GÖKKUŞAĞI

By kmsrl78

635K 35K 4.9K

Romantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak... More

🌈1 /G ⭐
🌈2/G⭐
🌈3/G⭐
🌈4/G⭐
🌈5/G⭐
🌈 6/G ⭐
🌈7/G ⭐
🌈 8/G ⭐
🌈9/G ⭐
🌈 10/G ⭐
🌈 11/G ⭐
🌈 12/G ⭐
🌈 13/G ⭐
🌈 14/G ⭐
🌈 15/G ⭐
🌈 16/G ⭐
🌈 17/G⭐
🌈 18/G⭐
🌈 19/G ⭐
🌈 G/20⭐
🌈G /21⭐
🌈 G /22⭐
🌈 G/23⭐
🌈 G/24⭐
🌈 G /25⭐
🌈 G /26⭐
🌈 G /27⭐
🌈 G/28⭐
🌈 G /29⭐
🌈 G /30⭐
🌈 G/31⭐
🌈 G /32⭐
🌈 G /33⭐
🌈 34/G ⭐
🌈 35/G ⭐
🌈 G /36⭐
🌈 37/G ⭐
🌈 38/G ⭐
🌈 39/G ⭐
🌈 G /40⭐
🌈41/G ⭐
🌈42/G⭐
🌈43/G⭐
🌈44/G⭐
🌈45/G⭐
🌈46/G⭐
🌈47/G⭐
🌈49/G⭐
🌈 50/G⭐
🌈51/G⭐
🌈52/G⭐
🌈53/G⭐
🌈54/G⭐
🌈55/G⭐
🌈56/G⭐
🌈57/G⭐
🌈58/G⭐
🌈59/G⭐
🌈60/G⭐
🌈61/G⭐
🌈62/G⭐
🌈63/G⭐
🌈64/G⭐
🌈65/G⭐
🌈66/G⭐
🌈67/G⭐
🌈68/G⭐
LÜTFEN OKUYUNUZ/ÖNEMLİ!

🌈48/G⭐

5.6K 545 114
By kmsrl78

Keyifli okumalar dilerim...

İlahi Bakış Açısı

Akşam yemekten sonra herkes salonda otururken Gökkuşağı mutfakta ki işlerini halledip sıcak salona geçiş yaptı. Kendine oturmak için yer bakarken Martin'in bakışlarını hissetti. Martin göz kırptığında yanında ki boşluğu gördü ve oraya geçti.

"Bana yer mi ayırdın?" kulağına fısıldadığında Martin'de hafif gülümseyerek sevgilisine yaklaştı.

"Evet, kimse oturmasın diye mücadele ettim."

Birlikte kıkırdadıklarında bir boğaz temizleme sesi gelmişti. Gökyüzü ikiliyi izlerken gözlerine bakarken konuştu.

"Herkesin içinde fısır fısır konuşmayın."

"Bunu biliyoruz zaten." derken abisine gülümsedi.

"Uygulamıyorsun ama."

"Aramızda bir şeydi abi." Martin'de konuştuğunda Gökyüzü sessiz kaldı. Kardeşini hala küçük oyun arkadaşı gibi görüyordu ve bir erkeği sevdiği gerçeğini hala kabullenemiyordu. Deniz'den sonra kız kardeşi ile birlikte üzülmüştü onun adına şuan mutlu iken bir abi olarak telaşıda vardı.
Düşüncelerini yok ederek karısına döndü.

"Hayatım bir çay koyar mısın?"

Melek yerinden kalktığında Mustafa dedenin sesini duydu.

"Gelin bana da bir çay koyar mısın?"

Melek hemen dedesinin elinde ki bardağı alıp mutfağa geçtiğinde Gökkuşağı'da başını Martin'in omuzuna yaslamamak için zor duruyordu.

"İyi misin?"

"Yorgunum sanki biraz."

"Mutfakta kendini çok yoruyorsun."

Gökkuşağı başını çevirip Martin'e baktığında zaten onun bakışlarının kendinde olduğunu gördü.

"Severek yaptığımı biliyorsun."

"Biliyorum güzelim ama yoruluyorsun işte... Bütün gün o narin parmakların suyun içinde üzülüyorum."

Gökkuşağı gülerek ellerini önüne doğru kaldırdı. Bakış açılarına beyaz uzun parmaklar girdiğinde Martin üstünü okşadı.

"Ellerim gayet iyi durumda."

"Pekala güzelim."

Martin hala Gökkuşağı'nın ellerine bakarken Mustafa dedenin sesini duydular.

"Napıyorsunuz, Gökkuşağı ellerini kaldırmışsın?"

"Hangi yüzüğün daha çok yakışacağını düşünüyorlardır dede." Göktürk her zaman ki gibi boş boğazlılığını yaparken bir kaç kişi gülmüştü. Gökkuşağı gözlerini devirirken Martin'de bir kaç gündür başkaları tarafından ima edilen evlilik teklifini düşünüyordu.
Gökkuşağı ellerini indirirken Martin'de elini çekmişti.

Gece saatlerine doğru herkes evine geçerken Martin'de gece Gökkuşağı ile konuşacakları saati bekliyordu.
Mustafa dede her ne kadar torunlarının gelip onda kalmasını istese de Gökhan Bey bütün çocuklarının bir çatı altında yatmasını istedi.
O yüzden şimdi Gökkuşağı salonda ki iki koltuğu yatak haline getiriyordu. Abisi ve yengesi onun odasında ki çift kişilik yatağa yatacak kendisi ve Leyla ise Göktürk'ün odasında ki yataklara geçecekti ve bu durumda koltuğa yatacak ikili Martin ve Göktürk olacaktı.

"Oğlum seni de böyle koltukta rahatsız edeceğiz ama." annesi mahcup bir şekilde konuşurken Martin gülümsedi.

"Ne rahatsız olması efendim, lütfen böyle düşünmeyin."

"Peki ama anlaşalım artık efendim falan deme eğer erken bulmassan ve istersen anne diyebilirsin."

Göktürk şaşkınca annesine bakarken Gökkuşağı nefesini tutmuştu. Bu Martin için özel bir konuydu, annesini kaybedeli uzun bir zaman oluyordu ve bunu başka bir kadına söyleyebilir miydi bilmiyordu.

"Hmm, pekala Gökçe anne."

Martin bunu çekinerek söylediğinde kendini bir anda iyi hissetmişti, Gökkuşağı tuttuğu nefesi verirken bir garip hissetti. Göz göze geldiklerinde Gökkuşağı destek olurcasına gülümsedi ve serdiği çarşafı bir kez daha düzeltti.

"Anneme, anne dedi, ağlamalı mıyım? Pabucum dama atıldı."

Göktürk ağlar gibi numara yaparken tam bir şebek gibiydi ve odada olanları güldürdü. Leyla'nın da içini kavuran bir konuydu bu 'anne' meselesi, çok küçük bir yaşta kaybetmişti ve içinde her zaman da bir ukte vardı. O heyecanla Gökçe Hanıma döndü.

"Bende diyebilir miyim?"

Martin hızla kardeşine dönerken Gökçe Hanım aniden gelen soru ile bir şey anlamadı ama iki kardeşin bakışmasını gördüğünde hemen kızın oturduğu yere gitti ve karnına doğru çekerek kıza sarıldı.

"O nasıl söz, istediğin gibi hitap edebilirsin."

Salonda anlık duygusallaşma yaşanırken İstanbul'da onlar hakkında planlar yapılıyordu.
Feride göğsünde uzandığı adama kısa bir bakış atıp tekrardan gözleri tavanı buldu.

"Var mı bir gelişme?"

"Hayır, herhangi bir şey duymadım." Feride biraz geriye doğru çektiğinde cevaplamıştı.

"Karakolda bir sıkıntı oldu mu?"

"Ellerinde hiç bir delil yok sence olabilir mi?"

Feride küstah bir şekilde konuştuğunda adam da gülmüş ve kadının saçlarını okşamıştı.

"Adamlarım işini iyi yapar."

Feride hemen yerinde doğrulup yukardan adama baktı ve bir omuzunu okşadı.

"Bir an önce bu şirketi tamamen alıp Aras soyadını unutturmak istiyorum."

Adam, kadının yüzünde ki hırsı gördüğünde hafif yerinde doğruldu.

"Zaten o şirketi alacaksın, yanında ben varken imkansız mı sence?"

"Değil ama bir an önce istiyorum."

Adam sırıtarak kadının çıplak omuzunu okşadı ve biraz kendine çekti.

"O iş kolay ama herşeyin bir sırası var."

Adam tam dudaklarını birleştircekti ki Feride hemen geri çekilip yerde ki bornozuna uzandı.

"Kolaysa bir an önce hallet."

"Pekala, ilk önce bir davet düzenle ve insanlara bu şirketi gerçekten yönettiğini göster."

Feride sıkı sıkı bağladığı kuşak ile tekrar adama döndü ve alayla güldü.

"Kimse yönetemediğimi biliyor."

Aykut'la geç tanışmış ve bu çıkar ilişkisi geç başlamıştı, bu zamana kadar da zaten şirket oldukça kötü duruma düşmüştü.

"Bu şirketi almasan bile, benim sana her anlamda yetebileceğimi biliyorsun değil mi?"

"Ama ben her koşulda o şirketi almak istiyorum."

Feride arkasını dönüp banyoya ilerleyecekken adamın sesi ile duraksadı.

"Şirketi aldığında her şey daha güzel olacak ve bundan sonra ki hayatın benimle geçecek birtanem."

Feride arkasının dönmüş olduğu avantajı ile alayla güldü. Çünkü o şirketi aldıktan sonra bir diğer hedefi Martin'di.
Yinede Feride hiç bozuntuya vermeden arkasında ki adama döndü ve gülümsedi. Adam bu bakışlardan sonra hafif ayaklanarak söylendi.

"Banyoda yardımcı olmamı ister misin?"

"Buna gerek olduğunu düşünmüyorum." Feride sesinin düz çıkması için zorlarken banyoya kendini direk attı ve yüzünü buruşturdu.

Bu şirketi tamamen ele geçirme isteği hırsından dolayıydı. Alıştığı bu rahat hayatı, bir hiç uğruna kaybedemezdi. Martin'e ise hastalıklı bir şekilde kafayı taktığından haberi yoktu.

~~~~

Gökkuşağı yanağında ki dokunuşlarla hafif gözlerini aralarken dibinde ki bedeni hissetti. Kokusundan kim olduğunu anlarken o da elini kaldırıp Martin'in yüzüne koydu.

"Sevgilim." uyku sersemi ile mırıldandığında Martin bu görüntü ile gülümsedi ve dudaklarının üzerine fısıldadı.

"Sevdiğim... Güzel gözlüm."
İçinden geçenleri tek tek söylerken bir yandan da saçlarını okşuyordu.

"Saat kaç, bir şey mi oldu?"

"Sabaha karşı dört sanırım ve seni özledim."

Boynundan öperken oldukçada sessiz olmaya çalışıyordu çünkü kardeşi ile aynı odadaydılar. Gökkuşağı elini indirip Martin'in beline getirdiğinde biraz kendine çekti ve çenesinden öptü.

"Rüyanda gördün sanırım."

"Hı-hım gördüm, nasıl gördüğümü anlatmamı ister misin?"

Gökkuşağı aniden gözlerini açtığında hafifçe belini sıkmıştı. Martin aniden gelen darbe ile kendini kasmıştı ama çok uzun sürmeden sırıttı.

"Yoksa göstermemi mi tercih ederdin?"

"Kardeşinle aynı odadayız uslu dur."

Martin derince nefesini verirken aniden dönüp Gökkuşağı'nın dudağından öptü ve çekildi.

"Şuan seni kaçırmamam için geçerli bir sebep söyle."

Gökkuşağı kısa bir süre düşünüp aklına ilk geleni söyledi.

"Babamın evi burası."

"Ah unutmuşum bir komutan ve albayın kanatları altındayız."

Gökkuşağı kıkırdayarak Martin'e doğru tam döndü ve elini tekrardan boyun ve yüzünün arasına getirip okşadı.

"Onlardan korkuyor musun?"

"Ha ben mi? Ne korkacağım, hem baban gayet sakin ve esprili bir adam."

"Sen onu görevini yaptığı seneler görecektin, ciddi anlamda evde bir birliğin erleri gibi davranıyordu."

"Kötü bir şey mi bu?"

"Tabi ki değil ama bazen çok yorucu ve kırıcı oluyordu."

"Anlıyorum, peki Gökçe anne nasıl? Yani sonuçta onun mesleğide kolay değil."

Gökkuşağı annesine hitap ediş şekline bir kez daha gülümserken boynunu tutmuş olduğu eli ile okşadı.

"Şuan nasılsa aynı değişen bir şey pek yok... Ama bazen kontrol manyağı olabiliyordu. "

Bunu derken hafifçe gülmüştü ve aklına gelen bir şeyi de söyleme ihtiyacı hissetti.

"Üniversite de yurt dışı gezisi olacaktı hatta demiştim İtalyaya gittim diye."

Martin'den bir baş sallama hareketi geldiğinde sessizce devam etti.

"İşte tabi ki beni yollamak istemediler, bende nasıl ısrar ediyorum sonuçta İtalya yani ve en sonunda ikna oldular ama ikiside okuluma gelip hocalarımı tembihlediler'Hocam bizim kız yerinde pek duramaz siz ona dikkat edin olur mu?'
Ve bunun gibi bir sürü cümle, herkes şaşırıp kalmıştı, bende dahil, ah çok utanç vericiydi."

Gökkuşağı başını hemen önünde ki göğüse saklarken Martin kıkırdadı ve sevgilisinin çenesinden kaldırıp yüz yüze gelmelerini sağladı.

"Sanırım bu hareketli Gökkuşağı'nı bir ben göremedim."

"Büyüdüm artık, gerçi o zaman da büyüktüm ama önce ki olaylardan dolayı endişeliydiler."

Sona doğru sesi durgunlaşsa bile pek belli etmeden karşısında onu anlayışla dinleyen adama baktı. Martin dudağının kenarından öperken mırıldandı.

"Keşke İtalya'da yollarımız kesişseydi."

"Bunu bende isterdim ama kader bu güneymiş."

Martin gülümseyerek ay ışığında sevdiği kızı izlerken konuştu.

"Sonum seninleyse her kadere razıyım."

Gökkuşağı hafifçe gülümseyip yanağından öptüğü sırada Leyla'nın uykulu sesi duyuldu.

"Ne bu tantana yaa?"

Martin hafif arkasını dönüp kardeşine baktığında onun gözlerini açmaya çalıştığını farketti.

"Uyu güzelim, yok bir şey."

"Abi neden buradasın?" derken hemen doğrulmuştu Leyla.

"Sevgilimin yanına geldim, suç mu?"

"Yok değil tabi de." Leyla kendini sırt üstü yatağa bıraktığı sırada Martin'de yataktan kalkıp Gökkuşağı'nın belinden tuttu.

"Hadi çıkalım."

"Nereye Martin?" derken oldukça şaşkındı ama belinden tutan adama da ayak uyduruyordu.

"Biraz dolaşsak ya dışarıda."

"Gece çok soğuk olur buralar."

"Gündüzde pek bir farkı yok." derken gülmüştü. Gökkuşağı hak verirken valizin yanına geçmişti.

"Tamam, üstümü değiştireyim."

Martin odadan çıktığında Leyla şaşkınca bakıyordu. Ciddi anlamda dışarı çıkacaklardı, o şuanda yatağında bile üşürken bu soğukta çıkmaları şaşırtıcıydı.

Gökkuşağı kalın taytını giydikten sonra üstüne kalın kazaklarından birini giydi. Telefonunu eline alıp Leyla'ya el salladı ve odadan çıktı. Kapı da onu bekleyen adamı gördüğünde sırıtarak yanına ulaştı ve yanağından öptü.

"Evden kaçtığımız için heyecanlı mısın?"

"Sanki biraz." başına beresini takıp, atkısını boynuna doladı ve şişme montunu giydi. Martin'de montunu giymiş çıkacekken Gökkuşağı kolundan tuttu ve başına beresini taktı.

"Üşütmek mi istiyorsun?"dolaptan aldığı erkek atkısınıda Martin'in boynuna doğru iki yandan sallandırdığında hazırdılar.

Martin bu ilgiden memnun olmuş bir şekilde sevgilisinin elini tutarken sessiz ve karanlık yolda ilerliyorlardı.

"Gökkuşağı sen bu soğuklara nasıl dayanıyordun?"

"Kalın giyinerek tabiki de, senin gibi beremi takmayarak değil."

Martin gülerken bir eliyle de beresini çekiştirdi ve ellerini ayırmadan Gökkuşağı'nın boynundan kolunu geçirdi.

"Neyse ki benimle ilgilenen bir kadın var."

"Hmm, o kadın olmasa ne olurdu?"

"Muhtemelen o kadın olmasaydı bende hayatı yaşanabilir bulmazdım."

"Martin."

Gökkuşağı gergin bir şekilde ismini söylediğinde adam hafifçe gülümseyip sevdiği kıza baktı.

"Öyle güzel Martin deme."

"Sana şuanda kızıyorum."

"Hiç kızıyormuş gibi değilsin ama."

Gökkuşağı trip atma isteği ile ellerini ayırdığında hızlıca önden yürümeye başladı.

"Güzelim."

"Gökkuşağı." Martin tane tane sevgi sözcüklerini söylerken kadının arkasından ilerliyordu.

"Bak şimdi kızmış oldun."kadın hiç bir tepki vermeden devam ederken Martin arkasından sırıtarak gidiyordu.

" Güzel gözlüm... Aman benimki kimlere kızarmış."

Gökkuşağı arkasını dönüp onu alaya alan adama baktığında kaşlarını çattı.

"Şuan hiç sevimli değilsin. "

" Sevimli olabilmem için neler yapmam lazım."

Kendisine dönen kadını bir hamlede belinden kavrayıp bir evin duvarına yasladığında Gökkuşağı gözlerini kapatıp açmıştı.

"Böyle nasıl, yeterince sevimli miyim?"

"Martin."

Gökkuşağı gözleri yarı kapalı bir şekilde dibinde ki adama bakarken Martin burunlarını birbirine sürttü, bir eli kadının kalçasını bulurken dudaklarını birleştirdi. Bu birleşme ile üşüyen vucütları bile ısınmıştı.
Gökkuşağı ellerini adamın ensesine çıkarıp okşadığında Martin onu duvara biraz daha sıkıştırdı. Nefessiz kaldıklarında Martin son kez kadının dudağını öpüp geri çekildiğinde nefeslendiler.

"Sen harika mısın acaba?"

"Neden?" Gökkuşağı bunu sorarken cilvesini yaptığında Martin sırıtıp tek eli ile kadının yanağını okşadı.

"Neden olduğunu göstermeli anlatacağım şimdi."

Martin tekrar dudaklarını buluştursa bile sırtına gelen darbe ile kadından çekildi ve arkasına baktı. Yaşlı amca  bir apartmanın ilk camından onlara baktığını görünce şaşırdı.

"Utanmıyor musunuz evladım sokak köşelerinde."

Gökkuşağı Martin'in göğsüne sokulurken Martin onu korumak ister gibi kadının başını tutup göğsüne tam yaslarken amcaya cevap verdi.

"Kötü bir şey yapmıyorduk."

"Gördük onu, haydi şimdi gidin kimse görmeden... Tövbe tövbe." penceresini yavaşça kapatırken söylenmişti.

Martin de yaşlıya hürmeten bir şey demeden sevdiği kadının elini tutup sokağın köşesini döndü.

"Umarım tanımamıştır."

"Tanısa söylerdi güzel gözlüm, rahat ol."

Gökkuşağı yakalanmanın verdiği utanç ve komiklik ile kıkırdadığında Martin'de gülmüştü. Güzel bir anı daha onlara kalmıştı.

Saatler öğleden sonrayı gösterdiğinde herkes giyinmiş kapının önündeydiler. Gökhan Bey kucağında ki torunu Mars ve yanında sürekli havlayan kızının köpeği ile çocuklarına bakıyordu.

"Hadi dikkatli olun tamam mı?"

"Tamam baba, Mars dedene yaramazlık yapma tamam mı?"

"O nasıl söz gelinim, bu kız dedesine şımarıklık yapmayacakta kime yapacak."

Gökkuşağı bu duruma gülerken köpeğine baktı ve o da keyifle söylendi.

"Oğluşum sen şımar dedeye tamam mı?"

Diğerleri buna gülerken Martin'de oldukça keyif alıyordu. Sevdiği kızın elini tutup okşadı.

Martin, Gökkuşağı, Danilo ve Mario bir arabada giderken,Gökyüzü, Göktürk, Melek ve Leyla ise başka bir arabadaydı. Güzel hava şartlarından dolayı bugünü gezmek için ayırmışlardı zaten yarında son günleriydi.

İlk durakları Yedigöller Milli Park olurken arabaları uygun yerlere çekip indiler. Yürüyüş yolunda ilerlerken Martin ve Gökkuşağı en arkada el ele tutuşmuştu. Etraf kışın getirisi ile  kar doluydu, ağaçlarda kar karıntıları varken bazı ağaç yaprakları da sarıydı.

"Ne kadar huzur dolu değil mi?"

"Evet öyle." diye mırıldandı Martin ve sevdiği kadının başına bir öpücük kondurdu.Göllerin üstünde yapılmış köprülerden geçerken birbirlerinin fotoğraflarını çekmişlerdi.
Herkes kendi halinde etrafa bakınıp gezerken Gökyüzü konuştu.

"Hiç aklımıza gelmedi çay yapıp getirmek."

Boş masalara bakarak iç çeken abisine gülerek bakarken yanına gitti ve önüne doğru geçti.

"Şef kardeşin iş başındaydı ve iki termos çay hazırladı."

Bunları söylerken kolunda asılı olan orta boy bez çantasını gösterdi.Gökkuşağı kimseye bir şey söylememişti ve kimsede bu çantanın ne olduğunu sorgulamamıştı.
Gökyüzü sırıtarak gülerken kardeşinin alnından öptü ve omuzlarını okşadı.

" Senin gibi kardeşim olduğu için gurur duyuyorum."

"Bende seninle abicim."

Göktürk yanlarına ilerleyip onlara bakış attığında memnuniyetsiz bir şekilde homurdandı.

"Bende kendimle gurur duyuyorum."

Gökyüzü onun bu haline gülerek omuzundan tutup kolunun altına aldı, diğer kolunun altına da kız kardeşini aldığında sarılmış oldular.

"Seninle gurur duyacağımız zamanlarda gelecek velet."

"Abi velet hiç hoş olmuyor ama."

"Hadi ya öyle mi?" Gökyüzü tehdit eder gibi kardeşinin omuzunu sıktığında onun acıyla inleyişine güldü.

"Tamam tamam ne dersen kabulüm."

Onlar böyle konuşarak bir çardağın altına girmişlerdi. Gökkuşağı çantasını masaya koyup içinde ki termosları ve karton bardakları içinden çıkardığında evde hazırda olan kekleri koyduğu saklama kabınıda çıkardı.
Gökkuşağı, Danilo'ya hazırlamış olduğu kahveyi bardak termosuna koymuştu ve direk ona uzatarak konuştu.

"Danilo sana kahve yaptım."

Danilo şaşırarak eline aldığı termos ile bu kıza içten içe hayranlık duydu. Herkesin ne sevdiğini tek tek aklında tutup hiç usanmadan yapması ve düşünmesi hayranlık uyandırıcıydı.
Danilo düşüncelerini geri plana atıp, arkadaşına içten içe özendi, böyle güzel ve yetenekli bir kadına sahip olduğu için.

"Grazie."   (Teşekkür ederim.)
Gökkuşağı tebessüm edip sevgilisinin yanına geçti ve çayından bir yudum aldı. Üşüyen bedenleri hafif hafif ısınmıştı.

Bir sonraki durakları Gölcük Tabiat Parkı oldu. Burada da gölle karşılaşsalar bile ortamları daha farklıydı. Geçtikleri yolun diğer tarafında ki ıssız eve bakmışlardı. Leyla önünde ki korkuluğa tutunup yanında ki Göktürk'e döndü.

"O ev kullanılıyor mu?"

"Sayılır, Devlet Konuk Evi."

"Anladım, burası çok güzelmiş."

"Evet güzeldir, her mevsimle ayrı şekilleniyor."

Göktürk yanında ki kıza göz ucu ile bakıp önünde ki karlı manzaraya tekrar döndü. Leyla'nın çok çekingen bir kız olduğunu düşünüyordu ki  sebebi dün biraz olsun anlaşılmıştı.

"Fotoğrafını çekme mi ister misin?"

Leyla aniden gelen soru ile yanında ki çocuğa döndü ve gülümsedi.

"Çok isterim."

Leyla telefonunu çantasından çıkarana kadar Göktürk cebindeki telefonu çıkardı ve elinde salladı. Leyla kabullenerek poz verirken Gökkuşağı aralarında ki iletişimden dolayı memnun olmuştu.

"Burası çok güzel." diyen Mario'yu, Danilo başı ile onayladı. Daha İstanbul'u gezemeden Türkiye'de başka bir şehiri gezdiği için kendini şanslı hissediyordu.


"Göktürk bizi de çeker misin?"

Gökkuşağı ve Martin yan yana geldiklerinde  onlara bakan Gökyüzü yüzüne Martin gerildi. Ama beline doğru sarılan kadın ile gerginliği giderken o da kadının omuzlarını iki yandan sarıp başını başına yasladı.
İkinci pozlarında ise Martin belini korkuluklara yaslayıp Gökkuşağı'nı önüne çekti ve beline doğru sarıldı. Gökkuşağı'da ellerini hafif arkaya götürüp Martin'e sarıldığında kameraya otuz iki diş gülümsemişlerdi.

Uzun bir süre burada dolaştıkları için oldukça üşümüşlerdi. Parktan çıktıklarında Gökyüzü hepsine birer tane salep ısmarlarken iki İtalyan adam bu değişik ama kendilerini iyi hissettiren tadı çok severek içiyorlardı. Gökkuşağı'nın da en sevdiği olay buydu, onların yeni tadları keşfederken yaptıkları mimikleri  ve yorumları çok eğlenerek izliyordu.

Artık akşam saatlerine yaklaşımı ve havanın bir tık soğuması ile son kez Bolu Müzesine girmek istediler. Yıldız ailesi bu müzeye bir çok kez gelmişlerdi ama diğerleri için girmek istediler. Bolu geleneklerine ait kıyafetler, eşyalar burada toplanmışken tarihden kalma nesnelerde vardı. Martin müze gezmeyi sevdiği için her bir eşya da dikkatle inceliyordu.

Arabaya geçtiklerinde Bolu merkezinden Gerede uzun olduğu için Gökkuşağı arka koltuğa geçip dinlenmek istemişti, Martin'in de ona ayak uydurup yanına oturdu.
Mario arabayı sürerken, Gökyüzü'yü takip ediyordu. Aynadan arkaya baktığında Gökkuşağı'nın hafif uzanmış olduğunu görünce yola odaklandı.

Martin kucağına doğru yatan kadının saçlarını okşarken diğer elide bel oyuntusunu okşuyordu. Gökkuşağı bunun verdiği his ile hafif gözlerini kapatmıştı.

"Çok mu yoruldun sevgilim?"

"Sanırım biraz." mırıldanarak çıkardığı ses sonrasında Martin hafifçe sırıtıp kadının yüzüne eğildi ve alnından öptü.

"Uyu istersen, gidince kucağıma alırım."

"Fırsatçı."

"Ee bizde..." Gökkuşağı hemen onun sözünü kesip kendisi tamamladı.

"Evet, evet sende ekmeğinin peşindesin."

İkiside bu hitaba gülerken, Danilo'da hafif arkasını dönmüş bu mutlu çifte bakmıştı. Her yerde birbirlerini tamamladıklarını gösteriyorlardı,önüne dönerken onlara içinden 'mutlu olmalarını' diledi.

~~~~~
Bölüm sonuuu.

Son Bolu bölümü diyebilirim, ee artık biraz entrikalar dönsün 😄😄

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi ve beğenilerinizi bu satıra bırakın lütfen.

Takipte kalın.
Sevgi ile kalın. 🌈♥

Continue Reading

You'll Also Like

602K 11.8K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
1.6M 49.7K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
43.8K 1K 29
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
22.1M 899K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...