Woo sırıtarak yanımızdaki sandalyeye oturdu.
"Bu kim?"
Woo gözleriyle Jimin'i işaret edip sırıttığında aslında onun kim olduğunu bildiğini anladım.
Jimin merakla gözlerini bana çevirdiğinde dirseğimi masaya koydum ve çenemi de elime yasladım.
"Ne o yoksa beni mi takip ettin?"
Boş bakışlarımla Woo'ya baktığımda Woo sırıtıp kafasını iki yana salladı.
"Tabiki hayır. Buradan geçiyordum ve seni görünce bir merhaba diyeyim dedim."
Sahte bir şekilde gülümsedim.
"Dedin, şimdi gidebilirsin."
Woo omuz silkip gözlerini Jimin'e çevirdi.
"Sen sanırım Taehyung'un yeni sevgilisisin."
Jimin merakla gözlerini Woo'ya çevirdi.
"Yeni?"
Woo başıyla Jimin'i onayladı.
"Ben eski sevgilisi olduğuma göre sende yeni sevgilisisin."
Jimin'in bakışları bana döndüğünde iç çekip arkama yaslandım.
"Woo ben seninle sevgili olduğumu hatırlamıyorum. Ortalığı karıştırmaya çalışmayı kes."
Woo dudaklarını büzüp bana baktı. O gerçek bir şeytandı.
"Ama biz öpüşmüştük. Öpüşen herkes sevgili olmuyor mu?"
Jimin'in gözleri şaşkınca açıldığında gözlerimi sinirle yumdum.
"O bir yanlış anlaşılmaydı. Sadece bir erkeği öpmenin nasıl hissettireceğini merak ettiğimden seni öpmüştüm. Sana karşı hiçbir şey hissetmedim."
Üzgünce gözlerimi Jimin'e çevirdiğimde Jimin'in masayı izlediğini gördüm.
"Jimin Woo'nun amacı bizi ayırmaya çalışmak. Evet onu öptüm ama sevdiğimden değildi. Üstelik o zaman daha küçücük bir çocuktum."
Üzgünce Jimin'e baktığımda Jimin önce bana ardından da Woo'ya baktı.
"Amacının ne olduğunu biliyorum Taehyung."
Jimin boş gözlerle Woo'ya baktı.
"Ben Taehyung'u seviyorum. Geçmişte seni öpmesi falan da umrumda değil. Boşuna bizi ayırmaya çalışma. Ben bunca yıl Taehyung'la sevgili olmak için çabaladım ve sonunda istediğime ulaştım. Senin gibi gereksiz biri yüzünden Taehyung'u bırakacak da değilim."
Şaşkınca Jimin'e baktığımda Jimin sırıtarak Woo'ya bakıyordu. O an Jimin'in Woo'dan daha şeytan olduğunu anladım.
"Boşuna uğraşma. Ne olursa olsun Taehyung'u bırakmayacağım."
Jimin kendinden emin bir şekilde Woo'ya bakarken Woo yutkundu. Daha sonra gözlerini bana çevirip hiçbir şey demeden yanımızdan ayrıldı.
Şaşkınca gözlerimi Jimin'e çevirdiğimde Jimin gülümsüyordu. Açıkcası bu beni biraz korkutmuştu.
"Taehyung, ben seni gerçekten seviyorum. Başkalarının söylediği şeyler umrumda değil."
Şey, buna sevinmeli miyim?
~~~~~~~~~
Jimin'le birlikte cafe'den çıkıp sahile doğru ilerledik.
"Taehyung."
Jimin adımı seslendiğinde gözlerimi yanımdaki minik bedene çevirdim.
"Geçmişin hakkında başka öğrenmem gereken birşey var mı?"
Jimin merakla bana baktığında gülümseyip başımı iki yana salladım ve uzanıp Jimin'le ellerimizi kenetledim.
"Bunu sana daha önce anlatmam gerekirdi, üzgünüm."
Jimin başını iki yana salladı ve gülümsedi. Onun gülümsemesi kalp atışımı hızlandırmıştı.
"Pamuk şeker ister misin?"
Jimin gözlerini benden çekmeden başını salladığında gülümsedim ve pamuk şekerciye ilerledim. Pamuk şekerciden Jimin için bir tane pamuk şeker aldım ve sahile bakan banka ilerleyip oturdum. Jimin'de gelip yanıma oturdu.
"Peki ya sen Jimin? Geçmişin hakkında bilmem gereken önemli birşey var mı?"
Merakla gözlerimi Jimin'e çevirdiğimde Jimin bir süre düşündükten sonra başını iki yana salladı.
"Taehyung."
"Hmm."
Mırıldanıp gözlerimi Jimin'e çevirdiğimde Jimin'in bakışlarının kucağındaki resim defterinde olduğunu gördüm.
"Şey, seni çizebilir miyim?"
Bunu diyeceğini tahmin ettiğimden gülümsedim ve yavaşça başımı salladım.
Jimin heyecanla gülümsediğinde ayağa kalkıp denizin önüne geçtim ve Jimin için poz verdim.
Jimin hızla karalama bir şekilde beni çizdiğinde yanına gidip oturdum.
"Devamını evde yapacağım. Seninle geçirebileceğim zamanı resim çizerek harcamak istemiyorum."
Jimin'in bu dediği yüzümde ufak bir tebessüm oluşmasına neden oldu.
"Pekala."
~~~~~~~~~~~~
Arabayı Jimin'in evinin önünde durdurdum ve gözlerimi Jimin'e çevirdim.
"O zaman yarın okulda görüşürüz."
Jimin gülümseyip başını salladığında kemerimi çözüp Jimin'e doğru uzandım ve yanağına ufak bir öpücük kondurdum.
Jimin'in yanakları anında kızardığında bu çok güzel bir görüntü oluşturmuştu. Hızla cebimdeki telefonu çıkarıp Jimin'in fotoğrafını çektim.
"Neden?"
Gülümseyip elimle Jimin'in saçlarını okşadım. Jimin hala küçük bir çocuktu.
"Bu halin çok sevimliydi."
Jimin gülümseyerek başını yere eğdiğinde iç çektim.
"Gitmeni hiç istemiyorum."
Jimin gözlerini bana çevirdiğinde dudaklarımı büzüp Jimin'e baktım.
"Bende gitmek istemiyorum ama gitmek zorundayım."
Kafamı salladığımda Jimin üzerime eğildiğinde nefesimi tutup şaşkınca Jimin'e baktım.
"Seni seviyorum Taehyung."
Jimin gülümseyip yanağımdan öptüğünde kalbim teklemişti.
Jimin geri çekildiğinde sonunda nefes alabilmiştim.
"Yarın görüşürüz."
Jimin arabadan inip bana el salladığında gülümseyip bende ona el salladım ve Jimin'in uzaklaşmasını izledim. Daha sonra arabayı çalıştırıp eve ilerledim.
Jimin...gerçek olamayacak kadar güzeldi. Fazla kırılgan yapısı onu koruma isteği uyandırıyordu. Böyle bir varlığın var olması fazla imkansız geliyordu insanın gözüne.
Gülümseyip gözlerimi aynaya çevirdim ve kendime baktım.
Jimin'in yanımda uzun süre duracağını sanmıyorum. Onun gibi mükemmel biri sıkılınca kesinlikle başkasını bulacaktır.
Sırıtıp gözlerimi aynadaki kendimin gözlerine diktim.
Bakalım Jimin seni bıraktığında ne kadar çok acı çekeceksin Taehyung?
Gözlerimi tekrar yola çevirdim ve arabayı eve doğru sürdüm.
~~~~~~~~~~~
"Öğrenciler okula gelmemek için bütün bahaneleri üretirken senin bu okula gelme istediğin nereden geliyor acaba?"
Bıkkınca konuşup yanımdaki Kook'a göz ucuyla baktım.
"Bu da diğerleriyle benim aramdaki fark işte."
Kook sırıttığında iç çektim ve gözlerimi yola çevirdim.
"Ee dün gününüz nasıl geçti? Eve gelince direkt zıbardığından hiçbir şey anlatmadın."
Okul görüş açıma girdiğinde gülümsedim.
"Güzeldi. Tabi şu Woo aptalı olmasaydı daha güzel olabilirdi."
Kook kaşlarını çatıp gözlerini bana çevirdi.
"Woo?"
Bıkkınca başımı salladım.
"O aptal dün Jimin'le buluştuğumuzda yanımıza gelip saçma şeyler söyledi. Tabi Jimin onun oyununa kanmadı."
Sona doğru sırıttım.
"Hyung üzgünüm. Ben aranızda öyle şeyler olduğunu bilseydim onu kesinlikle bizim eve getirmezdim."
Kaşlarımı çatıp gözlerimi Kook'a çevirdim.
"Bizim ev?"
Kook sahte bir şekilde güldü.
"Bizim ev mi dedim? Senin evine demek istemiştim."
Dediğine inanmasam da birşey demedim.
Okula geldiğimizde arabayı okulun yanına park ettim ve Kook'la birlikte okula ilerledik.
Bahçede gördüğüm resim çizen Jimin'le yüzümde bir tebessüm oluştu.
"Şuna bak şuna. Nasıl da bakıyor sevgilisine."
Yüzümü ifadesizleştirip gözlerimi Kook'a çevirdim.
"Birşey demedim."
Kook elini 'ben suçsuzum' der gibi havaya kaldırdığında kafamı iki yana salladım.
"Ben Jimin'in yanına gidiyorum."
Kook kollarını göğsünde birleştirip gözlerini başka yere çevirdi.
"Git tabi, hemen sat Kookie'ni."
Elimle Kook'un kafasına vurduğumda Kook sinirle gözlerini bana çevirdi.
"Kaç yaşın geldin hala trip atıyorsun."
Kook eliyle kafasını okşarken kıstığı gözleriyle bana baktı.
"Sen kendini yaşlı hissediyor olabilirsin ama ben öyle hissetmiyorum Taehyung dede."
Sonunda dediği şeyle şaşkınca Kook'a baktığımda Kook dil çıkarıp koşarak yanımdan uzaklaştı.
Göz devirip gözlerimi Jimin'e çevirdim ve gülümseyerek ona doğru ilerledim.
Jimin ona doğru geldiğimi fark ettiğinde hızla resim defterini kapatmıştı.
Şaşkınca Jimin'e baktığımda Jimin gülümseyip yanındaki kalemleri toplayıp oturmam için yanını patpatladı.
Yanına ilerleyip oturdum ve merakla gözlerimi Jimin'e çevirdim.
"Geçen sefer çizdiğim resimdi. Henüz bitmedi. Bitince görmeni istiyorum."
Gülüp kafamı salladığımda Jimin'de gülümsedi.
16258 yıl sonra yb geldi jskdjakxjs
Bu arada biliyorum kızacaksınız ama söylemem gerek.
Finale son 4-5 bölüm kaldı 😅😅
Oy verip yorum yapmayı unutmayın ponçiklerim~~