggero: Süper!

Bekliyorum

karolofc // çevrim dışı
ruggero // çevrim dışı

●●●

Giyinip aşağı indiğimde beni gülümseyerek beklediğini gördüm. Tebessüm ettim ve kapıyı kilitleyip çantama koyduktan sonra yanına gittim. Yavaşça bana sarıldığında kollarımı sırtına doladım.

Neden içimde kelebekler uçuşmuyordu?

İlk gün ki heyecanım yoktu. Halbuki üç senede sürekli ilk gün hissettiğim gibi hissederdim. Yutkundum ve yavaş yavaş benden çekilip elini uzattı. "Ruggero, lütfen. Sadece pikniğe gidelim." elini yavaşça kapattı ve suratı düştü. Bende gülümsememi silip arabasına bindim.

Yoldaydık, arabada ürkütücü bir sessizlik vardı. Fakat az önce bozulmuştu bu sessizlik. "Karol." dedi gözünü yoldan ayırmadan. Ona baktım. "Kararın ne olursa olsun, benden nefret etmeni istemiyorum."

"Senden nefret etmiyorum Ruggero. Bu da söylediğim diğer bir yalandı..."

"Ama sevmiyorsunda."

"O konuda emin değilim. Konuşacak başka konu bulamaz mıyız? Mesela bana sürprizin ne olduğundan bahset!"

"Sürpriz sürprizdir küçük hanım! Söylenmez." kollarımı göğsümde birleştirince gülümsedi ve arabayı kırmızı ışıkta durdurup yanağımı öptü. Bu hareketi karşısında şaşırmıştım. Yutkundum. "Seni öpmeyi özlemişim."

"Bende arabaların korna sesini." güldü ve yeşil ışık yanınca ilerlemeye devam etti. Çimenlerin olduğu ve sadece çıplak ayakla gezilebileceği bir parka getirdi bizi. Herkes elinde ayakkabılarıyla yürüyordu. Kimleri piknik yapıyor, kimileri de çalan müzikte dans ediyordu. "Çimenleri hissetmeyi çok seviyorsun." dedi bana bakıp. Buna cidden ihtiyacım vardı. "Ayrıca şurada ki taşların üstüne basıp bütün sinirini çıkarabilirsin."

"Sinirli değilim ki. Sadece huzura ihtiyacım var."

"O zaman arabadan in ve ayakkabılarını çıkar." gülümsedim ve yanağını öptüm. "Teşekkür ederim, buna ihtiyacım vardı." o an o kadar güzel gülümsemişti ki bir şeylerin cidden içimde bittiğini anlamıştım.

Arabadan indik ve kapıları kapattıktan sonra Ruggero gidip piknik sepetini aldı ve arabayı kilitledi. Ayakkabılarımızı çıkardık ve ilerlemeye başladık. "Nereye oturacağız?"

"Uzak bir yere, gel." elimi tuttuğunda çekmek istedim ama mutsuz olmasını da istemedim. Bir el tutmaktan ne olurdu ki? Sadece beni daha fazla severdi...

Kurdelelerin bağlı olduğu bir ağaca geldiğimizde elimi bıraktı ve piknik sepetini yere bıraktı. "İşte burası." dedi ve cebinden ona verdiğim bandanayı çıkardı. Yutkundum. "Onu buraya mı asacaksın?"

"Birbirlerini zorluklara rağmen seven çiftlerin kurdele ya da bizim gibi bandana astığı ağaç bu." tam asacakken onu durdurdum. "Ruggero, net bir cevap bile vermedim hâlâ."

"Ama..."

"Sana zarar vermek istemiyorum, lütfen güzelce pikniğimizi yapalım."

"Bandana bende kalabilir mi?"

"O senin zaten." bir süre birbirimize sadece baktık. Sonra o hafif bir tebessüm edip piknik sepetini açtı. Ben örtüyü sererken o da yemekleri çıkarttı ve önümüze koydu. İçecekleri de çıkarttığında ağzım açık kalmıştı. Hepsi çok güzel görünüyordu.

Eskiden evde yapacak yemek bulamayınca en beğendiğimiz yerden bir pizza almıştı, benim ve ben sevdiğim için onun da en sevdiği yemek olan Enchilada yapmıştı. Risotto ve küçük bir de çilekli pasta vardı. "Bunlar... çok güzel." ben kesinlikle bunları hak etmiyordum. "Beğenmene çok sevindim."

"Sana bir şey söylemem lazım." ona, artık bir şeyler hissetmediğimi söylemem lazımdı. "Şimdi değil, sonra söylersin." dedi ve önce Enchilada'dan koydu, sonra da Risotto'dan. "Peki." dediğimde içeceğimi de açıp yanıma koydu. "Anlat, sekiz ayda değişen bir şeyler oldu mu?" oldu, sana olan hislerim değişti...

"Evet. Ya senin?"

"Oldu."

"Peki ya Leo? O nasıl?"

"Dün konuştuk. İyi olduğunu söyledi."

"Buna sevindim."

"Eğer sende istersen bizi birkaç günlüğüne İtalya'da görmek istiyor."

"Bakarız." dedim geçiştirerek.

"Sen ne söyleyecektin?"

"Şey... giderken söylerim. Çokta önemli değil."

"Peki. Nasıl istersen. Şu an sussanda olur, seninle piknik yapmak bile benim için çok güzel bir şey."

"Böyle söyleme..." dedim kısık sesle. Duymamasını umuyordum. "Ne dedin? Anlamadım."

"Hiçbir şey. Sadece pasta çok güzel görünüyor." gülümsedi. Sonra önümüzdeki her şeyi bitirdik. "Tadlarını beğendin mi?"

"Evet, hepsi çok güzeldi. Teşekkür ederim."

"Rica ederim. Şimdi, gel." telefonundan Coldplay'in The Scientist şarkısını açtı ve elini uzattı. Yutkunup tuttum. Ayağa kalktık. Ellerini beline koydu, bende ellerimi omzuna koydum. Alnını alnıma yaklaştırdı. Sadece bir an olsun, onunla burada böyle kalacaktım. Onu üzmek istemiyordum. Peki ya onu sevip sevmediğimden emin miydim?

Kesinlikle şu an ona karşı bir şeyler hissetmiyordum. Buna çok emindim. Yavaş yavaş dudaklarıma yaklaştı tekrar öpmek için. Hareket edemiyordum. İki seçeneğim vardı. Ya öpmesine izin verecektim ya da izin vermeyip artık ona karşı bir şeyler hissetmediğimi söyleyecektim. İkinci seçenek daha mantıklıydı. Tam onu çekecekken birden dudağıma yapıştı. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Bunun olmaması lazımdı.

Ellerimi yanaklarına çıkarıp kendimi çektim. "Sevmedin mi?" ona cevap vermedim. Gözümden yaşlar akmaya başladığında ona bunu nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Belki de sadece cevap vermeyip eve gitmek isteyebilirdim. "Eve gidelim." dedim göz yaşlarımı silerken. "Karol, bana cevap ver. Beni artık sevmiyor musun?"

"Ben... bilmiyorum." dedim titreyen sesimle. "Nasıl bilmiyorsun Karol? Adımı duyunca bile bir şey hissetmiyor musun? Ya da beni görünce?"

"Bilmiyorum dedim Ruggero. Lütfen, gidelim artık." elimi tuttu ve beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. "Kendimden nefret ediyorum. Eğer senden ayrılmasaydım bana olan sevgin bitmeyecekti."

"Bilemezsin Ruggero. Kendinden nefret etme lütfen."

"Hepsi benim suçum." yutkundum. Böyle yapmamalıydı. Kendine daha fazla acı çektiriyordu. Ne yapacaktım şimdi?

●●●

Karol'ün neden uzattığını anladığımıza göre tema değiştirmeye gidebilirim wçkdwilwwi

İyi geceler!

Continue Reading

You'll Also Like

160K 16.9K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
2.5K 301 8
•hayal kırıklığı,, texting✓ wparkw: Küçükken babam bana dik durmayı öğretirdi. wparkw: Çünkü babam ömrümde beni üzecek kişilerin olduğunu biliyordu. ...
47.2K 3.5K 30
-Bunu nereden öğrendin? Ben hayatımda ilk defa duymuşken sen bunu yapmayı nasıl başarabilirsin? -Seni yenebilmek için her gün çok çalışıyorum Jungko...
9.1K 1K 26
Ünlü idol Kim Namjoon bir oğlu olan yabancı asistanlarına geri dönülmez bir şekilde aşık olmuştu.